Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Akademik İncelemeler Dergisi (AID)
İktisat tarihi çalışmalarının alt alanı olan iktisat zihniyeti, Sabri F. Ülgener'den beri, iktisat tarihi ve iktisadi düşünce tarihi alanında Ahmet Tabakoğlu ve Ahmet G. Sayar gibi isimler hariç, üzerinde çok az çalışılan bir alan olmuştur. Osmanlı veya Türk iktisat zihniyeti olarak değinilen bu alan, M. Weber, W. Sombart ve R.H. Tawney'nin etkisiyle daha çok din üzerinden açıklanmaya çalışılmıştır. Burada yapılmaya çalışılan açıklama ise toplumsal kültürü esas almıştır. Toplumsal kültür ile kastedilen Türkçe olarak dil, bütüncül ve tekilsel kültürdür. Türkçe'deki "iş"in dil ve iktisadi zihniyetteki izdüşümü ortaya konurken, Hüseyin R. Göktaş'ın Türkçe ve Murat Önderman'ın kolektivist ve tekilsel kültür ile sosyal kontrol hakkındaki görüşlerinden yola çıkılmıştır. Söz konusu kültür bağlamında Türkler için bir tarih dönemlendirmesi ve isimlendirme teklifi ile konu nihayete erdirilmiştir.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi
İstihdam, zenginliğin yaratılmasında ve onun adil bir biçimde dağıtılmasında kilit öneme sahip bir araçtır. Bu nedenle tam istihdamın sağlanması ve işsizlikle mücadele politikaların geliştirmesi devletin öncelikli hedefleri arasında yer almaktadır. Küreselleşme süreciyle birlikte tüm dünyanın temel sorunu haline gelmeye başlayan işsizlik dalgası, tüm ülkeleri istihdamı artırma doğrultusunda politikaların geliştirilmesi amacına yöneltmiştir. İstihdam politikaları kapsamında özel sektör işverenlerine yönelik istihdam teşvikleri olarak bilinen sübvansiyonlar, ekonomistler ve politika yapıcıları tarafından işsizlikle mücadelede etkili bir yöntem olarak önerilmektedir. Teşvik politikaları, özelikle yapısal ve konjonktürel işsizlik dönemlerinde, işveren için işgücünü daha ucuz hale getirerek işgücü talebini artırmaya yönelik tedbirleri kapsamaktadır. Türkiye'de özellikle 2000'li yıllardan itibaren uygulanan istihdam politikaları kapsamında, işgücü maliyetlerini düşürerek, istihdamı artırmak ve işsizliği azaltmak amacıyla kamuoyunda istihdam paketleri olarak bilinen pek çok istihdam teşviki uygulanmıştır. Teşvik uygulamaları, ücretlerden alınan vergilerin azaltılması veya ücret dışı maliyetlerin düşürülmesi şeklinde gerçekleştirilmiştir. İşgücü talebindeki yetersizliğe karşı uygulanan teşviklerle işgücü maliyetleri azaltılarak istihdamın artırılması amaçlanmıştır. Bu çalışmada, istihdam teşviklerinin ekonomik yapısı analiz edilerek, Türkiye'de uygulanan teşviklerin uygulamadaki sorunları ve etkinliği değerlendirilmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2012
Türkiye ve Almanya arasındaki iyi dostluk ilişkileri uzun bir geçmişe dayanmaktadır. Özellikle II. Dünya Savaşı'ndan sonraki dönemde Türkiye ve Almanya için "kader ortaklığı" terimi kullanılmaktadır. Bu da, her iki ülkenin dış ve güvenlik politikalarının birçok alanında birlikte hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır. Bu birliktelik, daha sonraki yıllarda her iki ülkenin birçok uluslararası ve Avrupa örgütlerinde üyelikleri konusunda da devam etmiştir. Savaş sonrası dönemde gözlenen Almanya'ya Türk işgücü göçü süreci, Türk-Alman ilişkilerini "en insan yoğun ilişki"ye dönüştürmüştür. 1990'lı yılların sonunda başlayan Türkiye'nin AB'ye uyum süreci ile birlikte bu faktör, gelecekte iki ülkenin işbirliği konusunda önemli fırsatlar içinde barındırmaktadır. ZUSAMMENFASSUNG Die guten und freundschaftlichen Beziehungen zwischen Deutschland und der Türkei blicken auf eine lange Geschichte zurück. Insbesondere in der Zeit nach dem II. Weltkrieg wurde für Deutschland und die Türkei der Begriff der "Schicksalsfreunde" geprägt. Dieser steht für das Zusammengehen beider Länder in mehreren Bereichen der Aussen-und Sicherheitspolitik. Dieses gemeinsame Handeln setzte sich in den späteren Jahren auch hinsichtlich der Mitgliedschaft beider Länder in zahlreichen internationalen und europäischen Organisationen fort. In der Nachkriegszeit wurden die deutsch-türkischen Beziehungen im Zuge der türkischen Arbeitsmigration nach Deutschland zu einem sehr "menschenintensivsten" Verhältnis. Zusammen mit der Ende der 1990er Jahre einsetzenden EU-Integration der Türkei birgt heute dieses besondere Chancen für eine künftige Zusammenarbeit beider Länder in sich.
