Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Çamlık Dergisi- Yeditepe Üniversitesi
…
2 pages
1 file
AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Program desteğiyle "Birlikteki Çeşitlilik: Tuna Dalgalarında Kültürlerarası Diyalog" projesi kapsamında Tuna Nehrinin aktığı ülkelerin kültürel zenginliklerini ortak tarihle pekiştirerek birbirine bağlamayı hedefleyen etkinlikler kapsamında TUNA NEHRİNE ÖYKÜLER: Tuna Nehri ve ülkeleri konulu öykü yarışması düzenlenmiştir. AB-Türkiye Kültürlerarası Diyalog Programı, Türkiye ve Avrupa Birliği üyesi ülkeler arasında toplumların farklı kültürleri anlamasını sağlamak ve toplumsal gelişmeleri farklı açılardan deneyimlemek üzere çeşitli kültürel etkinliklerin hazırlanmasına ve kurumlar arasında kalıcı diyaloğun sağlanmasına yönelik projelere destek olmaktadır. Diversity in Unity: Intercultural Dialogue Through the Waves of Danube (Birlikteki Çeşitlilik: Tuna Dalgalarında Kültürlerarası Diyalog) projesi Sivil Toplum Diyaloğu Programı kapsamında İstanbul Macar Kültür Merkezi önderliğinde Türkiye Avrupa Vakfı ve Kalem Kültür Derneği ortaklığında gerçekleşmiştir.
VAKANÜVİS- Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi/ International Journal of Historical Researches, 2021
Öz Osmanlı şehir mimarisi, devletin zirvesi başta olmak üzere hanım sultanlar, paşalar, beyler, askeri ve zengin kesim tarafından oluşturulmuştur. Bu mimari; han, hamam, kervansaray, köprü, çeşme, imaret, cami, mescit, beden, kale vesaire gibi halka hizmet edecek yapılardan oluşmaktaydı. Vakıf statüsünde vücuda getirilen bu mekânsal yapıların varlıklarını devam ettirmeleri, kesintisiz akarlarla desteklenmelerine bağlıydı. Bu araştırmada, Genç Osman’ın kısa saltanatı sürecinde Tuna Nehri kıyısına inşa ettirdiği vakfının tanıtımı yapılmıştır. Sultan Osman Han Evkafı içindeki en önemli yapı, şüphesiz kaledir. Tuna’nın kuzeyinden gelebilecek saldırılara karşılık veren bu askeri üs, aynı zamanda Dobruca’nın savunulmasını kolaylaştırmaktadır. Bununla birlikte Osmanlı kültüründe ibadet mekânı özelliğinin yanında bir sosyalleşme aracı olan cami de bulunmaktadır. Türk kültürünün önemli yapılarından olan hamam ve eğitim konusunda bilgi veren bir mektebin varlığı bilinse de daha ziyade kale ve cami üzerinde durulmuştur. Temeline arşiv kaynakları konularak hazırlanan bu çalışma ile vakfın kurulduğu coğrafya, çalışanları ve sosyo-ekonomik boyutu irdelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Sultan Osman Han, Tuna Nehri, İsakçı, Vakıf. Abstract The Ottoman city architecture was created by sultans, pashas, gentlemen, military and wealthy people, and especially, by the top governmental personnel. This architecture consisted of structures that served the public such as inns, baths, caravanserais, bridges, fountains, soup kitchens, mosques, masjids, walls, castles, etc. The maintenance of these spatial structures, which were created with the status of foundations, depended on the support with uninterrupted revenue. In this study, the foundation that was built on the banks of the Danube River during the short reign of Osman II was introduced. The most important building in the Sultan Osman Han Foundation is undoubtedly the castle. This military base, which encountered attacks from the north of the Danube River, also facilitates the defense of Dobruja. Nevertheless, there is also a mosque, which is a socialization area in Ottoman culture besides its quality of being a place of worship. Although the presence of the bathhouse, which is one of the most important structures of Turkish architecture, and the school, which provides information about education, are known, the castle and the mosque were emphasized more. With this study, which was prepared based on the archival sources, the geography, employees, and socio-economic dimension of the foundation were investigated. Keywords: Sultan Osman Han, The Danube River, İsakçı, Foundation.
