Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2015
…
152 pages
1 file
The Name of the Thesis: Kili Fortress (1767-1792) Prepared by: IŞIK ERTEKİN In the second half of the 18th century, the reason of military defeats of Ottoman Empire was the lack of taking precautions in military modernisation. The Russo-Turkish war (1768-1774) and the Russo, Austro-Turkish war (1787-1792) has demonstrated this opinion has right sides. After 1711 Prut Campaing, Ottoman Empire could not win a victory over Russian Army except some local military successes and tried to restore its military weaknesses by reforms. However, these reforms could not help to gain back the classical era's glory. Defeats taken against Russia and Austria has been a cause of losing fortresses in Danube coasts one by one, to Russia. Although Ottoman Empire could preserve these fortresses for a while by diplomatic successes, it could not be possible to rebuild the long-term peace on these lands. Kili Fortress has been invaded and got back twice by Russia to Ottoman Empire. This thesis is composed of three parts except the introduction part. In the first part, the pre-conquest, the conquest and the post-conquest situatios of Kili, administrative, economic, geographic status and the transportation opportunities between Kili-the key of Danube-and Istanbul are tried to be discussed. In the second part, pre-Russo-Turkish war (1768-1774) status, the war, the capture of Kili by Russians and getting back to Ottoman control by the Treaty of Küçük Kaynarca, are tried to be exposed. In the third and last part, the fortification of Kili fortress after the Treaty of Küçük Kaynarca and pre-Russo, Austro-Turkish war (1787-1792), the war and the second capture of Kili by Russians are tried to be discussed.
Kilis Kazâsı (1867-1908), 2020
Kilis Kazâsı’nın 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın başlarına kadar olan süresini ihtiva eden çalışma, biri giriş olmak üzere altı bölüm halinde hazırlandı. Temel hedef, Kilis Kazâsı’nın fiziki, demografik, idarî, eğitim ve iktisadi yapısına ait bilgileri ortaya koymaktı. Bu gaye doğrultusunda Giriş kısmında Kilis’in Adı, Kilis’in Tarihçesine Dair, Halep Vilayet Salnameleri ve Halep Vilâyet Salnamelerinde Kilis Kazâsı Hakkında Bazı Değerlendirmeler isimli başlıklar ile konu hakkında aydınlatıcı bilgiler verildi. Fiziki yapıyı teşkil eden birinci bölümde; Kilis Kazâsı’nın merkezini teşkil eden Kilis Şehri’nin klasik şehir dokusundan modern şehir dokusuna geçiş sürecinde meydana gelen değişim ve fiziki yapının nasıl şekillendirdiği ortaya konuldu. İkinci bölümde nüfus başlığı altında Kilis Kazâsı’nın nüfus mevcudu belirlendi. Demografik yapı içerisinde Müslüman ve Gayrimüslim unsurların karşılaştırılması yanı sıra cinsiyet açısından değerlendirildi. Kilis’te nüfus bağlamında bakıldığında Müslümanların ezici bir çoğunluğa sahip olmasına karşın cinsiyet açısından kadın - erkek dağılımının dengeli olduğu tespit edildi. Üçüncü bölümde Kilis Kazâsı’nın yerleşme düzeni içerisinde hem şehir merkezindeki mahalleler hem de kırsal alandaki köyler belirlendi. Dördüncü bölümde kazânın idarî yapısı ortaya konuldu. Yapılan idari düzenlemelerle birlikte mevcut sistemde Kilis Kazâsı’nın idari statüsü, yöneticileri, kurumları ve kuruluşları bütünsel olarak ele alındı. Beşinci bölümde, Osmanlı idaresinin bu dönem üzerinden fazla durduğu hususlardan eğitim ve öğretim konusuna yer verildi. Kazâ bünyesinde faaliyet halindeki klasik ve modern eğitim kurumları belirlendi. Altıncı bölümde ise kazânın kapsamlı bir şekilde ekonomik potansiyelinin analizi yapıldı.
