Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Horoztepe’den Günümüze 6000 Yılda Tokat
HOROZTEPE'DEN GÜNÜMÜZE 6000 YILDA TOKAT, 2022
Horoztepe’den Günümüze 6000 Yılda Tokat, 2022
VAKIFLAR DERGİSİ
Özet Tokat sivil mimari alanında Anadolu'nun zengin kentlerinden birisidir. Geleneksel konut mimarisi açısından önemli bir yere sahip Sulusokak Semti içerisinde Osmanlı dönemine ait birçokyapı barındırmaktadır. İnceleme konusu olan konut bu yapılardan biridir. Günümüze kadar yeterince tanınmayan yapı plan ve süsleme özellikleriyle "Türk Ev" mimarisi içerisinde belirli bir konuma sahiptir. Konak, Cami-i Kebir Mahallesi Sulusokak Caddesi 18. sokak No:4 'te yer almaktadır. İki katlı bir plana sahip konağın cepheleri ve içi oldukça harap durumda olmasına karşın iç mekanındaki ahşap süslemeler dikkat çekmektedir. Yapının özel bir şahsa ait olan mülkiyeti son günlerde İl Özel İdaresi tarafından satın alınmıştır. Makalede söz konusu yapının mimari ve süsleme özellikleri incelenecek, Türk ev mimarisi içerisindeki konumu belirlenmeye çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Tokat, Osmanlı, Sivil Mimari, Geleneksel Konut, Ahşap Süsleme. Tokat is one of the richest cities in Anatolia in the realm of civilian architecture. There are a lot of buildings dating back to Ottoman period in Sulusokak Quarter which has an important place in terms of the traditional house architecture. The mansion which is the subject matter of this study is one of these buildings. It has a specific place in "Turkish House" architecture with its structure plan and decorations which have not been recognized until this present time. The mansion is located in Cami-i Kebir Quarter in Sulusokak Street, 18th Street at Number 4. Although the exterior and interior sides and the inside of the mansion, which has twostorey, are ruined, the wood decorations inside are remarkable. The privately-owned building was bought by Special Provincial Administration in the recent past. In the present study, the above mentioned building will be studied in terms of its architecture and decorations, and its place in Turkish house architecture will be tried to be determined. Key Words: Tokat, Ottoman, Civil Architecture, Traditional housing, Wooden decorations
Öz Orta Fırat bölgesinde yer alan Aštata, Eski Yakındoğu kaynaklarından bilinen bir yer adıdır. Hem şehir hem de ülke belirteci ile görülen Aštata'nın yeri konusunda bazı tartışmalar bulunmaktadır. Hitit ile Mitanni Devletleri arasında yapılan Šattivaza antlaşmasında, iki ülke arasında sınırlar belirlenirken Mitanni'nin komşusu olan Aštata'nın da hudutlarından bahsedilmiştir. Ancak, antlaşmada Aštata'nın coğrafi durumu, Mitanni kontrolünden sonra Hitit egemenliğinden hemen öncesini göstermektedir. Çivi yazılı belgeler ve arkeolojik verilerden Hitit egemenliğine geçtikten sonra, Aštata'nın sınırlarının değiştiği anlaşılmaktadır.
Bu çalışmanın amacı ortaöğretim öğrencilerinin coğrafya dersine yönelik tutumlarını ölçebilecek geçerli ve güvenilir bir tutum ölçeğini geliştirmektir. Araştırmanın çalışma grubu; Sivas il merkezinde bulunan ortaöğretim kurumlarında dokuz, on, onbir ve onikinci sınıflarında öğrenim gören 920 öğrenciden oluşmaktadır. Çalışma grubu ortaöğretim öğrencilerinden random küme örnekleme yoluyla seçilmiştir. Çalışmanın amacı doğrultusunda ilgili alanyazından hareketle denemelik madde havuzu oluşturulmuş, oluşturulan madde havuzu konu ile ilgili uzman öğretim üyelerine başvurularak uzman görüşü alınmıştır.
