Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018
…
15 pages
1 file
Kaynagini halkin gecmisinden, kulturunden ve bulunduklari cografyadan alan halk efsaneleri, bir milletin kimligini ve karakteristik ozelliklerini belirleyen en onemli faktorlerden biridir. Şamanizm, Paganizm ve Animizm gibi inanislarin izlerini tasiyan bu efsaneler, halkin erken donemlerinde ki dusunce seklini, cevre, doga ile olan geleneksel baglarini gostermektedir. Tum halklarin dusunce yapisinda yer alan mitolojik yaratiklarla ilgili efsaneler ve inanislar karakterlerin esrarengizligi ile bu halklarin mitolojisinde ozel yere sahiptirler. Mitolojik yaratiklardan biri olan Şureli Tatar halk efsanelerin buyuk oneme sahiptir. Buyuk sair Abdullah Tukay’in Şureli isimli eseri ile tanidigimiz Şureli Tatar halki arasinda halen bilinmekte onunla ilgili efsaneler hala anlatilmaktadir. Calismanin amaci Şurel hakkinda bilgi vermek ile beraber Şureli’ye benzeyen Turk Dunyasi’ndaki diger yaratiklara da deginmektir.
Anadolu Türk Efsanelerinde Cimrilik, 2021
Efsane, Cimrilik, Anadolu Sahası
Yeni Şafak, 2022
Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, 2002
Türk halk edebiyatında destan sözü, epik türle birlikte özel bir halk şiiri türünün adı olarak da geçmektedir. Türk halk şiirinin gerek ferdî, gerekse anonim metinleri arasında "destan" kavramı içinde epik nitelik taşımayan daha ziyade gerçeküstü nitelik gösteren metinler de yer almaktadır. Bugüne kadar daha ziyade "güldürücü, mizahî destanlar", "hayvan destanları", "destan parodileri", "hafif mevzular" gibi değişik adlarla anılan bu metinlerin, en önemli yanlarının yalan, düş veya hayal, tezatlar, abartı ve olağanüstülük gibi anlatma tarzlarıyla gerçeküstü nitelik taşımalarıdır. Bu yazıda bu tür destanlar üzerinde bir takım tespitler ve değerlendirmeler yapılmaya çalışılacaktır.
Journal of History School, 2021
TARİHSEL SÜREÇ İÇERİSİNDE TÜRKİYE VE BİRLEŞİK KRALLIK'TA RAGBİ Abdulkerim ÇEVİKER 1 & Tuba DENİZCİ 2 Öz Ragbi İngiltere'de Rugby kasabasında sınırsız oyuncu ile oynanan rakip hedefine topun atılmasının yasak olduğu rekreaktif etkinlik olarak ortaya çıkmıştır. Birkaç yıl içinde spor haline gelen ragbi Birleşik Krallık ülkelerinde benimsenmiş ve günümüzde dünyanın 107 ülkesinde yaygın hale gelmiştir. Bu araştırmanın amacı ragbi sporunun Birleşik Krallık ve ülkemizdeki gelişim ve değişim sürecini incelemektir. Derleme türünde hazırlanan bu araştırmada yerli ve yabancı literatürde ragbi sporunun ortaya çıkışından günümüze kadar olan kaynaklardan faydalanılmıştır. 1800'lü yıllarla birlikte başta İngiltere ve daha sonra Birleşik Krallık'ta kural ve sistemli ragbi sporunu ülkemiz Osmanlı İmparatorluğu himayesindeki esirler sayesinde tanımıştır. Bu dönemde oynanmış, ancak fazla gelişim kaydedememiştir. Birleşik Krallıkta geniş kitlelere yayılan ve hızla benimsenmesine rağmen, ülkemizde 2000'li yıllara kadar fazla gelişim göstermemiş olup son on yılda başta üniversite lig takımlarının kurulmasıyla tanınırlığını önemli ölçüde arttırdığı görülmektedir. Birleşik Krallık'ta ragbi sporunun sporcu, takım sayısı, ligler, halkın spora olan ilgisi, maddi kaynak aktarımı ve popüleritesi bakımından ülkemize oranla daha yüksek düzeyde gelişim gösterdiği sonucuna ulaşılmıştır.
