Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021, Tarih Kritik Dergisi
Journal of International Social Research, 2019
Son iki yüzyıldan beri Kıbrıs'ta kırsal arazinin güvenliği ve tarımsal vergilerin toplanması, Osmanlı zamanından kalma bir sistemle sağlanmaktadır. 1878'den 1932'ye kadar, İngiliz yönetimi mevcut Osmanlı yasalarını yürürlükte tutmuş, kullanmış ve "mükemmele yakın bir sistem" olduğunu yazmıştır. Konu ile ilgili ilk Britanya yasası 1932'de yapılmış olmakla birlikte yapılan değişiklikler, sadece Kaymakam'ı, " Comissioner"e, kaza'yı "district"e çevirmek gibi, deyimlerle ilgili olup, Osmanlı sistemi olduğu gibi korunmuştur. İlgili yasadaki (Destibanlar Yasası F 278) düzenlemeler halâ Osmanlı zamanında yapılmış olan kurallarla yürürlüktedirler.
Kırım Rusya için neden önemli? Ukrayna’daki ayaklanmaların ardından Kırım’ın ilhakı gözleri bu bölgeye çevirdi. Rusya bu ilhakla ne amaçlıyordu? Bunu anlayabilmek için Rusya’nın bugünkü dışpolitikası kadar bu bölgeyle tarihte kurduğu ilişkiye de bakmak gerekiyor. Peki, özellikle tarihi süreçte bölgedeki yoğun Müslüman nüfusa yönelik uyguladığı sürgün, asimilasyon, sindirme politikaları göz önünde tutulduğunda bugünkü ilhakla bölgedeki Tatarların istikabalinden korkmalı mıyız? Kırım’ı bu sorular çerçevesinde kültürel ve tarihi birikimi, Rusya ile ilişkileri ve son gelişmeler ışığında uluslararası siyaset açısında konuşabilmek için her biri alanında söz sahibi üç önemli isimle masaya oturduk: World Bulletin editörü Levent Baştürk, Şehir Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim görevlisi Dr. Nur Nicole Kançal ve Şehir Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Vugar İmambeyli.
Tarihyazıcılığımız da bu anlayışa ayak uydurmak zorunda. Tarih kitaplarımızda yer alan mithos’larla, cengaverliklerle 21. yüzyılda fethedilebilecek alan artık yok. Türkiye işte bu kaygıları paylaşan bir gençlik yetiştirmeli. Savaşa karşıt, barış ve uzlaşmadan yana, insan değerlerine, evrensel temel hak ve özgürlüklere sahip çıkan, yönetim biçimi olarak çoğulculuktan, katılımdan yana, demokrasiye tutkun, ulusal kimliğini evrensel değerlerle bütünlemesini bilen genç kuşakları yeni bir tarih anlayışı ile donatmak gerekli. Bu tür bir anlayış tarihin alanını, zamanını ve mekanını gözden geçirmeyi gerektiriyor.
Düşünce ve Tarih, 2022
Yetişkin bir bireyin, ‘’tarihten ilhamını alan’’ dizi ve filmlerden tarih öğrenmesi değil tarihe ilgi duyması beklenebilir. Öğrenmek ve ilgi duymak birbiriyle sınır komşuluğu yapsa bile farklı evlere sahiptir. Ama hevesi varsa onu ansiklopedi maddelerine, popüler tarih kitaplarına ve sonunda da bilimsel makalelere yönlendirir.
