Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2019, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
…
11 pages
1 file
2021
Değişen toplumsal yapıları anlamak üzerine çeşitli kitaplar yazılmış ve hâlâ da yazılmaya devam etmektedir. Sabit bir yapıda olmayan toplum, teknolojiden ekonomiye, siyasetten sanata kadar birçok alanda dönüşümler geçirmektedir. Özellikle küreselleşmenin ve yeni iletişim teknolojilerinin artmasıyla değişimler dünya çapında olmuş, toplumlar birbirinden etkilenmiştir. Bu çalışmada yeni toplumsal düzen üzerine soru soran Byung-Chun Han'ın psikopolitika kitabı incelenecektir. Psikopolitika kitabında yazar ve kültür kuramcısı Byung Chul Han postmodern dönemdeki yeni iktidar modelleri, neoliberalizm ve toplum üzerine çözümlemeler yapmaktadır. Bu çözümlemelerde Han, farklı kavramlarla ilişkiler kurarak neoliberalizmin temel mantığını okura aktarmaktadır. Zengin bir kavramsal ilişki kuran Han, neoliberalizmin yeni iktidar teknikleri üzerine düşünmemize yardımcı olmakla birlikte yeni toplumsal düzeni tanımlamaya çalışmaktadır.
Şiddet Arapça bir kelimedir, fakat Tarihte, çağımızda kullandığımız manada kullanılmıyordu. Daha çok, dağınık şeyleri birbirine bağlamak mesela araca yük bağlamak, ip bağlamak gibi bir manada kullanılıyordu. Onun için, çağdaş Araplar bizim kullandığımız manada bu kelimeyi kullanmaz. Onun yerine unf kelimesini kullanıyorlar. Bu unf kelimesi ise fonetik ve etimolojik olarak, tiksindirici ve kötü kokan saldırı manasına geliyor. Arapçada bu gibi manaları veren tuğyan (azgınlık), zulüm (karşı tarafa dengesizce davranmak) ve başka kelimeler var. İngilizcede tam 56 adet, bu gibi manaları taşıyan kelime var. Mesela: severity (şiddet ve sertlik), rigor (saldırıya varan titizlik) violence (saldırgan güç), force (güç kullanmak.) Peki bu şiddet neden var. İşte tarihî ve felsefî cevabı: Allah, kâinatı bir makine gibi yaratıyor. Onun motoru ise diyalektik süreçtir. Allah bu süreçte zıtları birbirine saldırtarak tabir yerinde ise gübrede güller bitiriyor. Çünkü ilk insanlar tam birer hayvan idiler. Birbirinin etini yiyorlardı. Sonra içlerinden Âdem olanlar (dilleri ve soyut değerleri bilenler, nice veli, peygamber ve kanun adamları) çıktı. O hayvan sürüsü gibi olan diğer insanları, güç kullanarak zapturapt altına aldılar. İşte şiddet kelimesinin asıl manası budur. Bu manadaki bağlanmaya İngilizler best kelimesini kullanıyorlar.
Sosyolojik Bağlam Dergisi, 2021
Sosyoloji literatüründe sözü geçen “yeni insan” tanımlamasını anlama isteği, bu makalenin hikâyesini temsil eder. Tanımlamanın bağlamına yönelik geniş muhteva göz önünde bulundurulursa, bir sınırlandırma yapma zorunluluğu hâsıl olur. Bu sınırlandırmanın Byung-Chul Han tarafından öne sürülen “yeni budala” tiplemesi üzerinden yapılması çalışma için önem arz eder. “Yeni budala” derken neyin kastedildiği, kimlerin bu tipleştirmenin sınırlarına dâhil olduğu söz konusu olduğunda tüketim kavramı karşımıza çıkar. İsteklerin tatminine yönelik bir olgu olarak ele alınan tüketimin bireyin günlük yaşamını hangi ölçülerde etkilediği, nerelere kadar sindiği göz önünde bulundurularak, tüketim öznesinin aktörel varlığı çalışmanın gelişme aşamasını oluşturur. Bu bağlamda; yeni insanı temsil eden, -Byung-Chul Han tarafından da öne sürülen- başarı ve performansa odaklı geç modern özne, tipleştirmenin muhayyel yapısını şekillendirecektir. Tüketim öznesinin “isteyen” bir varlık olması, bu istemeyi “absü...
