Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019
…
96 pages
1 file
Modernizm sonrası toplumlarda gelişen bilim ve teknoloji, sanatı da beraberinde etkilemiştir. 20. Yüzyılda doğan kapitalizmle beraber insan-doğa arasındaki ahenk bozulmuştur. Hayvanlar, insanlık tarihi boyunca sahip olduğu “yüce, tanrısal” kavramlardan koparak, modern insanın artan ihtiyaçlarını gidermek amacıyla büyük bir hammadde zincirine dönüşmüştür. İnsanların yaşamını sürdürdüğü siyasal ortamın dışında yaşayan “hayvan” yasaya tabii olmayan doğanın bir parçasıdır. Toplumsal ahlâkı geliştirmek, eğitmek kimi zaman da yermek için yazılan eserlerde, fabllarda insan yerine hayvan söz söylemektedir. Peki bu dilden yoksun canlılar bizlere nasıl masal anlatabilir? Siyasal yaşamda egemen olan insan, benzerlik ilişkisinden yararlanarak adın anlamını değiştirmiş, kavramları dönüştürmüştür. Ontolojik ayrılıkların ortak bir dil bütünlüğü içinde iletişime geçebilmesi için hayvan insanlaştırılır veya insan hayvanlaştırılır. Bu geçit sayesinde doğa; hayvan ile insan arasındaki sınırları ve bir...
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi :/RumeliDe Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, 2024
Sanatta canlı hayvan kullanımı, özellikle performatif sanatlarda ekoeleştirel çerçevede eşitlik, birlikte paylaşım ve hayvan hakları konusunda önemli bir tartışma yaratmıştır. Bu çalışmada, "sanatçının nesnesi" olma rolünü üstlenen canlı hayvanın, hazır nesneden farklı olarak, sanat yapıtına aktif bir özne konumunda dahil olup olamayacağı tartışılmıştır. Canlı hayvanın dahil olduğu yapıtlar, 'insan merkezci' bakıştan yana eşitlik dengesi bozulduğundan, etik tartışmasını da beraberinde getirmektedir. Sanatçının araç olarak canlı hayvan kullanması, hayvanın insanla insanın hayvanla olan ilişkilerinin niteliği, canlı hayvan kullanılan yapıtlarda öznenin rolü, canlı dünyasının bir varlığı olarak hayvanın belirli haklara sahip olup olmadığı bu tartışmanın kapsamını oluşturmaktadır. Bu ayrımı ortaya çıkarmak için insan ve insan dışı kategorileştirmenin eleştirisini yapan, doğayla kültür arasındaki karşılaşmalara hem sahne hem araç olan, temelde tüm tahakkümleri reddeden ve yeryüzü temelli bir okuma alanı olan ekoeleştirel inceleme yöntemi benimsenmiştir. Çünkü ekoeleştirinin dil odaklılığı reddeden, insan merkezciliği sorgulayan ve canlıların eşit olmayan koşullarda varlıklarını sürdürmelerini eleştiren bir okuma yöntemi önerdiği söylenebilir. Böylece insan ve insan dışı arasındaki ilişkiye, özellikle insan kavramına eleştirel bir bakış açısı getirerek, sanat alanında incelenmesi için yöntem oluşturur. Bu anlamda canlı hayvanların dahil olduğu sanat yapıtlarını incelemek için yeni ve tek taraflı olmayan bir perspektif sunmak hedeflenmiştir. Araştırma kapsamında, canlı hayvana karşı sanatçı tahakkümünü ortaya koyan ve insan merkezci bir tutum sergileyen yapıtlara örnek olarak Guillermo Vargas'ın enstalasyonu ele alınmıştır. Hayvan ve sanatçının iş birliğini mümkün kılan ve özellikle sanat adına zapt edilmeyen ya da kötü muamele görmeyen Pierre Huyghe'un enstalasyonu ile Sanna Kannisto'nun performatif fotoğrafları ise ekoeleştirel bakışla değerlendirilmiştir.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
İnsanlık tarihinde toplum ve kültürlere bakıldığında neredeyse her toplumun içerisinde yer alan belirli inanışların olduğu görülmektedir. Bu inanışlar kimi zaman insanın aklının yetmediği olguları çözmek, kimi zaman tanrısal ve ruhani güçlerin olduğuna dair düşünceler çerçevesinde ortaya çıktığı düşünülmektedir. Bu bağlamda bilinmeyene olan bu merakın giderilmesi, çözülemeyen sorunların ilahi veya ruhani varlıklarca çözüleceğine inanılması sonucunda büyü, ayin ve benzeri doğaüstü inanışlara başvurulduğu bilinmektedir. Bu sebeple başvurulan bu uygulamalar için ruhani varlıklarla iletişimi sağladığına inanılan medyum, büyücü, cadı, cinci ya da hoca olarak adlandırılan kişilere müracaat edildiği görülmektedir. Bu uygulamalar kapsamında büyü yaptırmak isteyen kişilerden bu uygulamalar için belirli bir ücret ya da büyünün içerisinde kullanılacak malzemeler istenmektedir. Bu malzemeler bitkisel malzemelerin yanı sıra hayvan uzuvları ya da insandan alınan belirli parçaların da olduğu bilin...
