Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
14 pages
1 file
Her ülke eğitim sistemi farklılık gösterebilmektedir. Ülkeler kendi eğitim sistemlerinde bir problemle karşılaştıklarında diğer ülkelerin problemleri nasıl çözdüklerini araştırırlar. Bu araştırma çabaları, karşılaştırmalı eğitim araştırmaları ve çalışmalarını ön plana çıkarmıştır. Karşılaştırmalı eğitim diğer ülkelerin sorunları çözmede kullandıkları yöntemleri aynen uygulama biçimi olmayıp, her ülke kendisi için bir strateji etrafında çözüm üretmeye çalışır. Bir ülke eğitim sisteminde reform yapmak istenildiğinde, gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri hakkında ipuçları edinilmeye ve tecrübelerden yararlanılmaya çalışılmaktadır. Küreselleşmeyle birlikte teknolojinin ilerlemesi ve kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması bilgi alışverişini hızlandırmıştır. Bu durumla ülkeler arasında etkileşimin artması aksaklıkların hızlı bir şekilde giderilmesinin önünü açılmıştır. Bu araştırmada; Almanya Federal Cumhuriyeti eğitim sistemi incelenmiş, tanıtılmış ve Türk eğitim sistemiyle karşılaştırılmıştır. Almanya Federal Cumhuriyeti eğitim sisteminin zeminini oluşturan faktörler; demografik yapı, dil, eğitim sisteminde yetki ve denetim açısından incelenmiş, elde edilen sonuçlar Türkiye'deki durumlar ve uygulamalarla karşılaştırılmıştır. Almanya Federal Cumhuriyeti ve Türkiye'nin eğitim sistemlerindeki benzerlik ve farklılıklarını tespit ederek Türkiye'nin eğitim sisteminde geliştirilmesi gereken boyutları ele almak ve aksaklıklara bir takım öneriler getirmektir. Araştırmada, betimsel tarama modeli kullanılmıştır. Verilerin elde edilmesinde, literatür taraması yapılmış ve konuyla ilgili kitap, tez, makale, dergi ve resmi kaynakların istatistiki verilerinden yararlanılmıştır.
2020
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Tarih Bölümü Çağdaş Türk Dünyası dersi sınav hazırlık notudur. (Aralık 2020) Özetler, Sorularla Öğrenelim, Alıştırma Soruları, 2015-2020 Arasında Çıkmış Sınav Sorularını içerir
Article in Turkish, published in Turkey's Andante music magazine to commemorate the Lepanto defeat of the Ottoman Fleet in October 1571. It describes the festivities in Rome and Venice following the victory of the Holy League, citing examples from visual arts and vocal music. Sources are vaguely mentioned in the text as the article was published in a music magazine rather than in an academic journal - please contact me if you would like details on sources.
Türk'ün Turan Taktiğinin (Kurt Kapanının) son şahlanışı Bütün Mazlum Milletlerin yüreğini titreten büyük zafer Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları'nın askeri zaferi: 30 Ağustos Fatih Özcan O dönemde Le Temps gazetesinin dediği gibi "gerçekte savaş İngiltere ile Türkiye arasındadır." (*1) Yunan ordusu, sadece bir koçbaşıydı; bugünkü PKK'nın iri bir örneğiydi, bugün İngiltere'nin yerini ABD almıştır. 1699 yılından beri 200 yılı aşkın süredir sürekli gerileyen ve hep savunmada kalan Türk ordusu, son savunma savaşını Sakarya'da yapmış, Yunan ordusunu yepyeni bir strateji olan "sathı müdafaa"da bir testere gibi biçip yarısını yoketmiş; bir yıl sonra da 223 yıl sonra ilk taarruzu olan 30 Ağustos Büyük Taarruz'uyla darmaduman etmişti. Buraya nereden, nasıl gelinmişti? Bu süreci incelemek lazımdır önce. Mehmet Akif'in muazzam bir tahlille "tek dişi kalmış canavar" şeklinde nitelediği emperyalizm canavarı, 19'uncu yüzyıl boyunca talan ettiği dünyayı, Osmanlı Devleti, Çin ve Rusya dışında tamamen sömürgeleştirmişti. Bu zalimlerin başını topraklarında "güneş batmayan ülke" unvanıyla İngiltere ve Fransa çekiyordu. Dünya pazarlarını paylaşmış olan emperyalist devletlere rakip olarak, 1871'de feodal parçalanmışlığı altederek milli birliklerini sağlayan