Drafts by Zeynep Seleme İmamoğlu Alfeel

Özet 16. yy. Türk edebiyatının en parlak dönemlerinden biridir. Birçok başarılı şair bu dönemde y... more Özet 16. yy. Türk edebiyatının en parlak dönemlerinden biridir. Birçok başarılı şair bu dönemde yetişmiş, eserler vermiştir. Zâtî de 16.yy'ın ve Türk edebiyatı divan şiiri geleneğinin önemli isimlerinden biridir. Dolayısıyla Zâtî'yi konu alan pek çok eser ortaya çıkmış, araştırmacılar tarafından birçok yönüyle incelenmeye çalışılmıştır. Bu makalede Zâtî hakkında yazılan ve bizim tespit edebildiğimiz makalelerin, kitapların, el yazmalarının, doktora ve yüksek lisans tezlerinin künyelerine yer verilmiş ve bazı eserler kısaca açıklanmıştır. Makalenin uzunluğu açısından bütün eserlerin açıklamasına yer verilememiştir. Ayrıca Zâtî'nin Divanı'nın ve diğer eserlerinin bazı nüshalarının da künye bilgisi sunulmuştur. Yurt dışında ve yurt içinde mevcut olan nüshalar zamanla müstensihler tarafından yazılmış ve geniş alanlara yayılmıştır. Çoğu nüshanın müstensihi ve yazılış tarihi bilinmemektedir. Bibliyografyalarını verdiğimiz, Zâtî hakkında yazılmış olan kitapların çoğunun müstakil olarak Zâtî üzerine yazılmadığını görürüz. Daha çok genel olarak incelenmiş divan edebiyatı odaklı kitapların içinde Zâtî'nin eserlerine ve hayatına yer verilmiştir. Makalelerin çoğu ise Zâtî'nin şiirleri ve şiirlerindeki unsurlar üzerine yoğunlaşarak yazılmıştır. Ayrıca yazılmış tezlerin de Zâtî'nin divanı ve gazellerindeki unsurlar üzerinde yoğunlaştığı tespit edilebilir. Zâtî'nin divanının ise birçok elyazması nüshası vardır. Bibliyografya çalışmaları günümüzde çok önemli bir yer arz etse de büyük bir şair olan Zâtî hakkında bibliyografya çalışması yapılmamıştır. Bu makalede amaçlanan alandaki söz konusu eksiği doldurmaktır.

ÖZET Edebiyat tarih boyunca insanlığın her yönünü kuşatıcı bir etki göstermiş ve günlük hayatın i... more ÖZET Edebiyat tarih boyunca insanlığın her yönünü kuşatıcı bir etki göstermiş ve günlük hayatın incelenmesine, insanların düşüncelerinin tarihsel süreçteki değişimine ışık tutmuştur. Bu yönüyle edebi metinler kavramların tarihsel süreçteki değişiminin incelenmesine kaynaklık edebilirler. Makalemizde Türk edebiyatının çeşitli dönemlerindeki metinler incelenmiş ve bu metinler ışığında hükümdar tiplerinin Türk kültür ve düşünce yapısındaki tarihsel değişimi tespit edilmeye çalışılmıştır. Türk düşünce yapısında ve kültüründe tespit edilebilen en eski zamandan beri "hükümdar tipi" çok önemli bir yer teşkil eder ve dolayısıyla halkın/ bireylerin yaratımları olan edebi metinlere yansımıştır. Hükümdar/ yönetici tipi halkın en üst kademesindeki insan olarak görülmüş bu nedenle kültürün istediği ideal insan tipi hükümdar üzerinden yaratılmaya çalışılmıştır. Bu bağlamda hükümdar tipleri aslında ideal insan tipini ve dolayısıyla halkın yaratmak istediği bireyi ve bireydeki zihin yapısını temsil eder. Bu nedenle makalede incelenen hükümdar tipine döneminin halkının zihnindeki ideal insan tipi olarak da bakılabilir. Makaledeki metinlerin seçiminde Auguste Comte'nin " üç hal kanunu" göz önüne alınmıştır. İlk metin olarak "Oğuz Kaan Destanı"nın Uygur nüshası seçilmiştir. Bu metin Comte'nin teorisinde teolojik evreye karşılık gelir. İkinci metin "Dede Korkut Hikayeleri"dir. Bu metin ise teolojik evreden metafizik evreye geçişin zihin yapısını karşılar. Üçüncü metin "Kutadgu Bilig"dir. Bu metnin yansıttığı zihin yapısı metafizik evrenin başı sayılır. Dördüncü metin olarak Türk edebiyatında çeşitli divan şairlerinin yazdığı güneş redifli kasideler incelenmiştir. Bu şiirler metafizik evreyi ve yavaş yavaş pozitif evreye geçişi temsil eder. Son