Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
The Journal of Academic Social Science Studies
…
14 pages
1 file
Bu makale, İntihal.net tarafından taranmıştır. Bu makale, Creative Commons lisansı altındadır. Bu makale için etik kurul onayı gerekmemektedir.
FELSEFİ BAĞLAMDA TASARIMIN ZAMAN ÖRÜNTÜSÜNÜN İNCELENMESİ, 2022
Sanat ve tasarım birçok yönden benzer özellikler ihtiva ettiği gibi bazı yönlerden de farklılıklar göstermektedir. Kültürden tekniğe, anlamdan üretime bu ortaklaşalık ve farklılar öz de var olan anlamlara kadar dayanmaktadır. Zaman ile kurulan ilgi de bu noktalardan birisi olarak karşımıza çıkar. Tasarım ürünlerinin zamansallıkları farklı kategorilerde okunabilmekte ve farklı pozisyonlarda var olabilmektedir. Sanat ve tasarım zaman ile kurdukları ilişki noktasında hem ortaklıklar hem farklılıklar içermektedir. Bu çalışma özellikle tasarımın zaman ile ilişkisini keşfetmeyi amaçlamakta ve bu amaç doğrultusunda felsefi bakışı ve tartışmayı kullanmaktadır. Tasarımın zaman ile ilgisinin kurulması noktasında hem karşılaştırmalı olarak hem de bir anlamsal destekleyici olarak sanatın zaman ilişkisi üzerinden çıkarımlar ve okumalar yapılmıştır. Başka bir deyişle sanatın açtığı yolda tasarım - zaman ilişkisi, tasarımın zamansallığı tartışılmıştır. Bu tartışma çok yönlü ve çok alanlı olarak ele alınmıştır. Tartışma sonucunda tasarımın kendine özel bir zamansallık barındırdığı, bu zamansallığın özellikle anlam ve kültür ile var olduğu noktasına erişilmiştir. Gerek empirik zaman içerisinde gerek öte zaman içerisinde sanatın ve tasarımın varlığının sorgulanması ile oluşturulan çalışma strüktürü sonuçta tasarımın kendine özel zaman ilgisinin ifadesine varmaktadır. Bu ifade hem bir fonksiyon objesi hem bir kültür objesi olarak tasarımın farklı anlarda farklı zamansallıklara tabi olabileceğini ve aynı zamanda iki farklı zamansallığı da içerebileceğini söylemektedir.
Hadis Tetkikleri Dergisi, 2018
In this study, will be examined the place of the historical and cultural background of narrative texts and the function of the hadīth evaluations. In this context, the relation between the historical environment and conditions they existed with, the role of this relation in the discussions on the historicity and universality of hadīth and especially the place of the understanding of hadīth will be tried through examples.
KUR'AN ve TARİH, 2023
İslam toplumunda tarih tasavvurunun oluşmasında kurucu bir metin olan Kur'an’ın ana konularından biri eski kavimlerin kıssalarıdır. Kur’an’ın tarih tasavvurunu doğru anlamada önemli bir yere sahip olan söz konusu kıssalar dikkatle incelendiğinde hiçbirinin tarihsel olarak ne zaman vuku bulduğunun net bir biçimde zikredilmediği görülecektir. Nitekim Kur'an, geçmiş kavimlerin serencamını anlatırken detaylı tarih bilgisi vermekten ziyade, genellikle olayların ders alınması gereken yönlerine vurgu yapar. İnsanın nereden geldiği ve nereye gittiğine dair varoluşsal sorulara cevap olarak Kur’an, “gelip geçen” eski kavimlerin yaşadıklarından örnekler vererek zamanla mukayyet olan bu dünyanın faniliğini insana sıklıkla hatırlatır ve zaman üstü, yani ebedi olan ahiret hayatını özendirir. Bu çalışmanın çerçevesini Kur’an’da yer alan eski kavimlerin kıssaları başta olmak üzere insanın ve âlemin yaratılışı, kıyametin kopuşu gibi kozmolojik meselelerde tebarüz eden Kur'an'ın tarih tasavvuru ve bu tasavvurda bilhassa tarihi oluşturan unsurlardan biri olarak zaman kavramının belirsizliği oluşturmaktadır. Çalışmada amaç Kur’an kıssalarının tarihsel bir değerinin olup olmadığını tartışmak, söz konusu kıssalarda “belirsiz zaman” temasının hikmetini araştırmak ve Kur'an'ın tarih anlatılarında kullanılan zamansal ifadelerin gerçek ve mecazî yönlerini ortaya koymaktır.
