Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Akademik Yazım ve Sunum Becerileri, Vize Yazısı/Makalesi, 2014, Lisans 3.Yarıyıl. Öğretim Üyesi: Yrd. Doç. Dr. Özge Soysal
SOSYAL, BEŞERİ VE İDARİ BİLİMLER ALANINDA ARAŞTIRMA VE DEĞERLENDİRMELER, 2019
Yeni bir Evrene Bakış, 2018
"Evrene Yeni Bir Bakış" konuları makro düzeyden ele alırken, bu çalışmada aynı konuları kuantum mekaniği düzeyinde ele alıyorum. Hangi hızda olursa olsun, hareket harekettir. İster ivmelenme, ister sabit hız, isterse relativistik hızlarda...Farketmez. Hepsinin altında aynı basit mekanizma çalışıyor. Etkinin iletimi ile ivme ve hız ile kütle oluşumu altındaki mekanizmada aynıdır ve Özel görelilik de aynı şartlar altında açıklanabilmektedir. Bu çalışma aynı zamanda "Evrenin Karanlık Fiziği" kitabı için ön çalışma olmuştur. Bu yaklaşım, kuantum mekaniğinin belirsizliğine karşı çıkan ve dalga fonksiyonuna dağıtılmış olasılıkları bütün olarak ele alan bir yaklaşımdır. Newton mekaniğini, Einstein mekaniği ile aynı cepheden ele alırken, çok konuşulan "her şeyin kuramını" da içeriyor. Özet Felsefesi: "Evrendeki tüm hareket, Zaman'a (dalgalarına) karşıdır." "All motion in the Universe are against to the Time (waves)".
Altüst, 2015
Psikoloji deyince akıllara genellikle bir psikiyatri kliniğinde beyaz önlükle dolaşan bir klinik psikolog gelir. Bu, fizik dendiğinde inşaat mühendisi, kimya dendiğindeyse eczacı düşünmek gibi bir şey. Halbuki psikoloji, her modern bilim gibi -oldukça popülerleşmiş- uygulama alanları olan bir temel bilim. Derdi ise (insan da dahil olmak üzere) hayvanların zihinsel süreçlerini ve davranışlarını incelemek ve anlamak. 1879’da Leipzig Üniversitesi’nde (Almanya) fizyoloji profesörü olan Wundt’un ilk psikoloji laboratuvarını kurmasıyla birlikte psikolojinin modern akademilerde kurumsallaşmasına kapı aralanmış. Yani tüm sosyal bilimler gibi psikoloji de bir 19.yy Avrupa ürünü. Yine tümü gibi onun da amacı insan toplumunun “doğal” yasalarını keşfetmek. Wundt, bu amaçla açtığı laboratuvarında -bugün hiç geçerliliği kalmamış da olsa- fizik bilimlerin yöntemlerini öncüsü olduğu fizyolojik psikoloji çalışmalarına uyarlamaya kalkmış bir öncü. Aslen fizyoloji alanında tıp doktoru olan Wundt’la aynı eğitimsel arkaplanı paylaşan bir başka ünlü psikoloji öncüsü de Freud. Sanırım birçoğunuz Wundt’un adıyla ilk defa burada karşılaşan ve fakat Freud’u zaten az çok tanıyan okurlarsınız. Hazır sözü açılmışken, Freud aslında psikolog değildir. Birilerinin kabul etmemesinden değil, kendisi kabul etmediğinden. Freud, öğretisinin ve yöntemlerinin bilimsel olmadığının farkındaydı. Bu yüzden yaptığı şeye “metapsikoloji” denmesini önermişti ve bunu ömrü boyunca itinayla akademiye bulaştırmamıştı.
Tribune ve Yeni İstanbul gazetelerinin ortaklaşa düzenlediği öykü yarışmasında derece alır.