ULUSLARARASI TÜRK LEHÇE ARAŞTIRMALARI DERGİSİ (TÜRKLAD), 2017
Bu çalışmada, Türkiye'de Başkurt Türkçesi, tarihi ve edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmalar taranmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır: Giriş, Bibliyografya, Sonuç ve Tablo. Giriş bölümünde Başkurt Türklerinin tarihi, yaşadıkları coğrafya ve Başkurt Türkçesi hakkında kısa bilgiler verilmiştir. Bibliyografya bölümünde; Türkiye'de Başkurt Türkçesi, tarihi ve edebiyatı üzerine yayımlanan kitaplar, kitaptan bölümler, ansiklopedide bölümler, makaleler, bildiriler ve Türkiye'de Başkurt Türkçesi ile ilgili çalışılan yüksek lisans ve doktora tezleri olmak üzere yedi ana başlık bulunmaktadır. Ayrıca bu ana başlıklar Başkurt Türkçesi, tarihi ve edebiyatı ile ilgili yapılan çalışmalar olmak üzere alt başlıklar halinde sıralanmıştır. Sonuç bölümünde ise çalışmalar hakkında genel bir değerlendirme yapılmaya çalışılmış ve son olarak yapılan çalışmaların sayısı tablo üzerinde özetlenmiştir.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2015
İnsana yakışır iş kavramı ilk kez ILO Direktörü Juan Somavia tarafından 1999 yılında gerçekleştirilen ILO konferansında dile getirilmiştir. Somavia yaptığı konuşmada özgürlük, eşitlik, güvenlik ve en önemlisi insan hakları çerçevesinde kadın ve erkek tüm çalışanlar için insan onuruna yakışır iş olanaklarının arttırılmasının ILO'nun öncelikli hedefleri arasında olması gerektiğini yönünde açıklamalarda bulunmuştur. Bu tarihten sonra insana yakışır işin ölçülmesi yönünde pek çok çalışma hayat geçirilmiştir. İnsana yakışır iş adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınma için anahtar bir role sahiptir ve aynı zamanda yoksulluğu azaltma çabalarının da tamamlayıcı bir parçasıdır. Bu kapsamda insana yakışır iş, verimlilik ve adil ücret, iş sağlığı ve güvenliği, çalışan bireyler ve aileleri için sosyal koruma ve çalışanlara kendi çıkarlarını ilgilendiren konulara katılma ve organize olma fırsatı sağlar. Bu çerçevede insana yakışır işin içeriğini oluşturan dört unsurdan bahsedilmektedir. Bunlar, çalışma hayatına ilişkin temel haklar, istihdam, sosyal güvenlik ve sosyal diyalog'dur. Bu unsurların her biri birbirleri ile ayrılmaz bir bütünlük içerisindedir. Bu çalışmada insana yakışır iş kavramının neleri içerdiğine dair bir değerlendirme yapıldıktan sonra ölçülmesine yönelik geliştirilen yöntemlerden bahsedilecektir. Daha sonra istatistiksel veriler ışığında OECD ülkeleri ile kıyaslanmak suretiyle Türkiye'de insana yakışır işin genel bir değerlendirilmesi yapılacak ve Türkiye'nin insana yakışır iş endeksi belirlenmeye çalışılacaktır.