metin ise "Yorgun Mayıs Kısrakları"dır. İncelediğimiz bu son metin de pozitif evrenin yansımalarını taşır. Makalede bu metinler üzerinden belirlenen hükümdarların özellikleri maddeler halinde sıralanmış ve tarihsel bağlam gözetilerek farklı ve benzer özellikler sosyolojik temele dayandırılarak karşılaştırılmıştır. Bu maddeler ise Lutfi Sunar'ın toplumsal değişimin unsurları olarak belirlediği altı başlık altında sunulmuştur. GİRİŞ Comte daha 1822 yılında Saint-Simon'un sekreterliğini yaptığı dönemde tüm zamanını, insanlığın birbirini izleyen dönemler içindeki dönüşümünü ve özellikle Avrupa'nın XIX. yüzyılda vardığı noktaya nasıl ulaştığını anlamaya vakfetmişti. Araştırmaları neticesinde insanlığın en ilkel halinden en mükemmel haline doğru ilerleyişini "üç hal kanunu" ile açıklamıştır. (Kabakçı,67) Comte'un ortaya koyduğu üç hâl/durum (teolojik evre, metafizik evre, pozitif evre) sırasıyla insanlığın çocukluk, ergenlik ve olgunluk dönemlerine tekabül eder. İnsanlık tıpkı bir insan gibi, çocukluğunda samimi bir mümin (teolojik/dini dönem), ergenlik döneminde eleştirel bir metafizikçi (metafizik dönem) ve olgunluk döneminde bilimsel düşünen bir birey (pozitif dönem) gibi üç evreden geçer. "Teolojik" evrede, insan aklı fenomenleri kendine benzeyen varlık veya kuvvetlere atfeder. "Metafizik" evrede insanlar tabiat gibi soyut şeylere sığınırlar. (Kabakçı,67) Pozitif" evrede ise
Papers by Zeynep Seleme İmamoğlu Alfeel

TÜRK TAKVİM MİTİ EKSENİNDE EVRENSELCİ DİKOTOMİNİN İZLERİ: ERGENEKON DESTANI ÖRNEĞİ , 2023
ABSTRACT: The Ergenekon Epic is an important narrative in which the Turks melted the iron mountai... more ABSTRACT: The Ergenekon Epic is an important narrative in which the Turks melted the iron mountain and initiated rebirth. The significance of this epic arises from the fact that it is a narrative that determines both cosmogony and the calendar and time. This narrative, which reveals the beginning of spring with symbolic elements, is also accepted as the origin narrative of the Nevruz celebration, which holds an important place in Turkish culture. It is also possible to see traces of the Turks' understanding of universalist dichotomy in this narrative. The Turks became a society that developed their own dual collective philosophies and their own understanding of "wisdom" and their way of perceiving the world was also reflected in the narratives. According to the Turks' understanding, the universe was formed by the union of Earth and Sky. This merger is also the foundation of other beings. Although Earth and Sky are opposites, they originate from the same essence. One does not have superiority over the other; they complement each other, and the harmony they create together brings forth the birth of the universe. This understanding constitutes the “universalist dichotomy”. In this study, the concepts of time and calendar are briefly discussed, and the Turks' way of perceiving time and the calendars they create are mentioned. Then, the spring festivals, which have been considered sacred and celebrated throughout world history as a calendrical practice, are discussed. In the continuation of the article, the concept of the universalist dichotomy is emphasized. Afterwards, brief information about the Ergenekon Epic, which forms the main part of the article, is provided, and its summary is presented. In the last part, the symbols in the Ergenekon Epic belonging to the Göktürks are analyzed, and the analysis is completed by considering the epic in the context of the universalist dichotomy.
Keywords: Ergenekon Epic, universalist dichotomy, Nowruz, spring, time and calendar.
