Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Journal of Turkish Sleep Medicine
https://doi.org/10.4274/jtsm.galenos.2022.63325…
4 pages
2 files
Sleep and memory are complex phenomena that are not fully understood, and the underlying mechanisms are still not fully understood. Besides being an adaptive behavior, sleep can modulate plasticity in the brain at the level of synaptic connections between neurons and neuronal plasticity affects sleep. Understanding how sleep is modulated by internal and external stimuli and how sleep modulates memory and plasticity is a key question in neuroscience. Sleep is characterized as a brain state that optimizes the memory consolidation. Although the initial encoding of a memory is a fast process, its long-term maintenance requires processes that continue to replace relevant data for hours or even years. The general name of this process is memory consolidation and the replacement of existing memories is the reconsolidation process. Memory consolidation refers to a process in which unstable newly formed memory traces are progressively transformed into long-term memories and become more resistant to interaction, although they may remain susceptible to further updates and modifications. Consolidation results from the reactivation of recently encoded neuronal memory representations that occur during slow-wave activity and transform the relevant representations into long-term memory for integration. Continued rapid eye movement sleep can stabilize transformed memories. According to recent research, sleep-related consolidation processes can be placed in different sizes for different types of memory. Slow wave activity, which is restorative sleep, is hypothesized to play an important role in memory by processing and consolidating newly acquired information. In this review, general research was conducted on the relationship between sleep and memory.
Journal of Turkish Sleep Medicine
Journal of Turkish Sleep Medicine
Ischemic stroke appears the third leading cause of mortality and the first cause of disability in developing countries. The relationship between sleep disorders and cerebrovascular risk factors is well defined and there are different mechanisms in pathophysiology. Ischemic stroke affects many pathways, such as hypoxia, increased wakefulness reactions, decreased sleep quality, increased free oxygen radicals, inflammatory mechanisms activation, endothelial dysfunction, atherosclerosis, hypertension, and insulin resistance. Sleep disturbances contribute to stroke pathology through multiple direct or indirect mechanisms. Due to the fact that sleep disorders are among the changeable cerebrovascular risk factors, it is very important to raise awareness about the diagnosis, management and prevention of sleep disorders.
Journal of Ankara University Faculty of Medicine
Yeterli ve kaliteli bir uyku genç yetişkinlerin zihinsel fonksiyonlarında büyük öneme sahiptir. Normal fizyolojik uyku için 7-8 saatlik sürenin yeterli olduğu kabul edilmektedir. Uyku bozuklukları çeşitli bilişsel problemlere ve akademik performansta zayıflamaya yol açmaktadır. Çalışmamızda tıp fakültesi öğrencilerinde, uyku sürelerindeki farklılıkların bilişsel işlevlerden özellikle çalışma belleği ve sözel beceriler üzerindeki etkisi incelenmiştir. Gereç ve Yöntem: Katılımcılar, tıp fakültesi öğrencilerinden sağ eli baskın (el tercihi puanı 13 ve 17 arasında olan) öğrenciler arasından, gönüllülük esasına göre seçildi (n=50; 27 kadın, 23 erkek). Uygulanan çevrimiçi anket sonrasında katılımcılar uyku sürelerine göre üç gruba ayrıldılar: 1. Az uyuyanlar (AU) (≤6 saat) (n=10) 2. Normal uyuyanlar (NU) (7-8 saat) (n=28) 3. Fazla uyuyanlar (FU) (≥9 saat) (n=12). Katılımcılara Modifiye Corsi Küp Tıklatma (CKT) testi ve Sözel Akıcılık testi (SAT) uygulaması yapıldı. Bulgular: AU grubunda hem sağ el hem de sol elde CKT verilerinin NU grubuna göre anlamlı düzeyde azaldığı gözlendi. NU ve FU grupları arasında ise anlamlı fark bulunmadı. SAT verilerinde tüm parametrelerde gruplar arasında anlamlı fark bulunmadı. Sonuç: Uyku süresinin azalması çalışma belleği performansını literatürle uyumlu olarak azaltmıştır. Sonuçlarımız yeterli sürede uyuyamayan bireylerde çalışma belleğinde meydana gelebilecek bozulmaların altını çizmektedir. Sözel akıcılığın ise genç tıp fakültesi öğrencilerinde uyku süresinden etkilenmediğine işaret etmektedir. Çalışmanın farklı yaş, eğitim düzeyi vb. özelliklere sahip gruplarda uykunun çalışma belleğine, öğrenme süreçlerine ve benzeri başka bilişsel fonksiyonlara olan etkisini de ölçebilen testlerle genişletilerek incelenmesi yararlı olacaktır.
