Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2021
Moğollar Harezmşah Muhammed'i yenilgiye uğrattıktan sonra peşinden Rey'e kadar ilerlemişler (1220), burayı ele geçirip tahrip ettikten sonra sultanın peşinden batı İran'a Cibâl'e girmişler ve 618 yılı başlarında (Şubat-Mart 1221) Tebriz'e yönelmişlerdi. Tebriz halkı Moğollara değerli eşyalar, erzak, kumaşlar ve atlar vererek şehre dokunmalarını önlemişti.
İran İslam Cumhuriyeti'nde her ne kadar Fars ulusu esas unsuru teşkil ediyorsa da, ülkede varlıkları reddedilemeyecek mühim bir Türk azınlığının mevcut olduğu bir gerçektir. Bu Türk unsurunun dışında bir hayli Fars olmayan unsurlar da bulunmaktadır. Bu azınlıklar rejimin bütün gayretlerine rağmen İran potasında eritilememiş, ancak olağanüstü hallerin dışında (mesela yabancı güçlerin ülkeyi işgali) ülkenin bütünlüğü sağlanmıştır. İslam rejimi de Irak'la uzun süren savaşa rağmen ülkenin bütünlüğünü koruyabilme başarısını göstermiştir. Ayrıca şuanda bu azınlıkların bir taleple ortaya çıktığını gösteren güçlü delillere rastlanmakla birlikte, geçmişteki bazı örnekler geleceğe yönelik birtakım sinyaller olarak yorumlanabilir.
Tüm hakları saklıdır. Kaynak gösterilerek tanıtım amacıyla ve araştırma için yapılacak kısa alıntılar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir şekilde kopya edilemez, elektronik ve mekanik yolla çoğaltılıp, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
2016
Pazarlama anlayışı, günümüzdeki anlamına ulaşıncaya kadar belirli periyotlardan geçmiştir. Talebin arzı aştığı dönemlerde üretim anlayışı hakim olmuş, firmalar her ürettiklerini kolayca sata bilmiştir. Tüketicilerin her üretilen ürünü almak istememeleri daha kaliteli ürünlerin üretilmesini zorunlu hale getirerek ürün anlayışını ortaya çıkarmıştır. 1930`larda üretilen ürünün satılmasında yaşanan zorluklar, reklam ve satış teşvik faaliyetlerinin önem kazanmasına, dolayısıyla satış anlayışının gelişmesine neden olmuştur. 1950`lerde müşteri ihtiyaçlarına uygun üretilmeyen ürünlerin satışının mümkün olmaması müşteri ihtiyaçlarını temele alan pazarlama anlayışının gelişmesi ile sonuçlanmıştır. 1991`de bağımsızlık kazanması ile serbest pazar ekonomisine geçiş yapan Azerbaycan`daki işletmelerin bu evreleri hızlı bir şekilde geçerek pazarlama anlayışına uyma yolunda olduğu görülmektedir. Bu çalışmanın amacı pazarlama anlayışının gelişim evrelerine ilişkin literatür taraması yapmak ve Azerbaycan`ın bu sürecin neresinde olduğunu ortaya koymaktır.