Yazar Isabelle SOMMIER (2016), Çeviren: Işık ERGÜDEN, İstanbul: İletişim Yayınları, Sayfa Sayısı: 149. Sorbonne Politika Araştırmaları Merkezi'nin 2002-2009 yılları arasında yöneticiliğini yapan Isabelle Sommıer, politik şiddet, terör ve toplumsal hareketler gibi alanlarda uzmanlaşarak çalışmalarını sürdürmekte olan bir sosyoloji profesörüdür. Sommıer, 1960'lı yıllar itibariyle dünyanın birçok yerinde ortaya çıkmış olan şiddet argümanından bahsetmektedir. Bu hali ile yazar, şiddet fikri ile silahlı mücadele olgusuna yönelen toplumsal hareketlerin bir şemasını ortaya koymaktadır. Bu toplumsal hareketleri inceleyen Sommıer, genel olarak, grupların ana hedefinin bulundukları ülkelerdeki mevcut düzeninin sorgulanması olduğunu tespit etmektedir. Ekonomik, siyasi ya da kültürel durumdan duyulan rahatsızlığa karşı bir tepkinin ortaya çıktığını, bu gruplar nezdinde açıklamaktadır. Sommıer, araştırmalarında mevcut düzene itirazı olanların çoğunlukla öğrenciler ya da işçi grupları olduğunu tespit etmiştir. Bu doğrultuda Sommıer'in amacı; sanayileşmiş toplumlarda ekonomik sebeplerden rahatsızlık duyan silahlı örgütlerin tarihçesini aktarmaktır. Fakat yazar bu örgütleri incelerken çıkış yerleri ve temel hedefleri açısında ABD, Japonya, Almanya, Fransa ve İtalya olarak ülkeleri sınırlı tutmuştur. Dünya'nın birçok farklı noktasında ortaya çıkan çeşitli grupları incelemesinin nedeni, bu örgütlerin ortaya çıkışı ile ileri sanayileşmiş demokratik kapitalist bir sisteme sahip ülkeler arasında bir bağlantı olduğunu varsaymasıdır. Temel hedefini ise, okuyucuları bu argüman üzerinden düşünmeye teşvik etmek olduğunu ifade etmektedir. Demokrasi yönünden gelişmiş ve ekonomik açıdan son derece zengin olarak vurguladığı bu ülkelerde, şiddet ve silahlı mücadele olgusunun ortaya çıkışının bu hali ile nasıl açıklanabileceği sorusu üzerinde durmaktadır. Kitap beş bölümden oluşmaktadır. Yazar ilk bölümde öncelikle şiddetin literatürde farklı ve birçok açıdan tanımlanarak kabul edildiğini vurgulamaktadır. Sosyologların ise bu doğrultuda 3 tür şiddeti birbirinden ayırarak olayları analiz ettiklerini belirtmektedir. 3 şiddet türünün içerisinde olan halk ayaklanmaları,
Yeni Yaşam Kadın Eki, 2022
Ebru Kayaalp, 2012
Akdeniz İletişim Dergisi, 2024
Byung-Chul Han, son yılların en dikkat çeken kültür kuramcılarından birisidir. Felsefe ve teoloji eğitimi alan Han, yeni medya sosyolojisi ile de ilgilenmiştir. Eserleri dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yakından takip edilmektedir. Bu çalışmanın amacı, Han'ın yeni medya sosyolojisine getirdiği kuramsal perspektifi tespit etmektir. Bu bağlamda yazarın kaleme aldığı kitaplardan yola çıkarak yeni medya ile ilgili tezleri ortaya çıkarılmıştır. Yazdığı kitaplardan on dört tanesinde yeni medya sosyolojisine dair bağlamlar, bir nitel araştırma olan doküman incelemesi ile ele alınmıştır. Bu bağlamlar, üç tema hâline getirilerek analitik bir çerçevede yorumlanmıştır. Yazarın eleştirel perspektifinin temel noktası neoliberalizm ekseninde yoğunlaşmaktadır. Bu açıdan çalışmada tespit edilen