Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
The culture of societies emerges in two the ways; oral culture and written culture. Oral culture is the primary source of written culture. Dengbêjlik tradition, based on a long history, is one of the main elements of oral culture in Kurdish society. Dengbêjs, with their klams and strans, not only kept the oral culture alive and made them reach today but also reserved a special place in the folk literature. Şakıro, a famous dengbej lived in this centuary, sang more than a hundred strans and took an important place in dengbêjlik tradition. In this study, we examined the lamentations in Şakıro’s strans. The main subject of the study is to investigate lamentation and lamentation tradition, Şakıro’s life and Şakıro’s lamentation instruments to functions.
Kurdiname, 2022
Kurte Şêx Şemsedînê Qutbê Exlatî yek ji şêxên Xelwetî yên sedsala XVII-an e ku di dîroka kurdan a tesewifî de jî şair û mutesewifekî giring e. Wî li bajarê Xelatê di tekya û hengahan de xizmetên îrşadê bi rê ve biriye ku ev bajar di wê serdemê de yek ji navendên giring ên tesewifî yên Mîrektiya Bedlîsê bû. Malbata Şêx Şemsedîn, bi eslê xwe ji Hemedanê ye ku ew der dikeve herêma berfireh a Cîbal/Kohistanê. Wê malbatê di dîrokê de maweyeke dirêj ji bo terîqeta Suhrewerdiyê xizmet kiriye û piştre derbasî hêla Xelatê bûye. Li Xelatê, piştî ku întisaba terîqeta Xelwetiyeyê kiriye vê carê jî li vê deverê bûye nûnerê vê terîqetê û ji bo belavbûna wê gelek hewl daye. Îcar ji vê malbatê Şêx Şemsedînê Qutbê Exlatî herçiqas di silsileya Xelwetî de xwedî cihekî giring bigire û di warê tesewifê de hin berhem nivîsîbin jî îro tenê dîwançeyeke wî maye. Naveroka helbestên wî yên tesewifî bêtir esas û usûlên wehdetê wucûd, seyrê sulûk, evîna îlahî, zuhd, tezkiyeya nefsê û mijarên bi vî rengî dihewîne. Di nav wan helbestên wî de qesîdeya wî ya bi paşserwaya "Çelebî" ji hevdeh beytan pêk hatine ku ji aliyê ahenga mûzîkê û serwaya hundirî ve dewlemend e. Şair di vê qesîdeya xwe de ji ilmê belaxetê sûd wergirtiye û serî li hunerên wek luzumî mala yulzem yan jî îltizamê daye û bi awayekî hostayane teknîkên onomatopoeia û alîterasyonê bi kar anîne. Wî esasên bingehîn ên tesewifî yên wekî teqwa, zikrên şevê, nimêja teheccudê, înziwa û xelwetê di vê helbesta xwe de xebitandine. Me di vê xebatê de ev qesîde ji aliyê dîrokî, dînî, mûsîqî û edebî ve rave kir û li gorî rêbaza şiroveya modern analîza wê ya tesewifî kir. Armanca me bi vê nivîsarê ew e ku em bi rêya tehlîla qesîdeya Şêx Şemsedînê Qutbê Exlatî tevkariyê li lîteratura şirove û analîza helbestên kurdî bikin.
TÜRÜK, 2022
Nisan 1971-Haziran 1972 tarihleri arasında Eskişehir’de on dört sayı olarak çıkan Deneme dergisinin sahibi ve sorumlu yönetmeni Sadık Ayaz’dır. Aylık sanat dergisi olarak çıkan dergide şiir, öykü, deneme, oyun, günlük, inceleme türünde yazılara yer verilmiştir. Çoğunluğunu lise çağlarındaki gençlerin çıkardığı dergi, bir taşra yayını olmasına rağmen dikkat çekmiştir. Nabi Avcı, Haydar Ergülen, Ahmet Kot, Metin Önal Mengüşoğlu, Cumali Ü. Hasannebioğlu, Erdem Bayazıt, Atasoy Müftüoğlu gibi isimleri bir araya getiren Deneme, daha sonra Ankara’da Gelişme adıyla çıkmaya devam eder. Çoğu ismin müstear kullanarak yazdığı dergi, özellikle deneme türündeki yazılarıyla dikkat çeker. Altmışlı yılların popülerleştirdiği edebi anlayışa, materyalizme, Batı’ya ve yabancılaşmaya karşı sert bir tavrı olan dergide, öyküler ve şiirler klasik üslûptan uzak, yenilikçi bir anlayışla kaleme alınmıştır.
