Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, Erciyes Journal of Education
https://doi.org/10.32433/EJE.990407…
19 pages
1 file
Öğrenme elektrokimyasal tepkimeler sonucu beyinde nörofizyolojik değişimlerin yaşanmasına neden olan bir süreçtir. Dolayısıyla etkin öğretim tasarımı ve beceri gelişimi için, insan beyninin çalışma sistematiğine ilişkin bilginin göz önünde bulundurulması son derece önemlidir. Kaldı ki öğretim süreçlerinin tasarlanıp, pedagojik stratejilerin belirlenmesinde farklı disiplinlerden gelen bilgi aktif biçimde kullanılmaktadır. Bu bağlamda sinirbilim çalışmalarından elde edilen bulguların, öğretim süreçlerinin tasarımında kullanılması; ders içeriklerinin oluşturulmasından, materyal tasarımına, öğrenme güçlüğü yaşayan bireylerin muhtemel sorunlarının belirlenip çözüm önerileri getirilmesine kadar, öğretimle ilgili tüm alanlara bilgi sağlayacaktır. Ayrıca öğrenme güçlüğü yaşayan özel gereksinimli çocukların, öğrenme performanslarının geliştirilmesi de sinirbilim çalışmalarından elde edilen bilgiler doğrultusunda mümkün olabilecektir. Alan yazına bakıldığında sinirbilim çalışmalarının, eğitim alanına yansımalarının giderek arttığı görülmektedir. Bu kapsamda ulusal ve uluslararası nitelikli çalışmalardan edinilen bilgilerin, eğitim alanına entegre edilmeye çalışıldığı ve var olan pedagojik kavramların yeni bilgiler doğrultusunda ele alınarak, öğretim tasarımına ilişkin yeni ilkelerin belirlendiği görülmektedir. Biyolojik, moleküler ve sistemsel düzlemde beynin çalışma dinamiklerini inceleyen sinirbilimleri ile pedagojik stratejilerin belirlenmesini amaçlayan eğitim bilimleri arasında ontolojik farklılıklar olmakla birlikte, bu iki alan arasındaki ontolojik farklılığın alanlar arası iş birliğini zorlaştıracağını düşünmek olası değildir. Zira öğrenme-öğretme süreçlerine ilişkin işlemlerin gerçekleştirildiği nöral sistemin yapısını anlamak, bu sistem üzerinde nörofizyolojik değişimler yaşanmasına neden olan öğretim süreçlerinin planlanması açısından kritik önemdedir. Bu nedenle iki farklı alanı bir araya getiren eğitimsel sinirbilim çalışmalarına ilişkin bulguların, öğrenmeöğretme süreçleriyle ilgili tüm aşamalarda dikkatle incelenmesi gerekmektedir.
Gaziosmanpasa Universitesi Sosyal Bilimler Arastirmalari Dergisi, 2007
Bu çalışmada öğretmen adaylarının değişkenler hakkındaki bilgileri incelenecektir. Üç farklı üniversiteden ve farklı sınıflardan 184 öğretmen adayından anketlerle veri toplanmıştır. Bu anketlerin kategorilere konularak analizinden sonra 10 öğretmen adayı seçilip röportaj yapılmıştır. Öğretmen adayları harfleri, alışkın olduğu durumlarda yani harflerin bilinmeyen rolü aldığı durumlarda kolayca kullanıyorlar. Diğer yandan harfleri genel sayı ya da fonksiyonlarda değişken olarak kullanmada zorlanıyorlar. Soruların seviyesine uygun ispat çeşitlerini kullanmıyorlar. Cevapları, rutin sorulara şipşak cevaplar vermeye hazır olduklarını gösteriyor. Bu çeşit bir anlayış 'eylem seviyesinde' bir anlayış olarak etiketlendirilebilir. Bu sorunun altında yatan ana sebep okullarımızda öğrencilerimizin en kısa sürede doğru cevabı bulmayı empoze edilmesiyle ilgili olabilir. Bu nedenle manayı bir kenara bırakıp, doğru cevabı bulmaya odaklanıyor olabilirler. Öğrencilerin manaya önem vermelerine yardımcı olmak için öğrencilerin öğrenmelerinin her aşamasında manayı aramalarına olanak sağlayacak sınıf ortamları oluşturmalıyız.
