Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
32 pages
1 file
AVRASYA BOLGESI VE TURKIYE ACISINDAN ONEMI, 2021
AVRASYA BOLGESI VE TURKIYE ACISINDAN ONEMI
İKSAD, 2023
GİRİŞ Azerbaycan topraklarının, 1813 Gülistan ve 1828 Türkmençay anlaşmaları sonucu İran ve Rusya arasında paylaşılmasıyla Azerbaycan Türkleri yalnız ikiye ayrılmakla kalmamış bu tarihten sonra Azerbaycan’ın tarihi topraklarının da parçalanma süreci başlamıştır. Revan, Derbent, Borçalı, Kerkük ve diğer bölgelerin Azerbaycan’ın ana topraklarından koparılma sürecine girilmiştir. Kuzey Azerbaycan Rus ve Güney Azerbaycan Fars kültürü etkisi altında kalarak Azerbaycan Türklerinin milletleşme süreci sekteye uğratılmıştır. Kuzeyde Derbent, Borçalı, Revan Azerbaycan topraklarından koparılırken İran sınırları içinde kalan Azerbaycan da aynı kaderi yaşamıştır. İran’da iş başına gelen yönetimler Azerbaycan topraklarını farklı eyaletlere bölüştürerek Azerbaycan tarihi topraklarının paylaşma sürecini yürütmüşlerdir. Azerbaycan’ın güneyinde Hemedan, Erak, Kazvin, Erdebil, Astara, Kum ve Tahran ayrılarak yeni kurulan eyaletlerin adı altına geçirilmiştir. Günümüzde Güney Azerbaycan, Türk dünyasının kapısı olarak bölgede büyük jeopolitik ve jeostratejik öneme sahip bir coğrafyadır. Güney Azerbaycan coğrafyası Türkiye’nin Türk dünyasıyla tek kara bağlantısı olduğundan bu önem daha da artmaktadır. Türk dünyası ile Türkiye arasındaki bağlantıyı kesmek amacıyla Kaçar döneminden sonraki hâkimiyetlerin bölgeye asimilasyon politikası yürüttüğünü görmekteyiz. 1924 Kaçar hâkimiyetine Rıza Palani darbesiyle son verilmiş, İran coğrafyasından Türk varlığının kazınma teşebbüsleri başlamıştır. Bu tarihten sonra İran’da Türk varlığının inkârı yanı sıra, tarihi Türk mimari kalıntılarının da yok edilmesine başlanmıştır. Böylelikle başta Tebriz olmak üzere Türk mimarisiyle ilintili tüm eserler yıkılarak coğrafyadan tarihi mimari hafıza silinmek istenmiştir. Dahası Türk yurdunun yer isimlerinin değişmesiyle bölgeye yeni kimlik büründürmeye çalışılmıştır. Örneğin “Soğukbulak” yerine “Mahabad”, “Sınandaş” yerine “Senendec”, “Koşaçay” yerine “Miyandoab” gibi yabancı adlar bölgedeki Türk kimliğinin silinmesi için verilmiştir. “Urumiye Gölü’ne” de “Rıza Palani adı takılarak “Rizaiye” adı verilmiştir. Urumiye Gölü’nün ad değişikliği bölge Türklerinin umursamazlığı sonucu akim kalsa da şehirlerin ad değişimi başarılı oluştur. “Urumiye Gölü’nün” adının, “Rizaiye Gölü” olarak ad değiştirmesi Rıza Palani sülalesinin başarısız bir girişimi olsa da her dönemde İran hâkimiyeti bölgenin demografik yapısını değiştirmek istemiştir. Urumiye Gölü’nün kurutulmasıyla hem demografik değişim ve hem gölde bulunan Uranyum gibi değerli madenler daha kolay elde edilebilirdi. Bu amaçla göle akan su ve çaylara setler yapılarak gölün kurutulmasıyla yerde kalan Lityum ve Uranyum gibi kıymetli metallare erişim kolaylaşmıştır. Güney Azerbaycan coğrafyasında Urumiye ve Urumiye Gölü ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. İran Fars hâkimiyeti bölgedeki etnik değişimle Türk dünyasına yeni bir Zengezor yaratmak