
Tuba Nur Baz Olğun
Yıldız Technical University, Architecture Faculty, Architecture Department, Graduate Student (2009-2014), İstanbul
Dokuz Eylül University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration Master Student (2014-2017), İzmir
Dokuz Eylül University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration PhD Student (2017- 2021), İzmir
Fırat University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration Department, Assist. Prof. Dr. (2022- ), Elazığ
Ankara University, Open and Distance Education Faculty, Art History Department (2022- ), Ankara
Dokuz Eylül University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration Master Student (2014-2017), İzmir
Dokuz Eylül University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration PhD Student (2017- 2021), İzmir
Fırat University, Architecture Faculty, Architecture Department, Restoration Department, Assist. Prof. Dr. (2022- ), Elazığ
Ankara University, Open and Distance Education Faculty, Art History Department (2022- ), Ankara
less
Related Authors
Nihal Arda Akyıldız
Balikesir University
Umut Almaç
Istanbul Technical University
zeynep eres
Istanbul Technical University
Betül Ekimci
Istanbul Technical University
İncilay Cangöz
Anadolu University
M. Tekin Koçkar
Eskisehir Osmangazi University, Turkey
Tolga Özden
Canakkale Onsekiz Mart University
Esin Hasgül
Istanbul University
Esra Turgut
Mimar Sinan Fine Arts University
Uploads
Papers by Tuba Nur Baz Olğun
Keywords: Cultural heritage, traditional architecture, conservation, sustainability
KORUNMASI: MALATYA ARAPGİR ONAR KÖYÜ CEMEVLERİ
Conservation Of Djemevies Within The Context Of Faith-Space Relationship:
Malatya Arapgir Onar Village’s Djemevies
Öz
İnanç, geçmişten günümüze uzanan süreçte insanların en temel ihtiyaçlarından / içgüdülerinden biri olmuştur. Tarih boyunca pek çok toplum, inanç dinamiklerini geliştirerek; kutsal inanç sistemlerini ve ritüellerini inşa edegelmiştir. Bu bağlamda kutsal inanç sistemlerinin temelini oluşturan Tanrı’ya yaklaşma yolu, bazı dini sistemler içinde ritüelleri gerçekleştirmede ihtiyaç duyulan özgün mekânların tasarlanmasına neden olmuştur. Kadim geçmişiyle pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu topraklarında da birçok dine, mezhebe ve tarikata ait izler, yapılar ve semboller bulmak mümkündür. Bu bağlamda Anadolu kültüründe canlı ve etkin unsurlarıyla göze çarpan Alevi kültür ve inancı ile birlikte kendine has kutsal mekânları da tarihsel, politik ve kültürel açılardan pek çok bilimsel çalışmanın konusu olmuştur. Alevi geleneğinde sosyo-kültürel dayanışma ve yardımlaşma sistemine destek sunma misyonunun yanı sıra dini etkinliklere (niyaz, halka namazı, kurban, semah vb.) de ev sahipliği yapan cemevleri, Alevi inanç ve ibadetinde önemli yer tutmaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, cemevi yapılarının Alevi kültüründeki değerini kutsal dini mekânlar bağlamında ele almak ve bu yapıların korunmasının gerekliliğine dikkati çekmektir. Çalışma dini yapıların korunması kapsamında konuyu irdelemek üzere seçilen Malatya İli, Arapgir ilçesinde bulunan Onar kırsal yerleşim alanındaki, özgün işlevi zaviye olan ancak cemevi olarak yeniden işlevlendirilen iki geleneksel yapının özgün mekânsal değerini literatür araştırmaları ve alan araştırmalarıyla birlikte sunmayı hedeflemektedir
Anahtar Kelimeler: Dini Yapılar, İnanç Mekânları, Cemevi, Koruma, Malatya, Arapgir.
Abstract
Faith has been one of the most basic needs/instincts of people in the progression from past to present. Throughout history, many societies have developed their belief dynamics; has built their sacred belief systems and rituals. In this context, the way of approaching God, which forms the basis of sacred belief systems, has led to the design of unique spaces needed to perform rituals in some religious systems. It is possible to find traces, structures and symbols of many religions and sects in Anatolia, which has hosted many civilizations with its ancient past. In this context, Alevi culture and belief, which stands out with its lively and active elements in Anatolian culture, and its unique sacred places have been the subject of many scientific studies in terms of historical, political and cultural aspects. In the Alevi tradition, djemevies, which host religious events (supplication, Public ring prayer, sacrifice, semah, etc.) as well as supporting the socio-cultural solidarity system, have an important place in Alevi belief and worship. From this point of view, the aim of the study is to consider the value of djemevi structures in Alevi culture in the context of sacred religious places and to draw attention to the necessity of conserving these structures. The study aims to present the original spatial value of two traditional structures, whose original function was a dervish lodge, but which were re-functionalized as a djemevi, in the rural settlement area of Onar, located in the Arapgir district of Malatya province, which was selected to examine the subject within the scope of the conservation of religious buildings, together with literature research and field studies.