Açıköğretim uygulamaları ve araştırmaları dergisi, 2023
Bu araştırmanın amacı acil uzaktan eğitimde üniversite öğrencilerinin çevrimiçi öğrenme hazırbulunuşluğu ve doyumları arasındaki ilişkiyi inceleyip araştırma sonuçlarını öğrenci görüşleri ile desteklemektir. Araştırmanın çalışma grubu 2020-2021 bahar döneminde Türkiye'de pandemi sürecinde çevrimiçi eğitim görmüş olan Eğitim Fakültesi (232) ve Sağlık Bilimleri Fakültesi (236) öğrencileridir. Araştırma sonucunda öğrencilerinin çevrimiçi öğrenme hazırbulunuşluğu ile uzaktan eğitim doyumları arasında orta düzeyde, pozitif yönde ve anlamlı bir ilişki olduğu bulunmuştur. Bir diğeri çevrimiçi öğrenme ve hazırbulunuşluk düzeylerine bakılmış ve öğrencilerin çevrimiçi öğrenme hazırbulunuşlukları ve doyumları orta düzeyde bulunmuştur. Öğrencilerin çevrimiçi öğrenme hazırbulunuşlukları ve doyum düzeylerinin fakülte değişkenine göre durumları incelenmiştir. Çevrimiçi öğrenme hazırbulunuşluğu ile fakülte değişkeni arasında anlamlı farklılık bulunmuştur. Doyum düzeyi ile fakülte değişkeni arasında ise anlamlı bir farklılık bulunamamıştır. Araştırmanın nitel veri desteği kısmında odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir ve nitel araştırma bulgularının nicel araştırma bulgularını desteklediği görülmüştür.
Kültürlerarası ruhbilimin uzunca bir süredir gündeminde olan bireyci kültürlerle ortaklaşadavranış kültürICriarasındaki 'aynmlan anlama çabası, iki kutuplu dünya siyasal düzeninin çözülmesiyle birlikte etkinligini artıracaga benzemektedir. Kuşkusuz kültürlerarası ayrımlar üzerinde yapılan araştırmaları güncel kılan bir başka öge de, böylesi araştırmaların, küreselleşme stratejilerine bagıı olarak çokuluslu kurum ve , şirketlerin ilgi alanlarına hizla giriyor olmalarıdır. Özellikle Japonya ve elcsenindeki ekonomik başarılar,1 ortaklaşa davranlŞçIDogu kültürlerini küçümseyen bireyci Baıı'nın olup biteni anlama merakını kamçılamaktadır. Kalkınmanın, bilim yapmanın, başanlı liberal ekonomi oluşturmanin ve demokratik olmanın vazgeçilmez koşullarının A vrosenırizm 2 icazetli olmaklan geçtigi konusunda yaygın bir inanç varlcen, denetim dışını çıkma egilimigösteren bazı gelişmelerin giderek daha çok ilgi çekmesi dogaldır. Doguluların Batılılardan farklı bir takım işler yaparak kalkınıyor olmalan ve çagı yakalamaları olasılıgı, Batı etnosentrizmini, oldukça yeni bir aşama sayılabilecek "kültürel ayrımları anlama" çabasına dogru yöneltmektedir. Bu gelişmeler,kendi köşelerinde ilgisizlikten yakınmadan özverili birbiçimde bilim yapan Icültürlerar~ı ruhbilimcilerl ve etnograrıarı, çagın keyfini çıkaran işletmecilerin ilgi odagı yapmaya başUımıştır. Söz konusu araştırmacıların yıllar boyu biriktirdikleri bilgiler yönetim ve örgüt kuramlarının evrenselligi üzerine kuşku düşürmektedir. Kültürlerarası belirgin farklılaşmalara ilişkin bulgular liderlik, özendirme, iş tasarımı, takım oluşturma gibi olgulara yol gösteren yönetim ve örgütlenme kuramlarının evrenselliginin sorgulanmasını gündeme getirmiştir. Uzun süreden beri gelişmekte olan ülkelerde uygulanmaya çalışılan hazır reçetelerin temelini oluşturan bu kuramlar etkililiklerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıyadırlar. Söz konusu gelişmeler, Baulı her yaklaşımı sorgulamadan yenilik ve seçeneksiz bir yöntem olarak algılayan ülkemiz iş, iletişim, düşün ve siyaset ortamları açısından da önem taşımaktadır.
Journal of Turkish Studies, 2017
adaylarının ise bu konuda bilgi sahibi olmamaları dikkat çekici bir sonuçtur.
