Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2010, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
DergiPark (Istanbul University), 2022
This article has been reviewed by at least two referees and scanned via a plagiarism software. / Bu makale, en az iki hakem tarafından incelendi ve intihal içermediği teyit edildi.
2003
İktisat, ifrat ile tefrit arasında bulunan itidal noktasına denir. İslâm'da, abdest alınacak suda, yapılacak ibadette, bir suçluya verilecek cezada hep iktisatlı olmamız emredilmiştir. Cimriliğe ve israfa kaçmadan orta yolun izlenmesi iktisad yolu olarak anlatılmıştır 1 .Terim olarak "insanın, kıt kaynakları yönetimi, geliştirmesi ve bu kaynakları ihtiyaçlar doğrultusunda kullanmasına yönelik faaliyetleri" 2 şeklinde tarif edilen iktisadın esasları İslâm'da, vahiy ile şekillenmektedir. Peygamberler, Sünnetullah gereği sadece kendilerine indirilen vahyi gönderildikleri topluma iletmekle kalmamış, onu yaşanan bir din haline getirme görevini yerine getirmişlerdir. İşte bu sebeple Hz. Muhammed, on üç yıllık Mekke ve on yıllık Medine hayatında söz ve hareketleri ile yeni bir toplumun oluşması için gerekli prensipleri ortaya koymuştur 3. Dolayısıyla İslâm'a göre her hangi bir meselenin konumunu ortaya koymak hususunda referansımız "Kur'ân" ve "Sünnet" olmalıdır. Bu iki kaynakta ekonomiye yön verecek temel prensipler ortaya konmuştur. Kur'ân, hem dünya hem de ahiret hayatını düzenlemeyi hedeflediği için doğal olarak madde ile ilişkileri belirleyici hükümler ve prensipler de içermektedir. İktisadi hayatta, insanların uymaları gereken esasları ortaya koyma bağlamında Kur'ân'da iktisadi yönü ön plana çıkartılan Şuayb peygamberden söz edilmiştir. Hz. Şuayb kavmini Allah'ın birliğine çağırdıktan sonra onlara "Ölçüyü tastamam yapın, (insanların haklarını) eksik verenlerden olmayın. Doğru terazi ile tartın. İnsanların hakkı olan şeyleri kısmayın. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın. Sizi ve önceki nesilleri yaratan Allah'tan korkun." 4 demiştir.
İslam İktisat Düşüncesi: Birikim ve Yönelim, 2017
Turkish translation of Muhammed Nejatullah Siddiqi - Islamic Economic Thought: Foundations, Evoution and Needed Direction
Antakiyat/Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Öz: Günümüz mültecilerinin karşılaştığı maddi ve manevi birçok zorluğun yanı sıra kavram ve statü karmaşasına da maruz kaldıkları görülmektedir. Bu makalenin konusunu; problem, duygu ve inanç odaklı başa çıkma stratejileri açısından mültecilerin karşılaştığı göç ve iltica realitesinin Kur'ân'da nasıl ele alındığı oluşturmaktadır. Bu araştırmada, Kur'ân-ı Kerîm'in dini bir realite ve sosyolojik bir gerçek olarak ele aldığı "sığınmacı/mülteci" olgusu ayrıca bu kavramlar yerine kullandığı hicret kavramı ve muhacirlik olgusunun, nasıl ve hangi yönleriyle mülteci Müslümanlara teselli ve umut kaynağı olduğu/olabileceği araştırılacaktır. Konu işlenirken konulu tefsir metoduna bağlı olarak hicret olgusunun Kur'ân'ın bütünlüğü içerisinde incelenmesi planlanmaktadır. Psiko-sosyal yönüne vurgu yapılarak ele alınan konunun amacı; genel olarak Kur'ân'ın tüm muhataplarına, özelde ise günümüzde mülteci durumuna düşen Müslümanlara manevi destek olmaktır. Kur'ân'daki anlatımıyla göç hadisesi, hemen tüm peygamberlerin ve ümmetlerinin maruz kaldığı bir durumdur. Hicret olgusunun Kur'ân'da üç ana başlıkta ele alınabilecek şekilde yer aldığı görülür. Bunlardan birincisini hicret edenlerin üstün vasıflarla övülmesi, ikincisini hicret edenlere verilen müjde ve mükâfatlar, üçüncüsünü ise hicretten geri kalanların karşılaşacakları ceza ve azaplar oluşturmaktadır.
