Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
Turizm sektörü giderek gelişen bir sektör olmakla birlikte, birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Yatırımlar daha çok yeni tesislerin kurulması ve daha çok kişinin istihdam edilmesi şeklinde olmaktadır. Ancak istihdamla birlikte ve turizm sektöründeki esnek çalışma biçimleriyle, çalışanların çalışma koşulları göz ardı edilmekte, bu da çalışanların verimliliğini düşürmekte, iş kazası ve meslek hastalıkları riski artmakta ve işletmelerin amaçladığı hizmetlerin sağlanması da zorlaşmaktadır.
Düzgün iş bağlamında turizm sektöründeki çalışma koşullarının konu edinildiği bu çalışmada amaçlanan; turizm sektöründe faaliyet gösteren bir işletmede çalışma koşullarının düzgün iş kriterleri açısından uygunluğunun belirlenmesidir. Yöntem: Çalışmanın yöntemi betimsel modeldir. Veri toplamak için anket çalışması kullanılmıştır. Anket yirmi altı sorudan oluşmaktadır. Çalışma, Alanya'da bir şirkete bağlı dört farklı beş yıldızlı otelde gerçekleştirilmiştir ve anket soruları otellerde farklı birimlerde çalışan yüz yirmi kişiye yönlendirilmiştir. Bulgular: Çalışma neticesinde; söz konusu otel işletmesinde düzgün iş kriterlerinin büyük ölçüde uygulanmadığı ve düzgün iş açıklarının bulunduğu tespit edilmiştir. Anahtar kelimeler: Düzgün iş, turizm sektörü, çalışma koşulları Bilgilendirme: Bu çalışmanın özet hali, 12 Mayıs 2018 tarihinde Uluslararası Sosyal Bilimler ve İnovasyon Kongresi'nde bildiri olarak sunulmuştur. AN INVESTIGATION ON WORKING CONDITIONS IN THE TOURISM SECTOR IN THE CONTEXT OF "DECENT WORK" In this work, which deals with working conditions in the tourism sector in the context of "decent work", is to determine the suitability of working conditions in a business operating in the tourism sector in terms of "decent work" criteria. Method The method of study is descriptive model. Survey study has been used to collect the data. The questionnaire consists of twenty-six questions. The study has been conducted in four different five-star hotels affiliated to a companies in Alanya, and survey questionnaires have been directed to one hundred twenty people working in different units in the hotels. Results As a result of the study; it has been found that "decent work" criteria are not applied to a large extent in the hotel business, and there are "decent work" vacancies.
Yönetim Bilimleri Dergisi, 2020
Keyif alınarak yapılan bir iş, gerçekten de kişinin işle bütünleşmesini sağlamakta ve doyumla sonuçlanmakta mıdır? Kişinin yaptığı işten doyum elde etmesinde bu süreç içinde akış yaşaması ve/veya kendini işine vermesi ve işle bütünleşmesi etkili midir? Bu sayede yapılan bir iş için optimal bir deneyim yaşanıp yaşanmadığı söylenebilir mi? Yapılan bu çalışma ile tüm bu sorulara cevap aranmaktadır. Çalışanlar bir işi yaparken yaptığı işe yoğunlaşmakta ve bu işten de derin bir haz duymaktadır. Bu derin haz duygusu, sarmalanma ve içsel motivasyon ile birlikte gerçekleşmekte ve kişinin doruk bir deneyim yaşamasını sağlamaktadır. Bu deneyimi yaşayan kişi ise kendini işine adamakta ve işinden haz almaktadır. Bu da iş doyumu ile sonuçlanarak, örgüt verimliliğine pozitif katkı sağlamaktadır. Diğer taraftan mevcut çalışma aynı zamanda, işte yaşanan akış deneyimi, işle bütünleşme ve iş doyumu arasındaki ilişkinin belirlenmesine yönelik bir model de önermektedir. 259 turizm çalışanı ile birlikte araştırma modeli test edilmiştir. Araştırma örneklemini, Kuşadası’nda faaliyet gösteren 4 ve 5 yıldızlı konaklama işletmeleri çalışanları oluşturmaktadır. Araştırmanın analiz sürecinde, SPSS veri analiz programı ile frekans analizi, güvenirlik analizi, açımlayıcı (keşfedici) faktör analizi, LISREL programı ile de doğrulayıcı faktör analizi yapılmıştır. Araştırma sonuçlarına göre, çalışanların içsel motivasyon, haz ve sarmalanma alt boyutlarıyla işte akış deneyimi gerçekleşmekte, bu da işle bütünleşmeyi ve işle bütünleşme de iş doyumunu anlamlı ve pozitif yönde etkilemektedir. Çalışmanın bazı sınırlılıkları bulunmaktadır. İşle bütünleşmenin bu çalışma kapsamında, Schaufeli ve Bakker (2003) tarafından geliştirilen UWES ölçeğinin kısa versiyonu ile ölçülmüş olmasıdır. Yine, bütünleşme ve sarmalanma kavramlarının ayrı yapılar olup olmadığı, sarmalanmanın boyut mu sonuç mu olduğu, odaklanılmış dikkat ile sarmalanma kavramlarının farklı yapılar olup olmadığı da araştırılması gereken konulardır. Tüm bu bulgular, ilgili literatür kapsamında değerlendirilip tartışılmış ve buradan yola çıkılarak, gelecek çalışmalar için önerilerde bulunulmuştur.
