Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Yunus Emre Hayatı-Düşünceleri-Eserleri
The Journal of Academic Social Science Studies
Dönemlerin özelliklerini tespit etmek, ancak o dönemden kalan eserlerin varlığıyla mümkün olmaktadır. Türk dili tarihi içerisinde de Orhun Kitabeleri, Kutadgu Bilig, Divanü Lugati't-Türk, Dede Korkut Hikâyeleri, Divan-ı Hikmet gibi kök eserler bulunmaktadır. Bu kök eserlerden bir tanesi de söylemiş olduğu şiirlerle Türkçenin gücünü gösteren Yunus Emre ve Divanı'dır. Sözün en doyurucu imkânlarını kullanarak, şiirini güzel söylemek kaygısı güden Yunus Emre, sözün kifayetsiz kaldığı durumlarda da şiirlerini başka araçlarla destekleme yoluna gitmiştir. Etkili bir iletişimde sözlü ifadeyle birlikte sözsüz iletişim olarak adlandırılan beden dili de kullanılmalıdır. Beden dili hiç konuşulmadan kullanılan bir anlaşma şekli değildir. Sözlü iletişimi destekleyen bir tamamlayıcı ögedir. Yunus Emre'nin şiirlerinde yer alan kişiler/nesneler/kavramlar çoğu kez beden dilinin tamamlayıcı özelliğinden yararlanılarak ifade edilmektedir. "El bağlamıştır çoğusu hep Allah'tandır umusu", "Gördüm Pir'imin yüzünü ol kaygıyı sildi bugün", "Âşık oldum ol ay yüze nisar oldum bal ağıza/ Nazar kıldım kara göze, siyah olup kaşa geldim", "Kudret ününü işittim, kaynayarak coşa geldim", "Ey aşk eri aç gözünü yer yüzüne eyle nazar", "Onun körklü nazarı gönlümüz aynasıdır" vb. mısralarda örneklerini gördüğümüz sözlü anlatımın beden diliyle desteklenerek ortaya konulması şiirlerin genelinde çok sayıda karşımıza çıkmaktadır. Yunus Divanı'nda beden dili açısından belirgin ifadeler olan "baş, yüz, el, kol hareketleri, göz ve bakış, giyim, kuşam, dış görünüş, davranış ve adap vb. unsurlar destekleyici öge olarak yer almaktadır.
Öz Türklerin kültürel bellekleri ve abide şahsiyetleri, köklü medeniyete ulaşmalarında geleneklerinin devamlılığını sağlarlar. Yunus Emre, bu medeniyetin en önemli temellerinin atıldığı 13. yüzyılda, varlığı doğruya ve birlikteliğe çağrı olan, İslam'ın gereklerini bireysel tecrübeye dönüştüren, Türk mistisizminin öncüsü âlim ve mutasavvıflardandır. Yunus Emre, Türklerin kültürel belleklerindeki önemli hatırlama figürlerindendir. Menkıbevi hayatında ve şiirlerinde Türklerin kültürel sürekliliğini belirginleştiren birçok ortak değer yer alır. Onun tasavvuf bilgilerini içselleştirip sırra erme süreci Türk mistisizm geleneğinde gerçekleşir. Türk mistisizminde sırra erme sürecinde şamanların ve Yunus'tan önceki diğer mistiklerin maddi ve manevi yolculukları, beden terbiyesine yönelik uygulamaları, Yunus Emre'de gariplik, maddi ve manevi yolculuklar ve ızdırap olarak devam eder. Türk mistisizminde Yunus'tan önce var olan bu sırra erme süreçleri Yunus Emre'de evrilerek devam etmiş, Yunus'tan sonra da var olmuştur. Bu süreç, Türk mistisizm geleneğindeki kültürel belleğin ve taşıyıcılarının, farklı zaman dilimlerinde evrilerek farklı adlandırma, işlev ve ritüellerde karşımıza çıktıklarını gösterir. Anahtar Kelimeler: Türk Mistisizmi, Sırra Erme, Yunus Emre The Initiation of Yunus Emre in