Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2009, Journal of Turkish Research Institute
Erzurum vilayet muharriri olan Câfer Efendi, XVII. yüzyılda Erzurum'da Câferiye Camii'nin de içinde bulunduğu bir külliye inşa ettirmiş ve bunun için bir de vakıf tesis etmiştir. Bu çalışma, kuruluş dönemine Câfer Efendi Vakfı'nı idari ve sosyo-ekonomik yönden incelemeyi amaçlamaktadır.
DergiPark (Istanbul University), 2010
Erzurum vilayet muharriri olan Câfer Efendi, XVII. yüzyılda Erzurum'da Câferiye Camii'nin de içinde bulunduğu bir külliye inşa ettirmiş ve bunun için bir de vakıf tesis etmiştir. Bu çalışma, kuruluş dönemine Câfer Efendi Vakfı'nı idari ve sosyo-ekonomik yönden incelemeyi amaçlamaktadır.
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYAT …, 2010
2019
Yasin Yilmaz ve Hilal Aydemir’in kaleme aldigi Erzurum Şeyhler Vakfi ve Kulliyesi kitabi, Şeyhler ailesinin kurmus oldugu vakiflari anlatmaktadir. Şeyhler ailesinin kurmus oldugu vakiflarin Erzurum’un sehirlesmesinde, ekonomik ve kulturel hayatindaki yerine deginen kitapta, ailenin Karabag’dan Erzurum’a yerlesme sureci ve aile tarihi anlatilmaktadir. Bircok onemli sahsiyet yetistiren ailenin kurmus oldugu vakiflarin anlatildigi kitap ayni zamanda sehir tarihine de isik tutmaktadir.
Journal of Turkish Research Institute, 2008
Gerek Osmanlı Devleti'nin son dönemlerinde gerekse Cumhuriyet'in ilk yıllarında Türkiye'deki ulaşım problemlerinden birisi; Anadolu'nun batısı ile doğusunun modern vasıtalarla birbirine bağlanmamış olmasıydı. Türkiye'nin batısı ve güneyinde birçok demiryolu hattı yapılmışken, Doğu Anadolu bu imkândan uzun süre mahrum kaldı. Cumhuriyet'in ilanından sonra demiryolu hatlarını doğuya doğru uzatmak için ciddi teşebbüsler oldu. Fakat özellikle iktisadi engeller buna mani oldu. Bununla birlikte hedefe ulaşmak için bazı çalışmalar yapılmıştı. 1930'a gelindiğinde demiryolu Sivas'a ulaşmıştı. 1939'da ise Erzurum demiryoluna kavuşmuş oldu.
In the late 18th century Armenian madder producers established an artisans' waqf for the needs of their guild in Bursa. Their artisans' waqf founded by the consent of all guild members at first with 1000 and then 1500 gurush capital provided credit for whoever wished, aiming a profit rate of 12.5 % for a period of sixty years. In Bursa Sharia Court, the accounting records of the waqf established under the title of " The artisans' waqf of Armenian Christian madder producers for the needs of guild of madder producers in Bursa " for a period between the years 1760 and 1824 are the primary sources of this research. By giving the example of an artisans' guild of Armenian madder producers of Bursa, the study examines legal, social and economic aspects of such subjects as being an Armenian in Ottoman state, the rights of an Armenian to establish a waqf as a non Muslim subject, being resident of Bursa, working as member of madder producers' guild related with one of the popular jobs of that time which is dyeing. Besides, by questioning the purpose of the above mentioned guild, the identities of debtors and perpetuity and change in waqf functions, we reached a conclusion that such concepts like common values, affinity, belonging to a group were the reasons for the debtors to choose their credit sources. Thus, these personal and social ties gave an opportunity for concerned waqfs to last for a long time. Following about sixty year's adventure of " The artisans' waqf of Armenian Christian madder producers " as a minor sample, we conclude that social and economic aspects of establishing a waqf could be more evident than its religious/ benefactor ones. Artisans' Waqf of Armenian Madder Producers in Ottoman Bursa Öz 18. yüzyıl sonlarında Ermeni kökciyan esnafı, Bursa'da loncalarının çeşitli giderlerini karşılamak amacıyla bir hirfet vakfı kurmuştur. Esnafın ittifakla önce 1000, sonra 1500 kuruş sermaye ile kur-duğu bir çeşit para vakfı olan hirfet vakfı, yaklaşık