Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, paradigma yayınları
Fizik Doktora Tezi, 2019
Bu çalışmada V3O7 ve V8O15 ince filmler sol-jel daldırma yöntemiyle cam ve p-Si yarıiletken yüzeyler üzerine kaplanmış; AFM ile yüzey yapısı araştırılmış, XRD ile filmlerin polikristal yönelmeleri ve kristal yapıları incelenmiştir. EDX ile filim muhtevası araştırılmış. UV-VIS ölçümleri ile optik özellikleri araştırılmıştır. Elde edilen filmlerden Al/VOx /p-Si/Al MOS yapılar oluşturularak akım-gerilim, kapasite-gerilim-frekans yöntemleriyle elektriksel ve fiziksel özellikler incelenmiştir. İnce filmleri elde etmek için %99 saflıkta V2O5 tozu, HCl, HNO3, H2O2 çözücülerinin farklı birleşimleri içinde çözünerek homojen çözeltiler elde edilmiş ve kaplanacak olan cam veya p-Si yüzey bu çözelti içerisine 600 um/s hızla daldırılmıştır. Bu şekilde kaplanan yüzey öncelikle 300 derece 5 dakika tavlama işlemine tabi tutulmuş 10. kattan sonra 400 ile 500 derece arasında değişen sıcaklıkta 1 saat tavlamaya tabi tutulmuştur. MOS yapılar elde etmek için p-Si üzerine elde edilen filmlerin bir tarafı buharlaştırma yöntemiyle Al kaplanmış, diğer tarafı yine buharlaştırma yöntemiyle delikli maske kullanılarak Al kaplanmıştır.
Oltu Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dergisi, 2021
Bu araştırmada; Türkiye ve İran 10. Sınıf öğrencilerinin ikinci dereceden denklemler ünitesi için tasarlanan Dinamik Matematik Öğrenme Nesnelerinin (DMÖN)'lerin kullanılması hakkında orta öğretim matematik öğretmenlerinin görüşlerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması deseni kullanılmıştır. Durum çalışması, sınırlı bir sistemin nasıl işlediği ve çalıştığı hakkında sistematik bilgi toplamak için çoklu veri toplama kullanılarak o sistemin derinlemesine incelenmesini içeren metodolojik bir yaklaşımdır. Araştırmada, matematik eğitiminde DMÖN'lerin kullanılması ile ilgili her iki ülkenin MEB'ine bağlı dört matematik öğretmenin görüşlerini almak için 5'er sorudan oluşan açık-uçlu öğretmen görüşme formu kullanılmıştır. Soruların hazırlanmasında Atatürk Üniversitesinde görevli olan bir profesör ve iki doktor öğretim üyelerinin görüşleri dikkate alınmıştır. Nitel verilerin analizinde Durum veri analizi kullanılmıştır. Araştırmada, her iki ülkenin matematik öğretmenlerinin görüşlerinden elde edilen bulgular sonucunda; DMÖN'lerin sağladığı kolaylıklardan dolayı öğrenme-öğretme ortamında kullanılmasının faydalı olduğu belirtilmiştir.
2017
Leonardo Fibonacci 13. yy yasamis Italyan bir matematikcidir. Fibonacci icin “Matematigi Araplar’dan alip, Avrupa’ya aktaran kisi” denilebilir. Fibonacci yazdigi Liber Abaci’ya adli kitabinda yer alan bir problemde ortaya cikan sayi dizisi ile taninir. Bu dizi asagidaki gibidir:1,1,2,3,5,8,13,21,34,55,89,…Bu diziye bakildiginda basit bir kuralla olusturulmus gibi gorunuyor olsa da bu sayilara doganin her yerinde rastlamak mumkundur. Ornegin, yavru bir salyangoz buyudukce kabugunda yeni odaciklar olusur. Her bir oda kendinden onceki iki odanin toplami kadardir. Tipki Fibbonacci dizisindeki sayilarin her birinin kendisinden once gelen iki sayinin toplamindan olusmasi gibi.Bir karaagacin, bir ihlamur, erik, badem dallarindaki yapraklarin ya da bir aycicegindeki taneciklerin sasirtici ve gorkemli duzenini biliyor musunuz?Bir cicegin tac yapraklarinin, sogan zarinin, salatalik ya da cam yapraklarinin duzeniyle gosterdigi inanilmaz benzerligi hic merak ediyor musunuz?Burada bir altin oran...