İtalya ve Almanya sofrada "biz de varız" diyerek sahne aldı. Dünya hammadde pazarları üzerindeki paylaşım rekabeti ve çelişkisi öyle bir noktaya geldi ki, dünya 20'inci yüzyıla tef gibi gerilerek girdi. Emperyalist devletler, İngiltere, Rusya ve Fransa'nın oluşturduğu "İtilaf" ve Avusturya Macaristan İmparatorluğu ile Almanya'nın oluşturduğu "İttifak" diye iki bloğa bölündü. İtalya savaş başladıktan sonra İtilaf devletlerine geçti. Osmanlı Devleti de İttifak devletlerine katıldı. BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞININ ESAS KONUSU OSMANLI TOPRAKLARIMIZDI Savaşın esas kaynağı, yağma ve talan sofrasına sonradan oturan ve yeniden paylaşım isteyen İttifak Devletleri'ydi. Üzerinde kızılca kıyamet koparılan, savaşın esas konusu olan topraklar da bizim topraklarımız, Osmanlı topraklarıydı. Bu sebeple bizim Kurtuluş Savaşımız 1914 yılında Birinci Dünya Savaşı'yla başlar. Birinci Dünya Savaşı, İttifak ve İtilaf devletleri açısından emperyalist bir paylaşım savaşıdır ama Osmanlı devleti için vatan savaşıdır. Açgözlü emperyalist haydutlar, yağma ve talan için, sömürgeleri yeniden paylaşım için savaşıyorlardı. Osmanlı Devleti vatan savaşı veriyordu. Müttefikimiz Alman emperyalizminin gizli amaçlarından biri Osmanlı topraklarının fiilen ele geçirilmesiydi. Yani Türklerin İtilaf diye açık bir düşmanları, İttifak diye de gizli, sahtekâr, ikiyüzlü bir başka düşmanı vardı. Bu gerçeği, İttihatçı Hükümet'in Erkânı-ı Harbiye Dairesi'nde Harekât Şubesi Müdürü olarak çalışan İsmet Bey (İsmet İnönü), beraber çalıştığı Alman subaylarıyla hasbihallerinde teyit ettirmişti. Bunun hikayesini Falih Rıfkı Atay Çankaya adlı eserinde şöyle anlatmaktadır: "Bir gün Harekât Şubesi Müdürü İsmet Bey, kendisi ile çalışan bir Alman yüksek subayına der ki: "Canım, siz kalabalıksınız. Sanayicisiniz. Belçika da öyle. Onu kendinize mi katacaksınız? Zaferden sonraki kazancınız ne olacak? "Subay, kendi aralarında sık sık bu konu üzerine konuşmayı adet edinmiş olacaklar ki ağzından kaçırıverir: "Die Turkei!" (*2) KURUYAN BOZKIRI, SARAY BOSNA SUİKASTI TUTUŞTURDU 1914'e gelindiğinde ülkeler arası ilişkiler öylesine gerilmişti ki, savaş an meselesiydi. Tüm dünyada eller tetikteydi. "Kuruyan bozkırı bir kıvılcım tutuşturacak" durumdaydı. O kıvılcım da Bosna Hersek'ten geldi. Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Veliahdı Franz Ferdinand, 28 Haziran 1914 günü Saraybosna'yı ziyaretinde eşi Prenses Sophie ile birlikte bir Sırp Milliyetçisi olan Gavrilo Princip'in düzenlediği bir suikasta uğradı. "İki devleti bir arada tutan tek unsur olan Habsburg Hanedanı'nın tek veliahdı" öldürülmüştü. Avusturya Hükümeti'nin tepkisi çok sert oldu. Bunu izleyen süreçte devletler birbirlerinin üzerine atıldılar. Suikasttan bir ay sonra 28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan savaş, 11 Klasım 1918 tarihinde sona erdi. Kesintisiz 4 yıl 4 ay bilfiil sürdü. O zamana kadar görülmemiş büyüklükte, yaklaşık 70 milyon askeri personel birbirini boğazladı. 9 milyon insanın hayatına maloldu. Veliaht Ferdinand'ın öldürülmesinden bir ay sonra başlayan savaş, 6 ay sonra 19 Şubat 1915 tarihinde İtilaf Donanmasının Osmanlı Devleti'ne Çanakkale üzerinden saldırmasıyla yeni bir safhaya girdi. İtilaf
Ziyaretçi araştırmaları çoğunlukla pazarlama-iletişim alanının niceliksel analizlerinin gölgesinde kalsa da, aslında kültür-sanat kurumlarının hayat damarını oluşturur: Kim geliyor, neden geliyor, ne için geliyor? Bu bağlamda yapılan niteliksel ziyaretçi araştırmalarında hedeflenen, kaç kişinin geldiğini, mekânda ne kadar zaman ve ne kadar para harcadığını ölçmekten ziyade, gelenlerin kurumla nasıl bir bağ oluşturduklarını irdelemeyi içeriyor. Çünkü bu bağı doğru tanımlamak, izleyicinin bir sonraki ziyareti hakkında da bize ipucu verir.
Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Felsefe Bölümü Psikoloji dersi sınav hazırlık notudur. (Aralık 2020) Özetler, Sorularla Öğrenelim, Alıştırma Soruları, 2013-2020 Arasında Çıkmış Sınav Sorularını içerir
TAMGA-Turkish Journal of Semiotic Studies, 2024
TAMGA-Turkish Journal of Semiotic Studies: Vol. 2 No. 2 (2024)
Bu çalışmanın amacı toplumsal tıp tarihi alanındaki yaklaşım ve karşı karşıya gelişleri özellikle Türkiye'deki yansımaları üzerinden genel hatlarıyla ele almaktır. Batı'da daha 18. ve 19. yüzyılın sonlarında tıp tarihi tıbbın klasiklerini açıklama ve pekiştirmenin ötesinde yeniden doğdu. Aydınlanma çağı tıp tarihçileri ilerleme, yenilenme fikrini benimsemeye başladı. 19. yüzyılda ise, tarihçiler tıbbi keşiflere odaklandılar. Böylece tıp tarihi başlangıçta ayrı ve dar bir alan iken hekimler tarafından ve hekimler için geliştirildi. 1 Bu çerçevede Lindemann, tıp tarihinin uzun bir süre doktor merkezli olduğu ve doktorların, yaşam öyküleri, tıp kuramı ile uygulamaları hakkında yazmaya yoğunlaştıklarına dikkat çeker. 2
Westernization or modernization is a process of change and innovation. Therefore, it first sprouted in the minds of the intellectuals, developed and matured through them, and then presented to the state officials and society. This process, which started with the Tulip Period and was supported by some sultans who came later, reached its peak with the Tanzimat announced in 1839 and thus took on an official character. However, Tanzimat was not only a political and administrative project, but also a civil project supported by the intellectuals, journalists and print circles of the period, some of whom were statesmen. We can say that although very few of them were cautiously critical, the intellectuals supported the new era. In this respect, the Tanzimat ceased to be a text containing some legal arrangements, proceeded in a wide social and artistic framework, thus seeking a legitimacy ground for itself. There are places where Tanzimat is kept alive, discussed and developed in social and civil areas. One of them is the mansion. The number of mansions, which started to be seen since Selim III, increased with the Tanzimat and started to be located more in Beyoğlu and its surroundings. In the narratives of Ahmet Mithat Efendi, the mansion and the mansion appear as an important place in terms of residing in the mansion and also the social neighborhood consists of people living in the mansions. Considering its era and in the context of "space-human", "space-history" relationship, it will not be difficult to understand that the mansion means more than a plain place in Mithat Efendi's narration. Mansions and mansions have become a "stage" in his works, where current issues and problems are exhibited. In the context of Westernization serendipity, especially Westernization, East-West conflict, social change, the transformation of the mansion in the architectural sense, the mansion becoming a home for education, the establishment of governess inspired by European family life, intrigue and debauchery in the mansions in the context of European family life, are some of the themes that the mansions have witnessed themselves. In this study, thematic evaluations will be made on the scenes of the themes mentioned above in residance and mansion life.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Sosyal Demokrat Dergi, 2023
II. DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA TÜRKİYE İLE BULGARİSTAN ARASINDAKİ SOSYAL VE EKONOMİK İLİŞKİLER, 2021
Jineoloji Dergisi 27 sayi Sosyal Hareketler , 2022
2019-2020 YILI KAZI ÇALIŞMALARI, 2021