Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2020, Art-Sanat
…
24 pages
1 file
Harika (Şazi Sirel) Lifij; Sanatçı Kişiliği ve Resimleri Üzerine Harika (Şazi Sirel) Lifij; On Her Personality as an Artist and Her Paintings Öz Harika Hanım'ın (Şazi Sirel Lifij) eğitim aldığı II. Meşrutiyet dönemi Osmanlı'da siyasi yapının değişimi ile yavaş yavaş kadınların kamusal alana katıldığı ve görünürlük kazandığı yıllara denk gelir. II. Meşrutiyetin ilanı ile başlayan süreç aynı zamanda resim alanında eğitim alan kadınların varlığı açısından da önemlidir. Harika Hanım da ilk resim eğitimini Müfide Kadri'den alır. 1918'de açılan Viyana Sergisi'ne seçilen iki kadın sanatçıdan biridir. Viyana Sergisi, Avrupa'da Türk ressamları tarafından açılan ilk sergi olması bakımından önemlidir. Bu sergiye bir kadın sanatçı olarak resimlerinin seçilmiş olması Harika Hanım'ın sanatı ve kariyeri açısından önemli bir hadisedir. Harika Hanım genellikle manzara resimleri, otoportre ve mitolojik resimler yapar. Manzara ve poşadlarında renkler daha yumuşak ve şiirsel bir ifade kazanmıştır. Harika Hanım'ın resimlerinde genellikle tarih bulunmamasından dolayı anılarında anlattığı mekânlar ve kullandığı renkler göz önünde bulundurularak bir kronoloji oluşturulmaya çalışılmıştır. 1957 yılına kadar resim yapmaya devam eden sanatçı kendi resimlerini koruma konusunda Avni Lifij'in resimlerini korumaktaki gibi titiz davranmamıştır. Günümüze gelen elliye yakın resmi ailesinde ve özel koleksiyonlarda bulunmaktadır. Çalışmamız sırasında ortaya çıkan Fatih Cami/Ramazan Gecesi resmi gibi başka çalışmaları da zaman içerisinde ortaya çıkabilir. Bu çalışmada, Harika Hanım'ın resimleri ve katıldığı sergiler, hakkındaki eleştiri yazıları ile dönemi içerisindeki yeri incelenmiştir.
DergiPark (Istanbul University), 2011
Günümüzde lif sanatı, plastik sanatlar kavramlarını içermektedir. Tekstil sanatı çok uzun zamandır el işçiliği olarak ortaya çıkan ve günümüzde sanat dalları içersinde yer alan lif sanatına dönüşmüştür. Lif sanatı-farklı tekstil teknikleri kullanılarak, malzemeye, renge bağlı kalmadan her hangi bir teknik ile oluşturulmuş sanatsal çalışmalardır. Lif sanatı ve Kavramsal sanatın bağlantısı çok önemlidir. Fakat bu iki sanatın arasındaki bağlantı kurulurken önemli sorunlar yaşanmaktadır. Kavramsal sanat, 1960 yılında ortaya çıkmış ve çoğu sanat ölçütlerini kabul etmemiştir. Fakat zamanla sanat tarihinde önemli bir yer kazanarak diğer sanat dallarını da etkilemiştir. Kavram özünde kendi kendine oluşan bir olgu ve felsefedir. Kavramsal sanatının amacı izleyiciyi düşündürmektir. Fakat bazen (günümüzde lif sanatçıları arasında yaygın olan hareket) etkili olabilmek için basit bir şekilde izleyiciyi şoka sokmak gerekmektedir. Günümüzde lif sanatında kavramlar, estetik ve işlevselliğin önüne geçmektedir. Ancak lif sanatının en önemli değerleri estetik ve işlevselliktir. Bu nedenle kavramsal sanat ve lif sanatının bir biri ile ilişkisine dikkat çekmek gerekmektedir. Bu çalışmada sanat tarihinde kavramsal sanatın ve lif sanatının önemli noktaları, yapısı, amacı araştırılmakta, aralarındaki ilişki, benzerlikler, farklılıklar incelenmektedir. Makalede kaynakça taramasının yanı sıra, sergiler, kataloglar, akademik makaleler ve internette bulunan veriler kullanılmakta ve ayrıca her bölümde kişisel tecrübeler ışığında tartışmalar ve fikirler ele alınmaktadır.
Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2021
İnsanın, nisyanla malul olması gibi nisyana karşı kimi çözüm arayışları da malumdur. Bu çözümlerden biri de fotoğraflardır. Eskilerin daha ziyade resim olarak ifade ettiği fotoğraflar donmuş hatıralar hâlinde kısmi bir kalıcılığa sahiptir. Akıp giden zamana ve unutulan günlere küçük parantezler açan fotoğrafların bazıları, şairlerin elinde bir de şiirle süslenerek daha etkili bir hüviyette karşımıza çıkmaktadır. Fotoğraflarının arkasına şiir yazarak dostlarına ve yakınlarına gönderen şairlerden biri de Mehmed Âkif'tir. Bu manzumelerde şair daha ziyade kendisiyle ilgili izlenimlerinden bahsetmiştir. Fotoğrafına bakan şairin gördüğü sûretinin yanında yaşadıklarının ve hatta karakterinin izlerini de görmesi, bunları işlemesi doğaldır. Bu çalışmada fotoğraf arkası şiirlerinden yola çıkarak Âkif'in kendi dilinden, kendi ile ilgili izlenim ve düşünceleri gözler önüne serilecektir. Bu noktada faniliği çokça vurgulayan ve özellikle son yıllarında kaleme aldığı manzumelerinde kendisiyle ilgili ümitsizliğin ağır bastığı görülen Âkif'te derin bir hüzne şahitlik edilmektedir. Fotoğraflarında simasıyla bile insana çok şey anlatan Âkif'in fotoğraflarının arkasında kendini anlattığı şiirleri de hususi bir öneme sahiptir.
Journal of Turkish Studies, 2013
Yeni Türk Edebiyatı Araştırmaları, 2022
Extended Summary Focusing on human life in conveying feelings, values, thoughts, and judgments is an ancient written and oral expression method because the narrative gains consistency through “human” and his story. Epics, tales, stories of the prophets, anecdotes, and wits can exemplify this type of transfer in some aspects. Such transmissions focusing on human life in the modern world are classified under monography and biography genres. In Güncel Türkçe Sözlüğü (Contemporary Turkish Dictionary) of the Turkish Language Association, the term “monograph,” translated from French into Turkish, is defined as “an examination written on a special subject or issue in scientific fields.” On the other hand, biography means “curriculum vitae.” These two terms are sometimes used interchangeably. In the description of the monograph, the focus is on a “special subject,” while it is the story of life in the biography. Biographies and monographs are genres that are closer to the explanatory way of speaking rather than literary expression in terms of the turn of phrase and wording. It can be thought that this convergence is related to the sense of reliability and the dominationat that the scientific discourse creates. Literary discourse has a different position with its focus on emotional intensity and aesthetics. In addition to being a poet, Sezai Karakoç is a writer who has written prose with intellectual intensity. Yunus Emre (1965), Mehmed Âkif (1968), Mevlâna (1988), and Yitik Cennet (Paradise Lost) (1974) are Sezai Karakoç’s books having biographical/monographic features. It is possible to say that, apart from the value transmission of the people’s biographies focused on books and didactic components, the turn of phrase also shows strikingly different characteristics. These stylistic features, consistently embodied in all books with genuine qualities, point to where Karakoç’s world of thought and aesthetic sensitivity meet. The genre of biography is considered to be appropriate for “idealistic” intellectuals and poets. As biographies are written with the assumption that the influence of an individual on society is strong, romantic and epic perspectives are used with a convinction that individuals can change the world from this perspective. For this reason, biography books written by the artists bears witness to a romantic and epic appeal. Gence these biographies can even be considered literary works in terms of style. Therefore those reading these life-stories can also grasp the world’s metaphysical aspects. Sezai Karakoç acts with the