Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
28 pages
1 file
Din ve ekonomi, toplumsal yaşamı yönlendiren ve günlük siyaseti belirleyen iki önemli olgudur. Toplumda önem atfedilen bu iki kavram sık sık araştırmaların konusu olmaktadır. Bu iki kavramın birbiriyle olan ilişkisi de ayrı bir konu olarak araştırmaya değerdir. Bu çalışma da bahse konu olan ilişkiyi incelemek amacıyla yapılmıştır. Bu çalışmada din ve ekonomi kavramlarının birbiriyle ilişkili olduğu ve iki kavramın da birbirini etkilediği ve şekillendirdiği hipotezi konu edinilmiştir. Bu bağlamda ilkel dinler, antik inanışlar ve İbrahimi dinler araştırma kapsamına dâhil edilmiştir. Mümkün olduğunca bu inanışların kutsal saydığı metinlerden yararlanılmış, bunun yanı sıra hipotezde bahsedilen ilişki tarihsel ve toplumsal açıdan da değerlendirilmiştir. Bu çalışma, dinlerin ekonomik hayat bakışı ile ilgili karşılaştırmalı bir değerlendirme olarak tasarlanmamıştır. Metinde her bir inancın ekonomik öğretileri, birbirinden bağımsız olacak şekilde irdelenmiştir. Bu bağlamda özellikle Musevilik, Hristiyanlık ve İslamiyet ön plana çıkarılmıştır.
[Bu surenin manasının Mekki veya Medeni olması konusunda çokça ihtilaflar edilmiştir. Çünkü konu ve üslup bakımından Mekki olduğu anlaşılıyor. Namazı ihmal etmek, riyakârlık yapmak fiilleri ise surenin Medeni olduğu ihtimalini vermiştir. Biz burada nazm–ı maani ve mucizelik nüktelerine dayalı olarak tefsirini yazacağız. Neticede hem surenin manası hem de nûzûl zamanı anlaşılmış olacaktır.] 1. Âyet: “Gördün mü? O kişiyi ki şiddetli bir şekilde dini yalanlıyor.” Kur’anda Gördün mü? kalıbı önemli ve ilmi bir gerçeği gösterir. Bazen de Elem-tera (görmedin mi?) şeklinde kullanılır. “Ellezi” daha önce tanınan veya tanınması gereken belirli kişi demektir. “Yûkezzibû” iki meful alacak kadar geçişli ve şiddetli tekzip manasına gelir. Geniş zaman kipi olması da tanınan o kişinin bu yalanlama işini her zaman yaptığını; bu, onun temel karakteri olduğunu gösteriyor. “Biddini” dini yalanlama, inkâr manasına geldiği gibi; dini kullanarak (hurafedir, şudur–budur, diyerek) sosyal bütün değerleri inkâr ediyor, manasına da gelir. Bu ikinci ihtimalde “Tin” suresinde görüldüğü gibi; meful Hz. Peygamber olur. Onu yalanlayanın kasdi ve dayanağının kişisel bir mesele olduğunu gösterir. “Neden ben değil de O?” demesi gibi. “Eddin” kutsal ve gerekçeli hukuki düzen demektir. Yani insanın doğal olarak düzene ve kutsal değerlere olan ihtiyacı göz önüne alındığında, kutsal olmayan bir hukuk sisteminin işlemeyeceği anlaşılır. Bu kökten türetilen borç ve ahiret manasına gelen kelimelerde de bu etimolojik boyut vardır. Çünkü borç bir kutsal haktır. Ve dünyada alınamayan haklar, ahirette tahsil edilir.
Öz İslam dini içerisinde önemli bir yeri olan riba kavramı kapsamında, İslam ile iktisat arasındaki ilişki ekonomik işlem üzerinden değerlendirilmektedir. İlk önce riba kavramının ekonomik işlem içindeki yeri ortaya konulmaktadır. Daha sonra ise İslam' da ekonomik ilişkilerin devamlılığı için önemli bir kavram olan " rehin " konusunun yeri tartışılmaktadır. Dolayısıyla rehinden doğan işlem şeklinin riba kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediğinin, yani rehin alan ile veren açısından oluşacak hizmet üretiminin riba ile benzer ve farklı yönlerinin olup olmadığının gösterilmesi amaçlanmaktadır. Kısaca, teorik bir yapıda şekillendirilen bu çalışmada, rehin konusu riba kavramı çerçevesinde araştırılarak ekonomik işlem noktasında değerlendirilmektedir. Abstract Within the framework of the concept of interest that has an important place in Islam, the relation between Islam and economy is evaluated in terms of economic process. Initially, the place of the concept of interest within economic process is asserted. Then the place of the pledge issue which is a crucial concept for continuity of economic relations is discussed. Therefore, the aim is to show whether the type of process that stems from pledge is included in interest or not, so whether the production of service realised by pledgee and pledger has similar or different qualities with interest or not. Briefly, in this study which is shaped in a theoretical structure, pledge issue is evaluated at the point of economic process by being explored within the framework of the concept of interest.
