Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Journal of Turkish Studies
Bu çalışmada felsefe tarihi içinde, iki farklı kültür ve inanca sahip iki filozofun "bir" olarak ifade ettikleri varlığın, nasıl anlaşılması gerektiği konusundaki, özellikle kendi dünyalarından bakılarak, Plotinus ve Kindi'nin görüşleri ortaya çıkarılmaya çalışılmıştır. Bunu yaparken hem Plotinus'un ve hem de Kindi'nin kendi eserleri göz önünde bulundurulmuştur. Diğer taraftan Platinus'tan önce kavramla ilgili görüş ortaya koyan bazı filozofların da görüşleri hakkında, kısa da olsa, bilgi verilmiştir. Böylece "bir" kavramının Kindi'ye kadar geçirdiği aşama da göz önüne konulmaya çalışılmıştır.
Journal Of History School, 2018
Türk Tarihi ve Türk Dış Politikası içerisinde müstesna yere sahip konu başlıklarından bir tanesi şüphesiz Kıbrıs'tır. Gerek fethedildiği ve sonraki dönemlerdeki askeri, siyasi ve ticari anlamda stratejik önemi, gerekse de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk siyasi hayatı ve Türk Dış Politikası için ifade ettiği anlam dolayısıyla, Kıbrıs Adası her zaman politik ajandada üst sıralarda kendine yer bulmuştur. Öte yandan Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin iki asırdan fazladır, ticari bir ortağı ve askeri ve siyasi bir müttefiki olan Amerika Birleşik Devletleri ile olan ilişkileri ise özellikle Soğuk Savaş yıllarından beri yönetilmesi hassasiyet gerektiren bir konu olmuştur. Dolayısıyla Amerika Birleşik Devletleri'nin Kıbrıs meselesine müdahil olması şüphesiz üzerinde çalışılmaya değer bir konudur. ABD'nin Soğuk Savaş şartlarında Kıbrıs meselesine İngiltere'nin talebi ile dâhil olması konunun Türkiye açısından da konuyu daha hassas bir hale getirmiştir. Bu çalışmada ABD'nin Kıbrıs meselesine dâhil oluşu ve akabinde Kıbrıs Cumhuriyeti'nin kuruluşu içerisindeki rolü ABD Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) arşiv belgeleri ile desteklenerek incelenecektir.
Şarkiyat Mecmuası, 2011
Arap edebiyatının modernleşme süreci içerisinde en önemli kişilikler arasında yer almış, ama hep aykırı bir ses olarak tanınmış, bunun için de hemen hemen hiçbir yazara yapılmayan ağır eleştirilerle karşı karşıya kalmış Cibran Halil Cibran, aynı zamanda dünya edebiyatı içerisinde de önemli bir yere sahiptir. Bu makalede adı geçen şahsiyetin hayatı, edebi kişiliği, ayrıca Cibran öncesi Orta Doğu kısaca ele alınmıştır.
Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Araştırma ve düşüncenin konularını kavramlar üzerinden sonuçlandırmaya çalışmak büyük önem arz etmektedir. Kavramlar konusundaki çalışmaların ilk örnekleri Antik Yunan filozoflarına kadar gitmektedir. Bunlardan kendinden sonraki filozofları en çok etkileyen ise Aristoteles olmuştur. Bilim dalları ve düşüncenin konularını kavramlar üzerinden yorumlama ve tartışma geleneğinin Müslüman bilim adamları ve filozofları arasında da yaygın olduğu konusunda şüphe yoktur. Onlar, kendilerine problem ettikleri konuları, sadece önceki filozofların ürettikleri kavramlar üzerinden irdelememişler, yeni kavramlar da üretmişlerdir. Bîrûnî, bilimin ve düşüncenin hemen hemen her dalında eser bırakmış Müslüman bilim adamlarından birisidir. O, eserlerinin muhtevaları yanında yazımda kullandığı metodoloji ve kavramlar açısından da hâlâ dikkatleri üzerinde toplamaktadır. Bu çalışmada onun eserlerinde kullanmış olduğu bazı ilginç kavramlar tanıtılmaya ve yorumlanmaya gayet edilmiştir.
