Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
22 pages
1 file
Bu çalışmanın kapsamı dikkate alındığında, yukarıda belirtilen kitabelerin tamamının buraya dâhil edilmesi mümkün olmamıştır. Kemah ve köylerindeki kitabeler bahsedilen bu zaruret sebebiyle kronoloji, hat ve içerik açısından her gruptan seçme örneklerle tanıtılmış ve değerlendirilmiştir.
2012 yılında, Kemah Kalesi'ndeki kazı çahşmalarr yürüme yollarınrn açılmasr, Bey Camii ve Hamam yapısının ortaya çlkarılmaslna yönelik gerçekleştirilmiştir. Yaklaşık 1250 m uzunluğunda ve dört gijrzerglıh halinde açılan yürüme yolları ile kaleyi gezenlerin, hem Tanasur Çayina inmesini sağlayan su tünellerine ulaşım kolaylığı, hem de kale içerisinde kolay gezinmeleri sağlanmıştır. Kaledeki ikinci çalışma alanı Bey Camii'dir. Bu alanda yapılan çalışmalar sonucunda 22 x ll m. ölçülerinde bir mekAn ortaya çıkarılmrştrr. Saray Hamamı olarak adlandırrlan yapr ise, Bey Camii nin kuzeybatısında camiye yaklaşık 55 m mesafede bulunmaktadrr. Hamamın mekdnları kazılarla açılmıştır. Ilıklığın güneybatısındaki kubbe]i mekAnın kuzeybatı köşesinde 198 ayrı parça olarak tasnif edilen el yazmasr ve matbu Kuran-ı Kerim ve çeşitli konularda yazılmış kitaplar bulunmuştur.
Mausoleum tradition in Central Asia Turkish culture can be traced back to IV-II century BC. It is possible to see the earliest examples of this tradition in Anatolian Turkish-Islamic period in Northeast Anatolia including Kemah district. This pre-Islamic tradition of Turks developed into a tomb architecture by reformatting traditional structure with the new belief and though system after the acceptance of Islam. This architecture has a blending characteristic of tradition and religion, which originally derived from tent craft. This architecture has been observed in almost every Muslim Turkish States in Central Asia and Anatolia since its first known example built in Samarra. This article analyzed 9 mausoleums
Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, 2017
Kitabelerde kullanılan dil, alfabe, yazı üslubu, geçen kavram ve terimler, ele alınan malzeme ve teknikler, dönemin sosyo-kültürel, ekonomik ve siyasi yapısı ile sanat anlayışı ve kalitesini anlatan birer güzel belgelerdir. Tarihi Azerbaycan sınırları içerisinde yer alan Hemedan Eyaleti, Türk-İslam mimari eserler açısından bir hayli zengindir. Ne var ki bu eserler, bilim adamları tarafından incelemeye konu edilmemiştir. Tarih boyunca bulunduğu coğrafi konumu hasebiyle Anadolu coğrafyası ile sosyokültürel, siyasi ve ekonomik ilişkide olan bu coğrafyanın kültürel ve maddi mirasının tanınması Anadolu'da var olan sanatın tanıması için de yararlı olacaktır. Bu bağlamda çalışmamızda Rezen'de bulunan İmamzâde Azher Türbesi'nin kitabeleri mercek altına alınacak binanın inşa ve plan özellikleri hakkında genel bilgiler aktarılarak Türbede bulunan kitabeler incelenecektir.
