Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2017, Türk Kütüphaneciliği
…
19 pages
1 file
This study is the translation of the section "What, so what, now what" in the book titled "Evidence-based Librarianship: case studies and active learning exercises”. The translation of the section titled "Evidence-based librarianship Down Under: improving a nation's resource-sharing" in the same book was previously made again for the Journal of Turkish Librarianship. The authors of this section, Carla Brooks et al., previously worked for some administrative and technical departments of the Mardigian Library at the University of Michigan-Dearborn in the USA. With a teamwork and consultancy support launched in 2003, it was aimed to investigate the service quality of the Mardigian Library. The data obtained from students and faculty members related to the library have led to suggestions regarding the current state of the library (what), assessment of the consequences and problems (so what) and what needs to be done (now what). At the end of the research, th...
ÖZDEMİR, İ., & ACAR, S. (2022). Post-Corona: "Hiçbir Şey Eskisi Gibi Olmayacak" Mı?. Eğitim Bilim Toplum, 20(79), 83-117., 2022
Öz İçinde yaşadığımız küresel salgının bize armağan ettiği en önemli sözlerden biri, neredeyse herkes tarafından dile getirilen "hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" sözü olmuştur. Her afet ve salgından sonra dile getirildiği bilinen bu söz ile birlikte yaşadığımız hayatta köklü değişim beklentileri dile getirilmektedir. Bu makale, COVID-19 salgını ile başlayan uygulama ve düzenlemeler ışığında salgın sonrası dünyayı nasıl bir geleceğin beklediği konusunu tartışmaya açmaktadır. Post-Corona dünyasında bizi bekleyen değişimin istikameti dünyanın geleceği açısından büyük önem taşımaktadır. İlk ihtimal önemli ve radikal bir değişim olmadan her şeyin bugün olduğu gibi devam etmesidir. İkinci ihtimal salgının bir fırsat alanı olarak görülmesi ile bu süreçte başlayan olağanüstü halin kalıcı uygulama ve düzenlemeler haline getirilmesiyle birlikte otoriterleşme ve kutuplaşma eğilimlerinin güçlendirilmesidir. Son ihtimal ise salgından çıkardığımız dersler sonucunda sorunlarımıza demokratik çözümler bularak eşitlikçi ve özgürlükçü bir dünyanın kurulması için adımlar atılması ve yaşadığımız hayatta köklü değişiklikler yaşanmasıdır. Bu makale köklü değişim ihtiyacını esas alarak post-corona dünyasında bizi bekleyen tehlikeler ve fırsatlar üzerinde durarak, etik, politika ve iletişim ekseninde, daha özgür, demokratik ve adil bir dünya için yapılması ve yapılmaması gerekenler konusunda düşünceler geliştirmeyi amaçlamaktadır.
Türk Kütüphaneciliği Dergisi, 2017
Bu çalışma, "Kanıta Dayalı Kütüphanecilik: vaka çalışmaları ve aktif öğrenme alıştırmaları" başlıklı kitap içerisinde yer alan "Ne, ne olmuş, şimdi ne olacak" adlı bölümün çevirisidir. Daha önce, aynı kitabın, "Avustralya'da kanıta dayalı kütüphanecilik: bir ulusun kaynak paylaşımını geliştirmek" adlı bölümünün çevirisi yine Türk Kütüphaneciliği Dergisi için yapılmıştı. Bu bölümün yazarları olan Carla Brooks ve arkadaşları ABD'de Michigan-Dearborn Üniversitesi'nde bulunan Mardigian Kütüphanesi'nin idari ve teknik çeşitli bölümlerinde sorumluluk almış kişilerdir. 2003 yılında başlatılan bir ekip çalışması ve danışmanlık desteği ile Mardigian Kütüphanesi'nin hizmet kalitesinin araştırılması hedeflenmiştir. Kütüphaneye ilişkin öğrenci ve öğretim elemanlarından elde edilen veriler, kütüphanenin mevcut durumunu (ne); ortaya çıkan sonuçları ile sorunların değerlendirilmesini (ne olmuş) ve neler yapılması gerektiğine ilişkin önerilerde (şimdi ne olacak) bulunulmasını sağlamıştır. Araştırmanın sonunda, önerilenler sistematik ve programlı biçimde hayata geçirilmiştir. Kanıta dayalı kütüphaneciliğin, hem konu ile ilgilenen tüm araştırmacılar hem de uygulama alanında çalışanlar için taşıdığı önemden yola çıkılarak, bu çevirinin, literatüre katkısının yanında benzeri çalışmalara örnek oluşturması umut edilmektedir.