Türkbilig, 2021
Türk runik harfli eski Türk yazıtlarında, savaşlar, diplomatik ilişkiler gibi askerî ve yönetim ile ilgili konular epeyce yer tutuyor olsa da gündelik hayata dair izler de yer almaktadır. Çok zaman açık olarak ifade edilmemiş gibi görünse de bu izleri cümleler arasından seçebilmek mümkündür. Bitkiler, hayvanlar, zamanın ifade edilişi ve bazı inanç öğeleri, gündelik hayata dair en önemli bulgular olarak değerlendirilmektedir. Bu da eski Türk yazıtları marifetiyle eski dönem Türkler hakkında daha fazla bilgi edinilmesine imkân vermektedir. Eski Türk yazıtlarında tespit edilen hayvanlar da gündelik hayatın önemli bir parçası olarak değerlendirilmelidir. Bu hayvan adlarının bir bölümü doğrudan hayvan adı ile, bir bölümü yer adlarında geçmiş olması dolayısıyla bir bölümü ise on iki hayvanlı takvimde bir yılı göstermesinden dolayı elde edilmiştir. Bu makalede, Türklerin yaşadığı İç ve Orta Asya ile Sibirya'nın güney bölümlerinde yaşamıyor olmasından dolayı hayvan adı olarak tespit edilmemiş olan ve eski Türk yazıtlarında toplam dört kez tespit edilen 'maymun' anlamındaki bėçin sözcüğünün kökeni ile ilgili yeni bir öneri dikkatlere sunulacaktır. Makalede, önce eski Türk yazıtlarındaki görünüşü, yazımı, Türkçenin öteki dönemlerindeki tanıkları gibi konular üzerinde durulduktan sonra sözcüğün kökeni ile ilgili görüşlere değinilecektir. Ardından yeni bir öneri olarak Çince bingshen (丙申) birleşiği dikkatlere sunulacak ve birleşiğin eski Türkçe metinlerde bėçin biçimini aldığı vurgulanacaktır. Bingshen (丙申) birleşiğinin özellikle orta Çince metinlerdeki kullanım alanı ile takvim ve dolayısıyla zaman ifadesi konularında da bilgi verilecektir.
AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ, 2020
Türk şiirinin şairlerinden biridir. Şiiri insanlarõn ürettiği kavramlarõn insanŸstŸ bir çaba ile değerlendirilmesi ve yorumlanmasõ olarak gšren şair; hece vezni ile yazdõğõ şiirler üzerinden Beş Hececiler'e, vezinsiz ve kafiyesiz serbest şekil ile yazdõğõ şiirleri ile de 1. Yeni de dediğimiz Garip akõmõna yakõn bir şiir anlayõşõnõ benimser. Şiirlerinde folklor unsurlarõndan bolca yararlanan şair, halkõn duyuş, düşünüş ve yaşayõş tarzõnõ da şiirlerine yansõtõr. GŸneydoğu ağzõ ile yazdõğõ Anayasso adlõ şiiri ile Zap suyunun üzerine kšprŸ yapõlmasõnõ sağlayan şair, yoksulluk ve yozlaşma başta olmak Ÿzere sosyal; kadõn ve aşk konularõ başta gelmek Ÿzere de bireysel konularda, sadelik gŸzeldir felsefesini temsil eden şiirler kaleme almõş, bu şiirlerin 11 kadarõ bestelenmiştir. Betimsel tarama modeli ve belge çšzŸmleme yšntemi ile şiirlerinin incelenip değerlendirildiği bu makalede Şemsi BelliÕnin hayatõ, edeb" kişiliği, eserleri ve şiirlerinin konularõ ile şiirlerinde halk biliminden yararlanma özellikleri ve örnekleri üzerinde durulmuştur.