Journal of Turkish sleep medicine, 2018
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB); günlük yaşam işlevselliğini bozan, toplumda %1-2 arasında bir oranda görülen, obsesyon ve kompulsiyonlarla seyreden kronik psikiyatrik bozukluklardan biridir (1). Bazı çalışmalar, OKB hastalarının değişmiş uyku düzenlerini ortaya koymaktadır; bununla birlikte, bulgular tutarsızdır ve bu ilişkinin etiyolojisi üzerinde fikir birliği yoktur (2-4). Ruhsal ve duygusal iyilik haline olumsuz etkisi nedeniyle OKB'deki uyku bozukluklarını anlamak kritik öneme sahiptir. OKB hastalarında toplam uyku süresinin ve uyku etkinliğinin azaldığını gösteren çalışmalar vardır (4). Bu hasta grubunda belirtilen bu uyku bozukluklarının birçoğu depresyonun karakteristik özelliklerini taşıyor izlenimi vermektedir. Bununla birlikte, bazı OKB hastalarının, gecikmiş uyku başlangıcı özellikleri gösterdiği saptanmıştır (2).
Demiroglu Bilim University Florence Nightingale Transplantation Journal
The synthesis of melatonin secreted from the pineal gland is primarily due to darkness. Exposure to artificial light during sleep disrupts the secretion of melatonin as it suppresses the pineal functions acutely. In addition to many pathological conditions, this disorder may increase the risk of breast and prostate cancer from hormone-dependent cancers. Thanks to its antioxidant and cell cycle slowing properties, melatonin increases the efficiency of the chemotherapy drug. Therefore, melatonin can be used both alone and in combination with other treatments as a safe and effective treatment for breast and prostate cancer.
DergiPark (Istanbul University), 2019
The synthesis of melatonin secreted from the pineal gland is primarily due to darkness. Exposure to artificial light during sleep disrupts the secretion of melatonin as it suppresses the pineal functions acutely. In addition to many pathological conditions, this disorder may increase the risk of breast and prostate cancer from hormone-dependent cancers. Thanks to its antioxidant and cell cycle slowing properties, melatonin increases the efficiency of the chemotherapy drug. Therefore, melatonin can be used both alone and in combination with other treatments as a safe and effective treatment for breast and prostate cancer.
The Journal of Tepecik Education and Research Hospital, 2003
Süt çocukluğu döneminde uyku bozuklukları çok sayıda ailenin ortak yakınmasıdır. Ailelerin sosyal yaşantısını olumsuz yönde etkileyen bu durum, büyük ölçüde ailenin sosyokültürel yapısı ile ilişkilidir. Bu çalışmada, süt çocukluğu döneminde uyku bozukluğuna neden olan faktörlerin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntem: Hastanemiz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Kliniklerine en az 6 aydır süregelen, uyku bozukluğu ile başvuran, organik patolojisi bulunmayan, doğum ağırlığı 2500 g üzerinde, zamanında doğmuş 6-24 ay arası 40 olgu ve aynı özelliklere sahip 70 kontrol olgu çalışma grubu olarak alınmıştır. Uyku bozukluğu üzerine etkili olan faktörler ile ilgili veriler olguların annelerine uygulanan anket formlarından elde edilmiştir. Bulgular: Uyku bozukluğu ile getirilen bebek/erde, uyku süresinin kontrol grubu ile yakınlık gösterdiği, gece uyanma sıklığının ise anlamlı olarak artmış olduğu görüldü (p=O.OOO). Buna karşın her iki grup arasında olgu yaşı, doğum ağırlığı, anne ve baba yaşı, anne sütü ile beslenme süresi, ek gıda/ara başlangıç yaşı, ailedeki kişi ve kardeş sayısı ve anne eğitimi süresi yönünden anlamlı fark bulunmadı. Ancak kontrol grubunda babaların daha yüksek tahsil/i olduğu gözlendi (p=0.008). Uyutulurken obje kullanımı, aydınlık ortamda uyuma yüzdesi ve saliayarak uyutma kontrol grubunda çalışma grubuna göre anlamlı derecede yüksek idi (sırasıyla p=O.OOO, p=0.04, p=0.004). Kundakla uyutma çalışma grubunda daha sık kullanılan bir yöntem olarak bulundu (p=O.Oll). Buna karşın uyutu/madan önceki beslenme özellikleri ve çocuğun uyuduğu yerin her iki grup için farklılık göstermediği dikkati çekti. Sonuç: Süt çocukluğu dönemindeki uyku bozukluklarının geceleri sık uyanma ile karakterize olduğu ve bebeğin uyutu/ma biçimi yanısıra ebeveyn/erin tutumu ve uyuma ortamı ile ilişkili olabileceği kanısına varılmıştır.
