Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
14 pages
1 file
Öz: Bu makale, analitik din felsefesinde Tanrı'nın bilgisi ve insan özgürlüğünün bağdaştırılması meselesinde önemli bir tartışma alanı açan ve temelde Tanrı'nın zamansal ve bilgisel olarak açıklığına işaret eden "açık teizm"de ezeliliğin nasıl anlaşıldığıyla ilgilidir. Açık teizm ezeliliği, ilahi zamansallık şeklinde yorumlar. İlahi zamansallıkta Tanrı; zamansız bir varlık değildir, zamanın içindedir, geçmiş, şimdi ve gelecek Tanrı için de geçerlidir. Açık teizme göre ilahi zamansızlık yerine bu görüşü kabul etmenin makul sebepleri vardır. Bu çalışmada açık teistlerin ilahi zamansızlığı neden kabul etmedikleri incelenmiştir. Bunun için öncelikle açık teistlerin zaman konusunda kabul ettikleri A-teoriyi nasıl savundukları ele alınmıştır. Daha sonra teizmde temel olan Tanrı'nın zat olması ve eylemde bulunması niteliklerinin ilahi zamansallıkla daha tutarlı olduğu ve zamansızlık kabul edilirse Tanrı'nın bilgisi konusunda bazı anlaşılmazlıkların olacağı iddiaları değerlendirilmiştir. Felsefede zaman ve Tanrı'nın nitelikleri gibi iki zor meseleyi içeren bu çalışmada açık teistlerin iddialarının dayanakları irdelenirken temel meselenin; problemlerin ve çözümlerin şekillenmesinde en başta kabul edilen zaman anlayışının etkili olduğu görülmüştür.
Journal of Skyscape Archaeology, 2019
Gökyüzü olayları Küçük Asya'nın merkezindeki Hitit uygarlığının (y. MÖ 1600-1180) kült törenlerinde dikkate değer bir öneme sahipti. Başkent Hattuša'da, güneş tanrıları ve Eski Babil'deki astronomi ve astroloji uygulamalarının kalıntısı olan göksel kehanetlerle ilgili çok sayıda metin bulunmuştur. Bu makalede krallığın en kutsal yerlerinden biri olan Yazılıkaya açık hava tapınağının takvimsel amaçlara hizmet ettiğini öneriyoruz. MÖ on üçüncü yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen tapınak doksandan fazla kayaya oyulmuş tanrı, insan, hayvan ve mitolojik varlık rölyefi içermektedir. A Odasındaki rölyefler günlere, sinodik aylara ve güneş yıllarına işaret etmek üzere gruplandırıl-mışlardır. Hitit rahipleri bu sistemi kullanarak, ay yılı ile güneş yılını eşitlemek için ek ay gerekip gerekmediğini belirliyorlardı. Yazılıkaya'nın astronomi ve astroloji açısından yorumlanması, Hitit dininin göksel yönlerini kısaca gözden geçirmek için bir çıkış noktasıdır.
The Journal of Academic Social Science Studies
Bu makale, İntihal.net tarafından taranmıştır. Bu makale, Creative Commons lisansı altındadır. Bu makale için etik kurul onayı gerekmemektedir.