Journal of Yaşar University, 2009
Within the mother tongues or common languages of nations; there are special languages which come out according to social individual classes, professions, ages and social life conditions. In the context of the same language community; these special languages, which enable the communication of particular people with their own special words, have a value with the existence of people speaking that language. In our country, apart from slang and occupational jargons such as doctors', sailors', tailors', shoemakers', drivers'; there are "secret languages" which are formed by means of very different requirements, and known and used by very few people. Today in our country, except these special languages, there is another one called "secret language" which is known by a limited community and used by the Çepni people from Oghuz tribe settled in various areas of Anatolia and who believe in Alevism. The researcher, who drew our attention as a linguist to this special language called "secret language" by Çepni people and used by them as a "code" when there is a foreigner or someone considered as a foreigner, is Prof. Dr. Ahmet Caferoğlu. A "special" research or analyze on Çepni language including all of the Çepni people in our country hasn't been done so far. My research in 2007, which aims at re-questioning and evaluating my compilation study which I conducted in 1978 in Çepnidere village near Turgutlu, shows that after thirty years, this secret language completely lost its function. We notice that Çepni language lost its quality of being a special language including the secrecy of a religious belief which is actually banned and prosecuted and consisting of the words about economic requirements. Today, we realized that the Çepni people believing in Alevism, who gained economic strength and do
Eski Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi [Journal Of Old Turkish Literature Researches], 2021
It is known that proverbs and folk expressions have been used by our poets and writers since the earliest known works of Turkish Literature. In addition to using this common language material in the works they created, literary figures sometimes went to the direction of explaining their life experiences, guiding and giving advice to their interlocutors. For centuries, poets belonging to the educated group of the society such as Güvâhî and Cemâlî, as well as some folk poets, have written advice or epics with proverbs and idioms. They followed in the footsteps of their predecessors by writing works. There is such a didactic poem in the manuscript divan of the poet Asrî, who in the 20th century composed a divan by writing poems in aruz meter and verse forms such as ghazal, stanza, and rubai. In this article, after giving brief information about the life and works of Ahmet Cemil Miroğlu (1907-1971), his poem named "Pend-nâmei Asrî" was mentioned and presented to the attention of the readers. The poet gave advice to the reader on various subjects with around sixty proverbs and idioms, in which he said there was wisdom in each of his fifty couplet poems.
Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
The works belonging to Islamic law literature that have made it to our day are the ones that have started to emerge from the middle of the second century after Hijrah. The number of works that are known to have been authored in the first century after Hijrah and believed to have served as a source for the coming periods is very limited. Among the reasons for the low number of authored works in this period are certain opinions maintaining that scholarly activities and education were only possible when conducted in person, as was the tradition, and that authoring works in this period had its own complications. Of course, it wouldn't be an extrapolation to say that there weren't any social or economic reasons for this. In addition, certain personal opinions belonging to some authors who lived in this period regarding the writing of such works have had an effect on the quantity of written works. This study aims to present an overview of the existing fiqh literature predating known compilations done in the second century after hijrah, which is known as the founding stage of the schools of fiqh, and examine Fuat Sezgin's findings on textual activities in this period.
diyanettrabzonegitim.gov.tr