Eğitimde Nitel Araştırmalar Dergisi (ENAD) , 2021
Öz: Bu çalışmada nitel bir araştırma yöntemi olan bireysel araştırmada eleştirel arkadaş kavramı açığa kavuşturulmaya çalışılmıştır. Eğitim alanında sıkça kullanılan bireysel araştırma, öğretmen ve öğretmen adaylarının uygulamalarını analiz etmelerine yardımcı olan sistematik bir sorgulama yaklaşımıdır. Batılı ülkelerin akademi camiasında yaygın olarak kullanılmakla birlikte Türkiye’de nispeten yeni tanınan bireysel araştırma yönteminin temel amacı araştırmacının kendisinde ve kendi öğretmenlik uygulamalarında kişisel gelişim ve değişim sağlamaktır. Çalışmanın ilk bölümünde, bireysel araştırmanın kısa bir gelişim sürecinden ve bu araştırmanın diğer nitel yöntemlerden ayrılan özelliklerinden bahsedilmektedir. Ardından bireysel araştırmanın temel özelliklerinden biri olan işbirlikli çalışma sürecinde eleştirel arkadaş kavramının önemi açıklanmıştır. Eleştirel arkadaş, bireysel araştırmalarda araştırmacıya sistematik olarak veri sağlayan ve araştırmanın geçerlilik ve güvenirliğini artıran güvenilir iş arkadaşlarıdır. Araştırmacının kendisini tek başına değiştirmesi zor olduğundan, eleştirel arkadaşlar sordukları düşündürücü sorular ve getirdikleri yapıcı ve gerçekçi eleştirilerle araştırmacının mesleki gelişimine katkı sağlamaktadır. Bu anlamda, eleştirel arkadaş seçimi araştırma sürecini etkileyen önemli unsurlardan biridir. Bu çalışmanın son bölümünde bireysel araştırma süreci için gerekli olan eleştirel arkadaş seçiminde dikkat edilecek hususlar ele alınmıştır ve “nasıl bir eleştirel arkadaş” sorusuna cevap bulunmaya çalışılmıştır. Anahtar Kelimeler: Bireysel araştırma yöntemi, eleştirel arkadaş, nitel araştırma
2025
Düz Dünya teorilerinden çoklu evrenlere geldik. Yüzyıllardır evren konusunda ortaya onlarca teoriler atıldı. Einstein, zaman dâhil edildiğinde dört boyut olduğundan söz etmişti. Fakat bugünlerde Sicim Teorisi ile birlikte bu boyutlar 10’un üstüne çıkmaktadır. Tabii her ne kadar yeni fikirler ortaya atılsa da 13,8 milyar yaşında olan bir evrende yaşadığımız ve Yer’in de düz olmadığı konusunda artık hemfikiriz.
2021
Bu çalışmanın amacı, antik çağ filozoflarınca da ele alınan, günümüze kadar etkisi sürmüş ve tartışılmış dostluk kavramı ile birlikte yapay zekaların içinde olduğu dostluk ilişkisinin olasılığına dair bir tartışma açmaktır. Yapay zekanın içinde yer aldığı bir dostluk ilişkisi tartışmasının, insanlar arasındaki dostluk ilişkisinin yeniden yapılandırılmasında önemli etkilere sahip olacağı düşünülmektedir. Bununla birlikte, yapay zekalar ile insanlar arasındaki olası dostluk ilişkileri, yapay zekanın gelecekte insanlık için bir tehlike oluşturma olasılığını azaltabilir. Yapay zeka eylemlerinin etik açıdan ele alınış biçimlerinin, bu türden ilişkilerin varlığı ile birlikte çok farklı bir boyut kazanacağı düşünülmektedir.
KTÜ - Uluslararası İlişkiler Kongresi (Tam Metin), 2018
Bu çalışmada, Jacques Derrida’nın dostluk ve egemenlik kavramlarını, différance (fark/ayram) bağlamında nasıl yorumladığı üzerinde durulmuştur. Güncel politika teorisinde egemenlik kavramı, Carl Schmitt’in argümanlarından yoğun şekilde etkilenmiştir. Schmitt’e göre egemen, ‘istisna hâline karar veren’ olarak tanımlanır. Dolayısıyla, egemenlik mefhumunun temeline karar yerleştirilmiştir. Ayrıca, Schmitt’e göre egemen, politik olanı meydana getiren dost-düşman antagonizmasının taraflarını da belirlemektedir. Derrida’ya göre ise istisna hâli, yasa ve adalet konusuyla ilgilidir. Bu bağlamda, karar meselesi yasa ve adalet arasındaki aporetik ilişkide kararverilemezlik biçiminde karşımıza çıkmaktadır. Derrida’ya göre adalet, ancak gelmekte-olan-adalettir. Gelmekte-olan-adalet ise, yasanın evrenselliği ile adaletin tekilliği arasındaki aporianın deneyimi olarak tanımlanmaktadır. Çalışmanın diğer kısmında ise, egemenliğin sabitleyici metafizik içeriğini temellendiren dostluk kavramı değerlendirilmiştir. Antik Yunan’dan günümüze dek politika ile ilişkilendirilen dostluk mefhumu, modern politika teorisinde de yurttaşlık ve (İ)nsanlık gibi soyutlamalarda karşımıza çıkmaktadır. Bu haliyle dostluk söyleminin geldiği nokta, toplum sözleşmesi kuramlarındaki genelleyici eğilimdir. Bu, günümüzün egemenlik krizinin ortaya çıkışına neden olmaktadır. Derrida, dostluk kavramı üzerinden de dekonstrüksiyona girişerek, dost-düşman antagonizmasının ikili yapısını tamamen şüpheli hâle getirir. Ayrıca, egemenlik krizini de ifşa ederek farka, ötekine ve gelmekte-olana odaklanır. Bu noktada, mevcudiyet metafiziğinin ötesine geçerek, gelmekte-olan-demokrasi kavramını sunar. Ona göre gelmekte-olan-adalet ve gelmekte-olan-demokrasi, politik olanı düşünmeye başlayabileceğimiz çıkış noktası olarak ele alınabilir. Gelmekte- olan yaklaşımının çıktısı ise kendi tekilliğinde kararverilemez olana karar verme ve muhtemel ötekiliklere açık olma sorumluluğudur.
