Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, New Covenant Publications International Ltd
İmparator Sezar Marcus Aurelius Antoninus Pius Felix Augustus, Fethedilmemiş tanrı Sol Elagabalus'un en şerefli rahibi, Pontifex Maximus, dördüncü tribün gücünde, üç kez konsül, anavatan'ın babası, tanrılaştırılmış Antoninus'un oğlu, tanrılaştırılmış Severus'un torunu; ve imparatorluğun ve rahipliğin ortağı olan en asil Sezar Marcus Aurelius Alexander, bu binayı restore etti, yaşla birlikte çöktü (M.S.221). Anahtar kelimeler: sezar augustus, roma imparatorluğu, roma yasaları, roma tarihi, avrupa tarihi, hristiyan zulümleri, tiranlık, monarşi, otokrasi, biyografi, diktatörlük, hegemonya, totalitarizm, hükümet, güç, politika, demokrasi, sosyal adalet, adalet, hukuk ve adalet, amfitiyatro
Güvenlik ve istihbarat ilişkisi uluslararası arenada yeni aktör, yöntem ve vasıtalar kazanmıştır. "Demokrasi", "Çağdaşlaşma" ve "Kalkınma" gibi modeller örtüsü altında, Finansal Yapılar-NGO-Vakıf-Enstitü-Araştırma Merkezi-Çokuluslu Şirket gibi yapılar aracılığıyla, hedef ülkedeki kurumlar ve kitlelerle doğrudan ilişkiye geçilmesi, toplum ile iktidar arasında bir ağ örülmesi hedeflenmektedir. Ülkelerin iç düzenlerinde toplumla devlet arasına giren bir örgütlenme sağlayarak, devlet egemenliğine paralel bir egemenlik kurulmaktadır.
Güçler Dengesi, 2019
Uluslararası İlişkiler disiplini içinde en fazla bahsi geçen kavramlardan bir tanesi güçler dengesidir. Daha çok gerçekçilik yaklaşımını savunanların dile getirdikleri bu kavrama göre uluslararası ortamda istikrar ve barış olması için devletler arasında sürdürülebilir denge ortamının bulunması gerekir. Dengenin bozulmasını tehdit gören devletler ya kendi imkânları ya da benzer tehdit algılamalarına sahip olan devletlerle güçlerini birleştirerek dengeyi bozduğuna inandıkları devleti dengelemeye çalışırlar. Uluslararası siyasetin evrim süreci içinde çok çeşitli güçler dengesi uygulamaları yaşanmıştır. Uluslararası sistemin anarşik yapısı ve insan doğasının kötücül karakteri değişmedikçe güçler dengesi politikaları uluslararası ilişkilerin temel dinamikleri arasında olmaya devam edecektir. Tek-kutuplu bir yapıdan çok-kutuplu bir yapıya geçildiği günümüzde, güçler dengesi pratikleri mevcut küresel aktörlerin dış politika davranışlarını daha fazla şekillendirecektir.
Bu makale yeni bir güç dengesinden bahsetmektedir. Savaş teorilerini açıklar niteliktedir.
Yumuşak Güç ve Sinema, 2018
Gücü anlamak ve idare etmek ve günümüze ne şekilde ayak uydurduğunu anlamak için gücü etkileyen faktörlerin, uluslararası sisteme uygun titizlikle araştırılması gerekmektedir. Gücü etkileyen faktörlerin ne kadar çok ve etkili olduğu yapılan araştırmalar sonucu net bir şekilde görülmüştür, bununla birlikte bir çok güç türü ortaya çıkmıştır. Güç unsurlarını geniş bir çerçevede ele almak, devletlerin politik amaçlarla kullandığı yöntemleri anlamamıza daha iyi yardımcı olacaktır. Bu araştırmada güç türlerini, unsurlarını ve etkileyen faktörleri ele alıp, bu türlerden yumuşak güç türüne eğilim göstereceğiz. Devlet ilişkilerinde genellikle sert güç kullanımını görmekteyiz. Sert güç, genellikle zorlama veya tehditten oluşmaktadır. İlk çağlardan beri kullanılan bu güç türü, istediğini almak isteyen aktörlerin başvurduğu yolların başında gelmektedir. Zamanla uluslararası sistemdeki güç anlayışının değişmesi ve sert gücün yarattığı sorunlar, aktörleri yeni bir güç arayışına itmiştir. Yumuşak güç, sert gücün sorunlarını ortaya çıkarmadan aktörlerin istediklerini alabilme kabiliyetinin oluşturulduğu güç türüdür. Yumuşak güç kaynağını bulunduğu bölgenin kültürü, siyasi değerleri ve dış politikalarından alır. Yumuşak gücü