Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2018
…
13 pages
1 file
Arpacay’in kenarinda ve Kars Il’ine Bagli Ani Oren Yeri, gecmisinde yuksek medeniyetlerin izlerini bin yillardir barindirarak gunumuze kadar tasimis ve kompozit yapili bir acik hava muzesidir. Ani her ne kadar daha sonra gelen uygarliklar tarafindan yeniden bicimlendirilse de eskiye ait yapilari ve degerlerini bozmadan devam ettirebilmis nadir bir yerdir. Tum bu farkliliklari ve degerleri bugunku oren yerinde bile gorebiliyoruz. Ani Şehri, Selcuklu Hukumdari Sultan Alparslan’in Anadolu’ya giris yaptiktan (1064) sonraki surecte uzerinde Turk Mimarisine ait yapilarin olusmasi ile yepyeni ve modern bir gorunume kavusmustur. Ozellikle Ipekyolu’nun guzergahi uzerinde bulunmasi hasebi ile Ani Şehri sadece yapisal alanda degil, kulturel ve sosyolojik acidan da kompozit sehirlerden biri olmustur. Ataturk Universitesi destegi ile Ani Oren yerindeki yapilarin 2000’den sonraki gorunumleri Ani Gravurleri Projesi kapsaminda akademisyenler ve ogrencilerden olusan bir arastirma ekibi tarafindan ye...
Güzel Sanatlar Enstitüsü Dergisi, 2020
Bu makale bilimsel etik ve kurallara uygun hazırlanmış ve intihal incelemesinden geçirilmiştir.
Selçuklular, yaklaşık üç asırlık varlıları ile Türk Tarihi’nin her sahasını derinden etkilemişlerdir. Bununla birlikte Anadolu’nun Türkleşmesi ve kalıcı olarak bir Türk yurdu olarak kalmasında büyük hizmetlerde bulunmuşlardır. Çalışma, Dünya Tarihi’ne damga vuran, Türk ve İslâm medeniyete kazandırdığı eşsiz eserlerle bildiğimiz Selçuklu’nun, mimari yaşamını konu edinmiştir. Bu bağlamda Selçuklular’ın dini, ve sivil mimari alanındaki yaşam tarzları üzerinde çalışılmıştır.
Türk Dünyası Araştırmaları, 2018
Suriye tarih boyunca pek çok kavmin hâkimiyet mücadelesine sahne olmuş bir bölgedir. Bu mücadelelerin arka planında bölgenin jeopolitik konumundan doğan stratejik önemi bulunur. Güneyden Anadolu'ya geçiş güzergâhındaki pek çok kilit nokta bu bölgededir. Konumuzun esasını teşkil eden Selçuklu Türklerinin, Büyük Selçuklu Devleti'nin kurulduğu ilk yıllardan itibaren değişik vesilelerle bölgede görünmeleri bu açıdan tesadüfî değildir. Özellikle Anadolu'ya yapılacak seferlerde Halep gibi bazı yerleşim yerlerini üs olarak kullanma ihtiyacı bölgenin önemini artırır. Bu ihtiyacın fiilî sonucu Selçukluların Kuzey Suriye'ye intikallerinden itibaren Halep, Menbiç gibi şehirleri ele geçirmek için çaba sarf etmeleri olur. Nitekim Alparslan zamanında Halep hâkimi Mirdasoğulları Emirliği Selçuklulara tâbi hale getirilir, Melikşah zamanında ise doğrudan devlete bağlanır. Melikşah sonrası yaşanan taht mücadeleleri Suriye'de Halep ve Şam olmak üzere iki ayrı Melikliğin ortaya çıkmasına sebep olur. Kuzey Suriye bu tarihlerden Artuklu hâkimiyetine kadar geçen sürede hem hanedan içi çatışmalar hem de I. Haçlı Seferi dolayısıyla fazlaca karışır. Selçukluların bütün bu inişli çıkışlı siyasi hayatlarına rağmen Kuzey Suriye'de ilk görüldükleri dönemden Artuklu hâkimiyetine kadar geçen sürede bölgede Türk siyasi ve kültürel kimliğinin yerleşmesi açısından sağladıkları katkı tartışmasız çok büyüktür.