Osmanl Devleti bir yeri fethettikten hemen sonra klasik bir uygulama olan tahriri gerçekle tirmek için çe itli çal malar ba lat rd . Tahrir i lemi sonucunda olu turulan Tahrir Defteri, Osmanl maliye te kilat nda vergileri verenlerin ismen tespiti için de i ik dönemlerde farkl ehirlerde gerçekle tirilen say mlar ve bu say mlar n kaydedildi i defterleri ifade eder. Osmanl belgelerinde tahririn amac ülkedeki reâyâ ile t mar sahiplerinin oturduklar yerleri, i lerinin özelliklerini, mallar n n ve ürünlerinin, dolay s yla gelir kaynaklar n n ve nüfusun, devletin bilmesi olarak belirtilir. 1
Journal of International Social Research
OSMANLI'DAN GÜNÜMÜZE KIBRIS'TA KARANTİNA KURUMU FROM OTTOMAN TIMES TO CURRENT DAYS QUARENTINE INSTUTITION IN CYPRUS Nazım BERATLI • Öz Kıbrıs'ın tarihinde önemli bir konu olan çeşitli salgın hastalıklar, XIX. yüzyıl ortalarında adanın o zamanki egemeni Osmanlı İmparatorluğu'nun önce Lârnaka, sonra da Limasol limanlarında kurduğu Karantina idaresinden sonra, önce sınırlanmış; İngiliz Yönetimi'nin ciddi uygulamaları ile de ortadan kalkmıştır. Böylece ada hakkında yazan bütün yazarların hemfikir oldukları, "zehirli havası" olan, sağlıksız bir ülke olarak nitelendirilen Kıbrıs, XX. Yy ortalarından itibaren, bulaşıcı hastalık salgınlarını, Asya'dan Avrupa kıtasına aktarmaya dair, eski sevimsiz ününden kurtulmuştur. Karantina uygulaması, Osmanlı döneminde başlamış olmakla beraber, asıl etkisini, İngiliz döneminde göstermiştir. Tabii ki bunun sebebi, adanın modern tıp biliminin nimetlerinden asıl faydalandığı dönemin, İngiliz yönetiminin Kıbrıs'a gelişi ile düzenli bir uygulama göstermesidir.
International Workshop on Religious Sciences, 2017
Bir toplumun medeniyet ve kültürel değerlerinin inşasında vazgeçilmez kurumların başında üniversiteler gelmektedir. Gelişmiş toplumlara baktığımızda toplumun gelişmişlik, kalkınmışlık ve teknolojisinin arka planında üniversitelerin olduğu bir vakıadır. Günümüzde üniversitelerin iki fonksiyonu olduğu müsellemdir. Birincisi öğrencilerinin "eğitilmesi" diğeri de toplumu geleceğe taşıyarak dünyaya entegre edecek "bilginin" üretilmesidir. Günümüzde öne çıkan problemlerin başında toplumsal çoğulculuğun sağlanamamasıdır. Toplumları derinden ve içten sarsan, sayısız problemlerin yaşandığı günümüz dünyasında insanlık onuruna yakışır bir aydınlık ve geleceğin inşası için üniversitelere görev ve sorumluluklar düşmektedir. Çünkü içinde yaşadığımız yerküreyi yaşanabilir hale getirmek hususunda herkes üstüne düşeni yapmak zorundadır. Meşhur bilim adamı Stephen Hawking; "Dünya artık tehlikeli bir gezegen oldu, yaşayacak başka bir gezegen bulmamız lazımdır" diyerek insan cinsinin yaptıkları karşısında ümitsizliğini bir nebze de olsa ortaya koyar. Hâlbuki inancımız gereği ümitvar olup başka gezegen aramaktansa, mevcut gezegeni yaşanabilir hale getirmek boynumuzun borcudur. En üst seviyede araştırma kurumları olan üniversiteler farklı inanç, kültür, mezhep, ırk, dil ve kavimlerin bir arada ve kardeşçe yaşaması için projeler üretmekle mükelleftir. Iğdır Üniversitesi de Anadolu coğrafyasının en güzel şehrinde inşa edilmiştir. Bütün inançların orta değeri olan Hz. Nuh'la sembolize edilen Ağrı Dağı'nın eteğinden evrensel değerlerin "öncü gücü" olmaya aday olan Iğdır Üniversitesi yaptığı akademik araştırma ve çalışmalarla görünür ve bilinir olmaya devam etmektedir. Iğdır Üniversitesi İlahiyat Fakültesinin gerçekleştirdiği "Uluslararası Din Bilimleri Çalıştayı" dini anlama ve yorumlamada yeni bakış açılarının ortaya konulmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Din iyi yorumlandığında rahmete vesile olurken, yanlış anlaşıldığında ise savaş dâhil her türlü problemlere alet edilebilmektedir. İnsanları krizlerden çıkarmak için gönderilen din, insanlara dünyayı cehenneme çevirecek hale yine insan eliyle getirilebilmektedir. Bunun önüne geçmede bilginin merkezi olan üniversitemizde daha çok evrensel ölçekte bilgi üreterek huzura, kardeşliğe, dostluğa, barışa giden "zeytin dalı" olmaya devam edeceğiz.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tarih Dergisi, 2018
