Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Üstad-ı muhterem Mehmed Âkif Beyefendi'nin Kastamonu'da Nasrullah Cami-i Şerîfi'nde îrad buyurdukları mev'izaların hülâsasıdır: Bismillâhirrahmânirrahîm Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû lâ tettehızû bitâneten min dûniküm lâ ye'lûneküm habâlen veddû mâ anittüm kad bedeti'l-bağdâü min efvâhihim ve mâ tuhfî sudûruhüm ekberu kad beyyennâ lekümü'l-âyâti in küntüm ta'kılûne. 2 Yâ eyyühe'l-lezîne âmenû. Ey îmân etmiş olanlar, ey müslümanlar, içinizden olmayanlardan, size yabancı milletlerden dost ittihâz etmeyiniz. Âyet-i celîledeki (bitâneten) içli dışlı görüşülen, kendisine her türlü esrâr tevdî' edilen samimî dost, yâr-ı cân, arkadaş, mahrem-i esrâr ma'nâlarınadır. Öyle "bitâne" ki (lâ ye'lûneküm habâlen), sizlere karşı mazarrat îkâ etmekten, aranıza fitneler, fesâdlar sokmaktan hiç bir vakit geri durmazlar. Ellerinden gelen fenalıkların hiç birini sizden esirgemezler. (Veddû mâ anittüm) Sizin sıkıntılara, musîbetlere, felâketlere uğramanızı isterler. (Kad bedeti'l-bağdâü min efvâhihim), görmüyor musunuz, hakkınızda besledikleri düşmanlık ağızlarından taşıp dökülüyor. (Ve mâ tuhfî sudûruhüm ekberu). Bununla beraber yüreklerinde, sinelerinde gizlemekte oldukları kinler, garazlar, husûmetler; o bir türlü zabt edemeyip de ağızlarından kaçırmakta oldukları buğz ve adâvetten çok büyüktür. Çok şiddetlidir. (Kad beyyennâ lekümü'l-âyâti in küntüm ta'kılûne). Bizler size her biri ayn-ı hikmet, mahz-i ibret olan âyetlerimizi böyle sarîh bir sûrette bildirdik. Eğer sizler akı karadan, iyiyi kötüden seçer, hayrını, şerrini düşünür aklı başında adamlarsanız bu hikmetlerin, bu ibretlerin muktezâsınca hareket ederek, hem dünyada hem ukbâda felâhı bulursunuz. Ey müslümanlar, sizin için bu âyet-i celîleye ittiba'dan başka selâmet yolu yoktur. Takip edilecek hatt-ı hareket, düstûr-i siyâset tamamiyle bu âyet-i celîlede mündemicdir. Binaenaleyh meâl-i ulvîsini bir kere de toplayıp ifade edelim. Cenab-ı Hak buyuruyor ki:
Mehmet Akif Ersoy (Hayatı-Düşünceleri-Eserleri), 2022
Mehmet Akif Ersoy çok velud bir şairdir. Eserlerini oldukça fazla sayıda ithaf etmiştir. Bu çalışmada Mehmet Akif'in şiirlerindeki ithaflar ele alınmıştır.
Mehmet Akif Türkçeye hakimiyeti kadar Arapçaya da hakim, Arapları yakından tanıyan bir şairimizdi. Ondaki Arap derin görüntüsü (imajı) bu çalışmanın konusudur.
Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, S.3, 2010
DergiPark (Istanbul University), 2022
Mehmet Akif, one of the great intellectuals of the last century, shared his thoughts about the religious and social problems he witnessed in his lifetime, criticized them and tried to produce solutions through his poems that he brought to the art world with his successful literary identity. He focused on aforementioned religious and social problems, especially the issues of qada, qadar and tawakkul, his views were often distorted or misunderstood, and noted that these prevented the individual and society from leading a free and volitional lifestyle, and from being able to comprehend developing events and phenomena in a healthy way. Akif, who prioritized human freedom and will, and criticizes blind submission and the fatalistic understanding with a harsh tone, addressed these elements, which he saw as a kind of delusion, as the basis of many problems of Ottoman subjects and Muslim societies. He pointed out that as a requirement of the divine laws that Allah has placed in the universe, cause-effect relationship prevails in life and stated that if life is guided with this awareness, problems can be better understood and overcome more easily.