üç tema; veri ve algoritma yoluyla üretkenlik rejimi, siyasetin dijital dönüşümü ve çöküşü, dijital benliğin ve bireyciliğin psikolojisi şeklindedir. Yazar, eleştirel yeni medya çalışmalarına özgün açılımlar getirmektedir. Han, büyük veriye egemen olan güçlerin insanları nasıl gözetlediğini ve metalaştırdığını ortaya koymuştur. Siyasetin kamusal bir özelliğinin kalmadığını, rasyonel bir tartışma imkanının yok olduğunu, insanların dijital mahalleleri içerisinde kendilerini ötekine kapattıklarını tespit etmiştir. Buna göre, özellikle sosyal medya ortamları, akıldan çok duyguların ön planda olduğu bir yerdir ve buradan kamusal bir tartışma da gelişemeyecektir. Han, aynı zamanda aydınlanmış bireyin sonunu da işaret eder. Son olarak Han, dijital ortamların; bireyciliği ürettiğini, kitle değil sürü yarattığını, beğeni kültürüne bağımlı kıldığını düşünmektedir. Ayrıca, sosyal medya fenomenleri ya da influencerlar yoluyla narsistleşmiş öznenin ruhu sisteme sunulmaktadır.
Tragedya, kahramanını halkın içinden almaz; onun kahramanları, tanrılar, kahramanlar, savaşçılar, saraylılardır. Bir tragedyanın konu edindiği, izleyiciye taşıdığı deneyim, seçkinler sınıfının çöküşüdür. Kader, günahkarlık, suç, kehanet, günah gibi kavramları konu edinir. izleyeninde, korku, endişe, biat, inanç gibi duygular uyandırmak arzusundadır... Tragedyaların günahkar kahramanlarının verdiği korku, koronun sağduyulu sesinde umudu da beraberinde taşır. Bu anlamıyla iktidara hizmet eden Apollonik bir dil oyunu olduğu söylense de asalet taşıyan kahramanın çöküşü Dionysiak halkın yüreğini ferahlatır...
Özet Şiddet gün geçtikçe kendini kabul ettirmeye devam ediyor. Günümüzde şiddet hayatın her alanında kendini her an gösterebilmektedir. Bu şiddet o kadar doğal bir hale büründü ki insanların çoğu en kötü şiddet olaylarına bile tepkisiz kalabilmektedir. Şiddet üzerine bugüne kadar bir sürü eser yazıldı ve bir sürü çözüm önerildi ama hiçbiri şiddeti ortadan kaldıracak kadar güçlü olmadı çünkü ne insan doğası ne de toplumlar birbirine benzemektedir. Bu nedenle de ortak bir uzlaşı altında olamayan insanlık, her zaman şiddete mahkûm bir şekilde varlığını sürdürecektir. Anahtar Kelimeler: Şiddet, Hukuk, Adalet, Şiddet Araçları, Grev Giriş Toplum, farklı niteliklere sahip insanların bir araya gelmeleri ile oluşmuş karmaşık bir yapıdır. Bu yapı içinde bulunan insanlar birbirleri ile sürekli etkileşim içindedir. Ancak doğası gereği bu insanlar, yaşadıkları etkileşimler neticesinde kendilerinden daha zayıf olarak gördükleri insanlara hükmetmek onları denetim altında tutabilmek ya da emeklerini sömürmek ister. Emek doğasında şiddet barındıran bir eylem değildir, fiziksel anlamda güç ve çaba gerektirdiği ve rutin bir eylem olduğu için insanoğlunun kurtulmak istediği bir etkinliktir. Bu nedenle insanlar, tarih boyunca bedensel gereksinimlerini gidermesi için başka insanları kullanmak istemiş, bu amaçla şiddet uygulamışlardır. (Altunok, 2007:58). Bunu yaparken de onlara baskı uygularlar. Bu baskı kimi zaman fiziksel bir zor kullanım olarak karşımıza çıkarken kimi