JOURNAL OF ARTS, 2019
Kukla tiyatrosu, konvansiyonel olarak oyun kişilerinin kuklalar tarafından canlandırıldığı, dolayısıyla oyuncunun yerini kuklanın aldığı bir gösterim türdür. Kuklanın sahnede tek ve belli bir rolü oynadığı konvansiyonel sahneleme biçimi bugün hala devam etmekle birlikte; 20. yüzyıl sahneleme örnekleri açısından değişimi beraberinde getirmiştir. Avant-garde hareketlerle birlikte tüm sanat disiplinlerinde gerçekleşen değişimin yanı sıra teknolojik gelişmeler ve iletişim biçimlerinin evrimi de buna zemin oluşturmuştur. Dolayısıyla hem kumpanyalar farklı deneysel uygulamalar yapmış hem de farklı sahne sanatlarının öncülüğünde disiplinlerarası çalışmalar gerçekleşmiştir. Bu çalışma, kuklanın bir anlatım aracı olarak özellikle çağdaş gösteri sanatlarındaki yerini ortaya koymaktadır.
Anadolu Üniversitesi Sanat & Tasarım Dergisi, 2018
Sanatçılar içinde yaşadıkları çağdan, toplumdan, siyasi ve kültürel değişimlerden, kendi deneyimlerinden ve aynı zamanda doğadan etkilenerek eserlerini ortaya koyarlar. Her sanatçı, etkilendiği ve beslendiği olgu, durum ya da varlığı, zihinsel ve duygusal süzgeçlerinden geçirerek kendine özgü bir anlatım biçimi ile farklı malzemeleri kullanarak sanat yapıtına dönüştürmektedir. Makale kapsamında, çağdaş seramik sanatında yer alan seramik böceklerden bir kısmı incelenmiştir. İlgili konu, eser üretme noktasında alternatif bir tema olduğu düşüncesinden hareketle ele alınmıştır. Araştırmada, yerli ve yabancı sanatçıların çalışmalarından böcek imgesini ele alış biçimleri göz önünde bulundurularak örneklere yer verilmiştir. Sonuç olarak insanların algısında öncelikle rahatsız edici hisleri öne çıkaran böceklerin, sanatçılar tarafından farklı şekilde ele alınarak yorumlandığı görülmüştür. Bazı sanatçıların böcek figürünü soyutlayarak onlara metaforik bir anlam yükledikleri, kimi sanatçıların ise bu metaforik anlamla birlikte böcek figürünü hoş, sevimli, üzgün, yorgun gibi hallerde göstererek anlatmak istedikleri durumlar üzerinde ironi yaptıkları gözlemlenmiştir.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2016
Bu araştırmanın amacı, çağdaş yapıtlar içindeki 'Hayvan' temasının modern sanat içindeki yerini ve sanatçıların plastik yaklaşımlarını ele almaktır. Modern sanat içinde sanatçı, sanat yapıtının teması ve tekniklerinde olabildiğince özgürdür. İnsan ve insana bağlı temalar, sanatçının konu alanını oluşturmaktadır. Doğanın bir parçası olan hayvanlar, çeşitli sanat yapıtlarında konu olarak yer almaktadır. 'Hayvan' teması farklı dönemlerde ve çeşitli sanatsal yapıtlarda mitolojik, dini, psikolojik, sembolik ve biçimsel öğe olarak sanatın bir imgesi olmuştur. Araştırmanın kapsamında, modern sanat içinde farklı alanlarda üretilmiş (resim, heykel, enstalasyon) ve 'Hayvan' teması bulunan eserler ele alınmıştır. Çağdaş sanat tarihi içinden seçilen bu eserler betimlenip, 'Hayvan' temasının çağdaş sanat içindeki yeri değerlendirilmektedir.
