Conference Presentations by Celil Yiğit

SİTD II. Ulusal Siyaset Bilimi Kongresi, 2023
Büyük güç mücadelesindeki aktörlerden biri bu mücadeleyi devam ettirmek yerine dışarıda kala... more Büyük güç mücadelesindeki aktörlerden biri bu mücadeleyi devam ettirmek yerine dışarıda kalan görece küçük bir aktöre iştah kabartırsa sonuçları ne olur? Büyük Güçler genellikle hasımlarıyla olan doğrudan mücadelelerini dondurup/göz ardı edip, görece daha küçük aktörleri ele geçirmeye, aradan çıkarmaya çalışmışlardır. Bazen bu eylemleri onları sadece büyük güç mücadelesinden olmalarını sağlamakla kalmayacak, onların kendi sonlarını kendi elleriyle yaratmalarına sebep olacaktır. Bunlardan ilki Pelepones Savaşları sırasında Atina’nın Sparta’yla olan mücadelesini dondurup, Sicilya’ya düzenlemiş olduğu seferler nihayetinde kendi büyük mücadelesini de kaybetmesine yol açmasıdır. Bilinen tarihteki bu ilk örnekten yola çıkarak devletlerin düştükleri böyle bir hataya Sicilya Tuzağı adını veriyoruz. Bu çalışma irrasyonel aktör varsayımından yola çıkarak devletlerin tuzaklara düşme meyillerini Sicilya Tuzağı temasında açıklamaya çalışacaktır. Nihayetinde dünya tarihinde irili ufaklı 15 farklı olayın Sicilya Tuzağı temasına uygun olduğunu ortaya koyuyoruz. Sicilya Tuzağı kavramı ile yaptığımız tarihsel analiz, büyük güç mücadelesinin tarafı olan aktörlerin görece küçük aktörlere odaklanarak birincil mücadelelerini askıya alması veya geri plana atmasının, onları kendi çıkarlarını zayıflatma ve birincil mücadelelerini kaybetme riskiyle karşı karşıya bıraktığını göstermektedir.
Siyasi İlimler Türk Derneği-I.Ulusal Siyaset Bilimi Kongresi, 2022
Uluslararası İlişkiler Konseyi (UIK) - IX. Uluslararası İlişkiler Çalışmaları ve Eğitimi Kongresi Bildiri Ozetleri (26-29 Mayıs 2022), 2022
VIII. Uludağ Uluslararası İlişkiler Kongresi, 2016
International Social Innovation Congress (2019)- Türkiye’nin Bir Göç Merkezi Olması: Teori, Pratik ve Ötesi, 2019
International Social Innovation Congress (2019)- Türkiye’nin Bir Göç Merkezi Olması: Teori, Prati... more International Social Innovation Congress (2019)- Türkiye’nin Bir Göç Merkezi Olması: Teori, Pratik ve Ötesi