ÖZ: Ergenekon Destanı Türklerin demir dağı eritip yeniden doğumu başlattıkları önemli bir anlatıdır. Bu destanın önemi hem kozmogoniyi hem de takvim ve zamanı belirleyen bir anlatı olmasından kaynaklanır. Baharın başlangıcını sembolik unsurlarla ortaya koyan bu anlatı aynı zamanda Türk halklarında önemli bir yer teşkil eden Nevruz kutlamasının da köken anlatısı olarak kabul edilmektedir. Bu anlatıda Türklerin evrenselci dikotomi anlayışının izlerini görmek de mümkündür. Türkler kendilerine ait ikili kolektif felsefelerini ve bununla beraber kendi “hikmet” anlayışlarını geliştiren bir toplum olmuş ve dünyayı algılayış biçimleri anlatılara da yansımıştır. Türklerin anlayışına göre kâinat Yer ve Göğün birleşmesiyle oluşmuştur. Bu birleşme diğer varlıkların da temeli niteliğindedir. Yer ve Gök birbirinin zıttı olsalar da aslında bir özden gelmişlerdir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur, birbirlerini tamamlarlar ve birleşip yarattıkları uyum kâinatın doğumunu sağlar. Bu anlayış “evrenselci dikotomi”yi oluşturur. Bu çalışmada zaman ve takvim kavramları kısaca ele alınarak Türklerin zamanı algılayış biçimlerine ve yarattıkları takvimlere değinilmiş, daha sonra dünya tarihi boyunca insanlar tarafından kutsal sayılıp kutlanılmış takvimsel bir uygulama olan bahar bayramları ele alınmıştır. Makalenin devamında ise evrenselci dikotomi kavramı üzerinde durulmuştur. Sonrasında makalenin asıl kısmını oluşturan Ergenekon Destanı hakkında kısa bir bilgi verilmiş ve özeti sunulmuştur. Son kısımda ise Göktürklere ait Ergenekon Destanı’ndaki sembollerin çözümlenmesi yapılmış ve destan evrenselci dikotomi bağlamında ele alınarak inceleme tamamlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ergenekon Destanı, evrenselci dikotomi, Nevruz, bahar, zaman ve takvim.

II. Uluslararası Toplum ve Kültür Araştırmaları Sempozyumu (2-4 Ekim 2020) Tam Metin Bildiriler Kitabı, 2020
ÖZET: Türk halk şiirinin önemli problemlerinden birini oluşturan varsağı konusu, araştırmacıların... more ÖZET: Türk halk şiirinin önemli problemlerinden birini oluşturan varsağı konusu, araştırmacıların kavramı ele alışlarındaki farklılık sebebiyle tam bir fikir birliği içerisinde yorumlanamamış, birbirine yakın tanımlarla şekillendirilmeye çalışılan bu teriminin manası ve sınırları bir netlik kazanamamıştır. Bazı araştırmacıların varsağıyı nazım şekli kabul ederek açıklama yoluna gittiği bazı araştırmacıların ise varsağı terimini tanımlarken tür özellikleri ve ezgisi üzerinde odaklandığı görülmüştür. Bu çalışmada, tartışmalı niteliğiyle Türk halk şiirinde yer alan varsağı teriminin sorunları, sınırları tespit edilerek şu ana kadar beyan edilen fikirlere katkı sağlanması amaçlanmıştır. Araştırmacıların varsağıyı nasıl tanımladıkları, buna ek olarak bu türü icra eden âşıklarca varsağı teriminin ne olduğu, örneklerle tanımların birbirine uygunluğu ve varsağıyı tanımlarken Türkiye dışındaki ülkelerin kaynaklarına müracaat edilmesinin gerekli olup olmadığı sorularına da cevap aranmıştır. Geleneğin temsilcisi olan bazı saz şairlerimizle bu doğrultuda yapılan görüşmeler neticesinde âşıklarımızın başta varsağının manasına dair fikirleri olmak üzere bu türe özgü icralarındaki farklılıklar bu zamana kadar yapılmış tanımlarla bir uyumsuzluğun olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bildirinin son kısmında da bir fikir birliğine varılamayan ezgi konusuna kısaca değinilmiş ve notaya alınan üç eserin incelenmesi sonucunda bir benzerlik olmadığı tespit edilmiştir. Çalışmamızda bir yandan araştırmacıların görüşlerini içeren literatürün taranması yoluyla diğer yandan ise sözlü kaynaklarla yapılan birebir görüşmelere dayalı alan araştırmasıyla ve elektronik ortamdaki araştırmalardan yararlanılarak bir sonuca ulaşılmayaçalışılmıştır. Anahtar Sözcükler: Türk Halk Şiiri, Varsağı, Tür, Biçim, Âşıklık Geleneği, Ezgi.