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2023
Peygamberlerin hayatlarından kesitler sunan Yüce Allah, onların imanlarını, samimiyetlerini, sabır ve gayretlerini bize örnek göstermektedir. Bu örneklik serüveni içinde onların elçi seçilme dönemleri de zikredilmektedir. Onların peygamber olarak ilan edilmeleri ve bu vasıfla anılmaları, kimi zaman henüz dünyaya gelmeden önce ya da bebeklik çağlarında gerçekleşebilmektedir. Kimi zaman hayat serüvenlerindeki zorlu mücadeleleri aktarılarak onların peygamberlik görevine hazırlandıkları beyan edilmektedir. Bazen de onların uzun yıllar boyunca kavimleriyle yaşadıkları mücadele ve onları tevhide davet etmek üzere katlandıkları ızdırap hatırlatılmaktadır. Bunun yanı sıra kavimleri tarafından tanınmaları ve değer bulma süreçleri de ayetlerde konu edilmektedir. Peygamberliğin kırk yaşında verildiği şeklindeki genel bir kabulün İslam düşüncesinde var olduğu bilinmektedir. Bununla birlikte ayetler peygamberlik yaşı olarak belli bir rakam zikretmemektedir. Ancak Kur’an’da kırk yaşına işaret edilmekte ve farklı bağlamlarda kırk sayısına yer verilmektedir. Hadis kaynaklarında ise Allah Resulü’nün hayatından bahsedilirken kırk yaşında risaletle görevlendirildiği özellikle zikredilmektedir. Kur’an ayetleri insan hayatının farklı dönemlerine işaret etmekte ve bu dönemleri belli rakamsal ifadelerle sınırlandırmadan zikretmektedir. Zira anne karnındaki dönemiyle birlikte bebeklik, çocukluk ve gençlik dönemleri ardından yetişkinlik ve nihayetinde yaşlılığıyla insan hayatının her aşaması birbirinden farklı özellikleriyle öne çıkmaktadır. Kuşkusuz bu dönemlerin belli bir yaşla değil de belli bir yaş aralığıyla ifade edilmesi mümkündür. Çünkü her insan kendi hayat tecrübesini yaşamakta ve birbirinden farklı olayları deneyimlemektedir. Hayat serüveni insanın gerek beden gücünün gerekse muhakeme yeteneğinin gelişmesi bakımından önemlidir ve bu noktada herkes için tekdüze bir gelişim gözlenmemektedir. Ayetlerin de bu hakikatlere işaret ederek insan hayatı için bir sınırlama ifadesi belirtmediği görülür. Ayetler, bu farklı aşamaların genel niteliklerini ve öne çıkan yönlerini gündeme getirmektedir. Ancak istisnai durumları ve farklılıkları da hatırlatarak konuyu tekdüzelikten kurtarır. Peygamberlerden kimilerinin elçi seçilme süreçlerinin anlatıldığı ayetlerde hayat serüveninin farklı dönemlerine işaret edildiği ve seçilen kimselerin belli nitelikleriyle zikredildiği görülür. Henüz dünyaya gelmeden önce Hz. Yahya’nın bir peygamber olarak ilan edilmesi ve küçük yaşta değerli özelliklerin kendisine bahşedilmesi genel kabulleri ve değerlendirmeleri gözden geçirmeyi zorunlu kılmaktadır. Diğer yandan beşikte peygamberliğini ilan eden Hz. İsa, etrafında bulunan insanları hakikate davet ederek bir yönden peygamberlik görevini de icra etmiştir. Geçirdiği zorlu serüvenlerle dikkat çekici bir hayat sürdüren Hz. Musa, ayetlerde peygamberlik görevine hazırlık dönemiyle birlikte zikredilmektedir. Onun peygamberlik için uygun vakte geldiği ve böylece görevlendirildiği aktarılmaktadır. Günümüzdeki insan yaşıyla kıyaslandığında aklın kavramakta zorlandığı bir süreye işaret edilerek Hz. Nuh’un kavmini davet sürecinde katlandığı zorluklara yer verilmektedir. Allah Resulü’nün kavmi tarafından tanınması ve değer bulma süreci de ayetlerde ele alınmaktadır. Böylece peygamber olarak seçilme sürecine ve öncesinde yaşanan vakıaya dikkat çekilmektedir. Peygamberlerin seçilme sürecinden bahseden ayetlerin farklı hususlara temas ettiği görülmektedir. Kimi zaman bir mucize olarak sunulan bu seçim kimi zaman elçilik görevi için hazırlık süreciyle birlikte aktarılmaktadır. Bazen de sözü edilen süreç, ilgili peygamberin karşılaştığı problemi beyan etmektedir. Çalışmada, sözü edilen bu hususlar ayetler bağlamında sunulacaktır. İslam düşünce geleneğinde peygamberlerin yaşı konusundaki genel kabulün tefsir kaynakları çerçevesinde ele alınması, böylelikle ilgili meselenin tefsir sahasındaki yansımasının ve farklı değerlendirmelerin sunulması hedeflenmektedir.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2021
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
Risâletü’n-Nushiyye’de Zaman Ulaçlarının Anlamsal ve Sözdizimsel Özellikleri, 2021
