Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, TÜRKİYE TÜRKÇESİ AĞIZLARINDAN SEÇMELER, TDK Yay. Ankara
…
1 page
2 files
Çok yazarlı olan kitabın Elazığ İli Ağızları bölümü tarafımızdan yazıldı. Türkiye Türkçesi Ağızlarından seçilmiş ağızlar arasından Elazığ İli Ağızlarının karakteristik özelliklerinin verildiği ve ağız bölgelerinin belirlenip üç ağız bölgesini temsil eden üç çevri yazılı metnin yer aldığı bir kitap bölümüdür.
Turkish Studies, 2009
In this assertion, Ağrı province’s local dialects, which haven’t been mentioned comprehensively except a few graduation papers until now, will be tried to introduce by classification. Moreover, this assertion looks like as a message to overall studies, which must be done as soon as possible about nearly disappearing Ağrı province’s local dialects. Being midpoint throughout history of Ağrı and around her caused an extensive tongue and culture stratification in this area. So today as well as a rich folk-dancing and huge folk literature in the Ağrı a few local dialects get attention directly. Ağrı province’s local dialects, which were included by Muharrem Ergin to Azerbaijani accent of Oguz group and by Leyla Karahan to accent of eastern group, show “Turkmen-Azerbaijani-Terekeme-Ahıska” properties of Turkish.
2022
Bölgenin ekonomi, kültür, eğitim ve turizm merkezi olan Diyarbakır, tarihin en eski devirlerinden günümüze kadar önemini hep korumuştur. Arkeolojik bulgular ve diğer tarihî araştırmalar şehrin çok eski bir yerleşim yeri olduğunu göstermektedir. Doğu Roma İmparatoru II. Konstantinos, MS 349'da şehri Sasaniler'e karşı korunaklı hâle getirerek bölgenin idari ve askeri merkezi yaptı. Diyarbakır, Halid bin Velid komutasındaki İslam orduları tarafından 639'da fethedildi. Bu süreçte şehir, Bizanslılar tarafından kuşatılmışsa da ele geçirilemedi. Şehir Melikşah tarafından 1085'te Türk hâkimiyetine geçti. Bölgedeki şehir ve kaleler Türkmen beylerinin idaresine verildi. Bundan sonra şehir 1183 yılına kadar İnaloğulları hâkimiyetinde kaldı. Ardından Eyyubîler bölgeyi ele geçirdiler. Anadolu Selçuklu Sultanı II. Gıyâseddin Keyhusrev 1241'de Diyarbakır'ı alıncaya kadar Eyyubîlerin hâkimiyetleri devam etti. Şehir 1259'da Hülâgû tarafından alındı ve idaresi önce Anadolu Selçuklu Devleti'ne sonra Mardin Artuklu Sultanı'na verildi. Bu arada şehirde isyanlar çıktı ve kıtlık baş gösterdi. Şehir 1394'te Timur tarafından ele geçirilip yağma edildi ve sonrasında 1401'de Akkoyunlu hâkimiyetine bırakıldı. 1514 yılındaki Çaldıran Savaşı'ndan sonra bölge Osmanlıların eline geçti. Şehir 16. yüzyılda önemli bir ticaret merkezi hâline geldi. Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiye göre 1655 yılında şehirde, 47 Müslüman ve 7 Ermeni mahallesi bulunuyordu. Bunun dışında şehirde birçok saray, cami, medrese, dükkân, hamam ve han vardı. 1712 ve 1762 yıllarında şehirde salgın hastalıklar nedeniyle birçok kişi hayatını kaybetti, benzer olaylar 1816 ve 1827 yıllarında da yaşandı. 1843 ve 1879 yıllarında görülen kolera salgınlarında çok büyük can kayıpları yaşandı. 1825-1843 yılları arasında ise şehirde asayiş kaybolmuş ve önemli tahribatlar olmuştur. Şehir 1900'lü yıllarda vali Halid Bey tarafından tekrar imar edilmiştir. 20 Cumhuriyet döneminde şehir giderek gelişmeye devam etti. 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanı bastırılınca, Diyarbakır büyük bir yıkımdan kurtulmuş oldu. Bu dönemde şehrin nüfusu otuz yedi bin civarındaydı. Demiryolu ağı 1935'te Diyarbakır'a ulaştı ve böylece şehrin ekonomik gücü artarak bölge merkezi olma rolü güçlendi. Şehrin Diyarbekir olan adı 1937'de
Turkish studies, 2015
Bayındır gibi boyların etkili olduğu bilinmektedir. Kilis ili ağızları, yörenin tarihi ile birlikte ele alınıp incelendiğinde bu yörede hem farklı Oğuz boylarının etkin olduğu, hem de Oğuz boyları dışında Kıpçak boylarının da varlığı görülür. Kilis ili ağızlarının oluşumunda etkili olan Oğuz boyları içinde özellikle Avşar,