Psikiyatride Guncel Yaklasimlar - Current Approaches in Psychiatry, 2013
Uyku bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu hastaları arasında sık görülen bir yakınmadır. Travma sonrası stres bozukluğunda uykuyla ilgili bulgular DSM-IV tanı ölçütleri içinde travmatik olayları tekrar yaşama ve artmış uyarılmışlık bulguları içinde yer alır. Artmış uyarılmışlık bulguları, uykuya başlama ve devam ettirmede güçlük ile kendini gösterir. Gece kâbusları da hastaların sıklıkla aktardığı ve travmatik olayların tekrarı ve tehdit eden olayların özelliklerini taşıyan yakınmalardır. Artmış sıkıntı verici rüyalar, artmış hızlı göz hareketleri dönemi uykusu fazik aktivitesi, hızlı göz hareketleri dönemi uykusu artmış uyarılmışlık, artmış abartılı irkilme tepkisi, görülen rüyaların yeniden hatırlanmasında azalma ve muhtemel artmış uyanıklık eşiği travma sonrası stres bozukluğundaki uyku örüntüsü için karakteristiktir.
Journal of Clinical Psychiatry
Objective: In this study, we aimed to adapt the 17-item Insomnia Catastrophizing Scale (ICS) into Turkish and to examine its psychometric properties. Method: 240 healthy volunteers and 75 patients with major depressive disorder participated in the study. The construct validity of the scale was carried out by exploratory factor analysis (EFA) and confirmatory factor analysis (CFA) methods. For reliability analysis, Cronbach alpha coefficient, test-retest correlation and item-total correlation methods were used. ICS and subscale scores were compared between groups for discriminant validity. For assessing the criterion related validity, the Pittsburg Sleep Quality Index (PSQI) and Insomnia Severity Index (ISI) were used. Results: The mean age of the healthy volunteers and depression group were respectively 21.29 ± 2.88, 33.98 ± 10.14. ICS was found to have a two-factor structure as revealed by principal component factor analysis with Varimax rotation. In the EFA, the 4th and the 11th items were included in both factors and the difference between the factor loads was less than 0.1, and the 3rd, 5th and 14th items were excluded from the scale due to the correlated errors with other factors in the CFA. The fit indices of the 12-item final version of the ICS were CMIN=135.270, df=51, p<0.001, x 2 /df=2.652, RMSEA=0.073, CFI=0.978, GFI=0.929. The Cronbach alpha coefficients of the ICS final version, night and, daytime subscales were 0.958, 0.941 and, 0.955 respectively. Test-retest reliability analysis at two weeks also showed good temporal stability (depression group r=0.592, healthy volunteers group r=0.857). In the discrimanant validity, ICS scores were found to be significantly higher in the depression and clinical insomnia groups. Significant positive correlations were found between ICS and the PSQI and ISI. Conclusion: The ICS is valid and reliable for Turkish languge and culture with revised model as two subscale and 12 items.