iibf.sdu.edu.tr
Bu araştırmanın amacı, turizm sektöründeki işletmelerin iş etiğine ilişkin uygulamalarının, üniversite düzeyinde turizm eğitimi alan öğrencilerin çalışacakları işletme tercihlerindeki önem derecesini belirleyebilmektir. Bu kapsamda, Türkiye'de lisans düzeyinde turizm eğitimi programlarına kayıtlı 1088 öğrenciye anket uygulanmıştır. Elde edilen veriler, frekans, yüzde, aritmetik ortalama, standart sapma, faktör analizi, bağımsız örneklemler için t testi, ANOVA, ve Tukey testleri kullanılarak çözümlenmiştir. Araştırma sonuçlarına göre, işletmelerin iş etiğine ilişkin uygulamalarının, öğrencilerin çalışmak için tercih edecekleri işletmeleri seçmede çok/tamamen önemli olduğu ve bu önem düzeyinin, öğrencilerin, cinsiyetleri, sektör tecrübelerinin olup olmama durumu ve devam etmekte oldukları sınıflara göre de farklılıklar gösterdiği belirlenmiştir.
Felsefi bir disiplin olan etik, insan eylemlerini konu alır. Meslek etiği ise insanların mesleklerini icra ederken onların davranışlarına yön veren, rehberlik eden kurallar, standartlar ilkeler bütünü olarak tanımlanmaktadır. Dolayısıyla hizmet unsurunun ön plana çıktığı turizm faaliyetlerinde etik kavramı temel bir konudur. Ayrıca turizm işletmelerinin etkin ve verimli olabilmesi için yönetici ve işgörenlerin görev ve davranışlarını etik ilkeler doğrultusunda düzenlemeleri esastır. Bu kapsamda aratırmanın amacı, turizm iletmelerinde yönetici ve igören etik davranılarının, stajyer örenci gözüyle deerlendirilmesi olarak belirlenmitir. Bu amacın gerçekleşebilmesi için 01.10.2014 15.12.2014 tarihleri arası Gaziantep’te Turizm ve Otelcilik Meslek Yüksekokulu ile Gaziantep Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları bölümüne kayıtlı 308 örenciye anket uygulanmıtır. Sonuç olarak ise stajyer öğrencilerin gözüyle, yönetici ve işgören etik davranışlarının, istatiksel olarak anlamlı bir farklılık gösterdiği tespit edilmiştir.