idea that a person can change the world in his poems, articles, and thought books. According to Karakoç, a person is responsible for his environment and the society he lives in. He invites people to an ideal life through the figures of artists and “prophets.” For this reason, Sezai Karakoç wrote some of his books in the “biography” genre. The books that Karakoç wrote in the genre of biography can also be considered “monographies.” These books focus on a particular subject besides reflecting on the lives of important people. Karakoç primarily examines the historical and social conditions of the period in his biographical works. He then reflects on the potential of human beings as individuals to change these conditions. According to him, prophets and artists are the people who should be taken as an example in order to activate this potential. Because prophets and artists comprehend the world and conditions with a metaphysical perspective, this perspective also affects their lives. Therefore, people who read their life stories can also grasp the world’s metaphysical aspects. In his book Yunus Emre, written in 1965, Karakoç focuses on the life and poetry of the great Turkish poet Yunus Emre. As in other biography books, he interprets the social and historical situation of the period at the beginning of the book. His aim is to make visible the ideal human type that emerges from this particular account, establishing a new relationship between history and men. It focuses on the legendary events in Yunus Emre’s life. It draws attention to the symbolic meanings of these events. In his work, Mehmed Âkif (1968) focuses on a period closer to the present. In the book, the social and political situation of the Ottoman Empire in the period leading to its collapse is again examined through the life of a poet. The life story of Mehmed Âkif, an essential intellectual and poet, also provides important information about the intellectual life of the period. The book Mevlâna, published in 1988, also focuses on Mevlânâ, a critical Islamic thinker and poet. Mevlânâ’s poetry thought and his influence on his age is explained in the book. Sezai Karakoç draws attention to the fact that the period in which Mevlânâ lived was a critical breaking period for Eastern societies. In such an age, Karakoç attaches great importance to the fact that a poet is effective enough to change the world of thought in the community. It is also vital for Karakoç that a poet made a tremendous social change. Karakoç’s last book, which we consider a biography/monography, is called “Lost Paradise.” The book was published in 1974. Paradise Lost is a brief history of the prophets. In the book, interpretations are made on the life stories of some prophets who lived from the Prophet Adam to the last Prophet Muhammad. The lives of the prophets Adam, Noah, Abraham, Yusuf (Joseph), Yahya (John the Prophet), Jesus, and Zechariah, are handled with symbolic dimensions based on the holy books. The last Prophet described in the book is Muhammad. While depicting the last Prophet Muhammad, Karakoç also describes the last level reached in the entire history of humanity. Sezai Karakoç establishes links between historical periods and social events in all his books that feature biography/monography. He prefers to tell the people he tells about his life in the conditions of his own time. In this way, it first creates a realistic view. Karakoç believes in the importance of individual efforts, especially in repairing social collapses and building a new society. However, the people he examined in his books; were not politicians, philosophers, scientists, prophets, and poets because Karakoç believes that prophets and poets provide a metaphysical awakening in society through words. Because for Karakoç, what makes societies healthy is the civilization they built with their values and beliefs. Word and belief form the soul of civilization.