Bu kitapta yer alan bölümlerde kullanılan kaynakların, görüşlerin, bulguların, sonuçların, tablo, şekil, resim ve her türlü içeriğin sorumluluğu yazar veya yazarlarına ait olup ulusal ve uluslararası telif haklarına konu olabilecek mali ve hukuki sorumluluk da yazarlara aittir.
Öz Matematiksel modelleme, matematik eğitimi ile verilmeye çalışılan tüm temel becerilerin gelişmesine önemli katkı sağlayacağı düşünüldüğü için matematik dersi öğretim programlarında ve dünyadaki matematik eğitimi reform çalışmalarında yer almaktadır. Matematiksel modelleme süreci öğrenenler için zor bir süreç olabilmektedir. Bu süreç için teknoloji gerekli bir araç olarak belirtilmektedir. Ancak alanyazında teknolojinin matematiksel modelleme sürecine etkisinin nasıl olduğunun ayrıntılı olarak açıklanması gerektiği ve bu tür araştırmaların olmadığı ifade edilmektedir. Bu bağlamda, araştırmanın amacı matematiksel modelleme sürecinin teknoloji ile desteklenen ve desteklenmeyen ortamlarda nasıl şekillendiğini incelemektir. Çalışmada, matematiksel modelleme süreci Stillman, Galbraith, Brown ve Edward (2007) tarafından ortaya konulan süreç modeli dikkate alınarak incelenmiştir. Bu araştırma eylem araştırması olarak desenlenmiştir. Çalışmanın katılımcılarını 33 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Veri analizi, veri toplama süreciyle eş zamanlı olarak yürütülmüştür. Süreçte katılımcıların düşüncelerini birbirine sesli olarak aktardığı bir ortamın olması, yazılı çözüm kağıtları, grupların çözümlerini içeren ekran kayıtları, gözlem notları ve grup üyeleriyle yapılan ayaküstü mülakatlar öğretmen adaylarının modelleme sürecindeki zihinsel süreçlerinin ortaya çıkarılmasında etkili bir rol oynamıştır. Bu çalışmanın, teknolojinin modelleme sürecine etkisini, teknoloji ile desteklenen ve desteklenmeyen ortamlarda sınayıp ortaya çıkan farkları betimlemesi bakımından alana katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: Matematiksel modelleme, teknoloji destekli modelleme, modelleme süreci, matematik eğitimi, öğretmen adayları.
4th International Symposium on Innovative Approaches in Social, Human and Administrative Sciences Proceedings, 2019
Özet –Matematik soyut kavramları fazla olan bir bilim dalıdır. Matematiğin bu özelliği nedeniyle zor sıkıcı bir çalışma alanı olduğu düşüncesi yaygındır. Bu alanda çalışmalar devam etmektedir. Bu çalışmalardan biride matematik eğitim programlarıdır. Özellikle ilkokula yönelik olarak yeni matematik eğitim programlarının tanıtılması önem arz etmektedir. Bu çalışmanın amacı ihtiyaç bulunana matematik eğitimi programlarından Mathazone programını inceleyerek tanıtmaktır; Mathazone matematiği bir yaşam ve düşünme biçimine dönüştüren, matematik alt yapılı programdır. Program sayesinde erken yaşta beyin 'problem çözme' odaklı şekillenerek, hayatının içinde oluşan problemlere bağışıklık kazanma şansına sahip olabilir. Hikâye ve oyun tabanlı olduğundan hayatın problemlerini deneyimleme, problem ile karşı karşıya kalıp tecrübe edinme, ihtiyaç karşısında matematik kavramlarını merak edip araştırmaya yönelme, farklı seviye gruplarındaki çocukların bir arada aynı probleme çözüm bularak so...