Journal of Analytic Divinity, 2022
Halk inançlarının tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanın var olduğu her yer ve zamanda ortaya çıktığı, geliştiği, halkın büyük bir kısmını etkisi altına aldığı bilinmektedir. İnsanları hak yoldan uzaklaştırmaları nedeniyle halk inançların batıl olanları, peygamberlerin mücadele ettiği önemli konulardan biri olmuştur. Kur’an’da bu inançların nedenleri, ortaya çıkışları, halkı nasıl yanılttıkları anlatılmakta, ortadan kaldırılması için peygamberlerin mücadeleleri ve sundukları deliller aktarılmaktadır. Kur’an’da özellikle putlar, fal, uğuruğursuzluk ve hayvanlar ile ilgili batıl halk inançları konu edinilmekte ve dayandıkları deliller sorgulanmaktadır. Kur’an’ın halk inançları hakkındaki temel ölçütü kaynaklarının sahih bilgiye dayanıp dayanmadığıdır. Eğer inançlar, kaynağını vahiy kültüründen alıyorsa ortada bir sorun yoktur. Fakat batıl kaynaklı bir inancın toplumsal ilişkilerde pragmatik bir üslupla ve ideolojik bir dille temsili Kur’an’da eleştirilen bir olgudur. Dolayısıyla Kur’an, tüm halk inançlarını değil, geçmişi bilinçsizce taklit eden gelenekçi zihniyetin sahip olduğu sahih olmayan inançları eleştirmiş ve reddetmiştir. Bu çalışmada Kur’an’da bahsi geçen bâtıl halk inançları konu edinilmiştir. Bu inançların insanları sahih tevhit inancından uzaklaştırması ve Kur’an’ın bu duruma yaptığı eleştiriler tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada literatür taraması metodu kullanılmıştır.
9. Türkiye Lisansüstü Çalışmalar Kongresi Bildiriler Kitabı - II, ss.275-287, 2021
İslâm geleneği içerisinde yaşanılan dönemin sosyal ve kültürel yapısını bizlere aktaran en önemli yazılı metinlerin başında risâleler gelmektedir. Risâleler hacim olarak küçük fakat muhteva ve içerdiği değer bakımından kıymete haiz belgelerdir. İslâm’ın tedvin döneminden itibaren risâle başlığı altında birçok alana dair fazlaca eser yazılmış ve yazıldığı alanlara da önemli katkılar sağlamışlardır. Yazıldığı dönemdeki sosyal ve kültürel malumatın işlenmiş şekilde bilgiye dönüşümünü ifade eden bu yazılı metinler, kendi dönemleri içerisinde değerlendirilmekle kalmamalı günümüz bilgi dünyasına kazandırılmalıdır. Bu çalışmanın öncelikli amacı da İbn Nüceym’in, ‘‘Risâle fi’l-Harac’’,‘‘Risâle fi Beyâni'r-Rişve ve Ahkâmihâ’’, ‘‘Risâle fi Beyâni'l-Iqtâ‘at ve Mahallihâ ve men yestehıqquhâ’’, ‘‘Risâle fi'l-Cibâyât ve'r-Ratibât ve Mi‘şârât ed-Divâniyye’’, ‘‘Risâle fî Sûrati Bey’ı’l-Vakf’ vd..." gibi risâlelerini inceleyerek dönemin iktisadî konularını gün yüzüne çıkarmak ve İslam iktisat düşüncesine katkılarını ortaya koymaktır. Risâlelerde ele alınan genel konuların emvâl, haraç, iktâ’, rüşvet, icâre, vakıflar ve akit mevzularını içermesinden dolayı günümüz iktisadi konuları ve toplumsal olaylarla birebir ilgili olduğunu düşünmekteyiz. Ayrıca risâleler özel olarak incelendiğinde ise mali suçlar ve yolsuzluk, devletin bazı arazileri değerlendirmek kaydıyla gerçek veya tüzel kişilere vermesi (ikta’), öşürlendirme ve vergilerin divan tarafından nasıl belirlendiği gibi güncel konuları da ele almaktadır. Çalışmamızda yöntem olarak bilimsel araştırma tekniklerinin yanı sıra öncelikle metinlerin orjinal dili olan Arapça'dan okunması, gerekli görülen yerlerin tercüme edilmesi ve daha sonra elde edilen -tarihi, sosyal ve iktisadi düşünce ile ilgili- bilgilerin İslam iktisat düşüncesine göre incelenerek tümevarım metodu kullanılacaktır. Ülkemizde İbn Nüceym ve Risâleleri ile ilgili bazı çalışmalar yapılsa da İslam iktisat düşüncesi açısından herhangi bir çalışmanın yapılmamış olması araştırmamızın özgün olabilme ihtimalini artırmaktadır. İbn Nüceym tarafından yazılan 41 adet risâlenin bu alanla ilgili olanlarının İslam iktisadı perspektifinden incelenmesi, gerek iktisadî düşünceye katkısı açısından gerekse İslâm iktisat düşüncesinin tarihi açısından önem arz etmektedir.