Kastamonu Eğitim Dergisi
Purpose: This research study aims to analyze the effects of teaching the subject of domestic waste and recycling, which is included in the Science course curriculum, in informal learning environments on secondary school students' learning. Design/Methodology/Approach: In the research, the phenomenology design, one of the qualitative research designs, is used. The phenomenology design focuses on a person's first-order experiences about a phenomenon. And, it aims to have in-depth information about the phenomenon. The study group of the investigation consists of 14 secondary school students receiving education at a public school in Aksaray, during the spring semester of the 2019-2020 academic year. The trip evaluation form and the semi-structured interview questions developed by the researcher as data collection tools are used as pre-test and posttest. The data acquired from the investigation were analyzed by content and descriptive analysis methods. Codes, categories, themes, and subthemes were built for the student's answers. Findings: According to the results obtained from the study, the students observed that recycling is not a simple process that can be applied easily. The students remarked that the recycling facility trip creates awakening and awareness towards the environment and facilitates learning by walking through, seeing, and having fun. Highlights: Based on this study, it is recommended to arrange field trips in different disciplines to for these trips enable students to gain interesting and catchy experiences. Öz Çalışmanın amacı: Araştırmada Fen bilimleri dersi öğretim programı içerisinde yer alan evsel atıklar ve geri dönüşüm konusunun informal öğrenme ortamları ile işlenmesinin ortaokul öğrencilerinin öğrenmeleri üzerine etkisini incelemek amaçlanmaktadır. Materyal ve Yöntem: Araştırmada nitel araştırma desenlerinden olgubilim deseni tercih edilmiştir. Olgubilim deseni ile bir olgu hakkında kişinin birinci dereceden deneyimlerine odaklanılır ve söz konusu olgu hakkında derinlemesine bilgi sahibi olunması amaçlanır. Araştırmanın çalışma grubunu 2019-2020 eğitim öğretim yılı bahar döneminde Aksaray il merkezindeki bir devlet okulunda öğrenim gören 14 ortaokul öğrencisi oluşturmaktadır. Veri toplama aracı olarak araştırmacı tarafından geliştirilen gezi görüş formu ve yarı yapılandırılmış görüşme soruları ön test ve son test olarak kullanılmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler içerik analiz yöntemleriyle çözümlenmiştir. Öğrenci cevaplarına yönelik kod, kategori, tema ve alt temalar oluşturulmuştur. Bulgular: Araştırmadan elde edilen sonuçlara göre; öğrenciler geri dönüşümün kolaylıkla yapılan basit bir süreç olmadığını gözlemlemişlerdir. Öğrenciler geri dönüşüm tesisi gezisinin gezerek, görerek ve eğlenerek öğrenmeyi kolaylaştırdığını, çevreye yönelik bilinç ve farkındalık oluşmasını sağladığını belirtmişlerdir. Önemli Vurgular: Yapılan araştırmadan hareketle alan gezilerinin öğrencilere ilginç deneyimler sağladığı için farklı disiplinlerde de alan gezilerinin düzenlenmesi önerilmektedir.
DergiPark (Istanbul University), 2023
Yiyecek içecek sektörü ile ilgili atık sınıflandırmaları ve atık yönetimi çalışmalarını literatürde görmek mümkündür. Restoranlarda, otel mutfaklarında veya toplu beslenme sistemleri üretim alanlarında atık sınıflandırmaları ve sayımları yapılmıştır. Ancak eğitim mutfakları ile ilgili atık yönetimi çalışmasına literatürde rastlanmamıştır. Eğitim mutfakları amaç ve içerik olarak diğer mutfaklardan farklılık gösterir. Eğitim mutfaklarında ürün çeşitliliği, üretim çeşitliliği, az miktarda çok çeşit üretim söz konusudur. Çünkü bir türe yönelik değil, tüm farklı üretim türlerinin ürünlerine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Osmanlı mutfağı, Türk mutfağı, yöresel mutfaklar, dünya mutfağı, pastane, ekmek ve daha bir çok farklı alanda uygulamaların yapıldığı dersler mevcuttur. Ayrıca üretimler sırasında hatalar, yanlış uygulamalar olması ile atıkların miktarında da artışlar mümkündür. Bu ve benzeri nedenlerle farklı olan eğitim mutfaklarında sadece yemek üretimi değil, üretimin israfsız nasıl yapılacağı, atıkların nasıl azaltılacağı bilgileri verilmelidir. Geleceğin mutfak çalışanlarına başlangıç aşamasında bu farkındalığı kazandırmak sektörel anlamda fayda sağlayacaktır. Bu amaçlarla Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Ortaca Meslek Yüksekokulu Aşçılık Programı uygulama mutfağında iki hafta boyunca yapılan tüm uygulamalarda kullanılan araç ve gereçler ile atıkların sayımları yapılmış, sınıflandırılarak kayıt altına alınmıştır. Elde edilen verilere göre en çok atığın üretim atığı olurken ikinci sırada gün sonundaki yemek atıkları olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Üretim ve yemek atıklarının geri dönüşümü, atıksız üretim uygulamaları eğitimleri konularında öneriler sunulmuştur.
CERN European Organization for Nuclear Research - Zenodo, 2022
Bu makalede güç mücadelesi olgusu etrafındaki güç-din-toplum ilişkisi, güç olgusunun anlamındaki değişmeye, sosyolojik mücadele ve çeşitlerine değinerek ele alınmıştır. Böylece, mücadelenin sosyolojik boyut üzerinden bilhassa dini ve toplumu kapsayan Teo-sosyolojik ve Teo-stratejik yönü vurgulanmıştır. Bu vurguyla dinin; gündelik yaşamdan siyasete, ekonomiye, ülkeler arası ilişkilere ve tarihe kadar olan ilişki ağı içerisinde stratejik bakış açısıyla yorumlanması amaçlanmıştır. Bu şekilde dinin, sübjektif yönü dışında sosyolojik müdahalenin bir aracı olarak kullanıldığı ortaya konulmuştur. Teo-Stratejilerin özellikle Selefi zihniyeti temel alan örgütler üzerinden yapıldığına dikkat çekilmiştir. Gerçekliğin, güçler mücadelesinde tarihten bugüne ne şekilde dönüştürülebildiğini, kavramların ne şekilde istismar edildiğini gösterme adına, insanların doğal bir özelliği olan tanımlama, adlandırma, yorumlama özelliklerinin en önemli uygulama alanı olduğuna vurgu yapılmıştır. Ayrıca gerçekliğin güç mücadelesine bağlı olarak sürekli değiştirildiği ve yeniden inşa edildiği vurgulanmıştır. Gücün geçmişten günümüze yayılan ve onun zamana, bağlama, şartlara, önemine ve güç araçlarına göre değişen durumunun onu tanımlamayı zorlaştırdığı ifade edilmiştir. Çalışmada disiplinler arası bir yaklaşımla, nitel yöntemin doküman analizi tekniği kullanılarak yeteri miktarda kaynak taranmış, anlamlandırılmış ve analiz edilmiştir.