Uluslararası ilişkilerde istikrar kavramı büyük savaşların yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Klasi... more Uluslararası ilişkilerde istikrar kavramı büyük savaşların yokluğu olarak tanımlanmaktadır. Klasik realistler, neo realistler ve hegemonik istikrar teoris-yenlerine göre sistem ve istikrar arasında güçlü bir bağ vardır. Klasik realistler çok kutuplu sistemin, neo realistler çift kutuplu sistemin ve son olarak da hege-monik istikrar teorisyenleri tek kutuplu sistemin uluslararası siyasetin istikrarını sağladığını iddia ederler. Fakat devletleri büyük savaşlara iten veya ondan alı-koyan sistem mi, yoksa o devrin materyal şartları mıdır? 20. yüzyılda savunma sanayi ve teknolojisindeki gelişmelerle, özellikle büyük güçler, ellerinde bulun-durdukları nükleer silahlarla birbirlerini yok edebilecek seviyeye gelmişlerdi. Soğuk Savaş dönemiyle beraber nükleer cephaneler büyük çoğunlukla iki ana merkezde toplandı. Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği uluslararası sistemin iki ana gücü olarak neredeyse birbirlerini yok edebilecek konuma erişmişlerdi. Fakat bütün devletler hayatta kalma güdüleriyle hareket ettiklerin-den ABD ve SSCB de birbirlerine doğrudan saldırmaktan çekindiler. Waltz bu saldırmazlık durumunu çift kutuplu sisteme bağlamıştı. Ancak Waltz'un argü-manlarının tersine bu durum sistemden ziyade devrin şartlarıyla alakalıydı. Bu dönemde devrin şartları arasındaki en etkili unsur nükleer silahlar olmuştur. Nükleer silahları bu denklemden çıkardığımızda konvansiyonel silahlar büyük güçlerin birbirlerini yok etmelerine yetmeyeceğinden devletler daha korkusuz bir şekilde savaşlara yönelebileceklerdir. Bu da uluslararası siyasetin daha az istikrarı demektir.
Book Reviews by Celil Yiğit
Insight Turkey, 2021
Lately, a great many scholarly book have scrutinized the Liberal International Order (LIO). They ... more Lately, a great many scholarly book have scrutinized the Liberal International Order (LIO). They have tried to answer the following question: Is the LIO, Pax-Americana or the Western World Order coming to an end? Following Christopher Layne and John J. Mearsheimer, Patrick Porter becomes the latest Realist asking the same question. Although being a Realist theorist is itself an exotic feature in 21st century IR academia, Porter is also fascinatingly a self-proclaimed Classical Realist. After all, he proposes a Machiavellian style salvation guide to the U.S.
ADAM AKADEMİ, 2018
İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi ve SETA Stra... more İstanbul Ticaret Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler öğretim üyesi ve SETA Strateji Araştırmaları masası direktörü olan Hasan Basri Yalçın, uluslararası ilişkiler teorisi üzerine yaptığı orijinal çalışmalarının yanı sıra, strateji alanında da literatürdeki eksikleri tamamlayan eserler ortaya koymaya devam etmektedir. Ele alınan bu kitapta yazar, Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin son iki ulusal güvenlik stratejisi belgelerini analiz etmektedir. Bu doğrultuda ABD’nin 2006 ve 2010’daki, İngiltere’nin 2008 ve 2010’daki, Fransa’nın 2008 ve 2013’deki, Rusya’nın 2000 ve 2009’daki, son olarak da Çin’in 2011 ve 2015’deki ulusal güvenlik belgeleri çalışmanın konuları haline getirilmiştir.
Papers by Celil Yiğit

KSUSBD, 2024
As the relative decline of the United States and the rise of China have become the focus of inter... more As the relative decline of the United States and the rise of China have become the focus of international relations studies, the concept of "international order" has also been frequently debated in recent years. These debates touch on very different points in the IR discipline and are addressed at different levels. The main reason for this situation is that the concept of order, like any other concept, is portrayed in different ways by students of international politics. Despite being a paradigm that has lost favour in recent years, Realist theories have been at the centre of these debates for a long time. This study will explore how Realists conceive of international order. Considering the fact that Realism contains hundreds of large and small theories and approaches, the study selects theorists and homogeneous theories that clearly conceptualise order. For this reason, Hans Morgenthau, Robert Gilpin and Patrick Porter from Classical Realism and Kenneth Waltz and John Mearsheimer from Structural Realism will be selected and their conceptualisations of order will be discussed.
PANORAMA, 2022
What if a great power tries to eliminate relatively weak actor rather than compete with peer adve... more What if a great power tries to eliminate relatively weak actor rather than compete with peer adversary while in a great power rivalry? Great powers usually neglect their adversaries and tend to focus on relatively weak targets. These great power interventions against relatively weak targets may sometimes turn out to be self-defeating what I call the ‘Sicilian Trap’. The Sicilian Trap is a perilous quagmire that some states may even lose their great power status too.