GİRİŞ İnsanlar birlikte yaşadıklan sürece danışmanlığa ihtiyaç duyarlar. Bu ihtiyaç insanın yaratılışından kaynaklanan özelliklerdendir. Hayatı tanı-maya anne ve babasının rehberliğinde başlar. Onun en yakınında bulu-nanlar, danışma faalixetlerini bu insan yavrusu kendi başına ayakta dura-bileceğini gösterinceye kadar devam ettirirler. Hayatının ilerleyen aşamalannda insanoğlu, zaman zaman yoğunlaşarak, zaman zaman daha az, ama her zaman danışmaya İhtiyaç duyar. Yaşı ve tecrübesi ne kadar çoğalırsa çoğalsın insanlann bir başlanna hareket edemeyecekleri alanla-rm varlığı bir gerçektir. Kişilik gelişimini tamamlamış olsa da bireylerin tek başlanna hare-ket etmekte zorlan~ık1an ve danışmaya ihtiyaç duyduklan alanlardan biri-si de dini hayattır. Insanlar, içinde bulunduklan hayata ilişkin bazı sorular sorarlar ve bu sorulann cevaplannın bir kısmını dinde bulurlar. Sorulan-na cevap bulduklan dinin inanç esaslarını kabullenirler. Kabullendikleri esaslar çerçevesinde de hayatlannı düzenleme gayreti içindedirler. Ancak, bu çaba içinde gerek bilişsel açıdan gerekse inanç-uygulama ça-tışmasınd~ kaynaklanan problemlerle karşılaşma her zaman için söz ko-nusudur. Işte, psikolojik danışma ve rehberliğin klasik sürecinden ayrıla-rak, bu tür insanlann problemlerine çözüm getirmeyi hedefleyen dini danışmanlık uygulamalan bu noktada karşımıza çıkar. Din eğitimi kurumlan, yaygın ve örgün anlamda eğitim faaliyetleriy-le din eğitimi sürecini işletirlcen, dini danışma bu süreç içinde öğrencile-rin ve yetişkinlerin din kaynaklı problemlerinde çözüm merlcezi görevini üstlenir. Geleneğimizde klasik eğitim kurumlannın yanında faaliyet gös-teren tasavvufi yapılanmalann, imllJ!llann ve kısmen muskacılann bu fonksiyonu üstlendikleri kabul edilir. Insanın toplu halde yaşamasıyla bir-likte, problemlerine ilahi kaynaıqı çözüm yollan üreten merlcezler hep başvuru kaynağı olagelmişlerdir. Ilkel kabilelerde halen gözleyebileceği-miz büyücüler ve şamanlar gibi dini liderler bu fonksiyonu İCra ederler. Ne kadar güçlü ve bilinçli bir din eğitimi sağlanırsa sağlansın bu motifle-rin farlclı kimlikler altında toplumda varlığını sürdürmesinin önüne geçi
Tanrı Var: Felsefî Teizm ve Teleolojik Delil Bağlamında Bİr Çözümleme, 2022
This study discusses the function of arguments for the existence of God in affirming theism, specifically using the teleological argument of Richard Swinburne (b. 1934- ). Swinburne constructs the temporal teleological argument, which is a contemporary form of it, as inductive, probabilistic evidence that explains the order in the universe with a holistic view in light of scientific developments. He argues that this argument contributes to philosophical theism, which is an explanatory hypothesis. Our dissertation defends the idea that the consistency and accuracy of philosophical theism as an explanatory hypothesis is not only due to the arguments in favor of theism but also for some other reasons that are necessary for them. To this end, the introduction presents a conceptual framework to facilitate the understanding of teleological arguments, and a review of the relevant literature is provided. In the first chapter, the classical teleological arguments of Paley and Tennant are discussed, which are important to trace the historical development of the argument. In addition, the classical objections of Hume, Kant, and Darwin, which continue to oppose the teleological argument today, were included. The second chapter sought an answer to the question of how Swinburne, who claimed to construct a contemporary and robust version of the argument despite all the objections, constructed the teleological argument. The third chapter evaluated the possibility of an alternative explanation other than theism for the conclusion of Swinburne's teleological argument and his view that "order in the universe can only be explained if there is a God," which is the main claim of his philosophical theism. This chapter has evaluated the function of the criteria and arguments necessary to confirm philosophical theism based on Swinburne's proposed personal explanation. Finally, an attempt is made to understand the position of philosophical theism, which is the explanatory hypothesis advanced by Swinburne in contemporary philosophy of religion, by considering the objections to it. As a result of this study, it was found that the hypothesis of philosophical theism put forward by Swinburne is a strong alternative explanation among the hypotheses used to explain many events and phenomena in the universe. It was also acknowledged that the arguments, particularly the teleological arguments, contribute to the consistency of theism and the confirmation of belief in the existence of God, but that more than these logical arguments are necessary to justify theism's assertion
Felsefe Dünyası , 2018
Tanrısal önbilgi – özgür irade sorununa karşı zaman dışı sonsuzluk çözümünün gerek geleneksel gerekse çağdaş savunucuları bulunmaktadır. Bu çalışmada öncelikle tanrısal önbilgi – özgür irade sorunu ortaya konduktan sonra, zaman dışı sonsuzluk çözümünün geleneksel ve çağdaş savunucularının görüşleri aktarılacaktır. Son olarak, Tanrı’nın zaman dışında olmasının sorunun çözümüne bir katkısı olup olmadığı değerlendirilecektir.