Dr. KEMAL DAŞCIOĞLU’NA VEFA KİTABI, 2020
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Arkadaşlık, seçili bir ilişkidir ve tercih edilerek sürdürülür. Arkadaşlık olgusu, sosyal bilimlerde sosyoloji, psikoloji ve sosyal psikoloji gibi farklı disiplinlerce incelenmektedir. Çalışmada arkadaşlığın oluşumu ve gelişimine yönelik bazı kuramlara değinilmektedir. Temelde bu kuramlar arkadaşlığı anlamaya ve açıklamaya yöneliktir. Büyük arkadaşlık kuramı ve modern arkadaşlık kuramı olmak üzere arkadaşlığı kuramsallaştıran iki farklı yaklaşım vardır. Modern kuram içerisinde destek teorisi, sosyal değişim ve eşitlik teorisi, bilişsel tutarlılık teorisi, gelişimsel teoriler, benzerliğin çekiciliği teorisi ve sosyolojik perspektif yer almaktadır. Arkadaşlığa dair ilk açıklamalar antik çağ filozoflarına dayandırılmakta ve bu görüşler "büyük arkadaşlık" kuramları olarak adlandırılmaktadır. Bu görüşte tarihsel bir yaklaşım söz konusudur. Bir diğer arkadaşlık kuramı ise "modern arkadaşlık" kuramıdır. Büyük arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlık idealize edilir ve sadece erkekler arasında olacağı düşünülürken, modern arkadaşlık yaklaşımında arkadaşlıkların sadece erkeklere özgü olduğu fikrine karşı gelinmekte ve arkadaşlık kendi başına bir gerçeklik olarak ele alınmaktadır. Modern kuram içerisinde sosyolojik yaklaşıma ağırlıklı olarak değinilmektedir. Arkadaşlık olgusu sosyolojik olarak az odaklanılan bir konu olmasına rağmen arkadaşlık sosyolojisine yönelik çalışmalar artmaktadır. Çalışma arkadaşlık olgusuna kuramsal bir çerçeve sunması açısından önem arz etmektedir.
Muhasebe ve Denetime Bakış, 2023
Finansal tabloların temel amacı, kullanıcılara doğru ve faydalı bilgiyi zamanında sağlamaktır. Bu nedenle tablolarda yer alan tutarların mümkün olduğunca bir varlığın veya yükümlülüğün gerçek değerini yansıtması istenmektedir. Geleneksel muhasebe sistemleri, tarihi maliyetlerin finansal tablolarda kullanılmasını desteklemektedir. Tarihi maliyetlerin objektiflik ve kesin kanıtlara dayanmaları gibi avantajları vardır. Ancak tarihi maliyetler, unsurların gerçek durumunu çoğu kez yansıtmadıkları için faydalı bilgi sağlama konusunda yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda, varlık ve yükümlülüklerin değerlemesinde ağırlıklı olarak gerçeğe uygun değer yaklaşımı kabul edilmiştir. Gerçeğe uygun değer, kısaca bir varlık veya borcun piyasa değeri olarak tanımlanabilmektedir. Gerçeğe uygun değer yaklaşımını savunanlar, finansal bilginin faydasını artırarak finansal tablo kullanıcılarının ihtiyaçlarını daha iyi karşılayan, finansal inovasyonun gereklerine daha iyi cevap veren ve işletmenin finansal durumunu ve performansını daha doğru ve şeffaf bir şekilde yansıtan bir yöntem olduğunu öne sürmektedirler. Öte yandan, gerçeğe uygun değeri eleştirenler ise finansal sistemde yapay dalgalanmalar oluşturarak finansal krizlere önemli ölçüde katkıda bulunduğunu, şirketlerin finansal performansında oynaklığı arttırdığını ve yöneticiler tarafından manipülasyona açık bir ortam hazırladığını iddia etmektedir. Bu iki uç görüşün hiçbiri tam olarak gerçeği yansıtmamaktadır. Bu çalışmanın amacı, gerçeğe uygun değer uygulamasının sağladığı faydalara ve oluşturduğu sorunlara kapsamlı bir bakış sağlamaktır. Bu doğrultuda, gerçeğe uygun değerin teorik altyapısı incelenerek, avantajları ve dezavantajları ele alınmaktadır.