Kırgız Kağanlığı tarihi eski Türk tarihçiliğinde en az çalışılan konulardan biri olmuştur. Ancak Kırgız Kağanlığının iyi bir şekilde anlaşılması hem Kırgız tarihinin hem de Orta Asya Türk tarihinin bütünüyle anlaşılması açısından önemlidir. Sovyet Rusya’nın dağılmasından sonra Orta Asya Türk Halklarına ilgi yeniden artmış ve çalışma yapma bakımından kısıtlamalar da bir ölçüde azalmıştır. Bu nedenle hem Türkiye’de hem de Dünya’da Orta Asya Türk tarihi ile ilişkili olduğu ölçüde Kırgız tarihinden bahsedilmiştir. Kırgız tarihi içerisinde ise Kırgız Kağanlığı önemli bir yer tutar. Bunun nedenlerinden biri Kırgız Kağanlığının, Kırgızların o döneme kadar kurmuş olduğu en güçlü devletlerden biri olmasıdır. Ayrıca Kırgızların daha fazla tanınmasını da sağlamıştır. Ancak çok çeşitli sebeplerle eski Türk tarihi eserlerinde diğer devletler kadar ilgi çekmemiştir. 18.yüzyıldaki ırkî olmayan barbar-medeni anlatısı, 19.yüzyılda emperyalist politikalar, Afyon Savaşları, ticari çekişmeler gibi etkenler ile değişmiş ve ırkî vasıflara yapılan vurgular artmıştır. Doğal olarak bu hususlar Türkiye’deki tarihçiliği etkilemiştir. Hunlar, Avarlar gibi bozkır devletlerine karşı olan önyargı, Cumhuriyet döneminde tarihin köklülüğünü ortaya çıkarma çabası ile yok olsa da medeniyet konusundaki önyargı devam etmiştir. Ötüken’i ele geçiren, yerleşik, medeni ve güçlü bir devleti temsil eden Uygur Kağanlığı’nın başkentini yıkarak devlete son veren Kırgızlar ve Kırgız Hanlığı bu kaygıların neticesinde ortaya çıkan anlatıdan etkilenmiştir. Cumhuriyet döneminin başlarından bu yana yazılan eski Türk tarihi eserleri incelendiğinde bu durum görülebilir. Çalışmada Kırgızlara karşı olan olumsuz bakış açısı, Cumhuriyet döneminde kaleme alınan eski Türk tarihine ait eserlerden örneklerle ortaya konulacaktır.
Akademik Bilişim 2013, 2013
Yakın bir geçmişte ortaya çıkan etkileşimli e-kitaplar nedir? Etkileşimli e-kitaplar nasıl tanımlanabilir? Avantajları, dezavantajları ve etkileşimi sağlayan unsurlar nelerdir? Etkileşimli e-kitap devriminin bir sonraki aşaması nedir? Şimdiye kadar neler yapılmıştır ve bundan sonra yapılması gerekenler nelerdir? Bu çalışma boyunca bu sorulara yanıt aranmıştır
2018
Turkiye’de dun oldugu gibi bugun de, kitle iletisimi ile ilgili arastirmalar yapilmakla birlikte, tarihsel calismalar yok denecek kadar azdir. Oysa bu teknolojilerin, farkli kulturel ve tarihsel yapilarin urunu oldugu icin, cikis yerleri ve kosullarini bilmek gerekir. Bu da bizi kitle iletisim tarihini ozellikle inceleme geregine goturur. Bununla birlikte gunumuzde yapilan calismalar, Turkiye uzerine yapilan arastirmalar yerine, genellikle ceviri ve yeni iletisim teknolojilerinin bir urunu olan yeni medya uzerinde yogunlasmaktadir. Yeni medya uzerine yapilan calismalar da daha cok bunlarin nasil ortaya ciktigiyla degil, nasil kullanildigiyla ilgilenen calismalardir. Bu anlamda, editorlugunu Korkmaz Alemdar’in yaptigi, Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafindan basilan Turkiye’de Kitle Iletisimi: Dun-Bugun-Yarin adli derleme, bu alanda bir tarih calismasi olarak uzerinde durulmaya degerdir. Iki cilt olarak basilan kitabin ilk baskisi 2009 yilinda yapilmis, ikinci baskisi ise 2017 yilinda...
Abone Bedeli 40 TL Kurumlar için 75 TL Hesap No Vakıfbank Başkent Şb. IBAN: TR34 0001 5001 5800 7297 391004 Ziraat Bankası Başkent Şb. IBAN: TR23 0001 0016 8350 1199 485001 TYB AKADEMİ hakemli bir dergidir. Dört ayda bir yayınlanır. Dergide yayımlanan yazıların bilimsel sorumluluğu yazarlarına aittir. Yazılar yayıncının izni olmadan kısmen veya tamamen, basılamaz, çoğaltılamaz ve elektronik ortama taşınamaz. Yazıların yayımlanıp, yayımlanmamasından yayın kurulu sorumludur.