Yunus Emre; günümüz Türk yazı diline büyük katkıları olan, önemli bir şairdir. Yunus Emre’nin günümüze ulaşan iki eserinden biri olan Risâletü’n-Nushiyye, on üçüncü yüzyıl Eski Anadolu Türkçesi özelliklerini taşıyan, öğretici yönü ağır basan, dini-tasavvufi bir eserdir. Eylemsiler, uzun ve karmaşık anlatıma elverişli, karmaşık dil yapıları sunar. Eylemsilerin bir türü olan ve belirteç yan tümceleri kurmaya yarayan ulaçlar; temel tümceyi zaman, neden-sonuç, amaç, tarz vb. bakımından niteler. Yunus Emre’nin sehl-i mümtenî kabul edilen dilinde ulaçların kullanımının betimlenmesi, bu çalışmanın temel amaçlarından biridir. Bu çalışmada, ulaçlarla oluşturulan belirteç yan tümcelerini içeren karmaşık tümceler ele alınmıştır. Çalışmanın evrenini Eski Anadolu Türkçesi dönemi eserleri, örneklemini ise Yunus Emre’ye ait bir eser olan Risâletü’n-Nushiyye oluşturmaktadır. EAT’deki ulaçlar; Gülsevin (2011, s. 125-133)’den tespit edilmiş ve bu ulaçlar, RN üzerine en son ve güncel çalışma olan Boz (2017)’un hazırladığı Risâletü’n-Nushiyye (Öğüt Kitabı)’nin Fatih nüshasında taranmıştır. Çalışma RN’deki zaman ulaçları ile sınırlandırılmıştır. Temel işlevi koşul tümceleri oluşturmak olan ancak RN’de zaman işlevinde de kullanılan -sA biçimbirimi ile EAT gramerlerinde durum ulacı olarak işaretlenen -ken biçimbirimi de bu çalışmanın kapsamına alınmıştır. Taranan eserde tespit edilen ulaçların yan ve temel tümce eylemlerinin birbiriyle etkileşimi, eylem özellikleri, tümce işlemcileriyle (görünüş, kip, zaman, özne uyumu, olumsuzluk) olan etkileşimleri gibi sözdizimsel özellikleri ile anlamsal özellikleri incelenmiştir.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1971
Zaman, günlük dilde kullandığımız durumuyla, açık ve seçik olup, varlığından hiç kimsenin kuşkusu yoktur. Fakat zamanın mahiyet ve özünü bilmeye çalıştığımızda, bütün açıklama ve teşebbüslerin akamete uğrayacağı muhakkaktır. Bu teşebbüste zaman kavramında yer alan bütün paradokslar ortaya çıkar. Sextus Empiricııs'un da çeşitli zaman tanımlarını eleştirirken söylediği gibi, "eğer giirünüşlere bağlı kalırsale zaman bir şeymiş gibi görünüyor, fakat zaman halekında ileri sürülen çeşitli kanıtlara bakacak olursak gerçelclikten yoksun olduğu açıkça beliriyor.'" St. Augustine "zamanın ne olduğu" sorusuna tatminkar bir karşılık vermenin güç olduğundan haberdar olarak şunları söylüyor: "Öyleyse zaman nedir? Sormadıkları takdirde bilmeme rağmen, soran birine açıklamaya çalıştığımda bilmediğimi anlıyorum." 2 Modern felsefede Whitehead "Zaman ve tabiatın yaratıcı akışı üzerinde insan zihnin in sınırlıfığı hakkında karşı durulmaz bir heyecan duymaksızın düşünceye dalmak imkansızdır" diyor. 3 İşte bu nedenledir ki zamanın mahiyetini izalıta hiçbir teşebbüs nihai değildir. Zaman genellikle bir akış, sürekli olarak kendisini yenileyerı, hiçbir zaman aynı kalmayan bir şey sayılmıştır. Öyley~e tek başlarına uzamsız ve dolayısıyla hilibir fiili varlığı olmayan, birbiri ardından geçip giden "an" lardan teşekkül ed(~nbir şey nasıl var olabilir? Bir ÇOhTU zamanın gerçekliği olmadığını kanıtlamak için bu nokta üzeTinde durdular. Zamanın gerçekliği ve gerçeklikten yoksun olduğu hakkındaki bu ve başka güçlükler İbn Siııa' ve daha sonraları Fahr al-Din al-Razi' tarafından tartışma konusu yapıldı. Zamanın gerçekliği ve gerçeklikten yoksun oluşuyla ilgili güçlükler:
2019
OZ Zaman mefhumu, evreni, evrendeki olusu aciklayabilmemizde en temel rolu ustlenen kavramlardan biridir. Soz konusu kavram, farkli disiplinlerde farkli karsiliklara sahiptir. Muhammed Ikbâl, evrendeki her seyin birbirine organik bir bagla bagli oldugunu dusundugunden zaman kavramini topyekun bir mânâda dusunmustur. Ona gore hayatin her alani birbiriyle iliskilidir ve bu alanlar insanla baglantili oldugundan daha fazla Tanri’yla baglantilidir. Bu dusunce onu, zamâni ilâhi acidan yorumlamaya yoneltmistir. Ikbâl, Tanri’yi anlamanin en onemli delillerinden biri olarak zaman kavramini one surer. Nitekim varligin varliga gelmesi, hayat bulmasi, yok olmasi gibi evreler hep bir zaman icinde meydana gelir. Dolayisiyla zamâni anlamak yaraticinin edimlerini anlamayi mumkun kilar. Ikbâl, hakiki zamâni anlamak icin doga bilimlerinden cok tasavvuf dusuncesini bilmek gerektigini dusunur. Mevlânâ Celâleddin-i Rumi’nin goruslerini benimseyen Ikbâl, gercek zamâna ulasmayi ask ile mumkun gorur. Bu sa...