Bingöl Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2020
İşsizliğin sağlık üzerindeki olumsuz etkileri bilinmesine rağmen bunların boyutları araştırmacılar tarafından tam olarak ortaya konulamamaktadır. Temel sorun, sağlıklı işgücü arzı ve işsizlik ile sağlık arasındaki karşılıklı etkileşimde sosyal faktörlerin etkili olmasından kaynaklanıyor olabilir. Sosyal sınıf, yoksulluk, yaş, gelir düzeyi ve konut farklılıkları sosyal faktörler olarak sıralanabilir. Sosyal faktörler, işsizlik ve sağlık arasındaki ilişkiyi dolaylı olarak etkilerken işsizlik ve sağlık karşılıklı olarak birbirlerini doğrudan etkilemektedirler. İşlerini kaybedenlerin bir takım sağlık sorunlarının ortaya çıkması (depresyon, kaygı, intihar, akciğer kanserine bağlı ölümler, yetersiz beslenme, sağlık hizmetlerine erişememe) kaçınılmaz iken sağlıksız işgücünün de ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkilerinin olması muhtemeldir.
Girişimcilik ve Kalkınma Dergisi, 2019
Türkiye'de 1961 yılında kitlesel biçimde başlayan Avrupa ülkelerine işçi göçü, de-vamında pek çok büyük değişimin de öncüsü olmuştur. Sosyal yaşamda, iş, eğitim hayatında ve akla gelebilecek her türlü kamusal/bireysel alanda etkilerini nesillerdir yaşadığımız, hissettiğimiz bu olay, günümüze gelene kadar çok sayıda akademik ça-lışmanın ve siyasi tartışmanın konusunu oluşturmuştur. Bu çalışma ile 1964 yılında itibaren ortaya çıkmaya başlayan İşçi Şirketi Hareketi üzerinden, süreçler ortaya ko-nulmaya çalışılmıştır. Çalışmada konuyu daha somut kılabilmek için Avrupa ülkele-ri ve ağırlıkla Türkiye'de yaşanan 55 yıllık süreç, TÜRKSAN ve HASTAŞ şirketleri temelinde ele alınmıştır. Tüm sürece şahitlik etmiş, hatta paydaş olmuş iki ulusal gazetenin arşivinde, "Türksan, Hastaş, İşçi Şirketi ve Halk Şirketi" geçen tüm me-tinler belge ve veri seti haline getirilmiştir. Elde edilen 725 belge, haber, ilan/duyuru, reklam, köşe yazısı/görüş, araştırma başlıklarıyla sınıflandırılmıştır. TÜRKSAN ve HASTAŞ vakalarında yaşananları elde edilen belgeler üzerinden yorumlamak için araştırma soruları oluşturulmuş ve elde edilen belgeler ile bunlara yanıt aranmıştır. Özetle araştırmada, İşçi/Halk şirketi olarak isimlendirilen bu iki çok ortaklı kurulu-şun, üretim, pazarlama, finansman sorunlarına, akabinde ortaya çıkan sürdürülebilir-lik sıkıntıları aşmak için büyük kampanyalar ile yüzlerini tekrar tekrar Avrupa'daki Türk işçilerine, Halk'a dönmelerine, kampanyalarına, çıkar çatışmalarına, ortak ve ortak potansiyeli taşıyanlara olan vaatlerine, yaşanan tartışmalara, siyasilerin konuy-la ilişki ve dahillerine, süreç içerisinde ortaya çıkan hayal kırıklıklarına, iki girişimin yaşam öyküsü üzerinden değinilmiş, yaşananlar özetlenmiştir. ABSTRACT Labor emigration from Turkey to European Countries started in the early 1960s and this movement pioneered many great changes. The effects of this incident have been felt among generations in the fields of social, business, education and in any public and individual life up to this date, and it has also been subjected to many scholarly studies and political debates. This study puts forward very debatable processes of the case of Worker Company Movement started in 1964 with the image of financing private sector in Turkey. Two cases, TÜRKSAN and HASTAŞ, were analyzed to discuss 55 years of a process in European countries and in Turkey in order to make the subject more meaningful in the study. Archives of two national newspapers that witnessed all process and even became stakeholders were analyzed and all texts related to "Türksan, Hastaş, Worker Company and Public Company" collected and transformed into document and data sets. Obtained 725 documents were divided under the titles of news, announcement/declaration, commercial, col-umn/comments, and research. To interrogate and comment about the incidents in the cases of TÜRKSAN and HASTAŞ questions were formed and answers sought in the designated documents. In sum, the study stresses story of multi-partnered enterprises TÜRKSAN and HASTAŞ that following the production, marketing, and financial issues and subsequent sustainability problems how they repeatedly tried to lure Turkish workers in Europe and the public repeatedly, their campaigns, promises to partners and potential partners, interests conflicts, debates, politicians relations and their inclusion to the process and disappointments during the process.
