Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2012, Boğaç, C. (2012). Nefes Alıp Veren Bir Kent Manifestosu (Manifesto of a Breathing City). İdeal Kent Dergisi, Issue: 5, January 2012, ISSN 1307-9905, pp. 220-225
…
6 pages
1 file
Milenyum ‘un ilk onkatının yeni tamamlandığı, bedeninin bitip başladığı ‘yer’den çok öncesiydi. Çağdaş dedikleri mimarinin ardına saklandığı ‘düzen duygusu’nun çevrede yarattığı yalancı his ve gerçeklikler, insan oluşumuzun ne bütünlüğüne, ne de çok fonksiyonlu organizma oluşuna cevap verebiliyordu uzun zamandır. Bir durağanlığın içinde yaşıyorduk. Mekânlarımız kıpırtısızdı. Hayat hiç bir zaman hareketsiz değilken, mekân nasıl olabilirdi ki? Kentler nasıl olabilirdi? Birileri sürekli geçmişi övüyordu, birileriyse sürekli geleceği. Oysa bizim sahip olduğumuz tek şey o andı ve bizler daha fazla bu bekleyişin esiri olmak istemiyorduk. Her geçen gün daha çok insan katılıyordu aramıza ve hepimiz şimdiki ana taşmak ve sahip olduğumuz tek şeye sahip çıkmak istiyorduk. Bize neyi nerde ve nasıl yapmamız gerektiğini emreden mekânlarda, daha fazla bölünmeye ve yönetilmeye karşı çıkıyorduk! Bıraksak, bizim gibi, bizden sonraki kuşakların da tüm çocukluğunu bir televizyon ekranının içine sığdıracaklardı. Kızgındık. Bizi yansıtmayan sahte görüntülerin arasında kaybolmak istemiyorduk. Ne sanal, ne gerçek, bize dayatılan mekânların içinde köleleşmek istemiyorduk!
Images that are the product of social memory reflect the originality of a nation as natural or processed. Images, which gain more meaning in the globalizing world, have made it compulsory to benefit from them in different areas besides carrying the cultural heritage to the future. Uniformization in the world has increased the interest and awareness of local and original products; in this way, culture-based production activities have gained importance for purposes such as social welfare, employment and economic benefit. The practices that started locally and regionally gained value primarily as the images of the region to which they belong, and these were sometimes included in the world cultural heritage by UNESCO as the heritage of the countries. Bafra, which is the largest of Samsun's out-of-center districts, stands out with its fertile lands, rich agricultural activities and vibrant commercial life. It is seen that a rich social memory from past to present is dominant in the district, which is located very close to Samsun and where a modern urban atmosphere prevails. It has a rich cultural heritage with its pita, nokul, delight with, ice cream, festivities and festivals, historical and architectural works. It is seen that these products, each of which can be the image of Bafra, do not find the value they deserve.
Kent mekanı politik bir savaş alanı mıdır? Soruya vereceğimiz cevap büyük oranda kent ve/veya savaş kavramsallaştırması ve devletin/hükümetin yerel ve ulusal politikalarıyla yakından ilişkili olacaktır. Siyasetin mekana ihtiyaç duyduğu gibi mekanın da siyasete ihtiyacı vardır. Özellikle 2002 sonrası AKP politikalarında, genel olarak mekan; özelde ise kent mekanı siyasal iktidar tarafından tanımlanan düşmanla olan savaşın hem öznesi hem de taşıyıcısı konumundadır. Bir tarafa tüm muktedirliğiyle kenti değişim değeri üzerinden parlatarak pazarlamaya çalışan, metalaştırarak üzerinden hem ekonomik, hem siyasi rant elde etmeyi amaçlayan siyasal iktidarı koyarsak, diğer tarafa kente aidiyet hissetmeye çalışan; söz hakkı isteyen ve kendine dayatılanı yıkarak kendi haklarını kendisi kurmaya çalışan yurttaşların tümünü koyabiliriz. Sermayenin kent üzerinde egemenlik kurması için¨kentleşmesi¨gerekir. David Harvey, son yıllarda sıklıkla gündeme gelen Henri Lefebvre " nin popüler kavramı¨Şehir Hakkı¨tartışmalarına değinirken tam da bu yüzden, şehir hakkını bir amaçtan ziyade bir araç olarak tanımlar: Mütemadi birikime dayalı kapitalist sistem, onunla bağlantılı olan sömürenler sınıfı ve devlet iktidarı yapılarıyla birlikte tasfiye edilmelidir. Şehir hakkını talep etmek bu amaca giden yolda bir uğraktır. Her ne kadar gitgide tutulacak en elverişli yollardan biri gibi görünse de, asla başlı başına bir amaç olamaz. 1 Şehir hakkı bir bakıma, özel mülkiyetin ortaya çıkışından önceki, insanlığın müştereklerini; sokakları, mahalleleri, meydanları ve en nihayetinde sermayenin ele geçirdiği kentleri geri alarak, insanın kendini yeniden kurma çabasıdır. Açıktır ki bu çaba çoklukla isyan, direniş ve başkaldırıyı gerektirir, zira müşterekleri savunan halk yığınları karşısındaki düşman, sonunu getirmesi beklenen krizlerden beslenen kapitalizm ve onun taşıyıcısı siyasal iktidardır. Tam da bu yüzden kentte, insana ve/veya kente dair her talep aslında bir savaş habercisidir. James Holston bu yüzden günümüz kentini bir savaş alanı olarak görür; yoksul sınıfların sosyal hareketliliği yurttaşlığı resmi tanımından çıkarıp genişletirken, vatandaşlık hakları ve " kendi kendini yönetme " nin yeni şekilleri için kaynak yaratmış olurlar. 2 Tabii ki bu hak arama eylemliliği karşısında hakim sınıflar boş durmaz; kentin bu yeni aktörlerine karşı ayrıştırma, özelleştirme, dışlama ve kendileri için güvenli kaleler yaratma yoluyla yeni " savaş stratejileri " geliştirirler. Açıktır ki bu eşitsiz bir savaştır. Bir tarafta ellerinde silah olarak kendi eylemlilikleri ve en nihayetinde canlarıyla savaşan bir sınıflar koalisyonu varken; diğer tarafta kenti ele geçiren, devleti/hukuku/yönetim şeklini hakimiyetleri altında tutan ve bu anlamda savaşmak için her türlü güce sahip muktedirler sınıfı yer alır.