INTERNATIONAL ASIAN CONGRESS on CONTEMPORARY SCIENCES Mecca -SAUDI ARABIA. s. 90, 2019
Klasik İslam’da Allah’a inanan ile Allah arasında hiç kimse aracı olamaz. Kuran-ı Kerim başka birisinin adına Allah’a dua etmeyi kınar. Bu yüzden İslam dininde Hristiyan dinine özgü olan azizlik mertebesine yükselme olayı yoktur. Ama buna rağmen Müslüman Türk dünyası etnolojisinde “İslam’da mübarek zat kültü” gibi bir kavramın oluşması da bir gerçektir. İslam’da mübarek zat (diğer ad ile evliya, eren, veli vb.) kural olarak çok inançlı ve Allah’a olan sevgi ve gerçek ibadetinden dolayı O’na çok yakın olmayı başaran ve diğer insanlara örnek olan insandır. Müslüman mübarek zat kültü Orta İdil topraklarında sofuluk ideolojisine bağlı olarak ortaya çıkar. Dinine bağlı ve Allah’a, ibadetine düşkün mübarek zatları saymak diğer taraftan atalar ruhu kültü ile de örülmekte olup, ölenlerin hayatta olanlara kol kanat gerdiklerine inanmayı da getirir. Sofulukta ataları, mübarek zatları, ziyaret yerlerini sayma, Müslüman mübarek zatların kültü olarak Kazan Tatarların en eski geleneksel inanç sisteminde önemli yer alan atalar ve kabile kültü ile bağlı olan eski inançları korumayı sağlamaktaydı. Türk dünyasında kutsal sayılan ve ziyarete konu olan yerlerin çok büyük bir bölümünün mezarlardan ibaret olduğu görünür. X. Yy. itibaren günümüz Kazan Tatarlarının ataları sayılan İdil Boyu Bulgar Türkleri, mübarek zatlar olarak hem ilk İslam sahabelerini hem öne çıkan ruhani liderleri tanıdılar ve bu zatların mezarlarını bakımlı tutmaya ve orayı ziyaret etmeye başladılar. Tataristan’da mübarek zatların mezarları genelde “İzgèler Kabèrè” (“Mübarek Zatların Kabri”) diye adlandırılır. Bütün Türk dünyasında olduğu gibi Tataristan’da da bu gibi kutsal mekânlara iyi bakarlar ve saygı göstermeye çalışırlar. Bu saygı, daha çok yasaklar şeklinde olup hatta ateizmin son safha olduğu Sovyet döneminde bile kaybolmamıştır. Kendini Hak yoluna adayan ve bu yolda birçok makamı aşarak bazı sırlara vakıf olan mübarek zatlardan Tatar halk edebiyatında daha çok menkıbelerde ve efsanelerde bahsedilir. Mübarek zatların Allah’a yakın olduklarından dolayı artık bilgelik ve mucize (keramet) gösterme özellikleri de ortaya koyulur.(“İzgè Babaylar” (“Mübarek Dedeler”), “Barac Nesli”, “İbrahim Babay Cilegè” (“İbrahim Dede’nin Çileği”), “Urazbehi”). “Kisèk Başlı Evliya” (“Kesik Başlı Evliya”) ve “Keramet İyasè” (“Keramet İyesi”) adlı efsanelerde ise dünya folklorunda ve Türk halk edebiyatında Orta Asya’dan Balkanlara kadar bilinen Kesikbaş motifi de yer alır. İlginç olan, Tatarlarda sadece erkeklerin değil kadınların da mübarek zat olabildiğini gösteren menkıbe ve efsanelerin de olmasıdır. (“Öç Tirek İzgèlerè” (Üç Kavak Mübarek Zatları”), “Tuybike Medresesi”, “Rabiga Külè” (“Rabia Gölü)). Ayrıca, “Rabiga Külè” (“Rabia Gölü) ve “Recep Babay Çişmesè” (“Recep Dede Çeşmesi”) adlı efsanelerde mübarek zatların adları ve onlarla olup biten olaylar çeşmelerle ilgilidir. Çeşmelerin mübarek zatların kabirlerinden aktığına inanma, mübarek zat kültü ile ilgili