Sibirya Çalışmaları I, 2023
Tuva Şamanizmi'nde düŋgür "Şaman tefi" kavramının karşılaştırmalı olarak incelenmesi
Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı Yayınları / Women’s Library and Information Center Foundation, 2016
Bu çalışmanın amacı; Kürt kültürünün önemli bir geleneği olan dengbêjliğin erilliğini tartışmaktır. Dengbêjlik (geleneği) eril midir? Toplumsal belleğin en önemli taşıyıcılarından biri olan dengbêjliktebir dengbêj olarak kadının yeri nedir? Elbette bu sorulara tam anlamıyla cevap vermek bu çalışmada mümkün değildir. Bu sebepledir ki; bu soruların cevabının referans mekanı, 2010'dan beri Van'da faaliyet gösteren, depremle beraber faaliyetlerine bir süre ara vermek zorunda kalan, "Kadın Sanatçılar Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği" olarak belirlenmiştir. Dernek çatısı altında sadece kız çocuklarına verilen "dengbêjlik" kursunun bu noktada görünür kılınması bu çalışmanın bir başka hedefidir. Kursu veren dengbêj Gazîn ve kursiyer olan küçük kadın dengbêjlerle yapılan röportajlar yukarıdaki sorunsalları tartışma noktasında önemli ipuçları vermektedir. Kendilerini, "destanları, aşk hikayelerini, isyanları, tarihi olayları sesleri ile canlandıran ozan kadınlar" olarak tanımlayan dernek üyeleri, kadın kimliğini kültürel sahada nasıl inşa etmektedir? Nesilden nesile eril bir tarihin içinde aktarılan bir gelenek olan dengbêjliğin tartışmaya açılacak olan erilliği bu örnek sahada görünür kılınmayı başarabilmiş midir? Yoksa erillik; dil, aktarım vb. başlıklarda tekrar mı etmektedir? Tüm bu soruların peşine düşen bu çalışma; görünürde bir kültürün yaşatılması, aktarılması niyetinin altında yatan kadın kimliği inşasını ve kadınların kendilerine ait bir alan oluşturma ihtiyaçlarını ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Bu çalışma; farkındalık yaratmanın ve Van'daki küçük kadın dengbêjleri görünür kılmanın peşine düşmektedir.
2012 senesinin başlarında, matematikçi Ian Stewart "Bilinmeyenin İzinde: Dünya'yı Değiştiren 17 Denklem" başlıklı kitabını yayımladı ve insanlığın tarihinde keşfedilen 17 matematiksel denklemi, bilimsel yoğunluğundan kurtararak, herkes tarafından anlaşılabilir bir hale soktu. Prof. Dr. Ian Stewart' a bu kitabını neden yazmaya karar verdiği sorulduğunda şöyle yanıt veriyor: "Denklemler kesinlikle sıkıcı olabilir ve çok karmaşık görünebilirler. Ancak bunun sebebi genellikle sıkıcı ve karmaşık bir şekilde sunulmalarındandır. Benim okullarımızdaki matematik öğretmenlerine göre bir avantajım var: Size toplamayı kendi başınıza nasıl yapacağınızı göstermeye çalışmıyorum. Denklemlerin nasıl çözüleceğini bilmeden de onların güzelliğini ve önemini takdir edebilirsiniz. Benim niyetim onları kültürel ve insani bir hale sokmak ve onları tarihimizdeki maskelerinden arındırmaktır. Denklemler, kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bu denklemlerin arkasındaki hikâyeler, onları keşfedenler, onların yaşadıkları dönemler ve benzerleri oldukça etkileyicidir." Bu yazımızda sizlere bu denklemlerle ilgili kısaca bilgileri vereceğimiz bir özet sunacağız. Böylece Prof. Stewart'ın kitabında yapmaya çalıştığının kısa bir örneğini göstermeye çalışacağız. Ayrıca modern kullanımlarına birer ikişer örnek vererek ne gibi alanlarda kullanıldığını anlatmayı hedefleyeceğiz. Bu denklemlerin tek kullanım alanlarının bu örnekler olmadığının altını çizmek isteriz. Bizim başlığımız neden kitabınkinden farklı? Çünkü Prof. Stewart'ın dâhil etmediği 1 denklemi (Newton'un İkinci Yasası) dâhil ettik. Zaman içerisinde başka büyük denklemlerle karşılaşacak olursak, onları da yazıya dâhil edeceğiz.
