Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Folklor/Edebiyat
https://doi.org/10.22559/folklor.2221…
8 pages
1 file
Ele almayı önerdiğim konu o kadar geniş ki, aşağıdaki birkaç sayfa kaçınılmaz olarak özet şeklini alacak. Üstelik başlığım, bugün aydınlatıcı olmaktan çok yanıltıcı bir kelime olan "yapısal" kelimesini içeriyor. Yanlış anlamaları mümkün olduğunca önlemek için aşağıdaki şekilde ilerleyeceğim. İlk olarak, edebiyata yapısal yaklaşım olarak düşündüğüm şeyin soyut bir tanımını vereceğim. Bu yaklaşım daha sonra somut bir problem, anlatı ve daha özel olarak olay örgüsü problemi ile gösterilecektir. Örnekler Boccacio'nun Decameron'undan alınmış olacaktır. Son olarak, anlatının doğası ve analizinin ilkeleri hakkında birkaç genel sonuç çıkarmaya çalışacağım. Her şeyden önce, edebiyata karşı olası iki tutumu karşılaştırabiliriz: teorik tutum ve betimleyici tutum. Yapısal analizin doğası, esasen teorik olacak ve betimleyici olmayacaktır; başka bir deyişle, böyle bir çalışmanın amacı hiçbir zaman somut bir çalışmanın tasviri ol-Geliş tarihi (
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2006
Bu makalede kinayeli anlatim ile duz anlatim arasindaki dilsel farkliligi ortaya koyarak Iki ayri anlatim tarzinin zihinsel arka planini aydinlatmaya gayret. ettik. Ardindan iki usluptan kaynaklanan yorum farkini ortaya koymaya calistik. Bunu yaparken Arap belagatinin bu konudaki kriterlerinden yararlandik.
2018
Kur’an varliklardan, evrenden ve onlarin yaratilis ve olusumlarindan bahsetmektedir. Ancak bilimde oldugu gibi genis bir sekilde varliklarin yaratilisinin butun ayrintilarindan bahsetmez. Kur’ân bir ogut kitabi oldugundan onda hakikatler daha ziyade ibret ve ogut seklinde dile getirilmekte, varliklarin nasil yaratildiklarindan daha cok nicin yaratildiklarindan ve yaradilis gayelerinden bahsedilmekte ve bunlarin keyfiyetinin (nasilliginin) derinligine inilmemektedir. Kur’ân varliklardan bahsederken asil gayesi eserden muessire gitmektir. Basarimizi varliklara civirirken gayesi basiretimizle Allah’a algilamaktir;“Gece ve gunduz, gunes ve ay O’nun ayetlerindendir. Gunese ve aya secde etmeyin Alah’a kulluk ediyorsaniz, onlari yaratana secde ediniz”(Fussilet, 41/37) derken nazarimizi kozmik varliklara degil onlari istihdam eden kuvvete cevirmektir. Bu gayeye hizmet ettigi icin Kur’ân “Goklerde ve yerde olanlara bakin!” (Yunus, 10/101) “Gormediler mi Allah nasil yaratmayi baslatiyor, sonr...
Turkish studies, 2013
Forming new and different grammatical structure by transformation is a typical quantitative charesteristic of natural and major languages. Turkish works on executing transformation and forming new and different grammatical stuructures that are common in natural and major languages. It is also functional and eligible by the use of grammatical structures formed by these transformations. There is a rich nonfinite verbal system and grammatical mechanism which operates this system in Turkish which provides simplicity and convenience to Turkish sentence and forms surface frame "syntactical order" by executing transformation. This system executes transformation named as "adjectivisation" in transformational grammar and "substitution" in productional transformational grammar. "-An,-En" participles are among these widely used participles for transformation and transformational processes that provides originality and distinctive feature for Turkish language. "-An,-En" participles that used more common and more frequent in many Turkish accents and dialects starting from Karahanid Turkish are not only form adjectivisation transformation that come across in other natural languages and provide resemblance and community in "Ki" conjunction base but also provide higher level transformed structures that include more layers which are unique to Turkish language's formal structure and not very common in other natural languages. It can be said that the statement "Participle transformations are used more frequently and more common among verbal transformations in Turkish, as an example of typology of relative clause structure in the Turkish language, "-An,-En" participle transformations are used mostly and more frequently" is considered as accepted and confirmed point of view.