DergiPark (Istanbul University), 2002
Bu araştırma hastanede yatan hastaların uyku düzenini etkileyen etmenlerin belirlenmesi amacı ile yapılmış tanımlayıcı bir çalışmadır. Araştırma 15 Ekim 2000 ile 15 Ocak 2001 tarihleri arasında Izmir Gi-5ğeıs Hastalıkları ve Cerrahisi Eğitim Hastanesi ve Eşrefpaşa Belediye Hastanesi Dahili ve Cerrahi Bilimlere bağlı kliniklerde yapılmıştır. Araştırmanın örneklemini olasılık= örneklem yöntemi ile seçilen ve araştırmaya katılmayı kabul eden 214 hasta oluşturmuştur. Verilerin toplanmasında sosyo-demografık veriler anket formu ve uykuyu etkileyen etmenler ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda; hastalann yattığı hastane ve klinik, eğitim duru mu, kronik hastalığın olup olmaması ve hastanede kalınan odanın türü ile uykuya etkileyen etmenler ölçeği puan ortalamaları arasında anlamlı ilişki saptanmıştır (p<0.05).
2014
Çoğu epilepsi sendromunun klinik ve EEG bulgularının uyku ile ilişkisi çok iyi bilinmektedir. Epilepsilerin uyku ile ilişkili olduğu bilinen nöronal yolakların hastalığı olduğu düşünülmektedir. Diğer bir yönden de epilepsili hastalarda sağlıklı kontrollere göre daha fazla oranda uyku bozuklukları bildirilmiştir. Dahası yetersiz uyku kalitesi nöbet kontrolünü bozmakta ve bir kısır döngü oluşmaktadır. Ayrıca antiepileptik ilaçların da uyku yapısı üzerine etkisi mevcuttur. Bu derlemede amacımız ilgili literatür ışığında uyku ve epilepsi arasındaki kompleks ilişkiyi gözden geçirmektir.
2013
Bu çalışma 15-17 Ekim 2009 tarihinde Selanik Yunanistan'da düzenlenen 1st International Congress on Nursing Education Research& Practice kongresinde sözel bildiri (O138) olarak sunulmuştur. ÖZET Amaç: İyi uyku hemşireler için temel bir fizyolojik gereksinim olmasının yanı sıra, hemşirenin verdiği bakımının kalitesi ve uygulama hatalarının önlenmesinde büyük önem taşır. Araştırma hemşirelerde uyku sorunlarını ve uykuyu etkileyen bireysel ve işe bağlı etmenlerin incelenmesi amacıyla yürütüldü. Gereç ve Yöntem: Tanımlayıcı araştırma, 2008 yılında İzmir'de iki hastanede gönüllü 280 klinik hemşiresi ile yürütüldü. Veriler sosyodemografik soru formu ve uyku düzeni, uyaranlar ve rahatlama-gevşeme davranışları olmak üzere üç boyut içeren Carter ve Clark (2005) tarafından geliştirilmiş Uyku Değerlendirme Formu (UDF) ile toplandı. Form için toplam puan aralığı 0-27 arasında değişmektedir. Yüksek puanlar her boyutta sorunun arttığını göstermektedir. Uyku düzeni için olası genel toplam puan aralığı 0-9, uyaranlar için 0-15 ve rahatlama-gevşeme davranışları için 0-3 puandır. Bulgular: Hemşirelerin yaş ortalaması 32.17±6.45 idi. UDF puan ortalaması 12.17±0.15 (min 3.00, max 20.00) bulundu. Hemşirelerin %76'sının 16-60dk içerisinde uykuya daldığı, %30'unun toplam uyku süresinin 6 saatten az olduğu saptandı. Uyku sorunlarında; uyku düzeni, uyaranlar ve rahatlama-gevşeme davranışlarının etkisi %76'dır. Hemşirelerin büyük çoğunluğunun uykuya geç daldığı ve %99.6'sının etkili uyumadığı saptandı. Uykuyu bozucu etmenler kapsamında, %57.5'inin egzersiz yapmadığı, %95'inin kafeinli içecek tükettiği, %50'sinin sigara içtiği, %49.6'sının yatakta TV izlediği, %41.8'inin gürültüden etkilendiği, %41.8'inin kaygı, %35'inin huzursuzluk yaşadığı saptandı. Hemşirelerin %45'i uyku kalitesini, %65.7'si genel olarak sağlığını çok iyi ve iyi düzeyde değerlendirdi. Sonuç: Hemşirelerde uyku düzeninin orta, uyaranlar ve rahatlama-gevşeme davranışlarının orta düzeyin altında kaldığı ve sonuçta hemşirelerin orta düzeyde uyku sorunu yaşadıkları saptandı. Hemşirelerin uyku sorunlarıyla baş edebilmelerine yönelik bireysel ve kurumsal düzenlemeler önerildi.
