Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018, Journal of Divinity Faculty of Hitit University
…
33 pages
1 file
Bu makale, Suriye'nin başkenti Şam'a bağlı Gūta bölgesinin rivâyet kültüründeki yerini konu edinmektedir. Son yıllarda Gūta'da yaşayan elim hadiseler, bu araştımanın yapılmasında etken olmuştur. Çalışma süresince, hadîs literartüründe yer alan Gūta ile ilgili rivâyetler bir araya getirilerek Gūta'nın konumu, peygamberler şehri Gūta ve âhir zamanda Gūta şeklinde üç ana başlık halinde tasnif edilmiştir. Konu ile ilgili toplam on beş rivâyet incelenmiştir. Hz. Peygamber'e (sav) isnâd edilen her bir hadîsin sened yönüyle sıhhat analizi yapılarak yorumlanmıştır. Bu çerçevede toplam on iki hadîsin sened tenkidi yapılmıştır. Gūta'nın konumu, peygamberler şehri Gūta başlıkları altında yer alan rivâyetlerin, geçmişe yönelik tarihi bilgiler içerdiği ve sıhhat açısından zayıf olduğu tespit edilmiştir. Âhir zamanda Gūta başlığında yer alan rivâyetler ise geleceğe yönelik malumat içermektedir. Bu rivâyetlerde Gūta'nın fethedileceği, Müslümanların bu bölgede bir araya gelecekleri ve karargâhlarını buraya kuracakları belirtilmektedir. Gelecekte olacak hadiselerle ilgili rivâyetlerin yarısının zayıf, diğer yarısının ise sahih olduğu; sahih ve zayıf rivâyetlerin içeriklerinin birbirlerini destekler nitelikte olduğu görülmüştür.
Bu makale, Suriye'nin başkenti Şam'a bağlı Gūta bölgesinin rivâyet kültüründeki yerini konu edinmektedir. Son yıllarda Gūta'da yaşayan elim hadiseler, bu araştımanın yapılmasında etken olmuştur. Çalışma süresince, hadîs literartüründe yer alan Gūta ile ilgili rivâyetler bir araya getirilerek Gūta'nın konumu, peygamberler şehri Gūta ve âhir zamanda Gūta şeklinde üç ana başlık halinde tasnif edilmiştir. Konu ile ilgili toplam on beş rivâyet incelenmiştir. Hz. Peygamber'e (sav) isnâd edilen her bir hadîsin sened yönüyle sıhhat analizi yapılarak yorumlanmıştır. Bu çerçevede toplam on iki hadîsin sened tenkidi yapılmıştır. Gūta'nın konumu, peygamberler şehri Gūta başlıkları altında yer alan rivâyetlerin, geçmişe yönelik tarihi bilgiler içerdiği ve sıhhat açısından zayıf olduğu tespit edilmiştir. Âhir zamanda Gūta başlığında yer alan rivâyetler ise geleceğe yönelik malumat içermektedir. Bu rivâyetlerde Gūta'nın fethedileceği, Müslümanların bu bölgede bir araya gelecekleri ve karargâhlarını buraya kuracakları belirtilmektedir. Gelecekte olacak hadiselerle ilgili rivâyetlerin yarısının zayıf, diğer yarısının ise sahih olduğu; sahih ve zayıf rivâyetlerin içeriklerinin birbirlerini destekler nitelikte olduğu görülmüştür. Abstract This article deals with the place of the Ghouta region of Syria, the capital city of Damascus, within narrative culture. The unfortunate events which have taken place in Ghouta in recent years have been influential in the construction of this research. During the study, the narrations of Ghouta, which was included in the hadith literature, were brought together and classified into three main titles: Ghouta's position, prophets' city Ghouta and Ghouta in the times nearing the Doomsday. A total of fifteen narrative related to the subject were examined. Each hadith which is claimed to Prophet Muhammed (saas) was interpreted by making the confirmation of authenticity. In this framework, a total of twelve hadiths have been confirmed for authenticity. It has been determined that the historical information on the past of the Ghouta's position, history of the prophets, historical reports under the headings of Ghouta, holds weaknesses of such transfers in terms of reliability. The narrations under the title of Guta about in the times nearing Doomsday, contain information for the future. In these reports it is stated that Ghouta will be conquered, that Muslims will come together in this region and they will put their headquarters there. It is seen that the half of the reports related to the future will be weak and the other half will be accurate; and that the contents of the authentic and the weak reports are the same and they support each other.