Kader, 2017
Bu çalışma, zamanın ne'liği problemi üzerine felsefi bir sorgulama amacını taşımaktadır. Zamanın ne'liği meselesi, Antikçağdan günümüze kadar pek çok felsefeci tarafından incelenmiştir. Bu felsefeciler arasında yirminci yüzyıl felsefecilerinden John Ellis McTaggart'ın ortaya attığı ‚Zamanın Gerçekdışılığı Argümanı‛, sorgulamanın gidişatı açısından son derece önem teşkil etmiştir. Bu nedenle çalışmanın merkezi McTaggart'ın argümanının incelenmesine ayrılmış, diğer bölümlerde ise McTaggart öncesi ve McTaggart sonrasına ait düşünceler ele alınmıştır. Bu bağlamda çalışmanın ilk bölümünde McTaggart'a kadarki süreç içerisinde felsefe tarihinde geliştirilmiş zaman düşünceleri ele alınacaktır. Çalışmanın ikinci bölümü, McTaggart'ın ‚Zamanın Gerçekdışılığı Argümanı‛nın incelenmesine ayrılmıştır. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise McTaggart sonrası geliştirilen zaman teorileri ve yirminci yüzyıl zaman felsefesinin tartışmaları ele alınacaktır. Sonuç niteliğindeki son bölüm ise felsefe tarihindeki zaman düşüncelerine ait genel değerlendirmeleri ve yazarın kişisel düşüncelerini içermektedir.
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
Zaman geniş bir anlayışıdır, fizik, sosyoloji, ekonomi ve diğer bilimlerde farklı bakımdan yaklaşmışlar. Tüm tarihi dönemlerde bu kavram büyük değer taşımıştır. Zaman sürenin, iş ve hareketin geçdiği aşamanı ifade eder. Ku'ran-ı Kerim'de zaman kavramı saat, gün, ay, yıl gibi gösterilmiştir. Ortaçağ'da İslâm düşüncesi tarihinde dünyanın, evrenin yaratılışı hakkında meseleleri araştırarken zaman kavramına dikkat etmişler, zaman varlıkla birge araştırma konusudur. Doğu peripatetizminin ilk büyük temsilcisi, Mu'tezile mezhebine mensup Ebu Yusuf Yakub el-Kindî (800-873), Eşârilik mezhebinin kurucusu Ebu Hasan Eşâri (873-935), Basra'da X. yüzyılda ortaya çıkmış İhvân-ı Safâ felsefi cemiyetinin temsilcileri, Doğu peripatetikleri (meşşaileri) ve başka düşünürler zaman kavramını kendilerine özgü açılardan değerlendirmişler. Böylece, Ortaçağ'da İslâm düşüncesi tarihinde bilim adamları ve filozoflar zaman kavramına ait oldukları doktrinlere göre farklı bir bakış açısından yaklaşmışlar.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal (SMART JOURNAL) , 2022
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2023
Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, 2023
Route Educational and Social Science Journal, 2016
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (SAUIFD), 2012
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Journal of International Social Research, 2016
Journal of Ibn Haldun Studies, Ibn Haldun University, 2020
READING THE RELATIONSHIP BETWEEN TIME AND SPACE IN THE FILM CLOUD ATLAS, 2018
DergiPark (Istanbul University), 2022
Hitit Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Journal of International Social Research, 2016