Anatolia Geography, Analysis of the past
KAPSAM TYT Coğrafya , 2020
Sevgili öğrenciler, Elinizdeki bu kitap, Kapsam Yayınları'nın "Sınavlara Hazırlık Kitapları" zincirinin önemli bir halkasını oluşturmaktadır. Kapsam Yayınları olarak sizlere nitelikli bir Coğrafya el kitabı sunmanın mutluluğunu yaşıyoruz. TYT Coğrafya Ders Notları kitabı, mesleğinde uzman öğretmenlerin yıllar içinde biriken ders notlarından oluşan bir kaynaktır. ÖSYM soruları dikkate alınarak hazırlanan bu kitap, sayısal, eşit ağırlık, sözel ve dil alanlarındaki adaylara, pratik anlatma yöntemleriyle konuların püf noktalarını vererek Coğrafya dersini kısa sürede tekrar etme fırsatı sunuyor. Kitabın siz değerli öğrencilerimize faydalı olacağına inanıyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
The eagle, the unquestionable sovereign of the sky is also the symbol of the eternity.
UCEK , 2019
Özet Coğrafya, yaşanılan yerden bölgeye, ülkeye, kıtalara, dünyaya ve nihayet evrene ait bilgilerin hem başlangıç hem orta hem de ileri düzeyde öğrenilmesini sağlamak, anlaşılır kılmak, mevcut sorunlara çözümler bulmak ve oluşabilecek sorunlara ön almak için çalışmalar yürüten insanlıkla yaşıt bir bilimdir. Coğrafya bilgisi, rastlantısal/kendiliğinden değil öğretilerek ve öğrenilerek kazanılır. Coğrafya öğretimi ülkeden ülkeye farklılıklar göstermekle birlikte ülkemizde başlangıç aşamasında ve ilk öğretim düzeyinde 4. ve 5. sınıflarda; orta öğretim düzeyinde 9., 10., 11. ve 12. sınıflarda müfredat programları çerçevesinde ve ileri düzeyde yükseköğretimde yapılır. Coğrafya öğretiminde farklı teknikler kullanılabilir olmakla birlikte bir laboratuara ve çok çeşitli materyallere gereksim duyulur. Bu materyaller arasında küre ve çeşitli haritalar önemli bir yere sahiptir. Zira dünyaya, kıtalara, ülkelere yönelik imgesel anlam ve öğrenme bu materyaller sayesinde gerçekleşir. Ancak haritalardan yararlanma, onu okuyabilme ve anlayabilmenin de önünde bazı engeller vardır. Bu engeller; öğrenenlerin uygun yaş grubu aralığında olup olmadığı, yaşa uygun öğretim materyallerinin seçilip seçilmediği, önceki öğrenmelerde harita ve bileşenlerinin yer alıp almadığı ve bunları anlayabilecek, amaca uygun olarak kullanabilecek entelektüelliğin sağlanıp sağlanmadığıdır. Bu engellerin aşılma düzeyi, aynı zamanda öğrenme düzeyinin de göstergesidir. Belirtilen engellerin ilkinde harita öğretiminin alt kademelerde yaşa uygun materyallerin seçilmesi çok önemlidir. Alt yaş gruplarında coğrafya ve haritalarla ilgili bilgiler öğretilirken olağan haritalarla başlamaması, bunun yerine amaca uygun olarak hazırlanmış karikatür haritalarla başlatılması daha uygun bir yöntemdir. Böylece başlangıçta uygun yaş aralığı, sonraki aşamalar için de bir hazır bulunmuşluk hali ve entelektüellik sağlanacak, Dünya'ya ve diğer gezegenlere, kıtalara, ülkelere ve öğrenenin ülkesine yönelik imgesel anlam yerleşecek, olağan haritalara geçiş kolaylaşacak ve olası öğrenme zorlukları da önlenebilecektir. Çalışmada da bu konu üzerinde durulmuştur. Coğrafya öğretiminde karikatür harita ya da kartokarikatürlerin kullanımının gerekliliğine yönelik açıklamalar yapılmış, örnekler verilmiş ve soruna çözüm odaklı yaklaşımlar sergilenilerek öneriler sunulmuştur. Yöntem olarak fenomonolojiden yararlanılmıştır. Anahtar kelimeler: Karikatür harita, kartokarikatür, harita, coğrafya öğretimi, coğrafya CARTOON MAPS AND GEOGRAPHY TEACHING Abstract Geography is an age-old science that works to ensure that information about the region, country, continents, the world, and finally the universe is learned both at the beginning and the middle, and at the advanced level, and to make it understandable and to find solutions to problems that may arise. Geography knowledge is acquired by teaching and learning not coincidental/spontaneous. Geography education varies from country to country, but