Turkish Mysticism Abstract Their cultural memories and monument personages provide Turks to preserve their traditions continiuty to reach a rooted civilisation.Yunus Emre,when this civilisation's important foundation were founded in 13.century,is one of the pioneer scholars and mystics of Turkish mysticism whose existence evokes truth and togetherness,converting the neccesities of Islam to personal experience. Yunus Emre is one of the important remembering figures in cultural memories of Turks.In his legendary life and poems,a lot of shared values that make explicit cultural continiuty of Turks take place.The process of initiation by internalising his mystic knowledge takes place in Turkish mysticism.In Turkish mysticism, initiation processof shamanists,tangible-spiritual trips of other mystics before Yunus Emre,practises towards physical training,continue as strangeness,tangible-spiritual trips and misery in Yunus Emre's life.In Turkish mysticism,process of coming secret which existed before Yunus Emre went on by evolving during Yunus Emre's life. This process shows that cultural memory and its conveyers confront us in different period of time,different denotation,function and rituals by evolving.
Dil ve edebiyat araştırmaları dergisi, 2024
Bu çalışmada Yunus Emre Divanı'nda yer alan ateş ve ateşle bağlantılı kavramlar, simya kapsamında değerlendirilmektedir. Simya, manevi anlamda nefsi dönüştürme sanatıdır. Isıtma, aydınlatma ve yakma özellikleriyle ateş, iki farklı anlamda ele alınmaktadır. İlk olarak ateş yaratılışın temel unsuru olan tüm varlıkların bünyesinde bulunan, en içteki hayati gücü temsil eden içsel ateş veya nurdur. İkinci anlamda ateş; dört unsurda yer alan ateştir. İçsel ateş tüm yaratılmışın bünyesinde muhafaza edilen ilahi bir kıvılcım, tutuşturulması hâlinde şahsi benliği yakıp, nefiste dönüşümü sağlayan büyük bir potansiyeldir. Bu şekliyle ateş unsuru Yunus Emre'nin şiirlerinde de yer almaktadır. Dört unsur, benliği saran ve aralarında oluşan karşıtlık sayesinde benlik algısını diri tutan bir işleve sahiptir. Dört unsurda meydana gelen karşıtlığın uzlaşmaya dönüşmesi, unsurların birbirleri ile etkileşimini sağlayarak nefsin bütün güçlerinin birleşmesini temin etmekte ve dönüşümü başlatmaktadır. Ateş, ısı etkisiyle unsurlar arasındaki etkileşimi sağlaması ve nihai tutuşmayı temin etmesi anlamında büyük önem arz etmektedir. Nitekim simyada iksirin hazırlandığı fırın, insan bedenini temsil eder, bu beden ise sembolik anlamda nefis güçleri ağıdır. Ateş bu fırında en etkin unsurdur ve üretici güce denk gelir. İçsel ateşin uyanmasıyla harekete geçen aşk ateşi; tütmeyen ateş, tüten ateş ve küllenen ateş aşamalarından geçerek nefsin dönüşümünü sağlamaktadır. Yanma ile temsil edilen nihai gaye ise ruhsal ikinci doğumun gerçekleştirilmesi ve nefsin dönüşümünün sağlanmasıdır. Sonuç olarak bu çalışmada simyanın sembolik anlamını içeren nefsin arınması, çözünmesi, kristalleşmesi, erimesi ve yanması süreçlerindeki ateş etkisi Yunus Emre'de yer alan kullanımları ile birlikte çözümlenmektedir.
ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ
Bu çalışma Fichte ve Yunus Emre’de Arı Ben’in ele alınış ve ifade ediliş tarzlarındaki ortak temalara yer vermektedir. Bu amaçla çalışma, Batı zihin dünyasında Descartes’le başlayan modern öznenin Alman İdealizmine kadar varılan süreçte giderek saltık özneye dönüşmesine ve Fichte’de her şeyin temeline konan Arı Ben’in ifadesine yoğunlaşmaktadır. Özne nesne dualitesi birliğe kavuşturmak, varoluşu Ben’in etkinlik alanı ve ürünü olarak tek bir ilkeye dayalı olarak açıklamak Fichte’nin önüne koyduğu temel amaç olacaktır. Benzer şekilde varlığın Arı Ben tarafından kurulması, Fichte’de olduğu üzere Yunus Emre için de ortak bir söylem olarak ele alınıp işlenecektir. Her iki düşünürde de Ben’in ben olmayanla kendini dolayımlaması ve insanın etik bir varlığa dönüşmesi, Ben’in kendisini bilmesinin bu dolayımla mümkün olacağının vurgulanması üzerinde durulacaktır. İnsan’ın bir/başka insanla insanlaşabileceği, iradi öznenin kendini bilmesinin ise kendi yapıp etmeleri üzerinden gerçekleşeceği dü...
Bizim Yunus Sempozyumu, 2021
Bu çalışmada Yunus Emre’nin Risaletü’n-nushiyye adlı eserinde sabır eğitimi incelenmiştir. Yusuf Yıldırım tarafından hazırlanan ve 2017 yılında Duru Bulgur Yayınlarından çıkarılan “Risâletü’n-nushiyye ve Divân-ı Yûnus Emre Karaman Nüshası” temel alınmış, diğer eserlerden de yararlanılmıştır. Risâletü’n-nushiyye, müritlere ve okuyuculara yönelik bir eğitim kitabı olarak değerlendirilebilir. Çalışma, nitel araştırma yöntemlerinden dokuman incelemesine dayalıdır. ‘Risâletü’n-nushiyye’nin içinde yer alan beyitler okunarak araştırma sorularına cevap aranmıştır. Sabır eğitimi ile ilgili görülen dizeler bulgu olarak saptanmış, elde edilen bulgulara nitel veri analizlerinden içerik analizi uygulanmıştır. Bu amaçla toplanan veriler önce sabır eğitimi olarak kavramsallaştırılmış, daha sonra ortaya çıkan kavramlara göre mantıklı bir biçimde düzenlenmiş ve buna göre veriyi açıklayan temalar öğretim ilke, yöntem, teknik ve amaç olarak saptanmıştır. Bulgular ve sonuç olarak; eserde sabır eğitiminde hedefe görelik ilkesi göz önünde bulundurulmuştur. Risaletü’n-nushiyye dinleyici ve okuyucu merkezli bir eser olduğundan öğrenciye görelik ilkesi işlenmiştir. Yunus Emre öncelikle insandaki olumsuz özelliklerden öfkenin panzehiri olarak sabrı öne çıkarır. Öfke düşünmeden, sonuçları hesap etmeden hızlıca, alelacele harekete geçer. Öfke kolay iken sabır çok zordur. Öfkenin sonuçları yıkıcı iken sabrınki ödüllendiricidir. Büyüklerin yolu ve emaneti olan sabır eğitimi, yaparak-yaşayarak öğrenilir. Bu şekilde eğitimde yaparak- yaşayarak öğrenme ilkesi üzerinde durulur. Sabır eğitimi bireyi düzeltir, geliştirir ve yüceltir. Bu durum, Türk Milli Eğitim Sistemi’nin genel amaçları arasında yer alan kişilik gelişimine uygundur. Özümsenerek ve içselleştirilerek etkin kılınan sabırla; karşıtı acelecilik, tahammülsüzlük ve öfke kontrol altına alınmış olur.