Keywords: Religious Buildings, Places of Belief, Djemevi, Conservation, Malatya, Arapgir.
KEYWORDS: Biophilic design, traditional settlements, Darende, Balaban, conservation.
Biyofilik tasarım, pek çok disiplin tarafından ele alınan yeni, çok yönlü ve zengin bir yaklaşımdır. Bu disiplinlerden biri de mimarlık olup, insanın doğaya ve doğada bulunan canlılara karşı hissettiği doğuştan gelen içgüdüsel/duygusal bağın yarattığı yakınlığın mekânsal talepleri biçimlendirmesiyle ilgilenmektedir. Ekoloji ve sürdürülebilirlik konularıyla ilgili çalışmalara da referans olan biyofilik tasarım, yapılı çevrelerde insan -doğa etkileşiminden istifade ederek mimarlık alanında doğanın yararlı etkilerinin sürdürülmesine imkân sağlayan bir tasarım anlayışına sahiptir. Yapı tasarımı ve uygulamaları sürecinde giderek daha önemli hâle gelen biyofilik tasarım anlayışı, yalnızca kentlerin modern mimari yapılarını değil; geleneksel yapılar ve bunların oluşturduğu yerleşim dokularını da şekillendirme kapasitesine sahiptir. Geleneksel dokuların iklim, topografya ve çevresel değerlerin referans alınarak oluşturulması, aslında bu bölgelerde biyofilik tasarım anlayışının yaratılmasında ve sürdürülmesinde bazı avantajlar sağlamaktadır. Ancak bazı geleneksel yerleşim alanlarında bu yaklaşımın izlerinin korunarak günümüze ulaştırılabildiği, bazılarında ise büyük oranda göz ardı edildiği ve yok olduğu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın amacı, doğa-insan etkileşiminin sürdürülmesi, insan sağlığı ve iyiliği için doğal unsurların korunmasına yönelik yaşanan sorunlara dikkati çekmek üzere, geleneksel yerleşim alanlarındaki biyofilik tasarım izlerinin tespitinin, irdelenmesinin ve korunmasının değerini ve önemini vurgulamaktır. Çalışma kapsamında, günümüze birçok mimari niteliğiyle korunarak ulaşabilen ve özellikle kerpiç malzeme kullanımının öne çıktığı, Malatya ilinin Darende ilçesine bağlı olan Balaban geleneksel yerleşimi irdelenmiştir. Bu anlamda yöntem olarak öncelikle biyofilik tasarıma ve Balaban’a dair literatür irdelenmiştir. Ardından alan çalışmalarının da ışığında, yerleşim dokusunda ve geleneksel yapılar özelinde tespit edilebilen biyofilik tasarım izleri ortaya koyulmuş ve konu, koruma bağlamında değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerle, günümüzün biyofilik tasarım yaklaşımları için ilham kaynağı olabilecek unsurlarına vurgu yapılmış ve bu bağlamda geleneksel yerleşimlerin korunmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: Biyofilik tasarım, geleneksel yerleşimler, Darende, Balaban, koruma.