Literatürk Academia, 2020
Türklerin Anadolu’daki mimari teşekküllerini meydana getiren Selçuklular hâkim olduğu Anadolu coğrafyasının çeşitli bölgelerinde cami, mescit, medrese, şifahane, kale, kervansaray, köprü, hamam, türbe ve tarikat yapıları gibi mimari eserlerle şehirleri donatmışlardır. Bu eserler strüktürel açıdan ihtiyacı karşılamanın yanı sıra estetik açıdan çeşitli malzeme ve tekniklerle bezenmiştir. Özgün bir üslupta dönemin estetik zevkinin yansıtıldığı eserler gerek insan eliyle gerekse doğanın yıkıcı gücü ile zamanla tahrip olmuştur. Mimari eserlerin korunması ve gelecek kuşaklara aktarılması için inşa edildiği dönemden günümüze kadar olan süreçte onarımlara ihtiyaç duyulmuştur. Onarımlar genel itibariyle yapısal açıdan binayı koruma için yapılsa da yapı ile bir bütün olan süslemelerin de onarıldığı görülmektedir. Bu eserlerin restorasyonları kimi zaman aslına uygun bir şekilde kimi zaman ise eski halini aratacak biçimde gerçekleştirilmiştir. Bu çalışmada sadece belirli bir dönem ve belirli bir motif grubu çerçevesindeki mimari eserlerde yapılan restorasyonların modelsel hataları ortaya konmaya çalışılmıştır. Diğer bezeme motiflerinden farklı olarak bilhassa geometrik süslemeler doğaçlamaya veya farklı yorumlara yer vermeyecek şekilde katı kurallarla yapılmalıdır. Geometrik süslemelerde ölçü, oran, orantı, düzen, ahenk, ritim, disiplin, denge, simetri, merkezilik, sonsuzluk, soyutluk ve matematik bütünlük içerisinde verilmelidir. Bunlardan herhangi birini göz ardı ettiğinizde tasarımda bozulmalar meydana gelmektedir. Bu açıdan bakıldığında geometrik bezemelerin restorasyonu diğer bezemelere göre daha özen isteyen bir iştir. Konuyu Anadolu Selçuklu Mimarisi ve geometrik süsleme özelinde daraltmamıza rağmen yüzü aşkın Selçuklu eserinde hatalarla karşılaşmamız eserlerin onarımlarında gerekli hassasiyetin gösterilmediğini ortaya koymaktadır. Çalışmada tespit ettiğimiz eserlerin varsa eski durumlarını gösteren fotoğrafları konulmuş, modelin bütünü ortaya çıkarılarak çizimleri verilmiş ve günümüzdeki durumunun fotoğrafı ile hataların nerede ve nasıl yapıldığına dair görüş belirtilmiştir. Umarız çalışmamız bir farkındalık meydana getirir ve ileride yapılacak olan restorasyonlar uzman kişilerin kontrolünde doğru malzeme ve ekipman ile ehil kişilerin ellerine teslim edilmesine vesile olur. Süsleme restorasyonlarındaki amaç eksik kalan kısımların ne şekilde olursa olsun tamamlanmasından ziyade ilk günkü ihtişamına yaraşır bir şekilde ve doğru malzeme ile yapılması olmalıdır.
DergiPark (Istanbul University), 2018
Öz Anadolu Selçuklu Sultanı II. Kılıçarslan tarafından baştanbaşa yeniden inşa edilen Aksaray, askeri bir üs olmanın yanı sıra; ana ticaret yollarının kavşağında olması nedeniyle de hızla büyümüştü. Selçuklu dönemindeki parlak günler Kösedağ Savaşı sonrasında sönmeye başlamış, Beylikler devrindeki kargaşa ortamı nedeniyle de bu çöküş devam etmiştir. Son darbe ise Osmanlı'nın yeni başkenti Kostantinopolis'in Türkleşip İslamlaşması için Aksaray'dan yeni başkente yapılan sürgünler olmuştur. Bu dönemde inşa edilen birçok türbe istila, yağma, taşkın gibi olumsuzluklar nedeniyle yıkılmış, ayakta kalanların çoğunluğu da, çağdaşlaşmanın gereği olan yeni binaların inşaatına taş ocağı olmaları nedeniyle ortadan kaldırılmıştır. Tüm bu kötü durumlara rağmen bu döneme ait olup da günümüze ulaşabilen ya da yıkılmadan önce tespit edilebilen 4 adet türbe çalışma kapsamına alınmıştır. Bunlardan bir tanesi günümüzde mevcut değildir. Şehir merkezindeki iki türbenin sadece cenazelik kısmı mevcuttur. Topakkaya Beldesi'ndeki türbe ise kısmen aslına uygun olmasa da tamir edilmek suretiyle günümüze ulaşabilmiştir. Anonim Türbe haricindeki yapılar bilim dünyasında çok fazla bilinen türbeler değildir. Bu makale ile Aksaray'daki fazla bilinmeyen Anadolu Selçuklu Türbeleri tanıtılmaya çalışılacaktır.
Anadolu'da İlk Selçuklu Mimarisi: Ani, 2021
FSM İlmî Araştırmalar İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, 2015
Özet 20.yüzyılda İslam dünyasındaki avlu örnekleri birçok araştırmacı ve mimar tarafından incelenmiştir. Endülüs, Kuzey Afrika ve Orta Doğu kültürlerinin ön planda tutulduğu araştırmalarda Osmanlı örnekleri yer almış olsa da Selçuklu mimarisinin avlu literatüründe hak ettiği değeri görmediğini söylemek gerekir. Bu makalede Selçukluların ve Türk-İslam kimliğinin gelişimi ve siyasi gücün simgelerle avluya yansıması değerlendirilmiştir. Büyük Selçuklu İmparatorluğunun simgesel ihtiyaçları üzerinden abidevi dört eyvan şemasının camiye uyarlanması anlatılmıştır.