ÖZET "Miskîn" kelimesi, geçmişten günümüze kadar uzanan çizgide olumsuz bir kavram alanına sahip bir kelime olarak karşımıza çıkmaktadır. Buna bağlı olarak da söz konusu kelime, dilde ve yaşamda kendisine ancak "karşıt" bir noktada yer bulabilmektedir. İlk planda olumsuz çağrışımlar yapan "miskîn" kelimesi, daha farklı bir bakış açısından bakıldığında ise olumlu olarak algılanmaya ve değerlendirilmeye imkân verecek bir mahiyette karşımıza çıkmaktadır. Algılayıştaki bu farklılık, söz konusu kelimenin işaret ettiği "hareketsizlik/durağanlık" durumunun insanın fiziksel ya da ruhsal yönlerinden hangisiyle alakalı olarak ortaya çıktığıyla çok yakından ilgilidir. Nitekim insanın fiziki yönüyle ilgili olarak karşımıza çıktığında olumsuz bir değere sahip olan "miskîn" kelimesi, ruhsal yönüyle ilgili olduğu durumlarda ise olumsuz değerinden sıyrılarak olumlu bir değer yüklenmektedir. Yûnus Dîvânı'nda ise "miskîn" kelimesi, bazen sözlük anlamına sadık bir kullanımla karşımıza çıkmakta iken genelde ise kelime anlamını aşan ve onun çok ötesine geçen bir kullanım şekliyle karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu kelime, bu tarz kullanımlarda anlam ve değer açısından çok başka bir boyuta sıçramış durumdadır. Bu çalışmada, yüzeysel bir bakış açısıyla bakıldığında olumsuz çağrışım değerlerine sahip olan "miskîn" kelimesinin arka plandaki anlam ve değeri sorgulanmıştır. Bu yapılırken de şiirlerinde kendisini sık sık "miskîn" sıfatıyla nitelendiren Yûnus Emre'nin şiirleri esas alınmış ve onun gerçek ve tasavvufî kimliğiyle söz konusu kelimenin çağrışım değerleri arasındaki muhtemel ilgi ve ilişkiler üzerinde durulmuştur.
Paradigma Akademi Yayınları, 2021
Kadim medeniyetimizin inşasına ve tekâmülüne katkı sağlayan isimlerden biri de Yunus Emre’dir. O, şiirleriyle bir taraftan insanları iyiye, güzele davet ederken diğer taraftan Türkçenin yazı dili olarak gelişimine hizmet etmiştir. Geriye dönüp bakıldığında, kültür ve medeniyetimize sanat, mimari, bilim, felsefe vb. alanlarda katkı sağlayan pek çok bilim insanı, sanatçı, düşünür, tarihçi, ozan arasından Yunus’u ayıran en belirgin özellik, Türkçe hassasiyeti ve bu konuda kazandığı zafer olmuştur. Bugüne kadar Türk edebiyatının pek çok mensubu Yunus’u konu alan edebî ürünler ortaya koymuş, onun yaşayış tarzını ve felsefesini kendince yorumlamıştır. Elinizdeki bu çalışma âşık şiirinden tekke şiirine, divan şiirinden günümüz şiirine kadar geniş bir alanda manzumeler kaleme almış şairlerin Yunus Emre’ye adadığı şiirleri kapsamaktadır. Vefatının 700. yıl dönümü olması münasebetiyle UNESCO, 2021 yılındaki anma programlarının arasına Yunus Emre’yi de almıştır. Cumhurbaşkanlığımız da bu seneyi “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan etmiştir. Böylesine önemli bir yılda yayımlanan bu eserin, Yunus Emre çalışmalarına katkı sağlayacağı ümidini taşımaktayız.
Nesh meselesini detaylı bir şekilde anlatıp günümüzde ise hakikatı örtmek için söylenen lakırtılara karşı güzel bir cevap taşıyor.