our country in the beginning stage and the first level of education 4. and 5. in the grades; 9 at the secondary education level., 10., 11. and 12. in the classrooms, it is carried out within the framework of curricula and in higher education. Although different techniques can be used in geography teaching, a laboratory and a wide variety of materials are needed. These materials include various maps and globes. However , there are some obstacles to using maps, reading and understanding them. These obstacles are to be within the range of appropriate age group at the specified levels, to have maps and components of previous learning and to understand them, to use them in accordance with the purpose of providing intellectual. The level of overcoming these obstacles will also be indicative of the level of learning. The first of the reasons stated in the map teaching sub-levels and age groups do not start with the usual maps, instead it is more appropriate to start with the caricature maps prepared for the purpose. Thus, the appropriate age range at the beginning, a readiness and intellectual development for the next stages will be provided, and possible learning difficulties will be avoided. The study also focused on this subject. Explanations were made for the necessity of the use of cartoon maps in geography teaching, examples were given and suggestions were presented by displaying solutions to the problem. As a method, document analysis and phenomenology has been used. Giriş Harita; yeryüzüne ya da diğer gezegenlere ait coğrafi bilginin grafik (analog), sayısal (dijital) ve görme engelliler için kabartma formunda sunulan, belli bir ölçekte küçültülmüş, genelleştirilmiş ve açıklamalarla tamamlanmış izdüşümüdür. Karikatür haritalar ise özellikle okul öncesi ve çağı çocukların televizyon ve
Korgan'ı çok seven rahmetli babam Ahm BOLGI ile yayla sevdalısı olan rahmetli ann BOLGI'nın aziz hatıralarına ithaf olunur. an'ı çok seven rahmetli babam Ahmet Hamdi yayla sevdalısı olan rahmetli annem Gülizar aziz hatıralarına ithaf olunur.
Me'âni'l-Kur'ân eserleri ile tefsir kaynakları arasına girmiştir. Söz konusu bu birikim âyetlerin dil ile ilgili tefsirlerinde yoğun bir biçimde kullanılmıştır. Sonraki dönemlerde ise kırâat farklılıkları tefsir kaynaklarında daha sık olarak kullanılmaya başlanmıştır. Mütevâtir ve şâz kırâatler müfessirlerin en önemli tefsir malzemesi olmuş ve tefsir kitapları vasıtasıyla kuşaktan kuşağa aktarılmışlardır. İlk dönemlerden itibaren tarihî seyir içerisinde; Taberî'nin (ö. 310/923) Câmiʿu'l-beyân ʿan te'vîli âyi'l-Kur'ân'ı, İbn Ebû Hâtim'in (ö. 327/938) Tefsîrü'l-Kurʾâni'l-ʿazîm'i, Ebû İshak es-Sa'lebî'nin (ö. 427/1035) el-Keşf ve'l-beyân ʿan tefsîri'l-Kurʾân'ı, Ferrâ el-Beğâvî'nin (ö. 516/1122) Meʿâlimü't-tenzîl'i, İbn Atıyye el-Endelüsî'nin (ö. 541/1147) el-Muharrerü'l-vecîz'i, Zemahşerî'nin (ö. 538/1144) Keşşâf'ı, Fahreddin er-Râzî'nin (ö. 606/1210) Mefâtîhu'l-ġayb'ı Kurtubî (ö. 671/1273) el-Câmiʿ li-ahkâmi'l-Kurʾân'ı vb.tefsir kaynakları mütevâtir kırâatlerin yanında çok fazla sayıda şâz kırâatin taşıyıcı unsurları olmuşlardır. Müfessirler İslâm düşünce geleneğinde önemli bir yer temsil ederler. Kur'ân'ı, murad-ı ilahi doğrultusunda anlama konusunda kırâatlere geniş yer veren müfessirlerin ortaya koydukları çabaları, kırâat tasavvurlarını ve kırâatlerle alakalı fikirlerini belirlemek tefsir tarihi açısından önem arzetmektedir. Rûhu'l-Me'ânî tefsiri, mütekaddim ulemanın kitaplarında dağınık olarak yer alan kırâat malzemesinin toplu olarak değerlendirildiği çalışmalardan biridir. Bu çalışmamızla kırâat müktesebatının, son dönem müfessirlerden birisi olan Âlûsî tarafından işleniş tarzını, kırâat tasavvurunu ortaya koymayı amaçlıyoruz. Aynı zamanda kırâat-tefsir ilişkisi alanındaki çabalara yeni bir halka ekleyerek bu alana katkı yapmayı amaçlıyoruz.