Geleneksel yerleşimlerin sahip oldukları fiziksel, sosyal ve kültürelveriler, yalnızca bu yerleşim dokularını değil; dokuların yakınçevrelerini ve bununla birlikte içinde yer aldıkları tüm kenti etkileyebilmektedir. Bu anlamda geleneksel yerleşimler irdelenirken, çevrelerinin ve bu yerleşimleri içinde barındıran kentlerin de mutlakaincelenmesi gerekmektedir. Söz konusu yerleşimlerin harap hâldekalması ya da korunarak farklı şekillerde değerlendirilmesi de çevrelerini ve kenti doğrudan etkileyebilmektedir. Geleneksel yerleşimleri etkileyen en önemli yaklaşımlardan biri desürdürülebilirliktir. Bu yerleşimlerde yapılan her uygulamanın özellikle mimari açıdan sürdürülebilir olması, dokuların kendine özgü bir etki oluşturmasını ve bu etkinin gerek fiziksel; gerekse sosyal olarak niteliklerinin devam etmesini sağlamaktadır. Söz konusu niteliklerin sürdürülebilirliği, yalnızca bu yerleşimlere değil; çevrelerine vekentlerin tamamına etki edebilmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın amacı, ülkemizde farklı bölgelerde yer alan geleneksel yerleşim örnekleri üzerinden; bu yerleşimlerin yakın çevreleri ve içinde yer aldıkları kent içerisinde oluşturdukları özgün etkiyisürdürülebilirlik açısından irdelemektir. Çalışma kapsamında farklı coğrafyalardan geleneksel yerleşim dokuları ele alınacak ve sıralanan mimari sürdürülebilirlik kriterleri üzerinden bu yerleşimlerin çevrelerine ve kentlere etkileri değerlendirilecektir. Yöntem olarak ilgili literatür taramaları ve yerinde incelemelerle çalışma detaylandırılacaktır. Yapılan çalışma sonucunda, geleneksel yerleşim dokularının korunması sürecinde sürdürülebilirliğe ve çevresel anlamda çok yönlü değerlendirmenin gerekliliğine dikkati çekmek
hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Geleneksel Yerleşim, Sürdürülebilirlik, Kentsel Etkileşim.
Keywords: Urban Identity; Traditional Residential Areas; Sustainability; Sustainable Traditional Design
Keywords: Energy conservation, historical residential areas, street textures, sustainability, energy use.
Keywords: Cultural heritage, traditional architecture, conservation, sustainability
KORUNMASI: MALATYA ARAPGİR ONAR KÖYÜ CEMEVLERİ
Conservation Of Djemevies Within The Context Of Faith-Space Relationship:
Malatya Arapgir Onar Village’s Djemevies
Öz
İnanç, geçmişten günümüze uzanan süreçte insanların en temel ihtiyaçlarından / içgüdülerinden biri olmuştur. Tarih boyunca pek çok toplum, inanç dinamiklerini geliştirerek; kutsal inanç sistemlerini ve ritüellerini inşa edegelmiştir. Bu bağlamda kutsal inanç sistemlerinin temelini oluşturan Tanrı’ya yaklaşma yolu, bazı dini sistemler içinde ritüelleri gerçekleştirmede ihtiyaç duyulan özgün mekânların tasarlanmasına neden olmuştur. Kadim geçmişiyle pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Anadolu topraklarında da birçok dine, mezhebe ve tarikata ait izler, yapılar ve semboller bulmak mümkündür. Bu bağlamda Anadolu kültüründe canlı ve etkin unsurlarıyla göze çarpan Alevi kültür ve inancı ile birlikte kendine has kutsal mekânları da tarihsel, politik ve kültürel açılardan pek çok bilimsel çalışmanın konusu olmuştur. Alevi geleneğinde sosyo-kültürel dayanışma ve yardımlaşma sistemine destek sunma misyonunun yanı sıra dini etkinliklere (niyaz, halka namazı, kurban, semah vb.) de ev sahipliği yapan cemevleri, Alevi inanç ve ibadetinde önemli yer tutmaktadır. Buradan hareketle çalışmanın amacı, cemevi yapılarının Alevi kültüründeki değerini kutsal dini mekânlar bağlamında ele almak ve bu yapıların korunmasının gerekliliğine dikkati çekmektir. Çalışma dini yapıların korunması kapsamında konuyu irdelemek üzere seçilen Malatya İli, Arapgir ilçesinde bulunan Onar kırsal yerleşim alanındaki, özgün işlevi zaviye olan ancak cemevi olarak yeniden işlevlendirilen iki geleneksel yapının özgün mekânsal değerini literatür araştırmaları ve alan araştırmalarıyla birlikte sunmayı hedeflemektedir
Anahtar Kelimeler: Dini Yapılar, İnanç Mekânları, Cemevi, Koruma, Malatya, Arapgir.
Abstract
Faith has been one of the most basic needs/instincts of people in the progression from past to present. Throughout history, many societies have developed their belief dynamics; has built their sacred belief systems and rituals. In this context, the way of approaching God, which forms the basis of sacred belief systems, has led to the design of unique spaces needed to perform rituals in some religious systems. It is possible to find traces, structures and symbols of many religions and sects in Anatolia, which has hosted many civilizations with its ancient past. In this context, Alevi culture and belief, which stands out with its lively and active elements in Anatolian culture, and its unique sacred places have been the subject of many scientific studies in terms of historical, political and cultural aspects. In the Alevi tradition, djemevies, which host religious events (supplication, Public ring prayer, sacrifice, semah, etc.) as well as supporting the socio-cultural solidarity system, have an important place in Alevi belief and worship. From this point of view, the aim of the study is to consider the value of djemevi structures in Alevi culture in the context of sacred religious places and to draw attention to the necessity of conserving these structures. The study aims to present the original spatial value of two traditional structures, whose original function was a dervish lodge, but which were re-functionalized as a djemevi, in the rural settlement area of Onar, located in the Arapgir district of Malatya province, which was selected to examine the subject within the scope of the conservation of religious buildings, together with literature research and field studies.