altmış yıl boyunca yıllık %12,5 kâr elde ede-cek şekilde taliplerine kredi vermiştir. Evkâf-ı nasârâ-yı kökciyân-ı Ermeniyân berâ-yı mühimmât-ı hirfet-i kökciyan der Brusa başlığı altında kurulan söz konusu vakfın, 1760-1824 tarihleri arasın-da Bursa Şer'iyye Sicilleri'nde yer alan vakıf muhasebe kayıtları, araştırmanın birincil kaynağıdır. Çalışmada, Bursa'da mukim Ermeni kökçü esnafı örneğinde Osmanlı tebaası bir Ermeni olmak, bir gayrimüslim olarak vakıf kurmak ve vakıftan istifade etmek, Bursa'da ikamet etmek, boyacılık mesleğinin bir kolu olan kökçülük mesleğiyle iştigal etmek gibi konular, hukukî, sosyal ve iktisadî yönleriyle ele alınmıştır. Ayrıca söz konusu hirfet vakfının amacı, borç alanların süreç içindeki deği-şim ya da devamlılığı sorgulanırken yakınlık, ortak değerler ve gruba aidiyet mefhumlarının, Erme-ni esnafının kurduğu vakıflardan borç almanın ve bu vakıfları yaşatmanın sebebi olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Yaklaşık altmış yıllık serencamını takip edebildiğimiz Bursa'da Ermeni kökçü esnafının kurduğu hirfet vakfı gibi küçük bir örnek dahi vakfetme eyleminin toplum yararı ve iktisadi ihtiyaç boyutunun zaman zaman dinî/hayrî boyutundan daha belirgin karşımıza çıkabileceğinin göster-gesidir.
Cumhuriyet Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2012
Maârif Nezâreti'nin tâlimâtıyla Erzurum Vilâyeti'nde 1910'da maârif teftişleri gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda Mekâtib-i İbtidâiye Müfettişleri Erzurum Vilâyeti'ne bağlı Erzincan livâsı ve Kiğı, Hınıs, Tortum, Keskim (Yusufeli), Karakilise (Ağrı), İspir kazalarındaki ibtidâi ve rüştiye okullarını teftiş etmişlerdir. Müfettişler, düzenledikleri teftiş raporlarında, okulların bina durumları, öğretmen ve öğrencilerin sayıları ve nitelikleri hakkında önemli bilgiler vermişlerdir. Ayrıca şahit oldukları sorunlarla ilgili kendi görüş ve tavsiyelerini bildirmişlerdir. Bu raporların yanında Erzurum Valisi de Maârif Nezâreti'ne vilâyetin eğitim sorunları hakkında kendi görüşlerini içeren çarpıcı bir yazı göndermiştir. Dolayısıyla gerek müfettiş raporları gerekse valinin mülahazaları, tarihsel olarak bölgenin eğitim durumunu ve bu konudaki sıkıntıları ortaya koymaktadır.
Kafkas Muhacirlerinin Göç Yolunda Önemli Bir Merkez Erzurum, 2022
Abstract Migration has been a phenomenon affecting the lifestyles of societies at every stage of history. People who migrated for various reasons generally set out with the hope of a better life. In this context, many communities that migrated from various regions of the Caucasus to the Ottoman lands in the 19th century caused a very difficult migration and resettlement process for the state to manage. In addition, these intense migration movements have brought many financial and moral problems for the local people. However, the measures taken have reduced the destructive effect of immigration and the immigrants have been tried to be settled in suitable places. The problems experienced in the migration process were generally experienced in the regions that border with Russia or that are closest to the region. In this context, in these migrations from the Caucasus after the second half of the 19th century, Erzurum became an important center both as a permanent settlement and a temporary settlement. In this process, Erzurum functioned as a control center and immigrants were registered based on age, gender and the region they came from. In addition, in order to prevent diseases that may occur during the migration process, quarantines were established in Erzurum for immigrants, and the spread of diseases to various provinces was tried to be prevented. In this study, in the light of the documents generally obtained from the Ottoman archives, the importance of Erzurum in the migration of the Caucasian immigrants to the Ottoman lands and the effect of this ancient city on the migration process will be emphasized.
