Academia.eduAcademia.edu

Uluslararası Bektaşîlik ve Alevîlik Sempozyumu

2005, Marife Dini Araştırmalar Dergisi

SDÜ İlâhiyat Fakültesi'nin TÜBİTAK'ın katkısıyla 28-30.09.2005 tarihleri arasında düzenlediği Uluslararası Bektaşîlik ve Alevîlik Sempozyumu Isparta'da gerçekleştirildi. 28 Eylül Çarşamba günü saat 14:00-17:00 arasında üniversitenin kültür merkezinde sempozyum açılışı yapıldı. İstiklâl Marşı ve bir Bektaşî Gülbengi okunmasından sonra toplantı yürütücüsü Prof. Dr. Saffet Sarıkaya sempozyumun işleyişi hakkında bilgi verdi. Sekiz oturumla ve iki salonda gerçekleştirilen sempozyumda, ikisi çağrılı olmak üzere 39 bildiri sunuldu. 19 müzakerecinin bulunduğu programda her oturumda, biri akademisyen biri de Alevî-Bektaşî inanç önderi veya araştırmacısı iki kişi görev yaptı. Sempozyum bildirilerinin iki ay içinde kitaplaştırılacağı sözü verildiği için, burada sadece takip edebildiğimiz oturumlardan bazısından kısa notlar aktarmak istiyoruz. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. M. Şevki Aydın konuşmasında, Alevîlerin çeşitli nedenlerle kendilerini ifade edememeleri talihsizliğinin sorumluluğunun herkese ait olduğunu söyleyerek, Diyanet'in kurum olarak hiçbir zaman Alevîliği tanımlama gayreti içinde olmadığını ve olmayacağını ifade etti. Devlet Bakanı Prof. Dr. Mehmet Aydın ise, uzun süren konuşmasında, İslâm'ın zengin bir tefekkür tarihine sahip olduğunu, bu bağlamda İslâm'ın tek olduğunu, ancak anlayışların hiçbir zaman tek olmadığını vurguladı. Türkiye'de baskın bir tasavvuf geleneği olduğunu dile getiren Aydın, Bektaşîlik ve Alevîliğin tasavvuf içerisinde bir yapı olduğunu düşündüğünü söyledi. Protokol konuşmalarından sonra, sıra çağrılı bildirilere gelmişti. İlk bildiri sahibi Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı; İslâmiyet'i babalar ve dedeler eliyle alan göçebe Türkmenlerin, şehirli Müslüman'ın hor görmesine rağmen kendilerinin İslâm'a aykırı davrandıklarına, son yarım asır hariç, hiç inanmadıklarını aksine kendilerini gürûh-ı nâcî olarak gördüklerini ifade etti. İkinci bildiri sahibi Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak ise, Alevîlik konusuna Alevî ve Sünnî reflekslerin bir tarafa bırakılarak bakılması gerektiğini söyleyerek, bildirisinde Alevîlik-İsmâilîlik bağlantısı üzerinde durdu. Ocak'ın Alevîlik konusunda yeni düşüncelerini ilk defa kamuoyuyla paylaştığı bu tebliğinde, ilk dönem Safevî Şiîliğinin,