International Journal of Filologia, 2024
Yeryüzünde inşa edilen ilk bina, ilk mabet ve Müslümanların kıblesi olan Kâbe; dinî mahiyetinin yanında kültür ve edebiyatımız açısından da çok önemli bir değerdir. Türk edebiyatında Kâbe; Hz. Âdem'den başlayarak diğer peygamberler, özellikle de Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Muhammed'in (sav) hayatı ve peygamberlik dönemleri bakımından ele alınmıştır. Edebiyatımızda Kâbe konulu müstakil Kâbe-nameler yazılmakla beraber hac seyahatnameleri, menazil-i hac ya da menasik-i hac türündeki manzum ve mensur eserlerde Kâbe'nin İslam inancındaki yeri ve önemi üzerinde durulmuştur. Edebî eserlerde Kâbe'nin dinî hususiyetleri ve hac ibadetindeki yeri hakkında bilgi verilmekle beraber bazı divan şairlerinin Kâbe'yi hakiki mahiyetinin dışında, soyut unsurları karşılamak amacıyla bir mazmun olarak değerlendirdiği görülmektedir. Divan şiiri estetiğinde Kâbe, teşbih, istiare gibi çeşitli edebî sanatlar yoluyla bir benzetme unsuru olarak da kullanılmıştır. Necatî Bey, Bakî, Ahmet Paşa, Taşlıcalı Yahya; Kâbe'yi şiirlerinde bu minvalde kullanan şairlerden bazılarıdır. Mazmunları kullanmada mahir bir sanatkâr olan Emrî (ö. 1575) de şiirlerinde Kâbe'yi benzetme unsuru olarak ele alan isimlerdendir. Onun şiirlerinde Kâbe'nin, âşık ve sevgiliyle ilgili çeşitli durumları aktarmada bir mazmun olarak kullanıldığı görülmektedir. Çalışmada Edirneli Emrî'nin Dîvân'ında "Kâbe" mazmunu ve beytü'l-harem, kıble, mihrap, zemzem, Mekke kulpu gibi Kâbe ile alakalı kavramların ne manalara geldiği ve hangi benzetmelere konu edildiği incelenmeye çalışılmıştır.
Sanatçının önündeki ezeli tuzaktır: Populizmin cazibesine kapılıp metni güncele, şöhrete, beğenirliliğe, alkışa kurban etmek. Nâbî'nin de önüne bu tuzak çıkmış. Populizm kavramı çerçevesinden Nâbî'ye bakmaya çalışan bir deneme.