2022
Bugün sohbet bizüm oldı bize bizüm diyen gelsün İçürdi 'ışk bize şehdin nûş eyleyüp yudan gelsün (Yunus Emre, g.230/1) Öz Tasavvufi litertürde çok derin anlamları olan sohbet, genel anlamıyla 'kısa süre de olsa birlikte olmak anlamında Arapça bir sözcüktür. Genel olarak ise 'arkadaşlık edip ünsiyet kurmak, bedenle ya da gönülle uzun süre beraberlik hali, dinî veya dünyevî konuların konuşulduğu toplantı' gibi manalarda kullanılır. Tasavvufta sohbetin ayrı bir yeri ve önemi vardır. Yaygın olarak, şeyhin ya da âlimin sözlerini dinlemek üzere düzenlenen toplantılara sohbet denir. Bundan dolayı özellikle mutasavvıf şairler eserlerinde sohbetin adabına ve önemine yönelik ifadelere sık yer vermişlerdir. Yunus Emre de şiirlerinde sohbet'e ve sohbetin önemi ve işlevine yönelik duygu ve düşüncelerine sıklıkla yer vermiştir. Bu çalışmada Yunus Emre'nin şiirlerinde yer alan sohbet metaforu detaylı olarak incelenmeye çalışılmıştır.
Dil ve Edebiyat Dergisi, Yunus Emre Özel Sayısı, 2021
2022
Dos. Dr. Səriyyə Gündoğdu AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Dos. Dr. Səadət Şıxıyeva AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Dos. Dr. Vüqar Məmmədov AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Dos. Dr. Barat Osmanova AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Dos. Dr. Rəşid Quliyev AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Emiliya Xəlilova AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Xanım Abdullayeva AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Humay Məmmədova AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Aytən Tağıyeva AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Arzu Dadaşova AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Dilbər Hüseyinli AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan) Hülya Aslanova AMEA akad. Z.Bünyadov adına Şərqşünaslıq İnstitutu (Azərbaycan)
Dil, geçmişten günümüze iç ya da dış etkenlerden dolayı sürekli değişip gelişen bir olgudur. Bu değişim, dilin ölçünlü yapısında hızlı bir şekilde gerçekleşirken o dilin ağızlarında ise daha yavaş gerçekleşmektedir. Bazen ölçünlü dilde kabul gören herhangi bir dil ögesi ağızlarda da yer edinebilmekte, ancak daha önceki ögenin yerini tamamıyla alamamaktadır. Yani dil kullanıcısı zihninde yer alan eski ögelere de konuşmasında her fırsatta yer verebilmektedir. Bu yönüyle bir dilin tarihî dönemleriyle olan bağlantısı ağızlarda daha net biçimde yer almaktadır. Aşağıdaki tümcelerde yer alan sındı ve soku (daşı) sözcükleri ölçünlü dilde olmayan ve Afyonkarahisar ağızlarında kullanılmaya devam eden eskicil ögelerdir. (a) (…) hē ondan sōna meselā ônceden sındı denirdi şindi ne §o sosyeteleşdî ma¢asa döndü. (Uysal, 2012, s. 249) (b) (…) meselā dibek de esas öz türkce şey §olara¢ so¢u daşı geçer bizde, dibek sōnadan meselā.
Yunus Emre, 2019
Yunus Emre'nin hayatına dair birincil kaynaklar üzerinden en sağlıklı en temiz bilgilerle hayatı. Doğum tarihi, doğduğu yer, ailesi, soyu, eğitimi, mesleği, mürşidi, mezar ve türbesi hakkında en sağlam kaynaklar üzerinden yapılan araştırmalar broşür halinde yayınlandı. Bu broşür, 2019'da basılı yayınlanan kopyanın 2024 güncellenmiş kopyasıdır.
