Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
Ankara Anadolu ve Rumeli Araştırmaları Dergisi, 2024
XVII. yüzyıl Akdeniz korsanlığı ve esaret ekseninde bir isim listesini ele alan bu çalışma, Osmanlı denizciliğine dair mevcut bilgiye katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Hollanda Birleşik Vilayetleri’nin ilk İstanbul daimi elçisi Cornelis Haga’nın 1627 tarihli yayınlanmamış bir mektubuna ve buna iliştirilmiş bir esir listesine dayanarak, Osmanlı derya beylerinin Mağrip denizcileriyle ilişkisi aydınlatılmaktadır. Osmanlılar ve Hollandalılar arasındaki 1612 tarihli ahidnameye rağmen Mağrip korsanları ellerindeki Hollanda esirlerini teslim etmemiş; bilakis bunlara, Akdeniz’deki ‘fidye ekonomisi’nin unsurları olarak, bir yatırım aracı gözüyle bakmaya devam etmişlerdi. Haga’nın mektuplarından anlaşıldığı üzere Mağrip denizcilerinin alıcıları arasında derya beyleri de 23 bulunmaktadır. Bu noktadan sonra esirleri kurtarmak da Hollanda elçisinin vazifesi olmuştur. Ele alınan listede ve listenin eklendiği mektupta, esirlerin vaziyeti, kimi Osmanlı derya beylerinin isimleri ve elçi Haga’nın esirleri kurtarmak için başvurduğu yollar gibi Osmanlı Akdenizi’nin ve denizciliğinin az bilinen yönlerine ilişkin detaylar yer almaktadır. Çalışmanın sonuna esir listesinin görseli, transkripsiyonu ve tercümesi eklenmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2003
cık danışmanlığında yürütülen bu tez 1612 yılında Osmanlı padişahı Sultan I. Ahmed tarafından Hollanda Cumhuriyeti'ne (The United Provinces/De Vereenigde Provincien; yedi eyaletten oluşuyordu) verilen kapitülasyonları ve İstanbul'daki ilk Hollanda elçisi Cornelis Haga'nın ilk sefaret yıllarını ele almaktadır. Giriş dâhil toplam altı bölümden oluşan tezde ele alınan konular şöyle sıralanabilir:-Hollanda'nın tarihi, nüfus ve idarî yapısı, İspanyol idaresine karşı isyan, Hollanda'nın dinî yapısı ve dinî reformu.
19. yüzyılın ilk yarısında Osmanlı Devleti’nde yaşanan değişimler, iç pazarı genişletmek ve ithalat-ihracat dengelerini sağlamak yerine, Avrupalı devletlerin Osmanlı coğrafyasından hammadde temini ve pazar teşkili gibi ihtiyaçlarını kolaylaştırıcı nitelik sergilemektedir. Özellikle ticaretteki sınırlayıcılığın ortadan kaldırılması, yabancı tüccarların Osmanlı pazarındaki etkinliklerini arttırıcı bir faktör olarak göze çarpmaktadır. Buna ek olarak yabancıların Osmanlı ülkesinde mal-mülk edinmelerini kolaylaştıran gelişmeler yaşanması, Avrupalıların bir koloni olarak ekonomik öneme haiz Anadolu şehirlerinde faaliyet göstermelerinin önünü açıyordu. Bursa’da Fransız kolonisinin incelendiği bu çalışma Bursa Fransız Konsolosluğu, koloninin yerleşim süreci ve ekonomik faaliyetlerinin yanında, Fransız Katolik misyonerlerinin eğitim faaliyetleri ve Birinci Dünya Savaşı sürecinde Bursa’da yaşamış Fransız sivil harp esirlerini de ele almaktadır. In the first half of the 19th century the changes experienced in the Ottoman state display the aim to ease the needs of European states in securing raw materials and market formation, rather than an expansion of the domestic market or the securing of a balance in import- export. In particular, the lifting of trade restrictions was an important factor in increasing the activities of foreign merchants in the Ottoman market. In addition to this, the fact that there were developments eased the procurement of goods and property in the Ottoman lands opened the way for European activity in those Anatolian cities that were of economic importance due to the European colonies that existed there. This paper, which examines the French colony in Bursa, not only examines the French Consulate, but also the settlement of the colony and its economic activities, as well as the education activities of the French Catholic missionaries and French prisoners taken during the First World War in Bursa.