Medeniyet tarihimizde çok önemli bir yere sahip olan ve asırlar boyunca sosyal bünyemizde daima kaynaştırıcı ve birleştirici bir rol oynayan vakıfların önemi çok büyüktür. Yardımlaşma ve dayanışma bir medeniyetin 1 VGMA, 608/2, s. 335-339.
Çeşmeler su mimarisinin en yaygın örnekleri olmalarının ötesinde, her dönemde Türk şehirlerinin en önemli öğeleri arasındadırlar. Osmanlı medeniyeti, mimarlık tarihinde su yapılarına önem veren toplumların başında gelir. Temizlik ve içme suyu ihtiyacını karşılamak amacıyla yapılan çeşmeler, bir Osmanlı şehri olan Erzurum'un mimari dokusunda derin izler bırakmıştır. Erzurum'da otuz yedi tane kitabeli çeşme bulunmaktadır. Kitabeli çeşmelerin tümü Osmanlı dönemine ait olup, genellikle XVII-XIX. yüzyıl yapılarıdır. Erzurum Çeşme kitabelerinde genellikle "Sahib-ül hayrat vel-hasenat" hayır sahibi ibaresi ile başlanılmıştır. Çeşmeyi yaptıranların isimleri yazılarak dua ile anılmışlardır. Kitabeler Osmanlıca ve Arapça yazılmış, bazı kitabelerde Farsça ibareler de kullanılmıştır. Bazı çeşme kitabelerinde tarih "Ebced hesabı" ile yazılmıştır. Kitabeler genellikle mermer üzerine "Sülüs" ve "Talik" hatla yazılmışlardır. Çeşmeler de birer vakıf eseri olarak yapılmışlardır. Erzurum'un ve hatta Anadolu'nun en önemli çeşmelerinden biri Hacı Mehmed Ağa çeşmesidir. Üzerinde Vakfiye özeti bulunan tek çeşme örneğidir. Çeşmeler, kendileri küçük ancak hizmetleri son derece büyük yapılardır.
1. Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi Bildiriler, 2011
Çankırı Karatekin Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2022
Bu araştırmada Maraş, Erzurum ve Karaman eyaletlerine ait 1 numaralı Ahkâm Defterleri'nde yer alan vakıflarla ilgili hükümler incelenerek bu defterlerin vakıf araştırmalarındaki yerinin ve öneminin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Osmanlı Arşivi'nde yer alan Maraş, Erzurum ve Karaman eyaletlerine ait 1 numaralı Ahkâm Defterleri'nde yer alan vakıflarla ilgili hükümler tespit edilmiştir. Bu hükümler transkribe edildikten sonra konularına göre tasnif edilmiş, sonrasında her bir eyalete ait hükümlerle ilgili sayısal veriler içeren tablolar oluşturulmuş ve karşılaştırma yapılmıştır.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2017
Öz 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılda yaşamış olan Erzurumlu Emrah, sanatı ile bu çağa etkisini bırakmış en önemli ozanlarımızdan biri olmuştur. Erzurum'daki medrese eğitiminden sonra Trabzon, Sinop, Sivas, Çankırı, Kastamonu ve Tokat gibi illerde belirli aralıklarla kalarak buralarda sanatını icra etmiş ve bu bölgelerdeki âşıklara da ilham kaynağı olmuştur. Hem klasik hem de âşık tarzı geleneği içinde yetişen, geniş halk kitleleri arasında da yaygın bir üne sahip olan Emrah'ın şiirlerine çeşitli el yazması eserlerde yer verilmiştir. Bununla beraber sadece aruzlu şiirlerini içeren Divan'ı da basılmıştır. Erzurumlu Emrah, tarikat şairi olduğu kadar yüksek zümre edebiyatının da şairidir. Bir yandan medrese öğreniminin etkisiyle mistisizme yönelen âşık, diğer yandan Fuzulî, Bakî ve Nedim'in etkisiyle divan şiiri tarzında da önemli eserler vermiştir. Bu çalışmada, Erzurumlu Emrah'ın şiirlerindeki Divan şiiri hususiyetleri incelenerek, onun Klasik şiir içindeki yeri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Vakıflar dergisi, 2016