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2014
Insanliga guclu bir medeniyet sunan Islâm, bilgi ve bilim adamina buyuk deger vermistir. Islâm’in kendine ozgu bir bilgin tanimi vardir ki buna âlim ismi verilmektedir. Islâm’in ikinci onemli referans kaynagi olan hadislerde ilim ve âlimin fazilet ve ustunlugune dair bircok ifade vardir. Konu ile ilgili hadisleri inceledigimizde, adim adim bir âlim taniminin yapildigini goruruz. Buna gore bir âlimde bulunmasi gereken en temel uc vasif; ilim, amel ve ihlâstir. Bunlarin yaninda hadislerde âlimin toplum icerisindeki sorumluluklarindan da bahsedildigini goruyoruz. Bu mânada âlimin en temel sorumlulugu, daima hak ve hakikatin pesinden giderek, Allah’in dinini teblig etmektir. Âlimin topluma karsi sorumluluklarindan bir di- geri egitimdir. Insanin egitimi en kutsal gorevlerden biridir. Âlim bu konuda da uzerine dusen gorevi yerine getirerek, toplumun bireylerine iyi ve hayri ogretmeli, bunun yaninda toplumda fitne olusturacak her turlu soylem ve davranislardan da uzak olmalidir. Bu baglam...
2018
Yuzyillar boyunca, insanlar, toplumsal, sosyal, siyasal (ve / veya) ekonomik nedenlerle goc etti. Gunumuzde de bu durum cok degismemistir. Insanlar cesitli nedenlerle, hala goc etmektedirler. Burada gocler beraberinde neleri goturur ya da neleri getirir sorusu sorulabilir. Oncelikle kultur beraberinde goturulur ki bu kultur zamanla yeni kulturde de kendisine bir yer edinir. Buna gore, gocler sadece bireyi degil, ayni zamanda onunla birlikte her bir bireyin degerlerini de tasirlar. Nihayetinde kulturel bir aktarimin gerceklesmesi kacinilmazdir. Goc’un onemli sonuclarindan biri edebiyattir. Bazi gocmenler duygularini daha iyi ifade edebilmek icin edebiyati kullanmislardir. Bu durum, daha sonra "gocmen edebiyati" olarak adlandirilacak edebiyatin temelini olusturmustur. Bu calismada, gocmen edebiyatindan olan bir romandaki kulturel ogeler sunulmaktadir. Bununla birlikte kulturel ogelerin bir edebi esere nasil girdigini ve nasil aktarildigini da ortaya koymaya calisacagiz. Gocm...
Journal of Turkish Research Institute, 2014
Göç etmek, alışılan yaşam şekillerinden uzaklaşıp başka diyarlarda hayat kurmak, insanoğlunun yaratılışından günümüze kadar kendini göstermektedir. İster maddi nedenlerden dolayı ya da daha iyi bir hayat kurmak amaçlı olsun, göçün tek bir ortak sonucu vardır; o da kişi kendini artık ne terk ettiği yere ne de her şeyi ardında bırakıp gittiği yere ait hissedeceği gerçeğidir. Bu ikilem arasında kalan insan, giderek hem yeni bir yaşama başlama heyecanını içinde yaşayacak hem de bırakıp gittikleri adına pişmanlık duyacaktır. Zamanla göç ettiği yere uyum sağlayacak olsa da derinlerde bir yerde o kırsal ruhu hep taşıyacaktır. Çalışmada, göçü işleme bakımından farklı bakış açılarına sahip olan ve farklı toplumları nitelendiren iki yazar, Emine Sevgi Özdamar"ın ve Latife Tekin"in eserleri ele alınmış ve eserler göç açısından incelenmiştir.
2019
Gunumuze kadar Hz. Peygamber (s.a) hakkinda O’nu oven bircok nesir ve siir turu eserler kaleme alinmistir. Sahabe devrinde Hassan b. Sabit, Abdullah b. Revâha ve Ka’b b. Mâlik gibi Hz. Peygamber’i (s.a) oven sair sahabilerin olmasi ve gunumuze kadar muhtelif dillerde sayilari yuzleri asan siir tarzi eserlerin kaleme alinmasi Hz. Peygamber’e (s.a) olan askin bir gostergesidir. Bu eserlerden biri de Suleyman Celebi’nin Vesiletu’n-Necât adli eseridir. Halk arasinda “mevlid” diye bilinen bu eser Suleyman Celebi tarafindan Hz. Peygamber’e (s.a) ovguler iceren bir siir tarzinda yazilmistir. Bu makalede Suleyman Celebi’nin Vesiletu’n-Necât adli eserinde velâdet (Hz. Peygamber’in dogumu) konusunun islendigi beyitlerde hadislere yapilan telmihler incelenecektir. Calisma icra edilirken Suleyman Celebi’nin mevlidinde yararlanmis olabilecegi dusunulen hadisler ele alinacaktir.