istemiştir. Bu durum Batılı güçlerin siyasetiyle de uyuşmaktadır. Bu amaçla Güney Azerbaycan Türklerini göçe zorlayarak bölgenin etnik yapısını değiştirmek istemiştir. Sovyet Birliğinin Aral Gölü’nü kurutmak istemesiyle İran’daki Urumiye Gölü’nün kurutulması yer yer aynı maksadı taşımaktadır. Milli devletin olmadığı toplumlarda yalnız manevi kültürel değerler değil yer altı ve yer üstü zenginlikleri de merkezi yönetimler tarafından sömürülmeğe devam edecektir. “Oğuz Türklerinin Urumiye Gölü’ne Ağıtları” adlı eser, Güney Azerbaycan, Türkiye, Azerbaycan ve Irak Türklerinin yazar, âşık ve şairlerinin bu göl hakkında yazdıkları şiirleri ihtiva etmektedir. Oğuz Türk lehçeleri bir birine yakın ve yer yer sözcüklerin anlamı aynıdır. Eserde lehçelerin okunup benzerliklerin görünmesi için Türkiye Türkçesi karşılarında verilmiştir. Lehçeler arasında anlaşılmayan sözcükler açıklamada verilmiştir. Güney Azerbaycan şiirlerinin bazıları Arap alfabesi ve Latin kökenli Azerbaycan Türkçesi alfabesinde verilmiştir. Bugün göl tamamıyla kurumaktadır. Bu akademik çalışmayla Oğuz Türklerinin bu felaket karşısındaki duygularını ifade eden şiirlerini bir araya toplamaya çalıştık. “Türkiye Cumhuriyetimizin 100. Yılı” ve “Türk Dünyasının Yeni Yüzyılı” Oğuz Türk birliğinin gerçekleşmesiyle başlayabilir. Bu çalışmada emeği geçen başta Tebriz’de bulunan TURUZ sanal Kitaplığı sahibi Bey Hadi, Dr. Hüseyin Feyzullahi (Ulduz), şiirlerin toplamasında yardımcı olan yazarlarımız; Ustad Hemid Ahmedzade (Telimhanlı) Ustad Sehavet İzzeti, Ustad Hakseven ve Hesen Kerimzade Sahibdivan ve diğer emeği geçen herkese teşekkürlerimizi bildiririz. Türk dünyası çalışmalarına her zaman destek veren İKSAD Enstitüsü başkanı Sayın Mustafa EMEK ve İKSAD Enstitüsü yayınevi başkanı Sayın Sefa Salih BİLDİRİCİ’ye ve tüm İKSAD Enstitüsü ailesine şükranlarımızı sunuyoruz. Doç. Dr. Nabi AZEROĞLU
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2019
Bu çalışmanın amacı, Penley ve Gould (1988) tarafından geliştirilen 15 maddelik örgütsel bağlılık ölçeğinin Türkçeye uyarlanmasıdır. Araştırmanın evrenini Denizli ili Serinhisar, Bozkurt, Çivril ve Sarayköy ilçeleri oluşturmaktadır. Türkçe çevirisinden sonra ölçek 150 öğretmene uygulanmıştır. Araştırmada KMO (.85) ve Bartlett küresellik testinde X2 = 1977,737Sd = 105 (p<.000) olması elde edilen verinin faktör analizine uygun olduğunu göstermektedir. Açımlayıcı faktör analizinde, değişkenler arasındaki ilişkilerden faydalanılarak ortaya çıkan faktörler doğrulayıcı faktör analizi ile doğrulanmıştır. Birinci alt boyut olan “zoraki bağlılık” için iç tutarlık katsayısı .92, ikinci alt boyut olan “ahlaki bağlılık” için .94, üçüncü alt boyut olan “çıkarcı bağlılık” için ise .93 olarak saptanmıştır. Bu bulgular, ölçeği oluşturan tüm alt boyutların iç tutarlığının yüksek olduğunu göstermektedir. Yapılan geçerlik ve güvenirlik analizleri sonucunda, örgütsel bağlılık ölçeğinin Türkçe formunun ülkemiz okullarında görev yapan öğretmenlerin örgütsel bağlılığa ilişkin görüşlerinin belirlenmesinde kullanılmasının uygun olduğu sonucuna varılmıştır.
