Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Yargıtay Dergisi
…
22 pages
1 file
Toplumsal adalet ve siyasal meşruiyetin sağlanması yolunda başat hukuki kuramlardan biri, hukuk devletidir. Devlet gücünün hukuk ile sınırlandırılması ihtiyacının ürünü olan hukuk devleti olgusu, modern dünyada hukukun egemen olduğu bir devletin tesis edilmesi uğrunda verilen düşünsel ve toplumsal mücadeleler ile yükselen bir değer olmuştur. Modern dönemler itibariyle hukuki sahada yapısal sistematiğe kavuşan hukuk devleti, anayasal demokratik bir rejimi ve insan hak ve özgürlüklerine saygılı bir yönetim anlayışını hâkim kılma ideali ile küresel bir siyasi referans ve evrensel bir hukuki standart haline gelmiştir.
Hukukça Bakış
öğrencilerinin en çok maruz kaldıkları "Sen okulunu bitirince avukat mı olacaksın?" ve "Avukatlık mı okuyorsun?" soruları kuvvetle muhtemeldir ki hukuk meslekleri ile aynı tarihlerde ortaya çıkmışlardır. Bu sorulara maruz kalmış hukukçuların, bu soruları "Hayır efendim, avukatlık okumuyorum. Hukuk okuyorum ve istediğim takdirde avukatlık dışındaki birçok alanda da çalışma imkânım var." diyerek aynı tarihlerde cevaplandırdıklarını düşünmek de gayet mantıklıdır. Peki, geçmişten bugüne gelirsek, günümüzde bir hukukçu hangi meslek ve çalışma imkânlarına sahiptir? Akademisyen olabilir. Noter olabilir. İcra müdürü olabilir. Bakanlıklarda uzman ve müfettiş, banka ve finans kuruluşlarında uzmanlık ve hukuk müşavirliği, kaymakamlık gibi birçok alanda çalışma imkânına sahiptir. Hatta hukuk alanı dışında siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ya da ekonomi alanları da Hukuk Fakültesi mezunlarına iş olanağı sağlamaktadır. Bahsettiğimiz bu iş alanları hakkında yaptığımız araştırmalar neticesinde ulaştığımız bilgileri aşağıda bulabilirsiniz:
Modern öncesi süreçte iletişim ve ulaşım araçlarının yeterince gelişmemiş olması nedeniyle devlet iktidarının taşrayla ilişkisi ve taşraya müdahalesi oldukça sınırlı bir yapı arz etmektedir. Bunun yanında modern öncesi süreçte genel olarak sapkınlığın belirlenmesi noktasında yetki, din ve toplum arasında paylaşılmış bir vaziyettedir. Sapkınlığın belirlenmesinde önemli bir rol üstlenen iktidar ise dinin müsaade ettiği noktalarda faaliyet gösterebilmektedir. Dolayısıyla modern öncesi süreçte iktidarın toplumsal kontrol faaliyetleri oldukça sınırlıdır. Modernleşme ile birlikte iletişim ve ulaşım araçları gelişmiş, toplumu oluşturan bireyler ile iktidar ilişkisi daha dolaysız hale gelmiştir. Böylece iktidarın faaliyet alanı genişlemiş ve toplumu kontrol olanakları artmıştır. Ayrıca modernleşme ile birlikte devletin kendisi suçun mağduru haline gelmiş ve devlet kendi varlığını ve işleyişini tehlikeye düşürecek olan faaliyetleri sapkınlık olarak niteleyerek bu tür faaliyetler karşısında çeşitli kontrol mekanizmaları geliştirmiştir. Yani modern öncesi süreçte sapkınlığın temel belirleyici Tanrı iken modernleşme ile birlikte Tanrı adına konuşan devlet, sapkınlığın belirleyicisi ve mağduru haline gelmiştir. Durum böyle olunca söz konusu sapkınlıkları kontrol etmek amacıyla toplumsal kontrol mekanizmaları geliştirilmiş veya var olan yapı ve kurumların temel amaçlarından biri toplumu kontrol etmek olmuştur. Bu noktada hukuk ve hukukun uygulanma organları da toplumsal kontrol bakımından evrim yaşamış ve hukukun en temel amaçlarından biri toplumun kontrolü olmuştur. Bu tebliğde modern kontrolcü devletin temel özellikleri ve toplumsal kontrol aracı olarak hukuk incelenecektir.