ASEAD 5. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU EJSER 5th INTERNATIONAL SYMPOSIUM ON SOCIAL SCIENCES, 2019
Sinemanın ilk toplu gösterimini 1895 yılında Paris’te Grand Café’de Lumiére kardeşler tarafından gerçekleştirmesinden sonra, teknolojik gelişmelerle birlikte artan bir türsel çeşitlilikle örnekler vermeye devam etmiştir. Farklı türlerin anlatısal yapılarının gelişimi, dönüşümü ve çeşitlenmesi konusunda pek çok farklı ismin önemli etkisi bulunmuştur. İlk örnekleri veren öncülerin içerisinde kurmaca film alanında Edison, Méliés, Porter gibi isimler başı çekerken, kurmaca olmayan film alanında Lumiére kardeşler, Flaherty, Vertov gibi isimler yapımlarıyla önemli katkılarda bulunmaktadırlar. Sinemanın ilk yıllarında çekilen filmlerde, gündelik yaşamı olduğu gibi seyircisine aktaran yapımlar gerçekleştirilmiştir. Bunların yanı sıra kurmaca olan, fantastik bir dünyanın kapısını aralayan ya da kurmaca olan ancak konusuna daha gerçekçi yaklaşan yapımlar yapılmıştır. Bu iki farklı yaklaşım belgesel ve kurmaca filmler olarak türsel açıdan temel bir ayrışma ortaya koymuştur. Kurmaca olmayan ilk örneklerin içerisinde kısa sokak görüntüleri, haber filmleri ve uzak ülkelerin çeşitli görsel unsurları yer almıştır. Yapımlar kısa sürede hem içerik olarak çeşitlenmiş hem de süre olarak uzamıştır. Belgesel filmler sinemanın başlangıcından dijital teknolojik gelişmelere doğru gelişen tarihsel süreç içerisinde anlatısal yapısında çok farklı örnekler ortaya koyarak seyircisiyle buluşmuştur. Bu anlatısal yapıda yaşanan dönüşümleri alanda çalışan araştırmacılar farklı türsel gruplandırmalarla değerlendirmişlerdir. Bu türsel gruplandırmaların içerisinde çalışma çerçevesinde Eric Barnouw’un gerçekleştirdiği belgeselin tarihsel gelişimini göz önünde bulunduran türsel sınıflandırmaya odaklanılarak, yaşanan dönüşümler ele alınmaktadır. Çalışmada yöntem olarak literatür taraması kullanılmıştır. Literatürden elde edilen belgeselin tarihsel gelişimine ilişkin bilgiler film örnekleriyle birlikte ele alınmıştır. Anahtar Sözcükler: Belgesel Sinema, Türsel Tartışmalar, Eric Barnouw, Belgesel Türleri. HISTORICAL EVALUATION OF TRANSFORMATIONS IN THE NARRATIVE STRUCTURE OF DOCUMENTARY ABSTRACT Cinema continued to give examples with the diversity of the genres, which was increased by technological developments, after the first mass demonstration was carried out by the Lumiére brothers in the Grand Café in Paris in 1895. Many different names have been found to be important in the development, transformation and diversification of the narrative structures of different genres. Edison, Méliés and Porter are among the pioneers of fiction, while Lumiére brothers, Flaherty and Vertov have made important contributions to the non-fiction film. In the films taken during the early years of cinema, the productions that convey the daily life to the audience were realized. In addition to these, there have been productions that are fictional, which open the door of a fantastic world or which are fictional, but which are more realistic. These two different approaches revealed a fundamental separation of genres from documentary and fiction films. The first non-fiction examples included short street images, news films and various visual elements of distant countries. In a short time, the productions were both varied in content and extended in duration. Documentary films met with the audience by revealing many different examples in the narrative structure within the historical process from the beginning of cinema to digital technological developments. The researchers working in the field evaluated the transformations in this narrative structure with different types of groupings. Within the scope of this group of studies, the focus of the work is on the transformations experienced by the documentary with a focus on the classification of the genre by Eric Barnouw. The literature review was used as a method in the study. The historical development of the documentary obtained from the literature is discussed together with the film examples. Keywords: Documentary Film, Genre Discussions, Eric Barnouw, Genres Of Documentaries.