MİLLÎ EĞİTİM, 2023
In this research, the views and practices of preschool teachers on the use of indoor and outdoor in math activities were examined with the explanatory case study model, one of the qualitative research methods. Study group consisted of 18 preschool teachers working in independent kindergartens in Ankara. Data were collected through semi-structured interview form and a state chart for teachers to include math activities in their programs in the last month. As a result of the research, it was determined that teachers pay attention to child-activity-environment-oriented issues while planning the math activities, they mostly included subject of numbers in these activities and they mostly applied these activities indoor. In addition, it has been determined that the materials used by the teachers in the math activities, the factors that prevent their implementation of the math activities and their anxieties differ according to the space. Moreover, it was determined that teachers thought that these activities applied both indoor and outdoor contributed to the development of children but for some reason they practice less outdoors. Based on these results, it is thought that teachers’ outdoor practices can be increased by arranging the outdoor environment of schools as learning environments suitable for the development of children and incorporating outdoor practice activities into routines in the education flow.
Engineering Sciences, 2011
Bu caly?mada, oncelikle Sonlu Elemanlar Yontemi (SEY) detayly bir ?ekilde anlatylmy?tyr. Daha sonra bir transformatorun manyetik analizi SEY kullanylarak yapylmy?tyr. Buna yonelik olarak, kullanym kolayly?y ve sonuclaryn yorumlanmasyny kolayla?tyrmak icin gorsel bir arayuz hazyrlanmy?tyr. Bunun icin, geli?mi? nesnel tabanly programlama dili olan Borland C++ tercih edilmi?tir. Yazylan program sonucunda, manyetik buyuklukler ve e? potansiyel e?rileri elde edilmi?tir.
Ahi evran üniversitesi kırşehir eğitim fakültesi dergisi, 2012
ÖZ TIMSS 4 yılda bir yapılan, ülkelerin fen ve matematik başarılarını birçok değişken açısından değerlendiren uluslar arası bir araştırmadır. Türkiye 1999 ve 2007 yıllarında 8. Sınıf düzeyinde bu araştırmaya katılmıştır, çalışmaları devam eden TIMSS 2011'e ise ilk defa 4. Sınıf düzeyinde de katılacaktır. Bu çalışmada ilköğretim 4. Sınıf matematik öğrenci çalışma kitabında yer alan soruların zihinsel ve öğrenme alanlarına göre incelenmiştir. Çalışmada nitel araştırma yönteminde kullanılan yazılı doküman analiz tekniği kullanılmıştır. Çalışma kitabındaki soruların hem öğrenme alanlarına hem de zihinsel alanlara göre yüzdelik dağılımlarının TIMSS ile büyük oranda farklılıklar gösterdiği görülmektedir.
Bu araştırmada, Türkiye ve Güney Kore’de uygulanan ilkokul ve ortaokul matematik öğretim programlarının özellikleri, hedefleri, içerikleri, öğrenme-öğretme süreci ve ölçme değerlendirme boyutlarının karşılaştırmalı olarak incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında tarama yöntemi kullanılmıştır. Araştırma, Türkiye ve Güney Kore’nin ilkokul ve ortaokul matematik öğretimi programının beş boyutta incelenmesini, iki ülkenin eğitim sistemlerinin yapısını ve öğretmen yetiştirme politikalarını kapsamakta ve bu konularla sınırlı kalmaktadır. Elde edilen bulgulara göre, Güney Kore’de matematik dersine ve matematik öğretmenlerine verilen önem ve matematik programlarının uygulanma şekli başarıyı sağlamaktadır.
Education Sciences, 2011
Ilkogretim Matematik ogretmen adaylariyla ders kapsaminda bir yariyil boyunca yapilan bu arastirmayla “Ders Arastirma calismasi sureci nasil gerceklesti ve bu surec ogretmen adaylarina neler kazandirdi?” sorularina cevap arandi. Veriler 24 ogretmen adayinin surecin basindan sonuna kadar tuttuklari gunlukler ve donem sonunda yazdiklari oz-degerlendirmelerden elde edildi. Arastirma bir ozel durum calismasidir. Bulgular ogretmen adaylarinin Ders Arastirma calismasi surecinde isbirlikli ogrenme becerileri ve ogretmenlik bilgilerinin gelistigini gostermektedir. Boyle bir arastirmayla brans ogretmen etkilesimine ogretmen adayligi doneminde baslanarak, ogretmen adaylarina alan bilgisi, ogretim yontemi, ogretici materyal uretme ve bunu arkadaslariyla paylasmalarina olanak saglandi.