Siyer-i Nebi web sitesi, 2020
Siyer-i Nebi web sitesi, 14 Ağustos 2020.: <https://www.siyerinebi.com/tr/prof-dr-mehmet-ali-buyukkara/numune-i-imtisal-baska-kim-olur-ki-derdim-hep-akif-babalinin-izinde>. Basılı olarak: Çağa Şahitlik Eden Yıldızlar 1960-2000, haz. Ahmet Refik Partal, İstanbul: Yıldız Mezunları Derneği Yay., 2021, s. 187-190.
100. Yılında Kültür Coğrafyamızda İstiklal Marşı ve Mehmet Akif Ersoy, 2022
Abstract Turkey’s national poet and writer of the Turkish national anthem Mehmet Akif Ersoy on the occasion of being of Albanian origin is an important personality for the Albanian culture too. Nevertheless, Albanians weren’t informed about Mehmet Akif Ersoy’s personality, art, idalism (his nationalism, reformism and religiousness). Mehmet Akif Ersoy’s life and work were indtroduced to Albanians thanks to the work called ‘Mehmet Aqif ’ published in the magazine called Përpjekja Shqipëtare in Albania in the year 1938, also in the article called ‘Kosovan Writers in the Oriental Languages’ written by the researcher Hasan Kaleshi, published in an encyclopedia in Albanian and Serbian languages called Kosova Yesterday and Today in the year 1973 in Kosovo as well as his writings in the article The Role of Albanians in the Oriental Literature published in the year 1976. There were very few Albanian writings about Mehmet Akif Ersoy during the years 1973-1999. After the year 2000 we can see an increment of the writings about Mehmet Akif Ersoy’s personality, art and idealism. The aim of this work is to show the point that Mehmet Akif Ersoy was shown in Albanian writings about him and what kind of perception of Mehmet Akif was formed in their minds. Keywords: Mehmet Akif Ersoy, Albanian, Albanian writers
Kerbelâ hadisesi, edebî eserlerde izhar-ı matem ve susuzluk remzi etrafında muteber bir şekilde tahayyül ettirilen sahneler, resmedilen ağıt tablosu içerisinde savaş ve kahramanlık manzaralarıyla yer almıştır. Hz. Hüseyin'in soyunun yüceliği, şahsi özellikleri, Ehl-i beyt'e reva görülen zulüm ve bu zulme ortak olanların telini merkezinde tahrir kılınan konu, Hz. Hüseyin'i sürekli yâd etmeye vesile olacak şekilde ifade bulmuştur. Pek çok yazınsal faaliyetin merkezinde temas edilen hususlar, ayrı bir muhteva ve üslup temelinde Mehmed Nâzım Paşa tarafından kaleme alınmıştır. Nâzım Paşa tarafından mensur olarak kaleme alınan "Kerbelâ" adlı risalede, olayın tesiri ile yazılmış metinlerden farklı olarak her iki tarafın gözünden maksat ve fikirler tahlil edilmiştir. Sanatlı ve secili bir dille yazılan eserde, risalenin yazılış sebebi ve muhteviyata dair verilen bilgiler eserin bakış açısını vesikalandırmıştır. Hadisedeki hikmetlerin yansıtıldığı bu vesika üzerinde Mehmed Nâzım Paşa'nın hayatı ve çalışmaları ilk olarak ele alınmış, akabinde "Kerbelâ" adlı risale üzerinde durulmuştur. Eser biçim ve muhteva yönünden değerlendirilmiş ardından transkripsiyonlu metni verilmiştir.