Keywords: Religious Buildings, Places of Belief, Djemevi, Conservation, Malatya, Arapgir.
KEYWORDS: Biophilic design, traditional settlements, Darende, Balaban, conservation.
Biyofilik tasarım, pek çok disiplin tarafından ele alınan yeni, çok yönlü ve zengin bir yaklaşımdır. Bu disiplinlerden biri de mimarlık olup, insanın doğaya ve doğada bulunan canlılara karşı hissettiği doğuştan gelen içgüdüsel/duygusal bağın yarattığı yakınlığın mekânsal talepleri biçimlendirmesiyle ilgilenmektedir. Ekoloji ve sürdürülebilirlik konularıyla ilgili çalışmalara da referans olan biyofilik tasarım, yapılı çevrelerde insan -doğa etkileşiminden istifade ederek mimarlık alanında doğanın yararlı etkilerinin sürdürülmesine imkân sağlayan bir tasarım anlayışına sahiptir. Yapı tasarımı ve uygulamaları sürecinde giderek daha önemli hâle gelen biyofilik tasarım anlayışı, yalnızca kentlerin modern mimari yapılarını değil; geleneksel yapılar ve bunların oluşturduğu yerleşim dokularını da şekillendirme kapasitesine sahiptir. Geleneksel dokuların iklim, topografya ve çevresel değerlerin referans alınarak oluşturulması, aslında bu bölgelerde biyofilik tasarım anlayışının yaratılmasında ve sürdürülmesinde bazı avantajlar sağlamaktadır. Ancak bazı geleneksel yerleşim alanlarında bu yaklaşımın izlerinin korunarak günümüze ulaştırılabildiği, bazılarında ise büyük oranda göz ardı edildiği ve yok olduğu gözlemlenmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın amacı, doğa-insan etkileşiminin sürdürülmesi, insan sağlığı ve iyiliği için doğal unsurların korunmasına yönelik yaşanan sorunlara dikkati çekmek üzere, geleneksel yerleşim alanlarındaki biyofilik tasarım izlerinin tespitinin, irdelenmesinin ve korunmasının değerini ve önemini vurgulamaktır. Çalışma kapsamında, günümüze birçok mimari niteliğiyle korunarak ulaşabilen ve özellikle kerpiç malzeme kullanımının öne çıktığı, Malatya ilinin Darende ilçesine bağlı olan Balaban geleneksel yerleşimi irdelenmiştir. Bu anlamda yöntem olarak öncelikle biyofilik tasarıma ve Balaban’a dair literatür irdelenmiştir. Ardından alan çalışmalarının da ışığında, yerleşim dokusunda ve geleneksel yapılar özelinde tespit edilebilen biyofilik tasarım izleri ortaya koyulmuş ve konu, koruma bağlamında değerlendirilmiştir. Elde edilen verilerle, günümüzün biyofilik tasarım yaklaşımları için ilham kaynağı olabilecek unsurlarına vurgu yapılmış ve bu bağlamda geleneksel yerleşimlerin korunmasının gerekliliğine vurgu yapılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: Biyofilik tasarım, geleneksel yerleşimler, Darende, Balaban, koruma.