Journal of Yasar University
Mersin Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2018
Öz: Sözbilimsel incelemelerin odağında hareket ve adım kavramları bulunmaktadır. Alanyazında hareket, tutarlı bir iletişimsel işlevi gerçekleştiren sözbilimsel birim olarak tanımlanır ve hareketin biçimsel değil, işlevsel bir birim olduğunu belirtilir. Adım ise hareketteki bilgiyi yapılandırmak için kullanılan oluşturucu ögeler veya yerlerdir. Bu çalışmada, 2005 ve 2015 yıllarında yayınlanan Eğitim bilimleri alanlarındaki makalelerin giriş bölümlerindeki sözbilimsel yapıların; makalelerin bilimsel alanlarına, yayınlandığı yıllara ve dergilere göre anlamlı bir farklılık olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışma, farklı alanlardaki akademik metinlerin sözbilimsel yapı çözümlerinin ortaya konması ve bu yapıların istatistiksel olarak test edilmesi bağlamında önemlidir. Betimsel tarama modelinin kullanıldığı çalışmada, ULAKBİM Dergi Park Sistemi veri tabanında; 2005-2015 yıllarında yayınlanan; başlığında "eğitim" kelimesi yer alan, dergilerin ilk ve son sayılarındaki ilk üç eğitim içerikli Türkçe makaleler incelenmiştir. Veri toplama aracı olarak Bilimsel Makalelerin Giriş Bölümlerindeki Hareket ve Adımları Değerlendirme Rubriği kullanılmıştır. Rubrikten elde edilen verilere göre veri analizinde betimsel, parametrik ve parametrik olmayan istatistikler kullanılarak bulgulara ulaşılmıştır ve bu bulgular çerçevesinde yorumlar yapılmıştır. Çalışmada incelenen makalelerde alanlara (Eğitim-Fen/Matematik ve Sosyal Bilimler), yıllara (2005 ve 2015) ve yayınlandığı dergilere göre istatistiksel farklar olduğu saptanmıştır.
Burada "Yapı Statiği" tanımı inşaat mühendisliğinde kullanılan statiktir, mekanikteki ve makina mühendisliğindeki "Statik" ten bazı konularda bilhassa koordinat sistemi ile ön işaretlerde ayrıcalığı vardır. Bu ayrıcalıklar dosyalarda gösterilmiştir. Bu dosyada "Yapı Statiğine Giriş ve Özet" sizlere genel tanımlamaları, terimleri ve konuların dağılımı ile özetini vermeye gayret edeceğiz. Diğer 44 lü dosyalar ile Prof. Dr. P. Marti nin derste anlattıkları ve ders notlarının tercümesini bire bir değil, detaylı anlatımıyla iletmeye gayret edeceğiz.