Mesleki ve Teknik Eğitimde Küresel Gelişmeler, The Global Development in Vocational and Technical Education. Uluslararası Mesleki Bilimler Sempozyumu-International Vocational Science Symposium IVSS2017, 2017
Bu çalışmada özgün ve tek olma özelliği taşıyan içmimarlık eserinin ve eserin ortaya çıkış süreci olan tasarım sürecinin lisans eğitiminde öğrenciye kazandırılmasında, öğrencinin başvurduğu ve beslendiği kaynaklar belirlenmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada İçmimarlık lisans öğrencilerine yönelik hazırlanan anket yöntemiyle, tasarım verisi toplamada öğrenci eğilimleri tespit edilmeye çalışılmıştır. Bu aşamada stüdyo derslerinde ders yürütücüsü/ danışman öğretim elemanı birincil düzeyde etkili olduğu görülmüştür.
Kastamonu Eğitim Dergisi, 2019
Bu araştırmanın amacı, hem tarihçi hem de tarih öğretmeni adayı olan öğrencilerin, tarihin kötüye kullanımı hakkındaki görüşlerini tespit etmektir. Araştırma nitel araştırma yöntemi ile ve temel nitel araştırma deseni ile yürütülmüştür. Araştırmanın çalışma grubunu, 2014-2015 eğitim öğretim yılında, Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Tarih bölümü son sınıfta okuyan ve aynı zamanda pedagojik formasyon eğitimi alan öğrenciler oluşturmaktadır. Çalışma grubunun belirlenmesinde kolay ulaşılabilir durum örneklemesi benimsenmiştir. Veriler, açık uçlu anket formu ile toplanmış ve içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Elde edilen bulgulara göre katılımcılar, II. Abdülhamit örneğinde bir tarihsel karakter hakkında yapılan farklı ve zıt yorumların en önemli sebebi olarak objektif olamamayı göstermişlerdir. Katılımcıların hepsi tarihin kötüye kullanılabileceğini belirtmişlerdir. Katılımcıların tarihin kötüye kullanılma biçimleri hakkındaki görüşleri; geçmişin siyasal amaçlar için kullanılması, tarihi kişiliklerin yanlış bilgilerle kötülenmesi, geçmişin ideolojik olarak anlatılması, geçmişin medya yoluyla çarpıtılması şeklinde sıralanmaktadır. Katılımcıların, öğrencilerin tarihin kötüye kullanımları konusunda nasıl bilinçlendirilebileceği hakkındaki görüşleri incelendiğinde objektiflik vurgusu ön plana çıkmaktadır. Katılımcılar, öğrencilere tarihin objektif bir şekilde anlatılmasını ve onların da tarihe objektif bakmalarının sağlanmasını önermişlerdir. Katılımcılar tarafından dile getirilen üst sıralardaki diğer görüşler; öğrencileri tarihin kötüye kullanımı ve bunun zararları konusunda bilinçlendirme, araştırmaya sevk etme, doğru ve gerçekçi kaynaklara yönlendirme, öğrencilere her olayın yaşandığı dönemin şartlarına göre değerlendirilmesini önerme ile farklı kaynaklardan yararlanılmasını önerme şeklindedir. Araştırmada katılımcıların tarih metodolojisine kısmen hâkim olduğu ve tarihin kötüye kullanımı konusunda yeterince donanımlı olmadığı ortaya çıkmıştır. Öğretmen adaylarının tarihin nasıl kötüye kullanılabileceğine ve buna karşılık öğrencilerinin nasıl bilinçlendirilebileceğine yönelik iyi bir eğitim almaları sağlanmalıdır.
Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi dergisi, 2009
Bu çalışmanın amacı öğrencilerin ısı ve sıcaklık, endotermik-ekzotermik tepkimeler, yanma tepkimeleri, bağ enerjisi, entalpi, kimyasal tepkimelerde kararlılık ve kalorimetre konularını kapsayan kimyasal tepkimelerde enerji ünitesiyle ilgili kavram yanılgılarını araştırmaktır.Örneklem 222, 10.sınıf öğrencisinden oluşmaktadır. Bu çalışmada hem nitel hem de nicel yöntembilim kullanılmıştır. Öğrencilerin konuyla ilgili kavramalarını ölçmek için her biri 5 seçenekli olmak üzere 20 sorudan oluşan çoktan seçmeli bir test geliştirilmiştir. Bu kavram testi öğrencilerin literatürde kimyasal tepkimelerde enerji konusuyla ilgili kavram yanılgıları ve öğrenme zorlukları göz önünde bulunarak geliştirilmiştir. Ek olarak, öğrencilerin konuyu anlamalarıyla ilgili daha derin bilgi elde etmek amacıyla yarı yapılandırılmış mülakatlar yapılmıştır. Sonuçlar göstermiştir ki kimyasal tepkimelerde enerji konusu, pek çok bölümünde öğrencilerin zorlandığı ve birçok kavram yanılgısına sahip olduğu bir ünitedir. Bulunan bazı kavram yanılgıları literatürdeki bulgularla benzerlik gösterirken, bazıları da çelişmektedir. Ayrıca, konuyla ilgili yeni kavram yanılgıları da tespit edilmiştir.
2017
Bu arastirmada, matematik egitimcilerinin, ogretmenlerin, ogretmen adaylarinin, universite ve ortaogretim ogrencilerinin ispata yonelik gorusleri, ispat yapabilme duzeyleri, ispat yapma surecinde yasadiklari zorluklari, ispat yapmada kullandiklari yontemleri, stratejileri, yaklasimlari, ispat cesitleri, ispatin matematik egitimindeki rolu ve ispatla ilgili surecler uzerine yapilmis olan arastirmalardan bazilarinin derlenmesine calisilmistir. Arastirma sonunda, incelenen calismalarin daha cok ogrencilerin ve ogretmen adaylarinin ispat yapma surecine odaklanildigi gorulmustur. Oysa ogretmenlerin ispata yonelik goruslerinin, algilarinin, ispat yapma surecinde kullandiklari yontemlerin, stratejilerin, yaklasimlarin ve ispat yapma becerilerinin bilinmesi onem tasimaktadir. Bu nedenle, ileride bu konuda calisma yapacak olan arastirmacilara, ogretmenlerin ispat yapma duzeyleri, ispat yapma sirasinda kullandiklari yontemler, stratejiler, yaklasimlar ve bu konudaki algi ve gorusleri uzerine ...
The journal of international lingual social and educational sciences, 2022
Çalışmanın amacı hazırlık sınıfı öğrencilerinin dil becerilerini hikâye anlatımı aracılığıyla öğrenmeye karşı tutumlarını ortaya çıkarmaktır. Bu çalışmanın örneklemini bir devlet üniversitesinden İngilizce seviyesi A2 olan 48 öğrenci oluşturmaktadır. Yaşları 18 ve 22 arasındaki Türk öğrenciler örneklem olarak seçilmiştir. Örneklem ana dilleri Türkçe olan 25 kız öğrenci ve 23 erkek öğrenci içerir. Öğrencilerin hikâye anlatımına olan tutumlarını incelemek için likert ölçekli bir anket uygulanmıştır. Geçerlilik ve güvenilirlik endişelerinden dolayı anket Kim ve Mcgarry tarafından daha önceden hazırlanan ve uygulanan bir tutum testinden uyarlanmıştır (2014). Sonuçlar öğrencilerin hikaye anlatımı etkinliklerine olumlu tutumları olabileceğini ortaya çıkarmıştır. Katılımcılar hikâye dinleme etkinliklerine diğer hikâye anlatımı etkinliklerine olduğundan daha fazla ilgi gösterdiler. Genel olarak dinleme ve okuma becerilerinde kendilerini yetkin hissettikleri ve konuşma aktivitelerinden ziyade dinleme aktiviteleri yapmaktan keyif aldıkları bulundu. Son olarak, katılımcıların hikâye anlatımı etkinliklerini sınıfta kullanmanın sadece çocuklar için değil yetişkinler için de faydalı olduğunu düşündükleri bulundu.
