Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019
…
36 pages
1 file
Cok boyutlu bir sorun alani olarak kuresel iklim degisikligini insan baglamiyla degerlendirme cabasinin bir sonucu olan bu calisma, kuresel gelismeler cercevesinde insanlara bir yasam alani sunma gayesiyle uretilen sosyal politikalarin, sosyal politikanin var olus amacina uygun olarak gunumuzde de ayni gorevi ustlenmesi gerekliliginden hareketle olusturulmustur. Iklim degisikligini sosyal politika baglaminda inceleyen calisma, bes bolumden olusmaktadir. Birinci bolumde kuresel iklim degisikligi kavrami ve sinirlari incelenmistir. Ikinci bolumde kuresel iklim degisikligi ile sosyal politika iliskisi ayni tarihsel zeminin sonuclari olmalari uzerinden ortaya koyulmustur. Kuresel iklim degisikliginin sosyal politikanin ilgi ve etki alanina girme mecburiyeti, sosyal politika bilimi yaklasimindan hareketle ucuncu bolumde irdelenmistir. Ardindan sosyal politika tedbirlerine ihtiyac hissettiren bir gerceklik olarak kuresel iklim degisikligi ele alinmistir. Genis anlamiyla sosyal politika t...
Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2021
Önder ERYILMAZ Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi (AUJEF), 5(4), 385-401 negative impacts of GCC are placed in middle school social studies textbooks. Moreover, it has been concluded that no information about economic, psychological and political aspects of results of GCC are not presented in middle school social studies textbooks. In addition, it is revealed that information about preventing expected negative impacts of GCC are too limited in textbooks. At the end of the study, some recommendations are presented based on the results of the research.
Selcuk Universitesi Sosyal Bilimler …
Dünyada iklimlerde meydana gelen değişiklikler, Küresel İklim Değişikliği (KİD) olarak adlandırılmaktadır. İklim değişikliğinin temel nedenini çevre sorunlarının oluşturduğu bilinmektedir. Son yıllarda dünyada olduğu gibi Türkiye'de de görülen sıcaklık, basınç ve yağış gibi iklim elemanlarının normal kabul edilen değerlerin dışına çıktıkları gözlenmektedir. Kimi bilim insanları subtropikal kuşakta yer alan Türkiye'nin KİD'nden en çok etkilenen ülkeler arasında yer alacağını belirtmektedir. Yasal çerçevede alınan önlemler, çevrenin korunmasında etkili olmaktadır. Ancak, bunların yeterli olmadığı sık sık çeşitli bilimsel ortamlarda dile getirilmektedir. Nitelikli bir çevre oluşturma konusunda yapılabilecek etkili yollardan biri de, eğitimden yararlanmaktır. Bunun için öncelikle, çalışma alanı KİD'ni kapsayan eğitim programlarını incelemek gereklidir. Böylece, elde var olan olanaklar belirlenerek daha etkili önlemler geliştirilebilir. Eğitim programları incelendiğinde KİD eğitimine uygun olanlardan birinin Coğrafya olduğu görülmektedir. Bu araştırmada, Coğrafya Dersi Öğretim Programında; KİD'ne ilişkin hangi kazanımlara, öğrenme alanlarına, etkinliklere, becerilere, değerlere, ölçme ve değerlendirme tekniklerine yer verildiği ve bunların programda ne oranda olduğu araştırılmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi kullanılmıştır. Araştırmada uygulanmakta olan Coğrafya Dersi Öğretim Programı temel alınmıştır. Çalışmanın güvenilirliği açısından amaçta belirtilen öğeler, iki araştırmacı tarafından ayrı ayrı incelenmiş ve görüş birliği ilkesine uyulmuştur. Araştırmanın sonucunda Coğrafya Dersi Öğretim Programında, her sınıf düzeyinde KİD'ne ilişkin kazanımlara yer verildiği görülmüştür. KİD açısından önemli olabilecek kazanımlara ve etkinliklere özellikle "Çevre ve Toplum" ile "Doğal Sistemler" öğrenme alanlarında yer verildiği saptanmıştır. Araştırmanın sonucunda 2005 Coğrafya Dersi Öğretim Programının öğrencilerde KİD'ne ilişkin bir bilinç oluşturmayı amaçladığı görüşüne ulaşılmıştır. Bu bilincin daha da geliştirilmesi için araştırmanın sonuçlarına dayalı olarak bazı önerilerde bulunulmuştur.