ÖZ Bu makale; Hacı Zeynelabidin Tağıyev hakkındadır. Azerbaycan'ın inşasında büyük desteği olan cömert işadamı Hacı Zeynelabidin Tağıyev Bakü'ye bağlı İçerişehir beldesinde yoksul bir ailenin çocuğu olarak 1823 senesinde doğmuştur. Dünyada enerji kaynağı olarak ehemmiyeti iyice anlaşılmış olan petrolün XIX. yüzyılın son çeyreğinde ekonomik kalkınma hamlelerinin lokomotifi konumuna erişmesi karşısında; Tağıyev birkaç arkadaşıyla birlikte Bakü'de petrol arama gayreti içine girmiştir. Aramaktan yorulan arkadaşları pes etmişti. Tağıyev'in hayatında bir dönüm noktası olmak üzere; onu Azerbaycan'ın hayırsever "milyoncu" işadamı kılacak hadise, satın aldığı tüm arazilerde petrol çıkması oldu. Hacı Zeynelabidin Tağıyev'i diğer yerli ve yabancı sermayedarlardan ayıran en temel hususiyeti ülkesinin insanlarına bir hizmet duygusu içerisinde Azerbaycan'ın inşasında yaptığı dikkate değer muhtelif katkılar olmuştur. Azerbaycan'ın 1901 senesinde açılan ilk kız mektebinin bânîsi odur. Destekleri sayesinde Azerbaycan medyasının ilk tohumları kabul edilebilecek olan pek çok mecmûa ve gazete onun yardımlarıyla ayakta kalabilmiş ve yayın hayatını sürdürmüştür. Onun talimatıyla "Kaspi" gazetesinde 1895 senesinde Azerbaycan'da ilk olarak Kur'ân-ı Kerîm ve meali neşredilmiştir. Tağıyev'in Osmanlı Sultanı II. Abdülhamid ile muhabere içerisinde olduğu bilinmektedir. Sultan II. Abdülhamid'e kıymetli mücevher taşları ile tezyin edilmiş Azerbaycan Türkçesi ile hazırlanmış bir Kur'ân-ı Kerîm meali hediye etmiştir. Hacı Zeynelabidin Tağıyev; Hindistan, Rusya ve Mısır gibi dünyanın diğer bölgelerindeki Müslümanlara da zaman zaman maddi desteklerde bulunmuştur. Bulgar mezaliminden kaçabilen Müslümanlar için bin altın destekte bulunmuştur. Petersburg'da bir cami yaptırmıştır. Balkan Harpleri esnasında Osmanlı Devleti'ne çeşitli yardımlar yapmıştır. 1908 senesinde İslami muhafazakâr yayın yaptığı gerekçesiyle kapatılmış olan "Taze Hayat" gazetesinin sahibi de Tağıyev'dir. 25 Şubat 1914 yılında Edirne'de inşa edilen "Dârü'l-Eytam'a beş bin manat teberru eden, Selimiye Camii'nin kütüphanesine kitaplar hediye eden, Laleli yangını zamanı evleri yanan insanlar için apartmanlar yaptıran da odur. 1917 senesinde Bakü'de toplanan Kafkas Müslümanları Kurultayı'na katılan Tağıyev; 50.000 ruble para yardımında bulunmuştur. Bakü'yü 15 Eylül 1918 tarihinde işgalden kurtaran Enver Paşa'nın kardeşi Osmanlı Ordusu Komutanı Nuri Paşa ile Tağıyev arasında dostluk oluşmuştur. 10 Ekim 1905 tarihinde pek çok hayırsever ile birlikte Bakü Hayriye Cemiyeti'ni kuran Tağıyev Azerbaycan'ın inşasında çokça emeği geçmiş vatansever bir "milyoncu" olarak hatırlanmaya devam edecektir. Makalede biyografi metodu ve doküman inceleme tekniği kullanılmıştır.
Eyyubiler’de Siyasi ve Ekonomik İlişkiler, 2020
Salâheddin Eyyûbî ile Azerbaycan Atabeyi Cihan Pehlivan arasında Doğu Anadolu’da hâkimiyet kurma mücadelesi ile başlayan Eyyûbî-İldenizli siyasi ilişkileri sonraki dönemde de devam etmişti. Cihan Pehlivan’ın ölümünden sonra atabeylik yönetimini üstlenen Kızıl Arslan da Salâheddin ile ilişkilerini sürdürdü. Salâheddin, Kızıl Arslan’ın Irak Selçukluları sultanı II. Tuğrul ile siyasi alandaki mücadelesinde taraflar arasında arabuluculuk rolü üstlendi. 1189’da başlayan III. Haçlı Seferi sırasında Salâheddin’in yardım istediği devletlerden birisi de Azerbaycan Atabeyliği olmasına rağmen, bu devletin askeri destekte bulunulduğuna dair kaynaklarda bilgi bulunmamaktadır. Salâheddin’in 1193’te ölümü ve bir yıl sonra da Irak Selçukluları Devleti’nin Harezmşahlar tarafından ortadan kaldırılmasından sonraki çeyrek yüzyıllık dönemde ilişkiler durmuş gibiydi. Moğol öncülerinin 1220’lerde Kafkaslara ulaşması ile muhtemel bir istilaya karşı ittifak oluşturma gereği duyulunca, siyasî ilişkiler yeniden başladı. Bu ittifak girişimi bile İldenizli Atabeyliği’nin Moğolların önünden kaçan Celâleddin Mengüberti tarafından ortadan kaldırılmasına engel olamadı.
