Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Yeni Anayasa Gündeminin Anlamı Üzerine
…
18 pages
1 file
Bu çalışma, mevcut konjonktür altında Türkiye'de yeni bir anayasa girişiminin gerekli olup olmadığını ve bu girişimin ne anlama geldiğini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. 1982 Anayasası birçok kez kapsamlı değişiklikler geçirmesine rağmen halen siyasilerin ve toplumun çoğunluğu tarafından eleştirilere maruz kalmaktadır. Bu doğrultuda 2021 yılında iktidar bloku tarafından yeni anayasa çağrısı yapılmıştır. Ancak, muhalefet 2011 yılındaki sürecin aksine iktidar blokunun bu çağrısına olumsuz cevap vermiştir. Dolayısıyla siyasal elitler arasında yeni anayasanın zamanına ilişkin bir uyuşmazlık olduğu gibi yeni anayasanın içeriği üzerinde de anlaşmazlık bulunmaktadır. Bunun da ötesinde yeni anayasa, farklı bir anayasacılık paradigmasının zuhur etmemesi karşısında rejimin temelleri anlamında eski anayasayı büyük ölçüde takip edecektir.
AÇIKLAMA : Sorular, ÖSYM'nin son yıllarda yapmış olduğu bütün sınavlarından derlenmiştir. serene______ 1 Türk Medeni Kanunu'na göre ; I. Hâkim, karar verirken bilimsel görüşlerden ve yargı kararlarından yararlanması,
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü 2019-2020 Bahar Dönemi Ödev Defteri
Anayasa ve Toplum Sözleşmesi, 2020
"17. Yüzyıldan bu yana dek modern Avrupa'nın siyasal alanı, kısmen toplumsal söz-leşme, kısmen de Hegelvari devlet kuramlarınca biçimlendirilmiş bir ana ilke'nin egemenliği altındadır." Ulus Baker (1) 1781 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde kabul edilen ilk yazılı anayasadan beri, hemen her ülkede halk oylamasıyla yürürlüğe giren anayasa, toplumsal işleyişin temel ilkelerini belirlemektedir. İkincil ilkeleri belirleyen yasaların, anayasaya aykırı olmaması gözetilmektedir. Anayasanın hazırlanması uzun ve çok dik-katli yapılırken, değiştirilmesi zorlaştırılmakta ve toplumsal uzlaşmaya bağlanmaktadır. Ancak, değişen koşul-lar ve toplumun gereksinmelerine göre, yasaları yasama erki değiştirebilmektedir. Anayasa yapma nereden doğmuştur? Bu eyleme yol açan görüş, felsefede daha önce ortaya atılan "toplum sözleşmesi" kuramlarıdır. Bu kuramların başlangıcında "doğa durumu" çözümlemesi yer alır. Aristo-teles, karıncalar ve arıların zorlayıcı bir güç olmadan toplum biçiminde yaşayabilmelerini; onların insanlar arasında savaşa yol açan onur ve saygınlık için yarışmamaları, özel çıkarları ve ortak çıkarlarının örtüşmesi; yanlışlık, haksızlık ve zarar gibi durumların kargaşa yaratmaması; dolayısıyla aykırılık, eleştiri ve egemenlik kaygılarının bulunmamasına bağlar. Karınca ve arı topluluğu, doğal olarak uzlaşmış bütündür. Oysa insanlar arasındaki uzlaşma, ancak zorunluluktan doğar ve yapay olarak sağlanabilir. Toplum sözleşmesi kuramcıları; yarışma, tiksinme ve kıskançlığın; doğuştan eşit olan insanlar arasında savaşa yol açtığını ileri sürer. Devlet, insanın insanla savaşından doğmuştur. İnsanlığın doğa durumunda ya da sonraki aşamada görülen "güç ve çıkar tutkusu"nun denetimini ve bastırılmasını, egemen ya tek güç ya da bir dengeli güç gerçekleştirmiştir. Bu iki seçenek, tek erklik (monarcy) ve halk erki (democracy, repbulic) görüşlerinin temelidir. Doğa durumu Bu kuramı ilk geliştiren Thomas Hobbes (1588-1679), 1215 yılında Birleşik Krallık'ta imzalanan Magna Carta'dan esinlenmiş olabilir. Onun döneminde, Birleşik Krallık iç savaş, karışıklık ve mutlak otorite arayışı içindeydi. Bunun etkenleri üç başlıkta toplanabilir: din-mezhep çatışmaları, sınıf ayrımının yol açtığı karışık-lıklar ve mutlak gücün kime ya da kimlere ait olması gerekliliğinin bir karara bağlanamamış olması. Birleşik Krallık'ta devletin yetkilerinin bu karışıklıklardan ötürü kral, lordlar ve Avam Kamarası arasında bölünmüş olduğu görüşü geniş ölçüde yayılmıştı. Hobbes, "Bu görüş yaygınlaşmasaydı, halk bölünmez ve iç savaşa dü-şülmezdi" kanısına varmıştır. Bütüncül toplum için "devleti belirli ve değişmez yasalarla yöneten tek kişinin yönetimi"nden yana oldu. "İnsan neyse devlet odur" görüşünü savunan Hobbes'a göre, her türden insan etkinliğinin anlaşılabilmesi, insanın