Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017
…
18 pages
1 file
Tarihte yanlis anlasilan ve yanlis degerlendirilen pek cok buyuk insan vardir. Bunlardan biri de Ibn Teymiyye‟dir. O, muhalifleri bir tarafa sevenleri tarafindan da yanlis anlatilan bir sahsiyettir. Sev-meyenleri Islam disi Ehl-i sunnet disi olarak gosterirken sevenleri de onun soylemedigi sozleri savunma-digi gorusleri ona mal etmege calismislardir. Burada sorun sudur: Acaba Ibn Teymiyye muhaliflerinin dedigi gibi gercekten Ehli sunnet cizgisi disina cikmis midir? Ehl-i sunnet cizgisi disina cikmissa Ehl-i sunnet disinda bulunan hangi guruptandir. Şii midir, Harici midir, Kaderi midir, Mutezile midir, Murcie midir? Halbuki o, hayati boyunca bu guruplarla mucadele etmis bir insandir. Oyle ise sorun bu degildir. Muhaliflerine gore asil sorun onun selef metodunu benimsemesidir. Bundan dolayi o Ehl-i sunnet disi cizgidedir. Taraflarin birbirlerini sucladigi bu karmasada su sorular sorulmalidir: Ehl-i sunnet nedir ve kimdir? Selef nedir ve kimdir? Selef metodu bid‟at metodu mudur. Bu fi...
Üniversite Yayınları, 2023
ÖZET İslam dinin altın çağı elbette kaynağının diri olduğu Hz. Muhammed'in yaşadığı çağdır. Ancak İslamî ilimlerin sayısında ve içeriğindeki çeşitliliğinin artması Hz. Peygamberin vefatından sonra dahili ve harici nedenlerden dolayı hız kazanmıştır. Başta Kur'an-ı Kerim'in kitap haline getirilmesi gibi çağımızda tabî bir olaymış gibi görünen birçok mevzu müslümanlar arasında tartışma konusu olmuştur. Tefsir ve Hadis ilimleri gibi metin ve rivayet odaklı disiplinler de ravi zincirine itimat gibi nedenlerden dolayı ilmi tartışmalar yaşanırken diğer yanda Fıkıh ve Kelam gibi güncel mevzuna içinde barındıran disiplinlerde bu tartışmaların şiddetleri artmaktadır. Nitekim Kelam ilminin başlıca konularından olan "Hilafet" konusundaki tartışmalar, Resulullah'ın vefat ettiği gün başlamıştır. Bunun sebebi Müslümanların birbirini çekememesi olarak yorumlamak önyargıdan öteye gitmemektedir. Zira insan birbirinden farklı, kültür ve çevreye maruz kalmış haliyle farklı düşünce yapılarına sahip organizmalar olmasının yanı sıra aklî melekelerinin gücü noktasında seviye farkı da yaşamaktadır. Bu kadar değişkenin olması da yanında ilmî tartışmaların gelmesine sebep vermiştir. İslamî ilimler arasında önemli bir yeri olan Kelam ilmi, Asr-ı Saadet'ten Yeni İlm-i Kelam dönemine kadar muhtevası açısından önemli değişiklikler yaşamıştır. Maksadı aynı olsa da konu ve metot değişimleri kimi paradigmaya sahip kimselerce eleştirilere tâbi tutulmuştur. Bu eleştirenlerden biri de İslam düşüncesinde önemli bir konumu olan Takiyüddin İbn Teymiyye'dir. Selefî metodu ile meşhur olmuş İbn Teymiyye Tasavvuf ve Felsefe âlimlerine pek çok eleştiride bulunduğu gibi Kelam âlimlerin de eleştirilerde bulunmuştur. Bu eleştirilerin yerli yersiz mi olduğunu yaşadığımız çağdan bir bakışla değerlendirmenin yetersiz olacağını düşünüyoruz. Bu sebeple asıl maksadımız İbn Teymiyye'nin eleştirilerini derleyerek, İbn Teymiyye'nin düşünce yapısını biraz da olsun anlamaya çalışmak olacaktır. ABSTRACT The Golden Age of Islam is undoubtedly the era during which the source of the religion was alive, the time of the Prophet Muhammad. However, the increase in the number and diversity of Islamic sciences accelerated after the Prophet's death due to internal and external factors. Many issues, such as the compilation