Kilis Kazâsı (1894 -1908) Halep Vilâyet Salnameleri Transkripsiyon ve Dizin, Cilt - II, 2020
Kilis’in geçmiş dönemi hakkında çok kıymetli bilgiler veren Salname-i Vilayet-i Haleb isimli külliyat, dönemin koşullarına göre olağanüstü bir çalışmaydı. Zaman zaman yıllık ve takvimlerle karıştırılmalarına karşılık, salnameler daha farklı ve daha kapsamlı eserlerdi. Halep Vilayet Salnameleri; Hicri 1284 / Miladi 1867 ile Hicri 1326 / Miladi 1908 yılları arasında otuz beş tanesi yayınlanmış ise de ancak otuz dört tanesi mevcuttur. 9.800 sayfadan oluşan devasa külliyatın ise yaklaşık olarak 484 sayfası Kilis hakkında bilgiler ihtiva etmekteydi. Külliyat serisi içerisinde Kilis’e tahsis edilen sabit bir sayfa sayısı veya aralığı söz konusu değildi. Kilis ile ilişkili olarak tespit edilen sayfalar, salname külliyatının %4,93’lik kısmına karşılık gelmekteydi. Salname külliyatı, kısıtlı sayıda olduğundan gerek kütüphanelerde ve gerekse piyasada sınırlı miktarda bulunmaktaydı. Çok yaygın olmayan salname külliyatından araştırmacıların ve meraklılarının daha verimli bir şekilde istifade edebilmeleri için tespit edilen bilgiler toplu hale getirildi. Basım sayısı ve tarihi kıstas alınarak 1867 ile 1893 yıllarını ihtiva eden yirmi tane salnamede Kilis ile ilgili kısımlara yer verildi. Tespit edilen sayfalarda yer alan orijinal metinlerin günümüz Türkçesine transkripsiyonu yapıldı. Araştırmacıların yanı sıra Osmanlıcaya ilgi duyan veya yeni öğrenmeye başlayanların da istifade edebilmeleri için karşılıklı olarak bir arada yer verildi. Kilis Kazâsı’nın idari teşkilatı, memurları, tarihi, eski eserleri, coğrafyası, idari taksimatı, nahiyeleri, köyleri, ticarî ve ekonomik faaliyetleri, nüfusu, nüfusun cinsiyeti, etnik ve mezhep kökeni, eğitim faaliyetleri, Müslüman ve gayrimüslim okulları, öğretmen ile öğrenci sayıları hastane, kütüphane, cami, mescit gibi sosyal yapıları, güvenlik birimleri hakkında kıymetli bilgiler, okuyucunun istifadesine sunuldu. Netice itibariyle “Halep Vilayet Salnamesi” dizisi, Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birleştiği noktada yer Kilis hakkında son derece kıymetli bilgiler içeren kaynaklardandı.
KİLİS KAZÂSI (1867 -1893) - Halep Vilâyet Salnameleri Transkripsiyon ve Dizin, Cilt.1., 2020
Kilis’in geçmiş dönemi hakkında çok kıymetli bilgiler veren Salname-i Vilayet-i Haleb isimli külliyat, dönemin koşullarına göre olağanüstü bir çalışmaydı. Zaman zaman yıllık ve takvimlerle karıştırılmalarına karşılık, salnameler daha farklı ve daha kapsamlı eserlerdi. Halep Vilayet Salnameleri; Hicri 1284 / Miladi 1867 ile Hicri 1326 / Miladi 1908 yılları arasında otuz beş tanesi yayınlanmış ise de ancak otuz dört tanesi mevcuttur. 9.800 sayfadan oluşan devasa külliyatın ise yaklaşık olarak 484 sayfası Kilis hakkında bilgiler ihtiva etmekteydi. Külliyat serisi içerisinde Kilis’e tahsis edilen sabit bir sayfa sayısı veya aralığı söz konusu değildi. Kilis ile ilişkili olarak tespit edilen sayfalar, salname külliyatının %4,93’lik kısmına karşılık gelmekteydi. Salname külliyatı, kısıtlı sayıda olduğundan gerek kütüphanelerde ve gerekse piyasada sınırlı miktarda bulunmaktaydı. Çok yaygın olmayan salname külliyatından araştırmacıların ve meraklılarının daha verimli bir şekilde istifade edebilmeleri için tespit edilen bilgiler toplu hale getirildi. Basım sayısı ve tarihi kıstas alınarak 1867 ile 1893 yıllarını ihtiva eden yirmi tane salnamede Kilis ile ilgili kısımlara yer verildi. Tespit edilen sayfalarda yer alan orijinal metinlerin günümüz Türkçesine transkripsiyonu yapıldı. Araştırmacıların yanı sıra Osmanlıcaya ilgi duyan veya yeni öğrenmeye başlayanların da istifade edebilmeleri için karşılıklı olarak bir arada yer verildi. Kilis Kazâsı’nın idari teşkilatı, memurları, tarihi, eski eserleri, coğrafyası, idari taksimatı, nahiyeleri, köyleri, ticarî ve ekonomik faaliyetleri, nüfusu, nüfusun cinsiyeti, etnik ve mezhep kökeni, eğitim faaliyetleri, Müslüman ve gayrimüslim okulları, öğretmen ile öğrenci sayıları hastane, kütüphane, cami, mescit gibi sosyal yapıları, güvenlik birimleri hakkında kıymetli bilgiler, okuyucunun istifadesine sunuldu. Netice itibariyle “Halep Vilayet Salnamesi” dizisi, Akdeniz Bölgesi ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nin birleştiği noktada yer Kilis hakkında son derece kıymetli bilgiler içeren kaynaklardandı.
