Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Hakikat Sonrası: Siyaset, Felsefe, Medya, Uluslararası İlişkiler (der. Bülent Özçelik), Ankara: Nika Yayınevi, s. 13-30
…
13 pages
1 file
Hakikat, Retorik ve Siyaset, Oxford Sözlüğü'nün 2016'da "hakikat sonrası"nı yılın kelimesi seçmesinden sonra yoğun bir biçimde siyaset ve hakikat arasındaki uyuşmazlık sorununa parmak basmaya çalışıyoruz. Bu yeni bir sorun değil; yalan ve aldatma ile bir arada düşünülen siyasetin hakikatle uyuşmazlığı...
29. Ulusal Dilbilim Kurultayı Bildirileri
Diğer söylem türlerine göre ikna ediminin amaç olarak çok daha öne çıktığı politika söylemi, bu yönde farklı dilbilgisel ve söylemsel yapılardan yararlanmakta, tartışmalarda, halka yönelik konuşmalarda ve benzeri ortamlarda kullanılan politik stratejiler bu yapılarla beslenerek politika söyleminde dil-işlev ilişkileri açısından özellikli görünümler ortaya koymaktadır. Araştırmacının daha önceki çalışmalarında Türk politika söyleminin değişik özellikleri ele alınmış (örn. çalışmada ise, politik aktörlerin söylemlerinde sıkça yer verdikleri retorik soruların politika söylemi bağlamında üstlendiği işlevlerin incelenmesi amaçlanmıştır. Retorik sorular, yapısal açıdan her ne kadar soru görünümünde olsalar da, işlevsel açıdan soru sorma ya da yanıt bekleme gibi bir amaca hizmet etmemektedirler. Bu çalışmada, Türkiye'deki dört parti liderinin 7 Haziran 2015 Genel Seçimi öncesi halka yönelik propaganda söylemlerinden derlenmiş geniş bir veri üzerinden ilgili kuramlar ışığında yapılan çözümlemeler, retorik soruların Türk politika söylemindeki yerine ve üstlendikleri işlevlere ışık tutmaktadır.
Academic Researches and Studies in Sciences, 2022
Language is the principal tool for realizing goals and one of its most common functions is “persuasion”, in which the rhetorical dimension is dominant. This function is discussed within the scope of “rhetoric” in Ancient Greek and shaped by three components, namely, ethos (identity presented by the speaker), pathos (the psychological state of the listener), and logos (the rationality of language use). Logos, which points to the logical plane of the language in use, is dealt together with the argumentation phenomenon in modern rhetorical studies, where there are arguments consisting of claims and reasons that support these claims; the use of language with the persuasive function is studied within the scope of “argumentative discourse”, which involves the use of language in a social domain in order to defend certain views and refute other views. In this respect, argumentative discourse becomes functional in many social domains where persuasion is the main or secondary goal. Our study emphasizes the role of the argumentative aspect of the discourse created with logos in the given functions; it also aims to present a resource for the logos dimension of rhetorics and the use of language to present arguments for persuasion.