Journal of Turkish Studies, 2011
Azerbaycan Cumhuriyeti sınırları içinde kalan topraklar, Türk-İslam tarihi açısından büyük önem taşımaktadır. Söz konusu topraklarda Müslüman Türk boylarına ve fütuhat için bölgeye gelen Araplara ait pek çok Arap harfli yazıt bulunmaktadır. Bu makalede Azerbaycan’daki tarihî camilerde, mescitlerde, kervansaraylarda, türbelerde, mezar taşlarında, ziyaret yerlerinde, el yazması eserlerde (cönklerde, kitaplarda), sikkelerde, süs ve kullanım eşyalarında… karşılaşılan İslami döneme ait Arap harfli Türkçe ve Arapça yazıtların Türk-İslam tarihi açısından önemi ve bugünkü durumları dikkatlere sunulmaktadır.
BAĞIMSIZLIK DÖNEMİNDE AZERBAYCAN-ÖZBEKİSTAN İLİŞKİLERİ, 2019
Azerbaycan ve Özbekistan Hazar denizinin iki kıyısında bulunan iki kardeş ülke… SSCB çok yakın ilişkileri bulunan iki Cumhuriyet bağımsızlığını kazandıktan sonra da bu ilişkileri sürdürdü. Azerbaycan'la Özbekistan arasında doğrudan karşılıklı ilişkilerin kurulması her iki ülkenin henüz SSCB yönetiminde olduğu dönemde başladı. Bu amaçla 1990 yılının Ekim ayında Azerbaycan heyeti Taşkent şehrine resmi ziyareti gerçekleştirdi. Azerbaycan Cumhuriyetinin Özbekistan Cumhuriyetindeki Büyükelçiliği 1996 senesinde faaliyete başladı. Özbekistan Cumhuriyetinin Azerbaycan Cumhuriyetindeki Büyükelçiliği 1998 senesinin Mayıs ayında göreve başladı. Azerbaycan'la Özbekistan arasındaki ilişkiler 2 taraflı ve çok taraflı olarak, çeşitli biçim ve araçları kullanılarak gerçekleştirilmektedir. İki devlet arasında ilişkiler devlet ve hükümet temsilcilerinin karşılıklı ziyaretleri, çeşitli uluslararası ve ulusal kurumlar çerçevesinde toplantılar, telefon görüşmeleri, nota değişimi, büyükelçilik ve konsolosluk düzeyinde ilişkiler vb. şekillerde gerçekleşmektedir. İkili ilişkilerin kurulduğu 1995 senesinden 2018 senesine kadar Azerbaycan ve Özbekistan Cumhuriyetleri arasında Cumhurbaşkanları seviyesinde 8 görüşme yapıldı. Araştırmada Azerbaycan ve Türkiye Türkçelerinde, aynı zamanda Rusça ve diğer dillerde bulunan çeşitli resmi kaynaklara ve uluslararası kurumların bilgilerine dayanarak iki ülke arasındaki ilişkilerin bugünü ve yarını gözler önüne serilmeye çalışıldı.
Since the Seljuk Sultanate of Iraq was formally established in 1120, the pressure of its commanders on the sultans had reached a level that became intolerable over time, which laid the foundation for the emergence of independent political structures in places like Mosul, Azerbaijan, Arbil, Khuzestan, Shahrizor and Maragha. Among these political structures, Azerbaijan and Ildeniz, who founded an atabeg principality here, had a special place. Ildeniz became the strongest person of the whole region in a short time in Nakhchivan, where he went to administer in 1141, filling the gap created by the deaths of the powerful Seljuk commanders in Azerbaijan. Twenty years later, in 1160, his step son Arslanshah began to rule the state on behalf of the Iraqi Seljuks. For nearly 16 years until his death in the January of 1176, he successfully accomplished this work. On the other hand, he succeeded in establishing a state in Azerbaijan that would be ruled by his sons and his grandchildren half a century after himself.