en yoğun şekilde etkileyen faktörlerden biri medyadır. Bu güç türünün en büyük yardımcısı reklamdır. Yani gücü uygulayan aktör, kendisinin iyi yönlerini lanse etmek isteyecektir. Bunu tanıtım yoluyla sağlamaktadır. Ne kadar etkili ve sistemli olursa, o kadar iyi sonuçlar alabilmesi mümkündür. Aktörlerin istediğini elde edebilmesi adına, yumuşak gücün argümanlarını geliştirmesi ve farklı argümanlara başvurması kaçınılmazdır. Medyanın bir kolu olan sinema, yumuşak gücün geliştirilmesi konusuna büyük katkı sağlamaktadır. Sinema sektörünü geliştiren ve iyi bir şekilde dünyaya sergileyen devletler, yumuşak gücü uygulama konusunda diğer devletlerden bir adım öndedirler. Yumuşak güç ve sinema arasındaki ilişki, birbirlerini besleyerek büyüyen bir yapıya sahiptir. Bu çalışmada bu ikilinin devletler üzerindeki etkilerini araştıracağız. Günümüz dünyasında sinemanın politikaya etkilerini açıkça görmekteyiz. Bu çerçevede yumuşak gücü ve sinemayı politika üzerinden incelemek, devletlerin birbirleri üzerindeki etkilerine farklı bir bakış açısından yorumlamaya yardımcı olacaktır.
Amasya İlahiyat Dergisi, 2024
In the contemporary philosophy of religion, the attributes of God are an important topic of discussion. There are various debates regarding how the attributes ascribed to God should be understood. Additionally, Linda Trinkaus Zagzebski has argued that a new attribute, called omnisubjectivity, can also be ascribed to God. In this study, it will be evaluated whether it is required to attribute omnisubjectivity to God. Additionally, it will be examined what kind of deficiencies such an attribute would cause in God. As a result, it will be discussed that omnisubjectivity leads to a limited conception of God and therefore cannot be attributed to Him.
Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi
Genel anlamda güç; potansiyel etkidir. Yani başkalarını etkileyebilme potansiyelidir. Formal güç-informal güç ayrımına gidildiğinde ise: formal güç kişinin bulunduğu pozisyonundan dolayı başkalarını etkileyebilme potansiyeli; informal güç ise, kişinin bulunduğu pozisyondan bağımsız olarak diğerlerini etkileyebilme kapasitesidir. Literatür incelendiğinde güçle ilgili çok sayıda tanımlamanın ve güç kaynakları sınıflamasının yapıldığı görülmektedir. Yapılan güç kaynakları sınıflamasından en çok kullanılanı French ve Raven tarafından yapılan beşli sınıflamadır. Bu taksonomiye göre güç kaynakları; ödül gücü, zorlayıcı güç, uzmanlık gücü, özdeşim gücü ve yasal güçtür. Fakat litaratürde güç kaynaklarının formal-informal ekseninde bir sınıflamasına rastlanamamıştır. Bu çalışmada formal ve informal yönleriyle güç olgusunun kavramsal çerçevesinin çizilebilmesi için bir derleme yapılması amaçlanmıştır. Yapılan çalışma sonucunda güç konusunun genel anlamda ele alındığı, formal güç informal güç bağlamında yapılan değerlendimelerin yetersiz olduğu görülmüştür. Ayrıca kurumların yönetilmesinde önemli bir araç olabilecek informal gücün yöneticiler tarafından göz ardı edilmemesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.
Kelime anlamı "öz güçlenme", "otonom ve öz idareyi güçlendirme" olarak açıklanabilecek olan empowerment kavramı özellikle feminist literatürde, sosyal hareket teorileri alanında ve özellikle günümüzde sosyal çalışma alanlarında oldukça geçerliliği olan bir kavram. Daha çok empowerment konseptinin güç ilişkileri ve cinsiyet bağlamında ele alınışını irdeleyecek olan bu yazı hem empowerment'in tarihsel gelişimine ışık tutacak, hem de günümüz kadın hareketi mücadelesinde empowerment'in bir konsept olarak nasıl bir rolü olduğunu Kürt Kadın Hareketi'nin Jineoloji tartışmaları çerçevesinde değerlendirmeye çalışacaktır.