Özet Bu çalışma, Mezopotamya coğrafyasında yaşanan dengbêj kültürünün yapı taşları ve farklı sanat dallarına olan etkisini anlatmaktadır. Dengbêjler hangi şartlar altında yaşadığı ve sanatını sergiledikleri alanlar ele alınmıştır. Dengbêjliğin ana kaynağı olan; aşklar, göçler, savaşlar ve diğer doğal,toplumsal olayların dengbêj ruhuna yansımalarının evrensel boyutunu içerir. Bu sanatın, toplumdaki yeri ve bu sözlü tarihin folklorik süreçleri temalandırılmıştır. Mezopotamya için dengbêjlik bir can suyu niteliğindedir. Yazı dili üzerindeki baskılar, yasaklanmalardan dolayı dengbêjlik bütün bir kültürün bekçiliğini üstlenmiştir. Bu " bekçilerin " biyografileri ve röportajları yer almaktadır. Anahtar kelimeler: dengbêj,kültür-sanat,kelam Giriş Bilge ozanlar olan dengbêjler, Kürt tarihi boyunca belleğinde yer edinmiş önemli olayları destansı kılamlarla(türkülerle) insanın ruhunu saran ve etkileyen bir tarzda söylemişlerdir. Yazının kullanılmadığı dönemlerde toplumsal olayları hep canlı tutup önceki kuşakların bıraktıkları mirası,her yeni gelişmeyle beraber bir sonraki kuşağa aktararak 20. yüzyıl sonlarına kadar süren, gelişmiş bir sözlü edebiyat geleneğini oluşturmuşlardır. " Bizim eserimizi bizden alsınlar. Nasıl ki biz Evdalê Zenikê'den aldık, onlar da bizden alsınlar. " [1]Kürtlerde yazının yaygınlaşmasına kadar bu önemli misyonu taşıyarak, yazılı Kürt edebiyatının temelini oluşturan destanların,kılamların,hikayelerin ve masalların önemli bir bölümünü günümüze kadar ulaştırmışlardır. Medrese de eğitim görmüş şairlerin eserleri bu istisnanın dışındadır.
Yaptirim sisteminin baglami içerisinde takip etme prosedürleri ceza hukuku uygulamalarinin kullanilmasi ile sonuçlanabilir.
Uluslararası Dengbejlik Kültürü ve Dengbêjler Sempozyumu, 2019
Among the literary traditions, one of the issues most difficult to negotiate on is “genre”. The reason for this is that a clear distinction cannot be made between the concepts form and genre. What some researchers call genre may be considered as form by another or vice versa. This situation can easily turn in to a problem. Another reason is making evaluations without bringing similar literary products together. The genre and form problem in the dengbêji tradition constitutes a basic is suet hat cannot be agreed upon. Although it was mentioned briefly in a few studies, a detailed genre and form study has not been done so far. That the works performed in the dengbêji tradition are mostly verbal, in other words, that are not written generally, prevents the genre and form studies to be done in a healthy way. In this study, after explaining the characteristics of genres and forms, it will be tried to determine the genres in the dengbêji tradition. Besides, a classification proposal will be put forward based on the dengbêji products compiled within the scope of the study.
Aslında 10-15 yıllık mazisi olan bu "kalıp tanımı", İngilizcesinden kelimesi kelimesine tercüme etmek gerekirse "orta gelir kapanı" demek daha doğrusu olabilir. Ama tam manasını vereceksek "gelişmekte olan ülkelerin manileri (her üç-dört anlamda da)" demek daha doğrusu olacaktır. "Orta Gelir", ülkelerin kişi başına (KBG) USD tanımlı gelirin seviyesini ifade ediyor: 2021'e gelmeden önce KBG'i 12,500.-USD'yi geçemeyen ve fakat 4,000.-USD üzerindekilere üst orta gelirli ülkeler deniliyordu. Esasına bakılırsa sadece 1,000.-doların altındaki KBG düşük kategoride sayılıyor.
1 Bu makale, yazarın "Salâhaddin Eyyûbî'nin Haçlı Siyaseti ve Kudüs Haçlı Krallığıyla Yaptığı Antlaşmalar" adlı doktora tezinden istifade edilerek hazırlanmıştır.