Dünyada ve ülkemizde turizm hareketlerine katılım giderek artmaktadır. Deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepte ki değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle uluslararası turizm pazarında rekabet etme modası geçmiştir. Bu nedenle egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, sağlık turizmi- termal turizm, kırsal turizm türleri önem kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda insanlar dinlenme ve tatil dönemlerinde sağlıklarını önplanda tutmaya başlamıştır. Kaplıca, ılıca, deniz ve dağ kürlerinin uygulandığı merkezlerde dinlenerek tedavi görme, sağlıklı kalma giderek yaygınlaşmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından özel bir önemi olan sağlık turizmi bir takım hastalıkların tedavi edilmesi için, içilen banyosu yapılan, çamuru sürülebilen, sıcak-soğuk madensel suları kullanılan bir turizm türü olarak tanımlanmaktadır. Sağlık turizmi içinde değerlendirilen termal turizm soğuk/sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve fiziksel tedavi amaçlı kullanım için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan turizm türüdür. Kaplıca, içme, deniz suları çamur gibi maddeleri kullanarak iklimden yararlanılarak, elektrikli veya diğer mekanik gereçlerle masaj ve beden eğitimi uygulamaları ile insan sağlığını korumak amacıyla doktor denetiminde tedavilerin yapıldığı tesisler sağlık tesisi olarak tanımlanmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Çünkü değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün ayrıcalıklarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. İzmir kıyı özellikleri, yılın bütün aylarında turizme olanak sağlayan iklimi ve tarihi-kültürel zenginliklerinin yanısıra termal kaynakları ile önemli bir potansiyele sahiptir. İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle Çeşme termal bölgesi, coğrafi konumu, ulaşım olanakları, kıyı-plaj özellikleri, iklimi ile İzmir’de ve Türkiye’de sağlık turizminde söz sahibi olabilecek güçlü bir potansiyele sahiptir. Dünyada ve ülkemizde turizm hareketlerine katılım giderek artmaktadır. Deniz-kum-güneşe dayanan kıyı turizmi önemini devam ettirmekle birlikte son yıllarda turistik talepte ki değişmeler dikkat çekici boyut kazanmaktadır. Tatil-turizm kavramına ilişkin çekiciliklere ya da turistik ürünlere her geçen gün yenisi eklenmekte ve uluslararası turizm pazarındaki rekabet hızlanmaktadır. Özellikle tek tip turistik ürünlerle uluslararası turizm pazarında rekabet etme modası geçmiştir. Bu nedenle egzotik, doğal ve kültürel çekiciliklere sahip mekanlar, termal merkezler, yaylalar, korunan alanlar ilgi çekerken, ekoturizm, sağlık turizmi- termal turizm, kırsal turizm türleri önem kazanmaya başlamıştır. Son yıllarda insanlar dinlenme ve tatil dönemlerinde sağlıklarını önplanda tutmaya başlamıştır. Kaplıca, ılıca, deniz ve dağ kürlerinin uygulandığı merkezlerde dinlenerek tedavi görme, sağlıklı kalma giderek yaygınlaşmaktadır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından özel bir önemi olan sağlık turizmi bir takım hastalıkların tedavi edilmesi için, içilen banyosu yapılan, çamuru sürülebilen, sıcak-soğuk madensel suları kullanılan bir turizm türü olarak tanımlanmaktadır. Sağlık turizmi içinde değerlendirilen termal turizm soğuk/sıcak mineralli suların sağlık amacıyla içme ve fiziksel tedavi amaçlı kullanım için turistlerin ulaşım, konaklama, ağırlama gereksinimlerinin karşılanmasını sağlayan turizm türüdür. Kaplıca, içme, deniz suları çamur gibi maddeleri kullanarak iklimden yararlanılarak, elektrikli veya diğer mekanik gereçlerle masaj ve beden eğitimi uygulamaları ile insan sağlığını korumak amacıyla doktor denetiminde tedavilerin yapıldığı tesisler sağlık tesisi olarak tanımlanmaktadır. Üç tarafı denizlerle çevrili ve uzun kıyı bandında farklı iklim bölgelerine sahip ülkemizin kıyı ve kültür turizmi çekicilikleri yanında termal kaynaklar bakımından büyük bir potansiyel sunduğu, hatta kaynak zenginliği bakımından dünyanın ilk on ülkesi içinde yer aldığı bilinmektedir. Özellikle termal sularımızın, debi ve sıcaklıkları, fiziksel-kimyasal özellikleri diğer bir deyişle nitelikleri bakımından Avrupa’daki kaynaklardan üstün özelliklere sahip olduğu ileri sürülmektedir. Doğal zenginliklerden tedavi edici özelliği olan termal ve içme suları bir çok Avrupa ülkesinin iç ve dış turizminde önemli yer tutmaktadır. Çünkü değişen tüketici kalıpları, yaşlanan Avrupa nüfusu, kıyı turizminin mevsimlik olma özelliğine karşın termal turizmin yılın tüm aylarında uygulanabilir olması, konaklama ya da tedavi-kür süresinin (21 gün) uzun olması, kimyasal ve yapay ilaçlardan kaçış olarak alternatif tedavi yöntemlerinden biri olan termal sulara ilginin giderek artması bu turizm türünün ayrıcalıklarını oluşturmakta ve geliştirilmesi için temel dayanakları oluşturmaktadır. İçinde yaşadığımız Ege Bölgesi ve İzmir ise ülkemizin antik dönemden buyana varlığı bilinen en zengin termal kaynaklarına sahiptir. İzmir kıyı özellikleri, yılın bütün aylarında turizme olanak sağlayan iklimi ve tarihi-kültürel zenginliklerinin yanısıra termal kaynakları ile önemli bir potansiyele sahiptir. İzmir’in termal kaynakları kent merkezinde Balçova, güneyde Seferihisar, batıda Çeşme, Urla, kuzeyde Dikili, Bergama ilçelerinde yoğunlaşmaktadır. Özellikle Çeşme termal bölgesi, coğrafi konumu, ulaşım olanakları, kıyı-plaj özellikleri, iklimi ile İzmir’de ve Türkiye’de sağlık turizminde söz sahibi olabilecek güçlü bir potansiyele sahiptir.