2020
Sanatsal yaratım, sanatçının kişiliği, estetik değer ve yargılar, kadim estetikten bugüne kadar sanat felsefesinin üzerinde durduğu belli başlı konulardandır. Sanatçının eserini ortaya koyarken içinde bulunduğu ruhsal vaziyeti ve bu ruhsal vaziyetin özgünlüğünü ele alan düşünürler, insanlığın ayırt edici faaliyetlerinden birinin sanat olduğunu vurgularlar. Kimi şairler de sanat üzerine fikirlerini dile getirerek estetik disiplininin ve sanat felsefesinin gelişimine katkı sağlar. Alman şair ve filozof Schiller, Servet-i Fünûn edebiyatının önemli isimlerinde Tevfik Fikret, şiir yoluyla sanat hakkındaki görüşlerini dile getiren bazı kişilerdir. Şiir yoluyla sanat felsefesi ve estetik hakkında düşüncelerini ifade eden şairlerden biri aynı zamanda felsefeyle ilgilenen Rıza Tevfik'tir. Onun Serab-ı Ömrüm kitabında yer alan Güzel Sanat Hakkında Manzum Bir Musahabe şiiri sanat felsefesi metni görünümündedir. Sanatçı, sanat, estetik değer ve estetik yargı konularına değinen şair, adeta bir filozof gibi sanatın felsefî çözümlemesini yapar. Rıza Tevfik, sanatçının diğer insanlardan farkı; insanın sanat eserini ortaya koyarken içinde bulunduğu ruh hali ve bu ruh halinin niteliği üzerinde durarak hayvan ile insan arasındaki temel ayırımlardan birinin estetik duygu olduğunu belirtir. Beş bölümden oluşan şiirin her bir bölümünde sanatın farklı bir özelliğine dikkat çeker. Birinci bölümde sanat eserini ortaya koyan sanatçıyı; ikinci bölümde sanatçılar arasında şairin yeri ve özgünlüğünü; üçüncü bölümde sanat ile ilim arasındaki farkı; dördüncü bölümde âlim ile sanatçı arasındaki telakki farkını; beşinci bölümde sanatçının insanları nasıl etkilediğini işler. Rıza Tevfik'in şiirinde ortaya konulan görüşlerin romantik sanat anlayışı ile paralellik gösterdiği gözlemlenir. Bu çalışmanın amacı, Rıza Tevfik'in Güzel Sanat Hakkında Manzum Bir Musahabe şiirinde ileri sürdüğü fikirler ile romantik sanat anlayışı arasındaki paralellikleri ortaya koyup incelemektir.
Gülfizar Çaylı (Akköse), 2017
ÖZ Geleneksel kültürümüzün bir parçası olan yöresel giyim, günümüz modası dışında kalan, geçmişten bugüne toplumların kültürünü yansıtan giyim tarzıdır. Bindallı, peştamal, holta, salta, üç etek gibi yöresel giyim elemanları endüstriyel gelişme ve modern yaşantı nedeniyle sürekli değişim içinde olup zamanla unutulmaktadır. Üç parça etekten meydana geldiği için üç etek olarak anılan bu yöresel giysi gerek tarihi devirlerde gerekse günümüzde geleneksel Türk kadın giyiminin en yaygın, en çok kabul gören, özel bir modeli olmuştur. Kaybolmaya yüz tutan yöresel giyim elemanlarını tespit etmek, tanıtmak ve geleceğe taşımak gerekmektedir. Denizli İli Serinhisar İlçesinin yöresel giysilerinden olan üç etek günümüzde düğünlerde giyilmekte ve sandıklarda saklanmaktadır. Serinhisar İlçesinde kadınlar düğünlerde üç eteğin altına, kendi kumaşından beli ve bilekleri boğumlu şalvar, üç eteğin içine saten veya bürümcük kumaştan yapılmış bol, dökümlü göynek giyerler. Üç eteğin beline dokuma kuşak sarılır ve başa tel kırma başörtüsü örtülürken ayağa da yün çorap giyilerek yöreye özgü geleneksel giyim biçimi oluşturmuştur. Yöre kadınlarıyla yapılan karşılıklı görüşmelerle eskiden kullanılmış ve günümüzde kullanılmakta olan üç etekler tespit edilmiştir. Üç eteklerin dikiş özelliklerine göre teknik çizimleri yapılmış, renk, desen, kumaş, biçim, model, süsleme ve kullanım özellikleri incelenerek fotoğrafla belgelenmiştir. Toplamda ulaşılabilen 21 adet üç etek örneğinin 6'sının arşivlenebilecek özellikte olduğu sonucuna varılmış ve detayları makalede anlatılmıştır.