2021
Güney Sibirya Türk lehçeleri içerisinde yer alan Altay Türkçesi geçmişte Moğolcanın, daha sonra da Rusçanın etkisi altında kalmıştır. Rusya'nın yönetimi altındaki halklara uyguladığı dil ve kültür politikası neticesinde Altay Türkçesinin konuşur sayısı günümüzde oldukça azalmıştır. Unesco'nun verilerine göre "Tehlikedeki diller" sınıfında olan Altay Türkçesinin bazı ağızlarının ise günümüzde tamamen unutulmak üzere olduğu bilinmektedir. Bu çalışmada Altay Türkçesinin ağızları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın amacı yok olma tehlikesi altında olan Altay Türkçesinin ağızları hakkında genel bir değerlendirmenin yapıldığı bir çalışmanın ortaya konulmasıdır. Bu makalede, Altay Türkçesinin ağızları üzerine yapılmış çalışmalar incelenip, ağızların fonetik, morfolojik yapıları ortaya konmuştur. Altay Türkçesi ağızları üzerine en kapsamlı çalışma Baskakov tarafından yapılmış olması sebebiyle bu
ve Pazaryeri'nde Armenokastron, Medetli ile Üyük köyü civarında Chogeae, selçik köyü ile Osmaneli arasında Midum (Modrene) Çay Köy ile Himmetoğlu civarında Tottaion (tataovion) ve Aktavion, Nesimhocalar ile Sarıhocalar köyü civarında Protonika Osmaneli ilçe merkezinde Lukai (Lefke), Arıcaklar Köyü yakınında Tataion ve Gölpazarı civarında Emporion (Pazaryeri) antik kentleri kurulmuştur. Bölgeye hayat veren Sakarya'nın adı Frigler zamanında sangarios (Ulu Irmak Tanrısı), bilinmekteydi. Bölge bir dönem Nikaia'nın (İznik)'in yönetimindeydi. Bilecik'in yer aldığı bölge Phrygia Epiktetos, Trakya'lı Bithyna'lılar ülkesi olarak adlandırılmıştır. Osmaneli'ndeki Gökçesu'ya ise Rhebas denmiştir. Gordoserba (Gordos), Söğüt ilçesi yakınındaki Katlıç (Geçitli) Köyü'dür. Dableis (Dablai), Çay Köy'dedir.
2022
Malazgirt Zaferi'nden sonra, Emir Sanduk yönetimindeki Türk kuvvetleri, Dazkırı dışında Akdağ'a kadar havaliyi fethetmiş ve böylece Afyonkarahisar yöresinde Türk iskânı başlamıştır. Türk-Bizans sınırına yakın olan bölge, sık sık Bizans tacizlerine uğrasa da nihayet 1176 Miryakefalon Zaferi'yle Türk hâkimiyetine girmiştir. 13. yüzyılda vezir Sâhip Ata'nın oğullarının idaresine verilen Afyonkarahisar, bir müddet sonra Germiyanoğlu Yakup Bey'in eline geçmiş ve böylece Germiyanoğulları hâkimiyeti başlamıştır. Yıldırım Bayezid tarafından 1390 yılında Osmanlı idaresine giren şehir, Ankara Savaşı'nın ardından bir müddet tekrar Germiyanoğulları egemenliğine girmişse de Yakup Bey'in 1429'da ölümünden sonra Osmanlıların eline geçmiştir. Karamanoğulları ve Osmanlılar arasındaki mücadelelerden etkilenen Afyonkarahisar, 15. yüzyılda Osmanlıların Rumeli'de haçlılarla uğraştığı sırada Karamanoğulları tarafından tahrip edilmiştir. Nihayet II. Mehmed'in Karamanoğullarını ortadan kaldırmasıyla şehir, kalıcı bir şekilde Osmanlı hâkimiyetine girmiştir. 17. yüzyılda başlayan Celalî İsyanları'nın etkisinde kalan yöre, 1833'te Mısır Valisi İbrahim Paşa'nın eline geçmiştir. Millî Mücadele yıllarında bir yıl kadar Yunan işgali altında kalan Afyonkarahisar, İstiklal Harbi'nde Türk askerî harekâtının en önemli merkezi olmuş ve Büyük Taarruz sonucu 27 Ağustos 1922'de kurtarılmıştır. 2.2. AFYONKARAHİSAR İLİNİN COĞRAFİ VE İDARİ YAPISI Ege Bölgesi'nin İç Batı Anadolu bölümünde yer alan Afyonkarahisar; kuzeyde Eskişehir, kuzeybatıda Kütahya, doğuda Konya, güneyde Isparta, güneybatıda Denizli, Burdur ve batıda Uşak illeri ile komşudur. Bu bölüm, Afyonkarahisar Merkez Ağzı (2006) başlıklı çalışmamız ile ilçe ağızları üzerinde yapılan ve künyeleri Kaynaklar bölümünde verilen çalışmalardan yararlanılarak hazırlanmıştır. 6 Afyonkarahisar'ın tarih, coğrafya ve nüfus bilgileri için 'Boz, 2006'dan yararlanılmıştır.