Istanbul Policy Center, 2020
Journal of Current Research on Social Sciences (JoCReSS), 2017
Küresel iklim değişikliği ve insanlar üzerindeki etkileri bilim çevreleri tarafından uzun yıllardır tartışılmaktadır. İklim değişikliği; kuraklaşma, çölleşme, sel, tsunami, deniz seviyelerinin yükselmesi, kasırga gibi doğa olaylarının sıklığını ve şiddetini artırmaktadır. İklim değişikliği ve çevresel bozulma nedeniyle temel ihtiyaçlarını karşılayamayan insanlar göç etmeye mecbur kalmaktadır. Bu durumu ifade eden “iklim mültecileri” kavramı, insan kaynaklı–kapitalist/neo-liberal politikalar-iklim değişikliğinin insanlar ve çevre üzerindeki etkilerinin farklı bir boyutu olarak karşımıza çıkmaktadır. Yaşadıkları yerleri ve kültürel özelliklerini terk etmeye mecbur kalan iklim mültecileri; ekonomik, sosyal, çevresel sorunlar nedeniyle, sosyal hizmet uzmanlarının mesleki çalışmalar yapması gereken bir konuyu oluşturmaktadır. Bunun yanında göç daha başlamadan sosyal hizmetin, koruyucu -fiziksel ve toplumsal çevreyi- ve önleyici çalışmalar yapması gerekir. İnsan kaynaklı iklim değişikliği nedeniyle göç eden insanlarla yapılan sosyal hizmet uygulamalarında fiziksel ve doğal çevreye -flora ve fauna- gerekli önemin verilmesi gerektiğini ileri süren “yeşil sosyal hizmet” bakış açısı kullanılabilir. Yeşil sosyal hizmet, sosyal hizmet uzmanlarının çevresel adaletsizliğin engellenmesinde; sürdürülebilir sosyal ve çevresel gelişmedeki rolünü ifade etmek için kullanılan ve son yıllarda kullanımı artan bir kavramdır. Ancak sosyal hizmet literatürüne bakıldığında yeşil sosyal hizmet kavramının, sosyal hizmete konu olan iklim mültecileri bağlamında değerlendirildiği kaynakların yetersiz olduğu görülmektedir. Bu yazın taramasında, iklim mültecileri bağlamında yeşil sosyal hizmet üzerine bir tartışma yürütülecektir.
VAKANUVİS ULUSLARARASI TARİH ARASTIRMALARI DERGISI, 2023
The aim of this study is to reveal that alliance relations between states have been reshaped by and to emphasize the increasing importance of interest-oriented foreign policy in the value-interest dilemma. The evaluation of power by the states within the scope of national interest, the reacceleration of hard power in the face of soft power, the changes in the distribution of power and the failures of the system will be revealed within the scope of this study. The changing dynamics of the international system, the increasing importance of the state-centered security perception and the increasing influence of expansionist policies in the system will be examined on the basis of the USA-Chinese competition. The multifaceted changes within this new world order, in which states are in a power struggle race, will be analyzed, and the impact of the power-oriented policies of the United States and China on global balances will be examined. In this study, a qualitative research will be conducted using historical comparative research methods.