İslami Araştırmalar Dergisi, 2003
Bu çalışmada gerek teorik, gerekse pratik açıdan. çeşitli sıkıntılarla yüz yüze olan İslam iktisadının başlıca sorunları tartışılmaktadır. Bu bağlamda biri daha ,teorik, üçü ise daha pratikle ilgili olmak üzere İslam iktisadının önemli dört sorunu irdelenmiştir: İslam ekonomisinin pratiğinin olmaması ve İslam iktisat teorisi arasında nasıl bir bağlantı olduğu, İslam'da faiz ve "sermayenin fiyatı" sorunu, entelektüel altyapı sorunu ve nihayet "tercih çarpıtması" sorunu .
DergiPark (Istanbul University), 2023
Tefsir Araştırmaları Dergisi
Bu makale, intihal.net yazılımınca taranmıştır. İntihal tespit edilmemiştir. Plagiarism: This article has been scanned by intihal.net. No plagiarism detected.
Selçuk Üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2022
Ahîlik kendine has ilkeleri ve sistemiyle mensuplarına bir hayat nizamı sunmaktadır. Bu hayat nizamı dine ve dinin temel prensiplerine dayanmaktadır. Bu bakımdan İslâm dininin dünya ve ahiret hayatı arasında dengeli olmayı öğütleyen prensibinin Ahîlik Teşkilatı üzerinde önemli bir tesiri bulunmaktadır. Ahîliğin çalışmaya önem veren ve meslek eğitimini önceleyen anlayışı, dünya hayatının devamı konusunda önemlidir. Ahlakı, yardımseverliği, cömertliği ve birlik şuurunu benimseyen ilkeleri ise teşkilatın dünya ve ahiret arasında dengenin sağlanması konusundaki hassasiyetini göstermektedir. Anadolu'ya göç eden Türklerin bu coğrafyaya uyum sağlaması ve bölgede kalıcı olmalarında, Selçuklu ve Osmanlı Anadolu'sunun tarihî kodlarında Ahîliğin önemli bir tesiri bulunmaktadır. 21. yüzyılda insanlık tarihine sunacağımız medeniyet tasavvurunda Ahîliğin dikkate değer bir yönlendirici olacağı açıktır. Bu çalışma, tarihî bir olgu olan ancak ilkeleriyle tarihi aşan mesajlar veren Ahîlik Teşkilatı'nı konu edinmektedir. Araştırmada teşkilatın dünya ve ahiret arasında dengeli olmayı öne çıkartan söylemi ve Kur'ân ayetleri çerçevesinde şekillenen temel ilkeleri üzerinde durulmaktadır.
Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi), 2018
Öz: Timur Kuran, İslam ekonomisi eleştirisi gerçekleştiren önemli bir teorisyendir. Kuran, çalışmalarının çoğunda İslam ekonomi söyleminin gerçekçi bir zemine oturup oturmadığını tartışmaktadır. İslam ekonomisinin tutarlı bir teorisinin bulunmadığını ve İslam hukukunun Orta Doğu'yu ekonomik olarak geri bıraktığını iddia etmektedir. İslam ekonomisine ve Orta Doğu'nun gelişimine dair araştırma yaparken genel olarak iktisadı, özel olarak da İslam ekonomisini, iktisadi olmayan hukuk, ahlak, kimlik gibi unsurlarla ilişkilendirmeye çalışmaktadır. Bu yaklaşımıyla Kuran'ın temel metodolojisinin, ekonomik faaliyetleri, kurumsal sosyal yapılarla açıklamaya çalışan kurumsal iktisat olarak belirtilebilir. Kuran, kurumsal iktisat çerçevesini kullanarak İslam ekonomisini ve Orta Doğu'nun ekonomik gelişme sürecini açıklamaya çalışmaktadır. Ancak analizindeki temel sorunu, hem kurumsal iktisadı hem İslam ekonomisini hem de Orta Doğu'nun gelişme sürecini kendi öz varlığıyla değil Ortodoks iktisadın kabul edeceği sonuçlara göre değerlendirmesidir. Kuran'ın İslam ekonomisine yönelik eleştirileri de Ortodoks iktisatçıların özelde kurumsal iktisada genelde de heterodoks iktisada yaptığı eleştirilerin benzeridir. Aslında Kuran'ın İslam ekonomisine yönelik eleştirilerinin birçoğu modern Ortodoks iktisadın da sorunlarıdır ve aynı eleştiriler modern iktisat için de geçerlidir. Gerçeklikten uzaklaşan formalistik ekonomi söylemi, bedavacılık sorunu, piyasa başarısızlığı teorisi, modern iktisadın karşılaştığı önemli sorunlardır ve bunlar sadece İslam ekonomisine ait sorunlar değildir. Dolayısıyla söz konusu sorunlar üzerinden İslam ekonomi söyleminin eleştirilmesi yerinde değildir.
2015
İbni Haldun'un düşünce sisteminde asabiyyet olgusu toplumların bir devlet kurmasının itici gücüdür. İbni Haldun devleti iktisadi hayatta karar alıcı bir mekanizma olarak görmez. Devlet iktisadi faaliyetlerin yürütülmesi için güvenli ve adaletli bir ortamın oluşturulmasını sağlamalıdır. Devlet, toplumu iç ve dış tehlikelerden korur ve otoritesini güçlü bir askeri örgütlenmeden alır. Devletin siyasi otorite olarak sağlayacağı adil, hak ve özgürlüklerin ko-runduğu ortam iktisadi refahın belirleyicisidir. Devletin geliştiği ve iktisadi açıdan refahın arttığı dönemde toplumda iktisadi açıdan bir rahatlık oluşur. Bu süreci devlet iyi yönetme-lidir, israftan kaçınmalıdır. Aksi halde devletin zayıflaması sonrasında çöküşü ve yıkılışı kaçınılmaz olur. İktisadi kalkınma süreci, sosyoekonomik ve kültürel tüm olguları bütünleştirerek bir refah toplumu oluşturur. İktisadi kalkınma sürecini besleyen önemli unsurlardan bir tanesi, toplumdaki değerlerdir. İktisadi refah artışının sağlandığı, kalkınmanın planlandığı dönemlerde toplumun ahlaki değerleri göz ardı edilmemesi gerekmektedir. Ahlaki değerlerin korunarak iktisadi faaliyetlerin yürütülmesi önemlidir. Bu değerler dikkate alınmazsa, sosyal yönü eksik iktisadi kalkınma planları ortaya çıkar.
2001
K elâm mezhepleri, ilgi alanlarına giren konular için naklî delillerin yanı sıra, özellikle aklî delillerle görüşlerini sağlama alma gayretinde olmuşlardır. Kur'ân'ın mahlûk olup-olmamasıyla ilgili Mu'tezile'nin getirdiği naklî delillerin ve sonuçta vardıkları yargıların aklî delillerden bağımsız olması mümkün değildir. Özellikle naklî delillerin anlam bakımından şekillenmesinde, aklî delillerin ve olgusal alan (şâhid)da çerçevesi çizilen yaklaşımların Mu'tezile üzerindeki belirgin etkisinden söz etmekte yarar vardır. Hatta onlara göre tevhid ve adâlet konusundaki tek belirleyici unsur, olgusal alanda varılan sonuçlar olmuştur. Konuya başlarken, Allah'ın mütekellim ve Kur'ân'ın Allah kelâmı olduğunu kabulde Ehl-i Sünnet ve Mu'tezile'nin görüş birliği içinde olduklarını belirtmekte yarar vardır. Nitekim Bâkıllânî (403/1013) Kur'ân'ın, Allah'ın kadîm kelâmı olduğunu, Kâdî Abdülcebbâr ise yaratılmış olduğunu savunurlarken, onun Allah'ın kelâmı olmasında birleşmektedirler. Kâdî Abdülcebbâr, Hz. Peygamber'in getirdiği İslâm dininde Kur'ân'ın hakiki anlamda Allah'ın kelâmı olup, hatta buna inanmanın zarûrîyyât-ı diniyyeden olduğunu söylemektedir. Ona göre Müslümanlar, Allah'ın mütekellim oluşunda ittifak etmişlerdir. 1 Hatta Kâdî Abdülcebbâr, mihraplarda okunan, sayfalarda yazılı olan şeyin Allah'ın kelâmı olduğunu, * Bu makale, Kamil Güneş'in hazırladığı "Kelâmî Ekollerin Farklılaşmasında Nassların Rolü (Bâkıllânî ve Kâdî Abdülcebbâr'da Kelâmullah Meselesi Örneği)" adlı doktora tezinin bir kısmını içeren özetidir.
BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ, 2020
Basic Belief Principles of Ibādiyya: al-Usūl al-Tis'a (Nine Principles) Öz: Zamanının siyasî olayları neticesinde ortaya çıkan Hariciliğin bir kolu olan İbâziyye, tevhîd ve mürtekib-i kebîrenin isimlendirilmesi başta olmak üzere belli başlı itikâdî görüşlerle diğer Haricî fırkalardan farklılaşarak günümüze kadar varlığını devam ettirmiş bir kelâm fırkasıdır. İbâzî kelâmcılar Müslümanlar arasında inanç esaslarıyla ilgili ihtilafa neden olduğunu düşündükleri problemleri genellikle dokuz başlık altında zikretmişlerdir ve bunları temel inanç esaslarından saymışlardır. Çalışmamızda İbâziyye'nin temel inanç esasları arasında saydığı tevhîd, kader, adâlet, el-va'd ve'l-vaîd, el-menziletu beyne'l-menzileteyn, lâ menziletu beyne'l-menzileteyn, el-emr ve'n-nehy, el-velâyet ve'l-beraat, el-esmâ ve'l-ahkâm meseleleri konu edinilecektir. Bu çalışmada amacımız İbâzîler tarafından dokuz temel inanç esası olarak da kabul edilen el-usûlu'ttis'a'yı bir arada sunmaktır. Çalışmamız ayrıca İbâziyye'nin bu ilkeleri ile Mu'tezile'nin el-usûlu'l-hamsesini karşılaştırıp benzerlik ve farklılıklarını tespit etmeyi ve bunun neticesinde İbâziyye'nin özgünlüğünü ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu çalışmada, ilk teşekkül eden kelâm ekollerinden İbâziyye'nin temel inanç esaslarının diğer kelâm ekollerin görüşleriyle mukayeseli bir şekilde ele alınması, İbâziyye'nin daha yakından Metin YILDIZ Makale Bilgisi / Article Information Makale Türü / Article Types : Araştırma Makalesi / Research Article Geliş Tarihi /
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Islâm iktisadinin ayri bir bilim dali olarak ortaya cikmasi yaklasik son bir asri bulmasina ragmen dusunce olarak Islâm’in ilk yillarina kadar goturulmesi mumkundur. Kur’an ve Sunnetin iktisadi hayata dair getirdigi ilkeler, canli bir ekonomik hayatin icinde olan ilk Muslumanlarin uygulamalariyla ete kemige burunmustur. Bu cercevede Islâm ilim geleneginin yazili kaynaklarina bakildiginda zengin bir muhteva ile karsilasilmaktadir. Islâm iktisat dusuncesinin kaynaklari olarak incelenmesi gereken bu eserler genel ve ozel olmak uzere ikili bir tasnifle ele alinmaktadir. Sabri Orman tarafindan “Kur’an-i Kerim - Hadis Mecmualari ve Şerhleri - Tefsir, Fikih, Fikih Usulu, Kelâm, Tasavvuf ve Edep Literaturleri - Felsefe - Tarih ve Cografya” seklinde siralanan bu genel kaynaklar arasinda Fikih ve Fikih Usulu eserlerinin de yer aldigi gorulmektedir. Islâm iktisat dusuncesinin ozel kaynaklari, “harâc, emvâl, kesb, hisbe” turu eserler ile daha ozelde muhtelif bazi konulara hasredilmis literaturd...