Çocukluğumdan beri şiire ilgi duydum hep. Bu yaratılıştan var olan bir hassasiyet. Güzel şiirlere ve şairlere gıpta ile bakmışımdır. Hayat, önümde, ıssız korulardan geçen dolambaçlı bir yoldu. Nelerle karşılaşacağım bana meçhuldü. Birçok meşhur şairi tanıdım, onlarla konuştum. Şurası muhakkak ki onlar bir yönleriyle hâla çocuk. Çocukların, şairlerin ve delilerin aynı sınıftan olduğu çok öncelerden söylenmişti. Belki de bütün insanlar bir yönleriyle çocuktur, bilemem. Ve şiir basit bir şeymiş gibi görüldü çoğu zaman. Bu yüzden hassasiyet sahibi şairler, şiir yazarken, yaramazlık yapan bir çocuğun ezikliğini hissettiler hep. Mahallede top oynarken, komşunun camını kıran haylaz çocuklar onlardı sanki. Peygamber'in huzurunda şiir okuyan şairlere nispetle, bugünün şairleri, yazdıklarını birilerine göstermekten utanır olmuşlardı. Her mesleğin yüzkarası vardır elbette. Burada da, şiiri ayağa düşürenlerin payı çok büyüktü şüphesiz. Bir kısım müteşairler, yerden biten ot misali ortalığı kaplayınca, iş artık tat vermez oldu. Esasında ortalıkta ne şair vardı, ne de yazılanlar şiirdi. Fakat bunu kim, kime anlatacaktı. Bulanık suda balık avlamak isteyen korsanlar çoktan tezgâhlarını kurmuştu. Kurtlar dumanlı havayı severdi ama, bu sefer çakallar sahne almıştı. Has şiir, gerçek şiir, bu yüzden utancından kıpkırmızı kesildi. Anarşi berkemaldi. Bunda, şiiri anlayamayan, onun, insanın ruh iklimini besleyen, gönül dünyasına ufuk açan bir mefhum olduğunu kavrayamayan eksik anlayış sahiplerinin de payı vardı elbette. 15 yıldan beri şiire kafa yoran bir insan olarak, bizim de bu konuda söyleyecek sözümüz olabilirdi. Bu düşünceler ışığında, şiir hususunda, böyle bir tezi çalışmam, çok isabetli olur diye düşündüm. IV VII GİRİŞ ŞİİRE GENEL BİR YAKLAŞIM Şiir hakkında yazılan tarifleri bir araya getirsek, ciltlerle eser meydana gelir. Birçok şair, düşünür, şiiri tarif etmek için emek sarfetmişlerdir. Ne var ki, şiirin ufuklarını kaplayan sis tabakası henüz aralanamadı. Şiirin ufukları hâla duman duman. Mücerred mefhumlar tarife sığmıyor. Fakat, efradını cami ağyarını mani tarifler meseleye az da olsa ışık tutuyor. Ve biz, bu efsunlu kapıdan sokuluyoruz şiirin sır yüklü ufuklarına. Şiirin tarihi insanlığın tarihi kadar eski. Şiir, bir nevi ilham olduğuna göre Doğu'ya daha yakın durmaktadır. Cemil Meriç, "Peygamberler Asya'nın çocukları (diyor), yorumcular Avrupa'nın. "Batı daha çok felsefe, doğu fazlasıyla ilham. Vahiy, Doğu'yu daha şefkatli, daha merhametli yaptı. Batı, ekseriya madde peşinde koştu. Bunda belki muvaffak oldu ama, gönül iklimlerini hiçbir zaman keşfedemedi. Batı adına birkaç istisnadan bahsedilebilir ancak, Doğu bir çınarlar ormanı veya gülistan! Doğu, vahyi koydu merkeze, onun etrafında aydınlandı. Batı bu eşsiz kaynağın yerine koyacak bir şey bulamadı. Sonunda hristiyanlığı transfer etti, ama kuşa çevirerek! Bozulan bir hristiyanlık pragmatist Avrupa'ya insanlık adına ne kazandıracaktı? Doğu öyle değildi. Bütün hazineler önüne serilmişti. Ama talihsizliğe bakın ki, Şark bu kıymetlerini değerlendirecek yerde, hazinenin üstüne oturdu. Sermayesini yanlış yollarda harcadı veya değerlendiremedi. Yıllar birbirini kovaladı. Batı maddede zirveye ulaşırken, Doğu yerinde saydı. Bazı modernistler bu gerilemenin faturasını İslam'a kestiler. Onlara göre din terakkiye mani idi. Yanlış düşüncelerini sorgulayacak yerde İslamiyet'i sorgulamaya başladılar. İlimde ve edebiyatta kendini tanımayan, şuursuz bir nesil meydana geldi. Bu bahsin "şiirle ne ilgisi olabilir" diye düşünenlere şunu hatırlatmak isteriz ki, dinin altından sandalyeyi çekmeye çalışan mantıkla, şiiri ağaya düşüren mantık aynıdır. Dinde istediği gibi hürriyet isteyen adam, şiiri kör satırla doğrar. Şiir, elbette ki Doğu'nun malı. Doğu şairanedir. Peki ama şiirin kaynağı nedir? Şiir iyi bir şey midir, yoksa merdut mudur? Peşinen şunu söyleyelim ki, şiiri ıslıklayan, pek az bir gruba nisbetle, ezici bir çoğunluk şiirin lehine tezahürat yapmakta. Peki ama, bu kadar yekûn bir çoğunluğun şiirin yanında yer alması onu haklı mı çıkaracaktı? Veya, doğruyu söyleyen bir kişi çıksa, dokuz köyden kovulacak mıydı? Adil bir karar verebilmek için her iki taraf da konuşmalıydı. Şiir hakkında bizi selamete çıkaracak iki ana kaynağımız vardı: Kur'an ve Hadis. Bizim için en muteber kaynak onlardı şüphesiz. Peygamber Efendimizden, şiirin aleyhinde bulunan bazı rivayetlerin nakledilmesi, bazı alimleri şiire mesafeli durmaya sürüklemiştir… Şiirin aleyhinde olduğu zannedilen ve aslında belli bir kısmı ile ilgili bulunan bu gibi hadisler, şiir söylemenin caiz olup olmadığını münakaşa eden bir zihniyetin de meydana gelmesine sebep olmuştur. Hz. Ömer'in şair Hassan'ın mescitte şiir okumasını hoş görmemesi, ihtiyatlı ve muhafazakâr tabiatlı kimselerin şiir okumayı endişe ile
Bu çalışma Plotinos'un söyleminin niteliği, Plotinos ile Antik Yunan felsefi geleneği ve dinî söylem arasındaki ilişkilere dairdir. Plotinosçuluğun özgün yanlarını, yerleştiği gelenekle sürekliliklerini ve çatışmalarını onun özgün "kurtuluşçuluğunu" serimleyerek tartışmaktadır.