Besides being places of worship, mosques were used as the central administration, government building, teaching centers and military headquarters by Muslims in the past. Therefore, Muslims were compete with each other to built mosques. One of the main policy of Muslim states were to build and ensure the continuity of the mosques. For this purpose Muslim states built mosques or converted religious buildings into mosques on the lands tht they seized from non muslims. Beirut were seized by Muslims during the era of Caliph Omar. After a while, Crusaders had recaptured Beirut and they built St. John Baptiste church on top of an ancient temple of Roman era. Mamluks retrieved Beirut from the Crusaders and the first thing they did was to convert St. John Baptiste church into a mosque. This mosque was named Al-Omari GMosque by Mamluks. At the same time this mosque was called prophet Hz. Yahya Mosque because of the relics which were believed to belong prophet John. Beirut Al-Omari Mosque is in the middle of the city, bazaar and the market. The church structure of the mosque was preserved. Al-Omari Mosque was one of the most important places of worship of the Ottoman Empire era. Ottomans were established various waqfs and strengthened existing ones in order to maintain mosques as in the case of previous Muslim states. In this study, Al-Omari Mosque Waqf in Beirut is examined considering the period of Ottoman Empire administration. The Waqf's incomes and expenses, staff and the services are investigated. Besides, the attitude of Ottoman Empire towards provincial waqf mosques has been revealed based on archival documents related to Al-Omari Mosque in particular.
Erzurum Kongresi Kâtibi ve Vakfıkebir Delegesi Kellecioğlu Abdullah Hasib Ataman’ın Hayatı ve Kongredeki Faaliyetleri, 2019
Vakıflar Dergisi, 51, 2019
TUDED Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi Cilt: 64, Sayı: 1, 2024, 321-326, 2024
Âtıf’ın hayatında tertip edemediği fakat var olduğu bilinen divanı, Türkiye’de metin neşri teorisinin önemli bir ismi tarafından hazırlanmakla en güzel şekilde okuyucu karşısına çıkmıştır. Güvelioğlu da esere, Rizeli şairin biyografisini ortaya çıkaran bilgilerle önemli katkı sunmuştur. Bu biyografi, aynı zamanda bir Osmanlı hukukçusunun biyografisidir. Bu sebeple REVAK'ın bu yayını, sadece edebiyat tarihi için değil sosyal tarih açısından da değerlidir. Eser, kent kültürü ve Osmanlı taşrası hakkındaki çalışmalar için de ilham vericidir.
6. Uluslararası Bilimsel Araştırmalar Kongresi, 2019
ÖZET: Vakıf Kurumu, insanların gündelik ihtiyaçlarını karşılama çabası ve hayırseverliğin ötesinde medeniyetimizin din ve dünya tasavvurunu yansıtması bakımından önemli bir müessesedir. Osmanlı şehirlerinin imarında, maddi-manevi gelişiminde vakıfların büyük bir katkısı vardır. Daha da ötesi sosyal refah düzeyinin, vakıfların sayısı ve hizmetleriyle paralel bir seyir izlediği aşikardır. Bu bakımdan şehir tarihi çalışmalarında vakıfların yerini ve hizmet sahalarını hakkıyla tespit edebilmek için vakfiye suretlerinin kaydedildiği kadı sicillerine ve vakıf defterlerine müracaat etmek gerekmektedir. Fakat kadıların tescil ettiği vakfiyelerin tamamını her zaman vakfiye defterlerinde bulabilme olanağı olmadığı gibi belli bir şehre ait tüm sicillerinin de günümüze ulaştığını söylemek mümkün değildir. Bununla birlikte arşivlerimizde bazı Osmanlı şehirlerinde şeri mahkeme görevlileri veya evkaf memurlarının vakıflar için tutmuş oldukları hususi defterlere ve notlara tesadüf edilmektedir. Bu bakımdan belli bir bölgede kurulmuş olan vakıfların sayısını ve hizmetlerinin genel çerçevesini ortaya koymak için arşivlerin farklı koleksiyonlarına yansıyan bütün kayıtların bir araya getirilerek birlikte değerlendirilmesi icap etmektedir.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.