Uludağ University Journal of The Faculty of Engineering, 2012
Bu çalışmada, tekstil materyallerinin yanma davranışına, güç tutuşur maddeler ve etki mekanizmalarına, güç tutuşurluk elde etmek için kullanılan temel ve yeni yöntemlere, güç tutuşurluk test yöntemlerine, güç tutuşur maddelerin toksik etkilerine ve son yıllarda bu konuda yapılan araştırmalara yer verilmiştir.
Her ne kadar modern demokrasilerin ayrılmaz bir parametresi sayılırsa da güçler ayrılığı ilkesi (GAİ) özünde ve doğrudan politikanın ve politik kuramın kendisiyle ilgilidir. Bu anlamda bir güçler dengelemesi olarak vazedilebilecek GAİ belki de en özgün açılımlarını Aristo'nun Politika isimli yapıtında bulur. 1 Bütün politikayı tanımlama çabasına girmiş metinlerde olduğu üzere orada da Aristo, erkin kimin elinde nasıl ve hangi koşullarda bulundurulacağını sorgular. Bu, salt Aristo'ya özgü bir pozisyon değildir. Bütün siyasal tarih iktidar/erkilişkinin bir dolayım sorunsalı olarak ortaya çıkar. Aristo, bunu sistematik olarak belirleyen ilk isimdir. Ne var ki, Aristogil metnin özü bugünkü anlamda bir erkve güçler ayrımı anlayışını kapsamaz. Aristo'nun vurgusu daha farklı bir kolektiviteye dönüktür ki, o da polis ve yurttaştır. Oysa, zaman içinde Batı siyasal yapısı bu olguyu belli dönemlerde aşmıştır. Fakat, daha büyük bir eksenden bakılırsa, bütün Batı siyasal tarihinin Aristogil bir dokuya (yeniden) dönüşmenin tarihi olarak okunabileceği ileri sürülebilir. 2 GAİ'nin de bir parçasını, ama önemli bir değişken olarak, meydana getirdiği demokrasi kuramı Aristogil bir modelin nasıl yeniden kurgulanabileceğini sorgulamaktadır, gerçekten de. Bu, artık nispeten erkbir model arayışıdır. Çünkü, aradan geçen sürede, Batı siyasal yapıları erk kavramını bambaşka bir temele oturtmuştur. 3 Bu, erkle devlet arasındaki ilişkidir. Batı, Roma hukuku bağlamında belli dönemlerde pozitif bir anlam da 1 Aristo, Politics, translated by Sir Ernest Barker; revised with an introduction and notes by R.F. Stalley. Oxford, New York : Oxford University Press, 1995. 2 Bu değerlendirmeyi biraz da Derrida'nın 'ilk felsefeci Platon'dur; her felesefci onunla hesaplaşmak zorundadır' mantığı çerçevesinde yapıyoruz. 3 Batı Roma İmparatorluğu içinde devlet olgusunun tartışması ve değerlendirmesi için bknz., J.E.Lenodn, Empire of Honor: The Art of Governmen in the Roman World. New York, Oxford University Press, USA; new edition 2002. Fakat çok daha klasik ve genel bir irdeleme şu çok iyi bilinen metindedir. Edward Gibbon, The Decline and Fall of the Roman Empire. kavramını mutlak ve hükümran olmaktan çıkardığında yeni durumu demokrasi diye nitelendirmiştir. Bunu doğal kabul etmek gerekir. Çünkü, temel mesele, Schmitt'in tanımladığı üzere, erki elinde bulunduranın egemen olarak nitelendirilmesidir. Bu meyanda, meşhur tanımla söylemek gerekirse, egemen, istisna haline karar veren kimsedir. 5 Demokratik kuramın Atinacı model 6 içinde ve doğrudan demokrasi anlayışı çerçevesinde cevap aradığı hayati soru da bize göre bu noktada biçimlenir: egemen kimdir? Bu sorunun pratik ve gündelik yanıtı olan parlamento-halk ikili bütünlüğü şu soruyu yeterince yanıtlamaz: parlamento istisna haline karar verir mi? Bu anlamda, demokrasi belli bir erk kullanımı durum ve yönteminin adıdır. Bu haliyle demokrasinin erk kavramını belirsizleştirdiği de öne sürülebilir. Bunun iki nedeninden söz edilebilir. Öncelikle, kendisi erkin belli bir haline tekabül eden yöntem/sistem erki ayrıca söyleminin öznesi yapmayacaktır. Kurama (hatta doktrine) göre erk