ANASAY Dergisi, 2018
İdeoloji ile ilgili yapılan akademik çalışmalarda Althusser önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü Althusser’in sistematiği ideolojiyi, hem oluşumu hem sonuçları hem de etkileri bakımından diğerlerinden farklı bir yere oturtmaktadır. Althusser ideolojisini Marx’ın ideolojisi ile karıştıran ve daha da ileri giderek onu altyapıya indirgeyen yanlış görüşlere karşı çıkmaktadır. Althusser’e göre ideoloji tüm varoluşunu yaşam pratiğinden almaktadır ve ideoloji yaşananın bir aynasıdır. Dolayısıyla, ideoloji her yerdedir. Bu çerçevede makalede Louis Althusser’in düşüncesi temelinde ideoloji kavramına bakış açısı, özne ve bilinç ilişkisi, doğumunun tasarlanmasından itibaren ideolojiye maruz kalan öznenin bilincini geliştirmesinin olanaklı olup olmadığı tartışılmaktadır. Althusser’in bakış açısını anlaşılır biçimde açıklamaya çalışan bu makalede, düşünürün konuyla ilgili eserleri ve makalelerine başvurulmuştur.
Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, 2008
Kıbrıs Türk kültürü içinde mizah önemli bir yere sahiptir. Mizah ürünleri arasında da hiciv şiirleri dikkat çekmektedir. Kıbrıslı Âşık Kenzi, Ahmet Tevfik Efendi, Özker Yaşın, Harid Fedai, Mahmut İslamoğlu gibi hiciv şairleri bu türün gelişmesinde önemli bir rol oynamışlardır.
Ortadoğu’da Arap Baharı ile başlayan süreç bilinmezliğiyle bölgeyi Balkanize etmeye[1] devam ediyor. Suriye’de yaşanan iç savaş, Filistinİsrail gerginliği ve Mısır askeri darbesinin oluşturduğu harabeyi yeni olaylara gebe olarak değerlendirmek mümkün mü?
2002
Yüzeyde ayrıca detayları kapatacak şekilde: örtünün sağ ön kısmında, saçlarda, yüzde; sol kaş, burun, sol yanakta, ve boynun ön kısmında kireç tabakası oluşmuştu~. 2 Genç ve ufak yüzlü bir kadını temsil eden baş idealize edilmiştir.(Res. l, 3, 4) Arkadan gelen mantonun bir kısmıyla baş ö1:tülmüş ancak saçın önde kalan kısmını örtü açıkta bırakmaktadır. (Res. 2, 3, 4) Yüz yumuşak yüz
Journal Of History School
Çalışma, 1841 yılında Kıbrıs Şer'iyye Mahkemesi'nde görülen bir cinayet davası hakkındadır. Bu davada bahsi geçen katil ve maktul Müslüman birer köle, bu kölelerin sahibi ise Rusya Devleti'nin Kıbrıs'taki konsolosu idi. Lefkoşa'da mahkemenin İslâm hukukuna göre verdiği kısas kararı, Şer'i ceza hukuku ve Ceza Kanunu aynı anda yürürlükteyken İstanbul'daki Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye'de, Ceza Kanunu çerçevesinde kaldırıldı. Kıbrıs'taki mahkemede katilin cezası Şer'i hukuka göre kısas olarak verilmiş olmasına rağmen, nihai hüküm dönemin Ceza Kanunu'na göre belirlendi. Katil olan köle, müebbed kürek cezasına çarptırıldı. Tanzimat devrinin kanun yapma mercii olan Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye'nin, Şer'i hukuka göre verilen kararı değiştirme süreci, sürece dâhil olan diğer resmi kurumların tavırları ve Rusya konsolosunun bu sürece etkileri incelendi. Konu, dönemin mahkeme tutanakları ve arşiv vesikalarından elde edilen verilerin bu alanda yapılmış çalışmalarla kıyaslanması yöntemiyle değerlendirildi. Sonuç olarak, geleneksel Şer'i hukuk kuralları çerçevesinde görülen cinayet davalarının, yeni Ceza Kanunu kapsamında karara bağlandığı ve bu suretle uzun asırlardır devam etmekte olan Şer'i hukuk-kanun ikiliğinin ceza hukuku bağlamında kanun lehine kurumsallaşmaya başladığı kanaatine varıldı.