Bu çalışmayı hazırlarken kendileri ile değişik konuları tartışma imkanı bulduğumuz, mülakatlar, çalıştaylar ve diğer vesilelerle bilgi ve tecrübesine başvurduğumuz, isim sırasına göre, Ali Fuat Bilkan, Fuat Keyman, İbrahim Beyyumi Ghanem, İhsan Bal, Fatih Tayfur, Misbah el Ahdab, Mouayed Alwindawi, Naci Koru, Özdem Sanberk, Rabi el Hafidh, Samir Budinar, Sayyar el Cemil ve Ziya Öniş'e teşekkürlerimizi sunarız. Bu çalışmanın makale versiyonu Akademik Ortadoğu dergisinde yayınlanmıştır. Rapor formatında yeniden basılmasına izin verme nezaketinde bulunuduğu için editör Mehmet Şahin'e de ayrıca teşekkür ederiz.
HISTORY STUDIES (İnternational Journal of History), 2019
Tanzimat'ın ortaya çıkış idealinin bir uzantısı olarak Osmanlı ülkesinde çok kapsamlı bir varidat tespiti yapılması gerekiyordu. Bu maksatla devletin nüfus, emlak, arazi ve hayvanat varlığını ortaya koymak için 1840 yılı başında Muhassıllık Kurumu kurulmuştur. Bu bağlamda ülkede 1840-1846 yılları arasında iki seri halinde varidat sayımı yapılmıştır. Bu sayımlarda tutulan kayıtlar neticesinde Osmanlı tarihinin en kapsamlı emlak, arazi ve hayvanat kayıtları olan Temettüat defterleri ortaya çıkmıştır. XIX. yüzyıl Osmanlı tarihi hakkında yapılan çalışmalarda vazgeçilemez bir önemi haiz olan bu defterler sayesinde, Osmanlı Devleti'nin sosyal ve ekonomik yaşamına dair detaylı bilgilere ulaşılmaktadır.
Ülkemizde 1950’li yıllardan itibaren Marshall Planı çerçevesinde ivme kazanan kentleşme hareketi, günümüze kadar sürekli artarak devam etmiş ve kentlerin nüfuslarının kontrol edilemeyecek şekilde artmasına neden olmuştur. Bu süreçte ortaya çıkan kentleşme, sanayileşmenin sonucunda gerçekleşmiş düzenli bir kentleşme olmayıp, plansız ve sağlıklı olmayan bir kentleşmedir. Bu durum kentlerimizde geçmişten günümüze kadar devam eden birçok soruna yol açmıştır. Bu sorunlar kentin hem fiziksel yapısında hem de toplumsal yapısında kendini göstermiştir. Kentteki sorunların çözümünde ihtiyaç duyulan olgulardan biri de kentlilik bilincidir. Bireylerin kenti algılamaları, kendilerini kente ait hissetmeleri, kenti sahiplenmeleri, kente karşı sorumluluklarının farkında olmaları sorunların çözümünde önem kazanmıştır. Bu çalışma, Tokat’ta ikamet eden bireylerin kentlilik bilincini etkileyen demografik ve sosyo-ekonomik değişkenleri ve bireylerin kentlilik bilinci düzeylerini incelemektedir. Çalışmada nicel araştırma tekniği uygulanmıştır. Veriler 574 katılımcıdan anket yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. Anket çalışması sonrası elde edilen veriler SPSS ile değerlendirilmiştir. Uygulamadan elde edilen sonuca göre cevaplayıcılarda tam anlamıyla kentlilik bilincinin oluştuğu söylenememektedir. Kentlilik bilinci üzerinde demografik ve sosyo ekonomik değişkenlerin etkili olduğu görülmüştür.