demokrasinin nesnesidir. Bu anlamda erk, demokratik kurama dışsal bir olgudur. Buna bağlı olarak da demokrasi, erkin zincire vurulması, denetim altında bulundurulmasıdır denebilir. İkincisi, demokratik kurama göre, erk/egemenlik, halkındır. Halk, burada, karmaşık bir tarihin sonucunda, erke sahip olan fakat aynı zamanda onu denetim altında tutan modus operandi konumundadır. Ne var ki, bu sanıldığı kadar yeterli bir yanıt değildir. Tam tersine erkin halka ait olduğunu söylemek fazla bir şey söylemek anlamına gelmez. Çünkü, demokratik kuram erkin pozisyonlanmasıyla ve ele geçirilmesiyle değil egemenlikle ilgilenmektedir. Dolayısıyla, yukarıda değindiğimiz 'terbiye' sürecini başlatan ve halkı bir modus operandi konumuna
Irak'ın Kuveyt'e müdahalesiyle başlayan süreç Abd öncülüğünde koalisyon güçlerinin Irak savunma ve stratejik hedeflerini askeri yöntemlerle tasfiyesine sebep olmuştu. Bu evrenin bir uzantısı olan Irak Kürtleri ile Irak Merkezi yönetimi arasındaki sıcak çatışma Irak'lı Kürtlerin mağdur olduğu bir tabloyu ortaya çıkarmış ve güvenli bir bölge oluşturabilme stratejisi Çekiç Güç öncülüğünde oluşturulmaya başlanmıştı. Çekiç Gücün görev süresince Türkiye'nin terör konusuyla ilgili karşılaştığı sorunların katsayı derecesine bağlı olarak bu yapılanma tartışılmaya başlanmış ve en sonunda Türkiye'nin birincil üvenlik faktörlerine aykırı olarak tanımlanmıştır. Bu çalışma Çekiç Gücün kurulma evresi, Çekiç Gücün faaliyetleri, Çekiç Güç-terör, Çekiç Güç-NGO bağlantıları gibi hususları inceleyip Türkiye açısından tehdit/risk parametresinin belirlenmesini amaçlamıştır.
Addicta: The Turkish Journal on Addictions, 2015
Dünyanın en hızlı büyüyen ekonomisine sahip olan Çin, hızlı ve istikrarlı bir şekilde büyümesini sürdürdüğü takdirde önünüzdeki 10-15 yıl içerisinde süper güç olacak ve ekonomisinin büyüklüğü ya ABD"ninkine eşitlenecek ya da onu geçecektir. Çin stratejik odağını ekonomi ağırlık merkezli "çok yönlü ulusal güç" ve "stratejik kuvvet projeksiyonu" geliştirme yönünde sürdürmektedir. Çin, "barışçı yükselme" stratejisi ile gücünü artırma sürecindedir. Ancak, Çin"in bu aşamadaki doktrini stratejik savunmadır. Şimdilik ABD"yi hegemon güç üstünlüğünün kendisinde olacağına inandırmak ve iyi bir uluslararası üye olduğu gösterisi yapmak oyunun esasıdır. Çin geleneksel olarak kültürel ve tarihi tecrübesi ile eyleme geçmek için ABD gibi yıllar veya aylar içinde değil on yıllar içinde düşünme ve sabretme eğilimi içindedir.
2014
Orgutsel calismalar alaninda baska herhangi bir kavram icin soz konusu olabilecek bir sikinti, “kavramsallasamamislik” sikintisi, guc kavrami icin soz konusu degildir. Burada sikintiyi, tersine, kavramsallastirma cabalarinin coklugu ve cesitliligi dogurur. Orgut yazininin ana akimlarinin cereyan ettigi uluslar arasi alanda bu denli karmasik bir tartisma goruntusu veren orgutsel guc meselesi, Turkiye’de ise cok sinirli olarak tartisilmaktadir. Orgutsel gucun politik kullanimi orgutsel gercekligin onemli bir yansimasi oldugu halde orgutsel aktorlerce yadsinmasi ya da mutlak/ verili bir yapi olarak anlamlandirilmasi orgutsel guc tartismasi ile bu tartismanin baglanacagi olgusallik acisindan verimli bir zemin sunamaz. Boyle bir zemin ancak orgutlerdeki politik alanin varliginin kabul edilmesi ve elestirel bir bakisla irdelenmesi ile elde edilebilir. Orgutsel gucun politik kullanimini tartisma imkânini veren bir bakis acisi, orgutleri muzakereye dayali surec halindeki yapilar olarak goru...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.