İzmir Felsefe Günleri 2019, 2020
2002
Antikçağda geniş anlamıyla, dili ikna ede.cek biçimde kullanma sanatı olarak bilinen rhetorica, Eski Yunanca rhetoriko~ (~onuşmacıya ilişkin olan, yetenekli bir konuşmacı olmaya uygun olan) 1 sıfatından tureyen rhetorike tekhne (konuşmacının sanatr; konuşma sanatı-hem kuramsal hem de kılgısal anlamda) 2 terimi ile karşılanır.l " Retorik nedir?" sorusu oldukça tartışmalı bir sörud, ur. Eski Yunanlıların retorik. tanımlarına gözatacak olursak, sofıst lsokrates'in kaybolan bir retorik kitabında, onun bu sanatın, insanın bir yetisi (dynamis) olduğuna inandığı ve "retoriği, ikna etme işini gören bir işçi (peithous demiourgos)" olarak tanımladığı görülilr. Platon da bazı diyaloglarında retoriği ele ştirel bir tarzda anlatmıştır. Bu diyaloglardan en önemlisi Gorgias'tır. Diyalogda, Gorgias, retoriğin büyükbir iyilik olduğunu's1>yler ve retorigin yararlarını şöyle açıklar: ~
Zemin, 2022
“Ufuk Yazılar” ve “Ufuk Sorular” olmak üzere iki bölümden oluşuyor Şiirin Retoriği. İlk bölümde bir şiir kuramcısının, bir şiir eleştirmeninin sesi duyuluyor; ikinci bölümdeyse bir şairin… On beş yazının yer aldığı ilk kısımda, şiir üzerine çeşitli teorik düşünceler dile getirilip çoğu zaman bu düşünceler pratiğe dökülüyor. On bir yazının yer aldığı ikinci kısım ise muhtelif dergi ve şahsiyetlerin sorularına Mehmet Can Doğan’ın verdiği cevaplar üzerinden ilerliyor. Doğan, bir yandan okuru işin mutfağına davet edip tabiri caizse ona “şiirin yapılışı”nı gösteriyor; diğer yandan ise söz konusu sürece dair tecrübelerini, sancılarını, bilhassa kendi şiirsel serüvenini açık yüreklilikle paylaşıyor. Bölümlerin öncesine konumlandıran “Eşiksöz”de dile getirildiği üzere, “Şiirin Retoriği, dille kurulan şiir yapılarının okuru nasıl ikna ettiği/edebileceği üzerine -var olan birikim gözetilerek- geliştirilmiş düşünceleri, görüşleri içeriyor.” Kitap, yerleşik şiir algısının “hakikatlerine” yönelik itirazlarıyla dikkat çekiyor. Bahsi geçen hakikatlerin üzerine kararlılıkla giderek onları tartışmaya açan muhalif çıkışlar bunlar… Eserde bu çıkışların ilki ve açık ara en kuvvetlisine, şiir/şair-gelenek ilişkisinde rastlanır. Bu bağlamda birçok edebî mahfil ve muhitin yanı sıra artık gündelik hayatın türlü sahnelerinde de şahısların ağzına pelesenk olmuş “gelenekten yararlanma” sözü, eleştirel biçimde irdelenir. Mehmet Can Doğan’a göre, ideolojik bakışın hâkimiyetinin hissedildiği “gelenekten yararlanma” sözü, şiire hizmet etmek bir yana; köhnemiş yapısıyla “gelenekle yaralama” kavramına dönüşmüştür. Gelenek saplantısı ise özgürlük ve özgünlük iddialarından uzak, yapay ve yüzeysel bir şiiri zorunlu kılacaktır. Hâlbuki koronun silik bir üyesi, seri üretim ağının sıradan bir parçası olmamak için kendiliğin keşfi şarttır. Bu da ancak varoluş sorumluluğunu üstlenip kendi ses ve rengini bulmakla mümkün olur. Öte yandan eğer dil şiirin yurdu, şairin toprağıysa ve aynı zamanda geleneğe de ev sahipliği yapıp onu koruma ve taşıma görevini üstleniyorsa; o zaman dili mesken edinmiş tüm şairler, onunla kaçınılmaz bir bağ kurmuş olurlar. Doğan’a göre, “böyle bir bilinç, dile her bir sözcüğün hafızası bulunduğu kabulüyle yaklaştığı gibi, sözcüklerin bir araya gelerek oluşturduğu özgün bağdaştırmalar ve bunların doğurduğu çağrışımlarla zaman ve mekân sınırlarının ortadan kalktığının da farkındadır. Şiirin dili zaman ve mekân ötesidir. Şiir, sonsuzluk duygusunu da buradan kazanır.” (2022: 203)