of the Qur'an into a book, which may seem like a natural event in our time, were subjects of debate among Muslims. While the textual and narrative-focused disciplines like Tafsir and Hadith experienced scholarly disputes due to reasons such as trust in the chain of narrators, the intensity of these debates increased in disciplines that contained contemporary issues, such as Fiqh and Kalam. Indeed, the debates on "Caliphate," one of the main topics of the science of Kalam, began on the very day the Prophet passed away. To attribute this to mere jealousy among Muslims is nothing more than a prejudice. Humans are diverse organisms with different thought structures due to their exposure to various cultures and environments, and they also experience differences in the level of their intellectual faculties. The presence of so many variables has inevitably led to scholarly debates. The science of Kalam, which holds a significant place among Islamic sciences, has undergone important changes in its content from the Era of Happiness to the New Kalam period. Even though its purpose remained the same, the changes in subjects and methods were criticized by those with certain paradigms. One of these critics is Taqi al-Din Ibn Taymiyyah, who holds an important position in Islamic thought. Known for his Salafi method, Ibn Taymiyyah criticized many Sufi and philosophical scholars, as well as scholars of Kalam. We believe that it would be insufficient to evaluate whether these criticisms were justified or not from the perspective of our present time. Therefore, our main aim will be to compile Ibn Taymiyyah's criticisms and attempt to understand his way of thinking, even if only a little.
2004
Ibn Teymiyye, kelamcilar tarafindan ortak kabul gorerek benimsenen “iman tasdiktir” seklindeki tanima kapsamli elestiriler yoneltmistir. Bu makalenin konusunu, bu elestiriler ve bunlarin degerlendirilmesi olusturmaktadir. Bu cercevede, Ibn Teymiyye’nin iman tanimina elestirileri, imanin mahiyetiyle ilgili dusunceleri, iman-akil iliskisi ile ilgili gorusleri incelenmis ve buradan elde edilen veriler isiginda onun ozgun bir iman anlayisi ortaya koyup koymadigi ve dusuncelerinin tutarliligi tartisilmistir.
eskieserler.com
Özet Özgün ve eleştirel yaklaşımlarıyla İbn Teymiye'nin İslam düşüncesinde önemli bir yeri vardır. Kelâmî akılcılığın, Selefin yolundan ayrıldığını düşünen İbn Teymiye Selefin mezhebini canlandırmak için nassçı akılcılığı olabildiğince genişletmeye çalışmıştır. İbn Teymiye hariçten getirilen terminoloji, yöntem ve delillere tabi olma durumuna düşen dinî hüküm ve haberlerin zamanla az çok mahiyetlerini ve asliyetlerini kaybedeceği endişesini taşımaktadır. Diğer yandan Kur'an terminolojisiyle sınırlı bir akliliğin pratikteki imkanının önündeki güçlüğü gördüğü için de bu problemi aşmak maksadıyla yeni bir yöntem oluşturmuştur. Böylece İslam kelâmı ile nasslar arasında gördüğü mesafeyi kaldırmayı hedeflemiştir. İlk Selefîlerde bulunmayan tartışmacı ve tenkitçi üslûbu ile o, Selefiye'ye yeni bir yaklaşım tarzı ve usûl kazandırmıştır. Rasyonalist yöntemin spekülasyonlarını gereksiz ve güvenilmez olarak görmüştür ve yaklaşımlarına empirist bir tavır renk vermiştir. Biz bu makalede İbn Teymiye'nin kelâmcılara yönelttiği bazı eleştirileri ele alarak, onun yaklaşımlarının altında yatan zihniyeti ve onun yeni hareketinin karakterlerini analiz etmeye çalıştık.