zaman da psikolojik baskı olarak karşımıza 1 Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Öğrencisi [email protected] 2 çıkmaktadır. İnsanların, birlikte yaşamaya karar verdikleri günden günümüze kadar devam eden süreçte, bu olgu farklı şekillere bürünerek günümüze kadar kendini devam ettirmiştir. Şiddet toplumun her alanında kendini gösterir; devlet bu şiddeti kontrol altında tutabilmek, toplumun her alanında insanları şiddet kullanma tikelinden mahrum bırakmak ister. Kullanıldığı zaman suç olarak nitelendirdiği bu şiddeti, toplumu denetim altına almak, yasa oluşturmak ve en önemlisi kendi varlığını ve meşruiyetini güvence altına alabilmek adına bir araç olarak kullanabilmektedir. Bu bağlamda Walter Benjamin'in şiddetin oluşum tarihini, şiddetin kullanımının meşruluğunu, şiddetin adaletinin ne olduğu ve adaletle ahlak ilişkisinin nasıl şekillendiğini anlattığı 'Şiddetin Eleştirisi Üzerine' adlı makalesi bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Ömer Faruk Gök'ün yazdığı,'Benjamin:Şiddet,Hukuk,İlahi Adalet' kitabının yanı sıra Doğu Batı ve Cogito dergilerinde yer alan makalelerin bazılarına bu çalışmanın içinde yer verilecektir.Ayrıca insanların denetiminin nasıl sağlandığı; kültür değerlerin ve kitle iletişim araçlarının; şiddeti ve baskıyı, nasıl şekillendirdiği ve nasıl dizginlediği 2 'Aydınlanmanın Diyalektiği' kitabında söz edilen kültür endüstrisi toplumu üzerinden kısa bir yorum ile ele alınacaktır. Şiddetin Temelleri ve Belirleyicileri Walter Benjamin makalesine ; '' BİR ŞİDDET ELEŞTİRİSİNİN görevi, şiddetin hukuk ve adalet ile ilişkisini ortaya koymaktır '' 3 diye başlar. Adalet kavramının ne olduğu ya da şiddetin ne olduğunun her toplum için geçerli bir anlamı olmadığı gibi, her hukuksal davranışın adil amaçlar için mi kendini var ettiği de tartışmalı bir konu olmuştur. Şiddet; zamana, mekâna ve topluma göre değişir ve her dönemde yeniden şekillenir. Ortaçağ da uygulanan şiddet ile modern dönem toplumlarında uygulanan şiddet arasında büyük bir fark olsa da şiddetin genel işlevi aslında her zaman aynı kalmıştır. Bununla beraber suça karşı Kaynakça Altunok, G. (2007-2008) Şiddetin Eleştirisi Olarak İktidar: Arendt ve Foucault. Doğu Batı Dergisi (sayı:43) s.51-75 Benjamin, W.(2010) Şiddetin Eleştirisi Üzerine ,( çev. Ece Göztepe) 'Şiddetin Eleştirisi Üzerine' içinde, Çelebi A. (ed.) İstanbul: Metis Yayınları, s.19-43 Derrida, J.(2010) ''Yasanın Gücü, Otoritenin Mistik Temeli'', (çev. Zeynep Direk )Şiddetin Eleştirisi Üzerine' içinde, Çelebi A. (ed.)İstanbul: Metis Yayınları s.43-133
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Nihayet Dergi, 2023
E-Skop, 2016
Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2019
Kutadgubilig Felsefe-Bilim Araştırmaları, 2021
DergiPark (Istanbul University), 2016
Akademik Dil ve Edebiyat Araştırmaları, 2023
Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi , 2020
Varlık Dergisi, 2018
CÜ Sosyal Bilimler Dergisi, 2010
İktisat ve Toplum, 2023
I.Dil, Kültür ve Edebiyat Çalıştayı, 2015
Ankara Üni. Hukuk Fak. Dergisi, 68 (1) 2019, 2019