2022
A. HALÛK DURSUN HATIRA SAYISI Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi Sayı/Issue: 47 ● 2022 BAHAR/SPRING
2019
Türkiye'de Toplum ve Arkeoloji İlişkisi ile Arkeolojinin Sosyal ve Ekonomik Katkıları
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2021
Geçmişten günümüze Balkanlar, tarihi, coğrafyası ve insanıyla Türk edebiyatının önemli mevzularından olagelmiştir. Gerek klasik gerekse modern Türk edebiyatında, Rumeli zengin bir anlam ve imge dünyası ile yer almaktadır. Bu çerçevenin ciddi bir bölümünü de Tuna nehrini merkez alan şiirler oluşturur. Zira Balkanları baştanbaşa geçen Tuna, hem bu fiziki özelliği hem de tarihî önemi dolayısıyla, Rumeli denilince ilk akla gelenlerdendir. 1930'lu yıllar, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasından sonra, Balkanların yeniden gündeme taşındığı bir dönem olması bakımından önemlidir. Bu bakımdan makalede, Tuna merkezli kaleme alınmış şiirlerden 1930 ile 1939 arası yıllara ait olanlar ele alınmış. Bu dönemde Tuna merkezli şiirlerin Halide Nusret
XVIII. TÜRK TARİH KONGRESİ V. CİLT, 2022
TİĞİNÇE OKTAR -MEHTAP ÖZDEĞER: Osmanlı'da Tanzimat'tan II. Meşrutiyet'e Müslüman Kadın Gedikleri .
Türk Kültürü İncelemeleri Dergisi, 2021
Şehir ve Kadın, 2016
A HSIUNG-NU CITY ON THE SHORELINE OF BAIKAL LAKE The basic needs of human has never been changed since he first set foot on earth. Nutrition and shelter needs are the most important ones of these needs. Humankind that made hunting and gathering at first, then started stockbreeding and farming. With increase of population, stockbreeding activity has became not enough for human nutrition. Therefore, agricultural activity has emerged. Agriculture is also necessary for breeding the animals. Consequently, a society cannot meet all requirements with just one economic activity. Nomadic societies also made agricultural activities. But this activity, of course, has not been made plentiful as much as settled societies. Because settled life is necessary for making agriculture. With the samples today, especially in ancient ages, societies that make stockbreeding should be settled. Here, due to this contradiction, a part can be considered as minority in Hsiung-nu society, has made agriculture. I have pointed out that societies that make agriculture, should be settled. Because economic source, “soil”, doesn’t change place. Furthermore, soil needs care and farmer should protect his land. However, transition to settled life that appeared with agriculture, has not occured abruptly. In my paper I will discuss more details about this process that has direct proportion with progress of agriculture and increase of agricultural activities. Although Central Asia is a very large geographical area, agricultural areas are limited in comparison with this largeness. One of these areas is Lake Baikal region. This region that Turks owned almost all periods of ancient and middle age, had great economic and strategic importance. Agricultural activites were made since ancient times due to flatness of lake region and suitability of lake water for watering agricultural areas. Hsiung-nu society was one the societies that made agriculture here. There are lots of archaeological finds that prove these areas and agricultural zones here belong to Hsiung-nu. One of the details that I will discuss in my paper are about these findings. In accordance with agricultural activities made here, existence of settled life is highly probable. Here, with this aim, a city that was found so close to agricultural zones, by reason of archaelogical excavations made in the late 1980’s. Though a settlement like this city is defined as village or small town today, when it is compared with region and Hsiung-nu population in that period, this settlement should be accepted as a somewhat large city. My paper will focus on this