Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature
…
47 pages
1 file
, hâmîlik, medhiyye şiirleri. ÖZ Osmanlı kültüründe önemli bir yeri olan hâmîlik geleneğinde karşımıza çıkan XVIII. yüzyılın önemli devlet adamlarından Damad/Şehîd Ali Paşa (ö. 1727) Mora fethi ve çeşitli icraatının yanında kitaba ve sanatçıya verdiği değerle de kendinden söz ettirmiş dikkat çeken bir siyasetçidir. Kurdurduğu kütüphaneler haricinde birçok şair, yazar ve tarihçiyi de himaye ettiği bilinmektedir. Bu makalede Ali Paşa'nın desteklediği kültür erbabı tespit edilmeye çalışılıp onun için yazılmış şiirler bir araya getirilerek Ali Paşa'nın, övgüsünü yapan şairlerin gözündeki konumu hakkında değerlendirmelerde bulunulacaktır.
Hafız Cemali's Muvaşşah (Acrostic) Poem Named "Silsilename-i Tarikat-ı Aliyye-i Uşşaki" Cemâlî'nin "Silsilenâme-i Tarîkat-ı Aliyye-i Uşşâkî Adlı Manzumesi • 449 beyitlik Uşşâkî tarikatı silsile-nâmesi de bu türün örneklerindendir. H. 25 Zilhicce 1305 (2 Eylül 1888) tarihinde tamamlanmış olan silsile-nâme, gerek hacminin genişliği gerekse kafiyeli sesleri esas alınarak "muvaşşah" (akrostiş) tarzda düzenlenmiş olmasıyla türün diğer örnekleri arasında dikkat çekmektedir. Sırasıyla "Besmele", "Fâtiha", "İhlâs" ve "Sâffât" sûresinin son üç âyetinin harflerinin kafiye olarak seçildiği bu eser, Türk edebiyatında "silsile-nâme" türü yanı sıra "muvaşşah" türü açısından da büyük önem arz etmektedir. Çalışmada söz konusu eserin transkripsiyonlu olarak çevirisi yapılmış; şekil ve muhteva açısından incelenmesinin yanı sıra Türk edebiyatında "silsile-nâme" ve "muvaşşah" türü hakkında da kısa değerlendirmelerde bulunulmuştur. silsilename in the masnavi style that consists of 297 couplets by Cemâlî Hâfız Kâsım which is the subject of this article, is one of the examples of this genre. The silsilename, which was completed on H. 25 Zilhijja 1305 (2 September 1888), draws attention among other examples of the genre, with its large volume and being arranged in the "muvaşşah" (acrostic) style based on rhyming sounds. This work, in which the letters of the last three verses of the surah "Basmala", "Al-Fatiha", "Al-Ikhlas" and "Saad" are chosen as rhymes, is of great importance in terms of the "silsilename" genre as well as the "muvaşşah" genre in Turkish literature. In the study, the work in question is written in transcription alphabet; also in addition to examining it in terms of form, content and language, short evaluations were made about the genre of "silsilename" and "muvaşşah" in Turkish literature.
Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2010
Midhat Paşa, Türk tarihinin önemli dönemlerinden biri olan Tanzimat dönemi devlet adamlarındandır. Bürokrasideki çalışmalarıyla başarılı bir devlet adamı olarak kabul edilen Midhat Paşa, özellikle gözden düştükten sonra yaşadığı trajik hayatıyla dikkati çeker. O, bütün bu yönleriyle tarihçilerin olduğu kadar edebiyatçıların da eserlerine konu olmuştur. Bunlardan belki de ilki, Servet-i Fünun şairlerinden Faik Ali'nin kaleme aldığı Midhat Paşa manzumesidir. Faik Ali, bu uzun manzumesinde onu çeşitli yönleriyle ele almış ve anlatmıştır. Bu makalede önce Midhat Paşa algısı ve anlatımları incelenecek, devamında ise Midhat Paşa manzumesinin yeni yazıya çevirisi sunulacaktır.