2015
İnsanın kişiliğini genetik özelliklerine ek olarak doğası, tarihi, kültürü özetle topyekûn çevresinin oluşturduğu/biçimlendirdiği varsayılmaktadır. Bu belirleyici/biçimlendirici etmenler sanatçının sanatçı kişiliğini de belirleyerek biçimlendirir. Sanat yapıtı sanatçının, hayal gücü tarafından tasarlanarak uygulamasıyla somutlaşır. Tasarlayan ve yapıt olarak somutlaştıran sanatçı ve kişiliğinin yansımalarını analiz ettiğimiz yapıtlarında görürüz. Yani yapıtı analiz edilen sanatçının, kişiliği apaçık görülür. Bu araştırmanın amacı, Alaybey Karoğlu resimlerini analiz ederek sanatçının doğup büyüdüğü kültürel, çevresel ortamın kişiliği üzerinde gerçekleştirdiği düşünülen kavramsal biçimlendirmenin yapıtlarına yansıyan görsel yönünü ortaya koyabilmektir. Araştırmada “literatür tarama” ve “doküman incelemesi” yöntem olarak seçilmiştir. Araştırma bulguları doğrultusunda, Dört resim yapıtı üzerinde yoğunlaşılarak bu yapıtların ön yapı arka yapıları ve öz’de yer alan kavramlar analiz edilerek sanatçı kişiliğinin yapıta yansımaları ortaya konulmuştur. Yapılan araştırma sonucunda sanatçının doğduğu çevresel ve kültürel ortamın yapıtlarına yansıdığını ve sanatçı kimliğinin oluşmasında çevresel ve kültürel bütün faktörlerin etkin olarak rol aldığını söylememiz mümkündür. Anahtar Kelimeler: Alaybey Karoğlu, Sanatçı, Yapıt, Kişilik. THE ARTISTIC PERSONALITY AS REFLECTED IN ALABEY KAROĞLU'S PAINTINGS ABSTRACT In addition to the genetic traits, it is assumed that human personality is formed by his nature, history, culture, in a nutshell, all environment. These formative factors also shape the artistic personality of the artist. Work of art is embodied in the application designed by the imagination. We see the reflections of personality and artist who designed and embodied it as work through the works we analysed. In other words, the personality of artist whose works are analysed is observed obviously. The aim of this study was to reveal the visual aspect of conceptual forming reflected on his works which was thought to be effectuated on his personality through cultural and environmental atmosphere the artist was born in and raised by analysing Alaybey Karoğlu, paintings.
İnönü üniversitesi sanat ve tasarım dergisi, 2018
Bu makale, hayatımızın içerisinde sıradan bir nesne gibi görünen ancak biçim ve içeriği yönünden çok anlamlı bir yere sahip olabilen kitabın, aynı zamanda bir sanat dalı ve bir sanat formu olarak varoluş sürecine odaklanmaktadır. "Sanatçı Kitabı" üzerine yapılan bu çalışmada "kitap" ve "sanatçı kitabı" kavramları arasındaki ayrım belirlenmeye çalışılmış, tarihsel süreçte farklı sanatçıların tasarımları incelenerek "sanatçı kitabı" üzerine bir farkındalık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Konu ile ilgili araştırma sürecinde, batı ülkelerinde "sanatçı kitabı" üzerine koleksiyon ve arşivlerin olduğu, uluslararası "sanatçı kitabı" merkezlerinin, satış mağazalarının ve galerilerinin bulunduğu, "sanatçı kitabı" fuarlarının ve çeşitli organizasyonların düzenlendiği, "sanatçı kitabı" üzerine yayınların olduğu, çağdaş kitap sanatları sergilerinin düzenlendiği ve katalogların hazırlandığı gözlemlenmiştir. Bir ön araştırma olarak nitelendirilebilecek bu çalışma, konu ile ilgili bundan sonraki araştırmalara ışık tutarak, ülkemizde "sanatçı kitabı" üzerine odaklanmayı artırıcı, yapılan çalışmaların daha görünür ve kalıcı kılınması yönünde bir adım niteliği taşıma gayretindedir.