city, agricultural activities and settled life of Hsiung-nu. Key Words: Hsiung-nu, Agriculture, Economy, Ivolga, City BAYKAL GÖLÜ KIYISINDA BİR HUN ŞEHRİ ÖZET İnsanın temel ihtiyaçları, yeryüzüne ilk ayak bastığı günden beri değişmemiştir. Bu ihtiyaçların başında beslenme ve barınma gelir. İlk olarak avcılık ve toplayıcılık yapan insanoğlu, ilerleyen yıllarda hayvancılık yapmaya başlamıştır. Nüfusun artmasıyla beraber hayvancılık faaliyeti insanların beslenmesi için yetmemeye başlamıştır. Bu sebeple tarım faaliyeti ortaya çıkmıştır. Tarım aynı zamanda hayvanların beslenmesi için de gereklidir. Dolayısıyla bir toplum tek bir ekonomik faaliyetle tüm ihtiyaçlarını karşılayamaz. Konargöçer dediğimiz toplumlar da tarımla uğraşmışlardır. Ancak bu uğraş, tabii ki yerleşik toplumlar kadar yoğun yapılmamıştır. Çünkü tarım yapmak için yerleşik yaşam şarttır. Günümüzde de örnekleri olmakla beraber, özellikle eskiçağlarda hayvancılık yapan toplumlar konargöçer olmak zorundaydı. İşte bu çelişkiden dolayı Hun toplumunda azınlık sayılabilecek bir kesim tarımla uğraşmıştır. Tarım yapan toplumların yerleşik yaşamak zorunda olduklarını belirttik. Çünkü ekonomik kaynak, yani toprak, yer değiştirmez. Ayrıca toprakla sürekli ilgilenmek ve toprağa sahip çıkmak gerekir. Ancak tarımla beraber ortaya çıkan yerleşik hayata geçiş bir anda olmamıştır. Tarımın ilerlemesi ve daha fazla yapılmasıyla doğru orantılı olan bu sürece çalışmamızın detaylarında değineceğiz. Çok geniş bir coğrafya olmasına rağmen Orta Asya’da tarım yapılabilen alanlar bu büyüklüğe göre sınırlıdır. Bu alanlardan biri de Baykal Gölü civarıdır. Türklerin eski ve ortaçağın hemen her döneminde sahip oldukları bu bölge hem stratejik hem de ekonomik olarak büyük bir öneme sahip olmuştur. Göl civarının genelde düzlük olması ve göl suyunun tarım sahalarının sulanması için uygun oluşu sebebiyle çok eskiden beri bu sahalarda tarım yapılmıştır. Burada tarım yapan toplumlardan biri de Hunlardı. Bu bölgenin ve buradaki tarım sahalarının Hunlara ait olduğunu gösteren pek çok arkeolojik buluntu mevcuttur. Çalışmamızda değineceğimiz detaylardan biri de bu buluntulardır. Bu bölgede tarım yapıldığına göre yerleşik hayatın var olması da kuvvetle muhtemeldir. İşte bu amaçla 1980’lerin sonlarında bölgede yapılan arkeolojik kazılar neticesinde tarım sahalarının çok yakınında bir şehir bulunmuştur. Bu şehrin büyüklüğü bugün köy veya küçük bir kasaba olarak kabul edilse de o dönemki Hun ve bölge nüfusu ile kıyaslandığında bu yerleşimi büyükçe bir şehir olarak kabul etmek gerekir. Çalışmamızda bu şehir ve Hunların yerleşik hayatı ile tarım faaliyetleri üzerinde durulacaktır. Anahtar Kelimeler: Asya Hunları, Tarım, Ekonomi, Ivolga, Şehir
16.Uluslarası Türk Sanatları Kongresi, 2023
2a-b-c. Mecmua'da yer alan farklı türden kağıt örnekleri (A. Erdönmez Koleksiyonu, vr. 29b, 64a, 325b).
This book, titled "Ottoman from the Nile to the Danube", has two forewords. The first is dated March 16, 2000 and the other is dated July 2009 with the name “New Preface to the New Edition”. It is the detailed book report of this book titled From Nil to Tuna. "Nil'den Tuna'ya Osmanlı" başlıklı bu kitabın iki önsözü var. Birincisi 16 Mart 2000, diğeri Temmuz 2009 tarihli “Yeni Baskıya Yeni Önsöz” adıyla. Nil'den Tuna'ya başlıklı bu kitabın detaylı kitap raporudur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Modern Türklük Araştırmaları Dergisi, 2010
Journal of Turkish Studies, 2015
Politik Psikoloji Dergisi /The Journal of Political Psychology, 2025
19. YÜZYIL ORTALARINDAKİ ÜÇ NÜFUS DEFTERİNDE MANİSA ÇARŞI MAHALLESİ, 2024
ABAD - ANADOLU VE BALKAN ARAŞTIRMALARI DERGİSİ / JABS - JOURNAL OF ANATOLIA AND BALKAN STUDIES, 2023
MJH: Mediterranean Journal of Humanities, 2014
Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2022
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 2019