Istanbul Universitesi Hukuk Fakultesi Mecmuası, 2006
Hukuk Devletinin Dijital Çağdaki Görünümü (Riskler, Önlemler ve Bir Öneri Olarak Robot Yargıçlar), 2023
Tarihsel olarak geçmişi yüzyıllar öncesine dayanan hukuk devleti üzerine şimdiye kadar farklı dillerde kütüphaneler dolusu eserler kaleme alınmıştır. Yine de günümüzde bu konu güncelliğini yitirmemekte, hatta yaşanan gelişmelerle konunun anlam ve önemi çok daha iyi anlaşılmaktadır. Çünkü "adalet" tarihin her döneminde insanlar için en önemli konulardan biri olmuştur. Nitekim günümüzde yaşanan gelişmelerle insan hayatı dönüşmekte ve bu dönüşüm içerisinde adalete duyulan ihtiyaç her geçen gün daha fazla artmaktadır. Milyarlarca kullanıcının aynı anda bulunabildiği internet ağı başta olmak üzere, dijital mecralarda ortaya çıkan zararların etkisi, bireysel ve kamusal olarak gerçek hayattakilerden daha etkili olabilmektedir. Sınırları her geçen gün daha fazla genişleyen dijital mecraların kullanıcı sayısındaki artışa bağlı olarak ortaya çıkan ihtilafların sayısı da artmaktadır. Teknik tespiti ve yargılaması daha zor olan bu ihtilaflar karşısında adaletten taviz verilmemesi gerekmektedir. Bu durum günümüzde hukuk devletine duyulan ihtiyacı daha fazla arttırmaktadır. Dijital çağda hukuk devletinin artan misyonu ve dijital imkânlarla hukuk devletini güçlendirmeye yönelik tavsiyelere yer verilen bu eserde, hukuk devletinin dijital çağdaki görünümü kapsamında, riskler ve yeni imkânlar üzerinden açıklamalar yer almaktadır. Dijital araçların kullanıcısı konumundaki bireyler, her alanda olduğu gibi dijital platformlarda da devlet tarafından korunmak zorundadır. Başka bir anlatımla, devletler en temel misyon olarak, bireyin hak ve özgürlüklerine yönelik her türlü tehlikeyi dijital mecralarda da bertaraf etmek zorundadır. Çünkü günümüzde artık dijital mecralarda bireyi koruyamayan ve kamu düzenini sağlayamayan devletlerin, hukuk devleti olamayacağı tartışmasından ziyade, meşruiyetlerini devam ettirip ettiremeyecekleri şüpheli hale gelmiştir Dijital Çağda Hukuk Devletinin Görünümü başlıklı bu çalışmada, kamu otoritelerinin yeni nesil görev ve sorumluluklarına yer verilmekle beraber, aynı zamanda dijital araçların kullanımına yönelik öneriler de sunulmuştur. Yeni nesil insan hakları kategorisinde değerlendirilen dijital çağın araçlarına erişim hakkı ve yargılamalarda bir devrim olarak görülen robot yargıç uygulamaları, çalışmada detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu açıklamalar dışında, dijital çağın temel araçlarından internet, yapay zekâ, blokzincir teknolojisi, büyük veri, mobil uygulamalar ve sosyal medya platformlarına dair detaylı bilgilere de yer verilmiştir.
7. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - I, 2019
Uluslararası hukuku doğal hukuk çerçevesinde ele alan Hukuk-ı Nas(Le Droit des gens) adlı eser Emer de Vattel tarafından 1758’de Fransızca yazıldı. Frankofon ve Anglo Sakson toplumlar başta olmak üzere uluslararası siyaset anlayışlarını etkiledi. Yayımlandığı dönemden XX. yüzyıla dek alanında popülerlik kazanan bu eserin, Fransızcada 1863 yılına kadar 20 farklı baskı, İngilizcede 1834 yılına kadar 10; Amerika Birleşik Devletleri’nde 1854’e kadar 12 farklı baskısı yapılmıştır. Tanzimat sonrası Osmanlı Türkçesine çevrilen eser müellifler tarafından ilk hukuk tercümesi olarak tanımlanmaktadır. Türkçede ilk hukuk metni olmasının yanı sıra Tasvir-i Efkar’ın ve Yeni Osmanlı aydınlarının siyasi düşüncelerini yansıtması da önemli bir husustur. Modernleşme döneminde felsefenin, felsefenin siyasi tezahürlerinin ve modernleşme mefhumunun kendisinin tahlil edilebileceği bir yayın görünümündedir. Yeni Osmanlı aydınlarının muhalefet teşebbüslerini İslam esaslarıyla temellendirmeye devam ederken uluslararası düşüncelerden destek almasının bir örneğidir. Öteden beri ilahi adalet talebi olan aydınların Hukuk-ı Nas ile aynı talebi doğal hukuk şeklinde telaffuz etmesi batı felsefesinin alımlanış yöntemine de delalet eder. Türk düşüncesindeki eksen değişikliğinin nedenleri, mahiyeti, yöntemi ve etkileri modernleşme dönemi felsefe çalışmaları kapsamında ortaya çıkmakta ve bu eser ile de örneklenmektedir.
I. Türk Hukuk Tarihi Kongresi Bildirileri, 2014
Osmanlı idare hukuku kitapları, Osmanlı 19. yüzyıl devlet teşkilatı, 19. yüzyıl Avrupa kamu hukuku, birey-devlet ilişkilerinin dönüşümü
Devletin ne olduğu, meşruiyetini nereden aldığı ya da varlığının gerekip gerekmediği, siyaset felsefesinin cevaplandırmaya çalıştığı temel sorulardan biridir. Kurumsallaşmış siyasi iktidar tipi olarak devlet, tarihte görülen iktidar örgütlenmelerinin her zaman için en buyurgan ve en kapsayıcı olanıdır. Dün ve bugün olduğu gibi, yakın gelecek için de beklenen odur ki gerçek egemenliğin sınırları, devletin sınırlarını aşamayacak, en geniş çaplı siyasal örgütlenme olarak da varlığını sürdürecektir. Böylesine güçlü bir kurumun nasıl ve hangi şartlarda geliştiği öteden beri düşünen insanların ilgisini çekmiş ise de konuyla ilgili teorilerin herhangi bir uzlaşmaya vardığını ileri sürmek de hayli zordur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
GÜNCEL HUKUK DERGİSİ, 2011
Türk Hukuk Tarihi Sempozyumu, 2021
… Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi Sosyal …, 2003
Prof. Dr. Nami Çağan Anısına Armağan, Atılım Üniversitesi Yayınları, 2020
Farklı Açılımlarla Hukuk Devleti ve Güvenlik, 2022
İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi
ViraVerita E-Dergi, 2019
“Türkiye Hukukunun Batılılaşması”, Modern Türkiye’de Siyasi Düşünce Ansiklopedisi: cilt 3 – Modernleşme ve Batıcılık, İletişim Yayınları, İstanbul 2002, 286-297., 2002
Osmanlı Modernleşmesi'nin Hukuk Eksenli Bir Okuması: Reşat Kaynar'ın "Türkiye'de Hukuk Devleti Kurma Yolundaki Hareketler"i, 2017
Medeniyet ve toplum dergisi, 2021
Journal of Turkish Studies, 2016