Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, İdeal Kültür Yayıncılık
…
22 pages
1 file
“Bizans ile Haçlılar arasındaki sözde kardeşliğin dramatik bir şekilde sonlandığı 1204 yılı faciasının akabinde Büyük Roma İmparatorluğu’nun geride kalan tek ve yaşlı varisinin yaşadığı şok kısa sürede atlatılmıştı. Latin işgalinden bağımsız bir şekilde kurulan Trabzon Komnenosları’nın dışında sürgündeki Epiros ve İznik hükümetleri, imparatorluk mirasını yeniden bütünlemek için Haçlılar ve Bulgarlarla olduğu kadar birbirleriyle de kıyasıya bir mücadeleye girişmişlerdi. Bütün bu varisler arasında iznik’e yerleşen Laskarisler konumları, faaliyetleri ve diplomatik maharetleriyle en şanslı aday olarak göze çarpıyordu. Bu eserde, adı geçen hanedanın, imparatorluk ve patriklik makamlarının restorasyonu başta olmak üzere Haçlıların eline düşen başkentlerini yeniden ele geçirmek adına ortaya koyduğu çabalar dönemin kaynakları ışığında incelenmiştir. Okuyucular burada Bizans’ın yeniden ihyasına giden süreci akıcı ve tafsilatlı şekilde bulacaklardır.” Prof. Dr. Aydın Usta
EUROASIA SUMMIT Congress on Scientific Researches and Recent Trends-7 , 2020
Bizans İmparatorluğu’nda din ve kilisenin önemi çok büyüktür. Hıristiyanlığın resmen kabul edilmesinden sonra imparatorların kiliseye karşı önlem almasına rağmen kilise her zaman saygınlığını korumuştur. İmparatora, imparator tarafından seçilen patrik taç giydirmektedir. Halkın manastırlara olan ilgisinin fazla olması nedeniyle kiliseye bağlı olarak geniş bir manastır ağı kurulmuştur. Kilisenin maddi ihtiyaçları halk tarafından karşılanmaktadır. Toplumun ihtiyacını karşılar nitelikte olması ve her gruptan insana açık olması manastırların önemini de arttırmıştır. İnsanlar kiliselere gidip, Tanrı’ya olan borçlarını ödemekte ve aynı zamanda huzur, mutluluk ve güven dolu bir hayat yaşamaktaydılar1 . Hıristiyan tapınaklarına kilise, içinde piskopos kürsüsü bulunan ana kiliseye de katedral adı verilmektedir. Katedraller ve kiliseler, Batıda çeşitli dönemlerdeki mimarlık üsluplarının temel öğeleri olmuşlardır. Bizanslılar en güzel ve en büyük eserlerini İstanbul’un başkent olması nedeniyle İstanbul’da yapmışlardır. İstanbul dışında Anadolu topraklarının hemen her yerinde Bizans izlerine rastlanmaktadır. Bugün Anadolu toprakları içerisinde kalan Bizans dönemi kiliseleri, günümüzde dünyanın her tarafında mensupları bulunan ve dünya nüfusunun 1/5’inin dini olan Hıristiyanlığın hac merkezlerini oluşturmaktadır. Bizans sanatının Anadolu’daki en önemli örneklerinden bir tanesi de günümüzde müze olarak kullanılan fakat o dönemde kilise olarak inşa edilmiş olan Aya İrini Kilisesidir. Kilise bugün inanç turizmi için gelen konuklarını ağırlamaktadır. Çalışmada Bizans sanatının çizgilerine ve Aya İrini Kilisesi’nin tarihine yer verilmiştir. Anahtar Kelimeler: Bizans Sanatı, Aya / Azize İrini Kilisesi, İstanbul.
ANAZARBOS & ANAVARZA/ANAZARBOS IN BYZANTINE PERIOD, 2021
Anazarbos günümüzde Kadirli-Kozan ve Ceyhan İlçelerinin birleştiği bir konumda yer almaktadır. Tarihsel süreç içinde defalarca çeşitli uluslar tarafından ele geçirilmiş ve kaybedilmiş bir kenttir. MS. 204/205 yıllarından itibaren Anazarbos’un Metropolis ünvanını taşıdığı bilinmektedir. Kent imparator II. Theodosius’ un Dönemi’nde thema teşkilatında yapılan düzenleme sonucunda MS. 408 yılında Ovalık Kilikya’nın “Cilicia Prima” ve “ Cilicia Secunda” olarak ayrılması sonucunda Anazarbos “Clicia Secunda’nın” başkenti olmuştur. Bu süreçte özellikle Geç Antik Dönemde tüm Kilikya Bölgesinde yaşanan ekonomik büyüme ile birlikte kentlerde yapılan kilise sayılarında artışın izleri Anazarbos Kenti’nde de görülmektedir. Erken Hristiyanlık Dönemi’nde Anazarbos metropolitlerinin MS. 5. yüzyıl başından itibaren 6. yüzyıl ortasına kadar yapılan konsillere katıldıkları kaynaklardan bilinmektedir Anazarbos Kenti’nde Bizans Dönemi’ne ait yapıların araştırılması 1905 yıllarından itibaren başlamış ve günümüze kadar devan eden bir süreç içinde devam etmektedir. Kente, Bizans Dönemi’ne ait Havariler Kilisesi, Güneybatı Kilisesi, Kaya Oyma Kilise ve son dönemlerde jeofizik yöntemiyle tespit edilen Aziz Menas Martyrionu? olduğu düşünülen yapı bulunmaktadır. Bunların yanı sıra sivil mimariye ait su kemeri(akuadük) yapısı çalışma konumuzu oluşturmaktadır. Çalışmadaki amacımız Anazarbos Kenti Bizans Dönemi’ne ait yapıların kaynaklar üzerinden değerlendirmelerinin yapılmasıdır. Şimdiye kadar yayınlanan Bizans Dönemi’ne ait yapılar ile ilgili makaleler, kitap bölümlerinde yer alan yapılara ait bilgiler incelenmiştir. Bu inceleme sonrasında kentte bulunan dini ve sivil mimariye ait örneklerin MS. 5. yüzyıl başından başlayarak MS. 6. yüzyıl ilk yarısına tarihlendirildiği tespit edilmiştir
