Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2023, Bizim Külliye / Cumhuriyet ve Türkçe
…
11 pages
1 file
Dilimizin adı, cumhuriyet öncesi ve sonrası durumu hakkında bir değerlendirme. Cumhuriyet'ten sonra yapılan dil çalışmalarının Cumhuriyet öncesiyle ilişkisi; Atatürk'ün dil çalışmalarına katkısı ve etkisi...
Kürtler ve Cumhuriyet, 2023
Türkiye’nin bir ulus-devlet formunda süregelen yüz-yıllık oluşum serüvenine yönelik yürütülen her tartışmada, katmanlı yapılara sahip iki pozisyonun esaslı roller üstlendikleri söylenebilir: Kürtlerin Cumhuriyeti ve Cumhuriyetin Kürtleri. Altı çizilen bu pozisyonlar, birbiriyle iç içe geçen farklı düzeylerde birçok karşılaşmanın başlangıç zeminleri olarak da görülebilir. Bir yanıyla şiddet, inkar ve asimilasyon gibi varlığı nesne kategorisine indirgeyen stratejilerin öne çıktığı gözlemlenirken; diğer yanıyla direniş, kolektif hafıza ve özerklik\bağımsızlık gibi özne olmaya çağrı yapan kurucu pratikler göze çarpmaktadır. Peki, bu pozisyonların özgünlüklerini ve aralarındaki etkileşimlerin yan-sımalarını sorgulayabilmek nasıl mümkün olabilir? Kürtler ve Cumhuriyet, farklı akademik disiplinlerden ve araştırma metotlarından faydalanarak bahse konu olan bu pozisyonları bütünlüklü bir şekilde ele alarak, özellikle Kürt Çalışmaları alanı ile diyalog halinde olan ve başarılı araştırmalara imza atmış 100 farklı sesi bir araya getiren kapsamlı bir derleme kitap çalışmasıdır. Bu çalışma, okuruna Kürtler ve Cumhuriyet arasındaki ilişkisellikleri belirli temalar ya da olgular üzerinden analiz edebilmeyi sağlarken, olası en geniş perspektifle resmin bütününe dair bir kanaatin oluşmasına katkı sunmaktadır.
"Her yıl yeni olan eski bir hikâye" ; Cumhuriyete karşı dini gerici otokrasiyi savunmak.
Baştan itibaren siyasal bir kurum olarak işlev gören Hilafet,Cumhuriyetin ilanından sonra işlevsiz hale geldi.
Cumhuriyet ve Çocuk , 2019
Çocuk dergisi… Belki de hepimizin çocukluğunda gördüğünde ya da haberdar olduğunda sahip olmak istediği yegane üründen biridir. Bu ürünü çocukların sahip olmayı isteme nedenlerinin başında hedef kitlesinin ilgi alanına girmeyi başarması bir diğer ifade ile çocukları cezbetmesi gelir. Acaba çocuk dergilerinde çocuğun ilgi alanına giren şey nedir? İlgi çekici görseller, fantastik kurgular, hayvanlar, bilinmez ülkeler, ilkler, keşifler, icatlar vb. mi? Acaba çocuk dergilerinin savunduğu ilkeler nelerdir? Çocuk dergileri hangi mesajları iletmektedir? Çocuk dergilerinin barındırdığı değerler nedir? Şüphesiz bu ve benzeri sorular çocuk dergileri aracılığı ile inşa edilen çocukluk anlayışlarını belirlemede cevaplanması gereken sorulardır. Çocukluk anlayışı toplumsal değişmeden bağımsız olarak düşünülemez ve çocuk yaşantısı ile çocuktan beklenilenler bu anlayışın bir parçasını oluşturur. Çocuk dergileri sundukları farklı ve zengin içerikleriyle çocukluk anlayışını yansıtan en önemli birincil kaynaklardandır. Dolayısıyla çocuk dergileri aracılığıyla kurgulanan çocukluk algısının tarihsel süreçte geçirdiği aşamalar günümüzdeki uygulamaların değerlendirilmesi açısından önemlidir. Türk çocuk dergiciliğinin başlangıç dönemi olan Tanzimat Dönemi ile birlikte Avrupa’daki örneklerinden hareketle oluşmaya başlayan çocuklara yönelik süreli yayınların felsefesi, içeriği ve temaları, Mutlakıyet ve Meşrutiyet