Ürünlerin geri kazanımı; çevresel kaygılar, firmaların sorumlulukluklarının artması, sürdürülebilir gelişme, daha az malzeme ve kaynak tüketimi açılarından oldukça yaygın hale gelmektedir ve gelecekte de öneminin artması beklenmektedir. Ürünlerin geri almanın ve ürün geri kazanımının sistematik bir şekli olan ve "tüketim noktasından orijin noktasına doğru olan tüm ürün ve bilgi akışlarının yönetimi süreci" olarak tanımlanabilecek tersine lojistik de, tedarik zinciri süreçlerinden biri olarak literatürde yerini almıştır. Bu çalışmada, tersine lojistik sitemi, kavramlar ve sitemin işleyişi ele alınmaktadır.
2016
Özet Bireyler çalışma yaşamları ve çalışma dışı yaşamlarında aileleri, arkadaşları, akrabaları ve dolayısıyla toplumla sürekli ilişki halindedir. Ancak, bu ilişkiler içerisinde en önemlileri aile ve iş yaşamları olmaktadır. Bu nedenle, iş ve aile ile ilgili roller bireyin hayatı boyunca üstlendiği en önemli roller olmakla birlikte çoğunlukla bu iki rol birbiriyle çatışabilmektedir. Bu yüzden bireylerin iş-aile ve aile-iş çatışmaları yaşamaları sosyal ve iş yaşamlarını etkilemektedir. Bireyin kendi hayatı üzerindeki pozitif düşüncesi olarak tanımlanan yaşam tatmini ise, iş-aile ve aile-iş çatışmalarından doğrudan etkilenmektedir. Turizm sektörünün çalışma koşulları nedeniyle, çalışanları diğer sektörlere göre daha şiddetli iş-aile ve aile-iş çatışmaları yaşayabilmektedir. Örneğin, çalışanlara aşırı sorumluluk yüklenmesi, sektörün aralıksız hizmet vermesi ve kendine özgü vardiyalı çalışma koşulları bu çatışmayı daha da arttırmaktadır. Bu bağlamda, iş-aile ve aile-iş çatışması yaşayan turizm çalışanlarının içinde bulunduğu psikolojik durumdan dolayı yaşam tatmini de azalabilmektedir. Bu çalışmada da, turizm sektöründe çalışanların iş-aile ve aile-iş çatışmaları ve yaşam tatmini arasındaki ilişkinin ortaya konulması amaçlanmış olup, bu doğrultuda Türkiye'de turizm sektöründe önemli yeri olan Bodrum'da bulunan 5 yıldızlı bir otelde bir alan araştırması yapılacaktır. Söz konusu olan araştırma ise, konuyla ilgili güvenirliği kanıtlanmış ölçekten oluşan anketler ile gerçekleştirilecektir. Böylece, anketlerden elde edilecek bulgular çerçevesinde turizm çalışanlarının iş-aile aile-iş çatışmaları ve yaşam tatmini düzeyleri arasındaki ilişki belirlenecektir. Anahtar Kelimeler: Aile çatışması, iş çatışması, yaşam tatmini, turizm çalışanları Abstract People are in constant relationship with their families, friends, relatives, and thus, with the community in their working lives and non-working lives. However, the most important of these relationships is the one with the family and in the work life. For this reason, in spite of the fact that the roles related with the work and family are the most important roles undertaken throughout one's life, mostly, these two roles may contradict with each other. For this reason, people's experiencing job-family and family-job conflicts may affect their social and working lives. The person's life satisfaction defined as his or her positive thought of his or her own life, however, is directly affected by the job-family and family-job conflicts. Due to the operating conditions of the tourism sector, its employees may experience more severe job-family and family-job conflicts compared to other sectors. For example, loading excessive responsibility on the employees, the industry's continuous service and its unique shift work conditions further increases this conflict. In this context, life satisfaction may also decrease because of the psychological situation of the tourism employees who are experiencing family-job conflict. In this study, it has been aimed to put forward the correlation between the job-family and family-job conflicts of the employees working in the tourism sector, and in line with this, a site survey will be done in a 5-star hotel in Bodrum which has an important place in the tourism industry in Turkey. The research in question, however, will be realized with surveys consisting of reliability proven scales with respect to