Idil Sanat ve Dil Dergisi, 2017
Despite the qualitative differences between nature and art as dialectical processes that have emerged, they have aprofound unity in themselves. The pluralistic nature of contemporary art and developing technology strengthening the link between the art and mass culture have differentiated artists’ methods of creating and communicating. The artists today have chosen the nature as a metaphor to explain the concepts such as identity, alienation, life, death, ecology, birth, extinction, multiculturalism rather than viewing it as a part of an esthetic research. The metaphors created by naturel way in contemporary art practices changed end intensified the expression while presenting new means of explanation outside traditional artistic understanding.
Sobider Sosyal Bilimler Dergisi / The Journal of Social Sciences, 2019
Özet: Sanat, tasarım ve mimari birbirinden ayrı düşünülemeyen bir bütün halindedir. Bu bütünün her parçası birbiriyle ilişkili olduğu gibi birbiri içinde yer almakta ve etkileşmektedir. Mekan kavramına disiplinler arası yaklaşım çerçevesinde farklı anlamlar yüklenmiş ve sanatsal üretimin merkezi haline gelmiştir. Mekanın sanat ile olan ilişkisi onu içinde barındırmasının yanı sıra onunla bütünleşmesidir. Artık mekan sanatın sadece ögesi değil, bir parçası olmakta, hatta kendisi bir sanat eserine dönüşmektedir. Bu bağlamda mekan tasarımının bir eser olma özelliği ortaya çıkmaktadır. Bu çalışmada amaç, mekan-yapıt ilişkisini değil, mekanın bir yapıta dönüştürülmesini aktarmak, mekanın ögesi olarak çağdaş sanata değinmektir. İzleyici-yapıt deneyimini mekan ile bütünleştiren ve mekanın bir ögesi haline gelen örneklere yer verilerek literatüre katkı sağlamak hedeflenmektedir. Abstract: Art, design, and architecture are a whole that is not considered separate. Each part of this whole is interrelated, interconnected and interacting with each other. Within this scope, the interdisciplinary approach to the concept of space, different meanings have been assigned and space becomes the center of artistic production. The relationship of the space and the art become integrated with it besides holding it inside. Now, space is not only the element of art, but a part of it, and it is transformed into a work of art. In this context, becoming an artwork feature of the space design comes to exist. The purpose of this study is to convey the transformation of the space to artwork, not a space-work relationship, but to refer to contemporary art as the element of the space. It is aimed to give examples about audience-art work experience that integrated with space and became an element of the space and to contribute to the literature. Bu çalışma, 18-20.04.2019 tarihleri arasında Alanya Alaaddin Keykubat Üniversitesi'nde gerçekleşen, 6. Uluslararası Güzel Sanatlar Sempozyumunda bildiri olarak sunulmuştur.
Sanat insanın yeryüzüne ayak bastığı andan beri var olan ve sürekli gelişip genişleyen bir olgudur. Tarih öncesi çağlarda insanlar yaşadığı ortamın ve koşullarının verdiği imkânlar dâhilinde dönemin sanat galerileri diyebileceğimiz mağara duvarlarına odun kömürü ve çeşitli dolgu malzemesi ile çeşitli çizimler yapmışlardır. Tarih boyunca şartların değişmesi ve gelişmesi ile yeni teknikler ortaya çıkmış ve zamanının sosyal yapısından ve gelişiminden bağımsız olarak düşünülemeyen sanatçılar, sanat eserleri üretmeye devam etmiştir. Mağara duvarlarına çizilen resimler yerini mimari mekânlara, mimari mekânlar yerlerini tuvallere bırakmıştır. Günümüzde de tuvaller yerini dijital ekranlara bırakmıştır. Bugünün sürekli gelişen dünyasında, sanatçılar sanat üretebilmek için yazılım ve kodlama gibi sanat alanına ilk bakışta uzak olan uygulamaları sanat üretim süreçlerinde kullanmaya başlamışlardır. Bir zamanlar teknoloji; sanatçılar için sanat üretimine götüren sadece bir araç olarak kullanırken, gelişen yapay zekâ teknolojisi ile teknoloji sanatçı ile beraber yapay zekânın da sanat üretim sürecine dâhil olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu çalışmada, yapay zekâ ve kodlama kullanılarak üretilen sanat eserlerinin incelenip, gelişen teknoloji ile sanat arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, Refik Anadol ve Zach Liberman'ın yapay zekâ ve kodlama kullanarak ürettikleri eserleri insan ve teknoloji dokunuşları açısından incelenip, teknolojinin günümüz sanatının üzerindeki etkileri ortaya çıkarılacaktır.