Özet Maveraünnehir/Batı Türkistan’da doğup yetişen Seyf-i Fergânî (öl.749/ 1348’den önce) hayatının büyük bölümünü Anadolu’da Aksaray çevresinde geçirmiştir. Yaşadığı yıllardaki Anadolu’nun sosyal, tarihî ve edebî özelliklerini, onun şiirlerinde görmek mümkündür. Anadolu’da Farsça şiir söyleyen şairlerin en büyüklerinden biri olan Seyf-i Fergânî’nin bir divanı bulunmaktadır. Divanı, toplamda 10.277 beyittir. Fergânî’nin şiirleri kaside, gazel ve az sayıda kıta ve rubaiden oluşmaktadır. Divanın başta müellif hattı olmak üzere günümüze kadar ulaşan üç nüshası mevcuttur. Anahtar Kelimeler: Seyf-i Fergânî, Fergânâ, Aksaray, Şiir. Life and Literary Personality of Sayf-i Fargânî ABSTRACT Seyf-i Fergani (Death before 749/1348) who was born in Maveraunnehir/ West Turkestan spent most of his life around Aksaray in Anatolia. It is possible to see the social, historical and literary characteristics of Anatolia in the years he lived in his poems. As the one of the greatest poets of Persian poetry in Anatolia, Seyfi Fergani, has a poetry (diwan). The poetry has a total of 10,277 bids. Fergani’s poems are composed of ode, ghazel and few continents and rubas. There are three extant copies of the Diwan, in particular the author’s line. Keywords: Saif-i Farghani, Fergana, Aksaray, Poetry. SEYF-
Bu kitap, sempozyuma kabul edilen bildirileri kapsar. Yazıların fikrî sorumlulukları yazarlara aittir. Kaynak göstermek kaydıyla alıntı yapılabilir. vi "ASĠMETRĠK ĠKTĠDAR" BĠÇĠMĠ OLARAK DĠL VE SANATIN STRATEJĠK ÖNEMĠ 125 Betül KARAGÖZ YERDELEN OSMANLI SULTANLARININ SANATI YÖNLENDĠRME OLGUSU 135 Bilal ELBİR AYLA KUTLU"NUN KADIN DESTANI"NDA ĠKTĠDAR ĠLĠġKĠLERĠ ve KADIN BAġKALDIRISI 143 Cafer GARİPER -Yasemin KÜÇÜKCOŞKUN DĠLĠN YERSĠZYURTSUZLAġMASI VE MĠNÖR EDEBĠYAT BAĞLAMINDA KUġ DĠLĠNE ÖYKÜNEN VE ARA TONLAR ADLI ROMANLARDA 12 EYLÜL DARBESĠ 159 Canan SEVİNÇ
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
SELÇUK ÜNİVERSİTESİ İLETİŞİM FAKÜLTESİ AKADEMİK DERGİSİ, 2016
Dini Araştırmalar
DergiPark (Istanbul University), 2024
Turkish Studies -International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 2012
Yeni Türk edebiyatı araştırmaları, 2022
the Journal of Academic Social Sciences, 2018
2020
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi (TEKE), 2024
Art-e Sanat Dergisi, 2018
Yüksek Lisans Tezi, 2006
Düşünen Şehir Dergisi, 2022
Sadırlardan Satırlara HAT SANATI ve HATTATLAR, 2021
Akra kültür sanat ve edebiyat dergisi, 2016
Pesa uluslararası sosyal araştırmalar dergisi, 2017