Kavimler Göçünden sonra ikiye bölünen Roma İmparatorluğu daha sonraları İstanbul’da (Konstaninapolis) varlığını 1453 yılına kadar sürdürmüştür. Anadolu coğrafyası incelendiğinde Bizans dönemine ait birçok eser gerek yüzey araştırmalarında gerekse arkeolojik araştırmalarda karşımıza çıkabilmektedir. Bunlar genel olarak lahit mezar veya sikke, ya da çeşitli lüturjik eserler olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha çok kurtarma ve temizleme kazılarında ya da yerleşke kazılarında karşımıza çıkan eserlerden bir tanesi genelde dini yönden ön plana çıkmış olan rölikerlerdir. Bu buluntular genel olarak bakıldığında bazen lahit formunda küçük pişmiş toprak, mermer ya da taş malzemeden yapılmış olarak karşımıza çıkmaktadır. Ancak metal olanları da yine kazı çalışmaları sırasında rastlanıldığı sonuç raporları ve müzelerde sergilenen örneklerden de bulunduğu görülmektedir. Bu eserler genel olarak kutsal kişilerin yani Hz. İsa gibi Hz. Meryem ve dönemin önemli azizlerinden arta kalan eşyaların bu rölik kutularına konularak genelde boyuna asılmış ve kişi üzerinde bulundurmuştur. Genel olarak Hıristiyan din adamlarının boynunda asılı olarak gömüldüğü ve daha sonraki yapılan kazılarda mezar içerisinde buluntu olarak karşımıza çıktığı görülmektedir. Bizans kronolojisi içerisinde neredeyse tüm dönemler içerisinde bu tür Röliker buluntu örnekleri ile karşılaşmaktayız.
edip (usülünü) öğretmek dinen sabit midir? 38.SORU: Nakşî tariki sâdâtının mûtâdı olduğu üzere, dil kıpırdamadan, harf ve savt olmaksızın, sadece kalp ile Allah'ı zikretmek meşru mudur? 39.SORU: Bir insan Allah'ın dostu olabilir mi? Zaten bütün müminler Allahın dostu değilmi? 40.SORU: Keşif ve keramet nedir? 41.SORU: Keramet hak mıdır? 42.SORU: Evliyanın kerâmeti hak ve sâbit midir? Ehlüllâh'ın kerâmetini inkâr edip itirazda bulunanlar, Ehl-i sünnetten sayılabilirler mi? 43.SORU: İstidraç nedir? Keramet ve istidraç arasında ne gibi farklar vardır? 44.SORU: Bey'at ne demektir? 45.SORU: Mürid ile mürşid arasında yapılan ahdin dini bir dayanağı var mıdır? 46.SORU: Süluk etmek isteyen kimse, mürşide el verip tevbe etmek suretiyle bey'at eder. Bunun dinde yeri var mıdır? 47.SORU: Kadınlardan bey'at alma, erkeklerde olduğu gibi musafaha ile mi, yoksa sadece karşılıklı sözleşme ile mi yapılır? 48.SORU: Rabıta nedir? 49.SORU: Rabıta şirk midir? 50.SORU: Rabıtanın yanlış bir yol olduğunu iddia edenlere ne dersiniz? 51.SORU: Nakşî tarikatinde oduğu gibi, diğer tarikatlerde de rabıta var mıdır? Bu rabıta evvelki devirlerde var mıydı? 52.SORU: Seyr-i Süluk ne demektir? 53.SORU: Cezbe nedir? Tasavvuf ehli bazı kimselerin vecd haline gelerek kendilerinden geçmektedirler. Bu şer'an caiz midir? 54.SORU: Tasavvufta "Cezbe" Nedir? islamda Cezbe var mıdır? 55.SORU: Murakabe ne demektir? 56.SORU: Hatme-i Hacegân nedir? 57.SORU: Teberrük caiz midir? Peygamberle velilerin kendilerine has hırka ve sarık gibi eşyalarını, giyeni düşünerek, sahibine saygı ve hürmet besleyerek ziyaret etmek caiz midir? 58.SORU: Nakşibendiyye'nin Halidiyye koluna mensup sofilerin yapmakta olduğu, sessiz, hareketsiz, dil damağa rabtedilmiş olduğu halde susarak, yalnızca kalben yapılan zikir doğru mudur? 