adutfdergi.org
MATERIALS and METHODS: Twelve subjects (mean age: 24.5±4.1; 2 female) participated in the study. Data collection was performed with 40 channel NuAmps [Electroencephalography (EEG), electrooculography (EOG), chin electromyography (EMG)] recording system, ...
2014
Şükran Ertekin Pınar* Şeyma Arslan** Kamile Polat ** Dönüş Çiftçi** Büşra Cesur *** Gülseren Dağlar**** Özet Giriş: Gebelik, kadının hayatı boyunca yaşadığı en önemli olaylardan biridir. Doğal bir olay olmasına rağmen gebelik fizyolojik, psikolojik ve sosyal açıdan birçok değişikliği de beraberinde getirmektedir. Bu nedenle gebelikte uyku ve algılanan stres gebe kadın için önemli bir yer tutmaktadır. Amaç: Bu çalışma, gebe kadınların uyku kalitesi ile algılanan stres arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla yapılmıştır. Yöntem: Çalışma, tanımlayıcı ve kesitsel bir çalışmadır. 10 Ocak – 10 Nisan 2011 tarihleri arasında Sivas merkezde yer alan bir devlet hastanesinde 300 gebe ile yapılmıştır. Çalışmada veriler Kişisel Bilgi Formu, Pittsburgh Uyku Kalitesi Ölçeği (PUKÖ) ve Algılanan Stres Ölçeği kullanılarak toplanmıştır. Verilerinin analizinde yüzdelik dağılım, t testi, Pearson korelasyon analizi ve ANOVA testleri kullanılmıştır. Bulgular: Çalışmada gebelerin PUKÖ puan ortalamasının 5....
Uluslararası 11. Kamu Yönetimi Sempozyumu, 2017
Türkiye coğrafi konumu nedeniyle tarih boyunca göç yollarının üzerinde yer almıştır. Osmanlı Devleti‟nin yıkılmasıyla anayurda dönen Balkan göçmenleri, mübadele sonrası gelen Türkler, Afganistan Savaşı ve İran Devriminden kaçanlar, Doğu Bloğunun dağılması sonrasında işsiz kalan binlerce insan için Türkiye hem bir geçiş güzergâhı hem de yeni bir yurt olmuştur. Son dış göç dalgası ise Suriyeli göçüdür. Tarih boyunca göç yaşamış olmasına rağmen Türkiye‟de ne literatürde ne de üretilen kamu politikalarında göçmenlerin uyum sorunu pek de hak ettiği ilgili görmemiştir. Göçmenlerin uyumu daha çok iskân edilmeleri ya da sosyal yardım almaları olarak algılanmış, uyum sorununun karmaşık yapısı gözden kaçmıştır. Bu bildiride göçmenlerin uyum sorunundan ne anlamamız gerektiği üzerinde durulacaktır. Göçmenlerin uyum sorununun ne olduğu, sağlıklı bir uyum sürecinin nasıl olması gerektiği bildirinin cevabını aradığı sorular arasındadır. Bir göçmenin başarılı ve üretici, toplumla uyumlu bir birey olması ya da suç işleyen ve dışlanan bir bireye dönüşmesi arasındaki farkı uyum süreci belirlemektedir. Bu nedenle göç sorununun temelinde göç edilen toplumla uyumun sağlanması yatmaktadır. Bildiride öncelikle uyum sorunu üzerine kavramsal bir çerçeve çizilecektir. Uyum sorununun ne olduğu, uyum sorununun çözümü amacıyla önerilen farklı yaklaşımlar ele alınacaktır. İkinci bölümde, uyum sorunu daha somut hale getirilecek, uyum sorununun nasıl olması gerektiği üzerinde durulacaktır. Son bölümde, Türkiye‟deki göçmen politikalarının uyum sorununu ne derece çözebildiği konusunda bir değerlendirme yapılacaktır. Suriyeli göçü ile birlikte farklı bir kültürden milyonlarca insanın göçüne maruz kalan Türkiye‟de, artık İskân Kanunu ve polisiye önlemlerle göçü önlemenin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. Göç İdaresi‟nin kurulmuş olması, 6458 sayılı Göç Kanunu‟nun çıkarılması değişimin zorunlu olduğunu bize göstermektedir. Kuşkusuz, Türkiye‟nin Suriyeli sığınmacı göçü karşısındaki başarısı sığınmacıların toplumla uyumu ile ölçülecektir. MIGRATION AND INTEGRATION PROBLEM ABSTRACT Turkey is located on routes of migration throughout the history due to its geographical location. Turkey has been both a temporary station and a new home for immigrants coming from Balkans returning