Yaşlı Sorunları Araştırma Dergisi
Tıptaki ilerlemelerle birlikte uzayan yaşam süresi yaşlı nüfusunun genel nüfusa oranının giderek artmasına neden olmaktadır. Değişen toplumsal yapı ile birlikte artan yaşlı nüfusunun barınması ve bakımı toplumsal sorunlardan biri olmaya başlayınca kurumlarca üstlenilen bakım modelleri geliştirilmiştir. Yaşlı bakımının yapıldığı kurumsal bakım tesislerinin sayıları hızla artarken, bu tesislerde sunulan hizmetler gibi tesislerin mekansal niteliği de oldukça önemlidir. Yaşlıların zamanlarının büyük kısmını kapalı/iç mekânlarda geçirdiği göz önüne alındığında, kullanıcılarının ihtiyaç ve beklentisine uygun tasarlanmamış alanlar, yaşam kalitesini düşürür. Doğru tasarlanmış kurumsal bakım alanlarındaysa mekânla kullanıcının etkileşimi sayesinde yaşlı kullanıcılar hem psikolojik hem de sosyolojik yönde desteklenmiş olur. Bu çalışmada İzmir'de örnek olarak seçilen huzurevinde konaklayan toplamda 250 yaşlı ile gerçekleşen; psikolojik konfor, görsel konfor, ısıl konfor ve yönlendirme konularını kapsayan anket sonuçları değerlendirilmiştir. Katılımcıların hem kaldıkları kurumsal bakım alanını değerlendirdiği hem de beklentilerini ifade ettikleri anket çalışmasının sonuçlarına göre ele alınan tesisten memnuniyet oranı %76 olarak ortaya çıkmıştır. Bu yayında anket sonuçları literatürden edinilen bilgilerle birlikte irdelenmiş ve elde edilen sonuçlar doğrultusunda öneriler geliştirilmiştir. Sunulan önerilerin hem yaşlı dostu iç mekânların tasarlanmasında hem de başka yayınların hazırlanmasında katkı sağlaması hedeflenmektedir. MAKALE GEÇMİŞİ Geliş 16 Mart 2020 Kabul 05 Haziran 2020 ANAHTAR KELİMELER Yaşlı, huzurevi, iç mekân, görsel konfor, ısıl konfor, psikolojik konfor, yön bulma
Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi
Bu yazı yakın dostum, entelektüel arkadaşım ve hakikat yolunda yoldaşım olan Prof. Dr. Sıddık KORKMAZ hakkındadır. Kendisiyle 23 yıllık eskimeyen aksine yıllandıkça kıymetlenen dostluğumuza dair bir tanıklık metnidir. Ordu Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen 27. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanlar Toplantısı kapsamındaki toplantı sonrasında düzenlenen kültür ve turizm gezisi sırasında katılımcıları aracın kaza yapması sonucu 26 Haziran 2022 günü hayatını kaybeden dostuma bitmeyecek olan vefa borcumun bir belgesidir. Buna benzer bir yazıyı, 26 Eylül 2020 tarihinde COVID’den kaybettiğimiz değerli bilim adamı hocam Prof. Dr. Hasan ONAT için yazmıştım. Ondan 21 ay sonra yine çok sevdiğim ve değer verdiğim Sıddık KORKMAZ hakkında yazmak benim için zor fakat zorunlu bir görev oldu. Bu makalede, kendisiyle tanıştığımız günlerden vefatına kadar olan süreçte Sıddık KORKMAZ ile olan dostluğumuzu, kişisel paylaşımlarımız ve entelektüel yolculuğumuz bağlamında yazmaya çalıştım....