Bu araştırmanın amacı, yazma etkinlikleri kullanılarak yürütülen matematik derslerinin değerlendirilmesidir. Araştırma, 2004Araştırma, -2005 bahar yarıyılı süresince 27 kişiden oluşan bir 6. sınıfta 10 haftada tamamlanmıştır. Dersler araştırmacı öğretmen tarafından geleneksel öğretimin içerisinde çeşitli yazma etkinliklerinin kullanılmasıyla yürütülmüştür. Derslerden sonra öğretmen sınıfta geçen olayları ve gözlediği durumları özetlediği günlükler tutmuştur. Araştırmanın bulguları, öğrencilerin yazdıklarının toplandığı dosyaların ve öğretmenin tuttuğu günlüklerin incelenmesi ile elde edilmiştir. Yapılan çalışma sonucunda, yazma uygulaması esnasında bütün öğrencilerin konu ile ilgili verilen soruyu veya dersin sonunda yazdırılan günlükleri öğretmen ve arkadaşları ile etkileşime girerek yaptıklarından sınıf içindeki matematiksel iletişimin arttığı tespit edilmiştir. Ayrıca, yazma uygulamasının, öğretmeni zamanla kavram öğretimine yönelttiği belirlenmiştir. Öğretmenlere yapılacak hizmet içi ve hizmet öncesi kurslar ile yazma uygulamasının sınıf ortamında kullanımına ilişkin örnekler verilerek ve bu uygulamanın kullanımı teşvik edilerek verimlilikleri arttırılabilir.
DergiPark (Istanbul University), 2013
Bulanık mantık, teknolojinin de etkisiyle son yıllarda birçok problemin çözümünde yaygın olarak kullanılan yöntemlerden biridir. Doğada kesin olarak tanımlanamayan birçok olayın bulanık mantık yardımıyla çözümleri mümkün hale gelmiştir. Uygulama alanının geniş olması ve birçok problemin çözümünde başarılı sonuçların elde edilmesi bu yönteme olan ilgiyi arttırmıştır. Bulanık mantığın jeofizik alanındaki uygulamaları da giderek artmaktadır. Özellikle sismik, elektromanyetik ve özdirenç gibi yöntemlerin ters çözümünde ayrıca parametre tayini ve ön kestirim gibi uygulamalarda kullanılmaktadır. Bu çalışmada bulanık mantığın günümüze kadar olan jeofizik uygulamaları derlenmiş ve yaygın olarak kullanım amaçları özetlenmeye çalışılmıştır. Batı Anadolu deprem katalog verilerinin Uyarlanabilir Yapay Sinir-Bulanık Mantık Çıkarım Sistemi (Adaptive Neurofuzzy Inference System) (UYBÇS) ile değerlendirilmesi üzerine örnek bir çalışmaya yer verilmiştir. With the effect of advancing technology, Fuzzy logic has become one of the most common methods used in solving problems during the recent years. Solutions of the many ill defined/unidentified events in nature/earth are made possible by means of fuzzy logic. Wide ranges of applications and obtaining successful results are caused the increasing interest on this method. Applications of Fuzzy logic on Geophysics are also increasing day by day. It is used on particularly inversion of seismic, electromagnetic and resistivity data, prediction of some physical parameters and estimation studies. The aim of this study is to compile the articles which are about Fuzzy logic application on geophysics and to summarize its intended purpose. Analyzing of the Earthquake data of Western Anatolia Using with Adaptive Neurofuzzy Inference System, is given an example of this method as a seismological application.