2019
Turkiye’de 1961 yilinda kitlesel bicimde baslayan Avrupa ulkelerine isci gocu, devaminda pek cok buyuk degisimin de oncusu olmustur. Sosyal yasamda, is, egitim hayatinda ve akla gelebilecek her turlu kamusal/bireysel alanda etkilerini nesillerdir yasadigimiz, hissettigimiz bu olay, gunumuze gelene kadar cok sayida akademik calismanin ve siyasi tartismanin konusunu olusturmustur. Bu calisma ile 1964 yilinda itibaren ortaya cikmaya baslayan Isci Şirketi Hareketi sonrasi yasananlar, ornek olay olarak ele alinan iki sirket uzerinden anlasilmaya calisilmistir. Calismada konuyu daha somut kilabilmek icin Avrupa ulkeleri ve agirlikla Turkiye’de yasanan 55 yillik surec, TURKSAN ve HASTAŞ sirketleri temelinde incelenmistir. Arastirmada kullanilmak uzere surece sahitlik etmis hatta paydas olmus iki ulusal gazetenin arsivinde, “Turksan, Hastas, Isci Şirketi ve Halk Şirketi” ifadeleri gecen tum metinler, belge ve veri seti haline getirilmistir. Elde edilen 725 belge, haber, ilan/duyuru, reklam,...
Beykent üniversitesi sosyal bilimleri dergisi, 2022
Çalışmanın amacı, Türkiye'de gerçekleştirilen ve alanda çok sayıda yapılmış olan iş tatmini ve iş performansı arasındaki ilişkinin bir meta analiz çalışmasıyla tek çatı altında toplanması ve genel bir sonuç elde edilmesidir. Ulusal yayınlar arasında iş tatmini ve iş performansı arasındaki ilişkiyi ölçmek için kullanılan benzer tekniklerden farklı olarak çalışmanın metodolojisinde meta analiz tekniği kullanılmıştır. Bu amaç doğrultusunda, alan yazın sistematik bir şekilde incelenmiş ve belirlenen kriterlere uygun 40 adet bireysel araştırma çalışmaya dâhil edilmiştir. Alınan bu araştırmaların ilk olarak Comprehensive Meta Analysis V3 programına yüklenmesi gerçekleştirilmiş ve analize uygun olarak kodlanmıştır. Araştırmaların analizlerine başlamadan önce, etki değerinin hangi modelde yapılacağı belirlenmiş ve rastgele etkiler modeli tercih edilmiştir. Ardından da etki büyüklüğü, yayın yanlılık ve alt grup analizleri yapılmıştır. Çalışmanın öne çıkan bulgularına bakıldığında, iş tatmini ve iş performansı arasında orta düzeyde pozitif bir etki bulunmuştur. Ayrıca çalışmaya alınan bireysel araştırmaların yayın yanlılığı bulunmamaktadır. Çalışmanın bir diğer önemli çıktısı ise, sektörler arasında iş tatmini ve iş performansındaki ilişki açısından istatistiksel olarak anlamlı farklılık bulunmasıdır. Turizm ve sağlık sektörleri zayıf düzeyde; sanayi, eğitim ve hizmet sektörleri ise orta düzeyde etki büyüklüklerine sahiplerdir. The aim of the study is to summarize the relationship between job satisfaction and job performance, which has been widely studied in Turkey, with a meta-analysis under one roof and to obtain a general result. Unlike similar techniques used to measure the relationship between job satisfaction and job performance in national publications, the meta-analysis technique was used in the methodology of our study. In accordance with this purpose, the literature was systematically reviewed, and 40 individualistic research studies that met the established criteria were included in our study. These studies were first uploaded to the Comprehensive Meta-Analysis V3 program and coded according to the analysis. Before starting the analysis of the studies, it was determined in which model the effect value should be determined, and the random effects model was preferred. Subsequently, effect sizes, publication bias, and subgroup analyses were performed. Considering the salient results of the study, a moderate positive effect was found between job satisfaction and job performance. Furthermore, the individual studies included in the study did not exhibit publication bias. Another important finding of our study was that there is a statistically significant difference between industries in the relationship between job satisfaction and job performance. Tourism and health sectors have weak effect sizes while industry, education, and service sectors have medium effect sizes.
Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi
Etkin Piyasa Hipotezi, piyasadaki tüm bilgilerin varlık fiyatı içerisine dâhil olduğunu öne sürdüğü için bu bilgileri kullanarak ortalama piyasa getirisi üzerinde bir kazanç elde edilemeyeceğini belirtmektedir. Ancak piyasada uzun hafıza varlığının tespit edilmesi durumunda, bu durum ortadan kalkmaktadır. Çalışma, Türk lirasının 5 yabancı para birimi ile olan ikili uzun hafıza ilişkisini araştırmak için yapılmıştır. Getiride, Ruble / TL döviz kuru hariç tüm döviz kurlarında uzun hafıza olduğu tespit edilmiştir. Volatilitede, tüm döviz kurları için uzun hafıza varlığı bulunmuştur. Hem getiride hem de volatilitede, USD/ TL ve Yuan / TL döviz kurlarının uzun hafıza özelliği sergilediği belirlenmiştir.
Sosyal Ve Ekonomik Arastırmalar Dergisi, 2005
Popüler basında işkoliklik kavramına önemli ilgi gösterilmesine rağmen, işkolikliğin anlaşılması için çok az sayıda araştırma yapılmıştır. Bu çalışmada, ilk olarak işkoliklik ve işkoliklik ile ilgili araştırmalar incelenmektedir. Daha sonra, işadamları üzerinde yapılan bir anket araştırması ile fazla/aşırı çalışmanın nedenleri ve sonuçları belirlenmekte ve işkolikliğe ilişkin demografik özellikler, davranış biçimleri ve iş alışkanlıkları analiz edilmektedir. Son olarak, işkolikliğin getireceği risk faktörlerini azaltmaları yönünde yöneticilere öneriler sunulmaktır.
Journal of Research in Economics, 2018
This study examines the use of E-recruitment as a human resources tool in organizations. The aim of this study is to demonstrate how organizations are benefiting from career websites in E-recruitment. The study take into account the method developed by Cober et al (2004) for analysing organizations' career websites. From the year 2015 500 largest companies in Turkey as presented by www.FortuneTurkey. com, the top 25 Turkish companies' human resources or career websites were examined and analysed. From the finding of the study, out of the 25 companies only two did not have their own human resources website. They used parent company website as they were attached to an international company. In all the websites, the companies put colourful pictures, pictures of people with happy faces and pictures of the products produced. Websites portrayed companies as ideal places to work and development a career for job seekers. Even though the websites portrayed gender and age diversity in the organizations, they failed to show racial diversity and for websites that used both Turkish language and a foreign language (English language) the amount of information provided was not the same. The information provided in foreign language was less and too general. Most companies gave detailed information on recruitment process however the information was in paragraphs making it not easy to follow or read. No company used email service as an online application tool. Most companies used online application form that are filled and submitted on the website. A user name and password have to be created before starting the application process. However some companies used third party websites for advertising and applying for opening posts.
Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi
Bu çalışmada, Türkiye’deki alan yazında bireydeki girişimcilik eğilimi davranışını ön plana çıkaran akademik çalışmaların profilinin ortaya koyulması amaçlanmıştır. Araştırma verisini Ulakbim- Dergipark, Tr dizin ve Yök Ulusal Tez Merkezi veri tabanlarında konuyla ilgili son on yılda yazılmış 240 akademik araştırma oluşturmaktadır. Araştırmada nitel araştırma yöntemi kullanılarak; veriler Maxqda 2021 lisanslı nitel analiz programıyla analiz edilmiştir. Detaylı okumaların sonucunda analizlerde, yapılan kodlamaların bazı temalar altında yoğunlaştığı görülmüştür. Araştırmaların, uygulama sahasında Türkiye’nin tüm bölgelerinde kavramın araştırıldığı; fakat örneklem grubun da ise ağırlıklı öğrencilerin incelendiği görülmüştür. Alan yazında girişimcilik eğiliminde bireyin demografik özelliklerinin, kişiliğin, eğitimin ve niyetinin etkisinin vurguladığı sonuçlar arasındadır. Elde edilen bulguların, kavramın literatürdeki gelişiminde tekrara düşülmesinin önlenebilmesi ve uygulayıcılara ışık...