Selçuklu Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2020
Bilindigi gibi Oguzlarin Ucok kolunun Kinik boyuna mensup olan Selcuklular, hânedâna adini veren Selcuk Bey’in onuncu yuzyilin ikinci yarisinda Siriderya nehrinin Aral golune dokuldugu mecrada yer alan Cend sehrine gelisi ile tarih sahnesinde adindan soz edilmeye baslanmistir. Selcuk Bey’in Cend’e gelisinden sonra Islâm dinini kabul ederek Musluman olmasi sâdece kendi hânedaninin degil, ayni zamanda Islâm dunyasinin da kaderini etkilemistir denilebilir. Selcuk Bey’in torunlari tarihte pek az fâtihe nasip olacak buyuk bir hayali gerceklestirmislerdir. Selcuklular, doguda Hindukus Daglari’ndan batida Akdeniz kiyilarina, kuzeyde Kafkaslar’dan guneyde Yemen’e kadar uzanan orta cagin en kudretli devletlerinden birini kurmaya muvaffak olmuslardir. Bu makalede Selcuklular’in Kudus fethini ele almaktan cok, Filistin bolgesinin Turkler, ozellikle Selcuklular zamaninda Fâtimiler’den ve Haclilar’dan kurtarilisina dikkat cekmeye calisacagiz. Ayrica ceyrek asirlik Selcuklu yonetiminden daha sonr...
2016
Bu calismada, XI. Asirda Selcuklu Turkleri tarafindan burokratik alanda kullanilan tugrâ istilahi ele alinmistir. Temel kaynaklarin yaninda bircok arastirma esere de basvurularak meydana getirilen bu calisma gostermistir ki; soz konusu istilah, mensei itibariyle Turkcedir ve baslangicta sadece Turk hukumdarlarinin hâkimiyet sembolu olarak kullandigi ok ile yaydan olusan bir sekli ifade etmis, Buyuk Selcuklu Devleti doneminden itibaren ise, Abbasi halifeleri tarafindan hukumdarlara verilen unvanlari da bunyesine alarak tevki, imza, muhur gibi anlamlari karsilar hale gelmistir. Buna ek olarak, ayni terim, donemde devlet meselelerinin gorusulup karara baglandigi bir nevi bakanlar kurulu olan Divân-i Âlâ’nin bir kolunu olusturan ve umumiyetle devletin dis iliskilerine dair islerin duzenlendigi Divân-i Insâ’ya ismini vererek, bu ismin neticede Divân-i Tugrâ olarak degismesine amil olmustur. Buyuk Selcuklu Devleti’nden once Oguz Yabgu Devleti’nde de kullanilan istilah, Selcuklular sayesin...
Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi, 2020
Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği etmiş, doğu ile batı arasında kurduğu köprü dolayısıyla kültürler arası etkileşimin yaşandığı bir bölge olarak varlığını korumuştur. Geçmişinden getirdiği bu birikimleri sanatın her alanına yansıtan Anadolu medeniyetleri, bugün Geleneksel Türk Sanatları olarak bilinen sanat dalının da temellerini oluşturmaktadır. Geleneksel Türk Sanatı tarihinin önde gelen dallarından biri olan halı sanatı, Orta Asya'dan günümüze kadar zengin renk, motif ve kompozisyon şemalarını barındıran örnekleriyle varlığını sürdürmüştür. Halı sanatı, var olmaya başladığı dönem itibariyle en iyi örneklerini Selçuklular Döneminde vermiştir. Zengin bir miras olarak günümüze aktarılmış olan söz konusu motifler çağdaş halı desenlerinde kullanıldığı gibi, çağdaş seramik formlarında da kullanılmıştır. Disiplinler arası etkileşime birer örnek olabilecek söz konusu çalışmalar, çağdaş seramik sanatının evrensel yapısını, anlatım dilinin çeşitliliğini kanıtlar niteliktedir. Bu makalede; halı motiflerinin çağdaş seramik sanatında kullanılan örnekleri araştırılacak; Selçuklu halı motifleriyle oluşturulan özgün kompozisyonların çağdaş seramik formlarıyla birlikte kullanılmış olan örneklere de yer verilecektir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, 2020
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, 2020
Art-Sanat Dergisi, 2023
Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016
Konya Darplı Anadolu Selçuklu Sikkeleri, 2018
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1981
Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi, 2021
Akdeniz Üniversitesi arkeoloji bolümü lisans öğrencileri/ fanzin, 2019
Selçuklu Tarihi ve Tarihçiliğinin Meseleleri, 2019
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2019
Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2024