2006
Bağımsızlığını kazandıktan sonra Azerbaycan dünya ekonomisinde önemli rolleri olan Uluslararası Mali Kurumlarla işbirliğine büyük önem vermiş ve bu işbirliyi sonucunda ülke ekonomisinin dinamik kalkınmasında büyük başarılar göstermiştir.Azerbaycanın liberal ekonomik sisteme geçiş sürecinde ve finansal kaynak sıkıntılarının çözümünde bu kurumların katkısı önemli olmuştur ve bu işbirliği hal hazırda genişleyerek devam etmektedir. Özellikle liberal ekonomi tecrübesinin ülkeye kazandırılması, bağımsızlığını yeni kazanmış Azerbaycan için en önemli katkı olmuştur.
ULUSLARARASI TÜRKİYE VE PAKİSTAN ARASINDA TARİHİ VE COĞRAFİ BAĞLANTILAR SEMPOZYUMU Geçmiş, Bugün ve Gelecek Beklentileri, 2023
The process of urbanization in our country began in the mid-1990s. At that time, as in other sectors of the economy, the decline in the agricultural sector, the collapse of farms led to a serious employment problem. The closure of production facilities in villages and districts, the difficulty of cultivating the land, led to the migration of residents of remote areas and pinned their hopes on the city, especially in Baku. As a result of economic difficulties, the population living in the regions turned to the city, which resulted in additional problems in the capital. Today, the concerns of the population in the central city of the country are felt at every step. Overcrowding in the field of electricity, gas, water, sewerage and other utilities, traffic jams, air pollution are among the problems. It is true that the government has recently been working on a number of projects to regulate urbanization policy. Adoption of state programs to support the formation of the regional economy, the implementation of the mortgage loan project and other programs to address the housing problem of young families are aimed at the protection and management of human resources. The process of urbanization is conditioned by unemployment, regional imbalances and other social problems. Thus, it is possible to reduce the mass flow to the capital and other major cities by creating new jobs in the regions, improving the supply of gas, water and electricity to the population, creating a cultural and intellectual environment. The State Program for Socio-Economic Development of the Regions envisages the restoration of the historical employment traditions of each region. The ultimate goal is to prevent the mass influx to the capital Baku by creating new jobs in the regions.
Otoriter Rejim Soğuk Savaş'ın bitmesiyle birlikte başlayan süreçte yarı-başkanlık rejimleri Doğu Avrupa'ya doğru yayılmıştır. Doğu Avrupa'daki bu yayılma Avrupa Birliği üyesi olduktan sonra daha çok Finlandiya ve Fransa uygulamasını andıran bir görüntü vermiştir. AB sürecinde ilerleyemeyen devletlerde daha çok bireyci, özgürlükleri bastıran bir rejime dönüşmüştür. Gürcistan, Azerbaycan, Ermenistan gibi pek çok devlet zaman zaman bu tür otoriter rejimlerle idare olunmuştur. Bu ülkelerde serbest ve hakça olarak kabul edilen seçimler yapılmış olsa bile bu durum seçimsellik diye adlandırabileceğimiz bir sonuç doğurmakta, bu da demokrasi ile bağdaşmamaktadır. 1 Seçimsel otoriter dediğimiz rejimlere bakacak olursak belli aralıklarla yapılan seçimlere katılan partiler arasında sağlıklı bir yarış ortamı yoktur. Belli aralıklarla seçim yapılmakta halkoyu sayesinde otoritenin meşruiyeti sağlanmaktadır. " Seçilen " lider kendisini milli iradenin temsilcisi sayarak meşru bir otorite haline geliyor. Otoriter Rejim, sınırlı, fakat sorumlu olmayan bir siyasal plüralizme yer veren; işlenmiş ve yol gösterici bir ideolojiye değil, kendine özgü zihniyetlere sahip olan; gelişimlerinin bazı aşamaları dışında, yaygın ve yoğun siyasal mobilizasyon yaratmayan; bir liderin veya bazen küçük bir grubun, biçimsel yönden iyi belirlenmemiş fakat fiiliyatta oldukça tahmin edilebilir sınırlar içinde iktidarı kullandıkları siyasal sistemlerdir.2 Otoriter rejimlerde siyasal katılma sınırlıdır. Kapsamlı bir ideolojik yapı görülmemektedir, yani halkı siyasal olarak seferber edecek ve sistemi bir arada tutacak bir yapı yoktur. İktidardaki kişi veya grupların erkinin görece olarak sınırlı ve tahmin edilebilir olması görülen diğer bir özelliğidir. Otoriter rejimlerde karizma düşük, rol olarak bireysel lider öne çıkar ve 6 1 * Bu metin Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde gerçekleştirilen Otoriter Rejim İncelemesi: Azerbaycan başlıklı sunumun genişletilmiş ve yeniden düzenlenmiş halidir.
Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Khanates emerged in Azerbaijan in the second half of the 18th century. As a result of the civil wars between the Khanates, there was no central power that could protect Azerbaijan, which was divided and divided, from invasion and external threats. Therefore, there were wars between Russia, Iran and the Ottoman states, who fought fiercely with each other to dominate the Azerbaijani geography. Russia, which stood out as the winner of the wars in the first quarter of the 1800s, occupied Azerbaijan, the most important country of the Caucasus, by using military force and dominated it politically and militarily. Russia; After the occupation, it changed the demographic structure of Azerbaijan by bringing Christian people to it, carried out efforts to convert it religiously and Christianize it, exploited its economic resources and completely captured it. Russia has developed strategies and prepared and implemented projects to invade Azerbaijan, annex it to its country and keep it under its control. By 1830, the entire South Caucasus, including Azerbaijan, was taken over by Russia. In this article, the process of Russia's annexation, exploitation and Christianization of Azerbaijan in the 19th century is examined and explained.
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi. Doğumunun 150. Yılı Anısına: ANAMIN KİTABI PİYESİNDE AZERBAYCAN İDEALİ, 2019
XX. yüzyıl başlarında Azerbaycan’da sade halka hitap eden en ünlü yayın organı olan Molla Nesreddin (1906-1931) dergisinin editörü Celil Memmedguluzâde (1869-1932), Azerbaycan’ın önde gelen yazar, gazeteci ve fikir adamlarından biridir. Celil Memmedguluzâde, vefatının 150. yıldönümü sebebiyle Azerbaycan edebî muhitinde bu yıl en fazla gündemde olan yazardır. Onun Anamın Kitabı piyesi ise ele aldığı meselelerle ilgili olarak son yıllarda Azerbaycan’da en çok değinilen eserlerin başında gelir. Muasırları tarafından Mirza Celil diye hitap edilen Celil Memmedguluzâde’nin vatan, millet ve dil meselelerini zirveye taşıdığı Anamın Kitabı piyesi, Azerbaycan’ın XX. yüzyıl başlarındaki manevi âlemini aksettiren en önemli eserlerdendir. Bu piyesi, yazarın o döneme kadar felyeton ve makalelerinde ele aldığı meselelerin yekûnu gibi nitelendirebiliriz. Anamın Kitabı eseriyle ilgili yapılan çalışmalarda daha çok dil ve özden uzaklaşma, kendi halkına yabancılaşma meselelerine ağırlık verildiği görülmektedir. Eserin konusu ve gayesi: Millî birlik, bağımsızlık, soy köküne derin bağlılık, millî ideoloji ve istiklal mücadelesi gibi güncel meselelerdir. Eserin en önemli mesajı ise bir Azerbaycan idealidir. Çalışmamızda, Anamın Kitabı piyesi araştırılarak eserde adı geçen sosyal siyasi kurumlar ve yazarın bu kurumlarla ilişkileri; piyesteki karakterlerle yazarın yakın çevresindeki kişiler arasındaki benzerlikler; Alibey Hüseyinzâde’ye yapılan göndermeler; Azerbaycan edebî eleştiri tarihinde iki farklı kutup olarak gösterilen Alibey Hüseyinzâde ve Mirza Celil’in Azerbaycan için hizmetleri değerlendirilmiş, dönemin sosyal-siyasi manzarası ışığında Memmedguluzâde’nin Anamın Kitabı piyesindeki Azerbaycan ideali belirlenmiştir.