Döneminde gelişme dönemine girmiş, Cumhuriyet Döneminde devralınan bu miras, içerik yanında teknolojik ilerlemelerin de katkısıyla biçimsel olarak gelişmiştir. Çocuk dergiciliğinin başlangıç döneminden günümüze kadar eğlendirme ve öğretme işlevi bazı çocuk dergilerinde temel kaygı olmuştur. Ancak bu kaygı Cumhuriyetin ilk yıllarından 1950’lere kadar yayın hayatında olan çocuk dergilerinde baskın bir şekilde görülmektedir. Bu bağlamda da Cumhuriyet neslinin yetişmesinde eğlendirmeye yönelik karikatür, çizgi roman, bilmece, bulmaca gibi eğlenceli içerikler yanında genel kültür bilgileri, bilim, edebiyat, kültür ve sanata dair içerikleri barındıran aynı zamanda da okula yardımcı ders materyali olmayı amaçları arasına alan çocuk dergilerini kültür birikimimizin önemli parçası olarak görebiliriz. Bu kitap, Cumhuriyet’in ilk yıllarında özellikle de Harf İnkılabından 1950’ye kadar yayımlanan, çocukların belleklerinde yer edinmiş, Cumhuriyet’in ilk uzun süreli çocuk yayınları olmaları dolayısıyla da eğitim ve kültür tarihimizde iz bırakmış çocuk dergilerindeki çocukluğun inşasının izlerini sürmektedir. Tarihsel bilinç dün, bugün ve gelecek bağlamında bir bağ kurmadır ve dolayısıyla geçmişteki çocukluk algısını görmek günümüzdeki çocukluk algısını güçlendirecektir. Kitapta Gürbüz Türk Çocuğu, Çocuk, Çocuk Sesi, Yavrutürk, Çocuk Haftası’nın çocukluğun inşasında bireyin eğitimine ve sosyalleşme, ortak hafıza ile kimlik oluşturmada tarih konularına atfettikleri önem dolayısıyla “çocukluk, eğitim ve tarih” anlayışları irdelenmektedir. Böylece Cumhuriyet’te ilk uzun süreli çocuk dergilerinin savunduğu ilkeler, uygulamaları ve sayfalarında yer verdiği açık ve gizil mesajlar açığa çıkartılmaktadır.
Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi Ekim, 2022
Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." M.
Cumhuriyetin 100. Yılına Armağan Sosyal Bilimlerde Cumhuriyetin Birikimi ve Pamukkale Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi, 2023
Eylül 1921'de Sakarya Savaşı'nın sürdüğü günlerde Meclisin Evrak ve Tahrirat Müdürü olan Necmettin Sahir Sılan, Birinci Meclisteki 437 milletvekiline "kazanılacak olan İstiklal Savaşı'mızın başarılı ve verimli olması neye bağlıdır?" sorusunu yönelttiği bir anket çalışmasının sonucunda 8 Nisan 1923'e kadar 315 milletvekili yazılı görüşlerini açıklamışlardır. Buna göre %43.2'si (136 kişi) ekonomik gelişmelere ağırlık verilmesini, %28,3'ü (89 kişi) halk egemenliğini, %37,1'i (17 kişi) eğitim ve cahillikle mücadele edilmesini vurgulamaktadır. Türkiye'nin gelecekteki eğitim politikasının ne olması gerektiğine ilişkin benzer bir anket, 2-9 Ağustos 1923 tarihleri arasında Hâkimiyet-i Milliye gazetesi tarafından, I. Heyet-i İlmiye'yi oluşturan 40 eğitimciye yapılmış, ancak 11 kişi, 14 sorudan oluşan bu anketi yanıtlamıştır. Selim Sırrı Tarcan, İhsan Sungu, Ali Haydar Taner, Mustafa Rahmi Balaban, Nafi Atuf Kansu, Avni Başman gibi eğitimciler bunlardan bazılarıdır. Sorulardan bir kısmı şöyledir; 1.Eğitimimizde en büyük eksik nedir? 2.Kadın ve erkeğin öğreniminin aynı esas çerçevesinde mi uygulanmasına taraftarsınız? 3.Kadınların, bilim ve kültürdeki yeri ve geleceğini nasıl görüyorsunuz? 4.Bilim ve kültürün ülkenin her tarafında aynı tarz ve kuvvette gelişmesi için ne gereklidir? 