Diyalektolog - Ulusal Hakemlin Sosyal Arastirmalar Dergisi, 2017
This study examines Elazığ sub-dialect, markedoutby Leyla Karahan in Classification of AnatolianSub-Dialects (whichincludes Ağrı,
Akdeniz insani bilimler dergisi, 2015
Hülya ARSLAN EROL Öz: Tarihi metinlerimizde Harezm Türkçesinden itibaren karşımıza çıkmaya başlayan şimdiki zaman ekinin tarihi ve çağdaş Türk lehçelerinde çeşitli şekilleri vardır. Bugün Türkiye Türkçesinde standart Türkçede kullanılan-yor eki de ağızlarda çeşitli ses değişmelerine uğramış şekilleriyle karşımıza çıkar. Ek, genel olarak Türkiye Türkçesinde, başındaki ünsüzünü korumak ve diğer seslerinde değişiklikler olmak üzere kullanılmaktadır. Kilis merkez ağzı, bu açıdan ağızlarımız içinde özel bir yer tutar. Çünkü Kilis merkez ağzında yaygın şekilde ekin başındaki ünsüzü düşmüş şekilde kullanılır. Esasen pek çok ağızda olduğu gibi Kilis ili ağızlarında da şimdiki zaman ekinin kullanımı ağız bölgelerini belirleyici bir unsur olmuştur. Buna göre Kilis ili içinde üç ayrı ağız tespit edilmiştir.
Makalede önce “ağız” ve “ağız araştırmaları” hakkında genel bilgiler verilmiş, sonra Karaman ağızlarının ses bilgisi, şekil bilgisi özellikleri maddeler halinde açıklanmıştır. Çalışmada Karaman ağızlarının, bölgedeki hâkim etnik yapının, Oğuz-Türkmen unsurlarının genel özelliklerini taşımakta olduğu, tespit edilen birtakım farklılıklar sonucunda 3 ağız bölgesine ayrıldığı belirtilmiştir. Bunlar; Taşeli Ağız Bölgesi, Ayrancı Ağız Bölgesi, Merkez ve Civarı Ağız Bölgesi olup ayrı başlıklar altında ele alınıp ayrı ayrı incelenmiştir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
The Journal of Turkic Language and Literature Surveys (TULLIS), 2023
Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, 2020
Journal of Turkish Studies, 2016
Cumhuriyetimizin 100. Yılında 6. Uluslararası Türkiye Türkçesi Ağız Araştırmaları Çalıştayı Bildirileri / Editörler: L. Karahan, Ö. Ay, S. Yavuz, S. Balyemez.-- Ankara: Türk Dil Kurumu, 2024
Turkish studies, 2015
Journal of Turkish Studies, 2013
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, 2022
ULUSLARARASI ANTİK ÇAĞ’DAN FETHE KIBRIS’TA TÜRKLER SEMPOZYUMU, 2021
Türk Dünyası Araştırmaları, 2016
Sinop ve Yöresi Ağızlarında Şahıs Ekleri, 2022
Karadeniz Araştırmaları
Route education and social science journal, 2016
Dil Araştırmaları, Sayı: 24 Bahar 2019, 2019