FİKİRTURU , 2020
Koronavirüs salgını Çin’de toplumu, ekonomiyi, siyaseti ve dış politikayı nasıl dönüştürebilir? Çin’de neler yaşanıyor? “Herkese merhaba, ben Li Wenliang, Wuhan Merkez Hastanesi’nde göz doktoruyum. 30 Aralık’ta bir hastanın SARS coronavirüs yüksek derecede pozitif test raporlarını gördüm. Korunmaları için öğrencileri uyardım.” Li, böyle başlayan mesajıyla meslektaşlarını bir sosyal medya platformunda paylaştı ve koronavirüs salgını ile ilgili ilk uyarıları yaptı. Ardından da başına gelmeyen kalmadı, salgına dair bilgilerin yayılmasını önleyen yetkililer Li’yi göz altına aldı, ifadesi alındı, serbest bırakıldı, bir süre sonra kendisi de virüse yakalandı. Çin’de adeta bir kahramana dönüşen Li, 5 Şubat akşamı hayatını kaybetti. Çin kamuoyunda ise tepki büyük.
Suriye'nin kuzey batısında Halep ile Lazkiye arasında kalan ve Türkiye ile uzun bir sınıra sahip olan ve 'yeşil İdlib' olarak bilinen kent; sanayi kenti Halep ile Liman şehri Lazkiye arasındadır. Yüzölçümü bakımından Suriye'nin 8., nüfus bakımından ise 5. büyük ilidir. İdlib uzun bir dönem Halep'e bağlı olarak kalmıştır. Kent 1883 yılında; büyük bir pazarı, zeytinyağı sabunu üreten 15 fabrikası ve renkli boya üretimi ile öne çıkmıştır. Bunun yanında 1890 yılı kayıtlarına göre İdlib 14 Mescit ve 90 Medrese ile ilmi hayatta da varlığını göstermeye başlamıştır. Fransız manda döneminde ilk defa pamuk ekimi başlamıştır. Kentin devrimden önce başlıca geçim kaynakları ticaret, ziraat (kimyon, susam, zeytin) ve son yıllarda artan bir trendle barındırdığı eski medeniyetlere ait eserleri (M.Ö Ebla Krallığına ait eserler, İslami dönem eserleri, Memlük ve Osmanlı Camileri ve halk hamamları) ile Turizmdir. İdlib 17. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren Cisr el-Şuğur'a daha sonra Eriha'ya bağlı iken 1812 yılında kaza yapılmış ve 1958 yılında Cemal Abdülnasır'ın ziyareti sonrası il merkezi olarak kabul edilmiştir. 2010 yılı sayımına göre kent merkezinin nüfusu 165 bin olup, kentte Araplar, Türkmenler ve Kürtlerin yanı sıra Hristiyan ve Dürziler de yaşamaktadır. Hafız Esad'ın, döneminin ilk günlerinde gerçekleştirdiği geziden hoşnut ayrılmaması ve kentin kendisine karşı olan soğuk tutumu nedeniyle rejim tarafından uzun yıllar görmezden gelinmiş ve kent yatırımlardan mahrum bırakılmıştır.