Kilikya'nın Tarihöncesi Dönemleri, 2022
Arkeoloji Sanat Yay. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. adına Sahi bi ve ya yın yö net me ni M. Ne zih Başge len So rum lu ya zıiş le ri mü dü rü M. Ne zih Başge len İda ri yöne tim Se ma Baş gelen Editör M. Ne zih Başge len Editör yardımcısı Özgür Yılmaz Uygulama Ser dar Kıran
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi
Afrika ve onun insanları sömürge tarihi boyunca en fazla istismar edilenler arasındadır. Ülkenin kaynaklarının yanı sıra insanları da alınıp satılmıştır. Batı medeniyeti bu kıtada etkinlik kurabilmek için büyük çaba harcamıştır. İngiliz Kraliyet Afrikan Şirketi´de kurulduğu ilk günden itibaren bu kıtanın zenginliklerinin peşine düşmüştür. Atlantiğe açılan her bir şirket gemisi kara kıtaya çok az şey kazandırırken karşılığında ise insanları başta olmak üzere sömürülecek her şeyi almıştır. Altına ulaşma ve zenginlik adına yapılan her bir ticari sefer batıya daha fazla refah getirirken kurulan kalelerde kıtaya adeta birer hançer gibi saplanmıştır. Afrika´nın sömürülmesine diğer Avrupa ülkelerine göre daha geç başlayan İngilizler ise kurdukları şirketleri ve faaliyetleri ile bu açığı kapatmıştır. Özellikle kıta insanının köleleştirilmesinden ise çok büyük kazançlar elde edilmiştir. Bu çalışma İngiliz ve Afrika tarihi açısından büyük bir öneme sahip Kraliyet Afrikan Şirketinin faaliyetlerini ortaya çıkarmayı amaçlamıştır. Çalışma sayesinde kıtanın nasıl sömürüldüğünün daha iyi anlaşılacağı düşünülmektedir.
Bu çalışmada XVII. yüzyıl sonu ile XVIII. yüzyıl ortalarında Diyarbekir’e bağlı Çemişgezek, Sağman, Pertek ve Mazgird sancağı malikâne mutasarrıfı Küçük Ali’nin yerel bir güç olarak yönetim anlayışı ve tasarruf pratikleri incelenmektedir. Osmanlı taşrasında Küçük Ali’nin güç odaklarına ve halka boyun eğdirmesinde kilit rol oynayan nüanslardan biri zulümdür. Yerelde zulüm yoluyla gücünü arttırmaya çalışan Küçük Ali, halktan zorla para alarak ve hazineye gereken ödemeleri yapmayarak kendisine finansal bir alt yapı oluşturmuştur. Ancak Diyarbekir valisi, eşkıyayı bertaraf etme noktasında yetersiz kalıp, Küçük Ali’nin hapsedildiği yerden serbest bırakılmasını istemiştir. Serbest kalan Küçük Ali’nin böylece taşradaki paydaşları olan eşkıya ve Karaçorlu Osman da açık şekilde ortaya çıkmıştır. Eşkıyayı bertaraf eden Küçük Ali, daha sonrasında eşkıyaya yardım ederek ahaliye zulmetmiştir. Tüm bu zulüm ve keyfi davranışlar halkı bezdirme noktasına getirmiştir. Taşradan merkeze uzanan hak arayış çabasında halkın taleplerine ve yaşadıklarına odaklanan bu çalışmada, ağırlıklı olarak Mühimme Defterleri’nden, Diyarbekir Ahkâm Defterleri’nden, Atik Şikâyet Defterleri’nden ve muhtelif bireysel belgelerden faydalanılmıştır. Bunun yanı sıra yazılı telif eserlerden de istifade edilmiştir.