to their homelands with the collapse of the Ottoman Empire, Turks coming with the population exchange, those running from the war in Afghanistan and Iran Revolution, and thousands of individuals who have become unemployed with the dissolution of the Eastern Block. The most recent wave of migration is the migration of Syrian refugees. While migration has been experienced throughout the history, the integration problem of refugees has received the attention it deserves neither in the literature, nor in the public policies. Integration of refugees has been seen in a perspective of the problems of settlement or social aids, and the complex structure of integration problem has been overlooked. In this article, what we should understand from the integration problem of refugees will be highlighted. What the integration problems of refugees and how should a healthy integration process be are among the questions, for which that answers are searched for in this article. The process of integration determines the difference between a refugee becoming a successful and productive individual integrated with the population or a criminal excluded from the population. Therefore, ensuring the integration with the population migrated to underlie the problem of migration. In this article, a conceptual frame of the problem of integration will be drawn in the first place. Nature of the problem of integration and different approaches suggested for the purpose of solution of integration problem will be discussed. The integration problem will be concretized in the second section, and it will be discussed how should the integration process should be. In the final section, an evaluation will be submitted related to the level of solution provided by the refugee policies in Turkey. It has been understood that it is not possible to prevent migration with the Settlement Law and security measures anymore in Turkey, which has been exposed to migration of millions of individuals from a different culture. Establishment of the Administration of Migration and passage of the Immigration Law No. 6458 shows us that a change is necessary. There is no doubt that success of Turkey against the migration of Syrian refugees will be measured with the integration of the refugees with the public. Keywords: Syria, Migration, Integration, Refugee, Asylum Seeker
Introduction: The aim of this study is to examine electrophysiological responses in the brain to painless somatosensory stimulation during sleep. Materials and Methods: Fifteen healthy volunteers (8 female, with mean age: 22.13±1.41) participated in the study. Recordings were carried out using NuAmps 40 channeled recording system, pneumatic stimulation unit (Somatosensory Stimulus Generator 4-D Neuroimaging), Embedded Microcontroller Stimulation Unit (EMISU), and additional equipment such as video recording system and analysis computer. Painless air pressure stimulation was applied at constant pressure rate to the fore and middle fingers of the right hand. Infrequent oddball stimulation was applied to one of the fingers (%25 of the time). Continuous electroencephalography (EEG), electrooculography (EOG) and electromyography (EMG) recordings were sorted into sleep phases according to the guidelines set by the American Academy of Sleep Medicine (AASM). Responses recorded from the C3 a...
Journal of Turkish Sleep Medicine, 2014
Ge liş Ta ri hi/Re cei ved: 03.11.2014 Ka bul Ta ri hi/Ac cep ted: 08.11.2014 © Journal of Turkish Sleep Me di ci ne, Pub lis hed by Ga le nos Pub lis hing. / © Tür k Uyku Tıbbi Der gi si, Ga le nos Ya yı ne vi ta ra fın dan ba sıl mış tır.