2021
Refah iktisadi kapsaminda yurutulen ve optimal vergileme ekseninde sekillenen vergi arayislari, sosyal refaha uygun bir vergilemenin nasil olmasi gerektigini arastirmaktadir. Sosyal refaha uygun bir vergileme yapilabilmesi icin etkinlik ve adalet kriterlerinin on planda tutulmasi gerekmektedir. Sosyal refah acisindan istenilen iki temel kriter olan etkinlik ve adalet arasinda bir ikame iliskisi bulunmaktadir. Bu nedenle sosyal refahin arttirilabilmesi icin veya en ust duzeye cikarilabilmesi icin bu iki kriterin arasinda bir denge kurulmasi gerekmektedir. Etkinlik ve adalet arasindaki bu denge toplum tercihlerinden hareketle kurulmaktadir. Yani sosyal refaha uygun bir vergilemenin en onemli kosulu, toplum tercihlerine duyarli olmasidir. Bu dogrultuda optimal vergileme ile toplumun vergilemeye iliskin etkinlik ve adalet tercihi belirlenmeye calisilmaktadir. Bu calismanin amaci; toplumun optimal vergilemeye iliskin tercihinin ve optimal vergilemenin sosyal refah uzerindeki etkisinin be...
2020
Ic denetim ve bagimsiz denetim iliskisi, isletmelerin gerek hissedar gerekse daha genis paydas kesiminin haklarini koruyabilmesi ve surdurulebilir bicimde faaliyet gostermesi acisindan kritik oneme sahiptir. Hem ic denetim standartlarinda hem de bagimsiz denetim standartlarinda bu iliskiye yonelik duzenlemeler bulunmaktadir. Diger taraftan ic denetim ve bagimsiz denetim iliskisine etki eden ve bu iliskiden etkilenen bircok farkli isletme operasyonu ve karari da bulunmaktadir. Bu calismanin temel amaci, Turkiye’de ic denetim ve bagimsiz denetim iliskisini konu alan lisansustu tez calismalarinin icerik analizinin gerceklestirilerek uluslararasi literaturdeki calismalar perspektifinde gelecek arastirmalara yol gostermektedir. Bu kapsamda oncelikli olarak modern ic denetim ve bagimsiz denetim fonksiyonlari kavramsal tasarimlari ve iliskili literatur cercevesinde incelenmistir. Bu inceleme sirasinda ozellikle son 10 yilda arastirmacilar tarafindan gerceklestirilen calismalar, alt baslikl...
Düzgün iş bağlamında turizm sektöründeki çalışma koşullarının konu edinildiği bu çalışmada amaçlanan; turizm sektöründe faaliyet gösteren bir işletmede çalışma koşullarının düzgün iş kriterleri açısından uygunluğunun belirlenmesidir. Yöntem: Çalışmanın yöntemi betimsel modeldir. Veri toplamak için anket çalışması kullanılmıştır. Anket yirmi altı sorudan oluşmaktadır. Çalışma, Alanya'da bir şirkete bağlı dört farklı beş yıldızlı otelde gerçekleştirilmiştir ve anket soruları otellerde farklı birimlerde çalışan yüz yirmi kişiye yönlendirilmiştir. Bulgular: Çalışma neticesinde; söz konusu otel işletmesinde düzgün iş kriterlerinin büyük ölçüde uygulanmadığı ve düzgün iş açıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Düzgün iş, turizm sektörü, çalışma koşulları Bilgilendirme: Bu çalışmanın özet hali, 12 Mayıs 2018 tarihinde Uluslararası Sosyal Bilimler ve İnovasyon Kongresi'nde bildiri olarak sunulmuştur. AN INVESTIGATION ON WORKING CONDITIONS IN THE TOURISM SECTOR IN THE CONTEXT OF "DECENT WORK" In this work, which deals with working conditions in the tourism sector in the context of "decent work", is to determine the suitability of working conditions in a business operating in the tourism sector in terms of "decent work" criteria. Method The method of study is descriptive model. Survey study has been used to collect the data. The questionnaire consists of twenty-six questions. The study has been conducted in four different five-star hotels affiliated to a companies in Alanya, and survey questionnaires have been directed to one hundred twenty people working in different units in the hotels. Results As a result of the study; it has been found that "decent work" criteria are not applied to a large extent in the hotel business, and there are "decent work" vacancies.