"Mehmet Akif’i Duyalım" Öğrenci Paneli, 2017
Mesleği baytar olan Mehmet Akif bununla beraber bir fikir, mücadele ve aksiyon adamı idi. Akif, Kuran’dan aldığı ilhamla fikir ve düşüncelerini ortaya koyar. Millî Mücadele yıllarında halkı birlik ve beraberlik konusunda aydınlatır. Camilerde vaaz ederek tebliğ görevini yerine getirir. Mehmet Akif devrinin toplum sorunları karşısındaki çıkışları, feryadı ve uyarılarının yanında İslâmî duyarlılığıyla anılır. Akif, İslâm’la anılan ve bütünleşen bir şairdir.
HİKMET-Akademik Edebiyat Dergisi (Journal Of Academic Literature), 2021
Büyük şahsiyetler, karanlıkları aydınlatan meşalelerdir. Toplumlar bu meşalelerin aydınlığında yollarını bulur, karanlık dehlizlerde kaybolmaktan kurtulurlar. Ufukların karardığı, ümitlerin söndüğü günlerde milletimizi aydınlatan, ona kurtuluş yolunu gösteren şahsiyetlerden biri de Mehmet Akif'tir. Akif, sağlığında fikir ve mücadele azmi ile milletimize rehberlik ettiği gibi, bugün de bıraktığı eser ve hatıratı ile başta gençliğimiz olmak üzere toplumumuza ışık olabilecek mahiyettedir. Bu yazıda son zamanlarda birtakım istifhamlarla değersizleştirilmeye çalışılan Akif'in istifhama medar yönleri ele alınmıştır. Özellikle Sultan Abdülhamid'e yönelik tavrına bina edilen eleştiriler üzerinde durulmuş, bu eleştirilerin haksızlığına işaret edilmiştir.
Yalçın Küçük, yakın zamanda Çöküş (Mızrak Yayınları, Đstanbul 2010) adlı bir kitap yayınladı. Bu kitabında büyük ölçüde Mehmet Âkif hakkında akıl almaz iftiralarda bulunuyor. Bunlar elbette herkesin gülüp geçeceği saçmalıklar; ama meseleyi bilmeyenlerin kafası karışabilir. O yüzden biz Mehmet Âkif ve Đstiklal Marşı gerçeğini bu vesileyle bir kez daha aydınlatmak istiyoruz. Đstiklal Marşı'nı Mehmet Âkif'in Yazmadığı Yrd. Doç. Dr. Đbrahim TÜZER: Yalçın Küçük kitabının değişik yerlerinde Đstiklal Marşı'nı Mehmet Âkif'in yazmadığını, hiçbir yerde kendisine mal etmediğini, imzasını atmadığını, kendi malı olarak göstermediğini, bu marşı başkalarının yazdığını; ama Âkif'e mal edildiğini söylüyor. Bu minvaldeki bazı cümleleri şöyle: " Mehmet Ragif, asıl adı " Ragif " idi, hiçbir yerde bu Marş'ı yazdığını söylememiştir. Yaşadığı sürece şiirleri arasına almadığını da biliyoruz. Ersoy, Marş'ta sadece bir paravandır. " 1 " Ragif'i ve Marş'ı Ersoy da reddetmiştir, şiir okumaya düşkün Ersoy, hiç söylememiş ve taht-ı imzasına hiç almamıştır. Reddiyesi var. " 2 Yani Yalçın Küçük burada Akif, Marşın altına imza atmamıştır, Marşın kendi malı olduğunu reddetmiştir diyor. " Çünkü bu ifadeyi anlamak çok zordur; sanat eserlerinde, şiir dâhil, bir ürünü "hediye etmek" ve bu nedenle de reddetmek imkânsızdır; emsalini bilmiyoruz. Âkif'in, hiçbir yerde, bu Marş'ı sahiplenmediğini biliyoruz. Bu sözün anlamı budur ve daha doğrusu anlamı yoktur. Ersoy yaşadığı sürece Marş'ı kabul etmemişti ve kendi adıyla yayınlamadığı kesindir; yaşadığı sürece, kendisine ait kitaplarda ve bu arada Safahat'ta yayınlamadığı herkesin bildiği bir sır durumundadır. Hiçbir anıda veya kaynakta Âkif'in bu marşı okuduğunun işaretine de rastlamadım. Millet Meclisi'nde kabul edildiği anda da bütün ısrarlara rağmen Âkif'in, Marş'ı okumadığı kayıtlıdır. Bütün bunlar, Đstiklâl Marşı'nın
