Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
25 pages
1 file
DOKSAN ÜÇ HARBİ TEFTİŞ RAPORU
Elinizdeki bu kitap, iki adet el yazması Osmanlıca defterin, okunarak sadeleştirilmiş halidir. Bu iki defterin birincisi 1 den 41. Sayfaya, ikincisi de 42'den 75. Sayfaya kadar bölümleri ihtiva etmekte olup toplamda 75 sayfalık bir defterdir. Defterin Başlığı: "Rusya Muharebesi'nde Bir Sahife-i Hatıratım" dır. Kitabımıza, "93 Harbi Teftiş Raporu" adını vermemizin nedeni; İstanbul'dan teftiş göreviyle hareket eden Seryâver Mehmet Emin Paşa ile birlikte Yüzbaşı Faik Bey, önce Kafkas Cephesini arkasından Balkan Cephesini teftiş etmiş olmalarındandır. Burada gördüklerini defterine not almış olan Yüzbaşı Faik Bey, 6 Temmuz 1878 de başlayan "Olağanüstü Divan-ı Harp" de bu notlarını "Şahit" sıfatıyla mahkemeye verdiğini ifade etmektedir. 3 Mart 1878 de imzalanan Ayastefanos antlaşmasından dört ay sonra başlayan bu mahkemeye sunulan bu beyanların, bahse konu bu iki deftere kaydedilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Defterlerin içeriğinin 1878 yılında yazıldığı ve o günün gazetelerinde de neşredildiğini Yüzbaşı Faik Bey beyan etmektedir.
DOGU BATI KARSITLIGI BAGLAMINDA HERODOTOS VE PERSLER HAKKINDAKI GORUSLERI , 2021
SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) uluslararası hakemli bir dergi olup yılda 12 kez yayınlanır. SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) Dergisi, sosyal bilimlerin her alanından yazı yayınlayan bir dergidir. Bu çerçevede özgün bilimsel makaleler, çeviriler, çeviri-yazılar, röportajlar, kitap, makale, sempozyum, panel ve bilimsel etkinlik tanıtma çalışmaları ile nekroloji metinleri yayınlar. Ayrıca, sunulduğu yer, toplantı ve tarihin kaydedilmesi ile başka bir yerde yayınlanmamış olması şartıyla sempozyum bildirileri de yayınlanabilir. Ancak bu yayın etkinliğinden kaynaklanması muhtemel herhangi bir sorunun sorumluluğu yazara aittir. Yayınlanması için SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) Dergisi'ne gönderilen yazıların basım ve yayın hakları dergiye devredilmiş olur. Bu yazılar dergi yönetiminden izin alınmaksızın bir başka yayın organında yayınlanamaz, çoğaltılamaz ve kaynak gösterilmeden kullanılamaz. SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) Dergisi, yayınlamış olduğu metinleri çeşitli mecralarda yayınlayabilir. SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) Dergisi'ne gönderilmiş yazılardan kaynaklanması muhtemel herhangi bir yasal, hukuksal, ekonomik ve etik sorumluluk, söz konusu yazı yayınlanmış olsa bile yazarlarına aittir. Dergi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. SOBİDER (Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Science) Dergisi'nin yayın dili Türkçe olmakla birlikte İngilizce, Almanca, Fransızca,..vb. dillerden gelen yazılar da değerlendirmeye tabi tutulur ve hakemler tarafından yayımlanması uygun görüldüğü takdirde yayınlanır.