Eski çağlardan beri dünyanın çeşitli bölgelerinde izlerine rastladığımız Türk topluluklarının Azerbaycan’da da yerleşmeleri milattan önceki tarihlere kadar gitmektedir. Bölgede yaşayan toplulukların dillerinde Türklerin kullandıkları sözcüklere tesadüf edilmesi, arkeolojik malzemelerinin Türk kavimlerinin eşyaları ile aynı olması ve toponimlerinde Türk boylarının isimlerinin varlığı dolayısıyla Azerbaycan’da Türklerin geçmişi çok eskilere dayanmaktadır. Araştırmamıza konu olan süreçte MÖ. III.-I. bin yıllarda Türk kökenli kavimlerin Azerbaycan’da yaşadıkları bilinmektedir. MÖ. I. bin yıllarında ise Türk kökenli olduğu düşünülen Manna Devleti bölgede hâkim olmuştur. Milattan önceki dönemde Kimmerler Azerbaycan’a gelmişler, sonrasında onları İskitler takip etmişler, ilerleyen çağlarda ise Hun, Sabir ve diğer Türk boyları bölgede varlık göstermişlerdir. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan, Kimmer, İskit, Hun, Sabir, Türk
AZERBAYCAN'DA BİR ATEŞGAH ULUSLARARASI .. .. . TURK DUNYASI INANÇ . . . MERKEZLERI KONGRESI . . BILDIRILERI, 2004
IV. ULUSLARARASI TÜRKLERİN DÜNYASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU, 2020
Özet Karabağ meselesinde lider konuma gelmek, tarihin öğretici derslerinden doğru sonuçların çıkarılması meselesini gündeme getirdi. Karabağ sorununun 10 Kasım 2020'den sonra çözüldüğünü düşünürsek, ancak tarih olarak edebiyat tarihimizde unutulmaz bir sayfa olarak her zaman kalacaktır. Karabağ savaşına adanan şiir örnekleri iki kısma ayrıldı: 1) Birinci Karabağ Savaşı'na adanmış şiir; 2) İkinci Karabağ Savaşı'na adanmış şiir. 2001-2020 yıllarının basınında Karabağ konusuna akademisyenler tarafından literatürde yer verilmiştir. Dr.Elçin Mehraliyev, Prof. Dr. Elnara Akimova, Prof. Dr. Merziya Necefova, Dr. Nargiz Cabbarlı, Prof. Dr. Asif Rüstemli ve diğerlerinin çeşitli çalışmaları var. Ancak Karabağ meselesi 2001-2018 yıllarında basında kapsamlı bir şekilde araştırılmamıştır. İyimserlik, zaferin nedeni, gelecekteki zafer için umutlar - Avaz Süleymanoğlu'nun "Zafer Meselesi", Fikret Goca'nın "İstedim", Mazahir Mazhar'ın "Bayrağım Sallaması!" şiirlerinde, vatan özlemi ve şehitlik teması Hüseyn Kürdoğlu'nun "Vatansız mı olacak?" bulundu. Şiirde isyan, ermeniler karşı – düşmana olan nefretin nedenidir (Huseyn Kürdoğlu'nun "Karabağ gözümden ve kalbimden geçer", Matlab Mısır'ın "Kremalı Soyu", Davud Nasib'in "Bu topraklar nerede", Şovkat Zarin (Horovlu) "Ermeniler benden korkuyor", Zaur Vedili'nin "Şuşa Dağları" , Zalimkhan Yagub "Shusha Shikestasi" ye sahiptir. Mülteci acısı, şiirde sürgünün acısı (Kamala'nın "Mülteci güzeldir", Farida Hacıyeva'nın "Mülteci", Sabir Yusifoğlu'nun "Şuşa'yı anma gecesi", Rafig Yuşifoğlu'nun "Karabağ geçersiz" teması Karabağ temasına dayanmaktadır. Makalede amaç dünyanın en çok dikkat çektiyi Karabağ savaşının şairlerin şiirlerinde nasıl yansıması, I ve II Karabağ savaşı konulu eserlerdeki mukayiseleri somut örnekler esasında araştırmaktır. Araştırmada konu hakkında daha çok yazılmış bilimsel çalışmalardan kulanılacaktır. Makalede mükayiseli-analitik ve tarhihsel tahlil yönteminden kulanılacaktır. Anahtar kelimeler: Karabağ, politika, şiir, dergi, gazete, Azerbaycan. Abstract Gaining a leading position on the Karabakh issue has raised the issue of drawing the right conclusions from the instructive lessons of history. If we take into account that the Karabakh problem was resolved after