Mavi Atlas, 2017
Genelde İslâm kültür ve medeniyetinin özelde ise Türk-İslâm edebiyatının meşhur isimlerinin başında Yûnus Emre gelir. Kuşkusuz ki onun bu şöhreti öncelikle dinî-tasavvufî birikimini her kesimden insanın gönlünü fethedecek bir samimiyetle anlatabilmesinden, daha sonra da sözlerini coşkun bir lirizm ve arı bir Türkçeyle söyleyebilmesinden kaynaklanır. Bundan dolayı onun şiirleri, hem yaşadığı dönemde hem de sonraki asırlarda pek çok kişiyi derinden etkilemiş; bu şiirleri okuyanlar Yûnus Emre'nin duygu ve düşünce dünyasıyla hemhâl olmak için ciddi çabalar sarf etmişlerdir. Bu çalışma, Yûnus Emre Dîvânı'nda yer alan "benem" redifli bir gazelin çoğulcu yaklaşımla tahliline yöneliktir. Çalışma iki ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, dinî-edebî metinleri incelerken kullanılan klâsik ve modern yöntemlerin birbirleriyle olan ilişkisinden ve çoğulcu yaklaşımın bu yöntemler arasındaki yerinden bahsedilmiştir. İkinci bölüm, ilgili gazelin "toplumu, şairi, okuru ve metni" öne çıkaran yöntemlerden yararlanarak ve bunların bir sentezini oluşturarak yapılan incelemesini içermektedir. Bu çalışmayla ilim ve irfan geleneğimizin köşe taşlarından biri olan Yûnus Emre'yi, yine onun bir şiiriyle daha iyi anlamak amaçlanmış; bu amaca ulaşmak için de klâsik ve modern tahlil yöntemlerinin verilerinden hareket edilmiştir.
Vakıf İnsanı Prof. Dr. Hikmet Özdemir Armağanı, 2019
Yunus, gönülleri birleştirmeye, gönül yapmaya gelmiş bir sufidir. Ona göre Cenâb-ı Hak gönüle tecelli edeceği için gönülleri imar etmek gerekir. Bundan dolayı, o, gönlü Hakk'ın tecellisine mazhar olacak bir olgunluğa eriştirmenin yollarını insanlara öğretmek için çalışmıştır. Ona göre hastalar yoklanıp gönüller alınmalı, sıkıntıda olanlar, düşkünler ayağa kaldırılmalıdır.
Dil Araştırmaları, 2021
Kategorik değerleri veya anlamlı-görevli birim olup olmadıkları hala evrensel düzeyde tartışmalı olan zarflar, Türklük bilimi araştırmalarında yer-yön zarfları, katlama/sayma zarfları, sıklık/zaman zarfları, pekiştirme zarfları ve miktar/derecelendirme zarfları gibi alt tanımlamalara tabi tutulmaktadır. Bu tanımlamalar içerisinde miktar zarfları; fiilleri, sıfatları veya kendi kategorisinde bulunan zarfları azlık-çokluk ve bazı hallerde üstünlük yönünden işaretleyen ve Türk dilinde sınırlı sayıda birimlere sahip niceleyicilerdir. Bugüne kadar yapılan Eski Türkçe gramer çalışmalarında yer verilmeyen, bazı metin neşirlerinde yirmiye yakın örneği tespit edilen ärtä formu da bu niteleyicilerden biridir. Ancak bu form, bugüne kadar yapılan çalışmaların bazılarında, tarihsel Türk diline ait çeşitli metinlerde sıkça rastlanılan ertä formuyla çeşitli sebeplerden dolayı karıştırılmış veya ayırt edilememiştir. Bu çalışmada, farklı etimolojilere ve semantik alanlara sahip olan bu iki form tekrar ele alınarak sahip oldukları farklı gramerleşme süreçleri değerlendirilecektir. Daha özelde, literatürde ele alınmamış olan ärtä, tespit edilen bütün örnekleriyle ayrıntılı bir şekilde ele alınarak hem kategorik değerleri hem de gramerleşme süreçleri incelenecektir. Bu çerçevede Eski Türkçe döneminde görülen ortak kökene sahip bazı miktar niteleyicilerinin formlarından hareketle, Türk dilinin miktar niteleyici tipolojisi hakkında bazı sonuçlara ulaşılmaya çalışılacaktır.