Kendini dünyanın odağına koyan Batı merkezci yaklaşıma göre doğu sadece coğrafi bir mekân değil, daha çok uygarlığın götürülmesi gereken egzotik ve incelenmeye muhtaç bir düşünüş biçimidir. Oryentalizm (Şarkiyatçılık) ise egemen batı düşüncesine göre "öteki"leştirilmek istenen doğulunun toplumsal yaşantısı ve düşünüş biçimine ilişkin yapılan çalışmalardır. Burda anlamaktan çok dışarda tutmaya dönük bir çaba vardır. Yerkürenin bir yarısının diğer yarısı karşısındaki göreli üstünlükleri üzerine kurulmuştur bu yaklaşım. Hristiyan Batı'da resmi biçimiyle Şarkiyatçılığın 1312'de Viyana'da toplanan Kilise Şurası'nın "Paris, Oxford, Bologna, Avignon ve Salamanca" üniversitelerinde "Arapça, Yunanca, İbranice ve Süryanice" kürsülerinin kurulmasını kararlaştırmasıyla birlikte başladığı kabul edilir. Oxford'da bir "Şark Fakültesi", Princeton'da bir "Şark İncelemeleri Bölümü" var. İngiliz hükümeti, 1959 gibi görece yakın bir tarihte bir kurula "üniversitelerde, Şark, İskandinavya, Doğu Avrupa ve Afrika araştırmalarındaki gelişmeleri gözden geçirme ... ve gelecekteki gelişmelere ilişkin önerileri inceleme, denetleme" yetkisini vermiştir.
Ömer Halisdemir University Journal of the Faculty of Economics and Administrative Sciences, 2022
Alderson’s efforts to define the scientific theoretical framework of marketing, that have been started in the middle of the last century, have not been completed yet. Meanwhile, there is no common determination for the beginning of the marketing history, yet. These uncompleted and undetermined situations lead marketing people to continue looking for the history of marketing. The objective of this conceptual study is to contribute to the literature on the marketing history by reviewing previous studies on socioeconomic activities that occurred in Anatolia during the prehistorical period and to try finding out traces to be served in the history of marketing. Moreover, to contribute to a few studies on the history of marketing in Ancient Anatolia. At the end of the Ice Age which lasted more than half a million years and in which people had survived by hunting and gathering, the Neolithic age began and people passed to settled life. Those people started to live in villages nearby a river or a lake and deal with agriculture and taming animals to use them in their daily life and they became productive. Finally, they found out to exchange their excess products with other producers who have what they need and meanwhile request their products. They presented the first attempts at economic transactions by exchanging, sharing, and distributing their products and goods. European marketing school accepts the ancient greek period for the beginning of marketing history. However, this conceptual study will provide evidence-based on previous written archeological sources about prehistorical Anatolia to date earlier the beginning of the marketing history than ancient Greek through the Bronze Age, considering the advanced commercial activities of Assyrian trading colonies.
Journal of Sustainable Educational Studies (JSES), 2021
Özet Düşünme eğitimi, çağlar boyunca insan eğitiminin temelinde yer almaktadır. Çocuklarımızı sadece bilişsel açıdan değil, duyuşsal, devinişsel ve sosyal açıdan da eğitirken öncelikle onların zihinlerini eğitir, düşünme becerilerini geliştirmeye çalışırız. Bu noktada öğretmenlerin, çocukların düşünme süreçlerini anlamaları ve onların dünyayı algılamadaki temel zihinsel tutumları kazanmalarını sağlamaları oldukça önemlidir. 21. yy insan profili göz önünde bulundurulduğunda, öğretmenlerin benimsediği eğitim anlayışının, izledikleri stratejilerin, uyguladıkları yöntem ve tekniklerin, öğrencilerin düşünme eğilimlerini ve yeterliklerini arttıracak nitelikte olması gerektiği rahatlıkla söylenebilir. Onların düşüncelerinin somutlaştırılarak görünebilir ve izlenebilir bir hale getirilmesi düşünme eğitiminin önemli bir parçasıdır. Bu bağlamda öğretmenlere ilgili süreci yönetirken destek olacak nitelikte farklı eğitsel uygulamaların tanıtılması faydalı olacaktır. Bu çalışmada, Harvard Üniversite'sinde başlatılan Project Zero adlı geniş çaplı bir projenin altında yer alan Görünür Düşünme Yaklaşımı hakkında detaylı bilgiler sunulmuştur. Görünür Düşünme Yaklaşımı, bireylerin düşünme süreçlerini harekete geçiren ve düzenleyen, eğitimin her kademesine hitap eden, içinde çok sayıda ve çeşitlilikte stratejiler barındıran bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda düşünmenin, düşünen kişinin kendisi ve etkileşimde bulunduğu kişiler için görünür olmasını hedefleyen, pratik, tekrarlanabilir, esnek birtakım rutinler yer almaktadır. Bu çalışmada, düşünme rutinleri olarak adlandırılan bu rutinlerden bazıları tanıtılmış ve fen öğretiminde nasıl uygulanabileceğine ilişkin örnek bir ders planı sunulmuştur. Araştırmanın, fen bilimleri dersine özgü becerilerin geliştirilmesi, özellikle de bilimsel süreçte düşünme kültürünün oluşturulması açısından alana ve fen bilimleri öğretmenlerine katkı sağlayacağı beklenmektedir.