tarihinin bilinmesine bağlıdır. Ama Hobbes'un tarih anlayışı, daha çok bir yapıntıdır (fiction). Aristoteles'in "insanın toplumsal varlık olduğu" görüşünün tersine, Hobbes'a göre insan, doğuştan toplumsal varlık değildir. İnsan doğal olarak değil, tarihsel olarak toplumu kurar. Toplum, adalet, yasa ve barış doğal değil yapay durumlardır. Hobbes, "doğa durumu" derken ilk insanları kastetmez; "toplumun dağılmış, ülkenin yıkılmış olduğu durum" demek ister. Toplumun bu durumunu da insanların genel özyapısına bağlar. Ona göre, insan, doğa durumunda kendisini herkesle doğuştan eşit sayar, eşit görmek ister. Bu yüzden her şeyi kendinde hak görür. Yalnız ve bencil insan, kendi haklarını ve çıkarlarını korumak, başkalarında olan ama kendisinde olmayan şeylere sahip olmak ister, bu da savaş durumuna yol açar. Yani doğa durumuna istek ve tutku egemendir. Akıl, istek ve tutkuları gerçek-leştirmenin aracı olur. Doğuştan gelen güçler güzellik, akıl vb.dir ve sınırlıdır; yapay güçler zenginlik, ün, vb.dir ve arttırılabilir. Doğa durumunda insanları koruyucu bir güç yoktur, insanlar kendilerini korumak için her şeyi yapabilirler. Yapılan savaşın üç ana nedeni vardır: kazanç için yarışma, güvensizlik, ün ya da onur. Doğa durumunda kaldığı sürece insan yaşam savaşımının ötesine geçemeyecek, tek amacı yaşamını sürdür-mek olacaktı. İnsan, yaşaması için gerekli temel ihtiyaçlarını karşılayamazken, daha iyi yaşam anlayışını, ahlâki ya da politik olarak geliştiremez. Savaş durumunda ise ne ayrıcalıktan ne mülkiyetten ne ahlâktan ne de adaletten söz edilebilir. Örnek aldığı Thukydides iç savaşa ilişkin şunları yazmıştır: "İnsanların yaşamları 1 Dolaylı Eylem, 2012, Birikim Yayınları, s. 53
ANAYASAMIZLA YENİDEN TANIŞALIM , 2019
"Anayasamızla Yeniden Tanışalım” öncesiyle sonrasıyla, eskisiyle yenisiyle anayasal gelişmeler bağlamında neler olup bittiğini anlamlandırmaya yönelik bir çaba ve çağrının adıdır. Anayasadan politikaya, tarihe ve siyaset felsefesine kadar hayli geniş yelpazeden seçilen noktalar ışığında hazırlanan kısa tartışma notlarının belirli bir bütünlük içerisinde toparlanmasından oluşan bu kitap, okuyucunun açık uçlu sorular etrafında daha derin ve bağımsız düşünceye yöneltilmesini amaçlamıştır. Bu doğrultuda kişisel gelişim boyutunda kimi özlü sözler ve ezber bozan tarihsel kıvılcımlara değinen çarpıcı kesitler önemli yer tutmuştur. Ülkelerin gelişmişlik farkının kaynağında yatan şeyin "anayasa farkı” olduğu gerçeği öncelikle görülmelidir. Gerçekten de siyasal hayatın hukuki çerçevesini çizen temel mimari anayasal düzende somutlaşır. Kitapta yer verilen anayasanın mayası ve ülkemize neden yepyeni bir anayasa gerektiği sorunları başlı başına ayrı bir çalışma konusu olabilir. Anayasal düşüncenin tarihsel arka planlarına ışık tutmak için mezarlık huzuru, gömülme hakkı, lekelenmeme hakkı, unutulma hakkı gibi eski ve yeni kuşak bazı insan hakları başlıklarına değinilmiştir. Bunun yanısıra torba kanun ve 2017 Anayasa değişikliği sonrası yeni hükümet sistemi ile ilgili olarak sancılı geçiş sürecinde yaşananlara ilişkin notlar olumlu veya olumsuz herşeyin kaynağının "anayasa farkı” olduğunu çarpıcı biçimde ortaya koyan noktalardır. Böylece Kitabın kapsamı da, anayasanın önemi ve değeriyle ilgili bireysel ve toplumsal farkındalığın iyileştirilmesi ve geliştirilmesi idealine odaklanmıştır.
İngilizcem yeterli değil. lütfen sorularınızı Türkçe sorar mısınız?
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
MİLLÎ MÜCADELE YOLUNDA ACI TECRÜBELER: OSMANLI DEVLETİ’NİN GÜNEYBATI ASYA ÇARPIŞMALARI, 2022
ANADOLU'DA NAR MOTİFİ VE YENİ TASARIM UYGULAMALARI, 2021
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2021
ANAYASAL TASARIMDA REFORM: Yasama, Yürütme ve Yargının Oluşumu ve Yetkilerine Yönelik İncelemeler, 2022
Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi 9 (18) pp. 257-287, 2021
GÜNÜMÜZ SANATÇISININ ANAMORFİK İLLÜZYONU, 2021
YENİ TÜRK EDEBİYATI SAHASINDA YAZILMIŞ EDEBİYAT TARİHLERİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA, 2022
İzmir Barosu Dergisi, 2017
Anayasa Hukuku Dergisi, 2017
Adalet Dergisi (71) ss.793-825, 2023