III. INES ULUSLARARASI EĞİTİM VE SOSYAL BİLİMLER KONGRESi TAM METİN KİTABI ( 28 Nisan-01 Mayıs 2018- Alanya/ANTALYA) : III. INES INTERNATIONAL EDUCATION AND SOCIAL SCIENCE CONGRESS FULL TEXT BOOK (28 April-01 May 2018- Alanya/ANTALYA) , 2018
ÖZET: Tamamen Batı projesi olan haçlı seferleri içersinde Bizans Devleti " nin durumu olukça karmaşıktır. XI. yüzyılda bir haçlı seferi düşüncesi Bizans " ta hiç var olmamıştır. Bizans için Kudüs ve Filistin " in geri alınması sorunu çok soyut bir mesele olup hayati bir öncelik değildi. Onların tek isteği Türklerin politik tehditlerine karşı sadece askerî yardım sağlamaktı ve bunun da Filistin ile hiçbir ilgisi yoktu. Bu nedenle Bizanslılar haçlı seferleri serüvenine gönülsüzce bulaştılar. Bu sırada yalnızca uhrevi amaçlar için değil, aynı zamanda dünyevi beklentileri de olan haçlıların önemli kısmı, Bizanslılar tarafından başkent İstanbul " un varlığına yönelik bir tehdit olarak algılandılar. Nitekim, onlar haçlı kisvesi altında imparatorluk sınırlarına ayak bastıkları ilk andan itibaren Bizans ve Batılılar arasında ihtilaf ve çatışmalar yaşanmıştır. Yine bu arada papalık, haçlı seferlerini planlarken kuşkusuz Hıristiyan dünyasını birleştirmeyi ummuştu. Ancak haçlı seferleri Ortodoks ve Katolik mezheplerini benimsemiş olan Bizanslılar ve Batılı Hıristiyanlar arasındaki ayrılıkları daha da derinleştirdi. Birbirlerinden inanç ve kültürel bakımdan farklı olan ve anlaşılan o ki maksatları da örtüşmeyen bu " Hıristiyan kardeşler " arasındaki çekişmeler 1204 yılında İstanbul " un yağmalanması ve Bizans Devleti " nin parçalanmasıyla sonuçlanmıştır. Bu bildiride Bizans ve haçlılar arasında yaşanan söz konusu süreç ele alınacaktır. ABSTRACT: The position of the Byzantine State in the crusades, which were completely Western project, was much complicated. In eleventh century there has never been the idea of a crusade in Byzantium. The question of the retrieval of Jerusalem and Palestine for Byzantium was a too vague issue and not a vital priority. Their sole desire was to provide only military aid against the political threats of the Turks and this has nothing to do with Palestine. For this reason, the Byzantines are grudgingly involved in the adventure of the Crusades. Meanwhile, a significant part of the crusaders, who were not only for ethereally purposes but also for earthly expectancies, were perceived as a threat to the existence of the capital Istanbul by the Byzantines. Thus, conflicts between Byzantium and Westerners were experienced from the very first moment that they set their feet to the borders of the empire in the guise of the crusaders. Again in the meantime, while the papacy was planning the crusades, it hoped to unite the Christian world. However, the Crusades further deepened the divergence between the Byzantines and Western Christians, who had adopted Orthodox and Catholic sects. The conflicts between these "Christian brothers", who were different from each other in faith and culture, and apparently whose purposes did not coincide with each other, resulted in the looting of Constantinoplel and the disintegration of the Byzantine Empire in 1204. In this report, the process in question between the Byzantium and the Crusaders will be discussed.
Roma hukukunun gelişim evreleri ve Bizans dönemine kadar olan süreçte cezalandırma ve işkence teknikleri. Punishment and torture techniques during the period until the development phase of the Roman and Byzantine law.
Lausanne, Cihan Harbi’ne son veren ve Paris Barış Konferansı’nın ürünü olan Versailles, Trianon, St Germain, Neuilly ve Sèvres’den çok farklı bir antlaşmaydı. Lord Curzon, görüşmeler ertesi yenilgiyi kabul etmiş, “şimdiye kadar barış antlaşmalarını biz dikte ettik; bu sefer, ayakta duran bir ordusu olan bir düşmanla, maalesef bizde böyle bir ordu yok, masaya oturduk; bu duyulmuş bir şey değildir” diyordu.
Burana Müzesi ve Balasagın, 2015
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
ESKİÇAĞ ARAŞTIRMALARI DERGİSİ , 2018
History Studies International Journal of History, 2021
Boşnak Sözlü Kültür Araştırmaları Tarihi, 2017
Hava Kuvvetleri Dergisi, 2021
EUROASIA SUMMIT Congress on Scientific Researches and Recent Trends-7 December 6-9, 2020 / Baku Euroasian University, Azerbaijan Book of Full Texts / Volume-2, 2020
Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Tez Merkezi, 2017
Güneydoğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, 2008
İstanbul Medeniyet Üniversitesi - Sahne Sanatları, 2023
İzmir Hakkında Notlar - 34, 2021