2022
İşletmelerin faaliyet dönemlerine ilişkin yayımladıkları finansal tabloların ilgili kullanıcılar tarafından doğruluğunun ve kalitesinin öneminin ortaya çıkmasıyla bağımsız denetim faaliyeti daha önemli hale gelmiştir. Önemli muhasebe skandalları ile karşılaşılması, bağımsız denetim şirketleri ve denetim faaliyetleri ile ilgili birçok eksiklik olduğunu göstermiştir. Devam eden süreçte denetim kalitesinin ölçümü için çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu çalışmalar birçok ülke ve yetkili kuruluşları tarafından denetim kalitesinin ölçülebilmesi için nicel göstergeler önerilmesi ile gerçekleşmiştir. Araştırmada PCAOB tarafından yayımlanan denetim kalitesi göstergeleri kullanılmıştır. PCAOB 2015 yılında üç ana bölümde toplam 28 denetim kalitesi göstergesi yayımlamıştır. Bu doğrultuda, çalışmada denetim kalitesi göstergeleri ile ilgili hükümlerin Türkiye'de faaliyet gösteren denetim şirketleri tarafından kullanılma durumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Anket sonuçlarına göre ise 18 denetim kalitesi göstergesinin uyumunun yüksek oranda gerçekleştiği tespit edilmiştir. Denetim şirketi türüne göre yapılan karşılaştırmalarda da uluslararası ağa dâhil olan şirketlerle, sadece ulusal düzeyde olan şirketler arasında birçok gösterge uygulaması bakımından farklılık tespit edilmiştir. KKS 1 ile uyumlu olması ve hali hazırda kullanılması nedeniyle ve diğer ülkelerdeki ortak kullanılan göstergeler ve denetim şirketi türlerine göre değerlendirme yapıldığında, 16 denetim kalitesi göstergesinin Türkiye'de uygulamaya konulabileceği önerilmektedir.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, 2015
Tüketici olmak yaşam boyu devam eden bir süreçtir. Küreselleşme ile birlikte, tüketim artmış ve tüketicinin haklarının korunması da giderek önem kazanmaya başlamıştır. Tüketicilerin korunmasına yönelik olarak evrensel tüketici hakları bildirgesi yayınlanmış, birçok ülke tarafından genel kabul görmüştür. Ülkemizde de evrensel tüketici hakları kabul edilmekle birlikte tüketicilerin haklarını korumak için tüketici hakları kanunları çıkartılmıştır. Tüketicilerin satın aldıkları veya edindikleri bir ürün, mal ya da hizmet ile ilgili beklenen faydayı sağlayamamaları ya da mal veya hizmetin ayıplı, kusurlu olması durumunda tüketicilerin hakkını arayabileceği sistemin oluşturulmasının önemli bir yer tuttuğu düşünülmektedir. Ülkemizde 4077 Sayılı Kanun'la başlayan ve 6502 sayılı Kanunla yetkileri genişletilen Tüketici Hakem Heyetlerinin, tüketicinin haklarını arayabileceği kurumlar olarak hukuk sistemimize işlerliğinin arttığı görülmektedir. Bu çalışmanın amacı; tüketicilerin karşılaştık...
Türk İş Hukukunda analık durumunda kadın işçiye ve gerektiğinde babaya tanınan haklar ve izinlerin neler olduğuna dair ufak çaplı bir araştırmanın ürünüdür.
2020
Turkey’s near-term history is also a history of military coups. The fact that not having a long-established democracy has a great effect on this. Democracy, which is the product of societies with high economic welfare and education/culture level, and societies with developed democracy culture, is often interrupted if it is not qualified with even one of these basic features enough. It is interesting and remarkable that contemporary democracies have taken root in Western countries. Due to poor foundation that Turkey has been undergoing, a democratic point of view is often interrupted. The political and socio-economic crises experienced, provide an atmosphere for military coups. Indeed, the coups of 27 May 1960, 12 March 1971, 12 September 1980 and 28 February 1997 are reflections of this. This article focuses on these coups, their causes and consequences, the discrete feature of the July 15, 2016 coup attempt will also be emphasized.
İktisadi İdari ve Siyasal Araştırmalar Dergisi, 2020
In this research paper, the association between monetary policy instruments and employment level is analyzed for Turkey in the period of 2011:01-2019:01 by applying monthly dataset. In the scope of ARDL model, unrestricted error correction model and bounds testing approach is used as analysis method. Firstly, bounds test is used and the long-run relationship between the variables is determined. In addition, both in the short and long term, there was a statistically and economically significant relationship between the Late Liquidity Window (GLP) Interest Rate and money supply (M3) and employment level.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.