Humanitas, 2022
Olgular kadar idealler de siyaset felsefesinin kapsamındadır. Reelpolitik teoriler, siyasi gerçekliği empirik değerlendirmeyle anlaşılır kılmaya çalışırken idealist teoriler, normatif değerlendirmeyi kullanır. Yaygın tutum, bu iki tavırdan birini diğerine dışlayıcı biçimde tercih etmektir. Başka bir deyimle, reelpolitik teoriler normatif değerlendirmeden, idealist teoriler ise empirik bakış açısının pozitivist sonuçlarından uzak kalmayı tercih eder. Teorilerdeki dışlayıcılığa alternatif olması bakımından bu iki kutbun arasında gidip gelebilecek, siyaset alanının akışkanlığı ve değişkenliğini göz önünde bulundurmakla birlikte bireyin karakterini ve eğilimini entelektüel erdemlerle destekleyecek bir “politik ethos” tartışmasını yürütmek makul bir arayıştır. Bu arayışın bir ürünü olan bu çalışma, iki sonucu hedeflemektedir. İlki, metis, epistemik erdemler ve epistemik kusurları retorikle ilişkilendirmenin politik epistemolojiye katkısını göstermek. İkincisi politik ethosun, değişen yönüyle siyaseti ve değişmeyen yönüyle bireysel karakter ve alışkanlıkları bir araya getirebildiğini göstermek. Böylece bu çalışma, retoriğin çağdaş siyaset felsefesi, müzakere ve argümantasyona dair olası katkısını tartışmaya açmaktadır
PSİKOLOJİK HARP, POST-TRUTH VE STRATEJİK İLETİŞİM, 2022
Bu çalışma post-truth kavramının teorik zeminini tartışmak üzere kaleme alınmıştır. Post-truth, son yıllarda özellikle sosyal bilimler alanında son derece popüler bir terimdir. Uluslararası alanda olduğu gibi Türkçe literatürde de 2016 sonrasında görünürlüğü yükselen bir kavramdır. Çalışma, iki araştırma sorusu içermektedir. İlk olarak post-truth kavramının teorik zemininin ve öncül düşünürlerinin ne olabileceği konusu masaya yatırılmaktadır. İkincisi ise ilk soru ile bağlantılı olarak Türkçe literatürde kavramın kullanımının doğruluğu ve yanlışlığı değerlendirilmektedir. Aynı zamanda terim görece kısa bir geçmişe sahip olduğu için özellikle Türkçe literatürdeki dikkat çeken çalışmalar da literatür taraması olarak okuyucuya sunulmaktadır. Çalışma sonucunda araştırma sorularına paralel olarak iki temel bulgu ortaya çıkmaktadır. İlk olarak Baudrillard’ın simülasyon kuramı ile post-truth arasındaki ilişkinin niteliği sorgulanmaktadır. Literatürde sıklıkla ilkinin ikincisine doktriner bir çerçeve sağladığı iddia edilmektedir. Ancak çalışma bu kabule eleştirel bir bakış açısı sunmaktadır. İkinci bulgu ise Türkçe literatüre yöneliktir. Post-truth teriminin popülerliğine paralel olarak yayın sayısı artsa da kavramı; yalan haber ve manipülasyon manalarına gelecek şekilde kullanan çalışmalar da görülmektedir.
Din ve Hayat, Sayı: 42, 2021
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ETHOS: Felsefe ve Toplumsal Bilimlerde Diyaloglar, 2012
Birikim Güncel, 2019
IV. ULUSLARARASI İLETİŞİM SEMPOZYUMU: DiJİTAL ÇAĞDA DEZENFORMASYON, 2024
Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi Ekim, 113-121, 2024
Dramatik Metinde Kurgulanmış Gerçekliğin Varoluşuna İki Örnek Oyun: Civan Canova - Sokağa Çıkama Yasağı ve Memet Baydur - Cumhuriyet Kızı, 2024
Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 2014
Intermedia International e-Journal, 2020
Toplum ve Kuram, 2013
Hakikat veyahut Hermeneu-ethics | Şubat, 2024