Ekonomi İşletme Siyaset ve Uluslararası İlişkiler Dergisi, 2021
Mali durumu bozulmuş sermaye şirketleri ve kooperatiflerin mali yapısının yeniden düzeltilmesi ve ekonomiye kazandırılması amacıyla kullanılmakta olan iflasın ertelenmesi kurumu, 15.03.2018 tarih ve 30361 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 7101 sayılı İcra ve İflas Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla birlikte uygulamadan kaldırılmıştır. İflasın ertelenmesi kurumunun kaldırılmasıyla birlikte, hukuk sistemimizde yer alan ancak neredeyse hiç başvurulmayan konkordato kurumu yapısal değişikliklerle birlikte daha etkin hale getirilerek kullanılmaya başlanmıştır. Konkordato kurumunun, mahkeme tarafından tasdiki konusunda borçlu ve alacaklıların belirli kurallar kapsamında anlaşmaları gerekmekte olup, söz konusu anlaşmanın kesin mühlet sürecinde gerçekleşmesi, kesin mühleti önemli hale getirmektedir. Kesin mühletin mahkeme tarafından onaylanmasıyla birlikte, meydana gelebilecek hüküm ve sonuçları tüm taraflar açısından bağlayıcıdır. Kanunda, konkordatonun sonuçlarını düzenleyen birden fazla madde bulunmaktadır. Konkordatonun sonuçları ile ilgili hükümler farklı maddelerle düzenlenmiş haldedir. Bu çalışmada, konkordatonun sonuçları ayrı ayrı başlıklar halinde, farklı durum ve taraflar bakımından incelenmiştir. Çalışmada öncelikle, konkordato süreci ayrıntılı bir şekilde incelenerek, konkordato kurumunda yer alan geçici ve kesin mühlet hukuki yönden ele alınmıştır. Daha sonra ise, konkordato kurumunda kesin mühletin alacaklı, borçlu ve sözleşmeler açısından sonuçları değerlendirilmiştir. Kesin mühletin tüm taraflar açısından sonuçlarının değerlendirildiği bu çalışmanın alan yazınına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Bilişim Teknolojileri Dergisi, 2017
Özet-Video tabanlı insan tespiti, günümüzde bir hayli yaygın olan çalışmalardan biridir ve bu konu hakkında birçok çalışmalar ve tasarılar mevcuttur. Daha da ayrıntılı bir çalışma için; nesne tespit edildikten sonra, nesneler sınıflandırılabilir veya takip edilebilir. Yetişkin ve çocuk sınıflandırması, sosyal güvenliğin sağlanması için, özellikle de günümüzde artan vakaları göz önünde bulundurduğumuzda, pek yararlı olabilir. Yapılan çalışmanın gayesi, videolardaki görüntülerden insanları yetişkin ve çocuk olarak iki sınıfa ayırmaktır. Öncelikle insan tespiti için Haar sınıflandırıcı kullanılmıştır. Bir sonraki adımda ise, kafa ve tüm vücut uzunluğu kullanılarak biyometrik bir oran çıkarımı yapılmıştır. Bu orana göre de tespit edilen insanın yetişkin veya çocuk olduğu belirlenmiştir. Sonuçlarımız göstermektedir ki, yetişkin sınıflandırmasındaki doğruluk payı %74.7 ve çocuk sınıflandırmasındaki doğruluk payı ise %68.1'dir.
Social Sciences Studies Journal, 2019
Başarılı bir karakter, kişilik özellikleri ile izleyicinin empati kurabildiği, benimsediği, zaman zaman örnek aldığı klişelerden uzak özgün yaratımlardır. Karakterin başarılı görsel tasarımı ise; bu kişilik özelliklerinin resimleyene ait deneyim ve özgün yaklaşımlarla gelişerek somutlaştırılmış halidir. Hikaye, film veya oyun, herhangi bir eserin başarısı her şeyden önce ana karakter ve bu karaktere ait dünyanın nasıl olduğu ile doğru orantılıdır. Çocuk kitaplarında da hikayeyi okuyan, dinleyen ya da izleyenin kendisini kahraman ile özdeşleştirmesi olağan bir durumdur. Çocuk, kahramanın dünyası ve etrafında gelişen olaylar örgüsü ile kendi çevresi arasında bağlantılar kurar. Bu kritik unsur göz önüne alındığında kahramanın görsel yapısı belirlenirken çocuğun ilgi dünyasının keşfedilmesi en az onun yönlendirilmesi kadar önemlidir. Karakterin görsel tasarımını belirleyen bazı temel faktörler söz konusudur. Bu faktörlerin başında uygulama tekniği gelir. Tasarımcı kendi anlatım diline uygun gördüğü ya da daha başarılı olacağını düşündüğü bir tekniği seçerek tasarıma yön vermeye başlar. Bir diğer faktör karaktere ait biçimsel özelliklerin nasıl oluşturulduğu ile ilgilidir. Biçimsel özellikler form ve renk olmak üzere iki başlıkta incelenebilir. Form, karaktere ait biçimselliğin kabaca bütünüdür. Bu bütün resimleme alanında sıklıkla kullanılan uygulama anlayışlarıyla görselleştirilir. Renk veya renk ilişkileri görsel bir ambiyansa, karakteristik yapıya (görsellik veya içerik anlamlarında olabilir) ve konu ya da bir kavrama ayrı ayrı ya da iç içe hizmet edebilir. Karakter tasarımında belirleyici son faktör resimleyenin özgün dili ile ilişkili görselleştirme anlayışı diğer bir deyiş ile tarz'dır.