DÜŞÜNCE BİLİMLERİ: KLASİK SORUNLAR-GÜNCEL TARIŞMALAR, 2018
Tanrı’nın değişmez olduğu, farklı gerekçelerle de olsa teist gelenek içerisinde önemli ölçüde kabul gören bir anlayıştır. Bu anlayışa göre, Tanrı’nın zat ve sıfatlarında bir değişime maruz kalması söz konusu olamaz. Önemli İslam filozofları da bu düşünceden hareketle, Tanrı’nın, zaman içerisinde değişime maruz kalan varlıkları zamansal kipleri açısından bilemeyeceğini iddia etmişlerdir. Yani, Tanrı, varlıkların “geçmiş, şimdi ve gelecek” şeklindeki zamansal düzenleri açısından bir bilgiye sahip değildir. Bu iddianın temel dayanağı, Tanrı’nın, değişim içerisindeki varlığı zamansal kipleri açısından bildiğinde, O’nun da önemli ölçüde değişime maruz kalacağıdır. Diğer bir ifadeyle, Tanrı, “geçmiş, şimdi ve gelecek” şeklindeki zaman kiplerini bizim gibi bir akış/değişim içerisinde bilirse, o zaman O’nun durumunda bir değişim ortaya çıkmış olur. Dolayısıyla, İslam filozofları, Tanrı’dan değişimi uzak tutmak için O’nun zaman kiplerine bağlı olmaksızın varlığı külli bir tarzda bildiğini öne sürmüşlerdir. Bilindiği üzere bu düşünceye en şiddetli muhalefet Gazâli’den (ö. 1111) gelmiştir. O, Tanrı’nın herhangi bir değişime maruz kalamayacağı konusunda filozoflarla aynı görüşü paylaşırken, zaman içerisindeki varlığı değişen zaman kiplerine göre bileceğini ileri sürerek onlardan ayrılmaktadır. Onun temel iddiası, varlığı zaman içerisindeki durumuyla, yani zaman kiplerine göre varlığın uğradığı değişimi bilmeksizin Tanrı’nın gerçekten Alim-i Mutlak olarak anılamayacağıdır. Çünkü böyle bir durumda Tanrı, zaman içerisinde yaşamlarını sürdüren bireylerin değişen durumlarından habersiz olacaktır. O yüzden, eğer Tanrı Alim-i Mutlak olarak nitelenecekse, O’nun değişim içerisindeki varlığı bilmesi zorunludur. Şüphesiz literatürde Gazâli ve filozoflar arasındaki bu tartışmaya önemli bir yer verilmiştir. Ancak bu konuda yapılan çalışmaların önemli bir bölümü, Tanrı’nın bilgisine ve O’nun cüz’ileri bilip bilemeyeceği konusuna yoğunlaşmaktadır. Bu çalışmada ise, yapılan bu çalışmalardan farklı olarak, daha ziyade Tanrı’nın değişmezliği konusuna odaklanacak ve Gazâli’nin, Tanrı’nın değişen/zamansal varlığı bilmesine karşın O’nda herhangi bir değişimin meydana gelmediğine dairgetirdiği argümanların Tanrı’nın değişmezliğini sağlayıp sağlayamadığını tartışacağız.