Geleneksel yerleşimlerin sahip oldukları fiziksel, sosyal ve kültürelveriler, yalnızca bu yerleşim dokularını değil; dokuların yakınçevrelerini ve bununla birlikte içinde yer aldıkları tüm kenti etkileyebilmektedir. Bu anlamda geleneksel yerleşimler irdelenirken, çevrelerinin ve bu yerleşimleri içinde barındıran kentlerin de mutlakaincelenmesi gerekmektedir. Söz konusu yerleşimlerin harap hâldekalması ya da korunarak farklı şekillerde değerlendirilmesi de çevrelerini ve kenti doğrudan etkileyebilmektedir. Geleneksel yerleşimleri etkileyen en önemli yaklaşımlardan biri desürdürülebilirliktir. Bu yerleşimlerde yapılan her uygulamanın özellikle mimari açıdan sürdürülebilir olması, dokuların kendine özgü bir etki oluşturmasını ve bu etkinin gerek fiziksel; gerekse sosyal olarak niteliklerinin devam etmesini sağlamaktadır. Söz konusu niteliklerin sürdürülebilirliği, yalnızca bu yerleşimlere değil; çevrelerine vekentlerin tamamına etki edebilmektedir. Bu bağlamda yapılan çalışmanın amacı, ülkemizde farklı bölgelerde yer alan geleneksel yerleşim örnekleri üzerinden; bu yerleşimlerin yakın çevreleri ve içinde yer aldıkları kent içerisinde oluşturdukları özgün etkiyisürdürülebilirlik açısından irdelemektir. Çalışma kapsamında farklı coğrafyalardan geleneksel yerleşim dokuları ele alınacak ve sıralanan mimari sürdürülebilirlik kriterleri üzerinden bu yerleşimlerin çevrelerine ve kentlere etkileri değerlendirilecektir. Yöntem olarak ilgili literatür taramaları ve yerinde incelemelerle çalışma detaylandırılacaktır. Yapılan çalışma sonucunda, geleneksel yerleşim dokularının korunması sürecinde sürdürülebilirliğe ve çevresel anlamda çok yönlü değerlendirmenin gerekliliğine dikkati çekmek
hedeflenmektedir.
Anahtar Kelimeler: Geleneksel Yerleşim, Sürdürülebilirlik, Kentsel Etkileşim.
Keywords: Urban Identity; Traditional Residential Areas; Sustainability; Sustainable Traditional Design
Keywords: Energy conservation, historical residential areas, street textures, sustainability, energy use.
Monumental structures have been at the forefront of the most important representatives of cultural heritage since the concept of conservation in architecture began to develop in its current form. The plan schemes, facade qualities, materials and construction techniques of these buildings, where many important rituals about people and society are performed, are
also unique to them. However, each monumental building can reflect all the values in question in its architectural design by being shaped according to the tradition/custom, belief value, lifestyle and celebration / festival / rituals of the society in which it is located. In this context, the aim of the study is to determine the intangible cultural heritage values that are heavily traced in monumental structures and to contribute to holistic protection by revealing their effects on architectural qualities. Within the scope of the study, first of all, the concepts of monumental building and intangible cultural heritage were transferred by examining various sources. Many overlapping points of these concepts are emphasized. In this context, various monumental building examples from different parts of the world and from Turkey have been compared with each other according to their functions and evaluated in terms of intangible cultural heritage characteristics. With the data obtained, first of all, the spatial
formations of the buildings with different functions according to the intangible cultural heritage were revealed; However, the different places of monuments with the same function in different geographies according to their intangible cultural heritage characteristics are discussed. In this context, it has been revealed that intangible cultural heritage greatly affects the spatial formation of monumental structures. As a result of the study, it was pointed out that it is vital to consider intangible cultural heritage values for the protection of monumental structures.
Anahtar Kelimeler: Yapı Malzemesi, Sürdürülebilirlik, Kerpiç
Geçmişin izlerini bünyesinde barındıran kentlerde yer alan geleneksel yerleşimler, kimi durumlarda kentin bir bölgesinde, ayrı hâlde kalmaktadır. Kimi durumlarda ise kentin kalbi olarak nitelendirilebilecek bir bölgede bulunabilmekte ve kent, bu bölgenin çevresinde gelişebilmektedir. Her iki durumda da geleneksel yerleşim alanlarının, yeni gelişen kent bölgeleriyle ilişkilerinde gerek mimari, gerekse sosyal anlamda pek çok sorunla karşılaşılmaktadır. Söz konusu sorunların aşılabildiği ölçüde kentler; sürdürülebilir bir şekilde planlanarak gelecek nesillere, geçmişin izlerini de taşıyarak aktarılabilmektedir.
Bu çalışmanın amacı, sürdürülebilir mimarlık çerçevesinde, geleneksel yerleşimlerin içinde yer aldıkları kentlerle ilişkisini irdeleyerek; bu bağlamda korunmalarına katkı koymaktır. Çalışma kapsamında ülkemizden farklı geleneksel ve çağdaş yerleşim örnekleri ele alınarak, bu yerleşimlerin gelişim süreci ve birbirileri ile entegrasyonları sürdürülebilirlik kavramı üzerinden değerlendirilecektir. Çalışma sonucunda yapılan değerlendirme ve tartışmaların, bir arada bulunan geleneksel ve çağdaş yerleşim dokularının doğru yaklaşımlarla gelecek nesillere aktarılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Anahtar Kelimeler: Geleneksel Yerleşim, Kentsel Büyüme, Sürdürülebilirlik