Kastamonu eğitim dergisi, 2022
Purpose: The current survey portrays English as a Foreign Language (EFL) teachers' familiarity with the concept of reflective teaching and the extent that they carry out reflective teaching practices especially during their first experience with online teaching amid the Covid-19 Pandemic. Design/Methodology/Approach: In the current descriptive study, a varied sample of Turkish EFL teachers (N=117) filled out the online survey at the end of the first academic semester with an emergency online education period induced by the Covid-19 pandemic. Findings: The study indicated that nearly forty per cent of the participants were unfamiliar with the concept of reflective teaching. While metacognitive and affective practices were more commonly performed by the participants, the critical, practical and cognitive practices were rather less preferred. The participants hardly ever think of writing articles regarding their experiences, asking their colleagues to observe their teaching and also, relatively less contemplate on the socio-political sides of their teaching and their influences. Highlights: The notion of reflection and the reflective teaching strategies should be revisited, and accordingly, the scales or inventories should be reformulated by taking the premises of online education into consideration. Öz Çalışmanın amacı: Bu araştırma, İngilizce öğretmenlerinin yansıtıcı öğretim kavramına dair farkındalıklarını ve özellikle Covid-19 Pandemisi sırasında çevrimiçi öğretimle ilk tanıştıkları dönemde yansıtıcı öğretim uygulamalarını ne ölçüde gerçekleştirdiklerini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Materyal ve Yöntem: Mevcut karma desenli betimleyici araştırmada, İngilizce öğretmenleri (N=117) Covid-19 pandemisinin neden olduğu ani değişiklikleçevrimiçi ortamda yürüttükleri eğitim dönemininardından araştırmaya gönüllü olarak katılarak çevrimiçi ortamda yayınlanan bir araştırma formu doldurmuştur. Bulgular: Araştırma, katılımcıların yaklaşık yüzde kırkının yansıtıcı öğretim kavramına aşina olmadığını göstermiştir. Katılımcılar tarafından üstbilişsel ve duyuşsal uygulamalar daha yaygın olarak kullanılırken, eleştirel, pratik ve bilişsel uygulamalar daha az tercih edilmiştir. Araştırmanın diğer sonuçlarına göre, katılımcılar, deneyimleriyle ilgili makaleler yazmayı, akranlarından öğretimlerini gözlemlemelerini istemeyi neredeyse hiç tercih etmemekle birlikte öğretimlerinin sosyo-politik yönleri ve etkileri hakkında nispeten az düşünmektedirler. Önemli Vurgular: Yansıtma kavramı ve yansıtıcı öğretim stratejileri yeniden gözden geçirilmeli ve buna göre ölçekler veya envanterler çevrimiçi eğitimin öncülleri dikkate alınarak yeniden geliştirilmelidir.
Journal of International Social Research
Bu araştırma özel yetenekli çocukların eğitimini desteklemek amacıyla ortaya koyulan uygulamalardan "Destek Eğitim Odaları" (DEO) kurulumu ile ilgili yürütülen projenin değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Bu kapsamda proje yürütücüleri ile odak grup görüşmesi gerçekleştirilmiştir. Veriler içerik analizine tabi tutulmuştur. Verilerin analizi sonucunda ortaya çıkan bulgular, proje fikrinin ortaya çıkması, projenin amaçları, projenin uygulama süreci, plan dışı durumlar ve gözlenen eksiklikler, proje sonuçları ve daha ileri değerlendirmeye yönelik fikirler başlıkları altında sunulmuştur. Değerlendirme çalışması sonucunda gerek hane halkının gerekse eğitim kurumlarında görev yapmakta olan öğretmenlerin "Özel Yetenekli Öğrenciler" ve eğitimlerine ilişkin farkındalıklarının ve kapasitelerinin artmasını sağladığı belirlenmiştir. DEO öğretmen eğitim programının ve DEO'ların kullanımına ilişkin değerlendirme faaliyetlerinin belirlenmesi eksik olan yönler olarak tespit edilmiştir.
RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi
İçinde bulunduğumuz dijital çağda teknoloji hayatın her alanına bir değişim ve dönüşüm getirmiştir. Disiplinler, gelenekselden dijitale bir geçiş süreci yaşamakta, teknoloji sayesinde bir çok alanda yeni ifade biçimleri ve ürünü iletecek yeni medya araçları türemektedir. Diğer yandan geleneksel de terk edilmemiş, çoğunlukla hibrit olarak kabul edilebilecek yeniyi ve eskiyi bünyesinde barındıran ve eskinin üstüne inşa edilen yenilikçi post-dijital formlar türemiştir. Ergodik edebiyat, ilk kez Norveçli Espen J. Aarseth tarafından ortaya atılan bir terim olarak, okuyucunun hikayenin yaratılmasına aktif olarak katılmasını gerektiren bir edebiyat türüdür. Ergodik edebiyat ve grafik tasarım, izleyicinin aktif katılımını gerektiren disiplinler olarak arasında sayılabilir. Bu tür için bahsedilen aktif katılım, doğrusal olmayan bir anlatım yapısının kullanılmasıyla veya hikayenin okuyucu tarafından yönlendirildiği, sonuca varmak için fiziksel bir çaba gösterdiği, kısaca bir okuma deneyimi su...