İslam siyasal kültüründe, şura sürecinde ortaya çıkan muhalefet dışında, devlet başkanına ancak itaat öngörülür. Onun yerini almaya çalışan muhalefet ise ancak meşruiyetin kaybolması durumunda gündeme gelir. Ayrıca yönetsel bir görev talebine iyi bakılmaz ve gruplaşmalar iyi karşılanmaz. Dolayısıyla, İslâm siyasî düşüncesi, iktidar ve muhalefet rollerinin dağıtımını tanıyorsa da, bu rollerin değişimini tanımaz. Bunun yanında, 'değişimi güçleştiren idealizasyon', 'muhalefeti inanç bağlamında düşünme' ve 'devrî olmayan tayin' nedeniyle muhalefet kurumlaşmamıştır. Ona ancak 'bireysel ve yapıcı' karakteriyle yer verilir. Bunun yanında muhalefet, 'egemenlik ve iktidarın ayrılması'; şura ve iyiliği emir ilkeleriyle temellenir.
Journal of Turkish Studies, 2015
Dillerde cinsiyet olgusunun insanlık tarihinin başlangıcından itibaren oluşmaya başladığı söylenebilir. Bazı dillerde cinsiyet sınıflandırması bulunmazken, birçoğunda eril-dişil veya eril-dişil ve yansız şekilde kategorize edilmiştir. Arapçada müzekker (eril) ve müennes (dişil) kavramlarıyla ifade edilen cinsiyet olgusu Arapça dilbilgisinde oldukça önem arz etmektedir. Müennes kelimeler, genelde sonlarına eklenen bazı harfler vasıtasıyla yapıldığından Arapçada müzekkerlik esas, müenneslik onun bir parçası olarak kabul edilmiştir. Arapça hece harflerinin üçüncüsü olan "tâ" harfinin, kelime sonundaki imlası, telaffuzu ve eklendiği kelimeye kattığı anlam yönünden diğer harflere göre farklılık arz etmektedir. Birçok gramer özelliğinin yanında en önemli ve en meşhur fonksiyonu "te'nîs alâmeti" olmasıdır. Bu yönüyle yirmi sekiz harf içerisinde nev-i şahsına münhasır bir harf denilebilir. Kelime sonunda hem açık hem de yuvarlak "tâ" şeklinde iki türlü yazılmaktadır. Günümüz fasih Arapçasında yuvarlak "tâ" harfi, sadece isimlerde te'nîs alâmeti olarak yazılırken, Resmi Osmânî Mushafında bazı kelimelerde mevcut yazım kuralına aykırı olarak açık "tâ" şeklinde imla edildiği görülmektedir. Bu çalışmada, isimlerde te'nîs alâmeti olan açık müenneslik tâ'sı ve Kur'ânı Kerîm'de kullanımının incelenmesi amaçlanmıştır.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
The Clarity of Faith in Māturīdīs Thought, 2018
FELSEFİ BAĞLAMDA TASARIMIN ZAMAN ÖRÜNTÜSÜNÜN İNCELENMESİ, 2022
Milli Kültür Araştırmaları Dergisi, 2021
ASEAD 7. ULUSLARARASI SOSYAL BİLİMLER SEMPOZYUMU 10-12 Nisan 2021 Kemer -Antalya, 2021
Geleneksel Dönemde Tefsir İlmi, 2023
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 1971
Dinbilimleri akademik araştırma dergisi, 2024
e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), 2019
Beytulhikme, 2021
Türkiye Din Eğitimi Araştırmaları Dergisi, 2020
Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi Cilt: VIII / 2, s.171-189 ARALIK-2004, SİVAS
KUR'AN ve TARİH, 2023
Marife Dini Araştırmalar Dergisi, 2018
Türük Uluslararası Dil, Edebiyat ve Halkbilimi Araştırmaları Dergisi, 2023
Beytulhikme: An International Journal of Philosophy, 2019
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2021