İslam dini içerisinde önemli bir yeri olan riba kavramı kapsamında, İslam ile iktisat arasındaki ilişki ekonomik işlem üzerinden değerlendirilmektedir. İlk önce riba kavramının ekonomik işlem içindeki yeri ortaya konulmaktadır. Daha sonra ise İslam’ da ekonomik ilişkilerin devamlılığı için önemli bir kavram olan “rehin” konusunun yeri tartışılmaktadır. Dolayısıyla rehinden doğan işlem şeklinin riba kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediğinin, yani rehin alan ile veren açısından oluşacak hizmet üretiminin riba ile benzer ve farklı yönlerinin olup olmadığının gösterilmesi amaçlanmaktadır. Kısaca, teorik bir yapıda şekillendirilen bu çalışmada, rehin konusu riba kavramı çerçevesinde araştırılarak ekonomik işlem noktasında değerlendirilmektedir.
Din ve ekonomi bağlamında İslam maliye sisteminin tarihsel gelişimi ve günümüz maliye sistemi ile karşılaştırılmasını konu edinen bu çalışmada; din ve ekonomi kavramlarının birbirinden ayrı ve ilgisiz olmadığı, tam aksine birbirini destekleyen iki kavram olduğu ve bu kapsamda dini kurallar çerçevesinde bir maliye sisteminin mümkün olabileceği ele alınmıştır. İslam dini ve tarihi hakkında yapılan ikincil kaynakların temel alındığı bu çalışmada, küreselleşmenin ve modernleşmenin yaşanmasıyla dini kurallar çerçevesinde ortaya konulan bir maliye sisteminin giderek yok olduğu ve onun yerine küresel bağlamda bir maliye sisteminin oluştuğu ortaya konulmuştur.
İnsan & Toplum Dergisi, 2012
Öz: Tarihe yön veren iki başat kavram olan din ve iktisat arasındaki ilişkinin analizi, sosyal bilimler için hiç şüphesiz önemli bir yer tutmaktadır. Ontolojik olarak farklı tabiatlara sahip olan söz konusu bu iki unsurun birbiriyle ilişkisi, bu özgünlük göz önüne alındığında daha özel bir konuma yükselmektedir. Bu noktada, hem bağımlı hem de bağımsız değişkenler olarak ele alındıkları yaklaşımların, sosyal bilimler dâhilinde, özel araştırma alanlarına işaret ettikleri göze çarpmaktadır. Söz konusu alanların her birinin köklü bir geleneğe dayanması, karşılaşılan isimlerin büyüklükleri üzerinden de teyit edilebilir. Böylece; modernizasyon, sekülarizasyon ve iktisat sosyolojisinin deterministik yapısı ile dinî algının, serveti ürettiği yaklaşımlar bir tarafta; iktisadı bir meşrulaştırma işleminin bir tamamlayıcı aracı olarak ele alan dinî iktisat ile dinî tercihleri soğukkanlılıkla ele alan dinin iktisadı diğer tarafta durmaktadır. Ve bu ayrışma ile emperyal karakteri ve hesap gücüyle ilişkilerini yeniden konumlandıran iktisadın, tartışmalı doğası ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak söz konusu zıt dalgaların tesiri altında, mutlak olan ile kurulacak ilişkinin analizi de iktisat için bir öz bilince işaret etmektedir.
İslam dini içerisinde önemli bir yeri olan riba kavramı kapsamında, İslam ile iktisat arasındaki ilişki ekonomik işlem üzerinden değerlendirilmektedir. İlk önce riba kavramının ekonomik işlem içindeki yeri ortaya konulmaktadır. Daha sonra ise İslam’ da ekonomik ilişkilerin devamlılığı için önemli bir kavram olan “rehin” konusunun yeri tartışılmaktadır. Dolayısıyla rehinden doğan işlem şeklinin riba kapsamında değerlendirilip değerlendirilmediğinin, yani rehin alan ile veren açısından oluşacak hizmet üretiminin riba ile benzer ve farklı yönlerinin olup olmadığının gösterilmesi amaçlanmaktadır. Kısaca, teorik bir yapıda şekillendirilen bu çalışmada, rehin konusu riba kavramı çerçevesinde araştırılarak ekonomik işlem noktasında değerlendirilmektedir.