Milli Mücadele Döneminde Mehmet Akif ve İslamcılık, 2014
, bir neslin yetişmesinde emeği olan, şair, âlim, dava adamı, Mehmet Akif'in "sıradan öğrencilerden değildir" sözüne mazhar olan, ilimden nasibi olan, devlete ve millete önemli hizmetleri bulunmuş, önemli şahsiyetlerden birisidir. Yılların İzi isimli hatıratında oldukça değerli bilgileri vermesinin yanında, bu millete hizmette gayret sahibi kimseleri tarihe kaydetmiştir. Tarih ilmi açısından da yazdıkları önemi haizdir. Tarihe kaydettiği şahsiyetler arasında bugün ismi maruf olan birçok isimde bulunmaktadır. Bunlardan birisi de İstiklal Şairi ama daha önemlisi İslam Şairi Mehmet Akif'e dair anlattıklarıdır. Bu yazımda onun Mehmet Akif'e ait anlattıklarını aktarmak istiyorum.
Dumlupınar Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü Yayınları, 2021
Mehmet Akif, şiirlerinde ve makalelerinde Müslüman toplumların dini anlama biçimlerini eleştiri konusu yapmıştır. Müslümanlardaki ataleti, tevekkül anlayışını, yanlış inançları ve taklit anlayışını sürekli eleştirmiştir. Müslümanların bağımsızlıklarını kazanmaları için mücadele veren Cemaleddin Afganî ve onun talebesi Muhammed Abduh, Said Halim Paşa’nın İslamcılık ile ilgili fikirleri ayrıca Fahrettin Razi bu anlamda Mehmet Akif’e örnek teşkil etmiştir. O, ‘İslam birliği’ fikrine inanmış ve bunu kurtuluş reçetesi olarak görmüştür. Mehmet Akif’in din anlayışında ve buna bağlı olarak dinî tecrübe anlayışında Kur’an’a nasıl baktığı ve değerlendirdiği önem arz etmektedir. O Kur’an’a dinamik bir kitap olarak bakmaktadır. Bu sebeple Kur’an’ın güncel olaylarla birebir ilişki içinde olduğunu düşünerek Kur’an’ı sanki yeniden nazil oluyormuş gibi görüp güncel olaylarla bağlantısını kurmaya çalışır. Kur’an, ona göre ‘mezarlıkta okunan’ bir kitap değil, ‘dirilere hitap eden’ bir kitaptır. Kur’an; okunması, anlaşılması, yorumlanması ve yeniden yaşanması gereken bir kitaptır. Bu bağlamda Kur’an’ın anlaşılması demek onun ‘tecrübe’ edilmesi demektir. Kur’an kendisine uyulduğu takdirde insanları en üst seviyeye ulaştıracak bir kitaptır. Kur’an’la doğrudan ilişki kurup onun emirleri yerine getirildiği zaman doğru anlaşılmış olur. Fakat toplumdaki atalet, miskinlik ve hurafeler Kur’an’ın doğru anlaşılmasını ve hayata uygulanmasını engellemiştir. Bunu düzeltmenin öncelikli yolu dinî ilimler alanında yeniden çalışmalar yapmaktır ve ‘şerh geleneğinden’ vazgeçip dine yeni-güncel yorumlar getirmektir. Böylece dinin hayata yansımaları ve etkileri düzeltilecek ve hurafelerden uzak bir dinin etrafında yeni bir medeniyet kurulacaktır.