November 10, 2020, but as a history, literature is an unforgettable page in our history. Samples of poetry dedicated to the Karabakh war were divided into two parts: 1) Poetry dedicated to the First Karabakh War 2) Poetry dedicated to the Second Karabakh War In the press of 2001-2018, the subject of Karabakh was covered in the literature by fil.e.d. Elchin Mehraliyev, Ph.D. Elnara Akimova, Ph.D. Marziya Najafova, Ph.D. Nargiz Jabbarli, Professor Asif Rustamli and others have various studies. However, the issue of Karabakh was not comprehensively investigated in the press in 2001-2018. Fil.e.d. Elnara Akimova, Ph.D. Marziya Najafova conducted research only in the field of poetry, Ph.D. Elchin Mehraliyev paid attention to the works written in the field of poetry, prose and drama in 2001-2018. Optimism, motive for victory, hopes for future victory - Avaz Suleymanoglu's "Question of Victory", Fikret Goja's "I Wanted", Mazahir Mazhar's "Waving, my flag!" found in his poems. There is high optimism in Zalimkhan Yagub's poem "I am waiting for that day". The theme of longing for the homeland and martyrdom is reflected in Huseyn Kurdoglu's poems "Will he be stateless?" It is reflected in Huseyn Kurdoglu's poem "Will he be stateless?". Rebellion in poetry is the motive of hatred for the enemy (Huseyn Kurdoglu's "Karabakh passes through my eyes and heart", Matlab Egypt's "Cream of Sorrow", Davud Nasib's "Where is this land", Shovkat Zarin (Horovlu) "Armenians are afraid of me", Zaur Vedili's "Mountains of Shusha" , Zalimkhan Yagub has "Shusha Shikestasi" and etc. The aim of the article is to investigate the reflection of the Karabakh war, which attracted the most attention in the world, in the poems of the poets and the comparisons in the works on the I and II Karabakh war on the basis of concrete examples. In the research, more scientific studies written on the subject will be used. In the article, the method of competitive-analytical and historical analysis will be used. Key words: Karabakh, politics, poems, journal, newspaper, Azerbaijan.
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2016
Öz Halk türkülerine konu olan çok farklı öğeler bulunmakta ve bunların en önemlisini de coğrafi unsurlar oluşturmaktadır. Türkülerin çoğunda coğrafyayı ilgilendiren motifler karşımıza çıkarak türkülere damgasını vururlar. Türkiye'de TRT repertuarında 90 tane Azerbaycan türküsü yer almakta; söz konusu türküler Türk halkı tarafından tanınmakta ve söylenmektedir. TRT arşivlerinde kayıtlı olan Azerbaycan kaynaklı türkülerin sözleri incelenerek türkülerde geçen 684 farklı coğrafi öğe, coğrafi açıdan belli guruplar halinde sınıflandırılarak değerlendirilmiştir. Diğer Azeri türkülerine ise çalışmada yer verilmemiştir. Araştırmada Azeri türkülerinde geçen coğrafi öğeler ışığında coğrafyanın Azeri türkülerindeki rolü ortaya konulmaya çalışılmıştır.
2020
This book evaluates the Second Karabakh War between Azerbaijan and Armenia which has begun on 27th of September 2020 and ended 9th of November 2020 with a ceasefire memorandum signed under Russian mediation. The work sheds light on the previous Tovuz provocations of Armenian side that erupted in July 2020, on the military dimension of the situation, the propaganda scene and aftermath of the ceasefire. However the attitudes of the 3rd parties were not neglected as well.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.