Psikoloji ve Toplum, 2018
nsan bilimleri içindeki bir araştırma alanı olarak 'anlatı'nın (narrative) ortaya çıkışı 20. yüzyıla ait bir gelişmedir ve sosyal bilimler alanındaki 'dile dönüş'ün bir parçası olarak görülebilir. Anlatı çalışmaları, özellikle 1960'lardan itibaren tarih, antropoloji, halk bilimi (folklor), psikoloji, sosyolinguistik, iletişim çalışmaları ve sosyoloji gibi disiplinlerin ilgisini çekmiş ve disiplinler arası bir çalışma alanı hâline gelmiştir (Riessman ve Quinney, 2005). Özellikle son 20-30 yıl içerisinde anlatı, bir araştırma nesnesi olarak birçok araştırmacının ilgisini çekmiş ve böylece geniş bir araştırma külliyatı ortaya çıkmıştır. Bununla birlikte, bu kadar geniş bir alana yönelik yetkin bir inceleme yapmanın güçlüğü dikkate alınarak, bu yazıda alanın şekillenmesinde ve gelişmesinde öne çıkan geleneksel ve eleştirel çalışmalar ve de teorisyenler aktarılacaktır. 'Anlatı' (narrative) terimi farklı disiplinler tarafından çeşitli anlamlarda kullanılmakla beraber, çoğunlukla 'hikâye' (story) terimiyle karıştığı görülmektedir. Bu yüzden de terimin kesin ve net bir tanımını yapmak pek kolay değildir. Örneğin, gündelik dilde, anlatı kelimesi, çoğu zaman hikâye veya kişinin bir hikâye anlatması anlamında kullanılır. Araştırmacıların tanımları ise, çalıştıkları disipline göre farklılaşmaktadır. Alanın bir ucunda bulunan tarih ve antropolojide, anlatı, tüm bir hayat hikâyesini ifade edebilmekteyken; diğer uçta bulunan sosyolinguistiğin oldukça sınırlandırılmış tanımına göre, anlatı, belirli bir soruya cevap olarak verilen, konu-odaklı ve zamansal organizas-yona sahip olan ayrışık bir söylem birimidir -Labov'un çalışmaları buna örnek verilebilir (Riessman ve Quinney, 2005). Bu iki uç arasında ise sosyoloji ve psikolojinin tanımı bulunur; burada anlatı, uzun konuşma parçaları olarak ele alınır -tekli veya çoklu görüşmeler bağlamında kişilerin hayatlarına ilişkin yaptıkları genişletilmiş açıklamalar olarak görülür. Buna benzer şekilde, Laszlo (2008) da anlatıyı, olaylara ilişkin zamansal ve/veya nedensel tutarlılık içeren beyanatlar/açıklamalar şeklinde tanımlar. Bununla birlikte, Riessman ve Quinney'e (2005) göre, her konuşma ve metin anlatı değildir; anlatı, insanlar arası etkileşimlerde kullanılan tarzlardan sadece biridir ve günlükler, raporlar, soru ve cevaplar, argümanlar gibi başka söylem biçimleri de vardır. İnsan iletişiminin olası tek biçimi olmamakla birlikte, anlatılar mitlerin, efsanelerin, hikâyelerin, romanların, resimlerin, sinemanın, haberlerin, konuşmaların, vb. içinde bulunurlar (Laszlo, 2008). Dahası, bütün bu çeşitliliği ile, anlatılar her çağda, her coğrafyada ve toplumda vardırlar. Diğer bir deyişle, "hepimiz anlatılar içerisinde ve aracılığıyla rüya görürüz, hayal ederiz, hatırlarız, öngörüde bulunuruz, umut ederiz, umutsuzluğa düşeriz, inanırız, şüphe ederiz, planlar yaparız, eleştiririz, inşa ederiz, dedikodu yaparız, öğreniriz, nefret ederiz ve âşık oluruz" (Hardy, 1968, s. 5, akt. Laszlo, 2008). Peki, anlatıyı diğer söylem biçimlerinden ayıran nedir? Riessman ve Quinney'in (2005) bu soruya yanıtı İ w w w . p s i k o l o j i v e t o p l u m . o r g 6 'ardışıklık' (sequence) ve 