5.Yabancı dil öğrenimi ve yaygınlaştırılmasında ne gibi yöntemler düşünüyorsunuz? Darülfünun ıslahı neye bağlıdır? Çeşitli fakültelerin ihtiyaçları nedir? 6. Halkı, ilkokul öğrenimine ısındırmak, yararlandırmak için ne düşünüyorsunuz? Bu anketlerden de anlaşılacağı üzere sorunları üç gruba ayırabiliriz. Siyasal rejim ve meşruiyet sorunu, ekonomik sorunlar ve eğitimsel sorunlar. Bu sorunların, Atatürk'ün önderliğinde üç misak çerçevesinde çözülmeye çalışıldığı görülmektedir. Bunlar Misak-ı Millî, Misak-ı İktisadî ve Misak-ı Maariftir. Tarih kitaplarımızda Misak-i Millî vurgulanırken, diğer iki Misak'a yeterince yer verilmediği görülmektedir. 4 Mart 1923'te biten İzmir İktisat Kongresi'nde 1135 delege tarafından 12 maddeden oluşan Misak-ı İktisadî kararları benimsenmiştir. Çocukların bu kararlara göre yetiştirilmesi kabul edilmiştir. Misak-ı Maarif ise 8 Mart 1923'de Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa (Özler) döneminde bir genelge ile kabul edildi. 3 Mayıs 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinde Telif ve Tercüme Heyeti üyelerinden Mustafa Rahmi Balaban, Gazi Paşa Hazretlerinin Maarif Umdesi-Asri Terbiye ve Maarif adıyla makaleler yayımlamaya başlamış ve bunlar daha sonra bir kitapta toplanmıştır. Atatürk'ün eğitime ilişkin söylevleri ve bu birincil kaynaklar dikkatlice incelediğinde eğitimin ulusal, demokratik, laik, karma ve üretici olması gerektiği daha cumhuriyetin ilanından önce de vurgulanan özellikler olduğu görülecektir. Halk egemenliği, 29 Ekim 1923'de Cumhuriyetin İlanı ile kesin olarak kurulmuştur. Atatürk'ün ricası üzerine Cumhuriyet Halk Partisi'nin parti grubunda kürsüye çıkıp, "Hükûmet şekillerini birer birer saymaya gerek yok. Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir; dedikten sonra kime sorsanız bu cumhuriyettir. Doğan çocuğun adıdır. Ama, bu ad bazılarına hoş gelmezmiş, varsın gelmesin, bu doğan çocuğun adı cumhuriyettir." diyen 70 yaşındaki yaşlı tarihçi ve eğitimci Abdurrahman Şeref Bey'dir. Abdurrahman Şeref, İmparatorluğun son yıllarında Galatasaray Lisesi'nde Osmanlı tarihi ve İslam tarihi öğretmenliği, Mekteb-i Mülkiye'de müdürlük ve Coğrafya Öğretmenliği ve Eğitim Bakanlığı yapmıştır. 1909'da Osmanlı Devleti'nin Vak'anüvisliğine atandı. Meclis'deki pek çok milletvekilinin öğretmeni olmuş ve saygı duyulan bir kişidir. Aslında Abdurrahman Şeref, 1888'de yazdığı Genel Coğrafya kitabında cumhuriyet hükûmetini detaylı olarak tanımlıyordu. Fakat 1890'larda uygulanan sansürden onun ders kitabı da nasibini almış ve cumhuriyetten söz edilen kısımlar çıkarılmıştır (Demiryürek, 2003:148-149). 1923'ten sonraki gelişmelere baktığımızda, Atatürk önderliğinde sefalet ve cehalet ile mücadelenin birlikte ele alındığını görmekteyiz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
TURKUAZ Uluslararası Türk Dünyası Bilimsel Araştırmalar Dergisi , 2022
KURULUŞUNDAN 90.YILINA TÜRKİYE CUMHURİYETİ ULUSLARARASI SEMPOZYUMU, 2013
ULUSLARARASI TÜRKİYE CUMHURİYETİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLERİ, 2008
Başkent Ankara Dergisi vol.2 sayı.5, 2019
Kilis 7 December University Journal of Theology, 2020
Mavi Yeşil Dergisi, 2023
Türk Yurdu, 2023
Journal of Turkish Studies, 2015
Cumhuriyet Dönemi Din Devlet İlişkisi, 2018
Atatürk Araştırma Merkezi dergisi, 1998
Hayat Oyun Kayboluş: Tutunamayanlar Kitabı, 2021