Klâsik Türk edebiyatı metinleri, edebî hüviyetleri haricinde kadîm kültürümüze ve tarihimize ait birçok kıymetli bilgiyi barındıran hazinelerdir. Bu metinler günümüz okuruyla buluştukça klâsik döneme dair kimi müphem hususların da açıklığa kavuşmasına vesile olmaktadır. Söz gelimi yeni çalışmalar sayesinde kudretli Dîvân şairi Nâbî'nin biyografisine birtakım bilgilerin eklenmesi zarureti doğmuştur. İlgili mevcut biyografiler Nâbî'nin eğitiminde ve şiir tarzının tekâmülünde Diyarbakır'ın ve oradaki şairlerin tesiri üzerine kayda değer bilgiler içermemektedir. Hâlbuki gençliğinde Diyarbakır'ı aralıklarla ziyaret eden Nâbî'nin; dil, mûsıkî ve şiir konusunda bu şehirde ciddi tecrübeler edindiği anlaşılmaktadır. Bu çalışmada bazı yeni verilerden hareketle Nâbî'nin Diyarbakır ile münasebetine temas edilecektir. Ardından Dîvân neşrinde yer alan " âmed? " (=Âmid) kavramının tashihi vesilesiyle şiirin anlamı bu zaviyeyle yeniden değerlendirilecektir. Anahtar Kelimeler: Nâbî, Diyarbakır, Nâbî Dîvânı, Âmid. Osmanlı Devleti'nde her alandaki ihtişamın zevale yüz tutmaya başladığı devirde edebiyat alanındaki en güçlü nefeslerden olan Nâbî, bereketli ömrü boyunca göz önünde yaşamış bir sanatkârdır. Urfa, İstanbul, Halep ve Harameyn gibi bölgeler şairin hayatındaki önemli menzillerdir. Nâbî'nin biyografisini her yönüyle irdeleyen çok sayıda değerli araştırma bulunmakla beraber her ne hikmetse bu kitap ve makalelerde şairin edebiyat, mûsıkî ve diğer sanat dalları üzerine ilk derslerini aldığı ve farklı dönemlerde ziyaret ettiği Diyarbakır ile münasebeti üzerine bilgi verilmemiştir. Son dönemlerde şairin bu şehirdeki hatıralarına temas eden birkaç çalışma neşredilmiş, ancak onun biyografisine girecek şekilde arzu edilen neticeye ulaşılamamıştır. Bu çalışma kapsamında konu ile ilgili mevcut çalışmalar da göz önünde bulundurularak ve bunların dışında Nâbî'nin Diyarbakır hayatına ışık tutacak bazı ipuçlarının peşine düşülerek söz konusu mesele tekrar akademi câmiasının dikkatine sunulacaktır.
Münih/ALMANYA II.Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi- (26-28 Ocak 2007) 'inde Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. İlyas YAZAR tarafından bildiri olarak sunulmuştur. (hocam affınıza sığınarak arşiv maksadı ile yayınlıyorum)
17th century is a period which were lived intense domestic disturbances and political problems in Ottoman Empire. In this century, Nâbî, who was one of the skillful poets in Ottoman field of Turkish Literature lived and became the founder and the most important representative of a literary movement known as "Hikemî poem style" in Turkish literature.