R&S - Research Studies Anatolia Journal, 2020
Uluslararası ilişkiler teorilerinin göç meselesine ilgisiz kalışı, bu alanda büyük bir boşluk doğ... more Uluslararası ilişkiler teorilerinin göç meselesine ilgisiz kalışı, bu alanda büyük bir boşluk doğurmaktadır. Hazırlanan bu çalışma bahsi geçen alana uluslararası ilişkiler teorileri çerçevesinde bir giriş niteliği taşımaktadır. Bu çalışma Türkiye’nin son on yılda almış olduğu göçleri teorik ve tarihi perspektiflerden açıklamaya çalışmaktadır. Öncelikle, Türkiye’nin son on yılda almış olduğu göçlerin Realist paradigmadaki Hans Morgenthau’nın tutuculuk kavramı üzerinden açıklanması hedeflenmektedir. Bu doğrultuda çalışmada, Türkiye’nin 2008 yılından itibaren bölgesinde tutucu aktör rolünü üstlendiği ve bu siyasetin bölgedeki zorunlu göç hareketlerinin Türkiye’ye doğru yönelmesini sağladığı iddia edilmektedir. Türkiye’nin tutuculuğuna örnek olarak bölgesindeki krizlere ve bu krizlere karşı izlediği siyasete yer verilecektir. Ardından, Türkiye’nin tarihsel olarak çevresiyle sosyo-kültürel bir bağının olduğundan bahsedilecektir. Bu bağın imparatorluk bilinciyle birleşmesinin Türkiye’nin bölgeyi daha yakından izlemesine ve etkinlik alanını Ortadoğu’ya doğru genişletmesine olanak sağladığı da iddia edilecektir. Sonuç olarak çalışmada, hükümet ideolojileri, lider perspektifleri ve göç alımındaki coğrafi konum gibi faktörler bilimsellik açısından görmezden gelinirken; mesele özgün bir teorik yaklaşımla incelenmeye çalışılmaktadır.

PANORAMA, 2020
Dünya genelinde uluslararası ilişkiler teorilerinin gözden düştüğü bir dönemden geçiyoruz. John J... more Dünya genelinde uluslararası ilişkiler teorilerinin gözden düştüğü bir dönemden geçiyoruz. John J. Mearsheimer ve Stephen M. Walt (2013), bu durumun tespitini Avrupa merkezli bir dergi seçerek yaparken belki de "uluslararası ilişkiler çalışmalarının teori inşası yükü ABD akademisinin sırtına yüklenmiş vaziyette, Avrupalı meslektaşlarımız teorileri önemsemiyorlar" demek istemiş de olabilirler. Türkiye'de ise durum biraz daha vahim görünüyor. Mevcut yazına baktığımızda saf kuram çalışmalarının hemen hiç yapılmadığını görüyoruz. Daha geniş düzlemde, çok az sayıdaki akademisyenin herhangi bir teoriye katkıda bulunmak ya da geliştirmek için çalıştıklarını tespit ediyoruz. Geriye kalan çoğunluk, teoriyi ya bir araç olarak ele alıyor ya da bilimsel olma kaygısıyla çalışmalarında teori kullanma zorunluluğu hissederek, çalışmalarına metnin geneliyle çok ilişkili olmayan teori kısımları ekliyorlar. Bu minvalde, teori üretmemenin, teorik düşünmemenin veya teorik çalışma yapmamanın Türk akademisinin uluslararası saygınlığını büyük ölçüde sekteye uğrattığı da eklenmelidir (Aydınlı, vd., 2014: 69). Bu yazıda, teori üretmekte zorlanan Türk akademisinin, teori kullanmada dahi sorunlarının olduğunu, uluslararası yazında en çok kullanılan teori olan Realizmin dahi bazı çalışmalarda yanlış anlaşıldığı ve yanlış kullanıldığını örnekleriyle anlatmaya çalışacağım.