Birikim Güncel, 2020
Günlerin getirdiği değişimler ile birlikte rutinlerimizi kıran, sınırlarımızı altüst eden ve doğa karşısındaki acizliğimizi fark ettiğimiz bir kaybetme duygusu ile baş etmeye çabalıyoruz. Bu kaybediş yerel değil, küresel. Benim ömrüme sığmayan, kitaplarda nesneleştirdiğim geçmişin “şimdi” üzerinden temsillerini kavramaya çalışırken, birdenbire yüzleştiğimiz bir yok oluş korkusu ile yaşamayı öğreniyoruz. Comte’un “insanlık dini” diye kavramsallaştırdığı pozitivist bilincin, “insan sevgisi” diye klişeleştirilen hümanizmin ve tabii insan eliyle yaratılmış ancak insan öngörüsünün sınırlarını çoktan aşan sistemlerin çöküşünü mü izliyoruz? Yoksa insanlık tarihi kadar eski düşüncelerin her ne olursa olsun doğayı yok sayan, doğaya hükmetme hırslarının bir temsilini “tarih tekerrürden ibarettir” düsturuyla yeniden mi yaşıyoruz? Geçmişte parçası olduğumuz, modernizm ile birlikte ona hükmetmek için dönüştürdüğümüz doğanın/dünyanın değişen sistematiğinin onu yeniden canlandırmak için ürettiği savunma refleksi mi tüm bu yaşananlar? Belki bu sorulara net cevaplar veremem ama bizi neyin beklediğini “şimdi” üzerinden örneklerle hayal etmenizi sağlayabilirim.
Şimdi Ne Olacak?
YENILGIDEN SONRA DEAŞ YÜKSELİŞİ, ÇÖKÜŞÜ VE GELECEĞİ, 2017
DEAŞ’ın Irak ve Suriye’de kurduğu sözde hilafete dayalı devlet örgütün başkenti olan Rakka’nın düşmesiyle yıkılıyor. 2014’te halifeliğin ilan edilmesi, devamında örgütün hakimiyet alanının şaşırtıcı bir şekilde genişlemesi, yabancı terörist savaşçıların (YTS) hızla artarak bölgeye yönelmesi ve tekfirci radikal militan Selefi terörizmin küresel eylem döngüsü DEAŞ’ı uluslararası toplumun bir numaralı düşmanı haline dönüştürmüştür. Rakka ve Musul’un kaybedilmesiyle birlikte DEAŞ Irak-Suriye sınırını kapsayan küçük bir toprak parçasına sıkışmıştır. Ancak bütün kayıplarına rağmen DEAŞ sorunu ve ortaya çıkardığı terör tehdidi tamamen ortadan kalkmış görünmüyor. Hilafet sonrası dönemde cevabı verilmesi gereken en önemli soru ise topraksızlaşan, devletsiz kalan, coğrafi derinliği ve askeri üstünlüğünü kaybeden DEAŞ’ı nasıl bir geleceğin beklediğidir. Bu soruyu başka türlü formülleştirmek gerekirse DEAŞ toprağa bağlı olmayan yeni mücadele stratejisini nasıl şekillendirecek? Bu oldukça önemli bir soru ve askeri yenilgi sonrası DEAŞ’ı konuşmayı her zamankinden daha da önemli kılmaktadır. Bu bağlamda elinizdeki analiz bu gibi sorulara cevap aramaktadır.
Gülşah GÜLEÇ (2016). Her Şey Zaten Tasarlandı (mı?), XXI, Mimarlık, Tasarım, Mekan Dergisi, Sayı 153, Puna Yayın, İstanbul, Ekim 2016, ss. 40-42.
Birol, yenilenebilir enerji ve iklim değişikliği haberlerini paylaştı. Size bir iyi bir de kötü haberim var.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Güncel Haber Sosyolojisi Çerçevesinde Gazetecilikte Yeni Yönelimler, 2021
COVİD-19: GEÇMİŞTEN BUGÜNE DEĞİŞİM VE GELECEK PERSPEKTİFİ, 2020
www.aynahaber.org, 2020
Eğitimde ve Psikolojide Ölçme ve Değerlendirme Dergisi, 2014