en sağlam motiflerden biridir. Suya, onun yakınında toprağa verilen mübarek zatın kutsallığı taşınır ve çeşmeler bu mübarek zatların adları ile anılmaya başlarlar. Türk dünyasında türbe, adak ve ziyaret dindarlığı olgusunda "kutsal su" unsuru da önemli bir yer tutar. Çeşmelerin kutsallığına inanma yine sofuluğa özgü bir gelenek olup suyolu açma ve su bulma İslam dininde Allah’ın mertebesinde en güzel ve kutsal işlerden bir tanesi sayılır. Tatarların yaşadığı coğrafyada her ne kadar suya kıtlık olmasa da İdil-Ural bölgesine sofuluk, suya büyük önem verilen Orta Asya’dan –daha doğrusu Özbekistan’dan- geldiği için bunu anlamak güç değildir. Ayrıca, Çeşmeler bütün Türk dünyasında olduğu gibi Kazan Tatarlarında da şifa verme sıfatlarına göre ayırt edilirler.
BİR SUFİNİN ROMANI: TAHİRÜ'L-MEVLEVİ VE TEŞEBBÜS-İ ŞAHSİ , 2020
Öz Son mesnevihanlardan Tahirü'l-Mevlevi'nin tek romanı olan Teşebbüs-i Şahsi, 2. Meşrutiyet sonrası matbuatta görülen canlılığın ve bu dönemin düşünce hareketlerinden olan teşebbüs-i şahsinin etkisinde kalan bir grup arkadaşın gazete çıkarma girişimini anlatır. Eserin ana düşüncesi, acemisi olunan bir işe sırf heves yüzünden hazırlıksızca girildiği zaman başarısız olunacağıdır. Yazarın 1908'de yaşadığı bir gazetecilik tecrübesi üzerine kurulan roman, bu çerçevede yaşanan olaylar bakımından gerçeğe dayanmaktadır; ayrıca yazarın kişiliğinden ve hayatından çok belirgin izler taşımasıyla da otobiyografik bir niteliğe sahiptir. Mizahi tarafıyla öne çıkan Teşebbüs-i Şahsi'de, yazarın dönemiyle ilgili gözlemlerine dayanan eleştiri unsurları da bulunmaktadır. Şehir yönetimi, eğitim ve basın gibi konularda gördüğü aksaklıkları Tahirü'l-Mevlevi bazen yazdığı şiirlerle bazen de satır arası göndermelerle fakat hepsini mizahi bir surette dile getirir. Bu anlamda eserin döneme ait iyi kötü bir panorama sunduğu söylenebilir. Anahtar Kelimeler: Tahirü'l-Mevlevi, Teşebbüs-i Şahsi, hiciv, Türk romanı, Türk basını. Abstract Teşebbüs-i Şahsi is the only novel written by Tahirü'l-Mevlevi, who was one of the last mesnevihans. It depicts the vitality in the press during the Second Constitutional Era and tells the story of an attempt to publish a newspaper by a group of friends who were influenced by teşebbüs-i şahsi (private enterprise). The novel's main idea is that the attempts which are made due to sole enthusiasm without proper preparation are doomed to fail. The novel was based a real story on a journalistic experience of the author himself in 1908. It also has an autobiographical character, with explicit traces of the author's personality and life. Standing out with its humorous side, Teşebbüs-i Şahsi also has elements of criticism based on his observations about his period. The author refers to the problems that he observed in various fields such as the urban management, education, and press. When doing so Tahirü'l-Mevlevi uses poetry or makes interline references and he always uses a humorous tone to express his criticism. The work, in that sense, is a good panorama of the era.