Özet Scalanova-Yeni İskele ya da günümüzde Kuşadası adıyla anılan liman, fırtınalara ve düşman saldırılarına açıktır. Bu nedenle, limanın önünde yer alan doğal kayalık stratejik önem kazanmış ve tahkim edilme gereği duyulmuştur. Bu tahkimat iki evrelidir. Önce, adanın en yüksek noktasına dörtgen planlı anıtsal kule inşa edilmiş; daha sonraları adanın tamamı surla çevrilmiştir. Bu son evre sırasında merkezde yer alan kule de önemli oranda değişikliğe uğramış olmalıdır. Makalemizde Güvercin Ada kalesinin inşasına ilişkin tarihsel evreleri ve mimari çözümlemesi analitik olarak yapılacak, benzeri örnekler eşliğinde bilinmezleriyle tanıtılmaya çalışılacaktır. Abstract Güvercinada Fortress (Kuşadası) The port of Scalanova (known today as Kuşadası) is open to storms and enemy attacks. Therefore, the natural rocky formation net to the entrance of the harbor gained importance for the need of a protective fortification. This fortification has two phases. First, a square planned monumental tower was built on the highest point; then a wall was built surrounding the island. During this last phase the tower changed considerably as well. In this article, the chronological information on the construction of the fortress and architectural analyze will be discussed by comparing similar examples.
Kıbrıs Hala Sultan Tekkesi Şeyhleri Üzerine Bir Araştırma 1570-1878.pdf, 2018
Kafkas Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 2023
Öz Mevlânâ Türbesi, hem Konya Mevlânâ Külliyesi'nin hem de Mevlevîliğin merkezi konumundadır. Bu cümleden olarak Konya Mevlânâ Âsitânesi'ne kuruluşundan itibaren hem Mevlevîliğin hem de külliyenin gelişip yayılması için sultanlar, devlet adamları, bilginler ve halk tarafından çeşitli gelirler tahsis edilmiştir. Bu durum çeşitli gelir kalemlerinden oluşan ve zamanla Celâlîye Evkâfı adı altında kaydedilen önemli bir iktisadî kaynağın oluşmasını sağlamıştır. Anadolu Selçuklu Devleti ve Karamanoğulları Beyliği dönemlerinde kurulup gelişen Celâlîye Evkâfı, Osmanlı Devleti hâkimiyetinde gelir miktarı açısından zirveye ulaşmıştır. Bu makalenin amacı Konya Mevlânâ Külliyesi'nin iktisadî kaynağı olan Celâlîye Evkâfı'nın Osmanlı Devleti hâkimiyetindeki gelir kalemleri hakkında bilgi vermektir. Bu gelir kalemlerini köy ve mezraa gelirleri, çiftlik, han, hamam ve dükkân gelirleri (musakkafât), bağ, bahçe ve tarla gelirleri (müstegallât) ile hisse, kira, kurban ve para vakıf gelirleri olarak sıralamak mümkündür. Konya Mevlânâ Külliyesi'nin söz konusu gelir kalemleri arşiv kaynakları ve telif tetkik eserler dikkate alınarak ele alınmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Journal of International Social Research, 2019
5 th Internatıonal Conference on Hıstory & Culture, 2021
Kafkas University Journal of the Institute of Social Sciences, 2019
Atatürk yolu, 2022
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 2019
Mısır Kazâ Kadıları (1750-1770), 2024
Türkish Studies, 2018
4. Uluslararası Dicle Bilimsel Araştırmalar ve İnovasyon Kongresi, 2023
International Symposium on Women's Studies in Social Sciences , 2022