2022
Bölgenin ekonomi, kültür, eğitim ve turizm merkezi olan Diyarbakır, tarihin en eski devirlerinden günümüze kadar önemini hep korumuştur. Arkeolojik bulgular ve diğer tarihî araştırmalar şehrin çok eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Doğu Roma İmparatoru II. Konstantinos, MS 349'da şehri Sasaniler'e karşı korunaklı hâle getirerek bölgenin idari ve askeri merkezi yaptı. Diyarbakır, Halid bin Velid komutasındaki İslam orduları tarafından 639'da fethedildi. Bu süreçte şehir, Bizanslılar tarafından kuşatılmışsa da ele geçirilemedi. Şehir Melikşah tarafından 1085'te Türk hâkimiyetine geçti. Bölgedeki şehir ve kaleler Türkmen beylerinin idaresine verildi. Bundan sonra şehir 1183 yılına kadar İnaloğulları hâkimiyetinde kaldı. Ardından Eyyubîler bölgeyi ele geçirdiler. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyâseddin Keyhusrev 1241'de Diyarbakır'ı alıncaya kadar Eyyubîlerin hâkimiyetleri devam etti. Şehir 1259'da Hülâgû tarafından alındı ve idaresi önce Anadolu Selçuklu Devleti'ne sonra Mardin Artuklu Sultanı'na verildi. Bu arada şehirde isyanlar çıktı ve kıtlık baş gösterdi. Şehir 1394'te Timur tarafından ele geçirilip yağma edildi ve sonrasında 1401'de Akkoyunlu hâkimiyetine bırakıldı. 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı'ndan sonra bölge Osmanlıların eline geçti. Şehir 16. yüzyılda önemli bir ticaret merkezi hâline geldi. Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiye göre 1655 yılında şehirde, 47 Müslüman ve 7 Ermeni mahallesi bulunuyordu. Bunun dışında şehirde birçok saray, cami, medrese, dükkân, hamam ve han vardı. 1712 ve 1762 yıllarında şehirde salgın hastalıklar nedeniyle birçok kişi hayatını kaybetti, benzer olaylar 1816 ve 1827 yıllarında da yaşandı. 1843 ve 1879 yıllarında görülen kolera salgınlarında çok büyük can kayıpları yaşandı. 1825-1843 yılları arasında ise şehirde asayiş kaybolmuş ve önemli tahribatlar olmuştur. Şehir 1900'lü yıllarda vali Halid Bey tarafından tekrar imar edilmiştir. 20 Cumhuriyet döneminde şehir giderek gelişmeye devam etti. 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı bastırılınca, Diyarbakır büyük bir yıkımdan kurtulmuş oldu. Bu dönemde şehrin nüfusu otuz yedi bin civarındaydı. Demiryolu ağı 1935'te Diyarbakır'a ulaştı ve böylece şehrin ekonomik gücü artarak bölge merkezi olma rolü güçlendi. Şehrin Diyarbekir olan adı 1937'de