2020
Abū Manṣūr Muḥammad al-Māturīdī was a scholar who used the reason while evaluating Islamic tradition. His masterpiece Ta’wīlâtu’l-Qur’ân was also formed by this understanding. This caused the perception that alMāturīdī was standing at a distance from Sufism. This might stem from the inability to reconcile the concept of asceticism or Sufism and his rationalistic perspective. The fact that the symbolic / ishārī interpretations of verses by Sufis were not seen in al-Māturīdī strengthened this perception. Al-Māturīdī made an ishārī interpretation in his book for only one verse, but he reached that conclusion through the reason as well. On the other hand, he narrated some statements in his Ta’wīlât which were very similar to Sufi statements. For example, he mentioned some of the Sufi statements regarding being rich or poor, being patient or grateful, staying away from the evil in order to train the nafs and have an edge with the sultans. When compared to some scholars such as Qushayr (d...
İslam İlim ve Düşünce Tarihinde Eleştiri Geleneği, İstanbul: Endülüs Yayınları, 2019
Giriş VII. yüzyılın ikinci yarısı ve VIII. yüzyılın ilk çeyreği, İslâm dünyasında üretilen bütün bilgi birikiminin yeniden okumaya tabi tutulduğu bir girişime sahne olur. Bu okumanın temel vurgusunu, söz konusu birikimi çevreleyen aklî ve naklî ilimlerin Kur'an, sünnet ve selefin ortaya koyduğu anlayışla bağdaşıp bağdaşmadığı temel tezi oluşturur. Bir başka deyişle, bu dönemde entelektüel ve dini hayatın temelini teşkil eden, fıkıh, kelam, tasavvuf, felsefe ve mantık gibi ilmî disiplinlere ait yöntemlerin, sahâbe, tâbiûn ve onları takip eden nesillerin/selefin yöntemiyle ne kadar örtüştüğü tartışması gündeme gelir.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by least two referees and scanned via a plagiarism software.
2019
Mahiyeti, ortaya cikisi, ilk olarak nasil ve hangi anlamlar cercevesinde kullanildigi gibi hususlarda yogun tartismalarin yasandigi Selefilik, son birkac asrin en fazla gundeme gelen konularindandir. Selefilik ile ilgili tartismalar bazen bu kavramin bir zihniyete mi yoksa mezhebe mi karsilik geldigi ile ilgili olarak yasanirken bazen de bu olgu, Islam dusunce tarihinde yer edinmis birtakim onemli isimlerle iliskili olarak gundeme getirilmektedir. Bu kavramla adi en sik anilan isim olarak ise karsimiza Ibn Teymiyye (o. 728/1328) cikmaktadir. Bu nedenle makalemizde Selefiligin teorisyeni ve en guclu temsilcisi olarak gorulen Ibn Teymiyye’nin eserlerinde Selefilik/Selefiyye kavraminin nasil ve hangi anlamlara karsilik gelecek sekilde kullanildigi mercek altina alinmistir. Bu kullanimdan hareketle Selefilik kavrami analiz edilirken konu ile yakindan ilgili ayni zamanda Ibn Teymiyye’nin kavram setinin en onemli yapitaslarindan biri olan selef kavrami da tartismaya dâhil edilerek konunun...