59.SORU: Zamanımızda kendilerinin tasavvuf ehli olduklarını iddia eden kimseler ile gerçek tasavvuf ehli arasında ne gibi farklar vardır? 60.SORU: Mürşid kendisine intisap eden bir kimsenin her şeyine vakıf mıdır? 61.SORU: Bazı kimseler; "Mürşidim bana putlara tap, kafir ol dese, bunu bir emir kabul eder ve kafir olurum." diyerek bu ve buna benzer cümleler kullanmaktadırlar. Böyle konuşmak caiz midir? 62.SORU: Bazı kimseler; "Mürşidim bana rızık gönderdi, mürşidim bana dünya ve ahiret ni'metlerini verdi" gibi sözler sarfetmektedir. Böyle söylemek caiz midir? 63.SORU: Mürşidi ziyaret esnasında, mürşidin elini defalarca öpmek uygun mudur? 64.SORU: Her görülen rüyanın mürşide anlatılması gerekir mi? 65.SORU: Mürşidin verdiği selam alınır mı? 66.SORU: Tarikat değiştirmek caiz midir? 67.SORU: Bazi sofiler arasında; "Benim Mürşidimin makamı daha büyüktür" gibi tartışmalar olmaktadır. Bu şekilde tartışan kimselere ne dersiniz? 68.SORU: Kişinin bir şeyh edinmeksizin zikir ve fikirde bulunması, evrâd-ı şerife okuması câiz değil midir? 69.SORU: Hallâc Mansûr'un sarf ettiği "Enel-hak" sözünü nasıl tevil edersiniz? 70.SORU: Sahih bir nisbeti bulunan bir mürşidten ruhsat ve icâzet almaksızın, bir şahıs kendi kendine (şeyhlik iddiasında bulunarak topladığı) müridlerini irşâd ve terbiye etmeye muktedir olabilir mi? 71.SORU: İrşada salahiyeti olan mürşidin kerâmet ehli olması şart mıdır? 72.SORU: İrşada salahiyeti bulunan mürşidin şartı ve alâmeti nedir?
Günümüzde mürid (Türkçe lisanında mürit) ve mürşit enflasyonu hat safhâda bulunuyor fakat kaliteye bakılınca da bu yok gibi… Konu hayli bir şekilde yozlaştırılmış durumda… Tasavvuf'tan ziyâde tarikat lâfı uçuşup duruyor her tarafta… Bu da tasavvuf kurumunun 'tarikat' sözcüğüyle epey yozlaştırıldığının ilk belirtisi...
Türk kültüründe her dönemde kuşlara önem verilmiştir. İslamiyet öncesi devirlerde kuşlara kurban törenlerinde, yaradılış destanlarında ve şaman geleneklerinde çeşitli anlamlar yüklenmiştir. Çeşitli kurganlardan çıkarılan eşyalarda kuş tasvirlerine yer verildiği görülmektedir. Türklerin İslamiyeti kabulüyle beraber kuşlara verilen önem katlanarak devam etmiş; bu durum sanat eserlerine de yansımıştır. Anadolu Selçuklu ve Beylikler döneminde gerek mimari eserlerin üzerinde gerekse küçük el sanatlarında çeşitli kuş tasvirleri görülmektedir. Osmanlılar döneminde ise kuş sevgisinin somut bir göstergesi olarak çeşitli yapıların üzerine kuşevleri eklenmiştir. Daha önceki dönemlerde çok nadir görülen kuşevleri, Osmanlı döneminde yaygınlaşmıştır. Kuşevlerinin erken örnekleri sade oyuk şeklinde karşımıza çıkmaktadır. 18. yüzyıl ve sonrasında ise yapı tasvirli cephe düzenlemeleriyle zarif örnekler yapılmaya başlanmıştır. Özellikle dönemin başkenti İstanbul’da en dikkat çekici örneklerini gördüğümüz kuşevleri, Anadolu’da ve Balkanlarda da farklı merkezlerde karşımıza çıkmaktadır. Tokat Anadolu’da kuşevlerinin görüldüğü kentlerden birisidir. Kent merkezinde Ulu Camii (o.1678/79), Ali Paşa Camii (16. yy), Ali Paşa Türbesi (16. yy), Sulu Han, Paşa Hanı (1752-53) ve Zile Yeni Hamam’da (15-16. yy) kuşevleri bulunmaktadır. Tokat’taki kuşevleri arasında Ulu Cami ve Zile Yeni Hamam’daki örnekler kufeki taşına işlenmiş yapı tasvirli cepheleriyle dikkat çekmektedir. Kentteki diğer örnekler ise farklı yapıları ve malzemeleriyle kuşevi çeşitliliğinin bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır. Anahtar Kelimeler: Kuşevi, Tokat, Ulu Cami, Zile Yeni Hamam, Osmanlı