KARADENİZ EKONOMİK İŞBİRLİĞİ KAPSAMINDA TURİZM SEKTÖRÜNE YÖNELİK YAPILAN ÇALIŞMALARIN İNCELENMESİ, 2019
After the Second World War, there has been a significant increase in the income of individuals worldwide. The increase in income has proportionally brought about more work, tiring working conditions and the fatigue of the working life. These factors along with ecological components, employees’ need for rest, the spread of mass media, and the advancement of technology have been influential in the development of tourism. As a matter of fact, these developments have been growing and growing every year. The number of tourists has increased every year giving rise to increased international tourism revenues. Tourism movement on a world scale is in an ever increasing trend. According to the data of the World Tourism Organization (UNWTO), 673 million people participated in the tourism movement in 2000, while the said participation increased to 1.046 million in 2010. According to the estimates of the same Organization, the number of people participating in the tourism movement on a global scale will increase to 1.602 million in 2020. In parallel with this mobility, it has been estimated that approximately 2 trillion dollars of international tourism income will be generated in 2020 (www.unwto.org, 23.03.2011). The growth of tourism and the increase in the number of investments in tourism point to a growing employment potential. The choice of seasonal employment in many destinations of tourism offers opportunities especially for two groups in terms of job opportunities; women and young people. The aim of this study was to focus on employment and especially female employment in the tourism sector, which is an ever growing trend, called smokeless industry in economies of countries, and which is the * Bu çalışma Buhara’da düzenlenen INCSOS-2018-3. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresinde sözlü olarak sunulan bildirinin genişletilmiş hâlidir. ** Dr. Öğr. Üyesi, İstanbul Kültür Üniversitesi İşletmecilik MYO, E-posta: [email protected] 180 Hacer Neyir TEKELİ Turkish Studies - Social Sciences Volume 14 Issue 2, 2019 star of service sector. Problems in female employment and especially glass ceiling syndrome have been examined through literature review.
Öz Dünya nüfusunun yaklaşık %15'i engelli insanlardan oluşmaktadır (Dünya Engellilik Raporu, 2011: 1). Engelli nüfus oranın zamanla artacağı tahmin edilmektedir. Dünyada çeşitli zaman aralıklarıyla engellilere yönelik yasal düzenlemeler yapılmış ve yapılmakta olup, bu yasal düzenlemelerin ortak noktası tüm engelli insanların temel özgürlüklerden ve insan haklarından tam ve eşit bir şekilde faydalanmasını oluşturmaktadır. Turizm faaliyetlerinde bulunmak, toplumdaki tüm bireylerin faydalanması gereken bir haktır. Dolayısıyla herhangi bir engelinden dolayı seyahate çıkamayanların da turizme katılımının teşvik edilmesi önem arz etmektedir (Toskay, 1989: 158). Dünyada engellilere yönelik özel donanım ve hizmet gerektiren konaklama imkânları ve bu konuda yapılan çalışmalar oldukça az sayıdadır (Artar ve Karabacak, 2003: 18). Bu çalışma ile yapılan detaylı literatür taraması sonucunda dünyada ve Türkiye'de engelli turizmi ile ilgili yapılmış çalışmalar paylaşılarak daha sonraki yapılacak olan çalışmalara bir yön vermek amaçlanmaktadır. Abstract The world's population approximately 15% is composed of people with disabilities. The disabled population rate is estimated increase over time. In the world made legal arrangements for disabled and is carried out with various time, the common point of all the legal regulations have been full and equal benefit of people with disabilities from the fundamental freedoms and human rights. All individuals in society should benefit to tourism activities that is a right of people. Therefore, promoting the participation of those who can not trip tourism because of any