ABSTRACT: One of the most important problems of Turkish's poetry, the issue of varsagi, could not be interpreted in full consensus due to the difference in researchers' approach to the concept, the meaning and boundaries of this term, which is tried to be shaped with close definitions, have not been clarified. It has been observed that some researchers chose to explain the hypothetical form of varsagı and some researchers focused on genre characteristics and melody when defining the term varsagı. In this study, it is aimed to determine the problems and limits of the term varsagı in Turkish folk poetry with its controversial nature and to contribute to the ideas declared so far. This article tried to find an answer to these questions; how the researchers describe the varsagı, in addition, what is the varsağı according to minstrels who performing the varsagı, whether the examples and their definitions match and whether it is necessary to apply to resources outside of Turkey. As a result of the interviews which made with some of Turkısh minstrels who are representatives of the tradition, differences in the definitions of minstrels and differences in the performing of the varsagı revealed that there is an inconsistency with the definitions made so far. In the last part of the article, the subject of melody, which could not be reached a consensus, was briefly mentioned and as a result of the examination of the three music paper we we wrote as a note it has been determined that there is no unity about melody. In our study, it was tried to reach a conclusion by scanning the literature containing the opinions of researchers, on the other hand, by researching the area of one-to-one interviews with verbal sources and by using the researches in the electronic environment. Keywords: Turkish Folk Poetry, Varsagı, Genre, Form, Minstrel Tradition, Melody.
Uploads
Drafts by Zeynep Seleme İmamoğlu Alfeel
Papers by Zeynep Seleme İmamoğlu Alfeel
Keywords: Ergenekon Epic, universalist dichotomy, Nowruz, spring, time and calendar.
ÖZ: Ergenekon Destanı Türklerin demir dağı eritip yeniden doğumu başlattıkları önemli bir anlatıdır. Bu destanın önemi hem kozmogoniyi hem de takvim ve zamanı belirleyen bir anlatı olmasından kaynaklanır. Baharın başlangıcını sembolik unsurlarla ortaya koyan bu anlatı aynı zamanda Türk halklarında önemli bir yer teşkil eden Nevruz kutlamasının da köken anlatısı olarak kabul edilmektedir. Bu anlatıda Türklerin evrenselci dikotomi anlayışının izlerini görmek de mümkündür. Türkler kendilerine ait ikili kolektif felsefelerini ve bununla beraber kendi “hikmet” anlayışlarını geliştiren bir toplum olmuş ve dünyayı algılayış biçimleri anlatılara da yansımıştır. Türklerin anlayışına göre kâinat Yer ve Göğün birleşmesiyle oluşmuştur. Bu birleşme diğer varlıkların da temeli niteliğindedir. Yer ve Gök birbirinin zıttı olsalar da aslında bir özden gelmişlerdir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur, birbirlerini tamamlarlar ve birleşip yarattıkları uyum kâinatın doğumunu sağlar. Bu anlayış “evrenselci dikotomi”yi oluşturur. Bu çalışmada zaman ve takvim kavramları kısaca ele alınarak Türklerin zamanı algılayış biçimlerine ve yarattıkları takvimlere değinilmiş, daha sonra dünya tarihi boyunca insanlar tarafından kutsal sayılıp kutlanılmış takvimsel bir uygulama olan bahar bayramları ele alınmıştır. Makalenin devamında ise evrenselci dikotomi kavramı üzerinde durulmuştur. Sonrasında makalenin asıl kısmını oluşturan Ergenekon Destanı hakkında kısa bir bilgi verilmiş ve özeti sunulmuştur. Son kısımda ise Göktürklere ait Ergenekon Destanı’ndaki sembollerin çözümlenmesi yapılmış ve destan evrenselci dikotomi bağlamında ele alınarak inceleme tamamlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ergenekon Destanı, evrenselci dikotomi, Nevruz, bahar, zaman ve takvim.
ABSTRACT: One of the most important problems of Turkish's poetry, the issue of varsagi, could not be interpreted in full consensus due to the difference in researchers' approach to the concept, the meaning and boundaries of this term, which is tried to be shaped with close definitions, have not been clarified. It has been observed that some researchers chose to explain the hypothetical form of varsagı and some researchers focused on genre characteristics and melody when defining the term varsagı. In this study, it is aimed to determine the problems and limits of the term varsagı in Turkish folk poetry with its controversial nature and to contribute to the ideas declared so far. This article tried to find an answer to these questions; how the researchers describe the varsagı, in addition, what is the varsağı according to minstrels who performing the varsagı, whether the examples and their definitions match and whether it is necessary to apply to resources outside of Turkey. As a result of the interviews which made with some of Turkısh minstrels who are representatives of the tradition, differences in the definitions of minstrels and differences in the performing of the varsagı revealed that there is an inconsistency with the definitions made so far. In the last part of the article, the subject of melody, which could not be reached a consensus, was briefly mentioned and as a result of the examination of the three music paper we we wrote as a note it has been determined that there is no unity about melody. In our study, it was tried to reach a conclusion by scanning the literature containing the opinions of researchers, on the other hand, by researching the area of one-to-one interviews with verbal sources and by using the researches in the electronic environment. Keywords: Turkish Folk Poetry, Varsagı, Genre, Form, Minstrel Tradition, Melody.