Eğitim Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2016
insanlar cesitli neden ve gerekcelerle sorumluluklarini ertelemektedirler. Erteleme davranisi ozellikle universite ogrencileri arasinda yaygindir ve basariyi olumsuz yonde etkileyen onemli faktorlerden birisidir (Akinsola, Tella & Tella, 2007; Balkis & Duru, 2010). Gorevden hoslanmama (Milgram, Sroloff & Rosebaum, 1988), sinav kaygisi (Cassady & Johnson, 2002), dusuk oz-saygi (Ferrari & Landreth, 2015; Klassen, Krawchuk & Rajani, 2007), motivasyon eksikligi (Franziska, Manfred & Stefan, 2007) gibi degiskenler ertelemeye neden olan faktorler arasinda sayilmaktadir. Bazi calisma bulgulari (Balkis & Duru, 2009; 2010; Fritzsche, Young & Hickson, 2003; Tuckman, 1998) akademik erteleme ile akademik basari/performans arasinda negatif iliskiler oldugu yonundedir. Yine erteleme davranisinin dusuk akademik basari (Owens & Newbegin, 2000; Tuckman, 2002; Tuckman, Abry & Smith, 2002; Young & Hickson, 2003; Carden, Bryant & Moss, 2004; Balkis, Duru, Bulus & Duru, 2006; Fritzsche, & Seo, 2011), mukemmelliyetcilik (Flett, Blankstein, Hewit & Koledin; Steel, 2007), goreve karsi ilgi (Schraw, Wadkins & Olafson, 2007), oz-yeterlilik (McCarthy & Skay, 1998; Akbay & Gizir, 2010; Haycock,), gibi bircok degisken ile iliskili oldugu belirtilmektedir.
5th International Open & Distance Learning Conference- IODL 2022, 2022
Uzaktan eğitim süreci yapısı gereği birçok bileşeni içerisinde barındırır. Bunların başlıcaları öğretimsel, yönetimsel ve teknik boyutlardır. Tüm bu boyutlar sürece dâhil olan farklı profillerdeki bireylerin (öğretim elemanı, öğrenci vb.) gereksinimlerini çeşitlendirmektedir. Bu doğrultuda destek hizmetlerinin sistematik olarak planlanması ve kısa sürede yaygın bir etki sunması önemlidir. Küresel salgının başlarında acil uzaktan eğitime geçilmesi ile birlikte yükseköğretim kurumları hızlı biçimde eğitim süreçlerini planlarken, bu sürece dahil olan tüm bireylere sağlanacak desteğin de planlaması ve uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bu doğrultuda Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Uzaktan Eğitim Araştırma ve Uygulama Merkezi (ADÜZEM) hiyerarşik bir destek mekanizması oluşturmuştur. İçerisinde kullanıcı desteği ve teknik destek olmak üzere iki temel bileşen barındıran bu mekanizma, farklı profillerdeki bireyler için farklı destek alternatifleri sunmaktadır. Geniş bir destek kapsamı sunulması dolayısıyla farklı rollere sahip destek ekipleri de oluşturulmuştur. Bu ekipler teknik, ana destek, yardımcı destek, birim koordinatörleri vb. olarak birbirlerinden ayrışmaktadır. Ekiplerin hiyerarşik yapı içerisindeki yerleri destek mekanizmasının sistemli biçimde çalışmasına olanak sunmuştur. Acil uzaktan eğitim sürecinde kurgulanan ve uygulanan bu destek mekanizması küresel salgın sonrası uzaktan eğitim destek mekanizmasının yapılandırılmasında önemli bir rol oynamıştır. Bu kararın alınmasındaki en önemli nedenler farklı profillerdeki bireylerin destek süreçlerinden duydukları memnuniyet ve acil uzaktan eğitim sürecinde öngörülenden daha iyi bir performans sergilenmiş olmasıdır. Küresel salgın sonrası mevcut durumda destek mekanizması yine iki temel bileşenden (kullanıcı desteği ve teknik destek) oluşmaktadır. Koordinasyon ekipleri üstlendikleri roller ile birlikte kürsel salgın sonrası süreçteki varlıklarını devam ettirmektedirler. Belirli dönemlerde farklı ortamlarda (basılı afiş, sosyal medya, portal vb.) güncellenerek sunulan çoklu ortam destek materyalleri (infografik, video vb.) kullanılmıştır. Bu sayede hem öğretim elemanları ve öğrenciler uzaktan eğitim süreçlerine kolayca uyum sağlamış hem de doğrudan bir destek personeli ile (çağrı hattı ve/ya da portal destek mesajı) iletişim kurma ihtiyacı belirgin oranda azalmıştır. Dolayısıyla gerekli destek personeli sayısı da azalmıştır. Tüm bu sonuçlar göstermektedir ki ADÜZEM bünyesinde çalışan destek mekanizması, kullanıcı deneyimini üst düzeyde tutmuş ve işlevsellik sağlamıştır. Bu araştırma kapsamında kurumsal anlamda genel durum ortaya konulurken, ideal bir destek mekanizması oluşturabilmek adına alanyazın incelenerek öneriler sunulmuştur.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.