OLBA 2024 - ÜSKÜP OSMANLI LİTERATÜRÜNDE BEN-ANLATILARI SEMPOZYUMU, 2024
Tarih araştırmaları dergisi, 2014
Beylerbeyi, Osmanlı taşra teşkilatında en büyük idari birim olan eyaletin yöneticisidir. Beylerbeyi idareci olmasının yanında bulunduğu eyaletin en yüksek rütbeli komutanı idi. Bu yönleriyle beylerbeyi bulunmuş olduğu eyalette padişahın vekili olup, devleti her anlamda temsil ederdi. Eyaletlerin konumuna göre beylerbeyinin görev ve sorumlulukları da değişmekteydi. Osmanlı devleti bir bölgeyi ele geçirdikten sonra, bölgenin konumuna uygun olarak beylerbeyi tayin ederdi. Genellikle halkla uyum içerisinde olan, halkın devletle kaynaşmasını sağlayabilecek, devlet kurum ve sistemlerini bölgede yerleştirebilecek, iyi bir asker ve güvenilir olan kişiler arasından beylerbeyi atanırdı. Osmanlı Devleti Beylerbeyi atarken bu özelliklerin yanı sıra, bölgede önceden görev yapmış olan idarecilere öncelik verirdi. Bu politika neticesinde kısa sürede bölgedeki hâkimiyetini sağlardı. Bu siyasetin gereği olarak Hayır Bey Mısır'a beylerbeyi olarak atanmıştır.
2020
2009
ÖZETHaan-Tögüldür destanı Tuva Türklerinin tarihini, inaçlarını, kültürünü ve dilini yansıtan önemli bir eserdir. Bu çalışma, Türk halkları arasında Türkiye’de az bilinen ve coğrafya olarak bizden çok uzak Tuvalıların bir destanını ve bu destandan hareketle ayrıntılı bir dil incelemesini (giriş-metin-çeviri-dizin)içermektedir. Bu destanın kayda geçirilmiş tek nüshası bulunmaktadır.“Önsöz”, “Transkripsiyon Alfabesi”, “Kısaltmalar ve İşaretler”den sonra yer alan “Giriş” bölümünde Tuvalar ve Tuva Türkçesinin edebî dilinin kısa tarihçesi ve Tuvacanın ağızları ele alınmıştır. “Gramer İncelemesi” adlı bölüm sırasıyla Ses Bilgisi, Şekil Bilgisi, İsim Çekimi, Ad Soylu Sözcükler; Fiil, Fiil Çekimi, Fiillerin Birleşik Çekimleri, Yardımcı Fiiller, Fiilimsiler başlıklarını taşımaktadır. “Gramer İncelemesi” bölümünden sonra “Metin” ve “Çeviri” bölümü gelmektedir. Tuva Türkçesinden Türkiye Türkçesine aktarmada, metnin akıcı ve kolay anlaşılır olmasına, bunun yanı sıra, asıl metne bağlı kalmaya öz...
Ceride: Ben-Anlatıları Araştırmaları Dergisi Cilt 1 Sayı 2, 2023
Çeviri Makale: Winfried Schulze: “Ego-Dokumente - Annäherung an den Menschen in der Geschichte? Vorüberlegungen für die Tagung ‘Ego-Dokumente’,” Aynı Yazar (ed.), Ego-Dokumente. Annäherung an den Menschen in der Geschichte (Selbstzeugnisse der Neuzeit 2) (Berlin: Akademie Verlag, 1996), 11-30.
Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi
Bu makalede, Hollanda'daki muhtelif arşiv ve kütüphanelerde tutulan Osmanlı tarihi ile ilgili birincil kaynakların tanıtımı yapılarak bunların Osmanlı tarihi çalışmaları açısından taşıdıkları potansiyel tartışılmaktadır. Hollanda'nın Osmanlı İmparatorluğu ile gerek ticari ve gerekse diplomatik ilişkilerini yürüten ve koordine eden kurumların zaman içerisinde uğradıkları dönüşüme paralel olarak bu ülkenin Osmanlı tarihine dair kaynakları da hem nitelik hem de nicelik yönüyle değişim göstermektedir. On altıncı yüzyılın sonunda Doğu Akdeniz'de önemli bir ticari aktör olarak ortaya çıkan Hollandalılar 1612 yılında Osmanlı Devletinden ilk ahidnamelerini elde ettikten sonra İstanbul'da elçilik ve çeşitli ticaret merkezlerinde konsolosluklar ihdas etmişlerdir. Osmanlı topraklarında ihdas edilen bu diplomatik ve ticari temsilciliklerin gerek kendi faaliyetlerine ve gerekse Osmanlı İmparatorluğundaki muhtelif gelişmelere dair tuttukları kayıtlar Osmanlı tarihi için önemli kaynaklardır. Lahey'deki Hollanda Milli Arşivlerinde tutulan bu kayıtların ötesinde çeşitli yerel arşivlerde ve kütüphanelerde de Osmanlı tarihine dair kaynaklar mevcuttur. Söz konusu kütüphaneler içerisinde Leiden Üniversitesi Kütüphanesi, sahip olduğu "Doğu elyazmaları koleksiyonu" dolayısıyla özel bir öneme sahiptir. Yerel arşivler olarak tanımlanabilecek muhtelif belediye arşivlerinde de gerek noterlik kayıtları ve gerekse Osmanlı pazarıyla ticaret yapan bir takım şirketlerden kalan evrak, özellikle Osmanlı ticari hayatına oldukça farklı bir perspektiften bakma imkânı sunan kaynaklardır.