Herhangi bir X kavramını ele aldığımızda, X kavramı üzerine bir şey söylemek ne demektir? sorusuyla başlanan bu yolculuğa, mekan bilgisinin üretimine paralel olarak düşünülen, X ile kurulan ilişkinin yapısı nasıldır? X ile kurduğumuz bu ilişkide X’e dair söylediğimiz bir şey X’e mi aittir, bize mi? Yoksa her ikisi de birbirini dönüştüren bir süreç olarak mı okunmalıdır? soruları ile devam edilmiştir. Bu doğrultuda X ile kurulan ilişki, X’in bilgisinin üretimi olarak düşünülerek, bilginin nasıl üretildiğine ilişkin yaklaşımlar özne ve nesneyi konumlandırma biçimleri bakımından irdelenmiştir. Bu yaklaşımlardan biri olarak merkezde konumlandırılan öznenin, nesne üzerindeki tahakkümünün doğurduğu dikeyliğin bir ifadesi olan “X...’dır” statik ve değişmez bir varlık düşüncesini barındırdığından sorunsallaştırılmış, buna karşın varlık bir oluş olarak düşünülerek, ve...ve...ve... bağlantılarıyla yatayda kurulan bir çokluk olarak öznelerarasılık fikri olumlanmıştır. Bu bağlamda kurulan bu ilişkilerin yapısına ilişkin kavramlaştırmaların, monolog ve diyalog kavramları üzerinden yapıldığı bu tezde, Kartezyen düşüncenin mutlak mekanı ve mekandan ölçüler vasıtasıyla soyutladığı bedeni arasındaki ilişki monolog kavramıyla karşılanırken, buna karşın oluş düşüncesi üzerinden eş zamanlı üretimler olarak kavranan beden mekan ilişkisi, beden mekân kavramıyla ifade edilerek; (diyaloğun asimetrik yapısına vurgu yapmak amacıyla asimetrinin özellikle vurgulandığı) asimetrik diyalog kavramı üzerinden açımlanmıştır. Tezde bu doğrultuda, monolog kavramıyla ifade edilen; bedeni salt fiziksellik ve ölçüler olarak ele alan bir yaklaşımın, mekanı da yine aynı şekilde tanımlayışı sorunsallaştırırken, diğer taraftan bu durumun bedeni, mekanı ve mekanda gerçekleşmesi olası potansiyelleri kontrol altına alarak iktidar vazifesi gördüğünün vurgusu yapılmıştır. Bu sebeple bedenmekan kavramı bu duruma ilişkin geliştirilmiş bir karşı strateji olarakta okunabilir. Bu bağlamda bedenmekan, bedeni ve dolayısıyla mekanı birbiri üzerinden yeniden, olası çerçeveler ve kodlamaların dışına çıkarak - onlara mesafe alarak - düşünmeyi önerir. Sonuç olarak bedenmekan kavramı üzerinden bedenin ve mekanın eş zamanlı üretimler olduğu fikrinin vurgulandığı bu tezde, bedenmekanın kavram olarak bir neden-sonuç ilişkisinden ziyade bir süreci tariflediği ortaya konulmuş ve bu durumun tasarım pratiğine yansıması bitmemişlik ve belirsizlik kavramları ile ifade edilmiştir.
uvt.ulakbim.gov.tr
Matematiksel görev en genel anlamda öğrencilerin dikkatini önemli bir matematiksel fikre odaklamayı hedefleyen sınıf aktivitesi olarak ifade edilmektedir (Stein, Grover & Henningsen (1996, s.460). Görevler yapılarına ve sınıfta uygulanış biçimlerine göre öğrencileri farklı seviyelerde düşünmeye sevk edebilirler. Öğrencileri tek tip düşünmeye sevk eden rutin davranışlar bekleyen görevler olabileceği gibi, onları kavramlar arası ilişki kurmaya yönelten görevler de olabilir (Stein & Smith, 1998). Silver ve Stein (1996) matematiksel görevleri bilişsel istem (cognitive demand) adını verdikleri, bir görevin tamamlanabilmesi için talep edilen düşünme seviyelerine göre kategorilere ayırmışlardır. Matematiksel görevlerin bilişsel istem seviyeleri ikisi düşük seviye bilişsel istem gerektiren görevler (ezbere dayalı ve matematiksel ilişkilendirmeye dayanmayan) ikisi yüksek seviye bilişsel istem gerektiren görevler (matematiksel ilişkilendirmeye dayanan ve matematik yapmaya dayalı) olmak üzere dört kategoriden oluşmaktadır.
Journal of International Scientific Researches, 2018
ÇEVRİMİÇİ TASARIM STÜDYOSU DENEYİMLERİ SEMİNERLER, PROJELER, 2021
Beykent Üniversitesi Yayınları, Yayın No: 161 YAYIN HAKLARI Bu kitabın tüm yayın hakları saklıdır. Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında yayınevinden izin alınmadan çoğaltılamaz, yayımlanamaz ve dağıtılamaz.
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.