Yildiz Social Science Review, 2019
Özet
Uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin ne tür çıkarımlar oluşturacağı uzun süredir akademi... more Özet
Uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin ne tür çıkarımlar oluşturacağı uzun süredir akademisyenler ve politika uzmanları tarafından tartışılmaktadır. Ampirik ve kuramsal nitelikte olan çalışmalar genel itibariyle iyimser ve karamsar yaklaşımlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Özellikle 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 2015 yılında kabul edilmesiyle birlikte, uluslararası göçün etkin bir şekilde yönetebilmesi için kalkınma odaklı bir perspektif geliştirilmesi gerekliliğini savunan iyimser yaklaşımlar önem kazanmıştır. Bu çalışma öncelikle uluslararası göç ve kalkınma arasındaki ilişkinin bu tartışmalar çerçevesinde nasıl şekillendiğini teorik ve ampirik veriler ışığında incelemeyi hedeflemektedir. Daha sonra uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Küresel Göç ve Mülteci Mutabakatları gibi güncel uluslararası belgelerde nasıl ele alındığını değerlendirmektedir.
Thesis Chapters by Celil Yiğit

Master Thesis, 2017
This thesis aims to develop a new perspective to the Structural Realism by introducing the Cyclic... more This thesis aims to develop a new perspective to the Structural Realism by introducing the Cyclical Rise and Fall of Offense and Defense Theory. For this purpose, while pioneer Structural Realists are/were focusing on the systemic effects on Great Powers, this study is focusing on the concept of systemic transition in detail and is elaborating on the effects of systemic transition on both Great Powers and the Secondary Units. In a pure anarchical structure, without international political systems, all units act to expand their areas of influence. However, systems of international politics and the distribution of capabilities may restrict states' actions and some of them may struggle for their security, while others are expanding their areas of influence. In Bipolar and Unipolar systems, while Great Powers were acting for expanding their areas of influence, Secondary Units were struggling for their security. Today, international politics is on the verge of a systemic transition period and the sole Great Power is struggling for its security and Secondary Units are expanding their areas of influence. This is why this thesis named as Cyclical Rise and Fall of Offense and Defense.
Uploads
Conference Presentations by Celil Yiğit
Book Reviews by Celil Yiğit
Papers by Celil Yiğit
Uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin ne tür çıkarımlar oluşturacağı uzun süredir akademisyenler ve politika uzmanları tarafından tartışılmaktadır. Ampirik ve kuramsal nitelikte olan çalışmalar genel itibariyle iyimser ve karamsar yaklaşımlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Özellikle 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 2015 yılında kabul edilmesiyle birlikte, uluslararası göçün etkin bir şekilde yönetebilmesi için kalkınma odaklı bir perspektif geliştirilmesi gerekliliğini savunan iyimser yaklaşımlar önem kazanmıştır. Bu çalışma öncelikle uluslararası göç ve kalkınma arasındaki ilişkinin bu tartışmalar çerçevesinde nasıl şekillendiğini teorik ve ampirik veriler ışığında incelemeyi hedeflemektedir. Daha sonra uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Küresel Göç ve Mülteci Mutabakatları gibi güncel uluslararası belgelerde nasıl ele alındığını değerlendirmektedir.
Thesis Chapters by Celil Yiğit
Uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin ne tür çıkarımlar oluşturacağı uzun süredir akademisyenler ve politika uzmanları tarafından tartışılmaktadır. Ampirik ve kuramsal nitelikte olan çalışmalar genel itibariyle iyimser ve karamsar yaklaşımlar olmak üzere iki gruba ayrılmıştır. Özellikle 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin 2015 yılında kabul edilmesiyle birlikte, uluslararası göçün etkin bir şekilde yönetebilmesi için kalkınma odaklı bir perspektif geliştirilmesi gerekliliğini savunan iyimser yaklaşımlar önem kazanmıştır. Bu çalışma öncelikle uluslararası göç ve kalkınma arasındaki ilişkinin bu tartışmalar çerçevesinde nasıl şekillendiğini teorik ve ampirik veriler ışığında incelemeyi hedeflemektedir. Daha sonra uluslararası göç ve kalkınma ilişkisinin 2030 BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri, Küresel Göç ve Mülteci Mutabakatları gibi güncel uluslararası belgelerde nasıl ele alındığını değerlendirmektedir.