A Holistic Framework fro Urban Identity), …, 2011
Günümüzde endüstrileşme, küreselleşme ve teknolojik gelişmelerle birlikte köklü değişimler yaşayan dünya kentlerinin gitgide birbirine benzer hale gelmesiyle yaşanan kentsel kimlik sorunu, duyarlı siyasi liderlerin, profesyonellerin ve kentsel tasarımcıların başlıca endişelerinden birini oluşturmaktadır. Bu bağlamda, kentsel kimliğe ulaşmanın yollarının belirlenebilmesi için estetik bir yüzeyselliğe indirgenmeden, kavramın ayrıntılı bir analizinin yapılması gerekmektedir. Bu nedenle, bu çalışmada, bütüncül bir bakış açısının öneminin bilincinde ve yazarın dünyanın farklı ülkelerinden kentlerde yaptığı gözlem ve incelemelere dayalı olarak, güçlü kimliğe sahip ayrımsanabilir yerlerin yaratılması ya da desteklenebilmesini kolaylaştıran ögelere yoğunlaşılmakta ve bir yer ile bütünleşmenin, fiziksel çevre ögeleri kadar sosyal çevrenin karakteristiklerine bağlı olduğu savlanmaktadır. Bu çevresel bütün kapsamında, yoğunluk, cadde/sokak ve meydanları içeren kamusal alan, kentsel işlevlerin örüntüsü, bina ve kamusal alan ilişkileri, semtler ve anıtlar, kentsel kimlik analizinin ögeleri olarak tartışılmakta ve "kentsel yaşam"a odaklanmanın gereğine dikkat çekilmektedir.
PLANLAMA
Dergiye göndereceğiniz yazıların ve görsel malzemelerin basılı kopyası ile birlikte olanaklı ise bilgisayar ortamında hazırlanmış bir kopyasını da iletiniz.
arkitera, 2018
Sürrealist hareketin gelişiminde Paris başlıbaşına önemli bir unsurdur, aynı şekilde İstanbul da bu niteliklere fazlasıyla sahip bir başka şehir olarak pek çok farklı kişi ve düşünce üzerinde ilham verici, tetikleyici rol üstlenmiştir. İstanbul gibi bir kent salt zihinsel süreçlerle okunamaz, eksik kalır. ,, Kent için verili düşünme biçimleri yerine, kişisel deneyimin gücüne inanıyorum.
"Şehir ve İnsan” mevzusu, felsefi bağlamda ilk defa kapsamlı olarak Platon tarafından ele alınmıştır. Platon’a göre birey, sadece kendi başına yaşayan bir varlık değil daha çok başkalarıyla birlikte bir polis/şehir içinde yaşayan bir varlıktır. Dolayısıyla insanın mutluluğunu sağlaması veya elde etmesi kişisel çıkarlarıyla mümkün olmaz. Onun mutluluğu, içinde yaşadığı şehrin mutluluğuna bağlıdır. Şehir yani cemiyet mutlu ise insan da mutludur.
1996
Kentler sadece insanların kollektif bir biçimde anlamlar üretme ve dünyadaki yerlerini tanımlama süreçleriyle ilgilendikleri yerler oldukları takdirde vardırlar.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi
Düşünen Şehir Dergisi, 2022
Cumhuriyet Üniversitesi İİBF Dergisi, 2012
Şehir Sosyolojisi, Edt. Musa Yavuz Alptekin, Nobel Akademi Yayınları, Ankara, 2021
Sanat Kritik, 2024
SANCI Kültür Edebiyat Sanat Dergisi, Sayı 26, 2024
Düşünen Şehir Dergisi, 2024
MSGSÜ Sosyal Bilimler, 2014
28. sayı, 2019
DergiPark (Istanbul University), 2022
Istanbul Bilgi University, 2023