Tiyatro Ara, 1992
Yüzyılıınızın tanınmış ustatiyatro adamlarından biri olan Harold Pinter i957 ile i98i yılları arasındaki oyun yazarlığı serüveni sürecinde yirmi tiyatro, radyo ve televizyon oyunu yazmıştır.
2019
Ilk oykusunu 1950 yilinda “Yeni Hikâyeler”de yayimlayarak yazin hayatina baslayan Tahsin Yucel, oyku, roman, deneme, elestiri, masal, inceleme, derleme ve ceviri eserleriyle cagdas Turk edebiyatinin onemli figurlerinden biridir. Yazar, eserlerinin ana eksenine yerlestirdigi birey ve toplumun asiriya varan tutkularini, cok katmanli anlam orgusu icinde, ince bir alay ve keskin bir ironi ile elestirir. Yucel’in 1995 yilinda yayimladigi Biyik Soylencesi romani, tutku ve adanmisligin bireyin yasaminda yarattigi yikici etkinin boyutlarini irdelemesi bakimindan dikkat cekicidir. Bir tasra kasabasinda gecen ve ‘biyik’ uzerinden insan – nesne iliskisini ironik bir uslupla irdeleyen roman, “biyiginin adami olmak ugruna” erkekliginden, ailesinden, hayatindan vazgecen Cumali’nin trajik oykusunu anlatir. Bu calisma, Tahsin Yucel’in Biyik Soylencesi eserinde, sira disi bir tutku ve adanmislik duygusuyla hareket eden ve onun korlestirici etkisine maruz kalan insanin kendiyle ve toplumla kurdugu il...
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 1996
bı the ultrasonographic examination of the 8 years old Poodie bitch, the uterine wall was thick and wıechogen liquid formation was found in the lumen which was accompanied right cranial uterine hom mass. Blood analysis was suggested an anemia with the increase in the number ofpolymorphonudear leucocytes. Before the surgical extirpation of the uterus and ovaries, vaginal cytologic, clinical and total blood examinations and ultrasonography was performed. Macroscopically, the tumoral mass was round shaped and 15 cm in diameter. In the histologic examination, the intraabdominal tumoral tissue had polyhedral shaped tumoral cells and also showed multinucleated giant cells and mitoticfigures. Endometriallayer and cystic glandular hyperphlasia.
The Journal of Academic Social Sciences, 2021
Multiple personality (or dissociation of personality) constitutes an important sort of psychiatric disorder among the others. It involves the emergence of distinct personalities displaying different behavior patterns within the very same body. In most cases, the number of such distinct personalities adds up to two. So, it is like a circulation of two identities; however; in the case of certain subjects, simultaneous existence of more than two identities is also possible. In certain severe examples, memory losses may occur which entirely delineate the involved identities from one another. The topic found its way into works of literature and movies; thereby ending up in fluent, exciting expressions while rendering the issue betterunderstood in the eyes of the readers / spectators. A contemporary American movie as well as a true story from the pen of historian Reşat Ekrem Koçu take place within the scope of this study as two demonstrative and striking examples. Still another interesting point is that the sickly development may contribute to the creativity of certain artists. For instance, a novelist may transfer even more realistic fictional characters in an easier manner onto his/her works, thanks to mere combinations of such multiple identities in his /her mind. Since overlappings of or transitivity among some given mental disorders is a recurring fact; multipleidentity-disorder may also sometimes co-exist with other mental cases described under other labels.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.