AKADEMİSYEN YAYINEVİ, 2024
w w w. a k a d e m i s y e n . c o m ÖNSÖZ Kültürel coğrafya, insan topluluklarının oluşturmuş olduğu kültürlerin özelliklerini, mekânsal dağılış ve farklılıklarını nedensellik ve zaman faktörlerini dikkate alarak incelemektedir. Mekân ve zaman değiştikçe kültürler değişmekte, dolayısıyla kültürel özellikler süreç içerisinde bir yandan yaşanırken diğer yandan değişmeye devam etmektedir. Bu bağlamda kültür, insanların geçmişten devraldıkları ve gelecek nesillere değiştirerek aktardıkları bilgi ve davranış kalıplarını içine alan sosyal ve ekonomik faktörleri de bünyesinde taşıyan özellikler bütünüdür. Kültürel özelliklerin oluşmasında bulunulan mekânın coğrafi özellikleri etkili olmaktadır. Bir toplumun yaşadığı coğrafi alanın özellikleri o alanda gerçekleştirilen ekonomik faaliyetlerin şekli ve hacmi üzerinde etkili olduğu gibi bölgedeki yerleşmelerin dokusu, dağılımı ve fonksiyonları üzerinde de etkilidir. Coğrafi özellikler aynı zamanda mekândaki idari ve siyasi yapılanmanın şekli ve boyutunda da önem taşıyan bir öğe olarak yerini almaktadır. Fiziki çevresel faktörler ekonomik, sosyal ve siyasi yapı üzerinde belirleyici bir rol oynamaktadır. Bunun yanında insan topluluklarının sahip olduğu kültürel birikimler de çevre ve insan aktiviteleri üzerinde etkilidir. İnsanların ulaşmış olduğu kültürel birikim yaşanılan mekânın şekillenmesinde, ekonomik faaliyetlerin şekil ve boyutunda, siyasal ve sosyo-kültürel kurumların oluşmasında ve insanların yaşam şekli üzerinde etkisi olan unsurları bünyesinde barındırmaktadır. Bu çalışmada kültürel coğrafyanın çalışma alanı içinde yer alan birçok konu (kültürün tanımı ve özellikleri, kültürel coğrafyanın genel özellikleri, dünya kültür âlemleri, kültür ve mekân ilişkisi, kültürel coğrafya ve diller, kültür ve ırklar, tarihsel süreç içerisinde kültürel coğrafyanın düşünsel gelişimi, kültür-coğrafya ve devlet ilişkisi, kültürel coğrafya ve müzik, coğrafya ve milli kültür ilişkisi, yerel ve otantik kültürler, kır ve şehir kültürleri, kültürel coğrafya ve plüralizm, ekonomik özellikler ve kültür ilişkisi, sanayileşme ve kültür ilişkisi, göç ve kültür ilişkisi, turizm ile kültür ilişkisi, imparatorluk ve sömürgeciliğin kültüre etkileri, kadın-feminizm ve kültür ilişkisi, mimari özellikler ve kültür ilişkisi, kültür ve coğrafi işaretler, küreselleşme ve kültür ilişkisi) coğrafyacılar ve değişik disiplinlerdeki araştırmacılar tarafından kaleme alınmıştır. Yirmi üç ayrı bölümden oluşan bu kitapta yazarlar kendi bölümleriyle ilgili çalışmalarını uygulama veya kavramsal çerçevede gerçekleştirmişlerdir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.