Turkish Journal of Geriatrics-Turk Geriatri Dergisi, 2012
Introduction: Our purpose was to determine the problems related with sleep quality and continuity, and also to investigate the physical, psychological and some demographic factors that can lead these problems. Materials and Method: This is a cross-sectional, descriptive study from January to December 2008 evaluating 448 elderly, living in Befliktafl district. The interviews were performed face to face. Sleep disorders were classified according to DSM-IV (Diagnostic and Statistical manual of Mental Disorders). Results: 52,7% of the elders (n=236) have sleep problems, 40,3% have difficulties in falling asleep, 21,6% wake up in a short while after sleep, 8,5% wake up tired, 4,7% have an abrupt unresistable desire to sleep in the day time, 4,2% frequently wake up due to nightmares and 3,8% complain about disturbance in diurnal-nocturnal sleep patterns. The complaints about excessive sleeping during the day and restless legs were 2.5% each. 1.3% of elders complained that their breathing ...
Journal of Turkish sleep medicine, 2022
Uyku ve uyanıklık tüm canlılarda gerçekleşen çok faktörlü, karmaşık ve çok iyi düzenlenen fizyolojik süreçlerdir. Uyku ve uyanıklığı etkileyen çevresel ve genetik faktörler, sirkadyen ritim ve günlük beyin aktivitesinin süresi ve yoğunluğu ile belirlenen döngüyü değiştirebilir. İyi bir uykunun sağlık için gerekliliği de göz önüne alındığında, spontan uyku-uyanıklık döngüsünü düzenleyen faktörlerin tanımlanmasının birçok uyku bozukluğunun önlenmesi, tanı ve tedavisi açısından önemi açıktır. Bunlardan endojen bir uyku faktörü olarak tanımlanan adenozinin hücre dışı konsantrasyonunun uzun süreli uyanıklık sırasında özellikle korteks ve bazal ön beyinde artarken, uyku sırasında azalması; ek olarak günlük yaşamda çok sık tüketilen kafeinin etkisini bu molekül üzerinden göstermesi uykunun homeostasisinde dikkate alınması gereken bir molekül olduğuna işaret etmektedir. Bu derlemede, birbirini takip eden uyku-uyanıklık döngüsünün düzenlenmesi ve adenozinin bu düzenlemedeki rolünü inceleyen çalışmalar özetlenmiştir.
Journal of Turkish Sleep Medicine
Objective: Duchenne muscular dystrophy (DMD) is a hereditary neuromuscular disorder in which respiratory problems arise secondary to the involvement of skeletal muscles. Spinal muscular atrophy (SMA) is a disorder group characterized by the involvement of anterior horn cells. The most common respiratory problems in DMD and SMA patients are pharyngeal muscle weakness in sleep and sleep-related respiratory disorders. In this study, we evaluated sleep structure and sleep-related disorders in pediatric age group diagnosed with DMD and SMA. Materials and Methods: In pediatric patients who were diagnosed to have DMD or SMA upon genetic analysis between 2014 and 2018 were performed polysomnographic investigations in our Sleep and Disorder Units. Results: Age (p=0.074), gender (p=0.065) or Body Mass index (p=0.473) were compatible between the three groups, including 13 DMD patients, seven SMA patients, and six healthy control children. In DMD patients, although rapid eye movement (REM) sleep phase latency was longer and REM sleep phase duration was shorter compared to both healthy controls and SMA patients; it was not statistically significant. In SMA patients, total sleep time and deep non-REM (NREM) sleep duration were shorter than both healthy controls and DMD patients; though this difference was not statistically significant. Pediatric Obstructive Sleep Apnea syndrome (OSAS) was detected in three DMD patients (23.1%) and six SMA patients (85.7%), no pediatric OSAS was detected in the control group (p=0.010). Mean Apnea-hypopnea index was 2.15+4.60/ hr in DMD patients, 7.43+6.19/hr in SMA patients and 0.33+0.52/hr in control group (p=0.018). Conclusion: In our study, it was found that sleep structure is disturbed and pediatric OSAS is more commonly encountered in DMD and SMA patient groups, which two disorders causing muscle and respiratory problems due to muscular and neurogenic involvement.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.