Mekân, bizim için vazgeçilmezden öte bir zorunluluktur. Doğumumuzdan ölümümüze değin hep bir mekânın içinde var oluruz. Ölümden sonra ise mekânın en mücessem hâli ile karĢılaĢır ve orada ikâmet etmeye devam ederiz. Ancak Ģu var ki her yer mekân olmayabilir. Kimileri yer olarak kalırken kimileri ise mekân'a dönüĢüyor. Mekâna dönüĢenler bizim geçmiĢle bağımızı canlı tutan ve bizlere aidiyetlerimizi hatırlatan vefâkarlar oluverir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir adlı unutulmaz eserinin son bölümünde Ġstanbul'u en müstesna bir Ģekilde baĢtan aĢağıya okurlarına tattırdıktan sonra Ģöyle der: En büyük meselemiz budur; mazi ile nerede ve nasıl bağlanacağız; hepimiz bir şuur ve benlik buhranının çocuklarıyız; hepimiz Hamlet " ten daha keskin bir " olmak veya olmamak " davası içinde
Tarih kavramı, genelde, devletlerin kuruluş, gelişim ve yıkılışlarını; birbirleriyle olan münasebetlerini, hükümdarların ve önemli şahsiyetlerin icraatlarını inceleyen siyasi hadiselerle anılır. Savaş, barış, mücadele, kavga ve kargaşa sıradan olaylara nazaran etkisi oldukça fazla hissedilen, kimi zaman da insanoğlunun en kaba tarafını yansıtan hadiseler olduklarından insanların ve tarihçilerin ilgisini bu yöne kaydırmış olmaları kısmen kabul edilebilir. Ancak tarih, sosyal, kültürel ve ekonomik durumları içeren çok yönlü bir uğraştır. Son birkaç asırdır gündemde olan “kültürel tarih” söylemi bahse konu bu ikinci ciheti geliştirmeye yönelik adımdır. Tarihî olayları tek yönlü araştırmak tarihten beklenilen faydayı vermekten hâlidir. Çünkü hadiselerin yaşandığı şekliyle anlaşılması olaylara sosyal, siyasi, ekonomik ve kültürel cihetlerden bakmakla mümkündür. Nitekim inceleme konusu yapılan birçok siyasi eylemin arkasında ekonomik ve sosyal sebepler bulunur. Hadiselerin asıl müsebbibi olan bu yönler, siyasi olayların anlaşılmasına ve birbirlerine bağlanmasına yardımcı olurlar. Genel tarihi ilgilendiren bu durum İslam tarihi için de geçerlidir. İslam tarihinde ciddi bir çalışma yapmak, siyasi hâdiseleri kavramak ve Müslümanların ilerleme veyahut geri kalma sebeplerini tespit edip onların ekonomik, sosyal, fikrî ve kültürel durumlarını hesaba katarak çıkarım yapmakla mümkün olur. Bu noktada yani İslam tarihinin açık, anlaşılır ve tutarlı hâle gelmesinde edebiyat kitaplarının yeri farklıdır.
Çeşmeler su mimarisinin en yaygın örnekleri olmalarının ötesinde, her dönemde Türk şehirlerinin en önemli öğeleri arasındadırlar. Osmanlı medeniyeti, mimarlık tarihinde su yapılarına önem veren toplumların başında gelir. Temizlik ve içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan çeşmeler, bir Osmanlı şehri olan Erzurum'un mimari dokusunda derin izler bırakmıştır. Erzurum'da otuz yedi tane kitabeli çeşme bulunmaktadır. Kitabeli çeşmelerin tümü Osmanlı dönemine ait olup, genellikle XVII-XIX. yüzyıl yapılarıdır. Erzurum Çeşme kitabelerinde genellikle "Sahib-ül hayrat vel-hasenat" hayır sahibi ibaresi ile başlanılmıştır. Çeşmeyi yaptıranların isimleri yazılarak dua ile anılmışlardır. Kitabeler Osmanlıca ve Arapça yazılmış, bazı kitabelerde Farsça ibareler de kullanılmıştır. Bazı çeşme kitabelerinde tarih "Ebced hesabı" ile yazılmıştır. Kitabeler genellikle mermer üzerine "Sülüs" ve "Talik" hatla yazılmışlardır. Çeşmeler de birer vakıf eseri olarak yapılmışlardır. Erzurum'un ve hatta Anadolu'nun en önemli çeşmelerinden biri Hacı Mehmed Ağa çeşmesidir. Üzerinde Vakfiye özeti bulunan tek çeşme örneğidir. Çeşmeler, kendileri küçük ancak hizmetleri son derece büyük yapılardır.
2020
Genel değerlendirmenin yapıldığı üçüncü bölümde de mihrab yazılarının kullanım biçimleri incelenmiştir. Bu başlıkta yazılar kuşak, kemer, rozet, bordür, kavsara, sütunçe, nişin alt kısmı, tepelik ve alınlık olarak kullanıma göre sınıflandırılmıştır. Bu çalışmada bana yol gösteren danışman hocam Prof. Dr. Bahattin YAMAN'a teşekkürü borç bilirim.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi, III/2, (Aralık 2017), 2017
ULUSLARARASI HZ. NUH VE CUDİ DAĞI SEMPOZYUMU , 2013
Proceedings of the International The Ottoman World During The Reign of Fatih Sultan Mehmed Symposium (Ideology - Diplomacy - Warfare - Conquest), 2021
Kur'an-ı Kerim ve İlahi Kitaplar, 2023
Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 2009
Karaman Kitabı-Karaman ve Tarih, 2018
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, 2024
İslam Tarih Usulü ve Kaynakları, 2023
JOURNAL OF ORIENTAL SCIENTIFIC RESEARCH (JOSR), 2021
İlmî Araştırmalar, 1996