2020
Yüreğim iki parça Gidem mi? kalam mı? Eşikteki ayak beşikteki bebek benim mi? Şu elimdeki göçebe buzdan kalp benim mi? Neyim sahi göçer konar, konar göçer, Donar mıyım? Sahi niçin göçüyorum? Kalmak varken çocukluğumda, yokluğunda, Değerli bildiğim tüm inançların ortasında. Yerler ıslak, son yağmurları ıslatıyor memleketimin kokusunu nakşetmek için, Eşyalar bir odaya Hatıralar bir soğuk kalbe kilitleniyor, Belki yokluğunda bir giren olur diye, Tüm tahta panjurlar kontrol ediliyor. Acı bir ses duyuluyor, Ayrılık vakti geldi. Soluk renkli bavullar ellere verildi. Boy boy derin gözlerle baktın evine, ömrüne Sonra çıktın bilinmeyen umut yolculuğuna Göçebe artık adın Kanunda var sadece yerin. Sular serin, çilen derin ey göç eden, Sana sallanan tüm ellerden yücesin, Göç eden biri varsa O sen değil, Senin ağzına hiç koyamadığın lokmandır bilesin. Ey göç edenler, Göçü kaderi bilenler, Yaratılırken bir, göç ederken ayrılanlar, Tüm inançların odağında insan olanlar, Maneviyatını göçerek de taşıyan, İnsana insanca bakılmalı diyenler… Göçün, göç edenin sahibi kim? Sınırlar mı? Ülkeler mi? Dinler mi? Şimdi yanık bir göç türküsü söylesem, İnsanlığın göçüne yürek verenler dinler mi? Uzak diyarlardan bir göçmen sesi gelir, Bir bot yanaşır bilinmez ülkenin kıyısına, Adını ellerin koyduğu bir göçmen iner, İnancın, ilkenin, erdemin ve dinin merkezine… Haydi insanlık! Kuşan, Aklın, duygunun, inancın değer gömleğini giy, Eline vicdandan bir örtü al. Bakarsın ülkenin bir sınırında, Amansız yağmura yakalanmış, Göçmen bir insanlığa korunak olursun.