2021
Türk yazı dilinin Anadolu coğrafyasındaki dirilişine öncülük eden Yunus Emre, aynı zamanda tasavvuf düşüncesinin Türkçe sesi olmuştur. Onun şiirleri söz cephesinde arı, mana cephesinde derin bir görünüm arz eder. Mesnevi tarzında kaleme aldığı Risaletü’n-Nushiyye’si ile aruz ve hece vezniyle yazdığı şiirleri içeren Divan’ı, Yunus’un engin duyuşunun, zengin gönül dünyasının ürünüdür. Pek çoğu gazel tarzında olmakla birlikte mesnevi nazım türünün örneklerini de içeren Divan’da, yer yer hece vezniyle söylenmiş ilahilere de rastlanır. Gazel türünün bir özelliği olarak son beyitte şairin adının zikredilmesi, Divan’da bulunan şiirlerin büyük kısmında Yunus’un zatıyla ilgili ifadelerin geçmesini sağlamıştır. Bu ifadelerde şair, doğrudan adıyla ya da adını niteleyen değişik sıfatlarla kendisini tanımlamaktadır. ‘Miskin’, ‘biçare’, ‘âşık’, ‘fakir’, ‘zayıf’ vb. şeklinde şahsını tarif eden Yunus Emre, tutumunu İlk adum Yûnus’ıdı adumı ‘âşık dakdum / Terk itdüm ud u edeb şöyle haber bırakdum beytiyle bizzat dile getirmiştir. Ayrıca öznesi Yunus olan sıfat mahiyetindeki sözcüklerin yüklem görevi üstlendiği ifadeleri de mevcuttur. Yûnus Emrem ‘ışkludur eksiklüdür miskîndür / Her kim yimez mahrûmdur honını Muhammed’ün böylesi beyitlerdendir. Bildirimizde Mustafa Tatcı yayını esas alınarak Yunus Emre’nin şiirleri taranacak, onun kendi adını anarken kullandığı sıfatlar belirlenip sınıflandırıldıktan sonra şahsını nasıl tarif ettiği sorusuna cevap aranacaktır. Yunus Emre’nin benliğini tevazu odaklı olarak takdimi, tasavvuf düşüncesi yanında Eski Uygur metinlerini kaleme alan yazıcıların üslubuyla benzeşmesi açısından da değerlendirilecektir. Bu doğrultuda Türk yazın kültürünün devamlılığı hususuna özellikle dikkat çekilecektir.
Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2021
Büyük sanatçılar ve düşün insanları genellikle büyük değişim ve dönüşümlerin yaşandığı kaos dönemlerinde ortaya çıkarlar. Yunus Emre de Anadolu’da böylesi değişim dönüşümlerin yaşandığı bir dönemde yaşamış ve halkın anlayabileceği sade bir dille söylediği şiirleriyle Anadolu halkının gönlünde taht kurmuştur. Türk kültür ve sanat hayatındaki ağırlığına karşın Türk sinemasının Yunus Emre’ye hak ettiği değeri verdiğini söylemek zordur. Bu çalışmada Yunus Emre’yi konu alan uzun metraj filmler incelenmiştir. Yapılan inceleme neticesinde başlangıcından bu yana Türk sinemasında doğrudan Yunus Emre’nin hayatını konu alan dört uzun metraj filmin çekildiği, bu filmlerin olay örgüsü ve anlatı yapısı olarak büyük ölçüde birbirlerine benzedikleri; merak öğesini tetikleyecek, heyecan hissi uyandıracak bir anlatı yapısına sahip olmadıkları; olay örgülerinin seyirciyi içerisinde çekecek şekilde örülemediği., dramatik yönlerinin zayıf olduğu, karakterlerin çoğu zaman yapay kaldığı dolayısıyla Yunus ...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.