TÜRKÇÜLÜĞÜN ZONGULDAK’TAN YÜKSELEN SESİ: DOĞU DERGİSİ
Münih/ALMANYA II.Uluslararası Batı Trakya Türkleri Araştırmaları Kongresi- (26-28 Ocak 2007) 'inde Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi Ana Bilim Dalı Araştırma Görevlisi Dr. İlyas YAZAR tarafından bildiri olarak sunulmuştur. (hocam affınıza sığınarak arşiv maksadı ile yayınlıyorum)
Ne İslâmiyetsiz bir millî varlığı ne de milliğinden vazgeçilmez bir dindarlığı savunur. İkisinin sentezini yapan Filibeli, Batı Medeniyetine karşı olumlu tavır takınmıştır.17 Fakat bu olumlu tavrı hayranlık biçiminde değil eleştireldir. Avrupa’yı koşulsuz taklit etmek isteyenleri “Avrupa’yı vukufsuz bir gözlükle müşahede eden bir takım saf diller” olarak tavsif eder.
ABSTRACT It is necessary to describe the concept of human nature due to ambiguity of its content, and to the lack of concensus on its description. In this context, the concepts of " human " and " nature " should be handled separately and " What does human nature involve? " " Is there one human nature or are there more than one? " " Is it possible to separate human nature a s primary and secondary, the one is owned naturally from born and the other one is acquired by actions? " are the questions that should be answered. 20 th century philosophers have taken the developments in science and technology, protection of human health and the new methods that are offered for human survival into consideration and added interrogation of human essence as a manufactured presence to the interrogation of human essence as a natural presence. The effects of contemporary biotechnological and genetic developments on the future of human nature are tackled in Habermas' The Future of Human Nature. In this context, the aim of the essay is to examine contemporary philosopher's ideas and to deal with interrogation of essence of human nature since Protogoras and also to examine Habermas' ideas which are accepted as the milestones of this interrogation by making references to philosophers of Ancient Greece and Age of Enlightenment.
DOGU BATI, 2000
Fuad Koprulu can be considered as the first Turcologist in modern sense in Turkey. He is a distinctive scholar of Turkish history and literature. This article evaluate the approach of Koprulu to social sciences, history, and nationalism. The paper also try to clarify his history and literature subjects according to his publications. The research is concluded with his his life in politics.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
YABANCI GÖZLERDEN TÜRK HALK KÜLTÜRÜ, 2024
AKSARAY ÜNİVERSİTESİ İKTİSADİ VE İDARİBİLİMLER FAKÜLTESİDERGİSİ, 2020
CUMHURIYET DONEMINDE AKCAABAT ILCESI NIN NUFUS DEGISIMI, 2018
V. ULUDAĞ ULUSLARARASI İLİŞKİLER KONFERANSI, 2013
Erkeklerin Kadınlık Algısı Duygusal Cehalet mi? Ted Konuşmaları Üzerine Bir Analiz, 2022
Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, 2022
HALİDE EDİB’İN TÜRK KAHRAMANLARININ YABANCI DİLİ KULLANIMI, 2018