Fâtih’in ön plana çıkan önemli vasıflarından biri de liderlik vasfıdır. Sultanın bu vasfının tezahür ettiği birçok hadise tarih kayıtlarında yerini almıştır. Onun liderlik vasfını belirleyen bilgi, ileri görüşlülük, azim ve kararlılık gibi birçok özelliğinin yanı sıra bir özelliği daha vardır ki tarihte çok az lidere nasip olmuştur. Bu özellik, beklenmedik anda ortaya çıkan bir tehlike karşısında soğukkanlı ve cesur davranarak çevresindeki insanları kontrol edip yönlendirebilmesidir. Kıvâmî’nin Fetihnâme adlı eserinde sultanın bu özelliğini yansıtan mısralar mevcuttur. Şâirin aktardıklarına göre Fatih, Kazıklı Voyvoda olarak nam salan III. Vlad’ı yakalamak için Eflak’e sefer düzenler. Vlad, bir süre kendisini gizler ve ortaya çıkmaz. Bir gece yanındaki birkaç bin askerle ansızın Fatih’in ordugâhına baskın yapar. Tarihe Targovişte gece baskını olarak geçen baskın, Osmanlı askeri içerisinde kargaşaya sebep olsa da sultanın müdahalesiyle askerler hızlıca toparlanır. Böylece hem kargaşa sebebiyle askerlerin birbirlerini kırmaları engellenir, hem de hızlıca toparlanılarak baskın püskürtülür. Kıvâmî, Osmanlı askerlerinin bu âni baskın karşısındaki durumunu ve Fatih’in askerlerini kontrol altına alarak bu tehlikeyi nasıl püskürttüğünü kaleme almış, diğer tarafan manzum metin içerisinde hadisenin Osmanlı askeri açısından fizîkî ve psikolojik tahlilini de yapmıştır. Bu tebliğde Kıvâmî’nin konuyla alakalı beyitleri, Fatih’in Eflak seferiyle alakalı tarihî kaynaklar da dikkate alınarak incelenecek ve Fatih’in liderlik vasıflarından birine dikkat çekilecektir.
the commander in chief be given to him, together with all the powers of the assembly. Thus, he took the responsibility and assumed the command and administration of the army in the battles where the fate of the Turkish nation was determined. After Mustafa Kemal Pasha received the authority of the commander in chief, he led the Turkish army in the Battle of Sakarya and came to the fore with his role in determining the future of the Turkish Nation by not giving way to the Greek forces. After the Sakarya Pitched Battle, Commander-in-Chief Mustafa Kemal Pasha ordered that preparations be started immediately in order to expel the invading forces from the country. In this context, the Turkish army was reorganized and strategic decisions were reached within the scope of the "SAD" Offensive Plan. Operation in the Great Attack; carried out with planning at the tactical, operative and strategic level. The process, which started with the order of Commander in Chief Mustafa Kemal Pasha on the morning of 26 August 1922 and continued with the Battle of the Commander of 26 August 1922 andcontinued with the Battle of the Commander in Chief on 30 August 1922, resulted in the destruction of most of the Greek army. In this study, the place and importance of Commander in Chief Mustafa Kemal (Atatürk) Pasha in the administration of the battles from the preparation process of the Great Attack will be examined within the framework of archive documents and research works.
2014
Bu makalede Hz. Nuh kissasi cercevesinde ailevi iliskiler ele alinacaktir. Oncelikle kissadaki ailevi iliskilere ait tema uzerinde durulacak, konumuza temel teskil eden “ehl” ve “zurriyet” kavramlari incelenerek Hz. Nuh’un karisinin ve oglunun, onun ehlinden olup olmadigi arastirilacaktir. Bu baglamda Hz. Nuh’un esi ile oglunun kisilikleri ve itikadi durumlari ele alinacak, son olarak da kissanin aktuel degeri uzerinde durulacaktir
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.