Düşünbil Dergisi , 2009
İnsanoğlu olay ve olgulara bakarken bir dayanak noktası arar. Kişinin sonradan gördüğü olay ve olgular kendi yaşamında karşılaştığı olay ve olgulara göre algılanır. Örneğin bir çocuk gerçek bir arabayı ilk kez gördüğünde kendi oyuncağı olan araba ile özdeştirebilir. Oysa oyuncak araba ile gerçek araba birbirlerinden çok farklıdırlar. Ancak bu durum, evrim sürecini içine aldığında karşımıza birkaç sorun çıkmaktadır. Örneğin kişi evrim sürecini ilk kez okuduğunda kendi yaşamı ile evrimi karşılaştırabilir. Ancak bu durum her zaman olanaklı olamamaktadır. Çünkü insanın kendi yaşam süreci ile evrim sürecini karşılaştırdığında kendi ile çatışmaya girebilmektedir. Bireyci çıkarlar bu iki karşılaştırmayı olanaksız kılar ve kişi böyle bir karşılaştırmadan vazgeçer. Çünkü evrim doğal süreçlerin ürünüdür, oysa kişi bir tanrının ürünü olduğunu düşlemektedir. ‘Doğa mı, tanrı mı’ derseniz birçok kişi ‘tanrı’ diyecektir. Çünkü doğanın ölümden sonrasına dair kimseye faydası yoktur. Nasıl yani; bize oksijeni sağlayan, yiyeceğimizi, içeceğimizi bize sunan doğanın nasıl olur da bize faydası olmaz? Olmaz, çünkü doğa acımasızdır ve bizi yok etmektedir. Oysa tanrı hem bizi yaşatan doğayı yaratmış hem de bizi öteki yaşamda sonsuza dek yaşatacak olan güçtür.
Bu yazı dini inancın ‘yüksek yapılı’ sistemlerin bir yan ürünü ya da önceden varolan uyarlamalar olarak toplumsal dünyada nasıl ortaya çıktıklarını tartışmaktadır. Yazı, insan zihninin genel alışkanlıkları yüzünden dinin evrensellerinin varolduğunu iddia eden kanı- tın sunulmasıyla başlar: Her şeyin ‘etkenleri ve tasarımcıları” oldu- ğu düşüncesi ile bedenler ve ruhların ayrı olduğu şeklindeki düalizm konusunda bir ortak duyuya sahip olma düşüncesi. Yazı ayrıca bu düşünme alışkanlıklarının birbirine karştırılmalarını da açıklamaktadır.
Söylem Filoloji Dergisi, 2022
Türk edebiyatının önemli yazar ve şairlerinden Melih Cevdet Anday’ın Aylaklar romanına değinen pek çok çalışma olsa da bu çalışmaların uzamın anlamyükünü ayrıntılı olarak sunmadığı görülür. Ek olarak alanyazındaki çalışmaların daha çok betimsel düzeyde kaldığı, göstergebilim ya da anlambilim gibi yöntemlere dayanmadığı söylenebilir. Ancak yalnızca fiziki bir ortam ya da dekor olmanın ötesinde anlamlar yüklenen uzamın, göstergebilimsel çözümlemede ne tür sonuçlar sunacağını keşfetmek önemlidir. Bu çalışma, söz konusu önemden devinimle gerçekleştirilmiştir. Aylaklar romanındaki Şükrü Paşa Konağı’nın anlatıdaki işlevi, anlamı ve değerinin ne olduğu/olabileceği araştırılmıştır. Bu araştırma, temelde göstergebilim yöntemiyle sürdürülmüştür. Göstergebilimsel çözümleme gerçekleştirilirken anlambilimin tekniklerinden de yararlanılmıştır. Çalışmanın sonucunda uzamın Leman Hanım’la özdeşleştiği; bu uzamın Leman Hanım için öncelikle yaşamda kalmayı sağlayan barınma yönüyle belirdiği; öte yandan uzamın anlam alanını genişleterek varsıllık, iktidar ve soyluluk anlamlarını da yüklendiği önermelerine ulaşılmıştır. Böylece bir uzamın anlamlaması yapılarak anlatıdaki konumu belirginleştirilmiştir. Çalışmanın, anlatı yerlemlerinden olan uzama ilişkin yapılacak diğer çalışmalara esin kaynağı olmasını umuyoruz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.