Social Sciences Research Journal, 2021
Makalenin konusu Ahmed Hamdi Zeza Paşa, “Musavverü’l-Eimmeti’l-İsna Aşer ve Müessisi’t-Turuk” isimli eserin Seyyit Ali Sultan literatüründeki kaynaklık değeridir. Bu dar kapsamlı, ama kıymetli esere dayanan bilgiler yaygın olarak kullanılmasına rağmen eser ve yazarı hakkında bilgi verilmemekte ve haklarında belirsizlik oluşmaktadır. Diğer yandan araştırmacılar tarafından esere ulaşım da kolaylaştırılmamakta ve adeta sadece yazarlar tarafından erişimi varmış gibi sunulmaktadır. Çalışmanın amacı, eserin Seyyit Ali Sultan literatüründeki kaynaklık değerinin kıymetini ortaya koymak, yazar ve eserine dikkat çekmek ve esere erişimi kolaylaştırmaktır. Eser, yazarlardan Doç. Dr. Bedri Noyan ve Şevki Koca tarafından şahsi kütüphanelerinde bulunduğunu belirterek kaynak gösterilmiştir. Bu iki yazarın esere dayanan bilgiler üçüncü kişiler tarafından eleştiriye tabi tutulmadan kullanılmış ve asıl kaynağa gidilmemiştir. Eserin dikkat çeken kısa bilgilerinden birisi Seyyit Ali Sultan’ın doğum ve ölüm tarihleri hakkındadır. Dolayısıyla bu durum eserin değerini bilakis yükseltmekte ve doğrudan ulaşımı gerektirmektedir. Eseri kaynak gösterenlerden hareketle değil de esere ulaşarak doğrudan eserden bilgi verilmeli veya eserin verdiği bilgi yazarıyla birlikte değerlendirilmelidir. Sonuç olarak çalışmada yazar ve eseri ön plana çıkarıldı, eserin Türkçeye çevirisi ve orijinal metin eklendi. Böylece iki yazar tarafından istifade edilen eser, araştırmacıların kolay erişimine sunuldu ve eser üzerinde kritik yapılabilecek fırsat oluşturuldu. Yazar ve eser hakkında bilgi verilerek oluşan belirsizlik giderildi.
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2022
Peer-Review (Değerlendirme) Double anonymized-Two External (İki Dış Hakem / Çift Taraflı Körleme). Ethical Statement (Etik Beyan) It is declared that scientific and ethical principles have been followed while carrying out and writing this study and that all the sources used have been properly cited. (Bu çalışmanın hazırlanma sürecinde bilimsel ve etik ilkelere uyulduğu ve yararlanılan tüm çalışmaların kaynakçada belirtildiği beyan olunur). Plagiarism Checks (Benzerlik Taraması) Yes (Evet)-Turnitin. Conflicts of Interest (Çıkar Çatışması) The author(s) has no conflict of interest to declare. (Çıkar çatışması beyan edilmemiştir). Complaints (Etik Beyan Adresi
''ALİ EFENDİ EL-KAYSERÎ (HADDÂDÎ)'', Kayseri Ansiklopedisi, Kayseri Büyükşehir Belediyesi, C.1, s.101, 2015.
Mecmua
Hz. Ali, İslam tarihinde kendisinden en çok söz edilen şahsiyetlerden biridir. Hz. Ali’ye ait güzel sözler, nasihatlar, şiirler âlimler ve sanatkârlar tarafından yüzyıllar boyunca ele alınmış, incelenmiş ve açıklanmaya çalışılmıştır. “Sad Kelime” adıyla bilinen yüz güzel sözün çevirisi geçmişten günümüze artan bir ilgi ve sevgiye mazhar olmuştur. Bu alaka ve sevginin numunelerinden biri de Vardarlı Abdülhâdî Efendi Tuhfetü’l-ihvân adlı eseridir. Değerlendireceğimiz eser; Prof. Dr. Âdem Ceyhan ve Muhammet H. Cankurt tarafından kaleme alınmış ve T.C. Aksaray Valiliği Kültür ve Turizm Müdürlüğü tarafından 2021 yılı aralık ayında yayımlanmıştır. Eser, tanınmış Arap âlim ve yazar Câhız’ın (ö.869) Hz. Ali vecizeleri arasından seçtiği Yüz Söz’ün, 16.yüzyıl Osmanlı ilim ve irfan sahiplerinden asıl adı Abdülhâdî bin el-Hacc Bekr olan Vardarlı müderris Abdülhâdi Efendi tarafından H. 968/ M.1560-1561 yılında Türkçeye çevirip açıklanmasıyla meydana getirilmiştir. Ayrıca bu çalışmaya Vardarlı mü...
Türk Ocakları Eskişehir Şubesi Yayını, 2022
Fütüvvet teşkilâtının oluşumu ve gelişimi neticesinde amelî ahlâkın bir kolu olarak ortaya çıkmaya başlayan Fütüvvet-nâmeler, fütüvvet teşekküllerinin bir nevi nizâmnamesi sayılan risâlelerdir. Fütüvvet-nâmelerin ilk örnekleri Arap coğraf-yasında ve Arapça yazılmıştır. Daha sonra ise İran’da ve Anadolu’da Farsça ve Türkçe Fütüvvet-nâmeler de telif edilmeye başlanmıştır. Fütüvvet-nâmeler hem manzum hem de mensur olarak yazılmışlardır. Farsça Fütüvvet-nâmelere bakıldığında, yaklaşık kırk Farsça Fütüvvet-nâmenin günümüze ulaştığı ileri sürülmektedir. Farsça fütüvvet risâleleri arasında en kapsamlı ve en mufassal Fütüvvet-nâme, IX/XIV. asrın velût müellif, şair ve mutasavvıfı olarak tanınan Molla Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin (ö. 910/1504-1505) Fütüvvet-nâme-i Sultânî adlı eseridir. Kâşifî, eserini İmam Ali Rıza adına ve mensur olarak yazmıştır. Eserin her ne kadar nâtamam olduğu ileri sürülse de bir sonraki dönemde yazılan birçok Fütüvvet-nâmeye kaynaklık ettiği bilinmekte-dir. Fütüvvet-nâme-i Sultânî 1350 hş./1971 yılında yayımlanmıştır. Bu çalışmada Molla Hüseyin Vâiz-i Kâşifî’nin adı geçen risâlesi, yayımlanmış nüshası dikkate alı-narak muhteva açısından tanıtılmıştır.