2018
MEINDERT HOBBEMA'NIN ESERLERİ ÜZERİNDEN 17. YÜZYIL HOLLANDA RESİM SANATI Öz "Resim", 17. yüzyıl Hollandası’nın en önemli sanatsal etkinliği olarak addedilir. Bu dönemde Hollanda resim sanatında Klasisizmin etkisi izlense de; mimarlıkta olduğu gibi resim sanatında da yalnızca klasik ölçülere bağımlı kalınmamıştır. Hol-landa'daki müzeleri ziyaret edenler, 17.yüzyıl ressamlarının tablolarındaki manza-ralarla karşılaştıklarında,21.yüzyıldaki Hollanda manzaralarının benzerliğine şa-şırmaktadırlar. Yaklaşık üç yüzyıl öncesine ait Johannes Vermeer’in (1632-1675) "Gezicht op Delft" (Delft Manzarası, 1660-1661) isimli tablosundaki benzerlik in-sanları oldukça etkilemektedir. Tıpkı Meindert Hobbema’nın (1638-1709) çalışma-larında olduğu gibi. Bu çalışmada Meindert Hobema'nın sanat anlayışı ve 17. yüz-yılın Hollanda resim sanatında "altınçağ" olarak kabul edilmesinin sebepleri; "ger-çeklik" olgusu bağlamında irdelenmeye çalışılacaktır. Hollanda "altınçağı"nın kül-türel başarıları, standartları itibariyle olağanüstüdür;fakat içerikleri bu başarıları özellikle ilginç yapmaktadır.Nitekim farklı pek çok manzara ressamı oldukça ger-çekçi çalışmalar yapmıştır. 17. yüzyıl Hollandası’nda ressamlar tarafından pek ço-ğu eşi benzeri olmayan teknik olarak yenilikçi ve başarılı olarak yorumlanabilecek, tam olarak sayısı bilinmeyen azımsanmayacak sayıda eser ortaya konmuştur. Anahtar kelimeler: Hollanda, 17. yüzyıl, Manzara Resim Sanatı ,Meindert Hobbema.
Zenodo (CERN European Organization for Nuclear Research), 2021
yazarın niyeti, biyografisi, yaşadığı dönemin şartları ve okurun tepkisi gibi unsurlar göz önünde bulundurulmadan Servet-i Fünûn hikâyeleri tahlil edildi. Değerlendirmeler, eserlerden elde edilen veriler üzerinden yapıldı. Yeni Eleştiri kuramı bağlamında yaklaşılan dönem metinlerinde yazarlar; çeşitli fikirleri, gerilimleri, toplumsal yaşantıları ve nesneleri belli kişiler etrafında bir araya getirerek kurguya dönüştürür. Kahramanların yaşamları hikâyelerde, belli anlatım teknikleri, mekân, zaman, anlatıcılar, bakış açıları çerçevesinde, döneme ait bir dil ve üslupla anlamlı tabakalar oluşturacak şekilde sunulur.