Littera Turca Journal of Turkish Language and Literature
Kitâb-ı Güzîde Eski Anadolu Türkçesi ile yazılmış dinî içerikli kitaplardan biridir. Ebû Nasr bin Tahir bin Muhammed es-Serahsî tarafından olga-bolga diliyle kaleme alınmıştır. Olga-bolga dili, hem Doğu Türkçesinin hem de Batı Türkçesinin dil özelliklerini temsil eden bir dildir. Karışık dilli olarak adlandırılan eserler bu dil ile verilmiştir. Eserin yazarı hakkında yeterince bilgi bulunmamaktadır. Kitâb-ı Güzîde 14. Yüzyılda Anadolu Türkçesine aktarılmıştır. Dinî bilgilere ve öğütlere çokça yer verildiği için Arapça ve Farsça sözcüklere rastlamak mümkündür. Eser hem Doğu Türkçesinin hem de Batı Türkçesinin dil özelliklerini taşıdığı için karışık dilli eserler içerisinde değerlendirilmektedir. Eserin farklı adlarla tanınan nüshaları bulunmaktadır. Türkler tarih boyunca farklı dinleri benimsemişlerdir. İslamiyet’i kabul etmeleriyle birlikte hem sosyal hem de kültürel açıdan birtakım değişiklikler yaşamışlardır. Bu değişim doğal olarak dile de yansımıştır. Karışık dilli eserlerden bi...
2016
Ru’yet, gormek anlamina gelen Arapca bir kelimedir. Ru’yetu’n-N ebi ise N ebi’nin gorulmesi anlamina gelir. Bu tabir daha cok Nebimiz (s.a.v.)’in oldukten sonra gorulup gorulemeyecegi meselesi icin kullanilmaktadir. Bazi sufi buyukleri, diger nebiler gibi Nebimiz (s.a.v.)’in de olumunden sonra hayat sahibi oldugunu ve dolayisiyla kendileriyle gorustuklerini, hatta Nebimizden bazi bilgiler aldiklarini soylemislerdir. Bunu da kesf, kerâmet ve bazi hadislere dayandirmislardir. Bir kesim âlim de buna karsi cikmis ve bunun mumkun olmadigini soylemistir. Iste bu makâlede tartismalara sebep olmus olan ve bizce tasavvuf acisindan da onem arz eden ru’yetu’n-Nebi meselesi ele alinmaktadir.
Journal Of History School, 2017
BELÂGAT KİTAPLARINDA RÜCÛ' SANATININ TARİF VE TASNİFİ Muhittin ELİAÇIK Öz Bir mana sanatı olan rücû', belâgat kitaplarında biribirine benzer şekillerde açıklanmıştır. Bu sanat ilk belâgat kitaplarından Miftâhu'l-Ulûm'da yer almamakla beraber onun özet veya şerhlerinde yer almış ve Osmanlı belâgat kitapları da bunları takip etmiştir. Belâgat kitapları me'ânî, beyân, bedî' olarak üç bölümden oluşmakta ve edebî sanatlar bedî' bölümünde açıklanmaktadır. Bu kitaplarda edebî sanatlar lafzî ve manevî olarak iki başlık altında ele alınmakta ve tarif ve tasnifçe birtakım farklar görülebilmektedir. Bu kitaplarda herhangi bir sanatın farklı adlarla geçtiği, bir kitapta yer alırken diğerinde yer almadığı veya farklı bölümlerde anlatıldığı, iki ayrı sanat olarak açıklandığı sık görülen bir durumdur. Rücû' sanatı belâgat kitaplarının çoğunda yer almış bir mana sanatıdır. Rücû', söylenen bir sözden nükte gereği geri dönüp onu bozmak anlamında bir sanattır. Bu sanatta söylenen bir söz geri dönüş yapılarak reddolunmaktadır. Bu makalede bu sanat, belâgat kitaplarından mukayeseli biçimde ortaya konulmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
The Journal of Academic Social Science Studies, 2016
Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, 2019
Uluslararasi Kibris Universitesi Fen-Edebiyat Fakultesi, 2021
Ataturk Universitesi Turkiyat Arastırmaları Enstitusu Dergisi, 2005
İslâm Araştırmaları Dergisi, 2019
BUGU Dil ve Egitim Dergisi
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi
ÖRGÜT ÇALIŞMALARI VE ROMAN SANATI , 2019
Tiyatro Ara, 2010