Yakındoğu Üniversitesi İlahiyat fakültesi dergisi 2019, 2019
Siyasî nedenlerden dolayı kıbrıs'ta türklerin mevcut olduğu bilin-meye başlamasına rağmen, bu cemaat (community) üzerine çok az çalışılma yapılmıştır. Eski ve ortaçağ kıbrıs'ı üzerine çok ayrıntılı ça-lışmalar yapılmış iken, adanın türk yönetimi altındaki tarihi ile bu-raya yerleştirilen türklerin tarihi epeyce ihmal edilmiştir. Bu tebliğ için gerekli malzeme, çoğunlukla 1954 yılında kıbrıs'ta toplanmıştır. Bu malzemeye dayanan sonuçlar kesin değildir. tek başına bir değer ifade eden henüz kaydedilmemiş çok delil halâ vardır. kıbrıs'ın nüfusu yaklaşık iki yüz yıldır çoğalmaktadır ve şimdi (1954 yılında) 527.000 olarak tahmin edilmektedir. Bu toplam nüfu-sun beşte dördü, ana dil olarak, Rumca konuşurlar, inanç bakımın-dan ortodoks kilisesine mahkûm değillerse de, terbiye bakımından ona bağlıdırlar ve kendilerini Rum olarak nitelerler. Bunların dışında kalanların çoğu, Müslüman gibi eğitilmişlerdir, her zaman olmasa bile sık olarak türkçe konuşurlar ve ortodoksların kendilerini Rum olarak nitelediği gibi, bunlar da kendilerini daha çok türk olarak nitelerler. Ayrıca, Maruniler ve Ermeniler gibi küçük gruplar da vardır. İki aslî cemaat, tüm adaya dağılmış olması sebebiyle, kıbrıs, en dolu mana-sıyla, çoğulcu bir toplumdur. Her iki toplum da kendi bölgelerinin merkezleri olan altı kasabanın her birinde temsil edilmektedirler ve bu cemaatler tarafından meskun özel müstakil köyler veya oransal (nüfus bakımından) farklılıklarına rağmen, karma köyler her yerde buluna-bilir. Aşağıdaki çizelge bu kasabaların her birinde bulunan Rum ve türklerin sayılarını göstermektedir. Rakamlar, son nüfus sayımı olan 1946 Nüfus Sayımı'ndan alınmıştır ve rakamlar elliye yuvarlanmıştır. Baf Limanı ile İhtima (ktima) bir kasaba olarak yazılmıştır.
21.yüzyılda Bölgesel Sorunlar, 2021
Doğu Akdeniz’de keşfedilen petrol ve doğalgaz rezervleri bölgenin stratejik önemini artırmıştır. Bu durum gerek bölge aktörlerinin, gerekse bölge dışı aktörlerin Doğu Akdeniz’in taşıdığı potansiyelden faydalanmak için bölgeye yoğun ilgi göstermesine neden olmuştur. Nitekim Güney Kıbrıs Rum Yönetimi de Doğu Akdeniz’den daha fazla yararlanmak amacıyla burada münhasır ekonomik bölge belirlemek üzere harekete geçmiş ve münhasır ekonomik bölge olarak ilan ettiği alanda hidrokarbon kaynaklarını arama çalışmalarına başlamıştır. Başta Fransa ve AB olmak üzere bölge dışı aktörlerce desteklenen Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu faaliyetleri Türkiye’nin tepkisini çektiği gibi bölgedeki stratejik dengenin Türkiye’nin aleyhinde gelişmesine ve Türkiye’nin güvenliğinin tehlikeye düşmesine neden olmaktadır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Hatırat Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 2021
Doçent olan Gümüş, aynı üniversitede Doç. Dr. unvanıyla çalışmalarını sürdürmektedir. Musa Gümüş, çalışmalarını Osmanlı son dönemini de için alan Yakınçağ Tarihi alanında yoğunlaştırmıştır. Özellikle Yakınçağ Osmanlı tarihi, Türk modernleşmesi, Mülteciler Meselesi, Türk Düşünce tarihi ve Osmanlı kurumları ve Osmanlı dış politika ve diplomasi tarihi konularında çalışmaları vardır. Bu alanlara dair kitap, kitap bölümü, makale ve bildiri gibi çalışmaları vardır. Musa Gümüş evli ve üç çocuk babasıdır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.