Tarih Kritik Dergisi, 2015
Ragıp REİS * Tarih araştırmalarında hatırat türü eserler, önemli bir yer teşkil etmektedir. Arşiv, süreli yayınlar ve kitapların yanında hatıratlar, bir tamamlayıcı işlevi görmektedir. Aslında bir tarih araştırmasında zikrettiğimiz bütün unsurlardan asgari ölçüde istifade edilmelidir. Hele ki hatıratlar, tarih araştırmaları için bilimsel eserlerde bulunması mümkün olmayan bilgiler vermesi, tekdüzeliği ortadan kaldırması, temel öznesinin insan olması dolayısıyla tamamlayıcı bir unsur olarak büyük bir öneme haizdir. Bununla birlikte hatıratların ''öznel'' olması, yazan kişinin özelliklerinin esere tamamen nüfuz etmesi, araştırmacıların dikkatinden kaçmamalıdır. Ayrıca yazarın gerçekten güvenilir olup olmadığı konusunda yeterli araştırma yapılmalı ve eserin güvenilirliği sorgulanmalıdır. 1913-1916 yılları arasında
Kesit Akademi Dergisi, 2018
Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren topraklarını sürekli olarak genişlemiş ve 16. yüzyılda üç kıtada hüküm süren bir devlet haline gelmiştir. Bu süreçte Anadolu siyasi birliğini sağlamak maksadıyla Anadolu beylikleriyle de mücadele etmiş ve 16. yüzyılın ilk çeyreğinde beyliklerin tamamını ilhâk etmiştir. Bu büyüme tabiatıyla sadece coğrafi alan ile sınırlı kalmamıştır. Beyliklerin bünyesinde olan aşiret ve cemaatler de Osmanlı idaresine girmişlerdir. Konar-göçer bir hayat tarzı sürdüren bu unsurların bir kısmı, Osmanlı hukuk ve vergi düzenine intibakta zorlanmış, mevcut yapıyı hemen kabullenememiştir. Bu durum karşısında Osmanlı Devleti, konar-göçerlerin hem devlete sıcak bakmalarını sağlamak hem de muhalif birliktelikleri engellemek için her bir gruba farklı yükümlülükler vermiştir. Atçeken ve yüzdeci cemaatleri, federasyon şeklinde oluşturulmuştur. Bunlar ya ana teşekküllerinden ayrılan çeşitli oymakların birleşmesinden meydana gelmiştir. Ya da bir teşekkülden ayrılmış küçük gruplar halinde oluşturulmuştur. Karaman Beylerbeyliği’nde bazı konar-göçer gruplar ise piyadegân olarak kaydedilmiştir. Bunlar, Osmanlı Devleti’nin askeri bakımdan dayandığı güçlerden biri olmuştur. Geniş bir coğrafyada yer alan Osmanlı Devleti, devlet olmanın gerektirdiği bazı sorumlulukları zaman zaman halkla paylaşmıştır. Karaman Beylerbeyliği’ndeki konar-göçerler de bu paylaşımın bir parçası olarak köprü tamiri, madencilik, suyolu hizmeti, odunculuk ve benzeri birçok yükümlülüğü yerine getirmiştir.
İstanbul Üniversitesi Çeviribilim Dergisi, (19), 191-205, 2023
Herhangi bir bilim dalında yapılan bilimsel ve akademik çalışmaların belirli aralıklarla sistematik olarak incelenmesi, o bilim dalındaki gelişim ve değişimleri belirlemede kritik bir öneme sahiptir. 2020 yılı itibariyle, bu çalışmada da geçtiğimiz 32 yıllık süreçte (1988-2019) Türkiye’de çeviri alanında gerçekleştiren belli başlı akademik yayın türlerinden biri olan bildiriler üzerine kesitsel bir bibliyometrik ve tematik çözümlemenin yapılması amaçlanmaktadır. İlk aşamada Yükseköğretim Akademik Arama veri tabanı üzerindeki arama motoruna Türkçe “çeviri” anahtar sözcüğü girilerek “bildiriler” kategorisine ulaşılmış, platformda yer alan filtreleme özelliğinden de yararlanılarak öncelikle “çeviri" konusuyla bağlantısı olabilecek “temel alanlar” ve bu temel alanların alt “bilim alanları” seçilerek araştırmaya dair derlemin (korpus) sınırları belirlenmiştir. Bu bağlamda, ilk etapta ulaşılan 1448 bildiri arasında ön bir eleme yapılarak sadece 3/5’nin, bir diğer ifadeyle 895’inin doğrudan “çeviri” konusu kapsamında olduğu değerlendirilerek araştırmanın derlemine dâhil edilmiştir. Ardından, söz konusu akademik çalışmalar ilk olarak; sunuldukları yıl, ülke, şehir, tür (özet, tam metin, poster, sözlü sunum), kapsam (ulusal ya da uluslararası) ve sunum dilleri gibi farklı bibliyometrik verileri bakımından çözümlenmiştir. Son aşamada ise bildiri başlıklarından hareketle tematik bir incelemeye gidilerek, sözü edilen zaman aralığında çeviri alanında ülkemizde gerçekleştirilen bu akademik yayın türündeki araştırmaların/ çalışmaların eğilimleri belirlenmeye çalışılmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.