Toplum Bilimleri Dergisi, 2019
Muhittin IMIL-İktidar İlişkileri Çerçevesinde Din ve Devlet 385 İktidar İlişkileri Çerçevesinde Din ve Devlet Öz: Din kurumunun topluma temel katkısı, yüksek bir değerler manzumesinin üretimidir. Bu üretim, devrinin muktedirlerine karşı bir meydan okuyuştur aynı zamanda. Sosyolojik literatürde din kurucu karizma olarak ifade edilen peygamber, tanrısal sözüvahyi-toplumla paylaşmaya başladığında eşzamanlı olarak dünyevi otorite ile çatışma da başlar. Yönetim erki, toplumu kendisine rağmen etkisi altına alan potansiyel güç merkezini henüz mümkünken bastırmak isteyecektir. Bu çaba çoğunlukla başarısızlıkla sonuçlandığı için zamanla kurumsal dinin temsilcileriyle yönetici erk arasında çatışma ya da işbirliği temelinde şekillenen uzun soluklu bir ilişki gelişir. Dinin ürettiği değerler manzumesi, söz konusu mücadele boyunca kurumsal dinin temsilcileri tarafından dünyevi iktidar, yönetim tarafından ise uhrevi meşrulaştırma uğruna araçsallaştırılarak içi boşaltılır. Nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme yoluyla gerçekleştirilen çalışma, güncel görüngüleriyle farklı coğrafya ve kültürlerde söz konusu mücadelenin gösterdiği gelişimi incelemeyi amaçlamaktadır. Araştırma sonucunda incelenen örneklerden yola çıkmak suretiyle genellikle en kadim yönetimlerden modern devlet yapılarına kadar dini değerler bütününün otorite tarafından araçsallaştırıldığı, kurumsallaşan dinin ise farklı tezahürlerle dünyevi iktidara talip olduğu ortaya çıkmıştır.
2015
osyolojinin bir disiplin olarak ilk ortaya çıkışından itibaren sosyologların zihnini meşgul eden en önemli iki konudan birincisi dinin modernleşen toplumdaki yeri, diğeri ise sanayi inkılabından sonra ortaya çıkan tüketim (consumerism) meselesi olmuştur. Hem geleneksel hem de modern dönemde sosyologlar bu iki konuyu birbirinden bağımsız olarak ele almayı tercih etmişlerdir. halbuki sosyologların bu iki konuyu incelerken temel aldıkları prensiplere bakıldığında aralarında bir korelasyon kurmak çok da imkânsız gözükmemektedir. Kurucu babalardan itibaren dinin toplumdaki statüsünün incelenmesinde modernleşme temel kıstastır. Ekonomik refah düzeyinin artması, modernleşmenin temel saç ayaklarından biri olmasının yanında tüketim toplumunun ortaya çıkmasında da en önemli etmendir. Bu bağlamda, tüketimin dinin toplumdaki konumu üzerinde bir etkiye sahip olup olmadığı sorusu doğal olarak ortaya çıkmaktadır. İşte İsmail Demirezen'in 2015 yılında Ensar Neşriyattan çıkan Tüketim Toplumu ve Din adlı kitabı tam da bu sorunun oluşturduğu KİTAP DEĞERLENDİRMESİ:TÜKETİM TOPLUMU VE DİN
Hitit İlahiyat Dergisi, 2021
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi. This article has been reviewed by at least two referees and scanned via plagiarism software.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
A Sociological Perspective On The Relationship Between Religion And Culture, 2021
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020
MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2018
Şer'i Bilginin Epistemik Değeri Açısından Din ve İktisat İlişkisi , 2023
Özgün Burak Kaymakçı, 2012
Cumhuriyet Dönemi Din Devlet İlişkisi, 2018
Journal of analytic divinity, 2021
Türkiey'de Din-Toplum Yüksek Din Öğretimi, 2019
Din ile Tüketimi Birlikte Düşünmek: Gıda Market Alışverişleri Özelinde Kavramsal Bir Bakış, 2022
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2015