1991’de Sovyetler Birliği’nin çökmesiyle Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri bağımsızlıklarına kavuşarak “Türk Dünyası” kavramı ortaya çıktı. Türkiye ile Türk cumhuriyetlerinin başkentleri arasında çok yakın ilişkiler tesis edildi. Bu ilişkilerin geliştirilmesinde Turgut Özal’ın rolü büyüktü. Hatta bu ülkelere yaptığı 11 günlük ziyaretten döndükten iki gün sonra 17 Nisan 1993’te de vefat ediyordu. Kitap 1983-1993 yıllarında Türkiye – Sovyetler Birliği ve Türkiye - Türk cumhuriyetleri ilişkileriyle sınırlı kalmamakta, aynı zamanda o dönemde dünya gündemine gelen Almatı Olayları, Karabağ Meselesi, Kırım Tatarları, Ahıska Türkleri, Gagavuz Türkleri ve Tataristan konularını da içermektedir. Ayrıca Sovyetler Birliği’nin dağılmasını hızlandıran 1991 Moskova Darbesi ve Bağımsız Devletler Topluluğu’nun kurulması ve bu gelişmelere Türkiye’nin tepkisini de ele almaktadır.
TURAN-SAM Uluslararası Bilimsel Hakemli Dergisi, 2017
Turgut Özal'dan Abdullah Gül'e Nursultan Nazarbayev'in Değişen Türkiye Söylemi adlı bu çalışmanın temel amacı Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev'in 1991 yılından günümüze Türkiye'ye özgü söylemleri dikkate alınarak Kazakistan'ın Türkiye'ye yönelik siyasetinin nasıl değiştiğini ortaya koymaktır. Bu çalışma, Nazarbayev'in 1991'den günümüze Türkiye'ye yönelik izlediği siyaset kardeşlik ve akrabalık gibi duygusal söylemlerden ekonomi, yatırım ve diplomasi gibi rasyonel bir düzeye ulaşmıştır hipotezine dayanmaktadır. Temel olarak bu çalışmada kalitatif içerik analizi yapılarak Nazarbayev'in merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal'dan bir önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e kadar Türkiye'ye yönelik benimsediği söylemlerinde nasıl değişiklikler olduğu ortaya konmuştur.
Özet: Turizm, ekonomik, kültürel ve sosyal boyutları itibariyle Avrupa Birliği (AB) açısından önemli bir sektördür. Avrupa bütünleşmesinin son antlaşması olan ve 2009 yılında yürürlüğe giren Lizbon antlaşması, Avrupa Birliği'nin turizm alanındaki etkisini güçlendirmiştir. Lizbon Antlaşması'nda AB'ye, üye devletlerin turizm sektöründeki faaliyetlerini özellikle turizm sektörünün rekabet gücünü arttırarak tamamlama görevi ve yetkisi verilmiştir. AB'nin turizm destinasyonu olarak dünyadaki konumunu güçlendirme hedefi konulmuştur. Kırsal turizm, AB turizm politikalarında, AB'ye yeni üye ülkeler ve aday ülkeler açısından bir fırsat olarak görülmektedir. Bu kapsamda, Kırsal Kalkınma için Avrupa Tarım Fonu olarak adlandırılan AB'nin yeni mali destek aracı, kırsal turizmin gelişimini desteklemektedir. AB'nin özellikle aday ülkelerde teşvik edilmesini amaçladığı kırsal turizm politikası, Türkiye'nin de bir aday ülke olması dolayısıyla araştırılmaya ihtiyaç duyulan bir alandır. Bu çalışmada, AB'nin kırsal turizme bir kırsal kalkınma aracı olarak bütünleşik yaklaşımı ve bu politikaya ilişkin mali yardım araçları incelenecek ve söz konusu politikanın AB ve bir aday ülke olarak Türkiye açısından potansiyel etkileri tartışılacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
3.Uluslararası Sürdürülebilir Ekolojik Tarım Kongresi, 2024
ULUSLARARASI TİCARET VE SOSYAL BİLİMLERDE GÜNCEL ÇALIŞMALAR
Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018
Selçuk Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Sosyal Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2017
Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2020
Farklı Boyutlarıyla Avrupa Birliği Türkiye İlişkileri, 2017
acikarsiv.ankara.edu.tr
Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Yıllığı 2013, 2015
Avrupa Birliği'nin Güncel Dış Politika ve Güvenlik Meseleleri, 2021
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Karadeniz Araştırmaları (Journal of the Black Sea Studies, 2019