obstacle is so important. In this regard in the world very few work done which requires special equipment and services for the disabled accommodation. As a result of this study, a detailed literature survey conducted on people with disabilities in tourism sector in the world and in Turkey, with this sharing studies are intended to provide direction to the work that will be done later. GĐRĐŞ Hızla globalleşen dünyada her geçen gün pek çok farklı sorun ele alınırken belki de insan hayatını kolaylaştırmak adına ele alınan sorunlardan en önemlisi engelli bireylerin yaşam kalitelerinin arttırılmasına yönelik olanlardır. Dünyada önemli bir azınlığı oluşturan engelli bireylerin de tıpkı sağlıklı bireyler gibi hiç bir ayrımcılığa maruz kalmadan yaşamlarını sürdürebilmeleri en önemli insan haklarından birisidir. Engelli olmak; hem bireysel, fiziksel ve medikal, hem de toplumsal sorunların sonuçlarını doğuran bir olgudur. Engelliliğin kendi doğasına has bir özellik olan çok boyutluluk ile her tarihsel döneme tekabül eden anlayış farklılıkları birlikte ele alındığında, engelliliğin " karmaşık ve çok boyutlu " bir olgu olduğu görülmektedir (Erdugan, 2010: 5). Đnsanların doğuştan veya sonradan hastalıklar, doğal afetler, yetersiz beslenme veya kazalar sonucu fiziksel, zihinsel ve sosyal yeteneklerini çeşitli derecelerde kaybetmesi nedeniyle engelli olması, yaşamsal aktivitelerini sürüdürebilmeleri için engel teşkil etmekte ve en önemlisi sosyal yaşamlarını sürdürmelerini zorlaştırıcı etki yaratmaktadır (
Yönetimde Etik Ve Turizm Uygulamaları, 2000
İnsan ilişkilerinin özellikle önemli olduğu turizm sektöründe etik konusu gün geçtikçe önem kazanmaktadır, çünkü etik dışı uygulamalar turizm işletmelerine bilhassa pazarlama, satış ve finans yönlerinden uzun vadeli ve kalıcı zararlar verebilmektedir. Yine müşteri odaklı hizmet sektöründe çalıştıkları için turizm işletmelerinin yöneticileri, diğer sektörlerde çalışan yöneticilere nazaran daha fazla etik karar verme durumunda kalabilmektedirler. Turizm yöneticileri artık sadece kar ençoklaması veya maliyetlerin azaltılması gibi klasik yönetim amaçlarının yanı sıra, işlerinde sürekli bir başarı sağlamak için faaliyetlerinde etik uygulamalara yer vermek, personeline etik eğitimi vererek organizasyonun genel etik kurallarının anlaşılmasını ve benimsenmesini sağlamak ve her çalışanın bu etik kurallar çerçevesinde davranmasını sağlamak gibi çalışmaları da yönetim amaçlarına katmalıdırlar. Yönetici ve çalışanlar için olaylar açık ve seçenekler belirli olunca etik kararlar vermek kolaydır. Fakat bilhassa turizm işletmelerinde genellikle karşılaşılan yetersiz bilgi, değişik görüş açıları, çatışan sorumluluklar gibi koşulların varlığında etik kararlar vermek zorlaşmaktadır. Bu çeşit verilmesi zor kararlarda, çalışanlar için işletme tarafından hazırlanmış olan etik yönetim ve kurallar kitapçığı, belirlenen etik olaylar ve örnekler yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra, çalışanlar için organizasyonun ihtiyaçlarına göre özel hazırlanmış etik davranışların değerlendirme faaliyetleri, yöneticiler tarafından etik karar verme modelinin kullanılması ve proje şeklinde başlatılan toplam etik yönetiminin organizasyon yönetim ilkelerinde yerini alması ile turizm işletmeleri çağımızın yönetim anlayışının gerektirdiği etik düzeye erişmeleri kolaylaşacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Türk Dünyasında Terim Çalışmaları - TDK (Editör: Ayşe İLKER), 2023
Türk Dünyasında Terim Çalışmaları, 2023
Lebib Yalkın Mevzuat Dergisi, 2017
ORGANİZASYON VE YÖNETİM BİLİMLERİ DERGİSİ, 2019
FRIEDRICH-EBERT-STIFTUNG, 2022
DEPREM VE KAHRAMANMARAŞ TURİZMİ ÇALIŞTAYI, 2024
III. KAORU ISHIKAWA BUSINESS ADMISNISTRATION and ECONOMY CONGRESS, 2018
TRAKYA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İKTİSAT ANABİLİM DALI YÜKSEK LİSANS TEZİ, 2019
International Journal of Commerce, Industry and Entrepreneurship Studies (UTISGAD), 2021
Uluslararası Tarım, Çevre ve Sağlık Kongresi, 2018