Journal of Analytic Divinity, 2019
Bu makale; Horasan bölgesinde teşekkül ederek İslâm'ın yayılmasını kendine bir görev telakki eden zühd menşeli Kerrâmiyye'nin kelâmî ve fıkhî meseleler hakkındaki görüşlerini serdetmektedir. İbadet ve taatle meşgul oldukları bilinen Kerrâmî önderlerin görüşlerini ortaya koyarken temel motivasyonlarının dini insanlar için kolay kılarak İslamiyet'in yayılışına katkı sağlamak olduğu bilinmektedir. Ancak teorik ve pratik hayata ilişkin ortaya koydukları bu görüşler sebebiyle kimi zaman müstakil bir mezhep hüviyetinde değerlendirilirken kimi zaman da farklı mezheplerin alt kolu olarak değerlendirilmiştir. Nitekim Şia ile mücadelesi ve Hanefî düşünceyle paralellik arz eden bazı görüşleri sebebiyle birtakım müelliflerce Ehl-i Sünnet addedilmiştir. Bununla beraber özellikle muamelat alanında ortaya koydukları görüşleriyle ise Ehl-i Sünnet düşüncesinden ayrılarak bid'at fırkalardan birisi kabul edilmiştir.
Ehl-i Sünnet’in ilk temsilcisi olarak kabul edilen Selef, içinde dinî metinleri anlama bakımından ehl-i re’y ve ehl-i hadis şeklinde iki eğilim barındırır. İlk zamanlardan itibaren bu iki anlayış arasında tartışmalar yaşanmıştır. İlerleyen süreçte ehl-i re’y, nasları anlama konusunda te’vili ve kelâm metodunu benimsemiştir. ehl-i hadisin içinden de metnin zahirini temel alan, lafızcı Selefîlik ortaya çıkmıştır. Ehl-i sünnet’in kelâmcıları olan Eş’arîler ve Mâtürîdîler ile Selefîler arasında da karşılıklı eleştiriler yaşanmıştır. Selefîler eleştirilerini genellikle felsefe, kelâm ve tasavvuf karşıtlığı üzerinden temellendirmişlerdir. Eş’arîler ve Mâtürîdîler ise teşbih ve tecsim merkezli eleştirilerde bulunmuşlardır. Selefîliğin siyâsî ve sosyal olayların da etkisi ile sistemleştirilmesi İbn Teymiyye (661/1263- 728/1328) ile başlatılmaktadır. Bu sebeple Selefîliğin teşekkülü açısından önemli bir ilahiyatçı olan İbn Teymiyye’nin görüşleri hem geçmişte hem de günümüzde çok eleştirilmiştir. İbn Teymiyye’yi eleştiren önemli âlimlerden biri de Alâüddin el-Buhârî’dir (779/1377-841/1438). O, İbn Teymiyye’nin ölümünden hemen sonra, fikirlerinin çok etkili olduğu bir dönemde İbn Teymiyye’nin fikirlerine itiraz etmiştir. Alâüddin el-Buhârî’nin hem İbn Teymiyye’ye yakın bir dönemde yaşaması, hem de Hanefî-Eş’arî anlayışa sahip olması onun İbn Teymiyye eleştirisini önemli kılmaktadır. Diğer taraftan Alâüddin el-Buhârî ve İbn Teymiyye, İbn Arabî eleştirisi yapan iki âlimdir. Bunlardan birinin diğerini eleştirmesi de eleştiri konularının ne olduğu hususunda merak uyandırmaktadır. Bu sebeple çalışmamızda Alâüddin el-Buhârî’nin İbn Teymiyye üzerinden Selefîlik eleştirisi yaptığı “Mülcimetü’l-Mücessime” isimli eserinde dile getirdiği eleştiriler ele alınacaktır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
İslami İlimler Dergisi, 2020
Usul İslam Araştırmaları, 2022
Araştıma Makalesi, 2024
BEÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Bitlis islamiyat dergisi, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2018
Birey ve Toplum Sosyal Bilimler Dergisi, 2019
Dinî Araştırmalar Dergisi, 2000
Abdülkâhir el-Bağdâdî’nin Kelâmî Düşüncesi, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2016
Osmanlı’da İbn Teymiyyeciliği Birgivî ÜzerinOsmanlı’da İlm-i Kelâm: Âlimler, Eserler, Meseleler, 2016
2017
Journal of International Social Research, 2020
Kader, 2017
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2017
İslam Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, 2015
The Journal of Academic Social Sciences, 2020