2019
Body and body aesthetics in art history and within the framework of art branches is one of the most used metaphoric and formal elements of ancient mythologies, Greek, Middle Ages and contemporary art movements. In this context, starting from prehistoric myths, the aesthetics of ugliness in body and body is examined and the works and styles of the artists who worked on this subject were discussed in this context from the aesthetic concepts to the perception of beauty and ugliness, after examining the conceptual framework and historical background of the images of the body in art history by referring to prehistoric myths.
HAVVA YILDIZ, 1.ULUSLARARASI KAPADOKYA SOSYAL BİLİMLER ÖĞRENCİ KONGRESİ (1.INTERNATİONAL CAPPADOCIA SOCIAL SCIENCE STUDENTS CONGRESS) , 2019
Türk kültüründe geçmişten bugüne değerli ve kutsal kabul edilen hayvanlar vardır. Sahip oldukları bazı özellikleriyle mitik düşüncede farklı bir yeri olan bu hayvanların, sözlü kültürden ikincil sözlü kültüre kadar birçok tür içinde farklı biçimlerde yer aldıkları görülür. Sözü edilen bu hayvanlardan birisi de “ayı”dır. Birçok topluluğun mitik anlatılarında kutsal kabul edilen ayı, Türk mitik anlatılarında önemli bir yere sahiptir. Çeşitli Türk boyları içerisinde kutsiyet atfedilen ve bazı ilkel toplulukların atası olarak kabul edilen ayı, balıkçı ve avcı toplumlarda da kutsal bir varlık olarak karşımıza çıkar. Ritüellerde ve savaşlarda kutsal bir ruhun temsili olarak insanların ayı postu giyerek bu kutsal ruhla özdeşleşmek istedikleri görülür. Bu özellikleriyle çeşitli Türk topluluklarında “yaratıcı” ve “koruyucu bir ruh” olarak karşımıza çıkarak bir kült oluşturmuştur ve anlatı türlerinde sıkça yer almıştır. Örneğin Sibirya geleneklerine göre Altayların Kuzeyinde yer olan bazı Türk topluluklarının ayıdan türediği ifade edilir. Bu inanışın izlerine farklı kültürlerin masal, efsane metinlerinde de rastlamak mümkündür. Bunun yanı sıra ayı; roman, çizgi film, sinema gibi yazılı ve ikincil sözlü kültürdeki türlerde de dikkat çeker. Bu bildiride mitolojik anlatılarda kutsal bir hayvan olarak kabul edilen ayının, farklı bir metindeki dönüşümü incelenecektir. Bedeni ayı bedenine dönüşen bir çocuğun ve kardeşinin hikâyesinin anlatıldığı Ayı Kardeş isimli çizgi filmde kahramanın bedensel dönüşümü ve yolculuğu sırasında karşılaştığı maceralar, mitik unsurların çizgi filmdeki izlerini yansıtmaktadır. Filmde, insanın bir ayıya dönüşümü daha sonra kardeşiyle karşılaşması, gökyüzünden süzülen bir ışığın içinden yeniden insan oluşu, mitolojik izler taşıması açısından dikkat çekici özelliklerdir. Bu nedenle bildiride mitolojik anlatılarda kutsal bir hayvan olarak kabul edilen ayının, farklı bir bağlamın metni içinde yer alışı, biçimi üzerinden sözlü anlatıların değişimlerinin incelenmesi amaçlanmaktadır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, 2023
Garipkafkaslı (Prof. Dr. Ahmet Ali Aslan) Armağanı , 2023
Ege Universitesi Turk Dunyasi Incelemeleri Dergisi
Sanat ve Tasarım Dergisi, 2017
Çeşm-i Cihan (Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi) E-Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2023
Sanat Dergisi, 2021
Journal of Arts 2 (2), 113-128, 2019
ULUSLARARASI SANAT – TASARIM KONFERANSI, PERFORMANS VE SERGİSİ “Sanatın İyileştirici Gücü” Teması Üzerine…, 2021
Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, 2014
Otuzyedi Sanat ve Tasarım, 2024
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2021
5. Uluslararası Türk Dünyası Eğitim ve Sosyal Bilimler Kongresi, 2024
Turkish Studies, 2023
Journal of International Social Research, 2016
Şarkî Edebiyat ve Sanat Dergisi 6-7 (Animal Studies Special Issue/Hayvan Çalışmaları Özel Sayısı), 2018