2012
Kur‟an, bilgi gercegine zihnimizi veya gonlumuzu gecici olarak doyuran bir tatmin araci olarak bakmaz. Aksine o, bilgiyi, insanin Allah ve evrenle iliskisini duzenleyen bir vasita olarak degerlendirir. Kur‟an acisindan ilmin ve medeniyetin esas gayesi, evrende bulunan varliklari ve onlarla ilgili gercekleri “okumak”; buradan hareketle Allah‟in varligini, birligini ve yuceligini O‟nun istedigi sekilde tanima gayreti icine girmektir. Kur‟ân, “gercegin bilgisine” ulasmak icin yapilan tum zihni, kalbi ve bedeni faaliyetleri, hic suphesiz “bilgi uretme” ve “dusunme” eylemi olarak degerlendirir. Bunun yani sira “hakikate ulasma cabalarini da ibadet olarak gorur. Kur‟an, insanin Allah tarafindan bilgilendirildigi ayetlere yer verdigi kadar, onun bu ayetleri anlama, yorumlama ve bunlardan hareket ederek yeni bakis acilari gelistirmesine de yer verir. Bu makalede, insan tarafindan uretilebilecek bilgilere, bunlarin kullanimina ve bu eylemleri gerceklestirirken sergileyebilecegi dusunme ile i...
Öz: Osmanlı Devleti'nin farklı dönemlerinde devlet düzeninde yaşanan aksaklıkları ve bunların çözüm yollarını ortaya koymak gayesiyle çeşitli ıslahatnameler, risaleler ya da raporlar hazırlanmıştır. Değişen şartlar göz önüne alındığında, ilk dönemlerdeki daha çok askeri bozulmaları ele alan risalelerden farklı olarak, 19. yüzyılda hazırlanan bazı risaleler, iktisadi düşünceyi ilgilendiren görüşleri kapsamakta ve bu yönde teklifler sunmaktadır. Bunlardan birisi de, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî başlığını taşıyan elyazmasıdır. Viyana Milli Kütüphanesi'nde bulunan ve muhtemelen tek nüsha olan bu eser, dönemin iktisadi düşüncesine ışık tutacak mahiyettedir. 1833 yılında kaleme alınmış olduğu anlaşılan ve Osmanlı Devleti'nde iktisadi düşünce tarihi bakımından mevcut kaynaklar içerisinde ilk telif eser olarak nitelendirilebilecek bu elyazması, esas olarak politik ekonomiye dair bilgiler ihtiva etmekte ve bazı bölümlerinde yer yer İbn-i Haldun'a ait görüşlere yer vermektedir. Birçok disipline konu olan görüşleriyle İbn-i Haldun'un iktisadi ve mali görüşleri de önem arz etmektedir. Bu açıdan Osmanlı Devleti'nde telif olunan ilk iktisat elyazmasında İbn-i Haldun'a ait fikirlerin yer almış olması dikkate değerdir. Bu sebeple, ele alınan çalışmanın başlıca amacı, Risâle-i Tedbîr-i 'Umrân-ı Mülkî'nin müellifinin İbn-i Haldun'a ait aktardığı görüşleri ve eleştirileri ortaya koymaktır. Abstract In different periods of the Ottoman State, various reforms, treatises or reports have been prepared in order to reveal problems and the ways of solution. Given the changing circumstances, unlike the treatises which deal with more military deterioration in the early periods, some of the 19th century treatises include and offer suggestions on economic thought.
Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2019
Müstakil bir bilim dalı olarak tarihi çok eski olmasa da İslâm iktisadının düşünce köklerini İslâm’ın doğduğu zamanlara kadar götürmek mümkündür. Hayatı tüm yönleriyle kuşatan İslâmiyet, ticarî faaliyetlerin yoğun olduğu bir coğrafyada yaşayan ilk muhataplarına iktisadî içerikli çok sayıda ilke ve kural belirlemiştir. Klasik İslamî ilimler geleneğinde iktisadî konulara tahsis edilmiş özel bir ilim dalı bulunmamasına rağmen başta fıkıh olmak üzere bazı İslamî ilimlerin bünyesinde bu konuların ele alındığı görülmektedir. Bu bağlamda nassların doğru anlaşılmasını ve yeni durumlara uygulanmasını amaçlayan fıkıh ilmi, iktisadî anlayışın gelişmesine büyük katkı sunmuştur. On dört asırlık zengin fıkıh birikiminin yakından incelenmesi, birçok bilim alanı gibi İslâm iktisat düşüncesine dair sağlam bilgilere ulaşılmasına da vesile olacaktır. Klasik fıkıh eserlerinde iktisadî düşüncenin yerinin tespiti bu bakımdan da önem arz etmektedir. Bu makalede İslâm iktisat düşüncesinin mahiyeti, kaynakl...
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.