2019
Ok ve yay, tarih oncesi devirlerden beri savas aleti olarak kullanilmis ve bircok toplum tarafindan gucun sembolu olarak gorulmustur. Okculuk en gelismis haline Orta Asya bozkir kavimleri ile ulasmistir. Hic suphesiz bu durumun olusmasinda Turklerin karakteristik ozellikleri etkili olmustur. Nitekim siyasi ve askeri basarilar da bu durumun en acik gostergesidir. Tarih boyunca bircok okculuk risalesi yazilmistir. Yazilmis olan bu risalelerde genel olarak ok aticiligi, okculugun adabi, ok cesitleri, yay tutus sekilleri, menzillerin tarifi, kemankesler ve kemankeslerin rekor denemeleri yer almaktadir. Incelemeye tabii tutulan eserde bu ozellikler acikca ortaya konulmaya calisilacaktir. Okculuk sanatini ele alan Vahid Pasa’ya ait Minhâcu’r-Rumât isimli eserinin ve bu esere ait bâblarin tanitimi yapilacaktir. Eser icerisinde yer alan yedi bâb, ayrintili bir sekilde incelenecektir. Esere ait nushalar, yazarin hayati ve eserleri ile ilgili bilgiler calismamizin diger konu basliklarini olu...
Osmanlı Araştırmaları / The Journal of Ottoman Studies, 61, 2023
This article examines the source, causes and consequences of a general assumption about Ottoman-Wahhabi relations, namely the notion that the Ottoman ulema in Istanbul were heedless of Wahhabism despite their occupation of the Hejaz and ultimately left it up to statesmen to resolve the issue. That claim was initially put forward in the 1870s by Ahmed Cevdet Pasha in Tarih-i Cevdet, and it was repeated by many others after him. As such, Cevdet Pasha was deemed to be a guiding force in the molding of the concept of Wahhabism in the Ottoman Empire and in terms of dealing with the issue in detail. However, in the early period in Istanbul, a pamphlet on Wahhabism had already been in circulation, a text that was written, reproduced and widely used by the ulema. Moreover, while Cevdet Pasha made use of the basic tenets set forth in that pamphlet in his work, he did not make reference to it, and in fact he reiterated that the scholars of the period were reckless in their approach to Wahhabism. This article argues that Cevdet Pasha's attitude was steeped in political hostility towards Ataullah Efendi, who was the şeyhülislam of the period and the author of the commentary in the pamphlet. Since Ataullah Efendi played a crucial role in the dethronement of Selim III, the sultan who had enacted the Nizam-ı Cedid, in Cevdet Pasha's eyes Ataullah Efendi had "antiquated ideas." The fact that Cevdet Pasha, who was a proponent of the Tanzimat, sought to negate the existence of Ataullah Efendi's pamphlet and critique the older generation of scholars had a direct impact on how the literature on Ottoman-Wahhabi relations was shaped.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2020
Erdem (Ankara), 2008
Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Dergisi (EKOD), 2016
Divan Edebiyatı Araştırmaları Dergisi, 2014
Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR], 2019
dede korkut dergisi, 2020
Dtcf dergisi, 2015
Akademik Dil ve Edebiyat Dergisi/Journal of Academic Language and Literature, 2022
An Outlook on the Fiqh View of Music and Sema in the Work of “Rasâle fi ar-Raks al- Mutasavvıfa" of Amasya’s Mufti Husam Chelebi (d. 926/1520), 2018
Journal of Turkish Studies, 2015
ULUSLARARASI AMASYA ÂLİMLERİ SEMPOZYUMU BİLDİRİLER KİTABI I, 2017
AYBAK Tarih Araştırmaları-II, 2020
Hakikat AİD, XVII/198 (Mart 2010), s. 42-44
An Important Turkish Manuscript Related to Khalwatiyya : İstivâ-yı Tarîk-i Muhammediyye fî Silsileti’l-‘Aleviyye of Muslihiddîn Gırnatevî, 2017