Öz 19.yüzyılın ilk çeyreğinde Rusya mparatorluğu ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi açıdan muazzam ölçüde önem taşıyan olayların yaşandığı oldukça karmaşık bir dönem geçirir. Bu döneme damgasını vuran en önemli iki olay, 1812 Anayurt Savaşı ve 14 Aralık 1825 Dekabrist Ayaklanması'dır. Ülkeye anayasal düzen getirme, toplumsal adaleti sağlama ve serfliği ortadan kaldırma amacı ile çarlık rejimine karşı ayaklanma çıkarmayı tasarlayan ve bu hedefleri doğrultusunda gizli örgütler kuran bir grup genç Rus subaydan oluşan Dekabristlerin önemli bir bölümünü şairler oluşturur. Başkent Peterburg'ta Senato Meydanı'nda gerçekleşen Ayaklanmanın Aralık ayında gerçekleşmesi nedeniyle Rusçada Aralıkçı anlamına gelen Dekabrist sözcüğü ile nitelendirilirler. Dekabrist şairler siyasi ve toplumsal görüşlerini geniş kitlelere yayma amacı doğrultusunda, edebiyatı propaganda aracı olarak görürler. Çalışmalarını sürdürdükleri dönemin 19.yüzyılın başına denk düşmesi sebebiyle, romantizm akımının etkisiyle diğer türlerle karşılaştırdığımızda çoğunlukla şiir türünde eserler verirler. Kaleme aldıkları şiirleri incelediğimizde, bu eserlerin içerik açısından birçok ortak özellik barındırdığı görülür. Bu çalışmada Dekabrist şiirinin içerik açısından ortak olan özelliklerini aktarmaya çalışacağız. Abstract In the first quarter of the nineteenth century The Russian Empire undergoes a trying period in which economic, social, cultural and political changes happen. The two most important events that leave marks upon this period are the Patriotic War of 1812 and 14 December 1825 Decembrist Revolt. A group of young Russian army officers plan to rise in revolt against tsarsdom as they aim to bring the country constitutional rights and social justice and to abolish serfdom. In order to meet their goals, Decembrists found secret societies. Because this revolt occurred in December, these army officers are called Dekabrist which means in Russian language Decembrists. Most of Decembrists are poets. Decembrists count their literary works as instruments to spread their political and social opinions throughout the country. As Decembrists create their literary works in the first half of the nineteenth century, they are strongly influenced by theliterary movement-romanticism. In other words, compared to other literary genres Decembrists poets mostly write poems by the influence of romanticism. Their poems are quite similar in content. The aim of this study is to define the characteristics of Dekabrist poetry.
YENİCELİ ÂŞIK SIDKÎ BABA ve POPÜLERLİK ÇERÇEVESİNDE KÜLTÜR-SANAT SEMPOZYUMU, 2016
Bildiri, Mersin ili Tarsus ilçesi Yenice ve Bağlarbaşı köyü/mahallelerinde yaşamış ve bu yerleşim yerleriyle tanınan iki büyük âşık Sıdkî ve Nevruz’u konu edinmiştir. Her iki âşık da Dede Garkın mürşit Ocağı’na bağlı ve Kargın aşireti mensuplarıdır. Her iki âşık etrafında Dedekargın ve onunla ilgili yazılmış şiirleri aktarılacaktır. 18. yüzyılın ikinci yarısı ve 19. yüzyılın ilk yarısına kadar yaşamış döneminin güçlü ozanlarından birisi olan Âşık Sıdkî, Dedekargın aşiretindendir. Dedekargın toplulukları Oğuz’un Bozok koluna bağlı Yıldızhan’ın dört oğlundan -Afşar, Kızık, Beydili, Kargın- birisi olan Kargın boyuna mensuptur. Dedekargın aynı zamanda Anadolu’daki yedi mürşit ocağından birisidir. Ocağın merkezi Malatya’da Tohma Çayı üzerinde bulunan Dedekargın köyüdür. Talip topluluklarının bir kısmı Malatya Dedekargın köyünden ayrılarak farklı yörelere göç etmişler ancak merkezle olan ilişkileri devam etmiştir. Günümüzde Dede Garkın Ocağı temsilcileri Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Halep, Erzurum, Malatya, Çorum ve büyük şehirlere göç edenlerden oluşmaktadır. Aynı şekilde Dedekargın aşiretine mensup 1782–1860 yıllarında Tarsus’un Bağlarbaşı köyünde yaşamış bir başka ozan da Âşık Nevruz’dur. Nevruz da Sıdkî gibi güçlü bir ozandır. Nevruz’un şiirlerinin bir kısmı tarafımdan yayımlanmış ancak büyük bölümü cönklerde incelenmeyi beklemektedir. Her iki aşığın da aynı bölgeden olması ve aynı aşirete/dede ocağına bağlı olması dolaysıyla üzerinde ciddi bir araştırma yapılması gerekmektedir. Bu bildiride Dede Garkın Ocağı ve âşıkların ortak noktaları üzerinde durulacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.