Bu değerlendirmede, özellikle İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana Anglo-Amerikan dünyadaki değişen beşeri coğrafya pratiğine odaklanılmaktadır. Anglo-Amerikan beşeri coğrafyasındaki söz konusu altmış yıllık dönem disiplinin önceki yapısıyla karşılaştırıldığında hemen hemen tanınmayacak bir durumdadır. Bu süreçte öne çıkan ilk büyük değişim " kantitatif devrim " olarak bilinmektedir ve üç temel karakteristeğe sahiptir: Tanımlamada kesinlik, mekansal düzel arayışı ve bilim felsefesinin çeşitli konularıyla kurulan ilişki. 1970'li yıllarda, kısmen değişen sosyal bağlamın da etkisiyle beşeri coğrafyada ortaya çıkan ikinci büyük değişim ise " radikal alternatif " tir. Bu yeni yönelim, kantitatif coğrafya pratiğine karşı çıkarak sosyal ve ekonomik eşitsizlik, yoksulluk ve insan hakları gibi çeşitli konuları disiplinin gündemine sokmuştur. Özellikle 1980'lerden itibaren beşeri coğrafyada beliren üçüncü büyük değişim olan " kültürel dönüş " ise, disiplinin portfolyosuna önemli bir boyut kazandırmıştır. Ortak insani özelliklerin ve kültürün yaşamın önemli bir bölümünün temelini oluşturduğu ve aynı zamanda bunların mekansal yapılarda içerildiğine ilişkin bir farkındalılık sayesinde kültürel dönüş, birbirinden farklı tipteki coğrafi pratikler arasındaki bariyerleri yıkmaya yönelik bir arayışla hibrit bir anlayış üzerinde durmuştur. Bu gelişmelerle birlikte günümüz beşeri coğrafyacıları bir yandan mekansal analizciler ve sosyal teorisyenler olarak iki ana grupta yer alırken, diğer yandan da bir dizi gelenekle karakterize olan disiplin, çekişmeli ve çok-paradigmalı bir girişim haline gelmiştir. In this review, it is focused on changing practices within human geography in the English-speaking, predominantly Anglo-American world since the Second World War. This sixty year long period in the contemporary Anglo-American human geography is almost unrecognisable from the discipline's former composition. First major change in this period is generally known as " quantitative revolution " which has three salient characteristics: rigour in description, search for spatial order and the relationship with the various aspects of the philosophy of science. However, by the 1970s, the second major change, partly a product of changing social context, was the " radical alternative " that covered issues such as social and economic inequality, poverty and civil rights stimulating negative reactions to quantitative geography. The third major change, called as " cultural turn " , from the late 1980s on, added a further major strand to human geography's portfolio. This new orientation emphasised hybridity, seeking to break down barriers between different types of geography through as awareness that common human traits and culture underpin most of life and are inscribed in spatial structures. With these developments, human geographers today are sometimes placed in two main groups-spatial analysts and social theorists-and the discipline, characterized by a number of traditions, has became contested and a multi-paradigmatic enterprise.
İklim Değişikliği Bağlamında Buenos Aires, 2017
Bu çalışma yüksek lisans döneminde proje ödevi olarak çalışılmıştır. Akademik yazım açısından sorunlar barındırsa da çalışmanın orjinali üzerinde düzenleme yapılmaması tercih edilmiştir.
Pamukkale University Journal of Education, 2018
Bu araştırma, eğitim fakültelerinde çalışan öğretim elemanlarının örgütsel iklim algıları ile örgütsel politika algıları arasındaki ilişkiyi saptamayı amaçlamaktadır. İlişkisel tarama modelindeki araştırmanın evrenini Türkiye'deki devlet üniversitelerinin eğitim fakültelerinde çalışan Dr. unvanına sahip öğretim elemanları oluşturmaktadır. Araştırmada evrenin tamamına ulaşılması amaçlandığından örneklem alma yoluna gidilmemiştir. Araştırma kapsamında 866 öğretim elemanına ulaşılmıştır. Araştırmanın verileri, "Örgütsel İklim Ölçeği-ÖİÖ" ve "Örgütsel Politika Algısı Ölçeği-POPS" kullanılarak web temelli anket yolu ile toplanmıştır. Verilerin analizinde parametrik istatistikler kullanılmıştır. Alt boyutlar arasındaki ilişkileri incelemek için korelasyon analizi yapılmıştır. Örgütsel iklimin örgütsel politika algısı üzerindeki etkisini incelemek için regresyon analizi yapılmıştır.
Akademisyen Yayınevi, 2024
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Yasama Dergisi, 2016
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020
Dogu Cografya Dergisi, 2012
Sosyal Siyaset Konferansları Dergisi/Journal of Social Policy Conferences, 2020
1 ST INTERNATIONAL CONFERENCE ON SCIENTIFIC AND ACADEMIC RESEARCH, 2022
lahiyat Öğretim Programlarının Tarihi Seyri ve Sosyopolitik İklim., 2023
İnsan ve İnsan Dergisi, 2022
İklim Değişikliğine Karşı Yeşil Anayasalcılık, 2023
Çin Ve Rusya Enerji İlişkileri: Derinleşen Stratejik Ortaklık, 2024
SİYASET, EKONOMİ ve YÖNETİM ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, 2018
TBMM’nin İklim Değişikliği Politikalarında Rolü, 2016
Bursa Uludağ Üniversitesi, 2020
Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Akademik İncelemeler Dergisi, 2017
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2023