Keywords: Ergenekon Epic, universalist dichotomy, Nowruz, spring, time and calendar.
ÖZ: Ergenekon Destanı Türklerin demir dağı eritip yeniden doğumu başlattıkları önemli bir anlatıdır. Bu destanın önemi hem kozmogoniyi hem de takvim ve zamanı belirleyen bir anlatı olmasından kaynaklanır. Baharın başlangıcını sembolik unsurlarla ortaya koyan bu anlatı aynı zamanda Türk halklarında önemli bir yer teşkil eden Nevruz kutlamasının da köken anlatısı olarak kabul edilmektedir. Bu anlatıda Türklerin evrenselci dikotomi anlayışının izlerini görmek de mümkündür. Türkler kendilerine ait ikili kolektif felsefelerini ve bununla beraber kendi “hikmet” anlayışlarını geliştiren bir toplum olmuş ve dünyayı algılayış biçimleri anlatılara da yansımıştır. Türklerin anlayışına göre kâinat Yer ve Göğün birleşmesiyle oluşmuştur. Bu birleşme diğer varlıkların da temeli niteliğindedir. Yer ve Gök birbirinin zıttı olsalar da aslında bir özden gelmişlerdir. Birinin diğerine üstünlüğü yoktur, birbirlerini tamamlarlar ve birleşip yarattıkları uyum kâinatın doğumunu sağlar. Bu anlayış “evrenselci dikotomi”yi oluşturur. Bu çalışmada zaman ve takvim kavramları kısaca ele alınarak Türklerin zamanı algılayış biçimlerine ve yarattıkları takvimlere değinilmiş, daha sonra dünya tarihi boyunca insanlar tarafından kutsal sayılıp kutlanılmış takvimsel bir uygulama olan bahar bayramları ele alınmıştır. Makalenin devamında ise evrenselci dikotomi kavramı üzerinde durulmuştur. Sonrasında makalenin asıl kısmını oluşturan Ergenekon Destanı hakkında kısa bir bilgi verilmiş ve özeti sunulmuştur. Son kısımda ise Göktürklere ait Ergenekon Destanı’ndaki sembollerin çözümlenmesi yapılmış ve destan evrenselci dikotomi bağlamında ele alınarak inceleme tamamlanmıştır.
Anahtar Kelimeler: Ergenekon Destanı, evrenselci dikotomi, Nevruz, bahar, zaman ve takvim.
ABSTRACT: One of the most important problems of Turkish's poetry, the issue of varsagi, could not be interpreted in full consensus due to the difference in researchers' approach to the concept, the meaning and boundaries of this term, which is tried to be shaped with close definitions, have not been clarified. It has been observed that some researchers chose to explain the hypothetical form of varsagı and some researchers focused on genre characteristics and melody when defining the term varsagı. In this study, it is aimed to determine the problems and limits of the term varsagı in Turkish folk poetry with its controversial nature and to contribute to the ideas declared so far. This article tried to find an answer to these questions; how the researchers describe the varsagı, in addition, what is the varsağı according to minstrels who performing the varsagı, whether the examples and their definitions match and whether it is necessary to apply to resources outside of Turkey. As a result of the interviews which made with some of Turkısh minstrels who are representatives of the tradition, differences in the definitions of minstrels and differences in the performing of the varsagı revealed that there is an inconsistency with the definitions made so far. In the last part of the article, the subject of melody, which could not be reached a consensus, was briefly mentioned and as a result of the examination of the three music paper we we wrote as a note it has been determined that there is no unity about melody. In our study, it was tried to reach a conclusion by scanning the literature containing the opinions of researchers, on the other hand, by researching the area of one-to-one interviews with verbal sources and by using the researches in the electronic environment. Keywords: Turkish Folk Poetry, Varsagı, Genre, Form, Minstrel Tradition, Melody.