SATIRES FOR CLERKS IN CLASSICAL TURKISH POETRY, 2019
KLASİK TÜRK ŞİİRİNDE KÂTİPLERE YÖNELİK HİCİVLER Öz Matbaanın Osmanlı toplumunda kullanımının yaygınlaşmasından önce kitaplar el yazısıyla çoğaltılırdı. Bu işe istinsah ve bu işi yapanlara da müstensih, hattat veya kâtip denirdi. Kâtiplik esasen güzel yazı yazma yeteneğinden başka söz ve yazıya dair bazı incelikleri bilmeyi de gerektirmekteydi. Kimi şair ve yazarlar bazı kâtiplerin yeterli bilgi ve hüner sahibi olmadan bu işi yapmalarını eserlerinin niteliğini ve şiirlerinin kıymetini düşüreceği gerekçesiyle eleştirmişlerdir. Bazı müstensihlerin geçim kaygısıyla müellif elinden çıkan eserleri hızlı ve özensiz yazmaları ve eserin bazı kısımlarını okunmaz ve anlaşılmaz hale getirmeleri şairlerin hicvine yol açmıştır. Kâtiplere yönelik eleştirilerin sebepleri arasında şairin emeğinin heba olması kaygısı, şiirinin oldukça kıymetli olmasını vurgulamaya bahane araması, tefahür gösterme arzusu ve belirli bir kişi veya kesimi hicve bahane arama isteği de yer almaktadır. Konuyla ilgili şiirlere ve eleştirilere bilhassa mesnevilerin sebeb-i telif veya hâtime bölümlerinde, divanların dibacelerinde ve bazı hiciv eserlerinde rastlanmaktadır. Bu çalışmada belirli bir yüzyılla sınırlamadan, çok sayıda divan ve mesnevi taranmış, farklı asırlarda yazılmış eserlerden elde edilen bulgular hiciv ve eleştiri edebiyatı bağlamında incelenmiş, ayrıca şiirler içerik açısından değerlendirilmiştir. SATIRES FOR CLERKS IN CLASSICAL TURKISH POETRY Abstract Before the widespread use of the printing press in Ottoman society, the books were handwritten. This work was called as a resident, and those who did this work were called insensitive, calligrapher or clerk. The scribe essentially required to know some subtleties of words and writing other than the ability to write beautifully. Some poets and writers have criticized some clerks for doing this work without having sufficient knowledge and skill, because they will undermine the quality of their works and the value of their poems. The poets ‘satiries have led to some poetic poets’ quick and sloppy writing of some of the works produced by the author with the concern of subsistence and making some parts of the work unreadable and incomprehensible. The reasons for criticism against clerks include the concern that the poet's labor will be wasted, the excuse to emphasize that his poetry is very valuable, the desire to show contemplation and the desire to seek excuse for a particular person or segment. Poems and criticisms related to the subject are found especially in the chapters of “sebeb-i telif” (reason for writing) or final chapters of masnawies, in the forewords of the divans and in some satirical works. In this study, without limiting to a certain century, the findings of many divan and masnawi were searched and the findings obtained from works written in different centuries were examined within the context of satirical and critical literature and poems were evaluated in terms of content.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
AKRA KÜLTÜR SANAT VE EDEBİYAT DERGİSİ, 2016
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, 2024
Religion & Philosophical Research, 2018
The Journal of Academic Social Science Studies
The Journal of Academic Social Science Studies, 2016
Türk Kültürü Araştırmaları Yaşar Kalafat’a Armağanı, Ankara 2014, 325-336., 2014
Journal of Turkish Research Institute, 1999
DergiPark (Istanbul University), 2010
2. ULUSLARARASI KADIN KONGRESİ, Güçlendirilmek Yerine Güçlenmek ve İlerlemek, 4-5 EKİM - OCTOBER 2018 DESEM, İZMİR, 2018
Tarih İncelemeleri Dergisi, 2022
Mim Yayınları, 2020
turkiyat.selcuk.edu.tr
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERGİSİ, 2021