'sonuç'tur (consequence); buna göre, olaylar belirli bir dinleyici için anlamlı olacak şekilde seçilir, organize edilir, bağlantılandırılır ve değerlendirilir. Hinchman ve Hinchman'ın (1997; akt. Elliott, 2005) tanımı da bu bakış açısıyla aynı doğrultudadır: "Anlatılar, olayları belirli bir dinleyici için anlamlı bir şekilde birbirine bağlayan ve böylece dünya ve/veya deneyimlerimiz hakkında bir anlama sağlayan belirgin bir ardışıklık içindeki söylemlerdir" (s. xvi). Elliott'a (2005) göre, bu tanım anlatıların üç önemli yönüne vurgu yapmaktadır; birincisi kronolojiktirler (yani ardışık olayların temsilleridirler), ikincisi anlamlıdırlar ve üçüncüsü belirli bir dinleyici için üretildiklerinden dolayı sosyal bir niteliğe sahiptirler. Anlatıya bir araştırma nesnesi olarak ilgi duyulmasıyla birlikte, ortaya giderek genişleyen bir araştırma alanı çıkmıştır. Bu alanda yer alan yaklaşımları kabaca geleneksel/anaakım ve eleştirel/söylemsel yaklaşımlar olarak ikiye ayırabiliriz. Buna göre, edebiyat çalışmaları ve yapısalcılıktan hareketle gelişen narratoloji ve kognitif etkiler taşıyan anlatı psikolojisi geleneksel kanadı temsil ederken, sosyal inşacılık ve postmodernizmden hareketle gelişen söylemsel psikoloji, konuşma analizi, eleştirel anlatı analizi gibi yaklaşımlar ise eleştirel/söylemsel kanadı temsil etmektedirler. Bununla birlikte, bu sınıflama oldukça yüzeysel ve temsilidir. Bu sınıflandırmaya girmeyen
Dil Dergisi, 2021
Makale özetleri, alanyazında makalenin tanıtılması ve okurları ana metni (makaleyi) okumaya ikna etme işlevlerine sahip bir metin türü olarak tanımlanmaktadır. Bu çalışmanın amacı sosyal bilimler altında yer alan felsefe, psikoloji ve tarih alanlarındaki makale özetlerinde kullanılan sözbilimsel yapılanmayı belirlemek ve sosyal bilimler altındaki alanlar arasında bir karşılaştırma yapmaktır. Bu amaç için 2013- 2017 yılları arasında bilimsel dergilerde Türkçe yayımlanmış makalelerin Türkçe özetlerinden her bir alandan 50 olmak üzere toplamda 150 metinden oluşan bir veritabanı oluşturulmuş ve bu veritabanındaki özetler Hyland’ın (2004) alanyazına kazandırdığı makale özetini oluşturan adımların sıralanışına göre sınıflandırılmıştır. Çalışmada ortaya çıkan bulgular felsefe ve tarih özetlerinde giriş ve amaç (G ve A) adımlarının sıralanışına yönelik bir eğilimi, psikoloji özetlerinde ise amaç, yöntem, bulgu ve sonuç (A-Y-B-S) gibi makalenin temel bölümlerine gönderimde bulunan adımların kullanımına yönelik bir eğilimi ortaya koymuştur. Bu bulgular ışığında sosyal bilimler altalanlarındaki yazarların makale özetini yapılandırırken farklı motivasyonlara sahip olduğu, olası okurları için farklı türden bilgileri öncelediği, dolayısıyla okurlarını ana metni okumaya yönlendirme konusuna farklı bakış açılarıyla yaklaştıkları söylenebilir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi (TEKE), 2018
Vahyi Anlama Yolunda 3 (Vahiy ve Gelenek), 2022
Ufkun Ötesi Bilim Dergisi, 2021
The Journal of International Educational Sciences, 2024
Anlatı Araştırmaları, 2024
Journal of Turkish Studies, 2017
Türkiyat Mecmuası
İslam ve Yorum I
aurum - Istanbul Kemerburgaz Universitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2017